02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
»0 EYLÜL 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Lzarüar keruü şaraplannı keruülvri abruş. Hem şarapia, hem miUetle kafa buhıyoriar! EüektronHc posta: [email protected] www.demzsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97, - ÇöplerAB standardına uydunılacakmış... "Çöplükten beslenenler vasadı!" Benzetme Anıl Öçal: "Mütareke medyası, RTE için, ikinci Atatürk ve erkeksi benzetmesi yaptı. Atatürk benzetmesini tabanına, 'erkek gibi' mevzuunu Kasımpaşa delikanlılanna nasıl anlatacak?" Çıplak rJamza Saykan: "Son günlerde kara çarşaflılar ne kadar da çoğaldı. Ama yine de herkes giysilerinin içinde çınlçıplaktır!" Alışkanlık Mete Neptun: "Takunyacı takunyadan, takıyyeci takıyyeden vazgeçmez." ntalya'da bir şeyler oluyor. Akdenız'in en gözde kıyılanndan Lara'da 30 bin dekarlık alan belediyeden alınıp, Bakanlar Kuaılu ka- rarıyla turizm alanı ilan ediliyor. Ardından bölgenin Fettah Tamince adında, henüz 32 yaşın- da bir turizmciye tahsis edileceği konuşuluyor. Genç yaşta yıldızı pariayıp, otel zinciri kuran Fet- tah Tamince, kendisini "Fethullahçı" ve "Atatürkçü" olarak tanımlıyor; Lara'da bir "Disneyland" kurma projesi üzerinde çalışıyor... Antalya'daki meslek ve sivil toplum örgütleri aynı zamanda tanm bölgesi de olan Lara için hop oturup hop kalkıyor, Bakanlar Kurulu kararının iptali için da- va üstüne dava açıyor. Tam bu sırada Fettah Tamince, Antalya'daki ga- zetecilerden Hürriyet'in temsilcisi Dursun Gündoğ- du'yu, Milliyet'in temsilcisi Oktay Pirim'ı, AkşamVı temsilcisi Mevlüt Yeni'yi ve Sabah'ın temsilcisi Ü- nal Ersözlü'yü özel yatına davet ediyor. Yat, Akde- Antalya'da niz'in mavi sulannda seyrederken yemekler yeniyor, sohbetlerediliyoriar... Dört gazeteci, Fettah Tamince ile yatın güvertesinde yaptıklan ortak sohbeti "özel görüşme", "özel röportaj" diye okuriara aktanyor. Dursun Gündoğdu, Oktay Pirim, Mevlüt Yeni, Ü- nal Ersözlü adındaki dört gazeteci de "özel" yazıla- nnda özetle Fettah Tamince'yi son derece zeki, ka- ranlık ilişkileri olmayan iyi bir yatırımcı olarak niteli- yor ve hakkında yargısız infaz yapılmaması gerekti- ğini vurguluyor. Fettah Tamince de "Disneyland" projesi için sivil toplum örgütlerinin önerdiği, Antalya'nın kuzeyinde- ki, Kepez bölgesi için "Ben Kepez'e arabamı yıkat- mak için bile çıkmam" diyor... Neyse ki Antalya'da yerel gazeteler de yayımlanı- yor, Yerel gazeteler, seçilmiş dört gazetecinin Fet- tah Tamince hakkında yazdıklannı eleştiri konusu ya- pıyor. Bunun üzerine bu dört seçilmiş gazeteci, savun- maya geçiyor ve kendilerini eleştiren meslektaşlan- nı yata davet edilmedikleri için kıskançlıkla suçluyor. Aynı tür savunmalar, geçmiş ytllarda özel yatlara, özel uçaklara ve köşklere özel olarak davet edilen ba- zı gazetelerin genel yayın müdürieri tarafından da ya- pıldığı için "medya klasikleri" arasında yer alıyor... Ancak, müdürlerini örnek alan gazeteciler bu konu- daki deneyimsizliklerinden olsa gerek, yatta kurulan sofra için "yemeyip de denize mi atsaydık" gibisin- den cümleler kurmak durumunda kalıyor. Tabii ki denize atmasınlar... Ama hiç olmazsa, sofradan artanlan "Fettah Bey"in paket yapıp "sonra yersiniz" diyerek ellerine tutuş- turmasına izin vermeselerdi! Antalya'da önemli şeyler oluyor! Tespit Dr. Halil Fınncı: "Maaş zammı isteyen memur sendikalan, hükümetle değil IMF Türkiye masası şefı ile görüşmelidir!" Başlangıç § Nur Bilimer "Dikkat *- ettinizse bunlar da Samsun'dan başlatıyortar. Neyi mi? Uygartıktan kurtuluşu!" Holding medyasım okuma teknikleri Holding medyası nasıl okunur sorusu- nun yanıtını Ayşe Meral şoyle veriyor: "Böyyük medyada, başlıklan büyük puntoiaıia yazılmış , büyük sütunlar ay- nlmış yazılan değil, iç sayfalarda kıyıda köşede, küçük bir yere sıkıştırılmış, kü- çücük haberleri okumak, çoğunlukla gerçek bilgılen almanıza yarar. Başlıklarda ve büyük yazılmış haber- lerde yazılanların tam tersini okumanız gerekir. Köşe yazarlarında ise, dışardan hazır- lanıp, kalemtıraşlarca sivriltilen tertip ve komploları öğrenebilirsiniz. Böylece ihanetin sefaletini görebilir, ilerde tarihin yazacağı belgelere şimdi- den tanık olabilirsiniz. örneğin 24 Eylül'de holding medyası- nın iki satırla değerlendirdiği küçük bir haber: New York'ta Gül'le buluşan Powell, 'Telefarsorununubirtikteçözdük, Kerkük masamızda, bu konuda da en kı- sa zamanda harekete geçeceğiz' dıyor. Gül ise, Türk işçilerinin gü- "~ venliğini anımsatıp, 'Bazı koalisyon güç- lerinden daha fazla kayıp verdik' diyor. Bu küçük haber bile Telefar'da, Ker- kük'te olanları ve olacakları, Türkmen katliamında ABD ile yapılan işbirliğini açıkça ortaya koyuyor. Gül, Telefar bombalandıktan bir hafta sonra işbirliğini bozanzgibi birçıkışyap- tıysa da bunun iç politikaya yönelik oldu- ğunu ABD sözcülen açıklamıştı. Zaten I- rak'ta savaş başlarken, Gül, boşuna 'Ko- alisyonun içindeyiz' dememişti!" Yüksek Yerilim Hatb Erkekli|inyüzde90'ı, kadmlar hakkında konuşmaktır! erdincutku i yahoo.com Ölümünün 25. Yılmda Cevat Yurdakul'dan Mektup Var »» Ulkesîne ve Ulıısuna Adanmış Bir Yaşam..• NECİPYURDAKUL 28 Eylül 2004. Tam 25 yıl geç- ti Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul'un öldürülmesinin ar- dından. Neden kıyıldı o güzel in- sana? Ne elde ettik ülke olarak, ulus olarak? Cevat Yurdakul'un suçu neydi? Yoksa ülkemize de- mokrasi mi geldi? Neden, ne- den, neden?.. Bu acıyı çekme- miz zorunlu muydu? Şimdi ge- riye doğru baktığımızda Ada- na'da, Ankara'da ve Ordu'da düzenlenen cenaze törenlerine onlarca insan katıldığını anımsı- yorum. Hep bırlikte üzüldük, ağ- ladık, gözyaşı döktük ve unut- tuk. Bir yaşam bu kadar ucuz muydu? Sevgili dostlar; Cevat Yurda- kul'un, çoksevdiği polislikmes- leğinin üst eğitımini görmek için Fransa'ya gitmesinden sonra çocuklanna yazdığı mektuplar- dan alıntılar vereceğim: Şubat19€9/Paris "...Burası uygar bir kent. Asil ve medeniinsanlann oluşturdu- ğu bir toplum. Va bizim ülke- miz? 0nun için, inanç dolu fikir adamlan olmalı arzusuyla dolup taşıyorum..." 12Şubat1969/Paris "...Fransızlardoğayı çok sevi- yortar. Toplum olarak gülümse- meyi önemsiyortar. Büyüdükçe çocuklaşan, çocuk gibi davra- nan bir toplum yaratmışlar. Bunlar çok çalışıyor. Biz ise az çalışıyoruz..." 5Mart1969/Paris "...Top/umca önemli günleri- ni unutmuyoriar. İyi insan olmak; kendi milletine ve tüm insanlığa en büyük kazançtır..." 12Mart1969/Paris "...Çok büyük bir grev var. Toplum olarak haklanna sahip çıkıyoıiar..." 22MarM969/Paris "...Fransızlara verdiğimiz ödünler (kapitülasyonlar) saye- sinde bizi çok güzel sömürmûş- ler. Onlann durumu belli. Ulusu- muz bu nedenle aç ve sefil ya- şarken onlar ülkelehni bayındır hale getirmişler. 0nun İçin ne olursa olsun bireylerimizi sev- meliyiz. Türkçemize özen gös- termeliyiz. Bunun için eğitime çok önem vermeliyiz. Topluma karşı görevimiz var. Bunu yeri- ne getirmeliyiz..." 28Nisan1969/Paris "...Içimde bir millet kavramı var. Bu millet hepimizi meyda- na getirdiği Türk milletidir. Mil- letimi düşünmek; milli düsün- celerimin en başıdır. Bu neden- le çalışmalanma devam ederek milletime karşı görevimi yerine getirmeliyim. Bunun için hep doğrulan söyleyeceğim. Mem- leketimin tüm gerçeklerini orta- ya koymalıyım. Gelecek bizim- dir. 0nun için çocuklardan aynı duyarithğı istiyorum. Bunun için yeniden Türkiye'yi kurulmuş görmeliyiz. Büyük ve kahraman ama talihsiz milletimi düşünû- yorum. Bazen üniversiteli, akıllı gençlerie beraber yürüyorum Hürriyet Meydan'ından Tak- sim'e, Kızılay'dan Ulus'a doğru. Onlara vurulan coplann acısını birpolis olarak ben de hissedi- yorum. Sanki onlara saplanan kurşunlar benim kalbimde yer buluyor. Yüzleri kara sakallı, başlan takkeli ve bereli canile- rin kışkırtılarak kardeşlerine kar- şı saldırmalan için organize edi- lerekaldatılan birmilletin topye- kûn halkına acıyor ve sızlanıyo- rum... 17Mayıs1969/Lyon "...Zorluklardan asla yılma- malıyız. Sebat ve mukavemet başanyayardım edecek. Müca- delede korkaklık affedemeye- ceğim bir husustur..." 31 Mayıs1969/Lyon "...Benım anavatanımda kara bulutlar var. Güneş hiç doğmu- yororaya. '19 Mayıs 1919'dabir güneş doğmuştur' Fakat kara- bulutlararasında çabukkaybol- du. Yaşamak mühim değil. Ama insan olarak yaşamak çok mü- him. Hiçbir şahsı kırmayacak- sın. Sayacak ve seveceksin. //- min ve mantığın kabul ettiğiger- çeklere evet diyeceksin. Sevgili Çocuklanm, Size son olarak söyleyeceğim söz şudur Cehalet içinde bulu- nan insan veya millet hiçbir za- man başanlı o/amaz..." 16.01.1979 "...İçinde bulunduğumuz günlerde ülkemizin ve halkımı- zın başına gelen olaylar üzücü. Ben bunlan gerek duygu, ge- rekse gözlemlehmle içinde bu- lunduğumuz sıkıntılardan kur- tuluşun sancıları olarak değer- lendiriyorum. Gerek sağda gerekse so/da kafayı bulandırmış insanlann bi- zi sürûklediği ortamdan akıllı ve çalışkan insanlaha kurtulacak- tır. Zaman; ülkesini ve ülkesinin insanını sevenlerden yanadır..." Sevgili dostlar; Cevat Yurdakul yaşamı boyu hep "Banş içinde esenlik ve ba- şan önce halkımın (toplumun) sonra benim olsun" ilkesinden hiç aynlmadı. Birkaç sözüm de siyaset sah- nesinden aynlan Bülent Ece- vrt'evar: Cevat Yurdakul'un kim tarafından öldürüldüğünü artık açıklama zamanı geldi sayılır. Dönemin Başbakanı olarak bu sizinsongörevinizolmalıdır. Bu- nu da sizden istemek hakkımız- dır diye düşünüyorum. Şimdi yapılacak tek iş var; o da 12 Eylül 1980 faşist darbesi- ni yapanların yargı önüne çıka- rılmasıdır. Ülkemiz, bu karanlık dönemin öncesi ve sonrasıyla mutlaka hesaplaşmalıdır. Sen hiç oğul emzirdin mi kör kurşun? KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK bebicak(« turk.net ÇİZGÎLÎK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci ı mynet.com ( ^ H A R B t SEMİH POROY ü semihporoy(a yahoo. com HAYAT EPtK TÎYATROSU MVSTAFA BÎLGİN hayatepika mynet.com BEN DE ONU "XV5UHA BENZETiyORUM. BAK Bİ KÖ5E YAZARI . BAŞBAKANJ ATATVMCE BEhOZEnYORMUŞ !.. OLARAK YANİ !.. r^rri TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 30 Eylül tcwtcmunuas-arikan.com DÜZ ÇÎZGt ÜMÎT ZtLELİ Yazı/Tura Onlar hep vardılar... Yanı başımızda, arka sokağımızda, önünden geçip gittiğimiz bir köy kahvesinde, bir büfe tezgâhının ar- kasında, bir fabrikanın gece vardiyasında hep onlar vardı... Genellikle yoksuldular, en kabadayısı orta halliydi, memur çocuğuydu... Onlann da hayalleri, kavgalan, yüreklerinde taşıdıklan aşklan vardı... Ve bir gün gittiler... Hayallerini, kavgalannı, aşklan- nı, yavuklulannı, henüzyüzünü görmeye bile fırsat bu- lamadıklan çocuklanm artlarında bırakarak gittiler... Düşünmeden, hesapyapmadan, "Ölörmüyüm, ka- lırmıyım" diye kahırlanmadan gittiler... Gidenlerin bir kısmı hiç dönmedi... Onlargüneşe yü- rüdü... Dönenlerin bir kısmı, bir parçalannı oralarda bı- rakarak döndü... Kimi bir bacagını, kimi iki gözünü, ki- mi iki kolunu, kimi ise ruhunun bir parçasını oralara gö- müp döndü... Dönenlerin tümünün ruhlanna kazınan acı ise iç silinmedi... Hiçbiriniz, hiçbirimiz, bizim için yaşamlannı veren- lerin, bir parçalarını kaybedenlerin, ruhu sonsuza ka- dar sakat kalan, hayallerini ve aşkını yitirenlerin, biz- ler uğruna yazık olmuş hayatlann farkına bile varma- dık. Hep yoklarmış gibi, hiç olmamışlar gibi... - Oysa onlar hep vardılar... • • • Tıpkı. Hayalet Cevher gibi... Tıpkı, Şeytan Rıdvan gibi... Onlar, yok saydığımız binlerce "onlardan" yalnızca ikisiydi... Istanbullu Cevher, dönünce çiçekçi dükkâ- nı açacak, etraf mis gibi kokacaktı... Rıdvan, dönün- ce Denizlispor'da top koşturacak, kim bilir belki o çok benzediğini söyledikleri "şeytan" gibi Fenerbahçe'ye transfer olacak, yavuklusunu sazlı sözlü düğünle ala- caktı... Olmadı, olamadı... Anadolu'nun bir garip, fakir kö- yünden garip Rıdvan, topaşeytancasına vurduğu sağ bacagını bir mayına kaptırdı... Artık hem köyüne, hem yavuklusuna hem de kendisine yabancıydı... Bir de o anlaşılamamak vardı ya, o sanki hiçbir şey olmamış- çasına yok sayılmak, eksik insan muamelesi görmek vardı ya, işte en kahredici olanı da oydu... Cevher de o çiçekçi dükkânını hiç açamadı. Bir ku- lağının duyma hissini bıraktığı topraklann, çatışmala- nn, yitirdiği arkadaşlannın hayali, yok sayılmanın da- yanılmaz ağırlığı ile gökten kayan bir yıldız gibi kay- boldu, gitti... Sevgili Uğur Yücel, bizler uğruna "yaztk olmuş" iki gencecik hayatı anlattığı "Yan/Tura "filminde, as- lında hiç utanç duymadan yok saydığımız binlerce Güneydoğu gazisinin trajedisini anlatıyor... Aslında şöyle demeliydim: - Çok ama çok uzun zamandır unuttuğumuz bir "insanlık dersi" veriyor... Mutlaka gıdın "Yazı/Tura" ya, gidin ve gözyaşları- nızı yüreğinize akıtarak, unutulmuş, yok sayılmış ha- yatlann o tokat gibi çarpan öykülerini izleyin... - Utanacaksınız... Bakan eşine hediye kaftan! Sormak için yazı günümü bekliyordum, Sevgili Ne- cati Doğru Vatan gazetesindeki köşesinde soruver- di, bana da tekrariamak düştü: - Birsanayici, birbakanın eşine niçin giysi he- diye eder? Kutahya Porselen Yönetim Kurulu Üyesi Sema Gü- rol Sürmeli, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın eşi Ahsen Hanım'a, çok şık, pek pahalı, Osmanlı sultan- lannın giysilerine benzer bir kaftan hediye etmiş. 0 da alıp giymiş, iyi mi?! Şimdi soralım: - Kütahya Porselen bir sıkıntı, bir daralma içinde mi- dir? - Kemal Unakıtan'ın başkanı olduğu Merkezi Uz- laşma Kom/syonu'nun, bir şirketin ya da kişinin ver- gisini ve de cezasını yüzde 99'a kadar indirebilme yet- kisi var. Bu komisyon iki yıl içinde hangi fırmalann, han- gi kişilerin kaçar trilyon vergi borcunu affetti? Bu fır- malar arasında Kütahya Porselen var mı? Gördüğünüz gibi son derece basit sorular, bakalım yanıt gelecek mi? Gelmez! Ben iki hafta yazdım, CHP Izmir Milletve- kili Erdal Karademir, Başbakanın yanıtlaması istemiy- le soru önergesi verdi, ama Dışişleri Bakanlığı tebliği ile ABD silahlanna açılan havaalanlan ve limanlar ko- nusunda da hâlâ tık yok... O nedenle hiç mi hiç umu- dum yok. Ama bilinsin ki, bu sorulann yanıtı mutlaka verilecek... - Bir gün mutlaka! E-posta: umitzileli(a ttnetnet.tr BULMACA SEDAT YAŞAYA1S 1 2 3 4 5 6 7 8 8 9 SOLDANSAĞA: 1/ Ispanağa benzer otsu bir bitkı. 2/ Ka- dastro haritala- nnda parseller topluluğu... Davut Pey- gamber'e gön- derilen kutsal kitap. 3/ Parke ve kaldınm taşlanm yont- makiçinkulla- nılan büyük Eski dilde yüz, çehre. 4/ Akım şiddeti birimi kiloamperin kısa yazı- lışı... Uyuşturucumad- denin etkisinde olma, keyif hali. 5/ Hasan- keyf ilçesini sular al- tında bırakacak olan 7 baraj... Istenilen nite- 8 likleri taşıyan. 6/ Kal- 9 siyum elementinin simgesi... Tespihlerinbaş tarafina geçirilen uzunca par- ça. II Tifo gibi bazı hastalıklara eşlik eden kas zayıflı- ğı. 8/ Kesintilerden sonra kalan miktar.. " — ki Degüs- tasyon'a gelmez / Bahkpazanna hiç gelmez" (Orhan Veli). 9/Küf ve çürük gibi kokan... Kaz Dağı'nın an- tik dönemlerdeki adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Köksaplan baharat olarak kullanılan ıtırlı bir bitki. 2/ Yeniçeri kışlası... "Uzayacağa benzer / Tutuştuğu- muz —" (B. Necatigil). 3/ '"Gitti gelmez bahar yeli / - —"lar yanda kaldı" (C.S Tarancı)... Verave, ödeme. 4/ Kuran'da bir sure. 5/ Yunan rakısı... Küçük çocuklan korkutmak için uydurulmuş yaratık. 6/ Pokerde, bir o>oıncunun önündeki paranın tümü... Gözleri görme- yen. 7/Avrupa Topluluğu'nun kısa yazılışı... ttalya'da bir kent. 8/Diyarbakıryöresine özgü,birtürhamurtat- lısı... Şöhret. 9/Hindistan'ın para birimi . Temel. esas.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear