25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 10 4- HEDEF i Bu TürYayının BirEşiDahaVarmı?.. İUIAN SELÇUK B u sayfalarda okurlanmızın da gördükleri gibi değişik türlerde yazılar yayımlanıyor.. Ama tümü Cumhuriyet gazetesi üzerinde odaklanıyor.. Olumlu ya da olumsuz.. Saldıran ya da savunan.. üŞimdiye dek Türkiye'de -belki de dünyada- görülmemiş bir şey yapıyoruz.. IMedyada Cumhuriyet'e donük savaşım kampanyasının tüm ürünlerini hiç gocunmadan yayımJıyoruz... Hiçbir gazete böyle bir cesareti gösteremez.. Biz neden bu yürekliliği gösterebiliyoruz?.. - Çünkü okurlanmıza güvenimiz sonsuzdur; onlar doğruyu ve eğriyi ayırmakta bizden de daha çok yeti sahibi ve sağduyuludurlar. Cumhuriyet okurlannın çoğunluğu, öteki gazeteleri izlemek olanaklanndan yoksundurlar; bu sayfalarda sergilenen saldınlann çapını gördûkçe, içeriğini algıladıkça olayı daha saydamlıkla değerlendireceklerdir... Yaşanan olay hastalıklı bir kafanın kin ve intikam duygulannı bir kitaba dökmesiyle sınırlanacak bir patolojik dışavurum değildir.. Beş gazetede, birlikte, ortak ve eşzamanlı biçim ve davranışla gündeme konan saldın harekâtının medya sınırlannı da aşan boyutlannı ilerdeki günlerde gözler önüne daha da açık biçimde sergileyeceğiz... Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en tehlikeli sürecini yaşamaktadır... Bu ortamda bir yozlaşmayı sürdüren ülke medyasında Cumhuriyet'in yeri nedir?.. Bu sayfalarda hiçbir sansüre tabi tutulmadan yayımlanan olumlu ya da olumsuz yazılann ardından bu sorunun yanıtım arayacağız... Cumhuriyet bir fikir gazetesidir... Vakıf gazetesidir.. Çalışanlann gazetesidir.. Fikrine ve emekçilerine sahip bir gazetedir.. Cumhuriyetçiler Cumhuriyet fikrine layık oldukJanm geçmişte çeşitli sınavlarda kanıtlamışlardır. Bugün bizi kuşatmaya çalışan duvarlan yıkmış, tüm zorlukJan aşmış, yükseliş sürecine girmiş bulunuyoruz... Cumhuriyet'e son ortak saldınlar da hak ettiği yanıtı alacaktır. GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE HASAN CEMAL 'Cıunhuriyet okuru sapmalara karşıdır' H asan Cemal gerek kendisiyle yapılan söyleşilerde gerekse malum kitabında, Cumhuri- yet gazetesınin altuı çağlaruıı yaşadığını belirtiyor ve "Şeker Abi- ler^in aynlrnasından sonrakı tiraj düşü- şünü ise başta Melih Aşık olmak üzere aynlanlann ve onlan destekleyen bir grubun başlattığı "Cumhuriyet'i oku- ma!" kampanyasına bağlıyordu. Nadir Nadi'nin ölîimünden sonra Cumhuriye- ti, misyon gazetesi olmaktan çücanp çoksesli ve çok renkli bir çizgiye çeke- rek tirajııu arttırmayı uman Hasan Ce- mal, Cumhuriyet okurunu hesaba kat- mamıştı. Ama Cemal, Cumhuriyet oku- runu hesaba kattığını ve bu okur kitlesi- nin "ne vernrsen yer" mantığıyla hareket etmediğini, 3 Haziran 1984 yıluıda Yankı dergisinin kendisiyle yaptığı söy- leşide şöyle itiraf ediyordu. YANKI- Cumhuriyet'in en güçhı ve en zayıf taraflan neterdir? CEMAL- Zayıf yönünden başlaya- yun. CumhuTİyet'ın toplumun bütün kesimlerini Lzleyebildiği, yansıtabildiği kanısında değilim. Spor olayuıı yeterin- ce yansıtamıyor, götüremiyor. Toplu- mun çok değişik kesimleri var. Gazete, bunların hepsine bir ayna görevı yaptığı gibi, perde arkasuıda da ne olup bittiği- ni verebümeli. Bu açıdan Cumhuri- yet'in zayıf yanı, bence yeterli olanağa sahip olmadığından toplumun bütün kesimlerini yeterince yansıtamıyor. Güçlü yanına gelince, 60 yıldır çıkan bir gazete. Ve 60 yıldır Türkiye'de de- mokrasi ve çağdaşlaşma fikrini savun- muştur. Yani Ulusal Kurmluş Sava- şı'yla birlikte yayın hayatuıa giren bır gazete. Bir yerde çağdaşlık ve bir de- mokrasi mücadelesi vermiştir. Bu çizgi- sini bugüne kadar sürdürebilmiştir. Di- ğer bir güçlü yanı da sadık okur krüesine sahip olması. Şuniar gazetesini hem benimsiyor, hem kontrol ediyor ye eleştirebiliyor. Gazetedeki belirli sapmalara karşı da hassas. Bunun 197112 Marb'nda bir ömeği oJmustu. Yönetim değişikliği sonucu ga- zetenintirajıdüştû. Tekrar yöne- tim değişince eski tirajını buldu. Sahip olduğu okur kitlesi, onun güçlü bir yanını gösterir. Cum- huriyet gibi bir gazetenin de he- defi tabiyatıyia okur sayısını art- trmak, daha geniş okur kitiesi- ne ulaşabilmektir. 'ELEŞTİRİRKEN ÖLÇÜLÜ 0LMAY1 NAPİ'PEN ÖCRENDİM' "Cumhuriyeti çok Sevmjştim" adlı kitabında geçmişte birlikte çalıştığı in- sanlan anlatırken, ölçüsüz ve seviyesiz bir üslup kujlandığı savıyla birçok meslektaşı tarafmdan kmandı. Özel konuşmalan günlüğüne kaydetme- nin yanında hasta ve yaşlı olan eski patronunun "çiş kabı"ndan, insanla- nn gönül ılişkilerine kadar kimseyi ılgilendırmeyen aynntıları da aktaran Cemal, Ühan Selçuk için de takıyyecı, faşıst, Staüncı, Miloseviççi gibi ta- mmlan kullanmıştı. Ama aynı Ha- san Cemal, "vazo kınlmadan" önce Marie Claire dergisindeki söyleşin- de, eleştirirken bile ölçülü olmayı Nadir Nacü'den öğrendiğinı, yazı yazma konusunda da îlhan Sel- çuk'tan etkılendiğuıı açıklamıştt. Ki- tabındaki ölçüsüz üslup karşısında Na- dir Nadi'nin iyi bir öğretmen olmadığı kamsuıa vanyor insan - MesJek vasamııuzda kimlerden et- küendiniz? H.C.: Orada çok değişik etkilenme- ler var. Bunlan çok açıklıkla sayabili- rim. Bir defa en başta yazı çizi yaşa- mıma, yanında başladığun rahmetli Doğan Avcıoğlu var. Bana kalem tut- masını, yazı yazmanın nasd oiabile- ceğini o öğretti, gazeteciliğin ne ol- duğunu öğretmeye başladı. O za- man De\Tİm dergisüıde çalışıyor- dum. O zaman gazeteciyim demi- yordum kendi kendime, o farkh bir şeydi. Ama hakikaten elime kalemi tutuşturan insan Doğan Avcıoğlu ol- du. Sonra günlük gazeteciliğe geçi- şimde Altan Öymen'ın büyük rolü vardır. Çünkü onun yanında ajansçı- lığa, günlük haberciliğe başladım. Onunla birlikte rahmetli Orsan Öy- men'ın etkısı ohnuştur. Günlük ga- zetecilik konusunda öncelikle Altan Oymen'den çok şey öğrenmişimdir. Belirli ölçülenn ne olup olmadığını Nadir Nadi bana hissettirmiştir hep. Ölçülü ohnayı, eleştirirken bile ölçü- lü olmanın önemini öğretmiştir. Aynı Şekilde benim selefün olan bir Oktay Kurtböke, Çetin Ozbayrak ve tabiatıyla îlhan Selçuk beni etküemiştir. llhan Selçuk'un beni etkilemesinin değişik boyutlan vardır. Ondan çok şey öğren- dim. Olaylann Ardındaki Gerçek'i yıl- lardır tlhan Selçuk yazmıştır, bugün de yazıyor. Ama mesela 78-79 yıl- lannda ben sekreter olarak gazetede çahşırken llhan Selçuk, Olaylann Ardindaki Gerçek'i, tabii o zaman genel yayuı müdürii Oktay Kurt- böke'nin de desteğiyle benimle paylaş- mıştu. Bana o köşenin nasıl yazılacağını öğretmiştir. Paylaşmış ol- ması çok önemli bir olay. demokratik Cumhuriyet NAZLI ILICAK Hasan Cemal ve Anılar asan Cemal, "Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim "kitabıyla bugazeteninya- zarianndan İlhan Selçuk 'u kızdırdı ama, aslında "Kimse Kızmasın Kendimi Yaz- dım " isimlikitabı, İlhan Seçluk'un, Dev- rim gazetesi sahibi Doğan Avcıoğlu ve darbecilerle işbiriiğinigöstermesi açısm- dant çok daha ilginçti. 1971'den buyana, uzu^nyıllargeçmiş olmasına rağmen, hâ- lâ sözde Kemalizm 'i savunduklarınt söy- leyenrek ve "genç subaylarla "dirsek tema- sı kmdrarak, belirli bir arayış içinde olan- larx>ar. Onlar da, "Kubilay'm şehit edil- mesi" veyahut Cumhuriyet'in ilanı gibi sembolik günlerden istifade ederek, göz- dağı vermeye bayıhrlar. "Yenilen pehli- van güreşe doymaz" derler. Bizimkiler de, her defa- sında demokrasinin galip geldiğini unutarak, hâlâ bir hayalin peşinde koşuyorlar. (Bugün - 8Ararık2005) Artık Kimin Umurunda? H: ENGİN ARDIÇ asan CemaVin anılannınyeni bir cil- di birkaç gündür ortalığı birbirine katıyor. Ortalığı dedint, okuyucunun elbet- te umurunda değil, basını birbirine katıyor. Basın hop oturdu hop kalktu Bir tam say- fa, iki tam sayfa eğildiler konuya. Canım, bunun ardında azıcık Doğan Yayın Gru- bu 'nun kendiyazannı ve kendiyayımladı- ğıkitabı "ittirme"'çabasıyokdeğiL.. "Ede- bi etik" açısından ayıp kaçsa bile "ticari" açıdan anlaşılır bir davranıştır. Hasan Ce- mal ağabeyimin anılannın önceki cildine bir heves dalmış,yansmda sıktlıp bırakmıs- tım; bu cilt bu kez tuğla gibi, bakaltm so- nuna kadar gidebilecek miyim? Fakat ba- sın söyleşilerine baktım; "llhan Selçukfa- şisttir" demiş. Bunu ne zaman anladığını merak ettim. 1971 yılında mı, yoksa Cumhuriyet Gazetesi'nde başı- na olmadık işler geldiği 1991 yılında mı? (Akşam - 6Aralık2005) r ı HAKKI DEVRİM Teksesli Orkestranın Zaafı ÇHmdi siz bana: Ama bak Cumhuriyet or- h^kestrası, Doğan Grubu'na nefret konulu mrsenfoniyi, şef İlhan Selçukyönetiminde ne güzelçahyor, diyebüirsiniz. Ne diyorsunuzsiz, eliyüzüdüzgün birhücum marstbiledeğilçal- dıklaru Tamtamritminibile tutturamamış bir kuru gürültüdür, benim kulağıma kadarge- len. Kaç gündür ilan edilen konserin dünkü ilk bölümünü görmediniz mı? İçler actstydu Cumhuriyet'e karşı toplu hiicumageçen Do- ğan Grubu senaryosunun kofluğunufark et- miyor musunuz? Ahmet Altan 'ın romamnı duyurma amaçlt benzer bir kampanyayı hiç yadırgamayacaklann, yazar Hasan Cemal olunca bu kadarheyecanlanmasında, kendikir- liçamaşırlanmn ortaya dökülmüş olmasmdan gayribirsebep düşünebilirmisiniz? Konsermonserdeğil! Gün ışığına çıkanlarak tartısmaya açılan mahremiyetini gözlerden sakınmak için, dikkatleribaşka bir konuya çek- me gayretidir bu. (Radikal -15 Aralık 2005) Berin Nadi'nin 'Salon'u ve 'Sofrası' keşke yine olabilse... MEHMETBARLAS H asan Cemal'in tartışılan kitabında Na- dir Nadi'nin rahmetli eşi Berin Na- di 'den "şirret" diye söz etmesinden ötürü olacak. Canan Barlas Bugün"deki köşe- - sinde "Farkb hayattara koyan medyapatront- • çeleri" lıstesinin başına Berin Nadi'yi yerleş- tirmişn Sonra Habertürk ekranında bu "fark- h hayat tarzı koymak" olgusunu daha da açtı. Hem eski bir Cumhuriyet'çi, hem de Canan Barlas'ın 38 yıllık eşi olarak, bu konu beni de ' ilgilendiriyor Lafi uzatmadan Canan'la aynı dü- şüncede olduğumu söylemeliyim. Gerçekten de Berin Nadi 22 yaşında girdi-- ğim, 23 yaşında köşe yazan olduğum Cumhu- riyet'le sade benim içın değil, diğer genç ga- zeteciler için de farkh hayat tarzı koyan bır medya patroniçesı olmuştur. O, gazeteciliğin sa- de işyerinde kalmadığını, patronun evinde de,"' bir arkadaşlık çerçevesuıde de süren bir hayat tarzı olduğunu öğretmiştir hepımize. Berin Nadi'nin sofrasında, Yaşar KemaTin, Vehbi Koç'un. Mehh Cevdet'in, Çetin Altan\>n, Nejat Eczacıbaşı'nın, llhan Selçuk'un ve; >-. şamın hem farklı kulvarlannda, hem de farklt, mesleklennde koşan nice önemli ismin birlik- te olduklannı. tartıştıklannı ve diyalog kur- duklannı yıllar boyu birlikte yaşadim. Berin Nadi 'nin hayatındaki en öncelikli ko- nu, eşi Nadir Nadi'nin güvenliği. sağlığı ve mutluluğuydu. Ve bunu gözetirken, bir önem- li gazetenin sahibinin eşi ounamn gereklerini de, Nadir Nadi'nin sosyal çevresini hep canlı tutarak yerine getiriyordu. Bazen Nadir Nadi'den daha fazla Nadir Na- dici veya Cumhuriyetçi olduğu kesindir. Ben de bu nedenle Berin Hanım'la zaman zaman tartıştım, dostluğumuz behrli dönemlerde göl- • gelenir gibi oldu Ama aklımda kalan hep gü- zel anılar şimdi. Öfkelendiğimde tepkimi o an koydum. Birkaç keresinde Nadir Bey, Berin Hanım'a karşı benim yanımda da yer aldı üs- telik. Ve sonra vefat ettiği güne kadarCanan'la da benimle de Berin Nadi'nin yakınlığı devam etti. Nadi çiftinden öğrendiğim en önemli şey, genel olarak arkadaşlıkta da, meslektaşlıkta da yaş ve statü farkının önem taşunadığıydı. Dü- şünceler de farklı olabilirdi. Önemli olan sr- çihniş arkadaşlıklann korunması, sürdürülme- siydi. Bunu da ancak evin kadını gerçekleşti- rebüirdi. Bir keresinde Turgut Özal 'la sohbet ediyor- duk. Şöyle demişti: - Bir erkek bir arkadaşını ne kadar severse sevsin, eğer kansı ondan hoşlanmıyorsa, bu ar- kadaşhğın eski yakınhkta sürdüriilmesi müm- kün değüdir. Erkek dsş dönya ik iüşkileri ku- rar. Ama bu iüşkikri yerleşik ve devamh haJe kadın getirir. Berin Nadi'nin Nadir Nadi'nin yaşamına en önemli katkısı da böyleydi. Amerika'da "Konuşma Çağı" (The Age of Corvensatıon) diye çevirebüeceğimiz birkitap yayımlandı geçenlerde, (a.g.e., Benedetta Cra- veri. New York Review Books). Bu kitapta Fransa'nm "Sakm'' geleneği ve ünlü ev sahip- leri anlatıhyor. 17'nci yüzjıl sonundan başla- yarak evlerinin salonlannı Fransız entelektü- ellerine açan Catherine de Vivonne, Anne Ge- nevievive de Bourbon, Madame de Sevingne gibi kadınlann. hem Fransa'nın düşünce haya- tına katkıları, hem de kadınlann erkeklerle her konuda diyaloğa girmeleri geleneği anlatılıyor bu kitapta. Dış dün>ada çeşitli nedenlerle düşün- celerini tam açıkl^amajan insanlann, bu salon- lan bir akademi gibi değerlendirdikleri in- celeniyor. tşte Berin Nadi 'nin bizim j-aşamımıza getir- diği bir ufuktan. bu nedenle şimdi şükran duy- gulan ile söz ediyorum. Hâlâ, "Kadınlaria er- kekJer beraber oturmah mı" ya da "Patronun hanımı nedençahşanlara evsahibetiğiyapanld" benzeri kafa kanşıklıklannın yaşandığı bır ül- kede, BerinNadi birdeniz fenen gibi günürnüzt-' ; örnek olmaya devam ediyor. (Sabah - 7 Aralık 2005)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear