14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
I- Cumhuriyet hntiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFl adına İLHAN SELÇUK Genel Yayın Yönetmeni: tbrahim Yddız # Yazıişleri Müdürü: SaKm Alpaslan^Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu # Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara tslıhbarat: Ccngiz Yıldırım 9 F.konomi: Hasan Eriş • Küllür: Egemen Berköz # Spor Ab- dülkadir Yücelman • Makaleler: Sanıi Ka- raören # Düzeltme: Abdullah Yazıcı 0 Bıl- gı-Belge: Edibc Buğra • Yurt üaberlerı: Meh- raet Faraç 9 Avrupa Temsıleısi: Güray Öz Yayın Kurulu: llhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Da- nışman),Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soncr, tb- rahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Uakan Kara. AnkaraTemsılcibi. Mustafa Balbay Ataturk Bulvarı No: 125, Kat:4, #Mücssese Mü- Bakanlıklar Tel 4195020(7 hat), Faks-4195027 •bmırTemsılcisı. dürü ErolErkut Serdar Kızık, H Zıya Blv. 1352 S 2/3 Tel- 4411220, haks: 4418745 • Bılgı Işlem: # AdanaTenısılcisi. Çetin Yiğenoğlu, tnönuCd. 119 S No 1/1, l'el' Ahmet Korulsan 363 12 11, Faks. 363 12 15 Antalya Temsıleısi: Ahmet Oruçoglu # Satıy Fazilet Cumhunyet Cad 80/5 Tel 0242 2480057 Fax. 2430509 Ku/.a # Cumhuriyet Reklam: • Genel Müdür: Ö/Jenı Ayden Tel.(0212)51241 19-51248 30-5124778 Fax:(0212)513 84 63 YayımtayanıYeıııUunHaberAjansıBasınvcYayınallkAV IurkouJKad W4KaJaloğlu W» İManbul I'K 246- SıriuM W f i Kl Id t()2]2lM2UMh{20h,ıl> Idks (0,212]511 8 W Yaygın surelıyayın Baikı: Meıice?GazetcDergıBdbımYaymcılıkSan \<? Iıc A!> KılıhMah HasanBasnCad S<ımandır<ıKarlalkunbul Dağıtım: Mcrktv DağıtımPazarldmaSan ve hı A!; 26 OCAK. 2005 Imsak.5.43 Güneş:7.14 Öğle: 12.24 Ikındı: 14.56 Ak^am: 17.22 Yatsı: 18.45 25 yıllık rehber, meslek yaşamı boyunca gözlemlediği turist davranışlannı ve tatil alışkanlıklarmı anlattı Japon fotoğrafa düşkün,Rustakıya Fare genleri sağlığa ışık tutacak • ERZURUM (AA) - İnsan genleriyle fonksiyonel pek çok benzer yönleri bulunan fare genleri üzerinde yapılan çalışmanın birçok hastalığın teşhis ve tedavisinde önemli aşamalar sağlayacağı bildirildi. Atatürk Üniversitesi (AÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Irfan Küfrevioğlu, yaptığı açıklamada, 7 ülkenin ortaklaşa yürüttüğü 'Fare gen ekspresyon analizi" çalışmalarının sonucunun insan sağlığıyla ilgili bilimsel çalışmalara katkı sağlanacağını söyledi. 2000 yılında başlayan ve ABD, Almanya, ltalya, tspanya, lngiltere Fransa ve Türkiye'den bilim adamlannın katıldığı çalışmada 300 fare geninin, fare embriyosunun hangi organlannda şifrelendiği belirlendi. Tüpk lokantalarındaki zehirlenme • MELBOURNE (ANKA) - Avustralya'nın Melbourne kentinde faaliyet gösteren Alasya ve Alasya 2 isimli Türk lokantalannda zehirlenenlerin sayısı 173'e ulaştı. tki lokanta kapatıldı. Avustralya basınına göre Melbourne kentinin Brunswick semtindeki Alasya ve Alasya 2 isimli iki Türk lokantasında yenilen yemekler ile kentte patlak veren bir gıda zehirlenmesi olayı arasında bir bağlantı bulundu. İki lokantada yemek yiyen 173 kişinin hastalandığı, bunlann 25'inin hastaneye kaldınldığı belirtilirken eyalet yetkililerinin aynı mutfağı paylaşan iki lokantayı kapattıklarına dikkat çekildi. Bu arada, zehirlenen kişilerin sayısının artmasının beklendiği bildirildi. Aşı için 750 milyon dolar bağış • CENEVRE (AA) - Bill ve Melinda Gates Vakfı, Cenevre'deki Dünya Aşı Ittifakı'na (GAVI) 750 milyon dolar bağışta bulundu. Dünya Sağlık Örgütü Müdürü ve GAVI Yönetim Kurulu Başkanı Jong-Vuk-Li, 10 yıla yayılacak bağışın, milyonlarca insan hayatının kurtarılmasına katkıda bulunacağım belirtti ve bağıştan memnuniyet duyduklannı söyledi. Gates Vakfı'nın açıklamasında DA, gelişme yolundaki ülkelerde önceki yıl aşısızlık nedeniyle 2 milyondan fazla çocuğun öldüğü hatırlatıldı ve "Çocuk aşılannın desteklenmesi, en iyi yatınmdır" ifadesi kullanıldı. Vakıf, 1999'da da GAVI'nin mali bölümü Vaccine Fund'a 750 milyon dolar bağışlamıştı. Mimarlar Antalya'da toplanacak • ANTALYA (AA) - Mimarlar Odası Antalya Şubesi, Antalya'da uluslararası iki etkinliğe ev sahipliği yapacak. Uluslararası Mimarlar Birliği (U1A) 2. Bölgesi ile birlikte düzenlenecek "Akdeniz Bölgesinde Kültürel Turizm ve Mimarhk" konulu uluslararası seminer, 27 Ocak'ta Cam Piramit Kongre ve Fuar Merkezi'nde yapılacak. Mimarlar Odası Şube Başkanı Osman Aydın, Akdeniz Ülkeleri Mimarlar Birliği (UMAR.) Genel Kurulu'nun da 28-29 Ocak'ta Antalya'da toplanacağını açıkladı. Aydın, toplantıda Akdeniz ülkelerindeki mimarhk ve kentleşmeyle ilgili gelişmelerin değerlendirilip tartışılacağını belirtti. Şişmanlık ve karaciğer kanseri • DİYARBAKBR (AA) - Şişman kişilerde karaciğer kanserine daha fazla rastlanıldığı bildirildi. Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vedat Göral, "Karaciğer kanseri yapan sebeplerin başında hepatit B ve C virüsü, alkol, yerfıstığı ile bazen de kırmızı pul biberde bulunan aflatoksin adı verilen madde gelmektedir. Şişmanlıkta, kanda birtakım kanser yapıcı veya kanser öncüsü maddeler salgılanmakta, çevresel ve genetik faktörlerin de etkisi ile karaciğerde kanser gelişmektedir. Şişman kişilerde karaciğer kanserine daha fazla rastlanılmaktadır" dedi. Kuzey Amerikahlar iyi bahşiş bırakır, Almanlar ucuz turları tercih eder, akşamları burunlan kızarana kadar bira içerler. Araplar dışandan aldıkları yiyecekleri otel odalannda ve otobüste yer, lsrailliler paralannm hesabını iyi yapar, Japonlar bol bol fotoğraf çeker, Ruslar ya hiç bahşiş vermez ya da abartılı bahşiş bırâkırlar. 9 ANTALYA (AA) - Dört yabancı dil bilen 25 yıllık turist rehberi Cem Polatoğlu, meslek yaşamı boyunca gözlemlediği turist davranışlarını anlattı. Polatoğlu, milliyetlerine gö- re turistlerin farklı davranış şekille- ri ve tatil tercihleri ortaya koydukla- nnı söyledi. 25 yıllık meslek yaşamında, çe- şitli milliyetlerdeki turistlerle çalış- tığını ve turistlerin kendilerine öz- gü davranışlarına göre, onlarla ile- tişim kurduğunu söyleyen Polatoğ- lu, Kuzey Amerikalı turistlerin iyi bahşiş bıraktıklarını, Almanlann genellikle ucuz turları tercih ettik- lerini, Arapların, dışandan aldık- ları yiyecekleri odalannda ya da oto- büste yediklerini, Israilli turistlerin paralannın hesabını iyi yaptıklannı, Japonlann ise gezi süresince bol bol fotoğraf çekmeyi tercih ettiklerini anlattı. Polatoğlu, 25 yıllık meslek haya- tındaki gözlemlerine göre turist dav- ranışlarını şöyle sıraladı: Almanlar: Seyahat acentelerin- den en ucuz fiyatı alırlar. Çünkü, hem çok kişi gelirler hem çok iyi alışveriş yaparlar. Ekstra turlann bir- çoğuna katılırlar. Açık büfede tabak- larına yıyebilecekleri kadar yemek alırlar. Öğlenleri sadece 1 adet ama akşamlan burunlan kızarana kadar bira içerler. Ruslar: Sahildeki her şey dahil otelleri tercih ederler. Çok iyi alış- veriş yaptıklan söylenemez. Halı sa- tın almazlar ama kuyumcuya ve de- riye düşkündürler. Ekstra turlara pek katılmazlar. Ya hiç bahşiş vermezler ya da abartılı bahşiş bırâkırlar. Açık büfede 4-5 tur yaparlar. Japonlar: Kültür turlarını (Ana- dolu) tercih ederler. Çok iyi alışve- riş yaparlar. Ören yerlerinde, anlatım süreniz kadar fotoğraf molası ver- meniz gerekir. Halıya düşkündürler. Standart bahşiş bırâkırlar. Disiplin- lidirler. Az yemek yerler, seçicidir- ler, içkiden kaçınırlar.Ülkelerine dön- dükten sonra asgari 2 sayfa şikâyet mektubu yazarlar. Ingilizler. Gençleri (Kum-deniz-gü- neş-eğlence-Bodrum), yaşhlan 5 yıl- dızlı otelleri ve kültür turlarını tercih eder. İyi alışveriş yapmazlar. Yemek- le pek aralan yoktur. Yaşhlan şarap, gençleri bira içer. Geç yatar, geç kal- karlar. Sarhoş olurlarsa çevreyi ra- hatsız ederler. Araplar: tstanbul ve kaplıca tur- lannı tercih ederler. Çok iyi alışve- riş yaparlar ama sadece kuyumcuda. Suyuna giderseniz iyi bahşiş bırâ- kırlar. Disiplin hiç yoktur. 1 saat ge- cikse bile hiçbir şey olmamış gibi davranırlar. Çok yemek, genelde et yerler. Hatta dışarıda görüp aldıkla- n yemeği otobüste veya otel odası- na getirip, yerde sofra kurup yerler. lsrailliler: Paralannın hesabını iyi bilirler, Ekstra turları, Türkiye'ye gelmeden daha ucuza kendi acente- lerinden almaya çahşırlar. Her şey da- hil otele gitmedilerse asla otelde ye- mez ve içmezler. Kuzey Amerikahlar: Gemi tur- lanm veya 5 yıldızlı otelleri tercih ederler. Çok iyi alışveriş yaparlar. Halıya, antikaya düşkündürler. Filme alınan öyküler 6 aydır yayımlanmayı bekliyor TRT'nin Nesin öyküleri tam AzizNesin likoldu ANKARA (ANKA) -Aziz Nesin'in 34 öyküsünün dizi haline getirilmesi için Nesin Vakfı ile imzalanan anlaş- manın halen yürürlükte olduğunu açık- layanTRT Genel MüdürVekili ABGü- ney, çekimi tamamlanan sekiz dizinin Temmuz 2004'ten beri beklediğini açıkladı. GHP Antalya Milletvekili Feridun Baloğlu, konuyu bir soru önergesi ha- line getırerek Devlet Bakanı Beşir Ata- lay'a Aziz Nesin öykülerinin akıbeti- ni sormuştu. Baloğlu'na yanıt Atalay aracılığıyla, TRT Genel Müdür Veki- li Ali Güney'den geldi. Güney, "Sözleşme kapsamında 11.8.2003 tarihinde 13hikâyenin repcı - tuvar kurulunda 'değerlendirilebile- ceği' karan çıkmıştır. Bugüne kadar 8 bölüm çekflmiştir. Çekilen bölümlerin yayına ghrnesindensonraizlenmeoran- lannagörekararverilecektir.Yayınılan- manıa konusunda alınmış bir kararol- madığından sorumluluk ve buna bağ- b olarak herhangi bir işlem yapılması söz konusu değüdir."dedı. Atlar yanıyor Gördüğiinüz manzara İspanya'nın "Vi- lanovad'Alcolca" adlı köyiindekidinibir törenden. Bu kö'yde, yüzyüiardır sürege- len "ateşli" bir geleneğin bu yılki uygu- lanıasından... Köylüler Aziz Anthony adınadüzenledikleribu törendeönce hay- vanlarını, çoğunlukla da atlaruu kutsan- maları için bir papaza götürüyorlar. Ve sonrasında da "•anndınlmalan'' anıacıy- la atcşin içinden atlamaya zorluyorlar. Başka deyişle arındırnıa pahasına hayvan- lann hayaünıriskeaüyorlar. (REUTERS) ROMATİZMA İÇİN KULLANILAN VIOXX140 BİN KİŞİYİOLUMSUZ ETKİLEMİŞ OLABİLİR Haçta korkunç kuşku • Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi (FDA) uzmanlanndan DavidGraham, 1999 Ocak ayıyla 2001 Eyliil sonıı arasında \wxx kullanan 1 milyondan fazla hastanm durumlannı arkadaşlanyk. biriikte incelediğini, bu insanlann 8 bin 143 'ünün enfarktüsgeçirdiğini, bu vakalann yiizde 27'sinin ölümle sonuçlandığmı vurguladı. PARİS (AA) - Ağrı kesici Vi- oxx ilacının, 1999'da piyasaya sürüldükten sonra ABD'de 88 bin ila 140 bin kişide kalp-damar rahatsızlıklanna yol açmış ola- bileceği bildirildi. Amerikan Ilaç ve Gıda Daire- si (FDA) uzmanlanndan Doktor David Graham'ın araştırması, Ingiliz tıp dergisi The Lancet'ın internet sayfasında yayımlandı. Uzman Graham, ay başında yap- 0XX (Rotecoxıb Tablets) ^; Each lablet conlaıns 25 ms rol fu " b 5 Storc at 25"C (77T) m ıi[i™ ls f * S lo 15-30T (59-86"f) |See USC W rJ - S Boom Tempeidtuıe | 100 Tablets tığı açıklamada, Vioxx ilacının kalbe verdiği zararları gösteren çalışmasını, baskılara karşın açık- layacağını söylemişti. Graham, ilacın piyasaya verildiği 1999 yı- hyla toplatıldığı geçen eylül ayı arasında ilaç nedeniyle ABD'de en az 88 bin, en fazla 140 bin ki- şinin kalp rahatsızlığı geçirmiş olabileceğini kaydetti. Hastalık risklnl arttırıyor Vioxx kullanan hastaların kalp hastalıklarına yakalanma riskinin diğer romatizma ilaçlan kullanan- lara göre yüzde 34 fazla olduğu- nu belirlediğini anlatan doktor, 1999 Ocak ayıyla 2001 Eylül so- nu arasında Vioxx kullanan 1 milyondan fazla Kaliforniyalı hastanın durumlannı arkadaşla- rıyla birlikte incelediğini, bu in- sanlann 8143'ünün enfarktüs ge- çirdiğini, yüzde 27'sinin ölümle sonuçlandığmı vurguladı ve araş- tırmanın bütün ABD'yi kapsa- dığında en az 88 bin kişinin Vi- oxx yüzünden kalbinden rahat- sızlanmış olabileceği sonucuna vardığını belirtti. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN 11 Sağ' ve 'Sol' 'Nerede' Birleşip?.." ...harp çocukları erken büyür, hatta yaşlanır; çün- kü barış zamanında, insan yoksul ve çaresiz bile ol- sa, belirli bir istikrar içindedir; oysa savaş, her yer- de ve her zaman, istikrarsızlık demektir: harp ço- cuklarının 'yarını' yoktur! Bu sebepten bizim kuşak, erken büyüdü: II. Dün- ya Savaşı biz ortaokulda iken başlamıştı; lisenin son sınıfında iken sona erdi; 'orta öğretimimizi' sa- vaş içinde yaptık. 1939 sonbaharında, Almanya Polonya'ya saldırmıştı, bir süre sonra Karşıyaka'da (Izmir) fırınların önünde ekmek kavgası başladı; sonra ekmek dahil, nice şey '/carne'ye bağlanacak- tı. Olanca rezilliğiyle, 'Soğuk Savaşı' yaşadığımız da hesaba katılırsa; her türlü savaşın içyüzüne me- rakımızı mâzûrgörmek lâzım. O merakla ben, II. Dünya Savaşı ertesinde, olup bitenlerin içyüzünü öğrenebilmek için, birsürü kitap okumuşumdur; bunlardan bazıları 'Müttefik' lider- lerinin, 'zirve toplantılan'n anlatan eserlerdi; o kita- bı birsonbaharakşamı bitirdiğimi hatırlıyorum, çok da şaşırdığımı; zira hepimizin Sovyetler tarafından ortaya atıldığını sandığımız 'Boğazlar Sorunu'nun, gerçekte Müttefikler (lngiltere ve ABD) tarafından gündeme getihlmiş olduğunu öğrenmiştim; daha datuhafı, Sovyet Dışişleri Bakanı Molotof'un, 'ha- zırlıksızyakalandıklarını'beMerek müzakereniner- telenmesini istemesini de!.. Handlyse bir yeraltı1 lllşklsl mi? Işin aslını, çok yıllar sonra bir Yunan gazetesinin verdiği haberi okuyunca, anlar gibi olacaktım; Sovyet Bloku'nun dağılıp gitmesi; Batılı Sistem'e bölge üzerindeki eski hesaplarını gerçekleştirmek im- kânını sağlamış olacaktı ki, yazılanlar aynen şöyley- di: "...ABD'nin bölgedeki politikasının, dolaylı ve kademeli bir şekilde, Ege'de ve Boğazlar'da ye- ni bir uluslararası statü uygulanmasını öngördü- ğü biliniyor; bu gelişme yeni enerji hatlarının oluşturulmasıyla ve Hazar Denizi'nden Bat'ya açı- lacak boru hattının kontrolüyle ilgilidir..." "...geçmiş yıllarda Batı, Boğazlar'ın Türkiye'nin kontrolünde olmasının, eski SSCB'nin Akdeniz'e inmesine bir engel oluşturduğuna inanıyordu; şimdi Batı'nın çıkarları değişmiş olduğundan, Rusya ve Batı arasında, Boğazlar konusunun uluslararası bir platforma getirilmesini sağlaya- cak bir anlaşma sağlanabilir..." (Eksusia, 27 Ma- yıs 1997) Işin tuhaf ve ilginç olan yanı şurasıdır ki aynı se- nenin sonbaharında, Türkiye'nin en ünlü ve büyük holdinglerinden birisinin en önde gelen ismi, gaze- telere fütursuzca şu demeci veriyordu: "...Boğazlar'ın bugünkü statüsü değiştirilip, Türkiye bunlar üzerindeki egemenliğini, özerk bir kuruma devretmelidir. (...) Bu kurum da anonim bir şirket olabilir; bu şirket, yalnız Boğazlar'dan geçişi düzenlemekle kalmaz; iyi bir işletmecilik- le, gemilerden büyük ölçüde para da kazanabi- lir. Heryerdeki Boğazlar'ın geçişi, özel yönetim- lerin denetimi altındadır; Panama ve Süveyş ka- nalları örnekleri ortadadır. Türkiye'nin de bu- gün, yapması gereken budur. (...) Bir kanunla bu değişiklik gerçekleştirilebilir. Biz de şu anda bu düzenlemeyle ilgili bir kanun tasarısı üzerinde ça- lışıyoruz, bunu yakında hükümete sunacağız..." (3Ekim1997) Sanırım böylece Batılı uluslararası şirketlerin ve devletlerin, Türkiye üzerindeki planlarıyla, dışa- rıya gittikçe daha çok bağımlı Türk sermayesi ve sermayedarları arasında, handiyse bir 'yeral- tı ilişkisi' olduğu anlaşılıyorama, başlangıçta kim- se bunun farkında değildi... Sevres'in ayak seslerl... ...Yooo, affedersiniz; durum aslında biraz, -biraz mı, yok canım epeyce- farklı! Zira her iki kesimden birden, üstelik hem öfke, hem kaygı sayhalan yük- selmişti; hele bu tepkilerden birisı, o tarihe kadar kimsenin aklına gelmeyecek bir kesimdendi, yâni Türkçüler'den! 'Yeni Hayat' dergisinin kapağında, çok anlamlı, sonrakı yıllarda çok kullanılacak bir baş- lık: 'Sevres'in Ayak Sesleri'! "...Sevres Anlaşması'nın 37/61 maddeleri Bo- ğazlar Rejimi ile ilgilidir; bu rejim, Süveyş Kana- lı için öngörülen rejime benzer; 37. maddeye gö- re Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve Istan- bul Boğazı'nda, barış zamanında ve savaş za- manında, bütün devletlerin ticaret gemilerine ve savaş gemilerine geçiş serbestliği tanınacaktır. (...) Boğazlar'dan geçişi düzenleme ve düzeni uy- gulama yetkisi, Türkiye'nin temsil edilmediği bir milletlerarası komisyona tanınmıştır..." Ve derginin, buna haklı öfkesi: "...bizim yolumuz Yusuf Akçura, Ziya Gökalp ve Atatürk yoludur, bunun için Cumhuriyet'e ve laiklik'e sahip çık- mak; Emperyalizm'e karşı savaşmak; akıl, man- tık ve bilimsellikten sapmadan; gerçekçilikten uzaklaşmadan, ama cesur adımlar atmak zama- nı gelmiştir..." (Ekim 1997) Peki ilginç olan ne? Şu ki, aynı tarihte, Sağ'dan bu tepki gelirken, Sol'dan - Cumhuriyet gazetesin- den, (bkz. 27 Kasım 1997) hemen hemen aynı tep- ki yükseliyor; böylelikle Müdafaa-i Hukuk günlerin- den beri, iki taraf Türkiye'nin bağımsızlığını korumak- ta birleşiyordu. Bursa'da geçen gün, Türkocağı'nda yaşadığı- mız gibi mi? e-mail:tilahanc/isnet.net.tr http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan Faks:0-212 / 260 19 88
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear