Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
rgŞAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 2005 SALI
HABERLERIN DEVAMI
TURKİYE
ll-stanbj Y 1 9 Sınop B 20 Adana PB 24
HEdirne Y 19 Samsun B 22
iKocaeı Y 23 Trabzon B 21
Y 18 Giresun B 23
lLzmir Y 21 Ankara B 16
IIManısa Y 21 Eskişehir B 17
Y 23 Konya B 17
IDenızl PB 22 Sıvas S 14
Y 21 Antalya B 23 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Sıırt
Hakkâri .
Van
PB
B
B
B
B
PB
PB
23
19
22
18
18
14
12
S 10
Yurtijn kozev. ȍ ve ba-
tı kesımlen parçalı çok
bulutlu. oğle saatlenn-
den itıbaren Marmara,
Kuzeyve Kıyı Ege ıle ak-
şaTi saatlennden sonra
Bolu Duzce ve Zongul-
dak çevrelen yağmur ve
sağanak yağışlı dığer
yerter parçalı ve az bu-
lutlu geçecek Sabah
saatlenrtde yurdun ıç ve
dogu kesımlerınde sıs
gorulecek.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
K
K
K
Y
K
K
K
PB
-1
7
0
4
5
4
3
2
Berlın PB 2
Münih PB 1 Zünh
Budapeşte
Madnd
viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
K
Y
K
Y
Y
Y
Y
4
8
3
9
10
13
21
K 3 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tiflis
Kahire
K
B
PB
B
Y
PB
PB
B
4
14
-1
12
14
8
8
29
B 26
Parçalı Diılulu i Sıslı ~b
BuLtlu ^ Çok btlutlu p Yağmurtu > Sutj kar h Gök gunJltülü
CrİJİNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
U Baştarsft 1. Sayfada
öğretrrenlerir bir bakanı var; ulusallık taşıyan
bir bakan ğın bakanı, Milli Eğitim Bakanı. öğret-
menlerın şikâyetlerine sahip çıkacağına, öğret-
îmenleri kamuoyuna şikâyet ediyor.
öğr
etrrenlerın idareyle anlaşıp zamanlarının
çoğunu e.de geçirdiklerini, aralarında dersi biti-
rip öğretrrenevndeki okey masasına gitmeyi dü-
şünenler jlduğunu öne sürdüğü gibi neredeyse
aldıklan raaşı bile hak etmediklerine varan kimi
savlar
da öne sürüyor.
öğ'etrrenler /ılda 1500 saat çalışıyorlarmış.
Maaşiı haîalık saati 15 saat ve bu da iki gün de-
mektj-, dı,or. öğretmenin zaten haftada iki gün
çalıştğı ıçn neredeyse daha fazla ücret talep et-
mesine hayret ettiğini savlayacak bir ME Bakanı
kimliği segiliyor.
• • •
Peki arra bir başbakanı, eğitime emek veren in-
sanlai aşağılayacak kadar hiddetlendiren; ilgili
bakanı öÇretmenleri bu denli küçümseyen de-
meçler verneye zorlayan nedenler nelerdir?
Sıralayaım: Ikili eğitimden tekli eğitime geçil-
mesi-sınıfarın rnevcutlarının azaltılması-öğret-
menlerin czlük haklarının arttırılması-2006'da öğ-
retmenlerıçin 50 bin kadro çıkanlması-okullarda
öğrercilerden katkı payı adı altında para alınma-
rnası-düşâk ücretle öğretmen çalıştınlmaması, ek
ders Jcrellerinin arttırılması.
Hicdete. hakarete varan irdelemelere yol aça-
cak nevar bu isteklerde?
Polıs ba
r
ikatı önünde başkent kapılarında bek-
letilenler, 'öğretmen burada, Tayyip nerede?" di-
ye haykırnışlar.
• • •
Nerede olacak? Ispanya'da. Uçağına seçerek
aldığı bırkaç gazeteciye yine inciler saçıyor, yine
akılları kanştıracak, türiü olasılıklan gündeme ta-
şıyan açıkıamalar yapıyor.
Uçaktakı gazeteciler RTE'nin sözlerini teybe al-
madan belleklenne güvenerek yazdıkları için bi-
rinin habenndeki cümleler diğerini tutmuyor. So-
nuçta, iktıdar başının söyledikleri, örneğin Hürri-
yet'te başka, Sabah'ta başka anlamlara gelen
ıçerikte yayımlanıyor.
örneğir Maoculuktan dönerek özgürlükçü de-
mokrasiye hayran olan Hadi Uluengin'in haberi
ile Sabah ta Ankara temsilcisı Aslı Aydıntaşbaş
haberi; yorumlama veya yazım açısından değişik
anlamlar çıkmasına yol açan bir biçimsellik taşı-
yor.
HaoVnin haberinden kaynaklanan başlık şöyle:
Ne Özal akıl hocam ne de Özkök adayım. Bu
başlığa koşut bir haber metni.
Sabah'ta Aslı Hanım'ın haberi ise Kürt'üm de-
meyi öne alıyor. Büyükanıt'a önyargıları olmadı-
ğını söylemeyeçalışıyor. Ne ki, Aslı Hanım RTE'nin
Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı
açıklamaları "son derece" önemliydi diye başlı-
yor ve şöyle sürdürüyor: "Ancak dikkatli seçilmiş
ketimelerinde 'bağlayıcı' birifadeyoktu. Ne kesin
birdüle 'Büyükanıt Genelkurmay başkanı olacak'
ne de 'özkök cumhurbaşkanı adayımız' dedi. (Bu
iki konuda) llen geri konuşarak siyasi spekülasyon
yaratan AKP milletvekillerine mesaj verdi. Açıkça
"Bunun zamanı değil' dedi."
örneğin RTE, Genelkurmay başkanının "alışı-
lagelmiş teamüller içinde seçileceğini" söylüyor;
amaHilmi özkök'ten sonra AKP'nin de Büyüka-
nıt'ı Genelkurmay Başkanlığı'nda görme isteğini
vurgulayan, özkök'ün cumhurbaşkanlığını uygun
gören veya görmeyen bir ifadesi yok!
Buaçıdan bakıldığında, "herhangi bir milletve-
kilininyonjmunun" kimseyi bağlamayacağına de-
ğinirken RTE; yann bu söylediklerinin tam tersini
söyleyebıleceği beklentisini ve alışkanlığını anım-
satıyor.
RTE, bir kez daha tavşana kaç, tazıya tut oyu-
nu oynuyor.
AL GÖZÜM SEYREYLE
IŞIL ÖZGENTÜRK
Sinema sadece sinema
belkide hayat
• Baştarafı Arka Sayfa 'da
açık. bilmenizi isteriz. 25 Kasım'da Kars'ta gö-
rüşmek üzere..."
Ben Erdal Timur'la, ilk gördüğüm andan iti-
baren sevdiğim kentler arasına giren Kars'ta kar-
şılaştım. "Ani Harabeleri'ni, kenti daha sonra
gezerim'' diyerek tam üç gün birbirinden çarpı-
zı, biıbirinden heyecan verici filmleri izledi. So-
nunda bir sabah kahvaltısında yakalayıp sorulan-
mı sormayı başardım. Çok mutlu, hayatından çok
hoşnuttu, ama keşke bütün bir yıl festi\'ali gözle-
yen arkadaşlan da yanında olsaydı. Fümlerden
çıktıktan sonra demli çaylannı içip her gölgeyi, her
ışığı, her cünleyi yeniden anımsasalar, yeniden u-
mut dolu, sıcacık. mavi bir dünyadan söz etseler-
di... Ama Gezici Festival söz vermişti, kayıtsız
şartsız söz vermişti, 20O7'de Van'da yeniden ma-
vi bir bulutun içinde o güzelim film günlerini ya-
şayacaklardı.
Bu arada Erdal'la neredeyse akraba çıkacaktık.
"Bensiziçokiyitanıyorum" dedi. "Nereden?"
"Hakkâri'den, Sanat Köprüsü'nden, hani gel-
miştiniz, ressamı, müzikçisi, tiyatrocusu, yaza-
rı. sinemacısı Hakkârililerle çeşitli work-shop-
lar yapmıştınız. O günlerde ben lise öğrencisiy-
dinı. belki de bu sinema sevgisi, bu mavi bulut-
lara duyulan özlem bana o giinlerden kaldı."
Vay canına Gezici Festival günleri her zaman
sürprizlerle doludur. Işte gene ben naçiz kulunu-
zu heyecanlandıracak, sevindirecek ve herkesle
paylaşılacak bir olay gelip buluvermişti. Erdal ya-
nımdan aynlıp sinemaya koşarken, kendi kendi-
me gülümsedim. Yaşasm sinema! Yaşasm hayat!..
isilozgenturk(Ş superonline. com
AB'den copuyansı
Polisin öğretmenlere uyguladığı şiddeti eleştiren Genişleme Komiseri Rehn,
'Reformlarda yavaşlama var. İlerleme olmazsa müzakere iklimi değişir' dedi
ÖZLEM YÜZAK
BRÜKSEL - Avrupa Komis-
yonu'nun Genişlemeden Sorum-
lu Komiseri Olli Rehn. Türki-
ye'nin reformlan yerine getirme-
de ciddi bir yavaşlama süreci içi-
ne girdiğini ve insan haklan ihlal-
lerinin sürdüğünü belirterek
"Eğer yavaşlama sürerse, be-
lirli ilerleme olmazsa bu, bütün
müzakere iklimini değiştirebi-
Ur" uyansında bulundu.
10. yılını kutlayanTürkiye-AB
Karma Istişare Komitesi'nin
(KİK) 20. Toplantısı'na katılarak
bir konuşma yapan Rehn, hükü-
mete ağu- eleştiriler yöneltti.
Rehn'in eleştirilerinin ardmdan
toplannlar oldukça gergin bir ha-
vada geçti. "Avrupa'ya gitmek
için kestirme yol yok, tek bir y-
ol var o da reformlan yapmak
ve bunları uygulamak diyen
Rehn, eleştirilerini ve önerilerini
şöyle sıraladı: "Ifade özgürlü-
ğü ki medya da bunun içinde,
tamamen sağlanmalı. Orhan
Pamuk, Hrant Dink, Burak Pek-
dil gibi yazarların, Haluk Ka-
boğlu gibi akademisyenlerin,
Fatih Taş ve Ragç Zarakolu gibi
yayıncılann yargılanması bizi
ciddi olarak kaygılandırıyor.
Kadın özgürlükleri konusunda
yeni mevzuat geliştirilmeli. Di-
ni cemaatlerin, vakıflann kar-
şüaştığı güçlükler hâlâ sürüyor.
İşkenceye ve kötü muameleye
karşı sıfır tolerans, sendikal
haklann tam olarak sağlanma-
sı, grev ve toplusözleşme hakla-
nnın sağlanması şart." Geçen
hafta sonu öğretmenlere karşı po-
lisin zor kullanmasına değinen
Rehn, "Polisin banşcı gösteriye
bu kadar şiddet kullanarak
müdahale etmesi bize üzüntü
veriyor'" dedi. Rehn konuşma-
sında, stratejik, ekonomik ve nü-
fus açısından bakıldığında Tür-
kiye'nin kriterleri yerine getirme-
si halinde birliğe ciddi katkıda
bulunacağuım kesin olduğunu
\-urgulayarak "Türkiye'nin ka-
tılımı AB müktesebatına uyup
uyamayacağı meselesi değil, ne
zaman bu müktesebata uyaca-
ğı meselesidir" dedi.
'Türkiye'ııin imajı zorda'
Türkıye-AB KPK Eşbaşkanı
Joost Lagendijk de 2004 Aralık
ayından bu yana birtakım olayla-
nn, kadrnlann dövülmesi, Orhan
Pamuk olayı, Ermeni konferansı
ve sendikalarla ilgili gelişmelerin
Tûrkiye'ye yardım etmediğini,
Avrupa medyasımn da bu olayla-
n daha geniş verdiğini, bunun da
Avrupa kamuoyundaTürkiye'nin
imajını zora soktuğunu belırtti.
Türkiye'de AB yanlısı reformcu-
lar ve üyeliğe karşı çıkanlar ara-
sında çatışmanın yaşandığına
dikkat çeken Lagendijk, _"Tür-
Idye'de oyun oynanıyor. Önem-
li karariar alınacağı zaman
provokasyon oluyor.AB karşıt-
ları iktidara sahip olduklannı
ve hükümet dışında hareket
edebildiklerini göstermek isti-
yor" dedi.
Toplantı sonunda eski sanayi
bakanlanndan Tahir Köse'nin
Belçika'da yargılanan terörist
Fehriye Erdal örneğini göstere-
rekAB'nin çıfte standart uygula-
masına yönelık eleştırisini de ya-
nıtlayan Lagendijk, "Türkiye'de
işlerin nasıl yapıldığını siz bili-
yorsunuz, biz ise Avrupa'da ne
yapılacağını biliyoruz'' şeklın-
de konuştu. Toplantıdaki konuş-
masında, özellikle Türkiye'deki
ekonomik gelişmelere değinme-
mesinden Türk katılımcılann ra-
hatsızlık duyduğunu da belirten
Lagendijk kendisini şöyle savun-
du "Başbakan Merkel, mutla-
ka ekonomik gelişmelerin ne
denli iyi olduğundan bahsede-
cektir. Çünkü onlann savundu-
ğu imtiyazlı ortaklıkla hakiki
ortaklık arasındaki sorun siya-
si bir sorun. Biz hakiki üyeliği
savunduğumuz için siyasi so-
runları gündeme getiriyoruz."
AİLE FOTOĞRAf 1 - Barselonada 40 ülkenin liderleri ve uluslara-
rası örgütlerin katılımıyla düzenlenen 10. AB-Akdeniz Zirvesi sona
erdi. İki gün süren zirve sonunda liderler toplu fotoğraf çekririrken
sonuç bildirisinde terorizmle mücadele ve göçmen konuları ön plana
Ve dağ fare doğurdu
• Baştarafı 1. Sayfada
Devlet Başkanı Mahmud Ab-
bas'ın zirveye gehnesi, 10 yıüık
Barselona nîhunun buharlaşmak
üzere olduğunun bir işareti olarak
algılanıyor. Ancak dün Avustur-
ya tarafının itirazlanna karşın Al-
manya'nın olumlu yaklaşımıyla
EuroMed sürecinin basın özgür-
lüğünü çok önemseyerek ön
planda tutması gerektiği oybirlı-
ğiyle karara bağlandı.
Öte yandan, Avrupa - Akdeniz
Süreci'nin liderleri, özellikle de
Kuzey tarafi, artık 1990'lardaki
gibi Güney ülkelerinde sadece
ekonomik kalkınmaya odaklan-
manın demokrasiye hiçbir katkı
sağlamadığı, bundan sonra de-
mokratik gelişım için iyi yöneti-
şime ağırlık verilmesi gerektiği
görüşünde. Çok üzerinde duru-
lan bir konu da terorizmin tanımı.
Bu konuda farklı görüşler ortaya
çıkıyor. Esas olarak da Kuzey ve
Güney. terorizmin tanımında or-
tak bir noktada buluşamıyor.
Bu arada Barselona sürecinin
neden başansızlığa hızla gittiği
sorusu, burada herkes tarafından
soruluyor. Benim bu soruya aldı-
ğun yanıt ise çok çarpıcı: "AB,
Barselona sürecine yılda 30
milyar dolar ayırdı. Ama bu
yüklü paranın getirisi hiç de
görülmüyor. Yatırılan bu para-
lar havaya mı uçtu?"
Avrupa Komisyonu'nun Avru-
pa - Akdeniz ruhunu kurtarmak
için yeni bir atağa kalkması da
, dikkat çekiyor. Sadece lafla pey-
nir gemisinin yürümediğini gö-
ren ve nereye gittiği belli olma-
yan paralarla Kuzey, şimdı dört
yeni girişime odaklandı. Bunlar
îsyanın sesi ve ötekilerI Baştarafı 1. Sayfada
şanlar ve karar verenler. Kararlannı kimi zaman
uyjnılayanlar, kimi zaman uygulamayanlar...
"Ötekiler" genellikle konuşmayanlar, konuş-
tuklannda seslerini duyuramayarilar, duyurduk-
lannda başlanna iş açılanlar... Ötekiler sesleri-
ni duyurabilmek için öfkeye sanhnak zorunda
kalanlar... Barcelona EuroMed (Avrupa -Akde-
niz) zirvesine Arap liderlerin katıhnaması kadar.
ötekilerin isyanı da damgasım \iordu. Zirvenin
ilk günü sayılan bini bulan ötekiler ya da öfke-
liler, son gününde sayıca belki azaldılar ama is-
yanlan azahnadı. Rengârenk ülke bayraklannın
karşısında, sirenler, polis düdükleri arasından
hızla geçen zırhlı arabalann gerisinde gün boyu
öfkelerini dile getirdiler. Zirve boyunca en çok
şu sözleri haykırdılar: "Sermayenin, savaşın,
şiddetin egemenliğindeki Avrupa'ya hayır!"
Dışanda onlar sermayenin pek "temiz" olma-
dığından, şiddeti beslediğinden, şiddetlebeslen-
diğinden söz ederken, içerideAvrupa Parlamen-
tosu ve EuroMed Parlamentosu Başkanı Joseph
Borell, "Her yd MEDA projeleri ve Avrupa
Yatırım Bankası aracüığıyla yapılan İ milyar
Euro yatırıma karşın Akdeniz, hâlâ iki yaka-
yı eşitsizlik uçurumuyla ayıran sınırdır" di-
yordu. (Akdeniz'in kuzeyinde insan başına dü-
şen milli gelir 30 bin dolarken, güneyinde 5 bin
dolar olduğunu hatırlatayım.)
Hayrr hayır, dışandaki öfkeli kalabalık sayı-
lan söylemiyor, istatistikleri söylemiyor... On-
lar çocuklan söylüyor, çocuklann gözbebekle-
rini, gözbebeklerdeki umutsuzluğu söylüyor...
tşsizliği, açhğı, iş ve aş peşinde yollara dökül-
meyi söylüyor... Altlannda blucinleri, saçlan
rüzgârda uçuşan dışandaki darmadağmık ve
genç kalabalık; içerideki takım elbiseli, kravat-
lı ve boyunlannda hangi uluslararası komitenin
hangi komisyonunda, hangi görevde olduklan-
nı belirten kocaman yafta asılı kalabalıktan öy-
lesine farklı ki... Dışandakiler, "FUistin'i bölen.
parçalayan utanç duvanna hajır!" dıye hay-
bnyor. îceride Tony Blair, yanında Filıstın Dev-
let Başkanı Mahmut Abbas, her şeyin ne kadar
yolunda gittiğini anlatıyor. "Biz Ortadoğu'da
bağımsız, özgür, yan yana, eşit iki devlet isti-
yoruz: Bağımsız tsrail ve bağımsız Filistin
devletleri" Nasıl mı gerçekleşecek bu ış°
Blair formülü açıklıyor: "Bir Kuartet'le!"
"Avrupa Birliği. Birleşmiş MUletler, ABD ve
Rusya... Bu dörtlü. İsrail ve bağımsız Filistin
devletinin yan yana, güvenlik ve huzur için-
de yaşaması gerektiğine inanıyor... Bu amaç-
la her türlü ekonomik yardım..." Kendine hay-
ran, söylediklerinin büyüsüne kapılmış Blair'in
söyledikleri, hep dinlediğimiz bir müziğe dönü-
şüyor... Kuartet'in yıllardır çaldığı müziği sür-
dürdügünü görüyorum, duyuyorum...
Dışandakiler bu müziği duymuyor neyse ki.
Haberlerde görecekler ve yine öfkelenecekler...
Ve yann da "Önce yol açtığınız şiddete son ve-
rin!" diyehaykıracaklar... Dışanyakoşuyorum.
Protestoculardan ilk önüme çıkana sanlıyorum...
Kız şaşkın şaşkın bana bakıyor...
Avrupa - Akdeniz Parlamenter-
ler Asamblesi, Avrupa Yatınm
Bankası bünyesınde bölge yar-
dımlanna yönelik FEMtP girişi-
mi, kültürler arası diyalog için
oluşturulan Anna Lindth Vakfı ve
iyi komşuluk ilişkilerine ağırlık
verilmesi.
Avrupa - Akdeniz Süreci ülke-
leri, özellikle de Kuzey ülkele-
rinde yasadışı göçün büyük sorun
haline geldiği \Tirgulaniyor. Bu
konuda Güneyliler şu yaklaşımı
benimsiyorlar: "Yasadışı göç
bugün çok büyük bir sorun.
Özellikle de nüfuslarının ço-
ğunluğu yoksulluk sının altın-
da yaşayanAfrika ülkelerinden
yasadışı göç var. Bugün için bu
konuda mucize sayılabilecek
radikal çözümler beklenemez.
Öte yandan Avrupa ülkeleri-
nin nüfusları ise hızla yaşlanı-
yor. Çauşan nüfusu ayakta tu-
tabilmekiçin Kuzey Afrika'dan
20 yıllık süre içinde yılda bir
milyon kişiyi kabul etmek zo-
runda. Yani Kuzey'in, kontrol-
lü bir göçe 'olur' verebilmesi la-
zım. Bu da Afrika ülkelerinin
kalkmmasına yardımcı olacak-
tır. Bu mesele silahla ya da ka-
ba güçle çözülemez. Duvarlan
örmekle de bir yere varıla-
maz."
Eşi Avrupa - Akdeniz zirvesin-
de göruşmelerden başını kaldıra-
mazken, Emine Erdoğan'a bu-
rada ayn bir program uygulanı-
yor. Barselona'da neler yaptığı
basından titizlikle gizlenmeye ça-
lışılan Emine Erdoğan'ın önce
kentin alışveriş ve eğlence mer-
kezi La Rambla çevresinde do-
laşmak istediğini, ancak daha
sonra programa müze gezilerinin
de eklendiğim öğreniyorum.
Emine Erdoğan'ın ayakkabıya
çok meraklı olduğunu, Barselo-
na'ya gelir gehnez, tercih ettiği
ve özellikle süslü sandalet kreas-
yonlanyla tanınan Manolo Blah-
nik marka pabuç aramaya çıktı-
ğını birileri bana fısıldıyor.
çıkanldı.Terorizmle mücadelede yeni kurallar belirlcnmesini karar-
laştıran liderler.Akdenizin iki yakası arasında eşitsizliğin giderilme-
si, dolayısıylaAfrika ülkelerinin kalkınması için 5 yılhk kalkınma pla-
nı hazırlanması konusunda anlaştı. ı Fotoğraflaı RELTERS AA)
GUNDEM MLSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
duyacaktır...
Kanşmer, Semih Idiz'e verdiği seri demeçte şu
noktaların altını üstünü çizdi:
- Şemdinli ile ilgili güçlü kuşkularımız var. Bu bir
sınavdır.
- Lozan'ı geniş yorumlayın. Avrupa standartla-
n açısından Lozan Antlaşması'na dayanan bir sa-
vunmacı tutum kabul edilemez.
- ümanlarınızı Rum gemilerine açmanız gerek-
li.
- Başörtüsü meselesi AİHM kararından sonra
tartışmalı hale geldi. Bu, her şeyin sonu değil. Tür-
kiye'deki hukuki durum değişirse ileride açılacak
bir davadan başka karar çıkabilir.
Bu değerlendirmelerin tümüyle ilgili Türkiye'nin
söyleyebilecekleri var. Şemdinli zaten soruştur-
ma aşamasında... Lozan, Türkiye'nin tapu sene-
di. Kanşmer, bunu değiştirmelisiniz, asıl olan
AB'nin bakışıdır, diyor, ama türban konusunda da
Türkiye yeni bir yasa çıkarırsa işin değişeceğini
söylüyor. Yani AİHM kararını hafifletiyor. Üstelik
AİHM'nin ısrarla ayırdığı türbanla başörtüsünü bir-
birine karıştınyor. Kıbns konusunda da AB'nin KK-
TC'ye verdiği sözlerden ses yok, ama limanlann
açılması dayatması var.
• • •
Türkiye'nin geleneksel politikası açısından ge-
nel doğruları içeren bu saptamaları kimin anımsat-
ması gerekiyor?
Normalde hükümetin...
Ama AKP ortada yok. Karışmer'e Dışişleri Ba-
kanlığı resmi olarak yanıt veriyor ve "Lozan'ı tar-
tıştırtmayız" diyor.
Dışişleri sadece Lozan'ı söz konusu yapıyor,
Karışmer'in öteki saplamalan, affedersiniz sapta-
malarıyla ilgili bir görüş yok!
Her şey bir yana, AB Türkiye Temsilcisi'nin Tür-
kiye'nin içişlerine bu kadar karışma hakkı var mı?
Egemen bir ülkenin buna izin vermemesi gerekir.
Türkiye-AB ilişkilerinin bir dizi zemini var.
AB'nin Ankara'yagönderdiğitemsilcilerözel bir
eğitim mi alıyor bilmiyoruz, ama arasına kopya
kâğıdı konulmuş gibi ortak davranış sergiliyorlar.
Her konuya karışma haklarını kendilerinde görü-
yorlar. önceki temsilci Fogg hâlâ belleklerdeyken
yeni temsilcinin adeta bir "sömürge valisi" hava-
sında konuşması, hükümetin değilse de toplu-
mun önemli bir kesiminin tepkisini çekiyor.
• • •
Yeri geldikçe yaptığımız bir saptama var.
AB ile AKP, Tûrkiye'ye karşı anlaştı!
Karışmer'in demecine yönelik AKP tepkisizliği
bunun en somut örneklerinden biri. Dışişleri Ba-
kanı Abdullah Gül, geçen günlerde yine Kanşmer
bir şeye karışmışken "Ona ne oluyor, her dediği-
ne yanıt mı vereceğim" türünden bir çıkış sergile-
mişti, ama "O uluorta konuşamaz, Türkiye kendi
politikalannı kendisi üreten egemen bir ülkedir"
diyememiştı. Gül işlevini yerine getirmeyince Dı-
şişleri yetkilileri de yazılı açıklama yaparak, tele-
fon ederek Karışmer'i bazı şeylere kanşmaması
gerektiği konusunda uyarıyorlar.
Adam zaten uyanık, bu uyanlan dinler mi?
Türban konusunda AKP'nin istediğini söyleyen
Kanşmer, böylece hükümeti cebine koyup Tûrki-
ye'ye her türlü dayatma yapma hakkını kendisin-
de görüyor.
AB Türkiye Temsilciliği'nin yer sorunu olursa,
AKP Genel Merkezi'nde bir katı çoktan hak etti!
ankcumcv cumhuriyet.com.tr
Kretschmer'e
'dikkatli ol'
uyansı
M.\HMUT GURER
ANKARA - Dışişleri Bakanlı-
ğı'nın. AB Türkiye Delegasyonu
Başkam Hans Jörg Kretsch-
mer'e üst düzeyde uyanda bulun-
duğu öğrenildi. Edinilen bilgiye
göre Dışişleri Bakanlığı Müste-
şarYardımcısı Ertuğrul Apakan.
Kretschmer ı arayarak açıkla-
malanna dikkat etmesini istedi.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgile-
re göre Kretschmer' in açıklamalanmn ardın-
dan Dışişleri Bakanlığı durum değerlendir-
mesi yaparak AB Büyükelçisi'nin uyankna-
sı karannı aldı. Bunun ardından ise Dışişleri
Bakanlığı Müsteşar Yardımcılanndan Apa-
kan, Kretschmer'i atayarak açıklamalarmı
yaparken daha dikkatli olması konusunda
uyanda bulundu. Telefon görüşmesinde Apa-
kan'm özellikle Lozan Antlaşmasf nın değiş-
tirimıesinin söz konusu olmadığına yönelik
vurgu yaptığı öğrenildi. Dışişleri Bakanlığı
kaynaklan da Kretschmer'in Türkiye'nin ku-
ruluşunu ilgilendiren temel antlaşma ile ilgi-
li olarak yaptığı açıklamalann anlamsız oldu-
ğunu ifade etti. Kaynaklar, temsilcinin daha
önce yaptığı açıklamalar nedeniyle bir kez de
bakan tarafından uyanldığmı anrmsattı.
'Kim oluyor Kretschmer?'
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül. Kretsch-
mer'in daha önce de Türkiye'nin AB uyum sü-
recindeki çalışmalan yavaşlattığı yönündeki
eleştinsi üzerine, "Ne yani, ben Dışişleri Ba-
kanı, Başbakan Yardımcısı olarak Kretsch-
mer'in her söylediğine cevap mı verece-
ğim?" diyerek tepki göstermiş, "Kim olu-
yormuş Kretschmer.. " diye konuşmuştu.