25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
<ASIM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Samsun Manzarası Samsun'da Mavi Akım Projesi açılıyor. Rusya Devlet Başkanı Putin konuşmasında özenle Samsun'un önemine vurgu /apıyor: J Atatürk'ün başını çektiği, jlusal hareketinizin başlangıcı olan şehir." Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatını taşıyan Recep Tayyip Erdoğan kürsüye geliyor. Konuşması sırasında, Samsun'un "kurtuluş ve dolayısıyla kuruluş "taki özel konumuna ilişkin hiçbir gönderme yapmıyor. Ne dersiniz? Unuttu mu, yoksa göre göre es mi geçti? Maske CHP Kurultayı'na sunulan çalışma raporundan: "Hükümetin saman altından su yürütmesine izin vermeyeceğiz. Iktidann maskesini indireceğiz. Olay artık sıradan partizanlık konusu o/mayı aştı. Cumhuriyetin özüne, temellerine yönelik, Cumhuriyetin kazanımlanna yönelik bir tehdit halinde gelişmeye başladı. Bunlara karşı mücadelenin ilk adımı, bunu deşifre etmektir. Bu mücadelede başan, sadece bize bağlı bir olay değildir; bütün Türkiye'nin üzerine düşeni yapması lazımdır." İŞIK KAMli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, o bildik Recep Tayyip Erdoğan'ın yargı karan yerine "ulema "nın sözünün dınlenmesi gerektiğine ilişkin açıklamasından sonra Milliyet'ten Fîkret Bila'nın sorularını yanıtlarken, "Bu tartışmalan" dedi, "hukuk bilinci açısından e/e a/mafc gerekir. Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti olma iddiası var". Bizim bildiğimiz kadanyla bir üst hukuk metni olan anayasanın değişmez ilkelerine göre, Türkiye Cumhuriyeti "hukuk devleti iddiasında" olan değil, bir "hukuk ctev7ef/"dir. Hem de "laik, demokratik, sosya/ hukuk devleti". Bu anımsatmayı yaptıktan sonra Bila'nın yazısına geri döneVım. Başsavcı Nuri Ok, şöyle devam etmiş: "Hukuk, hukuk bilincinin geliştiği Test edilmiştiranlayışı ve yapıyı ifade eder. Bu anlayış ve yapı içinde politik gücün hukuk bilincine sahip olması, demokratik sistemin ve demokratik toplumun düzenli işleyişi yönünden yaşamsal önem taşır. Ûniversitelerde türban yasağı konusunda ulusal yargı karartan ile en son AİHM'nin aldığı karar, bu bilincin test edilmesine imkân verecektir." Demek ki şimdi test aşamasındayız. Testin sorusu da şu: "Yargı karartan yerine ulemanın vereceği fetvaların geçerli olmasını istiyor musunuz?" Karşıdan beklediğimiz yanıtlann şıklan da belli: a) Hukukum guguk, evetim evet olsun ki, evet. b) Evet bilincim her zaman test edilmiştir, evet. c) Demokratik evetimin yanlış anlaşıldığı iddiasındayım, evet. d) Hepsi, evet. MURftf SMHİ CHP, DYP ve MHP'nin hedefi çok açık... Her üçü de AKP'nin ve AKP'nin başındaki takımın Türkiye'yi yönetemediğinin somut verilerini alt alta sıralayıp "erken seç/m" istiyor... Kimılerine de bakarsanız, AİHM'nin türban karan sonrası gündeme gelen "Ulemaya soralım" açıklaması tabana bir selam niteliğinde ve dolayısıyla AKP de erken seçime yönelmiş durumda... Acaba? Erken seçim yerine Gelişmeleri yakından izleyen deneyimli bir siyasetçiyi dinledik. Bir gözlemini aktardı: "AKP, alttan alta bir hazırlık içinde. Istanbul'da mevcut ilçeleri bölüp yeni 15 ilçe yaratmaya dönük bir taslağın üzerinde çalışıyorlar. Bu yeni 15 ilçe daha çok AKP'ye yoğun oy çıkan yerierden seçilecek. Bu konuda sık sık anket de düzenliyoriar. • • • Taslağı önümüzdeki bahara kadar yasalaştınp baharda da yeni f 5 ilçede belediye seçimlerine gidecekler. Yüksek oy düzeyini de yakalaıiarsa 'Bakın' diyecekler, 'Halkın bize olan güveni sürüyor, hatta artıyor. Erken seçime gitmeye gerek yok. Cumhurbaşkanlığı seçimini bugünkü Meclis gerçekleştirsin, ardından da genel seçime zamanında gideriz.' Görünen oyun bu." ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI \TLMAZ ŞtPAL Sosyal Güvenlik Yasalannda "Süre" Kavramı Ülkemizde sosyal güven- liği sağlayan yasalar çeşitli olup, genelde birbiriyle çeli- şen hükümler içermektedir. Sosyal güvenlik kurumla- n üç ana kurumdan oluşmak- tadıı. 1) Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı: Bu kurum, genel olarak kamu peısonel yasalan kapsamındaki kamu görevlilerinin sosyal güven- liğini üstlenmiştir. Bu kurum kapsamına girenlerin sosyal güvenlikleri, 5434 sayılı Tür- kiye Cumhuriyeti Emekli San- dığı Yasası ile sağlanır. 2) Sosyal Sigortalar Kuru- mu. Kısa adı SSK olan buku- . rum, kamuda, özel sektörde ve tanmda, "Bir hizmet akdi- ne dayanarakbir veyabirkaç işveren tarafından çahştın- • lanlar"ın sosyal güvenlikle- rini sağlamaktadır. SSK kap- samına giıen sigortalüar ile iş- verenlerinin hak ve yüküm- lülükleri: A) 506 sayılı Sosyal Sigor- talar Yasası, B) 2925 sayılı Tarım Işçi- leri Sosyal Sigortalar Yasası ile düzenlenmiştir. 3) Bağ-Kur: Bu kurum, es- naf ve sanatkârlar ve diğer bağımsız çalışanlann sosyal güvenliğini sağlar. Bağ-Kur kapsamına giren sigortalıla- nn da hak ve yükümlülükle- ri, A) 1479 sayılıEsnafve Sa- natkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Yasası (kısa adı Bağ-Kur Ya- sası): B) 2926 sayılı Tanmda Ken- di Adınave HesabınaÇalışan- lar Sosyal Sigortalar Yasa- sı'nca düzenlenmiştir. Sosyal güvenlik kurumun- da, yaşlılık ya da emekli ay- hğı bağlanması için genel ola- raküç anakoşul aranır. Bu ko- şullar; a) Belirli bir sigortahhk sü- resini doldurmak, b) Belirli bir süre prim ya da kesenek ödemiş olmak, c) Belirli biryaşı doldurmuş ohnakhr. Buüç koşul, sosyal güven- likyasalanna göre değişmek- tedir. Özellikle, süre kavra- mı, yasalarda oldukça çeliş- - kili bir biçimde yer alır. Süre kavramı, yasalarda değişik anlamlar taşımaktadır. 5434 sayıh TC Emekli San- dığı Yasası: TC Emekli San- dığı Yasası'ndaki "müddet" (süre) çeşitlidir. Öncelikle, ' emeklüik haklan "ük ahnan * keseneklerinilgilibulunduğu aybaşından başlar." 1) "FiiB hizmet müddetT, • iştirakçininyasayla"taıunan haklardan faydalanmaya baş- ladığı tarihten itibaren tam kesenek vermek suretiyte ge- çirdiği müddettirr 2) "Fiili hizmet müddeti zanutu" Bu süre, bazı ağır, yıpratıcı ve tehlikeli görev- lerde geçirilen çalışma süre- lerine, aynca ek olarak katı- lan ve her fiıli çalışma yılı için görevin ağırlığına göre, yılda 2 ay (60 gün) ile 6 ay (180) gün arasında değişen ve emeklilik işlemlerinde "fi- İB hizmet sûresi*' gibi kabul edilen sürelerdir. 3) "ttibari hizmet müdde- ti genelve kısmi seferbeıüğe" katılanlarla "düşmana tutsak düşenveyadüşman tarafindan enterne edilen" Emekli San- dığı iştirakçilerine verilen ve Emekli Sandığı'nca "bağla- nacakayhklann hesabında fı- üi hizmet müddetlerine ekle- nen" müddettir. (Madde 35) TC Emekli Sandığı Yasa- sı'nın, "Emekh"AyhğıBağla- nacak HaUer" başhklı 39. maddesıne göre emeklilik iş- lemlen "fiili hizmetyıh" göz önüne alınarak yapılmakta- dır. Yasanın, 41. maddesinde, aylıklarm nasıl hesaplanaca- ğı açıklanmıştu:: Emekli, adi malullükve va- zife malullüğü aylıklan ile dul ve yetim aylıklan, 657 sa- yılı Devlet Memurlan Yasa- sı'nda yer alan gösterge tab- losu ve personel yasalannda- ki ek göstergeler esas alına- rak hesaplanır. " Emekli.adimaluBükveva- zifemahıDüğü ayhklan", Büt- çe Yasası ile saptanan katsa- yılar ile göstergeler göz önü- ne alınarak bulunan emekli aylığı bağlanmasına esas tu- tann "fiili ve itibari hizmet toptamı25yıl olanlara % 75'i, 25 yıldan az olanlaraher tam yıl için % 1 eksiği, fazla olan- lara da her tam yû için % 1 fazlası üzerinden bağlanır. FiUive itibarihizmettopla- mındald ay kesirleri tam ay sayıhr.Yü kesirlerininher ayı için emekli ayhğı bağlanma- sına esas ayhk tutanmn % 1'inin 12"debiriemekliayhğt- na aynca eklenir. Bağlanacak a>lıklann top- lanu, emekli ve adi maluDOk ayhldanndaemekliayhğıbağ- lanmasına esas ayhklanıun % 100'ûnü geçeniez." TC Emekli Sandığı Yasa- sı'ndabelirlenen süreler, tam yıl (360 gün) esasına dayan- dırılmıştır. Emeklilik işlemlerinde, "fi- ili ve itiban hizmet süreteri" tam yıl kavramı göz önüne alınarak yapılmaktadiB; Felsefenin yolu Aydınlanmacı-Hümanist Felsefe Sanat ve Bilim Girişimi adına Haluk Erdem, Ali Ekber Ataş ile Mustafa Günay. Dünya Felfese Günü kutlamalan çerçevesinde hazırladıklan bildiride, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in şu sözlerinden aiıntı yapmışlar. "Felsefenin geliştirdiği kuşkuculuk ve eleştirilen düşünce, bilimsel düşüncen/n, yenilikçi buluşlann temelini oluşturmuştur. Eleştirel, sorguiayıcı ve çözümlemeci düşüncenin önem kazandığı dönemler, bilimsel üretim ve aydınlanmacı gelişmelehn önünü açmıştır. Dünya da ortaçağın karanlıgından, skolastik düşüncenin 6ar ve tutucu kalıplanndan, felsefı düşüncenin sorguiayıcı eleştirel yaklaşımı ile çıkmıştır." Bildiride aynca, felsefenin egitim kurumlannda amacına uygun olarak yer alması, üniversite içinde farkiı bölümlerinde "bilim felsefesi, insan haklannın felsefesi ve eğitim felsefesi" gibi derslerin okutulması, felsefe ögretmenlerine aynlan kadro sayısının arttınlması gibi öneriler geliştirilmiş. Karanlık, ağır, boğucu bir dönemden geçiyoruz. Ama aydınlık insan aklı durmuyor; bugünü sorguluyor, ortaçağcı yobazlığı eleştiriyor. Bilgiyle donanmış düşüncemizle, felsefemizle bu süremden çıkacağız. Mutlaka çıkacağız... KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK behicakuı yahoo.com.tr HARBİ SEMİH POROY semihporoy nyahoo.com HAYAT EPtK TtYATROSU MLSTAFA BİLG, hayatepika mynet.com ULEMA NE MİYMİS?! BU HAFTA BA5I KAR 6ELtY0RMUS.. OTOBÜSTEKÎLER KEMAL VRGENÇ k_urgenc(a yahoo.com / s/yaSt' ierc/hitrt'n<k dltâ ömmli ö!a!<U hak TARİHTE BUGÛN 21 ittnc.nMiwfas-arifean.com Sonmt'ın bir• hs/ûn-ü.. 36 YAŞ/NÛA OLENDÂHL «95'rE BU6ÛN, İM6İUZ SESTtCİSİ HŞHRY PUIfCEU. (PÖKStL) ÖLDÛ. KLASİK 8ATI MÜZİğİMN İLK BÜ. fÜK. US7ALAK1 AKASINM SAYGIN 8İH VERİ OLAN PUHCELL, SiK SIK MOZaer'UI /&£ÇllA$nt?ILA- CAKTTR.PUKBU DA, MOZART Gİ8İ ÜSTÜN YA- 8APILIŞLI BİR ÇOCUK OLAÜAK 0O6MUŞ, ONUN 6/8/ VERİUÜ OLMUŞ(SOO'OEM FAZLA YAPm VARy, VAPmARtNDAHı MELODİ Z£U- GİNÜĞİYLE VE OPEBA AL4NINOAKİ ÇALIÇMA- LARIYLA DiKKATLERI Ç&CM/f, YİNE ONUN gİSİ S6 YAÇINPA ÖLMÛŞTÜ. O Z4AMNA O£- Ğ<N,İHS<LTE££'D£ PB/C gİÜMMEfEN OPEfiA, PUKCBLL il£ GUUP£ME GBLMlÇ, EN AZ1NOAH. '0IPO V£A£NAS* GI8< BİR 8A?YAPfT KA2AHILMtfTl.. SOLDA,8ESrECİVEÛHLÛ 8R.YAf>m SÖOJUİYOft.. SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Kopenhag'daki 7umruk r "Tek söyleyebileceğim, bunun Danimarka halkı üze- rinde olumlu birintiba bırakmadığıdır..." Danimarka'nın Ankara Büyukelçisi Christian Hoppe, "Erdoğan'ın tav- n Türkiye'de takdirie karşılandı, ya sizde?" sorusunu böy- le yanıtlıyor. "Erdoğan'ın yen'nde diğer Avrupalı liderler o/sa, ne yaparlardı?" sorusuna verdiği yanıt da şöyle: "Bunu bi- lemem ama Rasmussen'in yerinde hangi Avrupalı li- der olsa onun gibi hareket edeceğinden şüphem yok. * "Roj TV (salondan) çıkartılamaz mıydı?" "Yargı karan olmaksızın birgazetec'ıye nasıl 'çıkın' di- yebilirsiniz?" "Bu, Türkiye'nin AB sürecini gölgeler mi?" "Hayır ama iki taraf da sınırian görmüş oldu." Bu "diplomatik mesajın" Türkçesi şudur "Erdoğan, Avrupalı l'ıderierie aynı dili konuşmuyor. Av- rupa liderierinin dili, 'hukuk devleti dili ve kurallandır' Ku- rallar bellidir. Yargı karan olmaksızın, 'Başbakan emriy- le' gazeteci attıramazsınız. 'Kasımpaşalılık' bizde sök- mez ve hoş karşılanmaz. AB emelleri besleyen bir ülke için bu, çok ciddi bir 'sınıriama'd/r." Meydan 'Roj TV'ye kalıyor... Büyükelçinin röportajını (Vatan, 19 Kasım) okuduktan sonra "/nfemefe°girdim. Erdoğan'ın "Kopenhag çıkart- ması" internet sitelerine ve dış basına şöyle yansımış: Başbakanın ziyareti öncesinde -"Jyllands Posten" gazetesinde yayımlanan Hz. Muhammed karikatürleri yüzünden- gezi tümüyle zaten "ifade ve basın özgür- lüklen ekseninde" e\e alınan bir "olaya" dönüşmüş. Islam ülkeleri büyükelçıleri, Türicye'nin de katıldığı gi- rişimle, karikatürleri protesto etmişler. Danimarka kamu- oyu, "hükümetlernezdinde" yapılan çıkışı tepkiyle kar- şılamış. "Baskıcı, otoriter rejimler" tarafından yönetilen Islam ülkelerinden, "demokratik bir ülkeye" yöneltilen bu tepkiyi; "ifade özgürlüğüne müdahale" olarak algı- lamışlar. AB adayı Türkiye'nin de bu "baskıcı ülkelerin kuyruğuna takılmasım" akıllıca bulmamışlar. "Jyllands Posten" gazetesi "ifade özgüriükleri" kalkanını kaldır- mış ve özür dilemeyi reddetmiş. Ama şöyle de bir şey yapmış. Gezi arifesinde, Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin "yeni birkamuoyuyoklaması" yayımlamış. Ve Danimar- kalı seçmenlerin, aitı ay öncesine göre, Türkiye'nin üye- liğine 'nispeten daha olumlu yaklaştığını' belirtmiş. "Jyllands Posten'e göre Türkiye'nin üyeliğine geçtiği- miz nisan ayında 'Hayır' diyenlerin oranı yüzde 63'ken yüzde 55'e gerilemiş. Yoklamanın "zamanlaması" -oku- masını bilenler için- bir nevi "zeytı'n da/ı". Alkışa şaşıyoriar Ancak bunun yanı sıra Danimarka pariamentosu, Er- doğan buluşması öncesinde, Rasmussen'i "karikatür meselesi" üzerinde sorguya çekmiş. Rasmussen de parlamenteriere, Erdoğan'la göruşmestnde konuyu gün- deme getireceğini ve kendisine "ifade özgühükleri" ko- nusunda "bir ders vereceğini" söylemış! "Dersin" sonra nasıl sonuçlandığını biliyorsunuz. Bir "ifade özgürlükleri" konusu olarak görülen karikatür ola- yına bir de basın toplantısından "gazeteci attırma skan- dalı" eklemleniyor. Rasmussen -"kedi davasından" za- ten sabtkalı olan- Erdoğan'a ders vermeye hazırianırken; Erdoğan ders vermeye kalkışıyor ve "Ya ben, ya Roj!" diyor... Tek başına gazetecilerin karşısına geçen Rasmussen, buna "gazeteci kovmak için 'yasal temelim' (yetkim) yok. Erdoğan'ın tepkisini esefle karşıladım!" diye kar- şılık veriyor ve bunun "Türkiye'nin AB şansını güçlen- dirmediğini" söylüyor. "İfade özgürlükleri ilkesi, AB'de mutlak değer taşır. AB adaylan, ifade özgürlükleri da- hil, siyasi kriterlehyüzde yüz yerine getırmek mecburi- yetındedir!" diye noktayı koyuyor. Erdoğan'ınterkettiği meydan, böytece "ftoy TV'ye ka- lıyor. Ve Roj TV muhabiri "günün stan" oluyor. Medya- mız da bunu "afenn!" diye alkışlıyor. Avrupa "Erdoğan'ın şovu" kadar, Türk medyasının bu "alkışına" şaşıyor. Bunu, "AB ilkelerinin anlaşılma- mış olmasına" yoruyor. Ve "AB'de geçerli olan yol yor- damı öğrenrnemiş olmak" hasebiyie Türkiye'yi aşağılı- yor. Büyükelçi Hoppe'nin "diplomatik dille"rfadeettiği "sınır" budur. "Roj TV-PKK-terorizm"konusu ayn; "kü- ralıyla hak aramanın" yollan ayn... Masaya yumruk atılacaksa, o yumruk AB'nin "eşitlik" geleneğini yerie bir eden ve Türkiye'nin geleceğıni ipotek altına alan "özel şartiara" karşı atılmalıydı. Kopenhag'da atılan yumruk; hedefi ıskalamış, üstüne üstlük "bumerang" gibi dönüp Ankara'yı yaralamıştır. Ama "yumruk" olsun da, ne olursa olsun diyorsanız o başka... BULMACA SEDAT YAŞAYAIS 1 2 3 4 5 6 7 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/Futboldato- pun kaleden yadakaleçiz- gisinden uza- ğa yollanma- sı. 2/ Fiyatı yüksek ohna- yan... Ünlü şair Özdemir Asaf ın soya- dı. 3/Yahudi- lerin gönüllü olarak ya da zorlanarak yerleştik- leri kent dışındaki 1 yer... Türk Standart- 2 İanEnstitüsü'nünkı- 3 sa yazılışı. 4/ Hubu- 4 battozu...BiriErzu- 5 rumlu. diğeri ErcişH 6 lakabıyla anılan iki 7 halk ozanımızın or- 8 tak adı. 5/ İçinde yer 9 alan kimi niceliklere ancak uygun bir değer ve- rildiği zaman sağlanabilen eşitlik. 67Aygıt... Sod- yum elementinin simgesi. II Devinim olaylannı inceleyen bilim dalı. 8/ Bey... Yumuşak başlı. 9/ Meyve kunısu... Kesimhayvanlannınticaretiniya- pan kimse. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Açıkpokere verilen birbaşka ad. 2/Marangoz- lann dört köşe delik açmakta kullandıklan araç... Üstükapalı olarak anlatma. 3/Ağn ve şişlerle or- tayaçıkanbir hastalık... Bir alay işareti. 4/XV yüz- yılda Meksika"da büyük biruygarlık kurmuş olan halk. 5/ Yumurtayla yapılan bir yemek. 6/ Fas'm plaka imi... Bir şeyi unutmamak için parmağa bağlanan iplik. 7/Meziyet... Tann'ya göre insan. 8/"— ile yola gelmeyeni etmeli tekdirTekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir"(ZiyaPaşa)... Bir cet- vel türü. 9/Bir soru sözcü... OrhanVeli,MelihCev- det Anday ve Oktay Rifafın öncülüğünü yaptığı şiir akımı. s>
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear