22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 KASIM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN ABD halkının savaşın kendilerine ve Iraklılara ödettiği bedelin farkına varması Beyaz Saray'a olan güveni sarstı On kişininaltısıBush'ainanmıyor• Irak'ta her geçen gün artan ölü sayısı, Bush'a olan güveni minimum seviyelere indirdi. Kamuoyu araştırmalanna göre ABD Başkanı'na destek verenlerin oranı yüzde 34'e düştü. Bu da sokaktaki 10 kişiden altısının Bush'un dürüst ve saygın bir başkan olmadığmı düşündüğü anlamına geliyor. JAMESJ.ZOGBY B ush yönetimi, Irak Savaşı ko- nusunda içeride yapılan tartış- malar üzerindeki kontrolünü kaybediyor. Ve bu kan kaybı engelle- nemez gibi görünüyor. Son haftalar- da darbe üzerine darbe yiyen yöne- tim, kamuoyunun en azından bir ke- siminin desteğini yenıden alabilmek için savaşıyor. Ama bunun için çok geç kalmış olabilir. Başkanın sorunlan yeni değil. Altın- dan kalkması zor olan bu sorunlar, bu yaz oğlunu Irak'ta kaybeden bir anne- nin, Cindj' Sheehan'ın önayak olduğu savaş karşıtı kampanyayla başladı. Ön- celeri Beyaz Saray, acılı annenin pro- testosunu önemsemedi. Beyaz Saray'ın kurmaylan, Sheehan'ın basının ilgi odağı olduğunun ve kamuoyunda sa- vaş karşıthğını yaygınlaştırdığının far- kına varamadılar. Bir süre sonra Başkan Bush, tam Irak'a ilişkin tutumu konusunda sa- vunmaya geçip yurt çapında, ulusal bir destek kampanyası başlatmak üze- reydi ki Katrina felaketi yaşandı. Yönetimin bu doğal felakette yara- lan sarmakta gecikmesi, puan topla- maya çalışan Bush'a olan kamuoyu desteğini daha da azalttı. Tüm bunla- ra bazı Beyaz Saray yetkililerinin yar- gılanması, başka skandallar da ekle- nince zor durumda bir başkan için sah- EVE DÖNÜŞ SEVİNCİ - Irak 'taki birliklerde 15 ay görevyapan Lee Smith yur- da geri döndüğü için çok mutlu. Kansas 'a vardığında elinde 'Babamız eve dön- dü 'yazılı kâğıtla kendisini karşılamaya gelen çocuklarım selamladı. Smith 'inyii- zündeki ifade yaşadıklarını geride hırakmanın iz bıraksa da ne kadar se\indirici olduğunun ve Irak 'taki ortamın ne kadar katlanılmaz hale geldiğinin göstergesi.. ABD yönetiminin de kan kaybetmesinin temel nedenlerinden biri. Hal böyleyken üzerindeki baskı hergeçen gün artan Başkan Bush geçen hafta ziyaret ettiği Çin 'in başkenti Pekin de bisiklete binerek sabah sporu yapıp stres atmaya çahştı. (AP) ne hazırlanmış oldu. Irak'ta her geçen gün artan ölü sayısı, Bush'a olan gü- veni minimum seviyelere indirdi. Destek yüzde 54 e düstü Kamuoyu araştırmalarına göre Bush'a destek verenlerin, inananların oranı yüzde 34'e düştü. Bu da sokak- taki 10 kişiden altısının Bush'un dü- rüst ve saygın bir başkan olmadığını düşündüğü anlamına geliyor. Aynı araştırmalar, Irak konusunda- ki tarnşmanın büyüdüğüne de işaret edi- yor. Senatörler, Kongre üyeleri -hem Cumhuriyetçiler, hem Demokratlar- yönetünin savaş politikasından uzak durmaya, hatta bu politikayı eleştirme- ye başladılar. Demokrat senatörler Pat- rick Leahy, Edvvard Kennedy, John Kerry ve John Edvvards savaş politi- kasuıı eleştirdiğinde, yönetim onlara karşı umursamaz davranabiliyordu. Ancak geçen hafta Senato'daki Cum- huriyetçilerden de bir darbe geldi. Ve yönetimin kendi partisinin senatörle- rini, Demokratlar'a yaptıgı gibi gör- mezden gelmesi mümkün değil. Savaş nedeniyle oluşan kamuoyu tepkisinin 2006 yılında yeniden seçil- me şanslarını azaltacağı konusunda kaygılanan Cumhuriyetçiler işe çare an- yor. Bunu yaparken de ilk iş olarak Senato'da Demokratlar'ın inisiyatifi- ni ellerinden alarak yeni bir yasa çı- kardılar. Bu yasaya göre Beyaz Saray bundan böyle her üç ayda bir Irak'a iliş- kin gelişme raporlan hazırlayacak. Ve 2006, ABD'nin Irak'a kontrolü dev- redişi konusunda önemli bir geçiş sü- reci olacak. Eleştiriler artarken Başkan da yar- dımcısı da tartışmada dizginleri yeni- den ellerine geçirebilmek ıçın hamle yaptılar. tkisi ve sözcüleri, yönetimi eleştirenleri "Irak'ta görevyapan bir- Bldere ihanet eden sorumsuzlar" ola- rak nitelendırdiler. Muhaliflerini, ta- rihi yeniden yazma konusunda dürüst olmamakla, Irak'ı teronzme kurban etmeyi ve ABD halkının güvenliğini feda etmeyi göze almakla suçladılar. Haltan elestlrl hakkı... Bu tartışmanın akışını tersine çevir- mek için vakit çok geç gibi görünüyor. Buna kanıt anyorsanız Cumhuriyetçi Senatör Chuck Hagel'in Beyaz Sa- ray'a yönelik şu sözlerinde bulabilir- siniz: "Bush yönetimi şunu anlamahdır ki her ABD'linin Irak potitikamızı eleş- tirmeye, sorgulamaya hakkı vanhr. Ve yine hiçbir Amerikah, potitikamız ko- nusunda bizimle ayıu görüşte değil di- ye şeytan olarak görühnemelidir. Hü- kümetinizi sorgulamak millrvetçiliğe aykırı bir şey değildir. Tam tersine hü- kümetinizi sorgulamamakmiHiyetçiiik- le bağdaşmayan bir durumdur." Hagel'in bu sözlerinin ardından De- mokratlar'ın önde gelen isimlerinden. savaş yanlısı Kongre üyesi John Murt- ha'dan da çok sert bir eleştiri geldi. Ge- çen haftaki açıklamalan manşetlere taşınan Murtha, yönetimi yaylım ateşine tuttu. Savaşın hayal dünyası içinde kaybolan bir politika haline dönüştüğünü söyleyen Murtha, artık Irak'taki birlikleri "eve" getirmenin zamanının geldiğini söyledi. Tabii bu olmayacak. Ama ortada olan bir şey var. O da yönetimin bu tar- tışmada kontrolü kaybetmiş oldugudur. Ve bundan böyle savaşın nasıl süreceğine ilişkin parametrelen belir- leme konusundaki yeterliliğinı kay- bettiğidir. Halkın güvenini kaybetmek önem- li bir şey. Ancak Kongre'ye seçilmiş üyelerin -ki bunlara Bush'un partısin- den olanlar da dahil- koltuk kaygısı nedeniyle yönetime muhalif tavır takın- malan, Beyaz Saray'ın başının ciddi anlamda dertte olduğunu gösteriyor. (Jordan Tîmes, Ürdün, 22 Kasım) Yeniparüsağı marjinalleştirir A rid Şaron hayaOnın büyük bölümü- nü siyasetçi olarak değil, asker ola- rak geçirdi. Çoğunlukla da taktik belirleme konusunda strateji belirlemekten daha iyi olduğu savunuldu. Bu sav bugün için çok geçerli. Çünkü partisi Likud'un liderliğinden istifa edip erken seçime ye- ni bir parti kurarak katılma karannın so- nunun nereye varacağını kendisi bile tah- min edemiyor. Görünen o ki Likud'dan Şaron dışında- ki üst düzey kurmaylar da istifa ederek adı "Kadima" (îleri) olarak açıklanan yeni partide onunla yollanna devam edecekler. Ve Israü'in zaten komplike olan siyaset dünyası köklü bir yeniden yapılanma sü- reciyle karşı karşıya olacak. Acaba Işçi Partisi'nin liderlik koltuğunu Fas kökenli Amir Peretz'e bırakan Şimon Peres gibi büyük başlan daha da popüüst bir tavır ta- kınıp, banş getiren güvercin rolüne mi bü- rünecekler? Diğerleri Ortadoğu ve Isra- il'deki toprak ve banş arasındaki bölünmüş- lük hattı üzerinde koşuştururken onların hangi tavn takınacağı önemsiz olacaktır. Bu son gelişmenin nedeni, geçen yıl Gazze Şeridi'nden çekilen Şaron'un Li- kud'un sağ kanadından ve dinci müttefik- lerinden gördüğü büyük tepkidir. Bir mil- yonu aşkın Filistinlinin yaşadığı Gazze, 1967'den beri Israil yönetiminde. Bu ne- denle orada hukuka aykın şekilde kurulan yerleşim birimlerinin dağıtılması çok bü- yük bir şeydi Israil için. Bu önemlıydı ama birçok kişi için asıl önemli olan bundan son- ra ne olacağıydı. Gazze ilk ve son muydu, yoksa bütün Batı Şeria'dan -ki burası ku- rulması planlanan Filistin Devleti'nin kal- bi olacaktır- çekilmenin önünü açan bir başlangıç adımı mıydı? Şimdiye kadar bu tür radikal bir çekil- meye yönelik işaret olmadı. Şaron, Gaz- ze'den ve Batı Şeria'daki dört izole edilmiş yerleşim birimlerinden çekilinirken diğer büyük yerleşim bloklannın ve bir zaman- lar Araplann Doğu Kudüs'ü olan bölgeyi • Ariel Şaron'un, partisi Likud'un başkanlığından istifa edip yeni parti kurma karan aldığı Israil parlamentosu Knesset'te erken seçim tarihi 28 Mart olarak belirlendi. (AP) çevreleyen Yahudi varoşlannın banş anlaş- ması sağlandığı gün bile ellerinde kalaca- ğını savundu. Şaron'un ördürdüğü güven- lik duvan Israil ve Filistin arasındaki ni- hai sınır gibi göründü birçok çevreye. Merkez partilerin hareket alanı genlsleyecek Gazze yeniden Filistin'in elinde olabi- lir. Ancak uluslararası kamuoyunun des- teklediği yol haritası uyannca Batı Şe- ria'daki karakollann sayısı arttınldı. Şa- ron Israillilerin güvenliği için by-pass yol- lan inşa ettirdi. Böylece Filistinlilerin ya- şadığı bölgeleri izole edilmiş bölgeler ha- line soktu. Hiçbir zaman Suriye'yle Golan Tepeleri'ne karşılık bir banş anlaşması yapmanın sinyallerini vermedi. Şaron'un son manevrasının en önemli et- kisi, sağı marjinelleştirecek olması ve mer- kezi partilerin hareket alanını genişlete- cek olmasıdır. Seçim sonrasında, Likud Partisi'nde boşalttığı koltuğa oturmak is- teyen adaylardan biri olan, nefret ettiği ra- kibi Benjamin Netanyahu'yla yeni bir ko- alisyon kurmak zorunda kalırsa Şaron'un partiden istifa etmiş olmasının hiçbir an- lamı kalmaz. Şaron seçimi kazanacağını umuyor ola- bilir tabii. Ama seçim sonucu onu Işçi Par- tisi lideri Amir Peretz'le, Filistinlilerle an- laşmayı vaat eden bir koalisyonda görev yapmaya zorlayabilir. Filistinlilerin şüp- heci davranmak konusunda çok nedenle- ri var. Israü'in siyaset dünyası her ülkede olduğu gibi yerel siyasetten ibarettir önce- likli olarak. Ancak bu ani ve büyük deği- şimin etkileri. içeride olduğu kadar dış dünya üzerinde de büyük olur. Tüm dün- ya açısından en önemli şey, yeni partinin katılacağı seçim sonucunda Filistinlilerin de kabul edeceği bir banş anlaşması için siyasi ortamın sağlanabılmesidir. (Haaretz, tsrail, 22 Kasım) ABD işkence yapmıyormuş t A vrupa Konse- yı'nin, CIA'ya, ABD yönetimin- ce terönst olduklanndan şüphelenilenlerin transit geçişlen için havaliman- lannın, rutuklanmalan ıçın hapishanelerinin kullanıl- masına ızin veren bazı Av- rupa ülkelerine ilişkin so- ruşturma açılması karan olumlu bir gelişmedir. Bir Amerikan gazetesi- nin, işkenceyi yasaklayan ABD yasalanna karşı gel- memek için CIA'in terö- rist olduğundan şüphele- nilenleri yurtdışında başka ülkelerde tuttuğunu bıldi- ren haber yayımlandığın- dan beri Bush yönetimi yaylım ateşine turuldu. Eleştiriler haksız da sayıl- maz. Bush iddıalar üzeri- ne konuyla ilgili araştırma yapmak zorunda kaldı. Ve .ABD'nin rutuklulara hiç- bir zaman işkence yapma- dığını söyledi. Bu açıkla- ma belki içerideki bazı ke- simleri inandırabilir ama dünyayı kandıramaz. Bush Iklyüztü Bush'un ikiyüzlülüğü yönetimine de yansımış durumda. Çünkü o, işken- ce yapmadıklanna dair açıklama yaparken ABD Senato'su CL\'nın bazı du- rumlarda işkence uygula- yabilmesine izin veren bir yasal düzenleme yapma- ya çahşıyor. Bush'un in- kâr etmesi ABD'nin l ^ero- rizmle savaş" adı altında şüphelendiklerine işkence uyguladığı gerçeğini de- ğiştirmıyor. Guantanamo, Ebu Ga- rib ve Bagram Cezaes'i'ni anımsamak, ABD'nin ru- tuklulara işkence yaptığı- nı anımsamak için yeterli olacaktır. (Dmvn,25Kasmu Pakktan)Yolsuzluk, Endonezya mahkemelerinin içine işlemiş Adaletin satın alındığı ülke GüneyKore'de yardım tartışması• Resmi dairelerde ve ülkenin tüm kurumlannda yolsuzluk kol geziyor. Hükümet ise yolsuzlukla mücadelede başanlı olamıyor. FRANS H. VVTSARTA Y olsuzluğu ortadan kal- dırmak için verilen sa- vaş çok zor bir savaş. Bu, düşmanla savaşmak. şey- tanla savaşmak gibi bir şey. Ama sonuçta hükümet bu so- runa çok ciddi şekilde eğilme- li. Gelişmekte olan bir ülke ko- numundaki Endonez> r a, yol- suzlukta etkin bir şekilde mü- cadele eden ülkelerin deneyim- lennden kendine ders çıkar- malı. Çünkü diğer ülkelerin ço- ğu yolsuzluğu aza indirgeme- yi başardı. Endonezya hükü- meti hukuki yöntemlerle yol- suzlukla mücadele etmeye ça- hşıyor. Ancak maalesef bu bü- yük sorunla mücadelesinde ba- şansız oldu. Hükümetin yürüt- tüğü yolsuzlukla mücadele kampanyası halkın beklenti- sinden çok uzakta. Adaletin yerini bulması ge- reken mahkemeleT, yargı ka- rarlannm satıldığı ve sarm alm- dığı mekânlar haline geldi. Yolsuzluk sadece mahkeme- leri etkilemiyor.. diğer hukuk kurumlannı. polis teşkilatını da etkiliyor. Uzun lafm kısası yolsuzluk tüm yargı makamla- n ve diğer kamu kuruluşlann- da kol geziyor. Adalet satın alı- nabiliyor. Halkın güvenini kazanmak çok güç Salgm bir hastalık gibi ülke- nin resmı kurumlanna bulaşmış durumda. Hukuk sistemimız incelendiğinde, mahkemeleri- mizin yolsuzluktan anndınl- ması ve halkm güveninin ka- zamhnasınm çok güç olduğu- nu açıkça görüyoruz. Uluslararası arenada yuka- ndaki sorunu çözmek için ye- ni bir yöntem kullanıldığı dik- kat çekiyor. Uluslararası ış çev- releri, mahkemeleri tartışma mekâm olarak kullanmak ye- rine tahkime yönelmiş durum- dalar. Tahkim yoluna gitmek mahkemeye başvurmaktan da- ha avantajh bir yol. En önem- lisi daha az zaman harcanıyor. Oysa mahkemelerde görü- len davalar çok uzun süre so- nuçlanmıyor ve Endonezya mahkemelerinin uluslararası anlamda saygınlığı olmadığı da herkesçe bilinen bir gerçek. Bu nedenle tahkime gitmenin gerçekten gerekli olduğu sonucuna varabiliriz. Yolsuzluğun hukuk sis- temimizin içine işlemiş obnası, tahkimi, hakkını arayanlann yeni tartışma ortamı haline getirebileceği anlamma geliyor. (TheJakartaPost, Endoneıya, 23 Kasım) K uzey' e yardım et- me konusu, ulusal anlamda büyük ve ateşli tartışmalara neden oldu. Güney Kore yöneti- mi sonuçta Kuzey'e önü- müzdeki yıl için 2.49 mil- yar dolarlık fon ayırmayı kararlaştırdı. Güney-Ku- zey tşbirliği Fonu'ndan P> r ongyang'a aktanlacak bu para, bu >al yapılan yar- dımda yiizde 110 oranın- da fazla. 2.49 milyar do- lar çok büyük birpara. Mu- hafazakâr çe\Telenn Ku- zey Kore Devlet Başkanı 2. Kim Çong'un bu para- yı gereken yere kullanma- yıp hasıralh edeceğine iliş- kin savı güçlendırmeye ye- tecek kadar yüksek bir miktar. Tabii hükümet kanadı ve liberal çevreler her za- nıan olduğu gibi Kuzey'de- ki çocuklann beslenme ge- reksınimi ve şımdi verilen paranın birleşme günü gel- diğinde yapılacak harca- malan düşüreceğini ön pla- na atarak bu eleştirilere karşı çıkacaklar. Uçurum kapanmalı Gönderilenpara yolsuz- luğa kurban gider mi bilin- mez, ama Kuzey'in ekono- mik anlamda Güney'e ba- ğımlı olmadığını çok az kişi iddia edebilir. Ve or- tada kesin olan bir şey da- ha var. tki tarafin halklan psikolojik ve sosyolojik anlamda ne kadar birbiri- , ne yakın olursa, iki taraf arasındaki uçurum ne ka- dar küçülürse bölgede gü- venlik konusunda gergin- lik o kadar az olacaktır (KoretıHeraJd, Güney Kore, 6 Kasım)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear