23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 OCAK 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kulturC" cumhuriyet.com.tr 15 'Güneşe Yolculuk' filminin yönetmeni Ustaoğlu, 2. haftasındaki 'Bulutlan Beklerken'de sinemasal arayışlannı sürdürüyor Havada bulut senbeni unut Doğduklan topraklardan sürülüp takalara doldurularak zorunlu göçe zorlanan birtakım insanların peri- şanhğını yansıtan, ama her an kopa- cakmış duygusu veren, çizik ve tit- rek, eski lıaber filmleriyle belgesel- lerden derlenmiş siyah-beyaz görün- tülerle başlayan Bulutlan Bekler- ken'in çıkış noktası, yakın tarihimi- zin yaklaşık 90 yıl kadar önce hası- raltı edilmiş, pek bilinmeyen bazı dramatik olaylan. Tarihte, Bizans'ın Doğu Karadeniz'deki izdüşümü ola- rak yer almış Rum Pontus devleti za- manından beri o bölgede yaşamış olan, Osmanlı uyruğu, Karadenizli Rumlann 1. Dünya Savaşı kaosunun sürdüğü karanlık dönemde zorunlu göçe tabi tutulmaları, aslında her ül- kenin resmi olmayan larihinde yer alan, milliyetçi, zorbaca, yanlı uy- gulamalardan biri. Sürgünlük çilesl Osmanlı devletinin sonunu geti- ren 20. yüzyılın başlarındaki acı, kan, kargaşa dolu, batış yıllarından 1916'da, yerinden yurdundan kopa- rıhp zorla göç ettirilen Rum aileler- den birinin küçiik kızı olan Eleni (ya da Ayşe-Rüçhan Çalışkur) filmin kahramanı. Babasına verdiği söz ge- reği, kardeşi Niko'ya sahip çıkama- masından ötürü içten içe vicdan aza- bı duyan, yollarda telef olan ailesini de yitiren Eleni'yi sürgünlük çile- sinden, onu Ayşe adıyla bağrına ba- san, Giresun-Tirebolulu bir Türk ai- lesi kurtarmış. Ayşe olarak yarım yüzyıldan fazlaTirebolu'da, amane- dense evlenip çoluk çocuğa karış- madan yaşamış Eleni. Türk ailesi- nin sırtında taşıdığı son bireyi olan yatalak Selma Ablasının (Suna Se- len) ölümüyle derin bir yeise kapılı- yor ve komşunun 10 yaşlarındaki meraklı oğlu Mehmet (Rıdvan Ya- ğıcı) dışında kimseyle konuşmaz oluyorkahramanımız. Irili ufaklı bu- lut kümelerinin dağa, bayıra teğet geçtiği, sis tabakasının çöktüğü, bii- yüleyici Karadeniz yaylalarındaki evine kapanıp suskunluğa gömülü- K Yönetmen: Yeşim Ustaoğlu / Senaryo: Y. Ustaoğlu, Petros Mar- karis / Kamera: Jacek Petrycki / Müzik: Mic- hael Galasso / Oyun- cular: Rüçhan Çalış- kur, Rıdvan Yağcı, Is- mail Baysan, Dimitris Kamberidis, Feride Kahraman, Suna Se- len, Oktar Durukan, Yannis Yorgiadis, Irini Taçmaçidu, Damoklia Mustakidu / 2004 Tür- kiye, Yunanistan, Fran- sa, Almanya ortak yapı- mı (UIP). eşim Ustaoğlu, üçüncü eseri Bulutlan Beklerken'i Yorgos Andreadis'in dilimize de çevrilmiş biyografik romanı "Tamama"dan esinlenerek yazıp çekmiş, Karadeniz Bölgesi ve Selanik'te. Güneşe Yolculuk'un kameramanı Polonyalı Jacek Petrycki'nin melankolik Karadeniz atmosferini perdeye taşıyan başanlı görüntüleri eşliğinde, bulutların çöktüğü Karadeniz yaylalarının havasını yer yer soluduğumuz filme damgasmı vuransa yoğun bir belirsizlik, onca güzel kadrajlarına ve başarılı görselliğine karşın. yor yapayalnız. Ona 'kafayı yedi' muamelesi yapıp başına kurşun dö- ken komşularını kovuyor. Herkes evine dönerkcn o, kurda kuşa yem olabileceği, kadar altındaki yaylada kalıyor bir başına. Apansız Rumca konuşmaya başlı- yor. Derken Sovyetler Birliği'nden Yunanistan'a dönerken, çocukken terk etmek zorunda bırakıldığı Tire- bolu'ya da uğrayan, eski sürgün Ta- nasis'in (Dimitris Kamberidis) çı- kagelişiyle unuttuğu kardeşi Ni- ko'yu hatırlıyor. Kardeşini bulmak amacıyla Selanik'e yollanıyor, Ni- ko'ya ablası olduğunu kanıtlıyor ve finalde seçimini yapıyor. Artık geç- mişiyle barışıktır (mı?) o... Kısa filmden yetişip ilk filmi lz'le dikkati çektikten sonra 199O'lı yıl- larda yapılmış en önemli filmlerden saydığımız; içtenliği, insancıllığı, yalınlığı ve gerçekçi anlatımıyla ka- tıldığı her uluslararası festivalden ödül kazanarak dönen, tstanbul'dan Güneydoğu'ya uzanan bir yolculuk ekseninde, sevgi, barış, dostluk te- malarını arkalayarak şiddete, baskı- ya ve etnik ayrımcılığa karşı çıkan Güneşe Yolculuk başyapıtıyla çıkış yapan Yeşim Ustaoğlu, üçüncü ese- ri Bulutlan Beklerken'i Yorgos Andreadis'in dilimize de çevrilmiş biyografik romanı "Tamama"dan esinlenerek yazıp çekmiş, Karade- niz Bölgesi ve Selanik'te. Güneşe Yolculuk'un kameramanı Polonyalı Jacek Petrycki'nin melankolik Ka- radeniz atmosferini perdeye taşıyan başarılı görüntüleri eşliğinde, bulut- lann çöktüğü Karadeniz yaylaları- nın havasını yer yer soluduğumuz filme damgasını vuransa yoğun bir belirsizlik, onca güzel kadrajlarına ve başarılı görselliğine karşın. Der- dini seyirciye pek geçiremeyen film- le doğru dürüst bir ilişki kuramayan seyirci, kimliğini araştırmak, geçmi- şiyle yüzleşmek isteycn Eleni-Ay- şe'nin dramına bir türlü odaklana- mıyor. inandırıcılık sorunu' Selma'nın ölümüne kadar gerçek kimliğini gizlemiş kahramanımızın dramatik öyküsündeki boşlukları doldurmak adına ister istemez çeşit- li tahminler yürüttüğümüz Bulutlan Beklerken'de, ciddi boyutlarda bir 'inandırıcılık sorunu' öne çıkıyor giderek. Hikâyesini açık seçik akta- ramayıp muğlaklıktan ve zorakilik- ten bir türlü kurtulamayıp toparlana- mayarak akıcı bir ritm tutturamayan bu epik-psikolojik drama, etkileyici bir üstünlüğe erişemiyor sonuçta. Ayşe teyzesinin gitgide susup içi- ne kapanmasını hiç anlayamayan Mehmet'ın 'çocuk gözü'nden yan- sıyan gözlemlerle, genelde sırtların- daki küfeleriyle bir şeyler taşıyan ve çalışanların hep kadınlar olduğu yö- reden yerel renklerle, Karadeniz ka- rakteristiği özelliklerle soslandırıl- mış filmin tatmin edici olamayan yanları çok. Yönetmenin muradını net biçim- de aktaramadığı sahneler epeyce. Mehmet'le içerden kaçırdığı, solcu babası aranan bahtsız Cengiz'in (İs- mail Baysan) arkadaşlığı üstüne ge- lişen ve 1970'li yılları temel alan, yama gibi eklenti duran yan öykü de hiç olmamış. Dramatik bir yapıdan söz edebilmek de pek olası değil. Özetle, Karadeniz'e güzelim biryol- culuk davetiyesi çıkaran ve özellik- le görselliğiyle göz alan, ama mini- mal anlatımının suskunluk anlarına ve kasvetli bir belirsizliğe gömülen Bulutlan Beklerken, bir hayal kınk- lığı oldu bizim için. Filmin biricik erdemi, belgeselimsi, başarılı görün- tüleriyle 1922 mübadelesinden önce ülkemizde yaşanmış nice dramı bi- ze hatırlatması, sorular sordurması ve düşündürmesi. Ülkemizin ilk arkeologlarmdan Halet Çambel, Prens Claus ödülüne değer görüldü Bir aınt insan ya da her şey insan için CENGİZ BEKTAŞ Birinci Avrupa Savaşı'nın tam ortasında, 1916'da Berlin'de doğdu Halet Çambel. Or- ta öğrenimini (1927-35) Istanbul'da, Arna- vutköy Amerikan Koleji'nde, üniversite öğ- renimini, Fransız devletinin bursuyla, Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde tamamladı. 1940'ta Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakül- tesi'nde H. Th. Bossert'in asistanı, 1947'de doçent oldu. Üniversitede birlikte çalıştığı Kurt Bittel ile Prehistorya ve Arkeoloji Bö- lümü içinde, bağımsız Prehistorya Kürsü- sü'nü kurdular. 1960'taprofesöroldu. 1962- 63'te Saarbrücken (Almanya) Üniversite- si'nde konuk öğretim görevlisi olarak çalıştı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Pre- historya Ana Bilim Dalı Başkanlığı'ndan emekli oldu. Halet Çambel, sevgi tabanlı disipliniyle, öğrencilerince çok sevilen, saygı duyulan bir öğretim görevlisi oldu baştan bcri... Onların kişiliklerine saygılı, katılıma önem veren yön- temiyle, uluslararası kişiliğini, düşünce evre- nini onlarla paylaştı. Alan çalışmalan eğitim çalışmalarıyla tam örtüşür. Yetiştirdiği kişiler Türkiye'de, arke- oloji alanında uluslararası düzeyde etkindir- ler. Her biri, kültür vatanımızı oluşturan ar- keolojimizin bir parçasını aydınlatmışlardır. Halet Çambel arkeolojik alan çalışmaları- na 1939'da başladı. Afyon'da, önce Pişmiş Kale kazılarını, daha sonra, 1948-49'da Mi- das kenti kazılarını yaptı. Cerçek kültür savaşçısı 1946'da H. Th. Bossert'le birlikte Ada- na'nın Kadirli ilçesindeki Karatepe'yi bilim kültür evrenine tanıttı. Buradaki Hitit yerleş- mesini bir açık hava tnüzesine dönüştürdü. Yörenin "Ulusal Orman Parkı" olmasını sağladı. Bölgedeki Aslantaş Göl alanı ve çev- resinin tarihsel, doğal değerlerini belgcledi. Haçlılar'dan kalma Kumkale'nin kurtanna kazısını yaptı. Karatepe çevresindeki çalışmalan, kültür evreni için başlı başına gerçek bir kahraman- lık olayıdır. Her şeyden önce, Aslantaş Bara- jı'nın üst kotunun indirilmesini sağladı. Ko- layca söyleniveren bu olayın bir ucundan ta- Halet Çambel, ortaya çıkardığı Hitit yerleşmesini bir açık hava müzesine dönüştürdüğü Karatepe Oren yerinde. Ödül töreni bugün 2004 Prens Claus Ödülleri İstanbul ödül töreni bugün 18.00'de lstanbul'da Hollanda Başkonsolosluğu'nda yapılacak. Tören, Hollanda Başkonsolosu Marco Hennis'in 'hoş geldiniz' konuşmasıyla başlayacak. Bir piyano dinletisinin ardından, Hollanda'nın Türkiye Büyükelçisi S.I.H. Gosses ve Yaşar Kemal konuşacaklar. Tören, Halet Çambel'e ödülünün sunulmasıyla sona erecek. Küresel boyutta dağıtılan 'Prens Claus Ödülleri', kültür ve kalkınmaya hizmet eden sanatçı ve aydınlara, öncelikle yapıtlannın niteliği göz önüne ahnarak veriliyor. 'Nitelik', adayın mesleki kimliği ve kişiliğiyle birlikte, bir bütün olarak ele alınıyor. Karan etkileyen bir etmen de yapıtın daha geniş bir toplumsal ve kültürel alanda olumlu etki yaratması. Farklı kültürler ve kültür akımları arasında buluşturucu bir işlevi olması da önem verilen nitelikler arasında. 2004 Yılı Büyiik Ödülü, sürgündeki yaşamını ve ülkesine duyduğu özlemi anlatan güçlü şiirleri için Filistinli şair Mahmut Derviş'e verilmişti. nığı oldum. Kimselerin dayanamayacağı bir savaşımdı bu. Ankara'da bakanlıklar arasında mekik do- kuyarak kimselerin inanmadığı sonuca ulaş- tı. Böylece, hem teknik açıdan daha doğru bir baraj tasarlanmasını sağlamış, hem de bir Hi- tit yerleşmesi olan Karatepe'yi sular altında kalmaktan kurtarmıştır. Halet Çambel 'in Karatepe çevresinde bun- dan öte yaptıkları, işini nasıl insancıl bir çer- çeveye oturttuğunun, "Her şeyden önce in- san" dediğinin kanıtıdır. Türkiye'nin elli yıl sonrasını düşünerek ona göre kurumlar oluş- turmak, bu kurumlann korunmalan için ge- rekli önlemleri almaya çalışmak ana ilkelerin- den biriydi. Bütün bu savaşım, orman yakıcılara, ağa- lara, ölüm tehditlerine karşı durarak, eski es- er kaçakçıları ile uğraşarak sürdürüldü. Kısa- cası, Halet Çambel, beygir sırtında geldiği bir yöreyi, yolu, okulu, işlikleri olan, korunan, in- sanları ilerlemeye açık bir yöreye dönüştür- dü. Bu-, Türkiye için "model" bir beceriydi. Elllyi aşkın bilimsel yazı Mersin-Anamur arasında çahşırken, lstan- bul-Şikago Üniversiteleri Güneydoğu Anado- lu Tarih öncesı Araştırmaları Karma Projesi'ni başlattı. Siirt, Dıyarbakır, Urfa illerinde kap- samlı biryüzey araştırmasının gerçekleşmesi- ne önayak oldu. Böylece Çayönü çalışmalan da başladı. 1964-1991 arası yapılan çalışma- lar, 1991 'den sonra yayına dönüştü. Insanın, toplayıcılık, avcılıktan sonra kendi besinini üretebilme aşamasının, bunun sonucu tarım, hayvancılık gibi yerleşik düzene geçişin doğal sonuçlannınbilgileri saptandı. Çayönü'nün in- sanoğlunun en eski ya da ilk yerleşmesi oldu- ğu belirlendi. Bunun Anadolu ve insanlık için ne denli önemli olduğu ortadadır. Michigan Üniversitesi işbirliğiyle 1967'de oluşturulan ODTÜ Keban Bölgesi Tarihi Eserleri Kurtarma, Değerlendirme Projesi'nin (Keban Kurtarma Projesi) kurulmasına ve ya- yınlanna katıldı. 1964'te Aşağı Fırat Kurtar- ma Projesi'ne katkıjarı da unutulamaz. 1976/da TÜBİTAK'a bağlı olarak ODTÜ, HÜ, 1Ü ve Boğaziçi üniversitelerinden bilim adamlarının katılımıyla, Arkeometri Biri- mi'nin kurulmasında etkin oldu. Halet Çambel, 1954'ten bu yana Uluslara- rası Prehistorya ve Protohistorya Bilimsel Bir- liği (CIPSH) Konseyi, 1964'ten beri Alman Arkeoloji Enstitüsü üyesidir. 1979'da Amerikan Felsefe Derneği üyeliği- ne seçilen ilk Türk'tür. 1986'da Italya ona Adelaide Ristori Ödü- lü'nü verdi. 1995'te Türkiye Bilimler Akademisi "şe- ref üyesi" seçildi. Çoğu yurtdışında yayımlanmış elliyi aşkın "bilimsel makalesi" vardır. Halet Çambel Türkiye kültür yaşamının bir anıt kişisidir. Açıklama: Buyazı için Sn. Halet Çambel 'inyülar önce küçücük bir topluluk önünde yaptığı konuş- manın kayıtları ile M. Özbaşaran 'ın, Eczacıbaşı SanatAnsiklopedisi 'ndekiyazısmdan yarariandım. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Sevgili Kardeşim 11 Ocak'ta Onat Kutlar' ın tüm dostları bir araday- dık, Yeni Melek'te. Atıf Yılmaz'dan Yaşar Kemal'e, bu ülkenin önde gelen sanatçılarının büyük bir bö- lümü oradaydı. Kimi sahne üzerinde, kimi salonda; ama hepsinin yüreği Onat için atıyordu. Onat'ı tüm yönleriyle anmaya çalıştık o gece. Bir sanat adamı olarak yaptıklarını vurgularken, toplum- sal sorumluluklarını her zaman bireysel çıkarlarının önünde tutmuş örnek bir aydın olarak selamladık onu. Sevgili Ömer Kavur'un mesajı ile noktalanan gecenin hazırlık çalışmalarına destek veren tüm dostlara şükran borçluyuz (Hepsinin isimlerini say- maya bu köşenin sınırları yetmez)... Ertesi gece, Onat'ın yakın dostlarından Ece, bizleri Kuruçeş- me'deki mekânında ağırladı. Bol bol sanattan ve si- yasetten söz edildi. Sanki Onat da aramızdaymış- casına... Yaşasaydı Türkiye'nin bugünkü haline ne derdi Onat? Sanat alanının piyasaya teslim edilmesine tepki duyardı kuşkusuz. Soldaki parçalanmışlıktan şikâyetçi olmakla kalmaz, bir şeyler yapmaya çalı- şırdı. Kim bilir, belki de CHP'de tüm muhaliflerin or- tak bir isim, mesela Ziilfü Livaneli adı etrafında bir- leşmelerini önerirdi... Ya, "Din elden gidiyor" feryatları için ne düşünür- dü? Ciddiye bile almazdı herhalde. Türkiye'nin kül- türel mozayiğini oluşturan farklı kültürlerin kendini daha rahat, daha özgür bir biçimde ifade etmelerin- den mutluluk duyardı. Ah sevgili kardeşim, bugün aramızda olsaydın, eminim bir zamanlar Yılmaz Güney'e nasıl sahip çıktıysan, sanat alanındaki yeni çıkışlara, genç so- luklara da öyle sahip çıkardın. Ahmet Kaya'nın Kürt- çe türküsünden rahatsızlık duyup, onu linç etmeye çalışanlara karşı çıkardın; Ferhat Tunç için imza ve- rirdin; Fuat Saka'nın 'Lazutlar'mı, Muammer Ke- tencoğlu'nun 'Ayde Mor/'sini, 'Kardeş Türküler'i, 'Üç Kadın'\ dinlemekten mutlu olurdun. Yeşim Us- taoğlu'nun 1z' le başlayan serüveninin ulaştığı nok- tada, 'Bulutlan Beklerken'deki dingin feryadını, özenli çerçevelerini keyifle izlerdin. Uğur Yücel'in 'Yazı Tura's\n\ tüm eksiklerine, fazlalıklarına karşın al- kışlardın diye düşünüyorum. Erden Kıral'la 'Hakkâh'deBirMevsim'in senaryo- su üzerinde çalıştığınız günlerde, Kürtçe diyalog ya- sağını en güzel, en sanatsal biçimde delmiştiniz, bir- birinin dilinden anlamayan iki insanı, küçük bir ço- cuğun kulaklara fısıldayarak yaptığı çevirmenlik ara- cılığı ile konuşturarak... Bugün bu yasakları tam ola- rak geride bıraktık diyemiyorum (uygulamalaryasa- lardaki değişimle at başı gitmiyor ne yazık ki) ama, önemli bir mesafe aldığımız da bir gerçek. Yavuz Turgul'un 'Gönül Varas/'nda, bir öğretme- ni yöre halkıyla Kürtçe konuşturması, Aynur'un o gü- zelim sesinden bir Kürtçe türkü kullanması bile top- lumdaki değişimin somut biryansıması (ŞenerŞen'i insan olarak ve oyuncu olarak sevdiğini bilirim. Keş- ke 'Gönül Yarası' nı görebilseydin. Daha da çok se- verdin. Üstelik Meltem Cumbul da çok iyi. Ah, bir de Yavuz, öyküdeki tüm sorunları çözümlemekten vazgeçebilseydi). Tiyatrodan da birkaç örnek vereyim: 'Seyr-i Me- sel' adlı genç bir tiyatro, farklı kültürlerin masalları- nı taşıyor sahneye. Ben Zazaca bir masalı, 'Şahma- ran'\ izledim. Hareket, söz ve müzikten yararlanarak ortaya konmuş tam bir takım çalışması. Son yıllar- da izlediğim en güzel oyunlardan biri (Nasıl anladın dersen, gençler oyundan önce öyküyü özetlediler). Bir de, İşıl Kasapoğlu'nun tiyatrosundan 'Semaver Kumpanya'dan söz etmeliyim. Son yılların en tutar- lı repertuvarını ortaya koyan bu genç ekibin 'Mem- uZ/n'destanını nasıl coşkuylayorumladıklarını gör- meni isterdim. Farklı dillerden, farklı kültürlerden bahis açıldı ma- dem, Ermeni kültürüne ilişkin iki önemli yapıttan söz açmalıyım. llkine, Tünel meydanındaki pasajı Istan- bul'un en keyifli kafe-restoranlarından birine dönüş- türen Hacer Gündoğdu'nun mekânı KV'deki bir söyleşide rastladım. Takuhi Tovmasyan'ın kitabı 'Sofranız Şen Olsun'dan söz ediyorum. Yemek ta- rifleri aracılığı ile bir kültürün tüm inceliklerini yansı- tıyor Tovmasyan. O gece KV'de yanımda oturan edebiyatımızın genç yaratıcılarından Jaklin Çe- lik'ten, bir başka önemli sanat olayını öğrendim. Os- man Köker'in editörlüğünde, 'BirZamanlar' yayın- cılık tarafından yayımlanan 'Sireli Yeğpayrıs- Sevgi- li Kardeşim' dev bir çalışma. Kartpostallar aracılığı ile yüz yıl önceki Türkiye'de Ermenilerin izini sürü- yor. Bu önemli kitabın 'Karşı Sanat'ta açılan sergisi- ni görmeni ne çok isterdim. Bitirirken, Yeni Melek'te, Ece'de, KV'de aramızda olamayan iki dostunu, Duygu Asena'yı ve Mehmet Ulusoy'u, senin adına ve onların eksikliğini hisseden herkes adına kucaklamak istiyorum. Sevgili kardeş- ler, hadi, bir an önce iyileşin... vecdisayar@yahoo.com Nâzım Hikmet ve Aziz Nesin amlacak • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Nâzım Hikmet ve Aziz Nesin, 15 Ocak'ta Izmir'de düzenlenecek iki ayrı törenle anılıyor. tzmir'i Sevenler Platformu tarafından Kültürpark Izmir Sanat Bahçesi'ndeki Nâzım Hikmet heykeli önünde düzenlenecek tören saat 11 .OO'de başlayacak. Nâzım Hikmet'in 103. doğum günü nedeniyle gerçekleştirilecek törene, eski Kültür Bakanı Prof. Dr. Suat Çağlayan ve Konak Belediye Başkanı MuzafFer Tunçağ konuşmacı olarak katılacak. Törende Nâzım'ın şiirleri okunacak ve bir müzik dinletisi sunulacak. "Nesin Vakfı ile Dayanışma ve Yazar Aziz Nesin'i Anma" etkinliğiyse aynı gün îsmet Inönü Sanat Merkezi'nde saat 19.00'da gerçekleştirilecek. Adnan Ekinci, Ali Nesin, Demirtaş Ceyhun ve Hidayet Karakuş'un konuşmacı olarak katılacakları program kapsamında, Aziz Nesin anısına hazırlanan sinevizyon gösterimi sunulacak. Vedat Sakman, Grup Laçin, Mazlum Çimen ve Yasemin Göksu'nun müzikleriyle yer alacağı etkinliğin davetiyeleri, Konak Kültür Merkezi, Alsancak lletişim, Sel, Kelepir ve Yakın kitabevleriyle Karşıyaka Pan Kitabevi'nden edinilebilir. Bugün I ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZt'nde 19.30'da İDSO konseri. Şef: Antonio Pirolli. Solist: Gülsin Onay (piyano). (0 212 251 56 00) • BABYLON'da 23.00'te MoğoUar konseri. (0 212292 73 68) • CEMAL REŞİT REY'de 19.30'da Hasan Cihat Örter resitali. (0 212 232 98 30)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear