29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 OCAK 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Dinci vakıflarm hayraın mesajı: Kurbanuı derisi, gereksiz gerisi! ta; denizsom@cumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Tarıma 10 yıllık plan gerekiyormuş... "Yok etmek icin mi!" Sanatçılık Kamil Acar: "Televizyonlardan birinde Anadolu Ateşi yarışması sırasında Izzet Altınmeşe, bir bayan yarışmacının kostümünü açık saçık bulup Atatürk'ten alıntı yaparak 'Her şey olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız' dedi, Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu da Izzet Altınmeşe'nin bakanlık sanatçısı olduğunu söyleyerek sanatçı tanımına yeni bir boyut getirdi. Ne demeli? Her şey olabilirsiniz ama bakanlık sanatçısı olamazsınız!" azi Üniverşitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. ÇağatayÖzdemir'inbaşkanlığındabirekip, 11 'i vakıf olmak üzere 69 üniversitede 3 bin 392 öğretim elemanını kapsayacak şekilde bir anket çalışması yapıyor. Prof. Dr. özdemir, çıkan sonucu akademisyen dostlarıyla paylaşıyor ve değer- lendirmesi için birörneğini Çukurova Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ibrahim Ortaş'a da gönderiyor. Prof. Dr. Ib- rahim Ortaş, üniversite öğretim üyesi kalitesinin sıkça sorgulandığı bir ortamda bu çalışmayı çok önemli bu- luyor ve yaptığı değerlendirmeyi bizimle paylaşıyor: "Anket sonuçlarına göre öğretim üyeleri geldikleri sosyal ve ekonomik altyapıya göre gruplara ayrılıyor. Batıdaki ve başta vakıf üniversitelerindeki öğretim üye- leri sahip oldukları ekonomik ve sosyal statüden do- layı daha sosyal ve özgüven değerleri yüksek, Anado- lu üniversitelerindeki öğretim üyeleri daha kaygılı, öz- güveni düşük ve gelenekçi bir görüntü sergiliyor. Beklendiği gibi öğretim üyelerinin ezici çoğunlu- Profil ğu üniversite özerkliğini talep ediyor, YÖK'e karşı çı- kıyor, demokrasinin iyi işlemediğini ve akademik yük- selmenin objektif değerlendirmeye göre yapılmadığı- nı belirtiyor. öğretim üyelerinin genelde gelenekçi, öz- gür düşünceden çok benimsenmiş, kalıplaşmış dü- şüncelerin ekseninde dolaştıkları görülüyor. Sivil inisi- yatiften çok, otoriteye ve orduya daha fazla güven du- yuyor, mesleğidışındakikonulardadahaazokuyorve olaylara evrensel yerine yerel ölçekte bakıyor. Ayrıca öğretim üyeleri ciddi anlamda iletişim ve özgüven so- runuyaşıyor. öğretim üyeleri profili bir bütün olarak ele alındı- ğında birtaraftan özek üniversite talebinde bulunuyor, diğer taraftan gelenekçi ve otoriteye bel bağlama gi- bi tutum sergiliyor. öğretim üyeleri klasik sorulara olumlu yaklaşıyor, fakat içerik olarak özerklikten ne an- ladığı, özerkliğin nasıl sağlanacağı konularındaki so- rulara ise defans koyuyor. YÖK'e karşı, demokrasinin iyi işlemediğini, akademik aşamanın doğru yapılma- dığını belirtiyor ancak diğer taraftan örgütlülükten ka- çınıyor, sorunların çözümünde mutlaka etkili bir güce sırtını dayandırmayı benimsiyor. Mevcut öğretim üyelerimizin çoğunluğu YÖK Yasa- sı ile yaşadığı için, gerçek anlamda özerk bir üniver- site ortamını teneffüs edemediği anlaşılıyor. Anket olumlulukları ve olumsuzluklarıyla bize ül- kemizin beyin takımının ne olduğunu ve ne olmadı- ğını sergiliyor. Bu bakımdan her üniversitenin önce- likle kendi öğretim üyesi profilini geniş bir anket ça- lışması ile belirlemesi ve YÖK'ün de böyle bir çalış- ma yapması mutlaka gerekiyor. Unutmayın ki Çin Bi- limler Akademisi veTime dergisinin sonuçlarına gö- re Türk üniversiteleri dünyadaki ilk 500 sıralamasın- da yer almıyor." HalıcıMehmetAliKılınç: -K- "Kuzey Irak'taki PKK teröristlerinin durumunu konuşacağız diye toplantıya girip ABD'nin Incirlik Ussü'nden daha fazla nasıl yararlanabileceğini konuşmak için halı pazarlıkçısı mı olmak gerekiyor yoksa diplomasi dehası mı?" Kales Akif Kökçe: "Kuşu altın kafese koymuşlar; 'Güzel, bozdurur bozdurur harcarım' demiş!" SESStZSEDASIZ(l) KO&AJ2. AO/MLÂRLA A8VEPO32Ü'/.. Partîzanlığın böylesi pek görülmemişti Çevresinde çağdaş kimliğiyle tanı- nan orman yüksek mühendisi Saim Güçlü, Istanbul'da görev yaparken Ağrı Çevre ve Orman II Müdürlüğü'ne tayin ediliyor. Güçlü, dilekçesinde by-pass ameliya- tı geçirmesine rağmen yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, damar hastası olduğu- nu, Siyami Ersek Kalp ve Damar Hasta- lıkları Hastanesi'nde sürekli tedavi gör- düğünü, Ağrı'da ise tedavi olanağı bu- lunmadığını raporlarla belirterek tayinin iptalini istiyor. Isteği reddediliyor. Tayinin iptali için mahkemeye başvu- ruyor ama bu arada Ağrı'da göreve baş- lıyor. Ağrı'da rahatsızlanıyor. Acil durumda Ağrı Devlet Hastane- si'ne kaldırılıyor. Doktorlar, müdahale edemeyeceklerini Erzurum'a gitmesi ge- rektiğini söylüyorlar. Ağrı Çevre ve Orman ll Müdürlüğü, Er- zurum'a sevk için taşıt vermiyor. Daha sonra hastanenin ambulansı ile Erzu- /um'a gidiyor ve ameliyata alınıyor. Ameliyattan sonra kendi isteğiyle Is- tanbul'da Siyami Ersek Kalp ve Damar Hastalıkları Hastanesi'ne yatıyor. Dok- torlar ilk müdahalede geç kalındığını ve başvurudazaman kaybedildiğini bildire- rek, Saim Güçlü'yü yeni bir ameliyata alıyor. Doktorlar Saim Güçlü'nün ayağı- nı kesmek zorunda kalıyor. AKP iktidarının partizanlığı, bugüne dek görülmemiş şekilde insanların yaşa- mına kasteder hale geliyor. öyle değil mi Orman Bakanı Osman Pepe? Yüksek Yerilim Hattı İnsanlann kurban edilemediği yarınlar için kurban parasını bir çağdaş eğitim kurumuna ver! erdincutkuCa>yahoo.com ABD Yönetimi Abııaıı Mahkemesinde! TURKKAYAATAOV Anayasal Haklar Merkezi adlı bir kuruluş Alman Federal Savcılığı'na başvurarak ABD Savunma Sekreteri D.H. Rumsfeld ve ortaklarını Bağ- dat'ta Abu Garaib tutukevi iş- kencelerinden ötürü mahke- meye verdi. 2002 tarihli bir Al- man yasasına göre, insan hak- ları ve savaş suçlarına ilişkin davalara, söz konusu olaylar Alman toprağı dışında yer al- mış olsa bile, bu ülke ceza mahkemesinde bakılabilir. Merkezin yöneticilerinden P. Weiss bu başvuru nedenini şöyle ifade etmiştir: "Gidecek başka yer yok!" Gene bu arada, D.R. Griffin 11 Eylül saldırısı konusunda "fesat tertibi" savına dayalı Yeni Pearl Harbor başlıklı bir kitap çıkardı. Bu türlü suçla- maların, hele Amerikan sah- nesinde, sonu gelmez. 1960'ların Başkanı J.F. Ken- nedy'nin öldürülmesiyle ilgili gerçekler rafa kaldırıldı. O ar- şiv açıldığında, o gün doğan çocuk altmışını aşmış olacak ve Kennedy'nin kim olduğunu bilmeyecek bile. Pearl Harbor deniz üssüne 1941'deki Ja- pon saldırısından ABD en üst düzey yöneticilerinin ön bilgi- si var mıydı? Başkan F.D. Ro- osevelt Cumhuriyetçi rakibi New York Valisi J. Dewey'ye, saldırıdan birkaç gün önce, "Ancak bir, iki kişinin bildiği bir gizi sana söylemek istiyo- rum" dediği şey neydi? ABD ekonomisi 1939 bunalımından savaştan ötürü kurtulmadı mı? Yazar Griffin de 11 Eylül sal- dırısını Amerikan fesat tertibi- ne bulaştırarak anlatıyor. On- dan önce T. Meyssan'ın (yer yer aşırılıklar içeren) Fransız- ca kitabında da (L'Effroyable Imposture) benzeri suçlamalar vardı. Benim Cenevre'de yer- leşik bir uluslararası örgütün yayını olarak çıkan kitabımda da bu konuya göndermeler var. Griffith, daha çok suçla- makla kalan Meyssan'dan farklı olarak, sözlerini belgele- re dayandırmak ve okuyanı ik- na etmek istiyor. Bush yönetiminin saldırıyı önceden bildiği kuşkusunu besleyecek 214 sayfalık bir ki- tap kaleme almak görmezden gelinemez. Bush'un, daha ba- şında 11 Eylül'ü inceletmeye yanaşmaması ilk kuşkuları ya- rattı. Baskı karşısında en so- nunda bir heyet oluştuğunda, başına en uygun olmayan ki- şiyi getirdi: H. Kissinger. Sal- dırı, El Kaide ve kitle yok etme silahlarıyla bağlantısı olmayan Saddam Hüseyin'in ülkesi I- rak'ı işgal, her fesat tertibi te- zinin ardındaki şu soruyu mantıken sordurdu: Bütün bunlar kime yaradı? Ortadoğu petrollerine el koyma ve bölge coğrafyasını kendine göre de- ğiştirme fırsatını arayan ABD'ye! öyleyse... Ayrıca, Amerikan ulusal gü- venlik sistemi 11 Eylül sabahı toptan nasıl çöker? Hele bir Fransız uçağı Eyfel Kulesi'ne çarpmak için 1994'te kaçırıldı- ğında, Fransız güvenlikgörev- lilerinin, uçağın birbenzin alma molasında teröristlerin tümü- nü yakalamaları örneği var- ken. Ama New York'ta F-16'lar hem ağırdan alıp hem de doğ- ru yoldan başka her yöne yö- nelmediler mi? FBI ve CIA'nın habersiz yakalanışını varsay- mak zor. Ayrıca, uyaranlar da oldu. Manila polisi Halit Şeyh Muhammed'in CIA merkezi- ni de uçakla çökertmeyi tasar- ladığını bile bildirmişti. Bu akıl almaz aymazlıklarından ötürü FBI ve CIA'dan çıkarılan olma- dı. Uyarı yapanlar bezginlikle istifa etmek zorunda kaldılar. Aynı iktidar Irak'a ilişkin yalan- lar sıralamadı mı? Almanya'daki mahkeme de, bu kitap dazamansız değil. İki girişim de kurulmak zorunda kalan resmi "11 Eylül Komis- yonu Raporu"nun araştırama- dıklarını ve söyleyemediklerini açığa vuruyor. Olağan yollar tıkanınca, ya- pılması gereken budur. Yuka- rıda sözünü ettiğim R Weiss diyor ki: "ABD yönetiminin kendi sorumlularına karşı araştırma başlatmak isteme- diği çok açık. Bunu yapmak bize düşüyor!" KONKORDATO KOMİSERLİĞl'NDEN ALACAKLILARA BİLDİRİ Istanbul Silivrı Alibey Mh. E5 Yan Yolu Girişi adresindeki Yeşil Yemek Üretım Tesisleri Gıda Hayvancılık Tekstil Turizm ve Ticaret Anonim Şirketi'nin konkordato akdi için mehil talebi Silivri lcra Mahkemesi'nce kabul görülmüş olup mahkemenin 23.11.2004 tarih 2004/185 E. 2004/243 K. kararı ile üç ay mehil verilerek, konkorda- to komiseri olarak Öner Belikırık atanmıştır. Yukarıda unvanı ve adresi yazılı borçlu şirketten alacaklı olan ha- kiki ve hükmi şahıslann alacaklarını gösterir evrak ile her gün (pa- zar hariç) saat: 10.00 - 13.00 arası komiserin Milliyetçi Sokak 10/2 Bakırköy/İSTANBUL adresine müracaatla alacaklarını kaydettir- melerı gerektıği ve kayıt işleminin ilan gününden itibaren 20 gün devam edeceği, bu süre ıçinde alacaklarını kaydettirmeyenler kon- kordato müzakeresine kabul edilmeyecektir. Alacaklıların ibraz edi- len vesikaları aynı yerde ve aynı saatlerde toplantıya tekaddüm eden 10 gün içinde tetkik edebilecekleri ve toplantının 22.02.2005 tari- hinde saat 10.00'da borçlunun yukanda yazılı adresinde yapılacağı, müzakere neticesinde verilecek karara vaki iltihakların 10 gün için- de konkordato komiserinin adresinde aynı saatler içinde kabul edile- ceği ilan olunur. KONKORDATO KOMİSERI Basm: 2294 KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakCqturk.net ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasarachomynet.com HARBI SEMİHPOROY > - semihporoy@yahoo.com •—-<N 7 ^ HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BILGİN hayatepik «I mynet.com KIZILAY NEREDE?!.. TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 20Ocak nivtv.mumtaz-firütan. eom EISENHOWER ABD BAŞKANI OLUYOR.. 1953'TE 8UGÜN AAAEK.İKA S/^LBf/fC O£VL£TLEHİ 'Ml'M YEN/ 0WIGHr EISENHOU/E/? (DVAYr AYzlNHAI/IR') YEMİN EDEISEK 6ÖISEVE — BAŞlAMIŞrt. ÜNLÜ &/K KOMUTAN OLAN EtSENtJO- U/E/e, ZT- OÜNYA SAl/AŞf SIHAS/AIDA MÜTTEfrK. OHDULAISIfJlhJ KUZEY AFSİKA, İJALYA I/E" NOR- MAfJPİYA ÇfKA/ZMALA/e/H/ YÖNErMiŞTİ. fSS^OE OIZPUPAN AYIS.ILAN /<£<*> GÖBei/ S(j/Z£Sr 774- MAMLANAN HAeey T^UMAN'/N ARDINPAN BAŞKAUUK SEÇiMLe/SİNe &4r7t/Wf, CUMHU- RİYETÇt PA£riNİN APAY/ OLAfSAK KAZANMtŞ- Tt. RAKİBİ yAPLAI STEI/ENSON İ9S6 'PA Y/NE KBMOİSİME KARŞI AOAy OLACAK ı/E KAYBE- PECCKT/f. İ96O 'A DEĞİM SAÇKAA/ &4LAC/1K OLAN IKe, POPÜLERLİĞİ YAŞAM ffOYU SÜ&EM DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Etik mi Dediniz? Çok takdir ettim çoook! Tayyip Bey gerçekten çok akıllı, cin gibi bir adam... Meğer gerdanlık ve broş olayını yazan kö- şe yazarları boşa kürek çekiyormuş! Emine Ha- nım'ın 30 bin dolarlık gerdanlığı, yetinmeyip Mos- kova Belediyesi Başkan Yardımcısı'nın nezaketle reddettiği 15 bin dolarlık broşu da kabul buyurma- sı gayet yerindeymiş! Çünkü Rusya'da o fiyata sa- tılan bu mücevherlerin Türkiye'deki fiyatı yalnızca 10 bin 600 dolarcıkmış! Giresun'da "son fiyatı" açıklayan ve kükreyen Tayyip Bey hızını alamadı, "hediye skandalı"n\ etik bulmayan köşe yazarları- na da çağrıda bulundu: - En yüksek fiyatı veren aradaki farkı ödesin! Şimdiii, diyeceksiniz ki "ha 10 bin, ha 45 bin, ne fark eder.." Ben de aynen öyle düşünmüştüm, ama fena halde yanıldığımı önceki gün Hürriyet gazetesinde Sedat Ergin'in yazısını okuyunca an- ladım... - Çok ama çok şey fark edermişü! • • • Emine Hanım'ın mücevherleri manşete çıkınca bazı köşe yazarları durumun 1990 tarihli 3628 sa- yılı "Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu"nun üçüncü maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekti- ğini yazmışlardı. Buna göre, hediye asgari ücretin on katını, yani 3 bin 500 YTL'yi aşıyorsa bunu ken- di kurumuna iade etmek zorunda. Herkes gibi Sedat da yanılmıştı işte! Yasa bu yü- kümlülüğü hediyenin ancak yabancı devlet adam- larından alınması halinde getiriyordu. Emine Hanım ise hediyeyi bir Türk'ten almıştı! Yasada Türkler için bir hüküm bulunmuyordu ki! Bu durumda he- diye yabancıdan almırsa sakıncalı, Türk'ten alınırsa sakıncalı olmuyordu! Gülmeyin, asıl bundan sonrası çok önemli! Ya- sa, mal bildirimi zorunluluğu açısından diyor ki: - Görevlinin (başbakan) kendisi ve eşlerine ait taşınmazlar ile görevliye aylık yapılan net ödemenin beş katından fazla tutanndaki her biri için ayrı ayrı olmak üzere para, hisse se- nedi ve tahvil ile altın, mücevher ve diğer ta- şınır mallar bildirimin konusunu teşkil eder. Yani, mücevherlerin bildirim zorunluluğu, ancak başbakanın net maaşının beş katından fazla olma- sı durumunda işliyor. Tayyip Bey'in net maaşı yak- laşık 6 bin 500 YTL Bu maaşın beş katı 32 bin 500 YTL ediyor. Bu durumda mücevherler 45 bin dolar olursa mecburen mal bildiriminde bulunul- ması gerekiyordu. Ama Tayyip Bey gerçek değe- rin 10 bin GOO dolar olduğunu ilan edince bu yü- kümlülük de otomatikman ortadan kalkıvermiş ol- du! - Şimdi anladınız mı?! • •• Kahkahalarınızı birazcık daha erteleyin lütfen, çünkü bitmedi! Sedat, yanılmanın getirdiği pişmanlıkla(!) mese- leyi bir de bizzat AKP hükümetinin siyasi reform- lar çerçevesinde çıkarttığı "Kamu Görevlileri Etik Kurulu Yasası" çerçevesinde incelemiş. Bu ya- sa, Kurul'a kamu görevlilerinin uymaları gereken etik yani ahlaklı davranış ilkelerini hazırlama göre- vini veriyor. Kurul, hazırladığı yönetmelik ve onun parçası olan Etik Sözleşme'ye ilişkin taslakları Baş- bakanlık'ın intemet sitesinde kamuoyunun tartış- masına açmış bulunuyor. Yönetmelik taslağı ger- çekten temel etik kuralı olanca açıklığıyla tanımlı- yor: - Kamu görevlisinin görevi nedeniyle hiz- metten yararlananlardan hediye almaması, görevin istismar edilerek çıkar sağlanmama- sı temel ilkedir. Ne kadar güzel değil mi? Böyle bir yasayla artık kamusal alanda her gün karşımıza çıkan irili ufak- lı "A)ed/ye"olayları birölçüdeolsunönlenebilir. Üs- tümüze yapışan "hediyesiz olmaz abi" rezaletin- den kurtulabiliriz... Bu arada ufacık bir ayrıntı; ya- sada Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri Etik Kurul'un sınırlamalanndan bağışık tutul- muş... - Kahkaha serbestü! Not: Ah şu uslanmaz gazeteciler, ah şu kamu- oyu... Tüm hesapları altüst etti güzelim gerdanlık gitti!.. e posta: umitzileliCagmail.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 1 2 3 SOLDAN SAĞA: 1/ Bir ordunun bozguna uğra- 2 dığı yer. 2/ Bir ,, etkinliğin geçi- ci olarak dur- durulduğu sü- re... Eskiden lran hüküm- darlarına veri- len ad. 3/Türki- ye'nin de üyesi olduğu bir ör- güt... Yunanistan'ın plaka işareti. 4/ "Bal- kan şehirlerinde geçer- ken çocukluğum / Her ^ — bir alev gibi hasret- 3 ti duyduğum (Yahya 4 Kemal)... Tann. 5/ İyi 5 yetışmiş, değerli kim- 6 se... Yumuşak başlı, j itaat eden. 6/ İçine kü- g çükçakıltaşlarıgibita- g neler konmuş olan ve vurmah çalgı olarak kullanılan içi boş kabak. II Bir renk... Gölgede kalan yan... Güzel sanat. 8/Notada du- rak işareti... Meryem'i, dizinde çarmıha gerilmiş oğlu- nun cesediyle birlikte gösteren resim ya da heykele ve- rilen ad. 9/ Budizm'in en önemli yapısı olan ve içinde kutsal emanetler saklanan Hint anıtı... Dudak boyası. YUKARIDAN AŞAĞIY4: 1/Mersin yöresine özgü, kaşık çalarak oynanan halay türübirhalkoyunu. 2/Şarkı, türkü... —Ağaoğlu": Ya- zarımız. 3/Ölen yeniçerilerin çocuklanna verilen ad... Kenar süsü. 4/ Su birikmiş çukur ya da hendek. 5/ Pa- dişahın birine toprak bağışlaması... Dört tekerlekli bir at arabası. 6/ Brezilya'nın, karnavahyla ünlü kentinin kısa söylenişi... "Ati çıkınca ortaya — silinmeli" (Tev- fikFikret). 7/Birsporkulübümüzünkısayazılışı... Ru- leti ve salatası ünlüdür... Koca. 8/Tarım işçisi... lskam- bilde koz. 9/Hisse senedi, tahvil, yabancı para gibi de- ğerli kâğıtları daha kârlı görülen başka kâğıtlarla değiş- tirme işi. o
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear