Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURtYET 8KASIM2006SA
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/ HA
OKTAYAKBAL f* \\
AIÇOC
lar
"Avru$a Birth sılgir&ü?"
îormaşlar.. Işte verilen yanıt-
"Çok çalışarak (ierslerimize.."
"Onlar birtiklerine almazJarsa, biz büyük devle-
tiz, kendimiz bir biriik kuranz.."
Ama en ilginç yanıt:
"Yalvararak.."
Kırk yıldır, daha doğrusu yüz yıldır Avrupa Birii-
ği'ne girmek isteğindeyiz.
Kimi der ki, "SizAvrupalı değilsiniz, kûçücük bir
parçanız Avrupa 'da".
Kimi der ki, "Istanbul, Ege, Akdeniz bötgeleri-
nizialabilihz, gerisi kalsın"'.
Kimi der ki, "HıristiyanAvrupa 'da işiniz olamaz".
Kimi der ki, "özel ayncalıklı bir ülke olarak ye-
dekte kalın"...
Ama en güzel, belki de en doğru, şu günlerde-
ki tutumumuza en yakışanı o çocuk söylemiş.. Av-
rupa Birliği'ne nasıl gireriz: "Yalvararak."
Bir zamanlar Ismet Paşa, Johnson ABD'sine
şu sözlerie meydan okumuştu:
"Yenibirdünya kurulur, biz oraya katılınz."
Yeni birdünya nasıl kurulur? Dünya devletleri izin
verir mi? Bir çaresini bulur, içten dıştan yıkartar..
kendi dünyalannın dışında başka bir dünyanın,
çok daha iyi, çok daha insancıl, çok daha mutlu
birdünyanın kurulmasını... llle sömürecekler, ille bas-
kı üstüne baskı yapacaklar, para güçleri yetmez-
se askerlerini, toplarını, tanklannı, uçaklarını yol-
layıp insanlan acımasızca öldürecekier, sonra da
kalkıp "Size demokrasi getirmekiçin bunlanyap-
tık" diyecekler...
Ben, işin başından beri şu Avrupa Birliği'ne gi-
receğiz masalına inanmadım. Kim inanıyorsa, bi-
lin ki, hem kendini hem de başkalannı bile bile al-
datıyor. Nedenini sorarsanız, siyasal iktidannı güç-
lendirmek içindir, özel çıkannı korumak içindir, boş
bir hayale kendini kaptırmaktan hoşlandığı içindir.
Yüzyıllarca Avrupa'nın neredeyse yarısına ege-
men olmuş bir devlet, tüm Avrupa koşullanna uy-
muş, Avrupalı olarak anlaşmalar imzalamış, Avru-
pa'nın hemen her alanında, özellikle sporda yeri
var, ama birileri kalkıyor, "Sen Avrupalı değilsin"
diyor!.. Yada "Verdiğimiz derslere çalış, sonrako-
nuşalım, on yıl mı yirmiyıl mı geçsin, o zaman dü-
şünürüz..."
0 ilkokul öğrencisi, boşuna mı demiş "Yalvara-
rak!.." Yalvararak değilse de, dünya büyüklerinin
her dediğine, her istediğine boyun eğerek, içimi-
zesindirefek!.. Hertüriü horianmayakatlanarakAB'li
olacağımıza, yine başka bir çocuğun dediğı gibi,
"Biz büyük devletiz, kendi biriiğimizi kuranz" di-
ye düşünmek daha doğru olmaz mı?..
"Yalvarmak!.." sözcüğünü duymak bile tüyleri-
mizi ürpertmiyor mu?
îbret Alınacak Konferans
İZMİR CUMOK ÇAĞIRIYOR
10KASIMETKİNLİĞİ
RASATTEPE'DEN 10 KASIM'A
ANITKABtR BELGESELİ
Yönetmen: Tunç Boran
Konuşmacı: AJi Muzaffer Tunçay
Izmır Konak Belediye Başkanı
10 KASIM 2005
Yer: Dr. Selahattin Akçıçek Kültür Merkezi
Eşrefpa$a ' İ2MİR Saat: 14.00
Önderımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün
ölümünün 67. yıldönümünde Arutkabir
belgeselimizi izlemeye tüm halkımız davetlıdir.
Izmir CUMOK (C umhuriyet Okurlan) -
Konak Bdedivesi - ADD lzmir Şubeleri
Dr. Ferruh DEMİRMEN
Ç
ok gürültü-patırdıdan sonra 24-
25 Eylül'de Istanbul Bilgi Üni-
versitesi'nde yapılan "Imparator-
luğun Son Döneminde Osmanlı
ErmenUeri: BilimseJ Soramlu-
luk ve Demokrasi Sonınlan" başlıklı kon-
ferans çok açıdan ibret verici oldu. Konfe-
ransla ilgili gelişmelere bakıldığında utanç
verici olaylan görmemezlikten gelmek im-
kânsız.
Ilk darbe, Türkiye'nin hukuk devleti ni-
teliğine oldu. Başlangıçta 23-25 Eylül'de
Boğaziçi Üniversitesf nde yapıJması plan-
lanan konferansın 22 Eylül'de yargı kara-
nyla durdurulmastna karşın konferansın bir
gün gecikmeyle acele Bilgi Üniversitesi "nde
yapılması hukuku çiğnemek oldu. Yargı,
30 günlük bir bekleme süresi öngörmüş ve
bu süreçte Boğaziçi Üniversitesi'nden bir
takım bilgiler talep etmişti. Bu istemler gör-
memezlikten gelindı.
Gerçi yargının konferansı durdurma ka-
ran tartışılabilirse de yargı karanna uymak
hukuk devletinin ana ilkelerinden bindir.
Karara itiraz var ise bunun yolu üst yargı ma-
kamına başvurudur, karan hiçe saymak de-
ğildir. Konferansın başlığındaki "çöküş"
sözcüğünin "son" ile değiştirilmesi ve top-
lantı yerinin Bilgi Üniversitesi "ne kaydınl-
ması ile yapmacık bir gerekçe uydurularak
konferansa hukuksal kılıf giydirilmeye ça-
lışıldı. Oysa yargı. konferansın başlığını ya
da yapılacağı yeri değil. konferansın özii-
nü sorguluyordu.
Hukuka olan saygısızlık, Başbakan Tay-
yip Erdoğanın yargı karannı eleştirmesi
ile daha büyük bir boyut kazandı. Işine gel-
diğı zaman yargı aşamasındaki bir konuda
yorum yapmaktan çekindigini dile getiren
Başbakan, bu kez bu çekınceyi kenara itti.
Dışişleri Bakanı AbdullahGül de konferan-
sa kutlama mesajı göndererek toplantıya
resmi destek verdi. Amaç, 3 Ekim görüş-
melerinın arifesinde AB"ye hoş gÖrünmek
idi. Tabii AB'nin Ermeni sorununda ne ka-
dar önyargılı olduğu ve çifte standart uygu-
ladığı büyük siyasiler için önemlı değildi.
AB 'ye hoş görünmek. hukuka saygısızlık pa-
hasına da olsa önemliydi.
Dört ay önce konferansın ulusa ihanet
olacağını öne süren Adalet Bakanj Cenül Çi-
çek de ne yazık ki bu kez 180 derece dö-
nüşle -şüphesiz baskj sonucu- konferansı des-
tekliyor göründü. Bir hukuk devleti olarak
görmeye çahştığımız Türkiye'de bu tür dav-
ranışlar büyük talihsizlik. Konferansın ya-
pılmasında idari yönden baş rolü oynayan
Boğaziçi, Sabancı ve Bilgi Üniversitesi rek-
törleri bilimden, araştırmadan ve ifade öz-
gürlüğünden söz ederek konferansa akade-
mik kılıf giydirmeye çalıştılar. Bunlar kla-
sik, güzel sözlerdi.
Oysa, geçen yazımda da (Cumhuriyet,
22.09.2005) belirttiğim gibi toplantının bu
kavramlarla bir ilgisi yoktu. Özellikle, tar-
tışmaya açüc bir konuda tek yanlı bir top-
lantuun bilimsel olduğunu savlamak gü-
lünç olur. Rektörlerin bu hususu bilmeme-
lerini düşünmek zor. Buna karşın konferan-
sın yapılmasına yönelik direnmelerinin ar-
dında ne olduğunu kestirmek daha zor.
Bilimsel olduğu savlanan konferansta ka-
nıtlayıcı tarihi belge sunulmadı. Ashnda,
konferansa katılan akademisyenlerin Er-
meni sorunu konusunda kapsamh araştırma
yaptıklan da şüphelı. Savlaruıın çoğunluk-
la seçılmış yabancı kaynaklara dayandığı an-
laşüıyor. Içlerinden hangıleri Osmanlı arşh -
lerinden yararlanabilmeye yetenekli? Kon-
feransın ileri gelenlerınden Taner Akçam -
Osmanlıca bilmediğı için olacak- "araşör-
malannT Türk gazetelerine dayanarak yap-
mış.
Yeteneklik biryana. sözde Ermeni soykı-
nmı konusunda uluslararası ortamlarda yay-
gara koparan Ermeni diasporası. Osmanlı
arşivlenne başvurmak gereksinimini bile
duymaz. Bu lobinin önde gelenlerınden
VVashington'daki "MilB Smkınm Müzesi"
yöneticisi VViüiam Parsons, geçen mayıs
ayında yaptığı bir konuşmada sözde Erme-
ni soykinm savının Rus ve Alman arşivle-
n gibi "orijinal" kaynaklara dayandığını iti-
rafetti.
Osmanlı arşivlerine ıtibar eden yok. Ba-
tılı aydınlann bu konudaki "biHmsel" yak-
laşımı böyle! Onlardan ömek almış. onJa-
ra ayak uydurmuş Türk aydınlannın yakla-
şımı degışik mı ki?
Şurası gerçek ki, Ermeni sorunu her şey-
den önce siyasi bir sorundur. Şimdiye dek
hangı ülke parlamentosu "soykmm" kara-
n ahrken olaya bilimsel yönden bakmıştır?
Bu karan onaylayan parlamenterlerin kaç ta-
nesı Birleşmiş Milletler'ın soykınm tanımı-
nı hukuksal yönden irdelemiştir? Ermeni lo-
bisınin hangi propaganda ortamında (kon-
ferans, dergi, vb.) soykınm tezine karşıt te-
ze yer venlmiştir?
Nitekim Ermeni sorunu geçmişte de tü-
müyle siyasi boyutta kendini göstermiştır.
SevT, Lozan, Paris konferanslan, sanıklarin
serbest bırakılmasıyla sonuçlanan "Mafta
yargılamalan". propaganda amacıyla ka-
lerne alındığının sonradan yazar (Ariond
Toynbee)tarafindan itiraf edildiği ünlii "Ma-
\iKJtap."... Hepsi siyasi içerikJi, siyasi gü-
dümlü_. Taşnak ideolojisinin gerçekleştiril-
meye ya da hortlatılmaya çalışıldığı girişün-
ler.
Bilgi Üniversitesi konferansının da temel
anlamda siyasi ya da ideolojık nitelikte ol-
duğu yadsuıamaz. Konferansta ileri sürülen
ana tez, Ermeni lobısinın yıllardır Batı'nın
kışkırtması ve desteğı ile Türkiye'ye da-
yatmak istediği tez idi. Amaç, önce sözde
soykınmın TürkJer tarafindan tanınması,
ardından tazminat ve toprak istemlerinin
gündeme taşınması.
Konferansta Türk aydınlan Ermeni tezi-
ni savunurken "Avrupa Ermeni Federasyo-
nu" Ermeniler arasında karşılıklı dayanış-
ma karan alıyor, Avnıpa Parlamentosu söz-
de Ermeni soykınmını Türkiye'ye dayatma
önergesini onaylıyor, 23 Eylül günü Avru-
pa baskılı
u
International Herald Tribune"
gazetesinde
u
Lluslararası So\1anm Bâfan İn-
sanlan Derneği''nın \erdıgı bir sayfalıkbir
ilanda, Türkiye'nin "soykmmı'' tanıması
gerektiği mesajı veriliyordu. Planlanan se-
naryo kusursuz idi.
Talihsiz gelişmeler bununla kalmadı. Kon-
feransa katılamayan ve haksız olarak aşa-
ğılandığını hisseden birçok Türk, duygula-
nnı ancak sokakta pankartlar asarak, do-
mates ve slogan atarak dile getirebildi. Bun-
lara bazı kesimlerden "fa^st" damgası vu-
ruldu. Ermenilerin o günlerde yaşadığı olay-
lar konferansta göz yaşlan arasında anılır-
ken aynı dönemde Müslümanların çektiği
acılardan, son yıllarda ASALA terörünün
geride bıraktığı Türk dul ve yetimlerinden
söz eden hemen hiç olmadı.
Gazeteler Prof. Erdal Inönü'nün konfe-
ransa geldiğini yazdılar, ancak Sayın Inö-
nü'nün açıhş konuşmasından hemen sonra
konferansı terk ettiğini yazmadılar. Acaba
Erdal Bey, babasının Lozan'da imzaladığı
antlaşmamn delinmeye çalışıldığını hisset-
tiği için mı konferansı terk etti?
Konferansa çağnlanlar o kadar özenle se-
çihnişti ki, dinleyiciler arasında söylenen-
lere açıkça tepki gösteren topu topu iki ki-
şiydi. Bunlardan biri, salonda duygu sömü-
rüsü yapıldığı görüşünü ileri sürerek Türk-
leri savunmaya başlayınca dinleyiciler ön-
ce itiraz etti. sonra salonu terk etmeye baş-
ladılar. TürkJeri sa\TUian bir teze fazla ta-
hammül yoktu. Türk ulusu sanık sandalye-
sine oturtulmuştu, ancak kendisine sa\-un-
ma hakkı tanınmıyordu.
Öteki dinleyici -bir bayan- Fransız ünifor-
masıyla talim yapan gönüllü Ermeni tabu-
runun resmıni salonda gösterince oturum baş-
kanı Prof. AhmetİnseL "Hanunefendi ken-
dinizi küçük düşürmeyin" uyansında bulun-
du. Rektör Bey de daha sonra bayanın ya-
nına gelerek "Birdahamüdafaaleederseniz
sizi yaka paça dtşan atüracagun'" tehdıduı-
de bulundu.
Oysa, bu akademik kimlikJi kişiler, o dö-
nemde Kafkaslardaki Rus ordusunda 150
bin Ermerünin resmen görev aldığını, ek
olarak Rus ordusunun yüzde 40'ından faz-
lasının Ermeni gönüllüsü olarak "Doğu
Cephesi"ndeki vilayetleri "kurtardığını''.
Filistin ve Suriye'deki Fransız ordusunun ya-
nsından fazlasının Ermeni gönüllüsü oldu-
ğunu, bilir mi? Bu gerçekleri Paris Banş Kon-
feransı'nda (1919) Ermeni heyetinin lideri
"Boghos Nubar", Fransız dışişleri bakanı-
na sunduğu resmi bir mektupta dile getir-
miştir. (Mektubun fotokopisi için, bak re-
ferans, s. 102-103).
Bu gerçekleri sergilemek "küçük düş-
mek" mi oluyor? "Küçükdüşmek" deyimi
şüphesiz bu bayana değil, profesör beylere
yakışıyordu.
Işte, "bffimseffik," "araşürma," "ifade öz-
gürtüğü," "demokrasi'' teraneleriyle açılışı
yapılan Ermeni konferansının içyüzü. Kon-
feransın ardından çok geçmeden "Türkler
ErmeniKatnamnu Taröşı\t)riar" ve "Türk-
lerErmeni Soykmmıvia Yüzieşiyorlar" baş-
lıklı yazılar yabancı basında yer aldı.
Konferans sonrası, Istanbul Üniversitesi
2006 Mart ayında hukukçulann, bilim in-
sanlannın ve politikacılann davet edilece-
ği geniş kapsamh, tarafsız birkonferansı yap-
mayı planJadığını açıkJadı. Istanbul Üni-
versitesi'ni bu girişıminden dolayı kutla-
mak gerekir. Bilgi, Sabancı ve Boğaziçi
üniversitelerinin rektörleri umanm bu ve-
sileyle bilimsel, dengeli konferansm ne ol-
duğunu öğrenirler.
Referuns: Erich Feigl, "A Myth ofTerror
- Armenian Extremism: Its Causes andlts
Historical Content". Austria, 1986.
İstediğiniz Accord, beklediğiniz avantaj!
The Povver of Dreams
Honda Accord 2.0, Kasım boyunca 2.000 YTL'ye varan avantajlarla...
PENCERE
Unlü Sykes-Picot
Anlaşmalan Neydi?..
Dış basında yerli yersiz Sykes-Picot anlaşma-
lanndan söz edilmeye başlandı...
Nedir bu Sykes-Picot anlaşmalan?..
•
Osmanlı Imparatoriuğu'nun paylaşılması için Bi-
rinci Dünya Savaşı sırasında Ingiltere - Fransa -
Rusya arasında üç anlaşma imzaJandı. Görüşme-
leri Ingiltere adına Sir Mark Sykes. Fransa adına
Georges Picot yürüttüğü için anlaşmaiar onlann
adıyla anıldı.
Ilk anlaşma 3 Ocak 1916'da Büyük Britanya ile
Fransa arasında yapıldı.
26 Nisan 1916'da irnzalanan ikinci anlaşmaya
Rusya da katıldı.
Üçüncü anlaşma 9-16 Mayıs 1916'da Fransa -
Ingiltere arasında gerçekleşti.
Anlaşmalar gizliydi.
Sykes-Picot anlaşmalanna göre Rusya, Erzurum,
Van, Bitlis ile Van'ın güneyinde Fırat, Muş, Siirt ara-
sında kalan topraklarla Trabzon'un batısında da-
ha sonra saptanacak bir sınıra dek Karadeniz kı-
yılannı alıyordu.
Fransa'ya Lübnan, Suriye, Adana, Antep, Urfa,
Mardın, Diyarbakır, Musul ve Iran'da Urmiye Gö-
lü'ne dek uzanan bölge veriliyordu.
Ingiltere Güney Mezopotamya, Akdeniz'de Ak-
kâ ve Hayfa lımanlanna el koyuyordu.
Fransız ve Ingiliz bölgelen dışında, bu devletle-
rin gözetimınde Arap Devletleri Federasyonu ku-
rulacaktı. Filistin'in kutsal yerleri ortak bir rejimle
yönetilecek, Iskenderun serbest liman olacaktı.
Gizli anlaşmaya göre Hicaz'da Türklere başkal-
dırması için Emir Hüseyin e vaat edilen toprak-
lar Ingilizler ve Fransızlar arasında paylaşılacaktı. .
•
Sykes-Picot anlaşmalan, zamanında, bir tür 'Bü-,
yük Ortadoğu Projesi' (BOP) idi.
Rusya'da 1917 Devrimi patlayınca Sovyet Hü-
kümeti gizli anlaşmalan açıkladı. Araplar gerçek-
leri öğrendiler, Türkiye'nin Millı Kurtuluş Savaşı
yengisı Anadolu'nun paylaşılmasını engelledi.
Peki, bugün durum ne?..
AB üyesi Ingiltere ile ABD'nin Ortadoğu anlaş-
masında tasarlanan harita nedir?..
•
Türkiye'nin çok iyi tanıdığı Talabani'yi, ABD, iş-
gal ettiği Irak'a Cumhurbaşkanı yaptı; Bush, Bar-
zani'yı Beyaz Saray'a davet ederek 'Başkanım'di-
ye ağırfadı. Amerika Kuzey Irak'ta Türk askerinin
başına çuval geçirtfi ve PKK'yi himaye ediyor. Tüm
göstergeler yeni Sykes-Picot'nun siyasal coğraf-
yasında Amerika'ya bağlı kukla bir Kürt devletiy-
le bölge haritasının yeniden çizileceğini gösteriyon
bu süreç Türkiye'nin parçalanmasını mı öngörü-
yor?..
Amerikan tezgâhı seçimle iktidara geçenlerin
gözleri körelmiş, koltukta oturmaktan başka kay-
gıları yok... Bu nedenle içerde halkı ve Meclis'i
oyalama taktiğiyle uyutuyorlar, dikkatleri başka
yönlere çekiyorlar...
Daha ne kadar sürecekbu 'gaflet've 'dalâlet'?..
siberex.com
EL EMEĞİ, GÖZ NURU TAKILAR
(ISMEK MEZUNLARINOAN)
Üstün Honda teknolojisinin ürünü Accord... Kompakt tasarımı, olağanustü
performansı ve eşsiz konforuyla Accord'un üç farklı modelinden biri tam size göre.
• 190 PS
• DOHC ı-VTEC
• 16 supap
Honda Accord 2.4 Executive
• 140 PS
•DOHC 16 supap
• Common Rail Turbo
Dieset, Intercooler
Honda Accord 2.2 Dizel
Honda Acoofd Dlzsl 2 2 ı-CTDı.
kofnpakt yapısı yjksek pertcrmansı
y akıt lasarru^ ^e sessız
!
tğtvle yılm
öızei moıofu seç'laı
Hcnda ûtcmooıiie<inın -rtcGel, :eknıl« özelAfc ve rerttemde de^ışıkfin
yapna hakK nı saMN tutar 01 01 2O0O tarıtı#nden ıtıbaren satı an
•JT Honda rrıodel-en 3 yi; 10OHJO0 kjr ga/a-1
Tısr
e sahıp'r
TesfiT tarıhınde^ tav$ı^e edıler peraKende satış "ıyat geçertıdır
Araç üzermoetıı 'urn ^ergıler ve .ergı Tievzua' nûa oljşan îûm
d $ ' t k l l d û t d k ' k
HONDA TÜRKİYE A.Ş.
www.honda.com.tr
Cumhuriyet
K İ T A P L A R I
LAİKLİKTEN ŞERİATA MI?
Meriç Velidedeoğlu
Meriç Velıdcdeoğlu'nun
1980'terden günümüze dek 24
yıl boyunca Cumhuriyet
Gazetestnde vavımlanan
yazılarından scçilerck
oluşturulan bu kitapta. aciım
adınn şenata doğru üstıi örtülü
bır gidişın t/!erint sürebıîirsınİ7.
Öteki tek tanrılı iki dinin
şenattannm da dikkate alındıgı
yazılarda tslam şeriaD ile yapılan
karşılaşıırmalar \e dünün
olaylanndan günümüze geçişler
ilgiyie okunacak ıçienlikıe
1923 Devrimi*nin temel yapı taşlanndan bin olan "Laıklık"
gıbı "Dii De\Timı"ni de aynı boyutta gören Velıdedeoğlu'nun
yalın Türfcçesi fcitabın ayn bir özelligini oluşturmaktadır.
Prof. Necla Arat'a göre de '"Laiklikten Şeriata mı''" şeriatın
gizlenmeye çahşılan ayak scslennı duymayan kulaklara
duynrmak için tarihsel bir uyarı.
İNGfLİZ GtZLİ BELGELERİNDE
TÜRKtYE
Erol Ulubelen
Bu kitap ülkemız üstünde
korkunç planlan açıûa vuran
gîzlt belgelen sergılemektedir.
Ingiliz K.ralı>et matbaasında
1927 ve 1947 yıilannda basılıruş
olan belgelerden Erol Ulubelen
tarafindan tıtiz bir araştırma
sonucu seçılmiş ve dılimi7e
çeviriimiîtir.
Eml Uhıbefen; "„ Bugün bûtün
canlılığıyla bir Ermeni sorunu
vardır, Geçmişıe Ermenilerin
nasıl tahrik ve teşrik edildikteri bu Mgeierde eıt açı* bir
biçimde gSrûlmektedir. Bu tahrik ve tejvikJer kammca bugüm
4e aynen nürmektedir."
Sami KARAÖREN
Mvlnr r9rlt«oj)ı C»d. No: 39/41 CağokHfiu-İSTANIUL - M : 0212 5U 01 %
btiklo! loi. Zmbak iok 4A TJaim-ISTAKIUt - M : 0212 252 38 I I
A««nV lulnn No 125 Kat: 4 ManlıUv-MIUM W: 0312 419 50 20