23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA - t - CUMHURİYET 5EYLÜL2004FAZAR 10 P A Z A R Y4ZDLARI dishab@cumhuriyet.com.tr Bu yılokuUar Tif'li başladı!Fransa'da geçen perşembe ve cuma 12 milyon temel ve ortaeğitim öğrencı, 2004-2005 öğretim dönemi içın yeniden veya yeni "okulhı" oldular. Sizin oralarda dünyah olmanın bilincinde yaşayan çoğu kulağı deliğin hatırlayacağı gibi son zamanJarda buralarda kamu kurumlannda özellikle de ortaöğretimde dini inançlannı dışa vuranlara getirilen yasal Jayafet düzenlemesine dair büyük bir sorun yaşamıştık. Sonunda "aJoJ" tek yolda birleşmişti. Satırlarımızı kaleme aldığımız anlardaki haberlere göre, "okulda sıkma başörtüsü" etrafında düğümlenen gerilim şimdilik çözüJmüştü. 12 milyondan 78 çocuk tüıbanıyla okula gelmiş, ikisi hariç hepsi evlerine dönmüs, binin üstünde kız da başörtülerinı çıkarmış. Bu yumuşak geçişe üç etken katkıda bulunmustu. Bir, yasanın ikna veya caydıncı gücü. tki, Irak'ta kaçınlan iki Fransız meslektaşımız. Christian Chesnot ve Georges Malbrunot'vu kaçıranlar Fransa'dan (onlara göre) özgürlülderi kısıtlayan "türban yasasTnın kaldınlmasıru talep ediyordu. Serbest bıraJülmalan bekienen gazetecilere yönelik tehlike gerçekte galiba onlan kaçıranlardan değil, onlan korumakJa yükümlü Amerikalı "~~ ve resmi Irak ordusundan geliyorîî! Bir konunun altını çizelim. Dindar Müslümandan kindar Hıristiyana, karanlık sağdan aşın sola tüm Fransa kenetlenıp tam bir ulusal birlik örneği sergıledi. "İçislerimize kanşanlara hayır" diye haykırdı. Televizyonda rehine gazetecilerle dayanışma adına sokaklara dökülen sıkma başlı genç kızlan veya sakallı imamlan görecektinız. Ulusal ve uluslararası seferberlik etkileyiciydi... Gelelim 3. faktör ve sadedimize. Ötekiler kadar anında uyancı olmasa da, uzun ömürlü olmasını diledığimiz, yeri hiçbir zaman doldurulamamış, çocuk ve PARIS UĞURHÜKÜM gençlik dergisi "PEF Gadget" 2003-4 öğretim yılıyla yaytn hayatına dönüyordu. Bu da nereden çıktı demeyin? 1940-45 yıllan arasında direnışçilenn gizli yayınlan arasında çocukJara yönelik bir dergi de vardı. "Le Jeune Patriot / Genç Yurtsever." Savaşın ardından legalleşip "Journal de Yaillant / Yigit Gazetesi" adını alan dergi, 1945-1969 arasında ilerici, emekçifer ve sosyal adaletten yana, hatta ideolojik -dergi Komünist Partisi'ne yakın yazar ve sanatçı tarafindan yönetiliyordu- bir çizgi izliyordu. Derginin 1969'da yine sosyal adalet, kardeşlık, eşitlik mesajlan veren ancak devnmcılığı de yakaladığı için genış çevrelerde popülerlik kazanan "PIF" dergisine dönüşmesi çağı yakalamasını sağladı. Ünlüçizer JoseCabreraArnal'uı yaratnğı iri kara burunlu, zeki gözlü. göğsünde san lekesi olan kahverengi kahraman köpek PIF'in etrafina kurulan bu çizgi-roman dergisi, yıllarca Godieb, Mordillo, Pratt, Tabary gibi çizgi romanın dev isimlerini tanıtmakla kalmadı, gençler nezdınde tam bir cumhuriyetçi değerler savunucusu, ilericilik eğitimi aracı da oldu. Ticari başansının temelınde yatan ise dağıttığı "Gadgefleri, bir cins hediyeleriydi. Kullanışlı, eğitici ve monte edilebilir karton, tahta, plastik, madeni oyun ve oyuncaklardan oluşan bu hediyeler genç okurlann sadakatini sağladı. 500 binin üstünde, zaman zaman haftada 1 milyon adet satan PIF, 80'li yıllarda neoliberalizmin kendi alanındaki baş rakıbi Mickey Mouse gibi yayınların pıyasaya girmesiyle okur kaybetmeye başladı. Ve "Günün birinde yeniden umuduyla" 1992'de durdu. fşte o "Bir gün" geldı. Temmuzda deneme sayısı çıkanldı. 390 bin adetlik baskı iki günde tükendi. Bu başan üzerine PIF Gadget, aynı siyasi ve ticari ilkeler ve genç bir ekiple şimdilik aylık olma kaydıyla, çarşambadan itibaren hediyesi artı enfes bir içerikle arzı endam etti. Dergi, "Pif & Hercule", "Docteur Justice", "TilH Muzo" vb ünlü çizgi roman kahramaniannın yanı sıra oyunJar, bilmeceler, meslek tanıtımı, bilim ve dayanışma köşeleri, her ülkeden çocuklann hayatı üzerine portreleri lOOsayfasınayerleştirmiş. Başyazar PIF, ilk yazısında şöyle sesleniyor: "Annen, baban beni iji tanırlar. Onlar vaşlandı ama bende tek kmşık bile >ok... Sayfaların arasında her zamanki oyun \e oyuncaklarla beraber keyifle okuyacağın bir sürii dünya, yurttaşhk, dayanısrna haberi; her türiii meslek, ırk ve kültüre ilişkin bilgi bulacaksm» Sen nasıl okul açıldığında arkadaşlanna kavuştuğun için sevroçliysen ben de sana kavuştuğum için öyle muthıyum." ugur.hukum a paris.com OrtakpazaraNurcu yağıyor 1 Eylül'de Belçika'da 2 milyon öğrenci okula başladı. Yeni öğretim yılının bizler için en ilginç yanı, geçen yıl Brüksel'de Flamanca olarak deneme eğitimine başlayan Lucerna kolejinin Flaman bölgesindeki Anvers, Genk ve Gent'te de şube açması oldu. Lucerna, Latincede "nur" anlamına geliyor. Bu okullar lise denginde. Gent Üniversitesi 'nden H. De Ley'e göre, neo-nurcu Fetfauflah Gülen taraftarlan bu okullann fslam ya da dini okul olmasını ya da Nurcu veya Fethullah Gülen okulu olarak algılanmasını istemiyor. Brussel Deze Week dergisi ise "okulun adımn ve destekçilerinin Gülen'le bu okullann bağtanülan olduğunu gösterdiğinr yazdı. Görüştüğümüz Lucerna Kolejleri Müdürü Ben Grob, Gülen'le bağlanrılan olmadığını iddia etti. Altyapısı ve donanımı ortalama okullardan daha iyi olan bu kolejlerde Flaman müfredatı uygulanıyor ve ek olarak 6 saat Flamanca dersi veriliyor. Okullara çoğunluğu Türk olmak üzere söylemesine karşm, okul saatleri dışında dini eğitım de yapılıyor. Hiç de sırası değilken " Belçika vatandaşhğını alan yabancılar arasında isinı değistirenler arüyor" haberi takılıyor gözüme. 2003'te 90 yabancı kökenlı Belçika vatandaşı isım değişikliği için başvurmuş, bu yılın ilk 5 ayında bu sayı 116'ya ulaşmış. Adalet Bakanı, isim değişıkJığının "iş ve konut bulmayT kolaylaştırması için yapıldığını düşünüyor. Aynmcılık ve dışlanma, neo-nurculann ekmeklerine yağ sürüyor, neo- naziler mürit yaratıyor. Gülen destekçileri, okullannda Türklerin yaşadıklan yerin dilıni öğrenıp ünıversiteye ulaşmasını saglayacaklannı vaat ediyorlar. Öğrencilerin ödevlerine yardım, bilgisayar ve dil dersleri gibi etkinliklerden medet uman aynmcılık denizıne düşmüş Türlder yılana sanlıyorlar. Seçeneksizlik nedeniyle çocuğunu Fethullahçılann ERDİNÇITKU dil kursuna ve ev ödevlerine yardım — — — — — saatine gönderen demokrat Türkler bunun kanıtı. ADD'ler ise ellerinden BRÜKSEL Brüksel'de 33, Genk'te 64, Gent'te 63 ve Anvers'te 82 öğrenci kaydolmuş. Yazı kaleme alındığında toplam öğrencı sayısı 242 idi. Grob 4 okuldaki toplam kapasitelerinin 300 olduğunu söylüyor. Okulun, Fethullahçılarla çağnştınlan BETLAD (Belçika Türk fşadamlan Derneği), bazı Türk işadamlan ve öğrenci velilerince finanse edildiğini söyleyen müdür, bazı işlerin de imece usulü yapıldığını iddia etti. Zaten Brüksel'deki okul da BETÎAD ve Fettullahçılann diğer bir örgütü olan Prizma ıle aynı binada. Lucerna kolejlerindeki öğrencı sayısının 250'yi geçmesı halinde bu yıl Flaman hükümetinden mali destek alacaklannı söylüyor Grob. Işin garibı, Flaman hükümetinin eğitim bakanı bir sosyalist! Belçika Atatürkçü Düşünce Derneği (BADD) Başkanı Mahir Pala ve Onur Kurulu Başkanı tsmail Sömnez durumun kaygı verici olduğunu belirtiyorlar. Pala'ya göre "Fethullahçılar zaten Belçika'da vardılar. AKP iktidan ile biıükte vükseten değer oldular. Milli Görüş, İslami İıoldingier için toplanan paraiar yüziinden prestij kaybedince ortalık Fethullahçılara kaku." Sönmez, kolejin açılmasında önceki dönem Flaman Yeşiller Partisi'nden senatör olarak görev yapan Meryem Kaçar'ın payının büyük olduğunu söylüyor. Fethullahçılar, Belçika'daki yurtlannda genç beyinlere Hoca Efendi kasetleri dinletip dini kitaplar akutuyorlarmış. Brüksel'deki okulun halı iöşelı olması ise ilginç. Acaba ayakkabılar jıkartılıp mı ders yapılıyor? Ya da namaz mı tıhnıyor? Sadece kendileri takjyye yapmıyor, Belçikalı müdüre de takjyye yaptınyorlar. 3rob. öğretmenlerin Belçikaîı ya da burada /etişen Türkler olduğunu söylüyor. Kolejin ;ğitim dili ise Flamanca. Ancak okulda Fürkiye'de ya da ABD'de iyi eğitim görmüş iğretmenlerdegörevlendirilmiş. Bunlar Flamanca ders veremeyeceğine göre demek ki iersler Türkçe veriliyor. Müdürün dini konuda iaskı yapılmadığım ya da ek ders verilmediğinı geldiğınce aktif olmaya çalışıyorlar. Türkiye'de ADD'lere devlet desteğini kesen AKP, Belçika'daki ADD'lere de mesafeli. BADD Başkam'nın hiciv yüklü "28 Şubat'tan sonra herkes Atatürkçüydü!" saptamasını anımsıyorum birden. Şimdılerde ise AB'nin başkentine, eski adıyla ortak pazara Nurcu yağıyor! erdincutku@binfikir.be Gemikaraya çıktıJaponya'nın Hiroşima kenti açıklannda- >saJdkami Adası, faciamn eşiğinden döndü. 498 ton ağuiığındaki yûk gemi- si Şin Tsunetogo Maru, sabahın erken saaderinde, uykusuz kaptanı yiizünden dosdoğru karaya çakıldı. Kıvıdaki çok sayıda bina ağır hasar görörken geminin doğnıca karaya yö- neldiğini goren insanlann evierinden kaçması sonucu sadece bir kişi yaralandı. (REUTE RS) Geronimo'nun hayaleti...Teksas'ın cehennem sıcağında işten çıkınca Bodrum, Çeşme ve Antalya hayallenyle üniversite havuzunun kenanna uzandığım bu ağustos ayında hayatıma renk katan bir şey annemle babamın zıyareti oldu. Tabii ki onlan sadece Teksas A&M Üniversitesi'nin olduğu College Station'da değil, Houston, Dallas, Austin ve San Antonio'da da gezdırecektim. ilk hedef olarak içinden geçen nehriyle favori şehirlenmden olan San Antonio'yu seçtik. Bu şehir Meksika kültürünün etkisiyle bir Latin şehrini andınyor. San Antonio'ya gidip de Alamo Kalesı'ni görmeden dönmek olmaz. Çünkü hepımiz Alamo'yu John Wayne'in 1960 yapımıThe Alamo - Alamo Fedaileri" filminden hahrlanz. Biz de ilk iş olarak şehir merkezindeki bu küçük kaleyi gezdik. 1724'te yapılmış. 70 sene boyunca misyonerlere ve onlann binbir yol deneyerek Hınstiyan yaptığı Kızılderililere yuva olmuş. 1835"te Teksashlar şehirdeki Meksikalı askerlere karşı ayaklanmış. Meksika asker göndermiş. TEKSAS Meksikalılar ile çatışmada Alamo Kalesi'ni savunanlar yenilmiş; çoğu ölmüş. Ama sonra Teksas Meksika'dan bağımsızlığını kazanmış, ABD'ye katılmış. Bağımsızlık ruhu Teksas'ta hâlâ güçlü. Pek çok yerde ABD bayrağının altında tek yıldızlı Teksas bayrağı görülüyor. Bu küçük kale ABD tarihinde "Teksas DevrimF olarak anılan harekette önemli.. ama Türkiye gibi zengin kültür ve tarihi ——— olan bir ülkeden gelen bizleri fazla etkilemedi. Yine de babam Alamo'da ölenlerden David Crockett'i çocukken okuduğu bir kitaptan hatırlayıp özel bir tat aldı. Şebir merkezinden arabayla 15 dakika uzakta olan hostelimize gidince şaşırdık... Karşımızda çok güzel bir köşk vardı! Annemin nıspeten ucuz olsun diye hosteller kitabmdan bulduğu bu yer meğer ulusal tarihi eser imiş. Amerikan ordusunun 5. karargâhı 1875'ten ADALET BARIŞ GÜNERSEL beri bu civardaymış. 1906-1909 yıllannda General John BuDis ve ailesi için yapılan köşk 1983'ten beri motel olarak kullanılıyormuş. Bullıs House Inn adlı motelde, broşürde yazdığı gibi, gerçekten "klasik güney üslubunu" yaşamak mümkün. Neo- klasık köşkte Yunan sütunlan, kavak ağacından merdivenler, parke yerler, mermer şömineler var. Kendimizi, geçmişe gidip General'in evinde ağırlamyormuşuz gibi hissettik! Tavan 4.5 metre; lüks avizeler. Fransız stili pencereler... Köşkün ilk sahibine gelince, 1841 -19II yıllannda yaşayan New Yorklu Buffis 1867-1882 döneminde Kızılderilileri Teksas tan çıkarmak üzere Amerikan ordusunda yer almış. Emekliye aynldıktan sonra köşkte sadece iki sene yaşamak kısmet olmuş. Beklemediğimiz bu güzellik önce etkiledı. Ama daha sonra öğrendiğimiz iki şey bizi tedirgin etti: Birincisi, Bullis, Apaçi lideri Geronimo'nun yakalanmasında önemli rol oynamış; onun evinde ağırlanıyor gibi olmaktan ötürii kendimizi biraz kötü hissettik. Annesi, kansı ve üç çocuğu Jspanyoi askerlerince öldürüldükten sonra beyazlara düşman olan Geronimo hem yaman bir direnişçi hem de ruhani lidermiş. Ikincisi, evle ilgili bir efsane: Geronimo yakalandıktan sonra bir süre ev in yanındaki hapishanede tutulmuş. 1909'da, 80 yaşında öldükten sonra ruhu köşkte geceleri dolaşmaya başlamış. Köşkte kalanlar arasında bu son Apaçi savaşçısını gördüğünü iddia edenler varmış. Gayet ucuza bu kadar güzel bir yerde kalınabildiği halde bizden başka kimsenın olmaması bize tuhaf hatta ürpertici geldi. Gece "Manıtu!" diye mınldanan adam babam mıydı, yoksa Geronimo'nun hayaleti mi, bilmiyorum. Böylece annem ve babamla sadece tarihi bir şehri gezmek değil, aynı zamanda perili bir köşkte kalmak da nasip oldu! Sahi, acaba dünyada hangisi daha ünlü? Bullis mi, Geronimo mu? bgunerse!2(a hotmail.com ACI KAYIP Türkiye, erdemli bir insanını daha kaybetti. ERDOGAN ERDEM O, kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkasına yapmayan biriydi. Beynindeki ışık, gözlerinde ve dudaklannda parlar gibiydi. RAMAZAN KARAKALE PRAG EYLÜL FIRSATI Panoramar.b 0212 253 8787(pbx) • Bakırköy: i60 39 10 • Kozyatlğı: 411 15 72 • »taşehir: 451 52 01 • Ankara: «6( M 03 ArtJfa: «40 1$ SS • lursa: 223 «5 96 • Safnsn: 433 17 70 - Lelkoşt: 227 «2 0 i BİGASULHHUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2002343 Esas 2003/131 Karar Davacı Içtaş vekili tarafindan davalılar Fatma Çoban ve arkadaşlan aleyhine açılan izale-i şü>iı davasının yapılan yargılaması sonunda: Biga ilçesi Değirmencik kö>oi Bağlar mevkii 277 ve 278 nolu parseller üzerindeki ortaldığın satıla- rak giderilmesine karar verilmiş olup, dahıli davalı- lardan Şahın îzmir'e işbu karann iJanen tebliğine karar venlmiş olmakla karann gazetenin ilan tari- hinden itibaren 8 gün içerisinde kanun yoluna baş- vurulmadığı takdirde kesınleşeceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 39622 ÇAVDAR OTEL SARMSAKLI-AWALDC Sanmsakirnın en güzel dönemi Eylül av'inda, teraiz, güvenli, huzurulu bir tatıle beldiyoruz 2 kişilik odalarda kişi başı YP. 25.000.000.- TL 6-12yaş%50indirim. Odalarda Klima. Dus, WC KAIVIPAIVYA EMEKLÎLERTATÎLE 14 gün Y.P. 290.000.000 TL 7 gün Y.P. 150.000.000 TL Tel: 0266-324 11 60 cavdaroteK2cavdarotel.com Cumhuriyet Mahallesi (Çanta mevkii) 1. Kısım'da yol kenarı, köşe parsel 332/6 52O m 2 arsa üzerinde, 159 m 2 dublex natamam ev. TİP: Eko5 SATILIKTIR (O532) 66S 79 57 Phevos ve AthenaEffie ile birbirimizi uzun süredir görmemişrik. Divani Caravel'in lobisüıde oturmuş bira içerek hasret gideriyorduk. "Şu bizim Dhan Oteti'ni de ahp Divani Karavel yapdmz ya, arük sizden korkulur!" dedım. Effie, Atina'da bir ilaç firmasının yöneticilerinden biriydi. Anne ve babası îstanbul'dan ülkelerine dönmek için biraz geç kalanlardandı, belki de acele etmeyenlerden... Evlendikten sonra, I972'de gelmişlerdi Atina'ya. Serin bir mart akşamrydı. YunanJılann 25 Mart'ta kutlayacaklan milli bayramlannın hemen öncesiydi. EfTıe'nin yoğun işlerinin arasında bu tatilden yararlanıp birkaç günlüğüne de olsa Türkiye'ye kaçacağı için gözleri parlıyordu. "Eee, 25 Mart'ta neyi kutlayacaksıntz bakahm? Gerçi sizin kutlanacak bir şeyiniz v arsa o gün bizim için yaslı bir gündür ya neyse!" Pek de anımsayamamıştım doğrusu, 25 Mart'ta Yunanlılann nasıl bir zafer kazandıklannı; zaten anlı şanlı bir şeyse bizim tarih kitaplannda yen yoktur... Sonra savaşçı atalanmın genlerime saldığı güvenle "Gerçi biz yash gittigiıniz yerden şen dönmesini de bihriz..." dedim. Bir yandan da 25 Mart'ta ne olduğunu hatırlamaya çalışıyordum. Ama boşunaydı. Bizim eğitim programımız onlannkinin aksine 25 Mart'a değil, 30 Ağustos'a göre ayarlanmıştı. îşte böyle ince bir ayar yapılmıştı. Effie ile bize düşense her iki bayrama da boş verip bu günleri birbinmızın ülkesinde tatıl yaparak değerlendirmekti. Onun için ben de Effie'ye 30 ATİNA ŞANSEVTÜZÜN Ağustos Zafer Bayramı'nda Atina'da olacağıma söz verdim. Hatta bundan sonra o 25 Mart'ta îstanbul'da, ben de _ _ ^ _ ^ _ _ ^ ^ _ ^ ^ 30 Agustos'ta Atina'da olacaktım ve böylece milli bayramlanmız birbirimizin ülkesinde geçireceğimiz keyifli tatillere dönüşecekti. Zaten gün gelecek, tüm milli bayramlar tarihe kanşacaktı. Bizim için bayram, sırtımızı erken gelen Akdeniz güneşine verip soğuk biralanmızı tokuşturmaktı, bu güzel bahar gününde birbırimizle şakalaşmaktı. Türk mü Yunan kahvesi mi derken "Boş veeer, nasıl olsa ikimize de Araplardan geldi!" deyip kahkahalarlagülmekti. "OBmpiyat hazırtıklan nasıl gidiyor komşu?" diye sormaktı. Effie'nin çantasmdan çıkardığı maskot Phevos'un şimdiye kadarld en çirkin olimpiyat maskotu olduğunda hemfikir olmaktı. Sonra birer antikçağ kuklası olan olimpiyat maskotlan Phevos ile Athena'run öyküsünü anlatmıştın bana. Onlar bizden çok önceleri de dosttular demiştin. Antıkçağlardan beri... Yedinci yüzyıldan kalan bu antik oyuncaklara o zamanlar Daidala dendigini anJatmıştın bana. Yunanistan'a da ancak böyle arkeolojik bir maskot yakışırdı zaten. Işte böyleydi bu millet; her şeylerini, onurlannı, felsefelerini, kahramanJık öykülerini ve ekonomik güçlerini olduğu gibi olimpiyat maskotlannı da arkeolojik kazılardan tırnaklanyla söküp çıkarmışlardı. Onlar yakın tarihi pek sevmezlerdi, gidebildikleri kadar eskiye, şöyle bir antikçağa kadar uzanmaİc, hatta herkesi elinden tutup oraya götürmek ısterlerdi. Bir zamanlar yaşadıldan harikalar diyannı bir çocuk heyecanıyla herkese göstermek, oradan ufak da olsa bir ipucu sunmak... Hani ben bu bayram gelecektim, Divani Karavel'de oturup olimpiyat dedikodulan yapacaktık. Sen 25 Mart'ta geldin, ben 30 Ağustos'ta gelemedim. Sözümü tutamadım Effie, ne olur affet beni, Phevos ile Athena aşkına... Not: Yunanistan'daki havaalanında McDonald's Yunan kahvesi bulunuyor, biz dostluk yazılan yazıyoruz diye siz niye gevşiyorsunuz... Bütün hatlanmıza ilerleyen McDonald's a bu kadarlık sözünüzü geçiremiyor musunuz? HOTEL MAVİDBVtZ MAVİ BAYRAK ÖDÜLLÜ, MARMARİS TURUNÇ KOYU'NDA DENİZE SrFIR, ÖZEL PLAJ, YÜZME HAVUZU, HAVTJZ BAR, RESTAURANTLAR, ODALARDA KLtMA, MÜZİK YAYINI, TELEFON. (0-2 \AŞ L'CRETSİZ) AVM ODADA 3. KİŞİ %50 İM)İRWfLt — Yılın Son Tatil Fırsatı — Eylül Ayında Kişi Başı V arım Pansivon BL NGALOV 25.000.000.- TL+KDV OTEL ODASI 35.000.000.- TL+KDV REZERV AS\ O.N TeJ 0 252 -T6 ' l 90-91 Faks 0 252 4"6 "0 07 ınfofa hotelmavıdenız com WT™ hoıelma\ıdenız com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear