Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 OCAK 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
I 29 Orak'ta CHP
^ olağanüstü kuruhayı ta-
w mamlanmca ne
3 olacak? Olağan
S kurultfiy İKizırhğı
n) haşlayacakl Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Enerjide ulusal çıkarlar
korunmuyormuş...
"Koruvacak enerii
kalmadı!"
Poster
24 Ocak'ta
verdiğimiz Uğur
Mumcu posterinin
altında CHP Şişli
Belediye Başkanı
Mustafa Sarıgül'ün
adının olmasına birçok
okur tepki gösteriyor.
Bazı okurlar, o gün
gazetenin 500 bin
yerine 600 bin liraya
satılabileceğini ve
böylece kimsenin
desteğine gerek
kalmayacağını söylüyor.
Okurlar haklı. Ancak
kesin çözüm sanırım;
Cumhuriyet'in tirajını
önce 75 bine sonra da
100 bine ulaştırmakta.
Öteyandan poster için
Sarıgül'den başka
birinin neden destek
olmadığını da
sorgulamak gerekiyor.
Madalyalı
Savaş Ünlü:
"Vergi iadesinde
sahte fiş
kullanan emekli
ve ücretlilere hapisten
işten atmaya kadar
cezalar verilecekmiş.
Oysa yıllardır ülkeyi
milyonlarca dolarlık
vergi iadeleriyle
hortumlayanlara
madalya verilmişti.
Çok dolandırınca ödül,
az dolandırınca ceza,
olur mu yani!"
umhuriyet Halk Partisi'nin tepesindeki kol-
tuk kavgasına bir bakın, sonra halkın sorun-
larını, kamuoyunun beklentilerini düşünün.
CHP'nin tepesine AN ya da Veli oturmuş,
ne değişecek? CHP'nin sorunu da burada galiba.
Neyse ki gençler var...
CHP Istanbul ll Gençlik Kolu yönetim kurulundan
Ahmet Akkaya, üzerine düşen görevi yerine getir-
miş; AKP'nin "gençlere kucak açan" politikalarını
masaya yatırmış:
"Gençlere kucak açmaktan çok, kucağına düşü-
ren AKP hükümetinin ne kadar doğru söylediğini i-
ki yıllık ekonomi politikaları göstermektedir.
Devlet Istatistik Enstitüsü'nün araştırmalarına gö-
re 15-24 yaş arasını kapsayan genç nüfusun yüzde
18.6 gibi yüksek bir kesimi işsizlikle boğuşmaktadır.
Türkiye geneline baktığımızda ise işsizlik 2 milyon
390 bin gibi ürkütücü bir sayıya ulaşmıştır.
llk kez iş arayanların yüzde 23.9'u 2003 yılında iş
Gençler
bulamazken bu oran 2004 yılında yüzde 29.4'e çık-
mıştır. öte yandan adaletsiz vergi dağılımı ile ezilen
halkımıza 350 yeni lira gibi asgari ücret reva görül-
mektedir. Açlık sınırı denilen, dört kişilik ailenin zo-
runlu gıda harcamaları 514 yeni liradır.
Tarım dışı istihdam edilen 10 milyon kişinin büyük
bir kısmı ile kayıt dışı çalışan 5 milyon işçinin büyük
bir kısmının ücreti, asgari ücretle belirlenmektedir.
AKP hükümeti pembe tablolar çizerken, umudu
tükenen halk, şansını şans oyunlarında aramakta-
dır, İstihdam yaratmada ve adil gelir dağılımını sağ-
lamada beceriksiz olan hükümetin, bu durumu ile
soruna çözüm bulma ihtimali, sayısal lotoda altıyı
bulma ihtimalinden bile düşük görünmektedir.
Ancak, işini şansa bırakmayanlar için çözüm ga-
yet basittir. Çözüm; ülkemizde yoksulluk, işsizlik ve
eşitsizliklerin kalıcı olarak kaldırılabilmesi için sos-
yal devlet ayağa kaldırılmalıdır. Bu da, CHP'nin eko-
nomik politikaları olan, hızlı, istikrarlı büyüme, den-
geli bölgesel kalkınma, herkese iş, sosyal adalet,
hakça paylaşım, herkese sosyal güvenlik, gücü yet-
meyen herkese bedelsiz eğitim ve sağlık politikala-
rıyla olabilir.
Çünkü bizler sosyal demokratız. Biz politikaları-
mızda; insana, onun emeğine, onuruna ve kimliği-
ne saygıyı temel alırız."
Çokgüzel...
Ancak bu ilkeler sanırım gençlerin ilkeleri.
Tepede koltuk kavgasına tutuşanların böyle bir
düşüncesi olduğunu sanmıyorum. Inanmıyorsanız;
Deniz Baykal'ın eski, Zülfü Livaneli'nin kadim,
Mustafa Sarıgül'ün potansiyel kurmaylarından Ke-
mal Derviş'e sorabilirsiniz!
CHP'de gençlere çok iş düşüyor, çok...
SESSİZ SEDASIZ (!) Turizm potansiyeli ve AB üyeliği
Muğla Üniversitesi öğretim üyelerin-
den Doç. Dr. Metin Kozak ve araştır-
ma görevlisi Ozan Bahar, ağustos ayı
içinde Bodrum Havaalanı'na gelen AB
üyesi yabancı turistlerle yüz yüze gö-
rüşme yaparak ortak para birimi Euro'-
nun tatil seçimi üzerindeki olası etkile-
rini araştırıyor. Sonuç:
"Araştırma sonuçlan, AB üyeliğinin
ve dolayısıyla euroya geçilmesinin
üye ülkelerdeki turistin; tatil yeri se-
çimini doğrudan etkilemedigi, stan-
dart para birimi kullanımı ile seyahat ko-
laylığı gibi yararlarının yanı sıra hayat
pahalılığı yaratması gibi de olumsuz
yönlerinin bulunduğunu göstermekte-
dir. Türkiye'nin AB dışında olmasının ve
Euro'yu kullanmamasının ülkeyeyöne-
lik seyahat kararlarında olumlu bir etki
yaptığı ve gidilen tatil yerinin AB ülkesi
olmasının önemli olmadığı da elde edi-
len diğer sonuçlar arasında yer almak-
tadır. Türkiye'nin Euro, dolayısıyla AB
dışında kalmasının ülkeye yönelik seya-
hat kararları için teşvik edici olup olma-
dığı konusunda da, katıhmcıların görü-
şü alınmaya çalışılmış; katıhmcıların
yüzde 71 'lik büyük bir kısmı, Türkiye'nin
AB dışında kalmasının, özellikle üye ül-
kelerden Türkiye'ye yönelik seyahat ko-
nusunda itici bir güç oluşturacağını di-
le getirmişlerdir. Bunun nedeni, Tür-
kiye'nin diğer AB üyesi ülkelere oran-
la, daha ucuz bir ülke görünümünde
olmasından kaynaklanmaktadır. Ek ola-
rak; bu grup, Avrupa turizm hareketle-
rinde çekici bir ülke konumunda bulun-
duğu için Türkiye'yi ziyaret ettiklerini,
düşünülenin aksine, Türkiye'nin AB
üyeliğinin kendi kararlarında etkili olma-
dığını belirtmişlerdir."
Sonucun sonucu: "Türkiye, AB üye-
si olsa da olmasa da turizm açısından
çekiciliğini sürdürmektedir."
ÇED KÖŞESI
OKTAY EKİNCt
Rektör 'Mimar' Olunca...
Son zamanlardarektörlerin ka-
muoyundaki yerleri, "yükseköğ-
reninı yasası"nda öngörülen ye-
ni düzenlemelere karşı "direniş-
lerPyle öne çıktı.
Hükümetin siyasal amaçlı ta-
sanlanna karşı bilimsel gelişme-
yi "üniversiteözerkliği"yle savu-
nan rektörlerimiz, hukuk tarihi-
mize geçebilecek bir "parlamen-
todışıctkiııliği" gerçekleştirdiler.
Ne var ki aynı tartışmalar sıra-
sında, hemen hiç konuşulmayan
konu ise "rektörlerin neişyapük-
lan"ydı... Yakın geçmişte, "rek-
tör" denilince sadece "akademik
sayguıhğın temsilcisi" akla gelir-
ken, son yıllarda "inşaat, emlak,
boya-badana" vb. gibi hizmetler-
le anılmaya başlamaları acaba ne
anlama geliyor?
O kadar ki, kimi yeni üniversi-
telerimizin rektörleri, aday olur-
larken bile verdikleri "söz"lere
bakıldığında, adeta birer "bele-
diye başkanı", hatta bazılan da
"şantiye şefı" gibiler. Za-
manlannın çoğunu eğiti-
min ve bilimin gelişmesi
yerine, üniversitenin "i-
mar" edilmesine ayı-
nyorlar; günleri hep
ihalelerle, satın al-
malarla, teklif '*•'
toplamaklage-
çiyor...
Oysa
şu
"YOK
düzenPnden önce üniversiteler-
deki bu işlerle "inşaat daireleri"
ilgilenirdi; rektörler ise sadece
"akademik" yöneticilik yapar-
lardı. Halk arasında da adlan anı-
hrken ülkenin herhangi bir soru-
nu karşısında "fîkri ahnacak"
bilge insanlar olarak saygı görür-
lerdi...
Şimdi ise rektörleri en fazla
arayanlar, örneğin "akıl daıuş-
mak" ya da "görüş almak" iste-
yen gazeteciler değil, üniversite
için gerekİi her türlü malın pazar-
lamacıları ile inşaat, imalat, tica-
retfirmalan...
Bu ortama inat...
lşte, bir bilim insanı için böy-
lesine "köreltici" bir "çabşmaor-
tamı"na rağmen, yine de hem
üniversitenin tüm gereksinmele-
riyle ilgilenen, hem de "asıl gö-
rev'' olarak akademik eğitim dü-
zeyini yükseltici çalışmalan yü-
rüten rektörlerimiz, belki de ge-
celeri en az uyuyan yöneticiler
olmalan pahasına "başarıh" ol-
manın da zorlu koşullarını yeri-
ne getirmiş oluyorlar...
Bu özverili ve üretken hocala-
nmız arasında, geçen yıl "görev
süresini doldurarak" ayrılan
Prof. Dr. Gülsüıı Sağlamer ise 8
yıl üstlendiği Istanbul Teknik
Üniversitesi (İTÜ) Rektörlü-
ğü'ndeki çalışmalannı kapsamlı
bir kitapta derleyerek örnek ve
öncü bir "hizmeti'' daha akade-
mik ortama armağan etti.
Aynı zamanda "mimar" olan
Gülsün Sağlamer'in "ÎTÜ'de
1996-2004 Dönemi" başhğıyla
hazırladığı kitapta, 2001 yılı için
"Atüım", 2005 için de "Yeni
Ufiıklar" tanımlamalannı kul-
lanması da geride kalan tüm ça-
balann aslmda "geleceğin'' gü-
venceleri arasında da yer aldığı-
nı simgeliyor. Kitabı incelerken,
bu güvenceyi sadece yapılan ça-
lışmaların niteliğinde ve sonuç-
larmda değil, hangi hizmetin
"hangi gerekçeyle" ve "ne gibi
özelliklerle" yerine getirildiğine
yönelik açıklamalarda da göre-
biliyorsunuz...
'Cumhuriyet'iıı eseri
Hazırlanması bir yana, "taşı-
masT bile ciddi emek gerektiren
yaklaşık400 sayfalık kitabın gra-
fiğinden anlatım düzenine kadar
her sayfasında "mimarca" bir
özen var. Ancak bu özenin
aslında 8 yıllık rektörlük
yaşamında da yine hemen
her güne yansıdığı, kitapta
sergilenen çalışmalar-
da açıkça görülmek-
te...
1773'tenbuyana
iilkemizin bilim,
teknik ve sanat
birikimlerine
kesintisiz katkı-
larda bulunan
İTÜ'nün ilk "kadın" rektörü de
olan ve bu nedenle görev süresin-
deki başanlanmn önemi daha da
artan Gülsün Sağlamer, kitabın
sunumunda diyor ki; "Hiçbir ay-
rımcılıkla karşılaşmadan ulaştı-
ğım bu nokta, Aziz Atatürk'ün
kurduğu Türkiye Cumhuriyeti-
nin ve sevgili öğVetim üyelerinin
eseridir.."
Bu anlamlı sözün "uygulama-
da" neyi tanımladığını görmek
için kitabı aynntılı olarak incele-
diğinizde ise karşınıza; önce
"eğitimde reform"la başlanan;
aynı süreçte "altyapı donaıunu-
nınörgüdenme$i''ni de içeren; ar-
dından "araşürma'' alanındaki
gelişmeleri ve "üniversite yöne-
linıinin yeniden yapdanmasrm
hedefleyen; derken sosyal ola-
naklann geliştirilmesiyle birlik-
te üniversiteye kazandınlan yeni
arazilerle, tesislerle ve "zengin-
leştirilen fakülteler"le süren; tüm
bunlar için de "mimari bir du-
yarhhk" içinde tasarlanan ve ger-
çekleştirilen "İTÜ projeleri" çı-
kıyor...
Gülsün Sağlamer, neresinden
bakılırsa bakılsın, sadece İTÜ
için değil, tüm yükseköğrenim
dünyamız için "rektörlüğünsim-
ge isimleri" arasında yer alacak.
Kitabı da aynı simgenin "bel-
geseli" olarak kuşaktan kuşağa
yol gösterecek...
Oekinci((7)cumhuriyet.com.tr
ÇlZGlLlK KÂMIL MASARACI kamilmasarachpmynet.com
HARBİ SEMİHPOROY semihporoy@yahoo.com
HAYAT EPtK TİYATROSU IHUSTAFA BILGI hayatepîk(t»mynetcom
SEREK
tNANMIYORUM
KARDEŞtM
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Ocak tvtvtc.mumtaz-arikan. com
JOHN WARDİNVALID CHAIR MANUHACTURF.R
TOTHIQUEIİNAKDROYAL FAM1LV.
247, T O T T E N H A M
COURT ROAD,
Leicester Square, London.
Priced Cata
logues
Post Free.
ÖZEL MOBİLYALAR..
1873 'OA BUGÜN, İNGİLİZ
YAYIMLAMAN geSiMLİ SİH İL4NDA
HASTALAl?. l/e SAKATLAR /ÇİN YAP(L-
MIŞ ÖZEL MOSİLYALAR.LA rfgABA-
LAK TANITIL/YO/SOü. 1SO Y(LUK BİR
6EÇMİŞİ OLDUĞU BELİG.TİL£N 3TŞHH
WARC> ŞİRKETt', İSTENBN BİÇİMİ
ALABİL.EM HA&EICETiLİ İ S
MEZDİl/eNDE e&l'LMEYBN
LAK., g/İA/YO SANOALYELERİ
SAKAT A/eASALAIS.1 İMAL E
T&YPİ. KBSİMLİ f'LAAJ, I//CTO&/A
&EVR.İ fNGİLTEfZS'SİMİH LÜK.SÜNU
YAMSITMAS/ AÇtStMPAN İLGİMÇTİ.
ÜSKÜDAR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 2004/281 Esas
Davacı Müzeyyen Erdem tarafından Regaıp Nurgün Hodaman aley-
hine açılan gaiplik davasında:
Gaipliğine karar verilmesi istenilen ve dava dilekçesindeki bilgilere
göre 25 seneden beri kayıp olduğunu, Üsküdar ilçesi, (1708) lhsaniye
Mah. cilt no: 22, hane no: 1605'te nüfusa kayıtlı bulunan Ali Şemsettin
ve Aliye Şadiye'den olma 07.08.1940 d.lu Regaip Nurgün Hodaman'ın
kaybolmadan önce Harem lskele Caddesı Harem Palas No: 88 Daıre:
18 Üsküdar adresinde ıkâmet ettiğı anlaşılımakla gaipliğine karar veril-
mesi istenilen Regaip Nurgün Hodaman'm nerede olduğunun bılen ve
kendisini tanıyan kişilerin gazete ilanından itibaren 1 yıl içinde mahke-
memize bizzat bilgi vermelerı belirtilen sürede haber alınamadığı tak-
dirde adı geçen kişinin gaipliğine karar verileceğı teblıgat yerine kaım
olmak üzere ilan olunur. 13.07.2004 Basın: 2470
KAD1KÖY İKİNCİ SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN (AHKÂMIŞAHSİYE)
2004/1340 Vas. Tayini
Mahkememizce verilen 7.12.2004 tarih ve 2004/1340 E. 1319 K. sa-
yılı karar ile Hasan ve Mükerrem oğlu, 11.8.1982 doğumlu Nihat Yacel
TMK. 405. maddesı gereğince vesayet altına alınarak kendisine babası
1950 d.'lu Hasan Yacel vasi olarak tayin edilmiştır. 7.12.2004
Basın: 2389
ESKİŞEHİR2.AİLE
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2003/144
Karar No: 2004/1675
Davacı Sebahattin Er vekili tarafından davalı Leyla
Er aleyhine açılan boşanma davasında 30.12.2004 ta-
rihli duruşmada;
Ankara ıli, Polatlı ilçesi, Beşköprü köyü nüfusa ka-
yıtlı, Vahit ve Döndü'den olma 1975 dğ. Sebahattin
Er ile aynı yerde nüfusa kayıtlı, Halit ve Zeynep'teıı
olma, 1979 dğ. Leyla Er'in boşanmalanna, peşin har-
cın mahsubu ile eksik 5.140.000.-TL. harem davalı-
dan tahsili ile Hazine'ye irad kaydına, 350.000.000 -
TL. ücreti vekâletin davalıdan tahsili ile davacıya ve-
rilmesine, davacı tarafından yapılan toplam
383.920.000.-TL. yargılama giderinin davalıdan tah-
sili ile davacıya verilmesine, dair davacı vekilinin yü-
zünde davalının yokluğunda yasa yolu açık olmak
üzere karar verilmiş olup, işbu karann davalı Leyla
Er'e ilan tarihinden 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayı-
lacağı hususu ilanen tebliğ olunur. 06.01.2005
Basın: 2342
Nüfus cüzdanımı ve SSK kartımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
BELDEMKRAL
GÖRÜŞ
TURKKAYA ATAOV
Prens ve Nazizm
Sıradan Britanya yurttaşının dikkati sıkça sarayın
üstündedir. Margeret'ln evlenmesi, Leydi Di'nin
ayrılması, Prens Harry'nin Nazi elbisesi giymesi gi-
bi. Eskilerden Sekizinci Henry'nin kısa sürede bık-
tığı kimi eşlerinin kafalarını uçurtması örneği skan-
dallar, Kraliçe Viktorya'nın getirdiği yeni hava sa-
yesinde, geride kalmıştır. Ancak günümüz soylula-
rı çağdaş kılıklı yenilerini gündeme getiriyor. Oysa
lkinciElizabethdaha26'sındatahtaoturuncaKa-
nuni'nin çağdaşı Birinci Elizabeth'i anımsattığı için
sarayı sevilgen yapmıştı. Amerika'da halkın dungun
yaşantısına dolayiı "renk" katan Hollyvvood yıldız-
ları neyse, Britanya'da sarayın bireyleri de öyle, kral-
lığı ortadan kaldırma istekleri zaman zaman başgös-
terse de.
Yazılı olmayan Britanya Anayasası'na göre önem-
li bir yönetim ilkesi kral/kraliçenin kişiliği ile 'taç' bir
kurum olarak farkıdır. Taç ülke kurumlarının istikra-
rıyla sürekliliğini simgeler. Biçime bakarsak, tacın
yetkileri geniştir ve her şey hukuken onun adına ya-
pılırama, siyasal güç parlamentodadır, Kraliçe (es-
ki Britanya) Uluslar Topluluğu'nun da başıdır. Cin-
nah kendi kurduğu Pakistan'da "Genel Vali"yken
Altıncı George adına yönetiyordu. Ne yapılacağı-
nı saraya başbakan söyler. Kraliçenin yalnız "bilgi-
lendirilme ve danışılma hakkı" vardır. VValter Bage-
hot'ın sözcükleriyle "önerir ve uyarır". Sekizinci
Edvvard tahttayken sevdiğiyle bile evlenememişti.
Türkiye'de ya da Fransa'da cumhurbaşkanı dilerse
Bakanlar Kurulu'na başkanlık eder; tahtın 200 kü-
sur yıldır böyle bir hakkı yok.
Gelelim Britanya toplumu ile Nazizmin kesişme-
sine: Hitler Almanyası'nda Yahudilerin kolunazorla
takılan, sarı taban üstüne altı köşeli Davud Yıldızı var
ya! Onun ilk belirdiği yer, yüzyıllarönce Ingiltere'ydi.
Çok sonra istifayla ayrılan Sekizinci Edvvard, Hit-
ler'le yakın ilişkileröneriyordu. Ayrılışıgenelde baş-
ka mezhepten ve boşanmış Bayan Simpson'la aş-
kına bağlanır. Bence, bir nedeni daha vardı: Yoksul
bölgeleri gezerken "Birşeyyapmakgerek!" deme-
siydi. Hem Taç adına siyasal biröneriyapması, hem
de aşağı sınıf yararına konuştuğu için.
Britanya, Nazi Almanyası'yla altı yıl bir ölüm-ka-
lım savaşı yaptı. Bunun uzun biranlatımı Başbakan
W. Churchill'in altı ciltlik ilginç anılarındadır. Bu se-
riyi ben okudum. Prens Harry kapağını kaldıracak
vakti bile daha bulamamıştır. Sonraki yirmi yıl için-
de okursa, gene iyi. Aslında, zamanı var. Anası dün-
yanın belki en varlıklı kişisi. Hiçbiri yoksulluk bilmez.
Kanımca, tümü aşırı ölçüde tutucudur. Londra'yı
başlarına yıkan Nazizmin ne olduğunu, o yıllarda
halkın sevgilisi ve şimdi kraliçe olan anası anlatma-
mış. Nazizme karşı Londra hava savaşında görev
alan askerTürk pilotlardan ölenlerde oldu. Churc-
hill'in anıları, yakında gireceği söylenen Sandhurst
KurmayAkademisi'nin kütüphanesindede var. Ben
gördüm. Okulu bitirmeden alıp bakmalı.
Ne var ki, Nazizmi yalnız o hafife almadı. örne-
ğin, öldürülen eski ABD Başkanı J. F. Kennedy'nin
babası milyarder J. P. Kennedy, 1937-40 yılların-
da Londra'da ABD Büyükelçisi'yken (biraz da Irlan-
da kökenli olduğundan) VVashington'a Hitler'le çok
yakın ilişkiler önermişti. Yıllar sonra, bu tavrıyla oğ-
lunun başını ağrıttı.
Daha önemlisi, çok az bilinen bir gerçek de şu:
Başkan G.W. Bush'un hem baba, hem ana yönün-
den dedeleri Nazileri silahla beslediler. Samuel
Bush ile George H. VValker boğazlarına değin Hit-
ler'e silah sağlama işindeydiler. Bush'ların adların-
daki "W" (VValker) dedelerin birinden gelir. Ama iki-
si de Senato'da 1934'te kurulup "ölüm Tüccarla-
n"n\ incelemeklegörevlendirilen Nye Komitesi'nde
sorgulanmadılar. "Hitler'eParayıBen Verdim"baş-
lıklı kitabın yazarı F. Thyssen'le içli-dışlıydılar. Sa-
muel'in oğlu Prescott da aynı silah işindeydi.
Amerikan halkı ve dünya için çok zararlı bu ilişki-
ler örtbasedildi. Amerika'da silah işinekarışan Har-
riman, Mallon, Lovett, VVoolley, James gibileri
Yale'den ve özellikle oradaki gizli 'Kurukafa ve Ke-
mikler' örgütündendi. Sonra CIA Başkanı, Re-
agan'ın yardımcısı ve Beyaz Saray'da Başkan olan
baba Bush da... Prens Harry bunlara göre amatör
ve sadece bilgisiz. Gün gelir o da öğrenir. Tony Bla-
ir'in "eğitim" gördüğü, yaptıklarından belli değil mi?
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
SOLDANSAĞA:
1/ Aba terlik.
2/ Dönümün
dörtte biri ka-
dar olan alan 3
ölçüsü... Yur-
dumuzun bir
bölgesi. 3/Es- 5
ki Mısır'da 6
güneş tanrı- -.
sı... Gagasın-
daki 360 de-
8
likten rüzgâr 9
estikçe güzel
sesler çıkardığına
inanılan mitolojik
kuş. 4/ Oylumlu...
Bir geminin alabil-
3
diği yük miktan. 5/ 4
Yaklaşık beş kilo-
metrelikbiruzunluk 6
ölçüsü... Duman le- 7
kesi. 6/Katkatçakıl 8|
ve kumdan oluşmuş 9 |
yer kıvrımı... Dolma yapmak için hazrrlanan ka-
rışım. 7/Avrupa'da bir ırmak... Uzlaştıran, anlaş-
ma sağlayan kimse. 8/ Uşak ilinde, "Karun Ha-
zineleri"nin bulunduğu höyük. 9/Ham keten ren-
gi... Dik tutularak parmakla çalınan, üç köşeli ve
telli büyük bir çalgı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Dış yüzey ya da kenar, çevre. 2/ "Silkin ve sa-
kin ol dedim — gönlüme / Artık kederli hisleri
birbiriçindenat" (YahyaKemal)... Kurnaz, açık-
göz. 3/Hollanda'nınplakaişareti... Incedenince-
ye alay eden, cinaslı. 4/Sessiz, uslu... Nazi parti-
sinin askeri polis örgütü... Zirkonyum elementi-
nin simgesi. 5/Bilecen... Iskambil'de koz. 6/Bir
Afrika ülkesinin başkenti. 7/Göze takılan bir tür
mercek... Toprağı işlemekte kullanılan bir tanm
aracı. 8/Güney Amerika'da yaşayan kemirgen bir
hayvan... Üç aylarda medrese öğrencilerinin köy-
leri dolaşarak imamlık edip para ve erzak topla-
maları. 9/Köklü, etkili.