29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 2005 & 14 JvUJL/1 kulturxş cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL KuşaölmışinsaruntrajikĞrsıAnkara Devlet Tiyatrosunun ye- ni dönem oyunlanndan biri, Euge- ne Ioneseo'nun 'İki Kişilik Hırgur' başlıklı tek perdehk yapırı. Yunus Emre Bozdoğan'ın sahne düzeni, BehlüldaneTor'un dekoru. EsraSe- iah'ıngiysileri, Şükrii Knmo^u'nun ışık. Fatih VeH Öhnez'in müzik ta- sanmıyla hazırlanan oyun, Oda Ti- yatrosu'nda sunuluyor. lonesco'nun dünyaya ve insana bakışı, bir bakı- ma 20. yüzyılın ikinci yansında Av- rupa dramına damgasıru vuran baş- lıca akunlardan 'uyumsuzfuk tiyat- rosu' yazarlannm tümünün ortak yanlanndan biri olarak göriilse de bu- nun sorumlusu ünlü 'Absürd Tiyat- ro' başlıklı kitabın yazan Martin Esslin'dir. Söz konusu akımın isim babası olan Esslin'in, tiyatroyla ya- kından ilgilenen herkesin başucu kı- tabı olan bu yapıtında, Ionesco'dan Beckeft"a, Harold Pinter dan Tom Stoppanl'a, VTadimir Mrozeck'ten Edward Albee'ye dek -birbirinden pek çok açıdan farklı- bir dolu bü- yük yazann yapıtlannı aynı başlık al- tında toplayabilme adına çızdigi 'çer- çeve'nin 'fazlacageniş'turulmuşol- duğu yıllar geçtikçe daha iyi anla- şılmıştır. Aslında, Esslin'in 'u)nm- suzJuktiyatrosu'(absürdtiyatro) baş- lıgı aJtmda buluşturduğu çağdaş ya- zarlann, 19. yüzyıldan 20. yüzyıla geçilme aşamasında 'gerçekçi tiyat- ro'ya karşı çıkan 'gerçeküstücülük', 'arüanmcıhk','iztenimcilik' vb. gibi, tiyatroyu 'modernizm'e yanaştırmış öncü girişimleri 20. yüzyıhn ortala- nna dogru olgunlaştıranlar ve i mo- dernist' söylemi bireysel katkılany- la çeşıtlendirenler olduğunu söyle- mek çok daha doğru olacaktır. Us- ta tiyatro eleştirmeni Adnan Benk Hocamız, 60'h yıllarda Kenterler ta- rafindan sahnelenen Harold Pinter'm 'Kapıcı' başlıklı oyununu -'absürd tiyatro' yaftası taşıması nedenıyle- begenmemişti; 'absürd tiyatro' aii- layışını biitünüyle -çok iyi bildiği- Ionesco oyunlan bağlamında oluş- turduğu için, eleştiri yazısında Pin- ter'ı 'absürd oyun' yazmayı bilme- mekle suçlayarak biz 'Angiosakson bakışaçuV yeniyetmeleri gücendır- mişti. KHşe olanın normalleşmesl Gerçekten de Ionesco tiyatrosu- nu vurucu kılan, Esslin'in belirleme- leri doğrultusunda buluştuğu yazar- Ankara Devlet Ti\ atrosu'nun tki Kişilik Hırgür adJ] oyununun bir sahnesinde Benian Dönmez ve Oktay DaL A nkara Devlet Tiyatrosu'nun yeni dönem oyunlanndan 'îki Kişilik Hırgür' lonesco'nun ilk dönem yapıtlan arasında yer alıyor. 'Şiddet'i kanıksamış, 'sevgisiz' bir dünya düzeninin 'grotesk' düzeyde sunumu... Yönetmen Yunus Emre Bozdoğan'ın yorumu kusursuz bir ekip çalışmasıyla değerleniyor. larla olan ortak özellilderi değil. ya- pıtlannın Ionesco ya özgü olan yan- İarıdır. Ionesco dünyaya bir çocu- ğun 'çıplak' gözleriyle bakmış ve gördükleri sonucunda yaşadığı şaş- kınlığı seyircisıylepaylaşmıstır. Dün- yaya önyargısız geliriz. Sonra yavaş yavaş çevremizdeki olgulan, bize ögretilegelen toplumsal yargı/ön- yargılann gözlükleriyle görmeye başlanz. Zaman içinde tüm khşele- ri 'nonnaT. klişe dışına çıkan her şeyi de 'normal dışı' saymaya baş- lanz. Ionesco tıyatrosunun görevi 'nonnal' saydığımızın 'normaldışı' olduğunu bize göstermektir. Iones- co. olgulara 'ilk kez görüyormuşça- suıa' 'bakma' ve 'şaşma' yetisıni, babasının Romen, annesının Fransız olması sonucunda, Romanya'da do- ğup ılkokulu Fransa'da, lıse ve üni- versiteyi Romanya'da okumasına, iki ülke de anavatanj sayılsa da ıki farklı kültüre belirli bir 'uzakhk'tan (istersek 'yabancı gözüyle' de diye- biliriz) bakma durumuna borçludur denebilir. Burtirbir deneyim, bire- ye dayatılan -'dil'i de içeren- top- lumsalfcültürelkhşeleri ikiye kat- lamış olmalı. Ionesco tiyatrosunu baştan sona saran 'kuşatdnuştak' duy- gusu belkı de bu nedenle çok belir- gin. Bireyin 'kuşatümışhk' içindeki yalnızhğıçaresizliği belki de bu ne- denle daha grotesk. Ionesco oyun- lan belki de bu nedenle daha 'oyun', daha 'teatral'... 'KelŞartacı'nın Bay ve Bayan Smith'i nasıl Ingılizce ders kitaplannın 'küşe' diyaloglanyla, 'Yeni Kiraa' oyunundaki kiracı na- sıl odayanJaştırdığı eşyayla, 'Iskem- leler'deki çok yaşlı kankoca nasıl yaşadıklan deniz fenerini saran suy- la, Amedee'deki evli çift nasıl gitgi- de büyüyerek onlara kımıldayacak yerbırakmayan 'ayak'la, 'Ders'oyu- nunda öğrencı kız, nasıl onu yok et- meye yönelik ezberci bir eğitim an- layışıyla kuşatılmışsa, 'ÎJd Kişilik Hırgür' de on yedi yıl boyunca bir- birini tüketerek 'aşk'ı yok etmiş - daha önce başkalanyla evli olan- bir kadınla bir erkeğin yalnız kendi kı- sırdöngüleri içinde değil, dışanda sürüp giden 'savaş' tarafından da 'kuşaûlmışhğının' anlatımıdır. Dil anlatım aracı mı? Her ıki boyutuyla da 'sevgi'yi yi- tirmiş birinsanlığın 'hüzünlü-fars'ıdır anlatılan... 'Dü' bir iletişim aracı ol- maktan çıkarak yinelenen klişelerin oluşturduğu bir gürültülü 'aûşma' silahına. iki kışinın birlikte yaşama- sı dayarulmaz bir cehennem deneyi- mine dönüşmüştür. Dışandaki 'sa- vaş' ıse biryandan içerdekilerin bir- birlenne karşı oluşturduğu 'şiddet'i 'dünya düzeyinde' büyütüp yaygın- laştınrken bir yandan da ınançtan vegüvenlikten yoksun bırakılmış bır dünyada 'bimsel düzeyde uzlaş- ma'nın olanaksız olduğunu vurgu- lamaktadır. Ankara Devlet Tiyatro- su'nun 'Üd Kişilik Hırgür'yapımı, kadın-erkek geçimsizliğinden ulus- lararası anlaşmazhklara dek her tür- lü 'şiddet'i 'kanıksamış' -her ikisi- nı de khşelere bağlamış- bir dün- yadaki insan varlığuıı baştan sona 'grotesk' (normal dışı) birgörüntü- ye büründürerek seyırciyi 'şaşuima vesarsma' amacı güdüyor. Kusur- suz bir ekip çalışması gerçekleş- miş. Oda Tiyatrosu'nun dar sahne- sınin 'derinlemesine' değerlendi- rilmesiyle görsel-işitsel düzeyde tam verim alan bir çalışma gerçek- leştirilmiş. Yönetmen Bozdoğan'ın iki 'devimsi' kukla olarak tasarla- dığı Kadın ve Erkek, Benian Dön- mez'in ve Oktaj' Dal'ın görüntü, jest, mımik ve hareket düzenlerini oluştururken gösterdikleri özenle, hiçbır engele takıhnadan kayıp gi- den çok başanlı bir 'grotesk gös- teri düzeni sağlıyor. Yine de söyle- meliyim, yönetmen Bozdoğan'ın 'görseF buluşlan sahne olayına art arda eklemesi, oyunun akışını bir oranda yavaşlatıyor ve metnin oy- nanma zamanını uzatıyor. Oyunun uzamasıyla da Oktay Dal 'uı yüksek sesli yorumu kulağı yormaya baş- lıyor. 'Üd Kişilik Hırgür' yaptıklan işe y_üreklerinı koymuş birekıbin ürünü. Ulkü Tamer'in çevirisi de yapımın başansuıda önemli bir etken... GBu yıl 11. kez düzenlenen Avrupa Filmleri Festivali 11 Kasım'da Ankara'da başlıyor ezid Festival dört ili dolaşacakKültürSenisi-Ankara Sinema Demeği'nin bu yıl ll.'sini düzenlediği Avrupa Filmleri Festivali 11 Kasım'da Ankara'da başlıyor An- kara'da 11-17 Kasım tanhlerinde Kızılay Bü- yülü Fener Sınemalan 'nda gösterime girecek olan filmleT; daha sonra Bursa'da 18-24 Ka- sım, Izmir'de 25 Kasım -1 Aralık. Kars'ta ise 25 - 27 Aralık tarihleri arasında izleyiciyle buluşacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Bursa Büyük- şehirBelediyesi, Japan Foundation ve Aras Kar- go"nunparasal desteğiyle gerçekJeştırilecek fes- tivalde bu yıl 'Umuda Yokuluk: Göç veİnsan Kaçakçınğı' ile Italyan senaryo yazan Tonino " <^uerra'nın hlmJenrun yer alacağı 'Sinema- nm Şairi' adh toplu gösterimlerin yanı sıra 'Anarşizm ve Sinema' bölümü yer alacak. 11. Avrupa Filmleri Festrvali'nin açılışı, Ser- gd Eisenstein ın başyapıtı 'Potemkin Zjrtütg'nın yeni kopyasının, Orkestra Akademik Başkent eşliğindeki Özel gösterimiyle yapılacak. Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) ve Nor- veç Büyükelçiliği 'nin katkılanyla gösterilecek 'göçfilmleri'' arasında XavierCoDer'in 'Jour- neyofHope / Umuda Yokuiuk' adh uzun fıl- minin yanı sıra 7 de kısa film izlenebilecek. Bu bölümün amacı, göç olgusu ve insan ka- çakçıhğı konulanna izleyicilerin dikkarini çek- mek. Anarşl ve topluma yansımalar "Anarşizm ve Sinema" bölümünde. anarşi- yi ve topluma yansımalannı konu edinen uzun filmler arasında Jean-Luc Godard'ın 'VV'eek- End/Haftasomu". JeanVîgo'nun 'ZeroDe Con- duite/HalveGidiş Snır', IindsayAnderson'un 'If». / EğerJ, Giuüano Montaİdo'nun 'Sacco ve Vanzetti', Robert Bresson'un 'Mouchette' adh filmleri de yer ahyor. Bu bölümde aynca ManRay'in fc EmakBakia', Jean Vîgo'nun 'A Propos de Nice / \ice Üzerine', Rene Clair'in 'Entr'acte/PerdeArası' ve ClaudeMiller'in 'La Question Ortünaire/Sıradan Bir İşkence' adh çahşmalan da gösterilecek. Festivalin, Ankara Italyan Kültür Merke- zinin katkılanyla gerçeİdeştırilecek "Sine- A nkara'da 11-17 Kasım tarihlerinde Kızılay Büyülü Fener Sınemalan'nda gösterime girecek olan filmler; daha sonra Bursa'da 18-24 Kasım, îzmir'de 25 Kasım 1 Aralık, Kars'ta ise 25-27 Aralık tarihleri arasında izleyiciyle buluşacak. manmŞairi: ToninoGuerra" toplu gösterimin- de Fellini. Antonioni, Rosi, Tarkovskv, Ange- lopoulos, De Sica ve Taviani Kardeşler ıçın yazdığı senaryolarla Italyan ve dünya sıne- masına damgasıru vuran ve sinemanın şaırı ola- rak amlan ünlü senarist Tonino Guerranın senaryolanndan çekilen 6 uzun film yer ala- cak: PaoloveMttorioTaviani'den 'Kaos\Fran- cesco Rosi'den 'D Çaso Mattei/Mattei Ola)i', Antonioni den 'La .\otte/Gece\ Fellini "den 'GingereFred/GnıgerveFred',Andrej Khrya- novsk} den 'D Leone Dafla Barba Bianca/Ak Sakalİı Aslan'. Festivalin 'Avrupa Avrupa' adh bölümün- de ise A\rupa'da çeşitli festıvallerde ödüller almış. birçoğu 2005 yapımı filmler gösterile- cek. Bufilmlerarasında FredKelemenın 'Kri- sanaAitik'. ıMartin Suük'in 'The Citj' of the Sun/Güneş Kenti', G. 2LigJinski'nin 'Tout un HiverSans Feu/Uzun Soğuk Bir Kış\ Petr Ze- lenka nın 'Wrong Side Up/Ters Yüz', Piotr Trzaskalski'nin 'Mistrz/L'sta', Isa Qosjanın 'Kukumi' ve MkhaelHaneke'nin 'Cache/Sak- h' adh filmleri sayılabilir. "Kısa lyidir-AvTupa Panoraması'' bölümün- de, yaklaşık 800 kısa film arasından seçilen, 2004-2005 yapımı, çoğu uluslararası festival- lerde ödül kazanmış. 25 kısa fihn yer alıyor. Bu bölümde izleyicilerin oylanyla seçilecek en iyi fihne 1000 Euro tutannda Izleyici Ödü- lü verilecek. Gezici Festival'de geçen yıl başlayan veyo- ğun ilgi çeken "Çocuk FUmleri'' bu yıl da sürüyor. Fin yönetmen Heikki Prepula'nın filmJerinin yer alacağı bu bölümde. filmler, festivalin düzenleneceği tüm kentlerdeki be- lediyelerin katkılanyla her sabah 10.30'da öğ- rencilere ücretsiz olarak gösterilecek, Hi- roshima Canlandırma Film Festivali Başka- nı Sayoko Kinoshita çocuklara yönelik işlik çahşmalanyla bu bölüme eşlik edecek. Bu yıl "Canlandırma Sineması'' bölümün- de ıse Peter Lord'un yönettiği filmlerle, Lord'un Gezici Festival için seçtiği filmler- den oluşan bir toplu gösterim yer alacak. Kodak Türkiye ve Fono Film'in katkıla- nyla Türk sinema tarihınin önemli filmle- nnden, ErtetnEğOmez'inyönettiği 'Hababam Snufi'nın yeni kopyası da festival kapsamın- da izleyicilere sunulacak. Dost Kıtabevi Yayınlan 'nın işbirliğiyle her yıl festivalle eşzamanh olarak iki de kitabın yayımlanmasını sağlayan Ankara Sinema Derneği, Kurtuluş Özj'azjcı'nın derlediği, Münir Özkul'un yaşamını ve fihnlerini ko- nu alan bir kitapla Ayia Kanbur'un editörlü- ğünde hazu"lanacak olan bir Lütfi Akad in- celemesini sinemaseverler ve okurlarla buluş- turacak. Aynca AgahOzgüç'ün hazırlayaca- ğı, biri Lütfi Akad'ın fihn afişlerinden, di- ğeri de Münir Özkul'un rol aldığı filmlerin afişlerinden oluşan iki sergi de yine festival kapsamında yer alıyor. YAHODASl SELİM ÎLERİ Fitne Fücur (4) 1968'de Cumartesi Ya/ntzlığı'nı Yeni Uful lar'ın aboneler listesinde yer alan her yazara, ç< virmene imzalayıp göndermiştim. Pek çoğur dan yanıt gelmedi. Samim Kocagöz'ün deî tekleyici mektubunu, Ahmet Köklügiller'in k tabın Anadolu'daki edebiyatseverlere ulaşma sı için ince çabasını asla unutmadım. Bir de, Ada let Cimcoz'un imzalayarak gönderdiği Mile na'ya Mektuplari Adalet Hanım, çevirisini "Genç öykücü Se lim lleri"ye imzalamakla yetinmemiş; Veda Bey'i aramış, "taptaze" o öykülerin yazanyk tanışmak istediğini söylemiş. Bunlar hepsi bana rüya gibi görünmüştü. Cumartesi Yalnızlığı'nı önemseyen Adalel Cimcoz sözünde durdu. Vedat Hoca'y'a ikimi- zi Şişli'deki evine çağırdı. Soğuk bir kış günü, Yeni Ufuklar'da hcx;ayla buluştuk, Sirkeci'ye in- dik. Epey bir zaman dolmuş bekledik. Sonunda Adalet Cimcoz'un karşısındaydık. "Nerde kaldınız Vedat?!" diyordu. Ama öfkey- le değil, gülerek. Vedat Bey'in otobüsten, dol- muştan asla caymayacağını bildiği için, geç ka- lacağımızı tahmin ettiğini de yine hep gülerek belirtiyordu. Çay saati çoktan geçmışti. Adalet Cimcoz bi- ze votka ikram etti. Vedat Hoca'nın sevdiği yön- temle: Votka, buz, soda, bir dilim limon. Farklı bir evde, farklı bir dünyada hissediyor- dum kendimi. Zaten bir süredir, Günyol'un evi olsun, Azra Erhat'ın evi olsun, sanatçı evleri- nin, çocukluğumdan beri göregeldiğim masum aile evlerinden farklılığını kavramıştım. Küçük bir kilim, yazmadan masa örtüsü, duvarda Türk ressamlannın yapıtlan, bir iki süs eşyası, sanat- çı evlerine hemen başka bir anlam katıyordu... Adalet Cimcoz'a gelince, gerçekten farklı bir kadındı. Mine Söğüt'ün kitabında, hemen he- men bütün kaynaklarda, onun "güzel" bir ka- dın olmadığı söylenir. Gerçi Mine kararsız, ikir- cikli davranmış. Adalet Cimcoz çok etkileyici bir kadındı, güzelliğin ötesinde bir albenisi vardı. Sadeliği içinde inanılmaz şıktı. Kılığının sade- liğiyle handiyse çelişen bir makyaj yapmıştı, ko- yu renk dudak boyası, pudra, rimel, far... San- ki Bette Oavis'i çağnştırıyordu. Öykülerimi övdü. Ne övmesi, göklere çıkarı- yordu. Ve içtendi. Bugün bile şaşırdığım bir sap- tayımı var: "Hepsiacemiceyazılmış. Fakathepsinde siz varsınız. Yann da hep siz olacaksınızyazdıkla- nnızda." Onca işi arasında ne zaman okumuştu Cu- martesi Yalnızlığı'nû Çok geçmeden anlaşıla- caktı: Kitaptaki ilk hikâyede, "Hüzün Kahve- s/"nde Sait Faikten, "Asalak"ta Nâzım Hik- met'ten -dolaylı olarak- söz açmam ilgisini çek- mişti Adalet Hanım'ın. Derken büsbütün ilginç bir şey söyledi: "Ben alaturkafıktan pek hoşlanmam. Bu öy- külerde kentli bir alaturkalık var. Istanbullu bir alaturkalık. Yaraşmış... Size deyaraşıyor..." Gece dokuzu geçe Şişli'deki evden ayrıldık. Vedat Bey otobüse bindi. Ben, dahaTeşvikiye'de oturuyordum. Soğuğa aldırmayarak Şişli'den Teşvikiye'ye yürüdüm. Tuhaf bir sevinç duyu- yordum, çözemediğim. Bugün bana öyle geliyor ki, sevinci yaratan, Adalet Hanım'ın renkli davranışları, baskın kişi- liği, tek başına yarattığı bütün bir atmosferdi. Alaturkalık konusunda hiç mi hiç yanılmamış- tı. O kadar ki, çevirileriyle edebiyatımıza katkı- da bulunmuş Adalet Cimcoz kadar, Türk film- lerinde pek sık karşımıza çıkan sesin sahibini, belki daha çok o seslendirme sanatçısını sevi- yordum... Bu ses, o zamanlar, çocukluğumda, yeniyet- meliğımde beni öylesine etkilemiş Türk filmle- rinde kadın oyunculara anlam katmıştı. Senar- yo yazarlannm hep iyilikten, haktan, ezilenden yana, hep duygu dolu diyologlarını sese geçir- mişti... Tanıdığım Adalet Cimcoz, Mine'nin eserinde- ki hayat dolu, gösterişli, alabildiğine hareketli ka- dına benziyordu benzermesine; amayorgunluk da sanki varlığına sızmıştı. Mine Sögüt onun son fotoğraflanna bakarken, birden yaşlanmışO) di- yor. Ben Adalet Hanım'ı o sırada tanımıştım. Önerilen Kitap / Bizans Tıyatrosu, Metin And, Forum Yayınlan, 1962. (Unutulmayacak bir çalışma...) Ataol Behramoğlu Söyleşisi storan ın söyleşiler dizisinin bu akşamki konuğu gazetemiz yazarlanndan şair Ataol Behramoğlu. Saat 20.00'de başlayacak oturumu Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı şair Enver Ercan yönetecek. Oturum sonunda Behramoğlu izleyicilerin sorulannı yanıtlayacak ve kitaplannı imzalayacak. (Tel.:0212-2432826) Genesis yeniden bir araya geteöft 1 • KUDÜS (AA) - Dünyaca ünlü tngiliz şarkıcı ve besteci Phil Collins, Genesis topluluğunun yeniden bir araya gelmesi arzusunu dile getirdi. 'First Farewel Final' adh turnesi kapsamında Türkiye'den sonra Israil'e gelen Collins. Tel Aviv 'deki konserinden önce verdiği demeçte, Genesis topluluğunun yeniden bir araya gelmesi olasılığından söz etti. Collins, "Bu olasılık var. Ben açığım. Davulun arkasında otunnaktan ve Peter'ın (Gabriel) şarki söylemesinden mutlu olurum. Ama bu olursa orada olacağım. Ohnazsa, ıstemediğimiz için olmayacak" dedi. Phil Collins, kariyerine solo şarkıcı olarak devam etmek için 1996 yılında topluluktan aynlmasına rağmen Genesis üyeleriyle hâlâ görüştüğünü söyledi. Cnlü sanatçı. "Hâlâ iyi arkadaşız. 25-30 yılı birlikte geçirdik. Aynı toplulukta çalmak istemememiz, birbirimizi görmediğimiz anJamına gelmiyor" dedi. îsrail ziyaretine neden Filistin'i katmadağının sorulması üzerine Collins, "eğlendiren bir kişi oiarak rolünün, siyasi vaaz vermek olmadığını" söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear