25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÛL 2004 RAZARTESİ HABERLER Adli Tıp Kurumu 3. thtisas Kurulu Başkanı olarak Wernicke Korsakoflulara çelişkili rapor vermişti Nur Birgen'e3aycezaŞULEKÖKTÜRK Istanbul Tabip Odası (ÎTO) Onur KuruJu, AdJi Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nur Bir- gen ve 5 adli tıp uzmanı hakkında, hafızasını yitiren hükümlülere çe- lişkili raporlar verdikleri gerekçe- siyle 3 ayn dosyadan "bireraymes- lekten alıkoyma" cezası verdi. Prof. Dr. Nur Birgen, Dr. Oktan Aktürk, Dr. Ömer Can Gökdoğan, Dr. Erbil Gözülarmızı, Dr. Esin Öz- türk, Dr. CemalYalçmErgezer ve Dr. Birsen ÜBdi, Wemicke Korsakof has- talan Enver Yanık, Ashhan Gençay ve Bekir Balyemez'e çelişkili rapor verdikleri gerekçesiyle ITO Onur Kurulu'naşikâyetedildiler. Şikâyet üzerine soruşturma başlatan Onur Kurulu, üç hasta hükümlünün dos- yalannı incelemeye aldı. Incelemelere göre Enver Yanık 20 Ocak 2003 ve 23 Temmuz 2003 ta- • Wernicke Korsakoflulara verdiği çelişkili raporlara karşın Adli Tıp Kurumu 3. îhtisas Kurulu Başkanlığı görevine devam etmesi ile tanınan Prof. Dr. Nur Birgen ve 5 adli tıp uzmanı, Istanbul Tabip Odası (ÎTO) Onur Kurulu'nca gerçeğe aykın rapor düzenledikleri için 3 ayn dosyadan "birer ay meslekten alıkoyma" ile cezalandınldı. rihlerinde 3. thtisas Kurulu'nca mu- ayene edildi. 29 Ocak 2003 tarihli ilk raporda Yanık'ın. "beslenme yeter- sizüğine bağb genel durum bozuklu- ğu,organikamnestiksendrom" has- talığını taşıdığı ve bu hastalıklann ce- zaevi şartlannda hayatı için tehlike oluşturduğu kaydedildi. Ancak 6 ay sonra yapılan muayenenin ardından verilen raporda, belirgin bir düzel- menin gözlendiğı belirtildi. Şikâyet edilen doktorlar tarafindan farkh tarihlerde 4 kez muayene edi- len Bekir Balyemez "in ılk raporun- da, "İkri derecede bestenme yeter- sizliğine bağhgeneidurum bozukhı- ğu ve VVernicke Korsakof Sendro- mu" arızasını taşıdığı ve cezaevi şartlannda hayati tehlike arz ettiği yer aldı. Balyemez bu rapora dayanıla- rak serbest bırakıldı. Sonraki rapor- larda, durumunun aynen devam et- tiği belirtildi. Ancak ilkinden yak- laşık 2 yıl sonra verilen son rapor- da, Balyemez'in sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Aslıhan Gençay ise yine Birgen ve arkadaşlannca, 25 Mart 2002 ve 12 Aralık 2003 tarihleri arasında 4 kez muayene edildi. Yapılan muayene- lerinin ilk ikisinde, "fleri derecede bes- lenme yetersizüğine bağb genel du- rum bozukluğu ve Wernicke Korsa- kof Sendromu" tanısı yinelendi. Kontrolüne gerek olmadığı belirti- len üçüncü raporun ardından, 12 Aralık 2003 tarihli son raporda "ha- tihaar durumun hastalık, sakatfak ve kocama hali kapsamında ounadı- ğmın kayrtiı olduğu" yazıldı. Bu çelişkili raporlar üzerine bilir- kişi görüşüne başvuran Onur Kuru- lu, "Beyin hasaruım onanmının ve en belirgin düzelmenin ilk 6 ay için- deolanakb olduğu,ilk 1 yılnkizlemin ardından 6,8 ve 10 ay sonra yapılan muayenelerde beyin hasannm dü- zeJmesinin beklenmediği ve6ayaray- la yapılan muayeneler ve düzenlen- miş olan raporlann bilimsd çauşma- larışığmda çelişkili olup tutarhhk ta- şunadığı" yanıtını aldı. İTO Onur Kurulu soruşturmanın ardından, Prof. Dr. Birgen, Dr. Ak- türk ve Dr. Gökdoğan'ı bu üç kişi adı- na, Dr. Gözükırmızı'yı, Yanık ve Balyemez adına, Dr. Ersin Oztürk'ü, Balyemez ve Gençay adına, Dr. Er- gezer'i Balyemez adına, "gerçeğe aykın rapordüzenledikleri'' ve "Tıb- bi Deontolojj Tüzâğü'nün 16. mad- desini ihlal ettikleri" gerekçesiyle l'er ay "geçici olarak meslekten ab- koyma" ile cezalandırdı. Buna gö- re Birgen, toplam 3 ay meslekten men cezası almış oldu. Vizite eylemi ve miting yapılacak Memursendikaları toplugörüşmelere hazırlıkyapıyor İSTÂNBUL(AA)- Me- mur Sendikaları Konfe- derasyonu (Memur- Sen) Genel Başkanı Ahmet Aksu, kamu personeline yönelik ücret artışlann- da dayanışma sağlanma- sı için diğer sendikalarla görüşmeleri sürdürdük- lerüıi bildirdi. Aksu, dün KESK Genel Başkanı SamiEvren'ı zi- yaret etti. Aksu yaptığı açıklamada, kamuda ça- lışan personelin ücret ar- tışlan konusunda diğer sendikalarla görüşmeleri sürdürdüklerini belirterek "Öncegörûşbirliğinevur- ma konusunu çözeceğiz. Buna bağh olarak daha sonra da eylem birtiğimiz gündeme gelecek. Ortak bir çahşma yapahm iste- dik Diğer sendikalarla 7 EylüTde teknik, 13 Ey- lül'de de başkaniarseviye- sindegörüşeceğiz. Ondan sonra ortak karar ve dü- şüncelerimizi hükümete ve kamuoyuna açıklaya- cağc" dedi. 'Hortumculara kaynak bulunuyor' Hükümetin, sendikacı- larm bir şey istemesi ha- ünde "Kaynak yok" de- diğini söyleyen Aksu, "Ancak 50 milyar dolar parayı hortumculara bu- labilfyorlar. Bunun attm- da başka şeyler anyoruz" diye konuştu. Hüküme- tin, okullar açılırken ka- mu personelinin çocuk- lannın okul masrafînı kar- şılayamayacağını anladı- ğını ifade eden Aksu, "Onun için maaşlan 10 Eylül'de vermeyi karar- laştu-düar" dedi. KESK Genel Başkanı Evren de hükümetin ver- meyi planladığı yüzde 8'lik artışla kamuda çalı- şan 2 milyon kişiyi hiçe saydığını belirterek şöyle konuştu: "MFnindayat- malanyla hükümetin uy- gulamaya koyduğu eko- nomik programdan sade- ce kamu çahşanlan değiL tophunun tünı kesimi ra- hatsızdır. Biz bu rahatsız- hğımızı anlatmak için 13 Eylül'de istanbuTdan An- kara'ya yürüvüş eviemi, 15 EylüTde tüm kamu ça- hşanlan olarak vizite ey- lemi,25E\1üI'dede8lil- de miting eylemi gerçek- leştirecegiz. Istediğimizi alamazsaktophunun tüm kesimleriile eylemkrimiz devam edecektir." E\Ten de kamu emek- çilerinin sendikal haklan için mücadeleyi ortaklaş- tıracaklannı açıkladı. Ülkücülere coplu müdahale Fener Rum Patrikhanesi önünde eylem yapan Ûlkü Ocaklan'na bagh grup, patrikhaneye yürümek tsterten pofisin cop ve biber gazh müdahalesi sonucu engeOendi Babt'taki patrikhane önünde topbnan 500 Idşûik grup adma açddama yapan Istanbul Ülkü Ocaklan Başkanı Yüksd Kaled, Tünaye'nin, AKP'nin uluslararası çarpık ibskileri sonucunda ABD veAB'nin tşgali altma gjrdigini öne sürdü. Patrik gjbi ghdirümiş bir kuklayı önce ağaca asan, sonra da vakan grup, patrikhane kapısma doğru yürüyüşe geçti. Kendilerme engel obnaya çahşan polise taş atan grup, güvenük kuvvetierinin cop ve biber gaa kullanarak yapoğı müdahale sonucu engeltendL Fener Rum Patrikhanesi ise eylemi kmayarak obvlann İürkiye'nin ÂB\v üyeliğmi engeOemeye çahşan kisilerin tahrikleriykgerçekleştiğiÖDe söriUdu. (Fotoğraf: AA) Yargıdaki ayncalıklardan şikâyet ederken Ulaştırma Bakanı Yıldınm'ı savundu Çiçek'ten6 Bize dokınımaym da' tavrı ANKARA (ANKA) - Adalet Bakanı Cemil Çiçek Türk yargısınuı önündeki en önemli engelin anayasa ve yasalarda bazı kesimlere verilmiş ayncalıklar ol- duğunu belirterek, "Savcüannuz Türk miDetiadmayargdama>apı>or amaTürk miüeti adma bu soruşturmayı \ürütemi- yor" dedi. Bakan Çiçek, bir özel televizyon ka- naluıda katıldığı programda, yargının genel sorunlanna ilişkin degerlendirme- lerde bulundu. Çiçek, yargının en önem- li sorunlanndan binnin toplumun ve si- yasi iktıdarlann bakış açısından kaynak- landığını belirtirken, yargıya yapılacak yatınmın seçim kazandırmayacağı gö- rüşünden hareket edildiğıni söyledı. Yar- gıya ilişkin sorunlann sadece fıziki ve maddi olmanın dışında yargılama süre- cinde de görüldüğü ifade edilerek bu yönde neler yapılması gerekhğinin so- ruhnası üzerine Çiçek. yargının yargıla- ma işleminde en ciddi sıkıntıstnın ayn- calıklar olduğunukaydetti. Çiçek, "Yar- guım bunca sorunlan içinden bir sonı- nu var Idesas bence yargmm taröşıhr ha- le gehnesinde enönemlifaktördür. Bu da Türkrve'deki ayTicaukiardu* n dedi. Çiçek, Yargıtay-MİT- Çalacı olayuıı anımsatarak şöyle konuştu: "Olay sav- cıya intikal ediyor, savcı soruşturma ya- yor. Bugün Türk yargısının önündeki en önemli problem bana göre özeDflde yoi- suzluk dosyahumda, başka türtü dosya- larda bu ayncahklardu*. Bu ayncahkla- nn ana> asada da>anaklan var. GeKn bu ayncahldan kaldırahm. AB ülkelerinde buayncalddarnere>ckadarsaouıılanonı- • Yargı mensuplannın anayasadan ve yasadan kaynaklanan dokunulmazlıklannı yargı sisteminin en önemli sorunu olarak nitelendiren Adalet Bakanı Cemil Çiçek, tren faciası sonrasında hazırlanan raporda siyasi sorumluluğa işaret edilmesine rağmen Ulaştırma Bakanı Yıldınm'ın görevde kalmasının normal olduğunu savundu. pacak Dh eünı Id dört parçah bir resim, sa> cuun burada ancak bir parçasından soruşturma>ı götürme imkânı var. Onun dışındakilere gelince, ana\-asadan, >usa- dan kaynaklanan bu ayncalıklar Çin Seddigjbi bizim sa% cdarumzm önüne set çekrvor. Bu da faturayı yargıya çıkan- ya indirilim, fazlahklannı kaldırahm. Türk milleti adına yargdama yapryor ama Türk milleti adına bu soruşturma- yıbizim savcüanmızyürütemiyor. Bu ay- ncahklar anayasadan ka\naklam>x>r." Çiçek, yargılama usulünde yaşanan bir sıkuıtınm da zamanaşımı olduğunu belirterek, özellikle yolsuzluk konulann- da bazı yerlerde soruşturmalann bekle- tildiğini, zamanaşımına 1 -2 ay kala sav- cıya dosyalann verildiğini kaydetti. Bakan Çiçek, Yıldınm'ı savundu Çiçek, "hızlandınlmış tren kazası" sonrasında hazırlanan raporun siyasi so- rumluluğa da işaret ettiğinin ifade edil- mesi üzerine, hükümet olarak kendile- rine tanınan yetkileri kullanmamazlık etmediklerini söyledi. Konunun yargıya intikal ettiğini beürten Çiçek, Ulaştırma Bakanı Binah' Yüduım'ın isnfa etme- mesini "Bakan görevinde olduğu için aksayan bir şey yok 10" sözlenyle de- ğerlendirdi. Çiçek, zinaya ih'şkin TÇK'de yapıl- ması öngörülen düzenlemeler çerçeve- sındeki tartışmalann anımsatılması üze- rine, konunun taruşılmasına itirazı olma- dığını, ancak tartışmalann şekline itira- zı olduğunu söyledi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Ömer Faruk Ciravoğlu'nu ilk kez /anlış hatırtamıyorsam bir Dev-Genç Kunjltayındatanımıştım. Dev-Genç için- de aynlıklarçıktığında Anadolu'dan sos- /alist gaıplar Ankara'ya geliyor, bölün- •nelerin nedenlerini öğrenmeye çalışıyor- lardı. Bu ayrılıklar konusunda oniar da oir tercih yapmak zorunda kalıyorlardı. ûmer Faaık da Trabzon'dan bir grup 3ençle gelip bir karar vermeye çalışan- ar arasındaydı. O günlerden bu yana tam 35 yıl geç- "niş. Omer Faruk o zaman yanlış anım- samıyorsam lise öğrencisiydi, ben de Si- /asal Bilgiler Fakültesi'ndeokuyordum. D yıllarda okumanın ne önemi vardı ki! 3ütün geleceğimizi devrimci mücade- eye göre planlıyorduk. Aradan 35 yıl geçti, ömer Faruk bu 35 yılın bir kısmı- ı\ cezaevlerinde, bir kısmını yurtdışın- ja siyasi mültecilikte geçirdi. Çoğunu da "Aydınlıkçılar" diye anılan grubun Dir miiitanı olarak. Yaşananlarbiryönüyletarih oldu. Bir- ?Dk arkadaşımızı kaybettik. Kimileri yurt- 'Titrek Hamsi Örgütü' dışında kaldı. Birçoğunuokadarazgö- rürolduk ki! Birkısmının ne yaptığını bi- le bılmiyoruz. Halbuki, çok uzun yılları- mız birliktegeçmişti. Aynı evteri, aynı oda- lan paylaştık. Zaman zaman sert tartış- malar yaptık, zaman zaman işkence odalannda birbirimizin acılarına tanık olduk. ömer Faruk Ciravoğlu, uzun yıl- lar Hollanda'da yaşadıktan sonra şim- di Datça'ya yerteşti. Araştırma yapıyor, kitaplaryazıyor. Son kitabı da "Tıtrek Hamsi örgütû" (Pencere Yayınlan) adı- nı verdiği anı kitabı. Daha önce yayım- lanan bu kıtap, genişletilmiş, zengin- leştirilmiş haliyle yeniden karşımızda. Ciravoğlu, bir yanıyla kapalı kutu ola- rak bilinen "Aydınhkçıiar'm içinde 20 yılını geçirmiş bir devrimci. Çocukken başladığı bu yolculuk ömrünün önem- li bir bölümünü kapsadı. "Tıtrek Ham- si örgütü"ünde kendi yolculuğunu an- latıyor. Ancak bu yolculuk, kişisel bir yolculuk olmadığı için zamanın devrim- cilerini, insan ilişkiierini, tabii "Aydınlık- çılar"\n iç yaşamını da içeriyor. Trabzon'da başlayan yolculuk, 12 Mart askeri darbesiyle Ankara Mamak Askeri Cezaevi'nde hapisliğe dönüşü- yor. Cezaevinden sonra yeniden örgüt- lü mücadele. Söke yöresinde devrimci sendikacılık. Türkıye Işçi Köylü Partisi yöneticiliği ve ardından yeniden askeri darbe ve yeniden cezaevı'. Tahliye olduk- tan sonra tutuklanmamak için Hollan- da'da geçen müftecilik günleriyle anı- lar devam ediyor. Ciravoğlu, yurtdışında sıkıntılar için- de geçen günlerini uzun yıllar sonra şöy\e değerlendiriyordu: "Arkadaşlan- mız 'getto'da yaşıyorlardı, biz de öyle yaşadık. Herkesin birikiahbabı vardı o kadar. Onlarda ne kadar ahbapsa. Bi- ze geri zekâlı muamelesi yapmaktan çekinmezlerdi. Elektronik aletlerini bo- zacağımekorkusuyla eiletmeyenleribi- le olabiliyordu. Ya da bize verilen yar- dım paralarının kendi vergilerinden ödendiğini yüzümüze karşı dillendire- bilirierdi." Ciravoğlu yurtdışında karanlık bir oda- da yaşarken kendi kendisine şunları söylüyordu: "Kim ne derse desin, so- nuçta insan kendi kaderini kendisi çi- ziyordu. Trabzon'da geniş bahçeli, iki katlı Rumlardan kalma evde başlayan yasamı, işte bu karanlık odada devam edecekti. Bu yaşamı kendi seçmişti. Kimseyi suçlamaya ne hakkı, ne niye- ti vardı." Ciravoğlu'nun 12 Mart askeri darbe- si döneminde Söke köylerinde kaçak ya- şadıkları döneme ilişkin ılginç anılannın birisinin içerisinde geçen yıl yitirdiğimiz Profesör Bülent Tanör de yer alıyordu: "Birbirini tanımayan üç adam Ali {Do- ğan Yurdakul), Hasan (Bülent Tanör) ve ben küçük bir kulübenin içindeyiz. Bir radyomuz var, ilk etapta herkes birbiri- nin kimliğini merak ediyor. Garip biroyu- na başlıyoruz. Isimleri keşfetmek zor. Meslekler tanımlanmaya çalışılıyor. O sırada radyoyu kanştıran Hasan (takma adli Bülent Tanör) bir çigan müziği bu- luyor. Hemen bizi susturuyor. Hep bir- likte o güzel yaz gecesi hafiften çalan müziğin tadına varmaya çalışıyoruz. Kim bilir nerelerden gelmişiz ve orada o dağ başında, sazdan kulübenin içinde, üçü- müz de ortak bir kaderin birieştirdiği in- sanlar olarak birbirimize sonsuz yakın hissediyoruz kendimizi." Ciravoğlu'nun anılannda Yılmaz Gü- ney'le, Zürfü Livaneliyle yatılan ha- pisler de var, Aydınlıkçılar içinde süren iç mücadeleler de. Tabii ki her anı gibi bu anılar da sonunda ömer Faruk'un kendi gözlemleri, kendi değeriendirme- leri. Bir döneme, bir yaşama tanıklık ediyor. Birsoluktaokuyacağınızı garan- tı edebilirim. Tanıklıkların gerçek ol- duğunu da. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Terör... Terör bu çağın hastalığı değildir, öyle sanılma- sı da yanıltıcı. Ortaçağın engizisyonu, din kaynaklı terördür. Din kaynaklı terör günümüzde de hükmünü sür- dürüyor. Devlet terörü insanlara ne acılar çektirmiştir. Ekonomik terör, işsizlik ve sefalet biçiminde ya- şanıyor. Terörün yeni biçimi, grupların ve kisilerin sa- vaş biçimi oldu. Ama hiçbir şey, çocuklara yönelik terörün kir- liliğini azaltamaz. Hiçbir haklı gerekçe, Osetya'da yaşanan te- rörün çirkinliğini azaltamaz. Masum insanlara, kadınlara, çocuklara yöne- lik terör her zaman lanetlenmelidir. Her zaman, heryerde, herkes tarafindan lanet- lenmelidir. 1 Eylül Dünya Banş Günü'nde yaptığımız top- lantıda şair dostum Ataol Behramoğlu, bu olay- la yaralanan yüreğinin sesini dile getirdi. Çocuklara yönelik bu terör olayı, sadece ora- daki çocuklan, onlann annelerini babalannı vur- madı. Kendine "insanım "diyen herkesi yüreğin- den vurdu. Bu olay hepimizi derinden düşündürmelidir. Elbette Çeçenler'e yapılan haksızlıklan da dü- şündürmelidir. Elbette dünya ölçeğinde yaşanan haksızlıkla- n da düşündürmelidir. "İnsanım" diyen herkes, bütün haksızlıklann kar- şısına dikilmelidir. Terörün kökünü kurutmak, El-Kaide'nin pe- şinde koşmak değildir. Terörün kökünü kurutmak, ABD'nin listesinde- ki ülkeleri işgal etmek değildir. Tam tersine, büyük devletlerin yaptığı haksız- lıklar terörün kaynaklandır. ABD'nin dayattığı adaletsizlik, terörün en bü- yük kaynağıdır. ABD çıkariannı kollamak uğruna çıkanlan sa- vaşlar, sadece terörü beslemektedir. Aynı gerekçeler Rusya için de geçerii olmak- tadır. Şiddete dayalı her hareket etki-tepki mekaniz- masını işletmektedir. Gene yineleyelim, hiçbir gerekçe çocuklara yönelik terörün bahanesi olamaz. Şimdi hepimiz terör kurbanıyız, hepimiz yara- lıyız. Teröristin yüreğindeki intikam ateşi adaletsiz- likle, haksızlıkla tutuşmaktadır. Bunu görmeden terörie mücadele edilemez. Bütün bunlar düzelebilir mi? Elbette düzelebilir, ancak bu koşullarda değil. Bu koşullan koyanlar uluslararası şirketler ve onlann devletleridir. Dünyanın bütün doğal kaynakları, doğal zen- ginlikleri onlann el koyduğu servetlerdir. Insanlann sefalet koşullan onlara hizmet etme- leri için yaratılmaktadır. Eğer, insana insan olduğu için değer veren bir sistem yürürlüğe girerse, elbette bu durum dü- zelecektir. Bugünkü durum sürüp gittiği sürece bu duru- mun düzelme şansı da olmayacaktır. Bu haksızlıklar, bu adaletsizlikler sürüp gider- se, terör de bitmeyecektir. Eğer karşı çıkılmazsa, devlet terörü de, din te- rörü de sürüp gidecektir. Eğer geçmişin haksızlıklannın hesabı sorula- mazsa bu haksızlıklar sürecektir. Bir süre sonra kimin haklı kimin haksız oldu- ğu bile düşünülmeyecektir. Sadece sonuçlaria yaşanan bir dünyada her- kes kendini kurtarmaya bakacaktır. Ama ne çare ki hiç kimse kendini kurtarama- yacaktır. Mina Urgan'ın güzel deyişiyle, "Her koyun başkasının bacağından asılır". Hepimizin yazgısı bir başkasının yazgısıyla or- tak. Eğer koşullan biz değiştiremezsek hiçbir şan- sımız olmayacaktır. Küreselleşmenin asıl gerçeği de budur. e-mail:erdalatak@superonline.com faks:0212 5139098 Antalyada 25 gözaltı Kredikartı çetesinedarbe ANTALYA (AA) - AntaK/a'da, yerh ve ya- bancı turistlere ait kre- di kartlannı yasadışı yollarla kopyalayarak çoğalthklan ve bu kart- lardan 650 bin Euro pa- ra çektikleri iddia edi- len 25 kişilik şebeke ele geçirildi. Türkiye'ye gelen ya- bancı turistlere ait kre- di kartı ve pin kodlan- nın yasadışı yollarla te- min edihnesi ve temin edilen bu bilgilerin "Beyaz Plastik" deni- len kartlara aktanlarak yurtiçi ve yurtdışında- ki ATM'lerden para çe- kilmesi yoluyla kulla- nıldığı ihbarını alan Antalya Emniyet Mü- dürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Büro Amirliği ekipleri, Alanya, Manavgat ve Serik ilçelerindeki yet- kisiz döviz işlemi ya- pan post ofisleri taki- be aldı. Antalya Çumhuriyet Başsavcılığı'nm koor- dinesinde yürütülen "BeyazDalga" operas- yonu sonucunda, ara- lannda yabancı uyruk- lu bir kadının da bu- lunduğu 25 kişi yaka- landı. Şebekenin ev ve işyerlerinde yapılan aramada kart kopyala- mak için kullamlan ci- hazlar ve bilgisayar sis- temlerinin yanı sua bir miktar uyuşturucu ile elyazması Kuranıke- rim ele geçirildi. Gözaltına alınan 25 kişi, cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluş- turmak ve oluşturulan teşekkül vasıtasıyla haksız menfaat temin etmek suçlanyla adli- yeye sevk edildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear