29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 KASIM 2005 CUMARTESİ 8 HABERLERtN DEVAMI TURKIYE stanbul Edırne Kocaeli Çanakkale Izmır Manısa Aydın Denızli Y PB Y PB B PB B S 14 14 14 14 18 17 20 18 Sinop Y 13 Adana B 23 Samsun Y 14 Mersin B 22 Trabzon Y 13 Diyarbakır B 16 Giresun Y 13 Şanlıurfa B 19 B 15Ankara Y 13 Mardın Eskişehır Y 11 Sıırt B 17 Konya PB 12 Hakkân Sıvas PB 9 Van Zonguldak Y 11 Ântalya B 22 Kars Yurdun kuzey ve tç ke- ssmlen parçah bulutlu Mannara'nın doÇusu Ba- tı Karadenız, Orta ve Dcrfju Karadenız kıyılan, Iç Ara- dolu'nun kuzeybatıs, Do- ğu Aradolu'nun doğusu ıteArtvınçevreayağ'Şİı.dı- Jer yertef az bulutlu geçe- cek Batı Karacenız ın ıç kesımten ıte Doğu Anado- Vnun do§usurxla Karta \arşık yağmur ve kar şek- ınae otacak DIS MERKEZLER Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn Y PB PB Y Y Y PB PB 9 10 12 12 11 10 9 10 Münih PB 15 Berlın Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürıh PB PB PB PB PB PB PB PB PR 11 9 15 9 13 11 19 17 10 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahıre HB PB PB Y Y Y PB PB 4 14 3 13 11 10 10 23 Şam B 19 Parçalı bulutlu ^ Çok bulutlu , Vağnurtu Kartı Gok gunjltulü GUNCELCUNEYT ARCAYUREK I Baştarafı 1. Sayfada büyükler" dışındakiler mi? Hayır! Türbanın Türkiye'de siyasal simge olarak kullanıldığını kim ifade etti, kim? Iç hukukla bağlayıcı özelüği olan Avrupa Insan Hakları Mahkemesi. Meclis Başkanı'nın, Başbakan'ın, Dışişleri Bakanı'nın bugünlere kadar "din kurallanndan biri olduğu için" savuna geldikleri türbanı "ön- celik din değil devletin kurallandır" diye yanıt- lıyor, yasağı savunuyor. Üstelik birkaç açıdan bu hükümetin, bu ikti- dann savunularının ne denli yanlış, çağdışı ol- duğunu saptayan vurgulamalaryapıyor. Bizim üçlünün aksine türbanı siyasal simge diye ni- telediği gibi, türban yasağını demokrasiye, in- san haklarına aykın bulmuyor. • • • AİHM'nin kararı açıklanmadan önce hükü- met öğrenmiş olabilir. Bu olasılık geçerli bir ne- denle desteklenebilir. Dışişleri Bakanı'nın eşi Hayrünnisa Hanım türbanlı başı nedeniyle üni- versiteye alınmayınca -kocası o sırada iktidar- da değildi- AlHM'ye başvurdu. Fakat ya Stras- bourg'daki Dışişleri ekibinden bakanları Gül'e gelen uyarıcı bilgiden sonra ya da Hayrünnisa Hanım kararın aleyhine olacağını müthiş sez- gi gücüyle önceden sezince açtığı davadan vazgeçti. Iktidarın üst düzeyinde kararın tepkiler uyan- dırması elbette normal. Hemen yorumlamak- tansa gerekçeli kararı görmediğini söyleyerek zaman kazanmakevladırdiyen RTE, açıklama yapmaktan kaçındı. Gül mü? Kararın laik Tür- kiye gerçeklerini yansıttığına inananların söy- lemlerini, yorumlarını, açıklamalarını "yasakla- n savunma" düzeyinde görüyor. Ne gerekçeyi görmüş -görmüşse bile gör- mezlikten geliyor- ne de içeriğinde yatan öğe- lerin farkında. Tek başına iktidar ya; kendin pi- şir kendin ye mantığı ile hareket ediyor; "Ken- disorunlarımızı kendimizçözeceğiz" diyor. Efe- leniyor da... "Kimse çıkıp yasaklarla övünme- sin! "miş. Emrin olur! Oysa kararın arkasında durarak sonuç çıka- ranlar var örneğin CHP'den Ali Topuz, ya tür- ban ya Avrupa Birliği. Ikisinden birini yeğleyin diye sesteniyor hükümete. AB'den vazgeçebilirler mi? Olanaksız! Tür- ban kararını sineye çekebilirler mi? Olanaksız! Iki arada bir deredeler. Ne yapacaklar? Türban konusunu (namus borcu ya) çözeceklerini sü- rekli yineleyip duracaklar. "Birsüre var. Bunla- rın hepsini (AİHM kararını, türban yasağını) 'kendi inisiyatifleri' /7e temizleyecekler"m\ş. Gül'ün yalancısıyız. Böyle söylüyor. • • • YÖK Başkanı Erdoğan Teziç -anayasa hu- kuk profesörü- kararın sadece YÖK'ü değil, Türkiye'yi bağladığını" söyledi. -Özal zama- nından beri- iktidar yalakası kimi profesörler ise kararın Türkiye'yi bağlamadığını öne sürü- yorlar TV ekranlarında. Amaçları Çankaya'nın kamusal alanlarda türban yasağının geçerli ol- duğuna dayanan uygulamalarını çürütmek, özetlersek hükümete (tabii başına) yağ çek- mek! Gerçekçi olanlar AİHM'nin aynı konuda al- dığı diğer kimi kararlarla son kararın birlikte değerlendirilmesi gereğine işaret ediyor... ve: Ey türban sevdalılan! AİHM kararından son- ra -şimdilik- unutulan bir şiirin bir dizesini anım- satmakla yetinelim: Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye! Orgeneral Yaşar Büyükanıt, yeni brövede bayrak olduğunu söyledi 'Tepki Atatürk'e sevginin işareti' B Baştarafı 1. Sayfada lama yaptıklannı anımsatarak, "Her şeyden önce Atatürk bi- zim kalbimizde ve aklımızda- dır. Bröve nedir? Karargâhta takılır, kuvveti simgeler. KKK'nin brÖvesinde bir deği- şiklik yapıldı. Bakın brövenin takıldığı yer burası, sol cebin üzeri. Onun hemen üstünde ne var? Atatürk ve bayrak rozeti var. Bunun aitında başka şey aramayın." Kara Kuvvetleri Komutanı Or- general Yaşar Büyükanıt da tak- tığı yeni bröveyi işaret ederek, "Bakın sade bir şey yaptık. Önceki brövedeki figürleri bi- len var mı? Kılıç, silah, ok ne varsa doluydu. Bunların orta- sında biraz geride küçük bir Atatürk görüntüsü vardı. Bel- li belirsiz. Onun yerine öteki kuvvet komutanlıklarında ol- duğu gibi daha sade bir bröve yaptık. Ama sevindirici tarafı şu ki, halkımız Atatürk'ü, ye- rine göre bize kızacak kadar seviyor. Tartışmanın güzel ta- rafı bu" dedi. Genelkurmay Başkanlığı da dün öğle saatle- rinde yaptığı açıklamayla eleştı- rileri değerlendirdi. Açıklama- da, Kara KuvvetlerTnin değişti- rilen birlık sembolüne ilişkin "üzücü yonınıların yapıldığı" dile getırildi. Açıklamada. "Yeni sembol- de Kara Kuvvetleri Komutan- hğı'nı Genelkurmay Başkanlı- ğı sembolünde de aynen yer alan çapraz kılıç ve miğfer temsil etmektedir. Diğer kuv- vet komutanlıkları sembolle- rinde de kuvvet özelliklerini yansıtan simgeler yer almak- tadır. Ancak gözlerden kaçan husus TSK personelinin esa- sen beyninde ve davranışlann- da yer alan Atamızın simgesel resminin,Türk Bayrağı ile bü- tünleşik olarak her rütbedeki personelin kalbinin üstünde taşıdığı ayrı ve özel bir rozette yer aldığı ve üniformanın ay- rılmaz bir parçası olarak bü- tün personelce taşındığıdır. Bu gerçekieri bilmeden yapılan haksız eleştirileri, Atamıza milletçe duyduğumuz sevginin tezahürü olarak gördüğümü- zü kamuoyuna saygıyla duyu- ruruz" denildi. Ulu önder Atatürk'ünfotoğrafının çıkarılmasına tepkiler sürüyor Değişen bröveye iptal davası Batı'nın Dayatmalan... • Baştarafı 2. Sayfada liği resmi belge ve kararlanna bakıruz: 1- Türkiye Kıbns'ta işgalcidir. Türk Ordusu Kıbns'tan çıkanlacaktır. Avrupa Birliği'ne alınan Rum Yönetimi bütün Kıbns'ı temsil edecektir. 2- Ege meselesi Avrupa Birliği iiyesi olan Yu- nanistan'ın taleplerine uygun olarak çözüle- cektir. 3- Türkiye'nin güneydoğusu "özerlik, federas- yon vs." adı aitında Kürdistan yapdacak ve Tiir- kiye'den aynlacaktır. - ~A- İstanbuJ'daki FfenerPatrikhanesi "Eküme- nik" olacak, Dünya Ortodoksluğunun merkezi ha- line getirilecektir. 5- Türkiye, 1915-1923 yılları arasında Erme- ni soykınmj yaptığını ve böylece Ulusal Kurtu- luş Savaşımızın asbnda bir soykırım olduğunu, bu nedenleTürkiye Cumhuriyeti'nin soykırun- la kurulduğunu kabul edecektir. 6- Lozan Antlaşması geçersizdir. 7- Türkiye'nin Müslüman olmayan azınlıklan- nın dışında, Kürt ve Alevi gibi çeşitli etnik azın- lıklar ve dinsel cemaatler olduğu kabul edile- cektir. 8- Azınlıklar ve cemaatler etnik ve dinsel kim- likleriyle parlamentoda temsil edilecektir. 9- Türkiye'de azınlıklar kendi derneklerini, kendi partilerini. kendi okullannı kurabilecek- tir. 10- Fırat ve Dicle suları uluslararası deneti- nıe teslim edilecektir. Bu talepler ne yazık ki "uyum yasaları" adı ai- tında TBMM'den geçınlmek ıstenmektedir. Yabancılaratoprak satışından ikiz sözleşmele- re kadar, Cumhuriyetımizi, ülkemızi, ulusumu- zu felaketlere sürükleyecek bu gelişmeler karşı- sında İzmir Barosu olarak Avrupa Komisyonu ile imzalanmış olan sözleşmenin uygulanmasım durdurmuş bulunuyoruz. Avrupa Birliği fonla- nndan yararlanmak, yukanda saydığımız dayat- malan kabul etmek, sessiz kalmak sonucunu do- ğuracaktır. Bütün meslek örgütlerinin, sendika- lann, demokratik kitle örgütlerinin bu konuda duyarlı olması gerekir. ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın, üzeruıde U- lu önder Atarürkün Kocatepe'dekı fotoğrafı- nın olduğu brövesinin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün isteğiyle değişti- nlmesine tepkiler artarak sürüyor. Ankara'da yaşayan Mahir Akkar adlı bir yurttaş, bröve- den Atatürk figurünün çıkanlması işlemınin ıptal edilmesı istemiyle Yüksek Asken Idare Mahkemesf ne dava açtı. CHP Mersin Milletvekilı Şefik Zengin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın brövesinden Ata- türk'ün resminin kaldmlmasının gerekçesini sordu. Şefık Zengin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan karan onaylayan komutanın ismi- nı ıstedı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçe- li de, Kocatepe'nin Kara KuvTetleri brövesin- de kalması gerektiğini vurguladı. Yurttaşlar, "çağdaşbk adına" gündeme gelen bu değişi- mın, A\Tupa Birliği'nin istekleri ve hüküme- tin pek çok uygulamasıyla aynı döneme denk gelmesinın, "dikkat çekici" olduğunu belir- tıyorlar. Avnıpa Atatürkçü Düşünce Dernekle- ri Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atıl- gan, Orgeneral Özkök'ün bu tavnnın, ulusal bayramlann alanlarda kutlanmasını eleştiren, 10. Yıl Nutku'nu tarih kitaplanndan çıkaran, Şeyh Sait îsyanı'nın adını "Doğu Isyanı" ola- rak değiştiren, karnelerden Atatürk siluetini kaldıran, okullarda şeriatçı anketler düzenle- yen bir hükümetle, "Kemalizmle AB'ye gire- mezsiniz. Atatürk fotoğrafiannı devlet da- irelerinden kaldınnız" diyen AB ilen gelen- lerini çok sevındıreceğine işaret etti. CHP Mersin Milletvekıli Şefık Zengin ise konuyu Meclis'e getirdi. Başbakan Erdo- ğan'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Baş- kanlığı'na soru önergesı veren Zengin, brö- vedeki değişikliğın, A\Tupa Parlamento- su'ndan bir tngıliz millervekılinin, "Devlet dairelerinden Atatürk'ün resminin kal- dınlması zamanı geldi.Türkiye bunu yap- mahdır" şeklindeki açıklamasıyla aynı za- mana rastladığını belirtti. KARTAL llhan Selçuk, Şükran Soner, Deniz Som, Yurt Haberieri şefimiz Mehmet Faraç ve Adana tcinsii- cimiz Çetin Vlğenoğlu'ndan oluşan Cumhuriyet ekibinin ilk durağı Tarsus oldu. (ABlDtN YAĞMUR) 'Kuşatmayı yardık y MERSt\/TARSUS (Cum- huriyet) - Cumhuriyet gazete- sınin "Anadolu BölgeToplan- tıları"nın ilki dün Mersin'de gerçekleştirildi. Gazetemiz im- tiyaz sahibi tlhan Selçuk Cumhuriyet gazetesinin "laik- lik" ve "Cumhuriyetin bü- tünlüğü" olmak üzere iki kır- mızı çizgisi olduğunu \-urgula- dı. tlhan Selçuk ile yazarlarımız Şükran Soner, De- niz Som, Yurt Ha- berieri şefimiz Mehmet Faraç ve Adana temsilcimiz na Cumhuriyet gazetesinin ta- rihsel misyonu hakkında bilgi vererek başladı. Hangi yaştan, hangi gelir grubundan olursa olsun Atatürkçülerin, laik dü- şünceyi savunan insanlann bir- leşmesi çağnsında bulunan Sel- çuk, "Sovyetler Birliği yıkıl- dıktan sonra ABD güdümün- de Yeni Dünya Düzeni ortaya çıktı, y^kselen değerler değiş- ti. 1991 vılında avnı zamanda Sanayi Odası'nda düzenlenen panelde konuşan gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk, hangi yaştan, hangi gelir "Cumhuriyetin bütünlüğü" olmak üzere iki kırmızı çizgisi olduğunu vurgulayan Selçuk "Cumhuriyet gazetesi diyor ki laik cumhuriyete sahip çı- kacağız. Cumhuriyeti böldür- meyeceğiz. Biz Atatürk'ün ve Yunus Nadi'nin misyonunu sürdürüyoruz" dedi. Deniz Som da Yunus Nadi'nin "Bu gazete ne parti, ne hükümet gazetesidir, Cumhuriyet gaze- tesidir" sözlerini anımsattı. Şükran Soner ise konuşma- sını aydınlanma dev- rimleri, küreselleş- Çetin Yiğenoğ- gnıbundan olursa olsun Ataturkçulenn bırleşmesı m e sürecı ve banker lu'ndan oluşan Cumhuriyet ekibi- nin ilk durağı Tarsus oldu. Gnıp, Tarsus Belediyesi'nce restore edilerek müze haline getirilen Nusrat Mayın Gemi- si'nde Tarsus Belediye Başka- nı Burhanettin Kocamaz. kentteki sivil toplum örgütleri temsilcileri ve sanayicilerle bir araya geldi. Yazarlanmız daha sonra Mersin' e geçti. Ticaret ve Sanayi Odası'nda yapılan pa- nelde tlhan Selçuk, konuşması- çağnsında bulundu. Nadir Nadi de aramızdan ay- nldı. Biz 1992 yıhnda gazete- ye yeniden geldiğimizde Yeni Dünya Düzeni'nin yükselen değerlerine direndik. Bu okurlarvn sayesinde oldu. Şimdi kuşatmayı yardık, yük- selişe geçtik. Bugün tekelci medya,takıyyeci iktidara mu- halefet edemiyor.Ama biz edi- yoruz" diye konuştu. Cumhuri- yet gazetesinin "laiklik" ve George Soros'un projelerine ayırdı. Mehmet Faraç ise Hizbullah, El Kaide ve PKK hakkında bilgi verdikten sonra Şemdinli'de ya- şanan olaylara değındi. P- KK'nin Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulması sürecinin ol- gunlaşmasını beklediğini belir- ten Faraç, bu süreçten sonra PKK militanlannın Barza- ni'den siyasi sığınma isteyecek- lerini ve faaliyetlerine devam edeceklerüıi söyledi. Otoyolda yanmış kadın cesedi tstanbul Haber Servisi - Kartal'da otoyol kenannda vücudu tamamen yanmış bir genç kadın cesedi bu- lundu. Geçen ay da aynı yerde yine vücudu tama- men yanmış bir kadın cese- di bulunmuştu. Iki kadının da baş kısmına, kenarlan iple bağlı poşet geçirilmesi dikkat çekti. Bir ihban değerlendiren polis ekipleri, Uğur Mum- cu Mahallesi O-2 Otoyolu kenannda, baş kısmına ke- narlan iple bağlı poşet ge- çirilmiş ve tamamen yan- mış bir ceset buldu. Olayla ilgili soruşturma başlatan Kartal Cumhuriyet Savcısı Gökçen Tuncer, cesedin, 16-17 yaşlarındaki bir kıza ait olduğunun belirlendiği- ni söyledi. tncelemelerin ardından ceset, genç kadı- nın kimliği ve kesin ölüm nedeninin belirlenmesi amacıyla Adli Ttp Kuru- mu'na gönderildi. Aynı yerde 5 Ekim'de de yine vücudu tamamen yanmış bir kadın cesedi bulun- muştu. Kadının kimliği tespit edilememiştı. Polis yetkilileri, cinayetin başka yerde işlendikten sonra ce- sedin yol kenaruıa getirilip üzerine yanıcı madde dö- külerek yakılmış olabile- ceğini belirtti. Bu arada, Mecidiveköv Dereboyu Caddesi Ozgür Çıkmazı Sokak'ta yer alan 14 numarah binanın 4. ka- tına giren iki kişi, Güner Fi- dan'ı (63) öldürerek kaçtı. Yine kapkaç dehşeti tstanbul Haber Servisi - Kartal Cevızli Tekel Fabrikası Müdürü İc- lal Ülker, çantasını almak isteyen kapkaççılann kullandığı otomobi- lin aitında sürüklenerek hayatını kaybetti. Kaçan kapkaççılar ise ya- kalanamadı. Petrol-tş Caddesi'nde 34 AB 7385 plakalı aracını park e- den 58 yaşındaki tclal Ülker'in ya- nına bir otomobil yaklaştı. tçınde 2 ya da 3 kişinin bulunduğu otomobil- den inen bir kapkaççı, kadının çan- tasına asılarak otomobıle bindi ve kaçmak istedi. Bu sırada Ülker, ha- reket eden kapkaççılann otomobili- nin yanında sürüklenmeye başladı. Yaklaşık 10 metre sonra E-5 Kara- yolu'na doğru gıtmek isteyen kap- kaççılann otomobilı, Kızılay Cad- desi ile Petrol-tş Caddesi'nın kavşa- ğında 34 TEL 04 plakalı bir taksiye çarptı. Kazadan sonra bu yöne git- mekten vazgeçen kapkaççılar, yön değiştirmek ve minibüs yoluna git- mek için geri manevra yaptı. Ülker, geri manevra yapıldığı sırada oto- mobilin tekerleklerinin aitında kal- dı ve aracın altuıda uzun süre sürük- lendi. Yaralanan tclal Ülker, kaldı- nldığı hastanede hayatmı yitirdi. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada AKP iktidannın iki belgeye yaklaşımı bizim uzun zamandır anlatmaya çalıştığımız çelişkiyi net bi- çimde ortaya koydu. KOB ve llerleme Raporu, Türkiye'den daha ön- ce istenenlerin bir doz daha ilerisi. Tümceler da- ha dikkatli kurulmuş, bütün değişiklik bu. Hükü- met temsilcileri de buna sarıldılar, "AB, Türki- ye'den isteyeceklerini çok dikkatli bir üslupla dile getirmiştir" dediler. Bunun Türkçesi şu: Eyy AB, bizden her şeyi isteyebilirsin, yeter ki isteyiş biçimine biraz dikkat et. Bizı zor durumda bırakacak sert ifadeler kullanma... Bu yaklaşıma ilişkin bir dizi benzetme akla ge- liyor ama, biz benzetmeyelim! Kıbrıs Rum Kesimı'nin bütün adayı temsil ede- cek biçimde tanınmast ve limanlarla havaalanla- rının Rum taşıma araçlarına açılması... Güneydo- ğu'daki gelişmelerin bütünden ayn olarak öne çı- kanlması... Azınlıklar tanımının yine kafa bulandı- racak ifadelerle yapılması... Bunlar belgelerde ilk dıkkatimizi çeken istemler. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül her iki belgeyi de değeriendirirken şunu söyledi: "Bazı kabul edilemez unsurlar var ama, biz bü- yük fotoğrafa bakalım. Aynntıya takılmayalım..." • • • AKP, AB'nin istemlerini öteden beri "kabul edi- Iebilir" buluyor. Başbakan Erdoğan, 6 Ekim'de açıklanan 2004 llerleme Raporu'nu daha görme- den şu açıklamayı yapmıştı: "Bize makul geldi." Aynı Erdoğan, AİHM'nin önceki gün açıkladığı türban karanna ilişkin olarak şunu söyledi: "Henüz gerekçeyi görmedık. Görelim, ondan sonra konuşuruz." Oysa, Erdoğan'ın bu açıklamayı yaptığı saatler- de türban kararının gerekçesi de ilgili yerlere du- yurulmuş, kamuoyunun yararlanabileceği kaynak- lara aktanlmıştı. AİHM, gazetelerin çoğundaki başlık gibi huku- ken "son noktayı koydu". Ancak hükümetin bu noktanın yanına iki nokta daha koyup, arkasını getirmeye çahşacağı anlaşılıyor. Gül, önceki günkü ıncilerini dün de sürdürdü. Gül'ün yaklaşımı şu: "Yasaklarla bir yere vanlmaz. Yasaklarla övün- mek kimseye şeref getirmez. Hükümetimiz bütün yasaklan kaldırmaya kararlıdır." AB'nin her şeyine evet diyen, büyük fotoğrafa bakalım diyen Gül, AB'nin hukukunu tanımıyor. • • • Kökten AB'cileri ve kökten dincileri bir kenara koyuyoruz... Türkiye'nin 21. yüzyılda dünya sah- nesinde çağdaş bir ülke olarak yer almasını iste- yenlere sesleniyoruz: Şu iki fotoğrafa bakın... AB'nin Türkiye'ye yö- nelik bütün dayatmalan AKP'ye makul geliyor a- ma, AB hukukunun türbanla ilgili kararı arkadaş- ların işine gelmiyor! Oyunun rumuzu ortada: Kıbrıs dersem çık, türban dersem çıkmaJ ankcum >' cumhuriyet.com.tr AİLEİÇİŞİDDET SEMPOZYUMU Kodınlarınyüzde 657şiddet görüyor tstanbul Haber Ser- visi - Birleşmiş Milletler (BM) tnsan Haklan Ko- misyonu Kadına Karşı Şiddet Özel Raportörü Prof Dr. Yakın Ertürk dünyada kadınlann yüz- de 65 'inin şıddete maruz kaldığmı ve şiddetin yüzde 95'ının aile içinde yaşandığını belirtti. Er- türk, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesinin devietlenn görevi oldu- ğunu vurguladı. tstanbul Valihği ve Çağdaş Eğitim Vakfi'nın bazı medya kuruluşlan- nın katkılanvla düzenle- diği "Aile İçi Şiddete Son" sempozyumu dün tstanbul Teknik Üniver- sitesi (tTÜ) Maçka Yer- leşkesi'nde başladı. Sempozyumda konu- şan Prof. Yakın Ertürk, kadına yönelik şiddetin önlenebilmesi için güçlü bir siyasi irade gerekti- ğini söyledi. Kadına kar- şı şiddetin önlenmesinin devletin göre\i olduğu- nu anlatan Ertürk, "Dünyamn her yerinde kadınlara yönelik şid- det var. Türkiye'de Gül- dünyaTören devlet has- tanesinde öldürülüyor. Adana'da bir kadın, sokak ortasında bıçak- lanıyor. Bu manzara- larla ne AB'ye, ne de cennete girilir. İngilte- re'de 4 kadından l'i şiddet görüyor. Rus- ya'da yılda 1400 kadın eşleri veya aile yakınla- n tarafından öldürülü- yor" diye konuştu BM Nüfus Fonu Enformas- yon, Medya ve Kaynak Oluşturma Birimi Di- rektörü Safiye Çağar da Türkiye'de her 3 kadın- dan 1 'inin şiddet gördü- ğünü ifade etti. Hacette- pe Üniversitesi'nce ya- pılan bir ankete göre, ka- dınlann şiddeti mazur gördüğünü belirten Ça- ğar. " llginç olan kadın- lann şiddetin gerekçe- si olabileceğini düşün- meleri. LHkemizde ka- dınlann yüzde 4O'ı eş- lerinin kendilerini döv- mesini kabulleniyor. Yüzde 63'ü de şiddetin gerekçesi olabileceğini düşünüyor" dedi. Safiye Çağar, Türki- ye'de 550 milletvekilin- den yalnızca yüzde 4.4'ünün kadın olduğu- nu, bu oranın da Suriye ve Ürdün'den bile daha düşük olduğunu söyledi. tstanbul Kadın Kuruluş- lan Birliği Başkanı Na- zan Moroğlu ise şidde- tin önlenmesi amacıyla yasalann çıkartılması- ndan önemlisi yaşama geçirilmesınin ataerkil toplumlarda çok zor ol- duğunu vurguladı. Viyana Müdahale Merkezi'de görevli , Sosyal Danışman Ta- mar Çıtak da, Viya- na'da 4, Avusturya'da 350 tane çocuk ve kaduı sığınma evinin olduğu ifade ederek, "Bu oranlar yetersiz kalı- yor" diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear