23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 EYLÜL 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(S cumhuriyet.com.tr 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ Türkiye'nin mimarlıkla yeniden buluşması için mimarlann yürüyüşü cumartesi günü 'Mimarlığa saygı'içinMimarlar Odası 50. yaşmı kutlu- yor... Yarım yüzyıldır Türkiye'de mi- marlığın ve mımarca kentleşmenin mesleki duyarhhğını ve beklentile- rini sa\-unan oda, 50. yılında ılk kez bir "mimarlar yürüyüşönü" ger- çekleştirecek. Ülkemizin yine geçen 50 yıl ıçin- de mimarlıktan, mimarhğından, mi- mari değerlerinden ve mimarlann- dan adım adım uzaklaşmasına karşı "tarihsel bir uyarı" amacıyla dü- zenlenen yürüyüş 2 Ekım 2004 Cu- martesı günü Istanbul'da Istiklal Caddesı'nde yapılacak. Kamuda görev yapan mımarlar- dan serbest çalışanlara, eğıtım ku- rumlanndaki öğretim elemanlann- dan mımar belediye başkanlanna ve başka sanat dallannda yaratıcılıkla- nnı sürdürenlere kadar tüm kesim- lerden mımarlar, "Mimarlığa Say- gı" yürüyüşünde Türkiye'yi yeni- den bu tarihsel zenginliğiyle ve uy- garlık mesleğiyle buluşmaya davet edecekler... Yürüyüş saat 12.00'de Taksim Meydanfndaki Cumhuriyet Anı- tı'nda yapılacak törenle sona erecek ve aynı törende Mimarlar Odası 'nın "Törkiye Mimarlık Raporu" ni- teliğındeki "Mimarlar Bildirge- si" de ilan edılecek... 'Ulusa Seslenlş' Içln Uluslararası Mımarlar Bırliğı (U1A) tarafından "Dünya Mimarlık Günü", Bırleşmış Mılletler (BM) ta- rafından da "Dünya Konut Günü" olarak kutlanan her ekım ayının ilk pazartesısi, bu yıl 4 Ekim 2004... Mımarlar Odası, üyelerine gönder- diği çağnda, aynı zamanda bu dünya günlennı de kutlayacakları 2 Ekim 2004 yürüyüşünün amacını şöyle özetliyor: "Türkiye'nin mimarlıği yeniden 'fark etmesini' sağlamak; sürekli dış- lanmakta olan 'mimarlık sanatı ve mesleğınin' uygarlık ve çağdaşlık açısından önemi ve değerini yeniden anımsatmak; ve dünya mimarlık ta- rihinin beşiği olan bir coğrafyayı 'ülke- miz' yapan değerlere layık bir mimarlık ortamına yeniden kavuşmak üzere; oda- mızın 50. yılındaki 'mimarlann ulusa ses- lenışı'nde birlikte olalım..." Dünya mimarlık ve kent tarihınin en eski birikimlenni taşıyan bir ülkede böylesı bir çağnya "neden olan" hemen tüm gelişme- ler de aslında 50 yıllık bir geçmişe dayanı- yor. Çünkü, günümüzde artık "kaçak kent- leşmeye" dönüşen gecekondulaşmadan, her biri özgün tarihsel kimlıklere sahip yer- leşmelerimizı "tek tip apartmanlaş- ma"yla donatan arsa rantına dayalı imar anlayışına kadar, mimarlık ve şehircilıkte yaşanagelen temel sorunlann hemen tümü, 1950'lerden sonraki "planlamayı ve kül- türel değerleri dışlayan" politikalann ürü- nü... Plan yerlne pllav... Aynı süreçteki, örneğın "Plan yerine pi- lav isteriz" sloganıyla, kentlerin toplumsal çıkarlara ve çevre değerlerine saygılı bir i- mar disiplini içinde gelişmesi yerine, "ta- lan" ve "yasadışı yapılaşma" ile büyü- düklerı bir düzen yaratıldı. Aynı anlayış, kı- yılarda ve hatta yaylalarda bile egemen olunca, Türkiye yeryüzünün belki de en hız- la "betonlaşan" ülkesi haline geldi... Benzer şekilde, yine 1950'lerin emlak rantına öncelik veren ekonomik politikala- nnı simgeleyen; "Her mahallede bir mil- yoner yaratacağız" sloganıyla da tarihi kent dokulanndaki eski evler "kat karşılı- ğı apartman" sektörüne teslim edildiler. Böylece bir yandan kültürel kımlik yok olup tarihsel sivil mımari zenginliğımiz ortadan kaldmlırken bir yandan da toplum sadece "yık-yap-sat" sisteminin üretime dayan- mayan spekülatif gelirlerine alıştınlarak, "kültürel erozyonun" tohumlan atılmış oldu. Mlmarsız planlama... Mimarlığın ve mimarlık kavTamının gide- rek unutulduğu bu süreci 1980 sonrasında daha da hızlandıran ve bugün mimarlanmı- zı "yürüyüş yapma" noktasınagetirenge- lişmeler ise günümüzde eğitimden yasala- ra kadar geniş bir yayılma içinde... Örneğin, mimarlık sadece plansız yapı- laşma nedeniyle yasadışı yerleşmeierden değil, mesleki içerik ve sorumluluklan ba- kımından doğrudan ilişkili olduğu "kent planlamasından" bile dışlanıyor. O kadar ki yükseköğrenimde de bu dalla- n birbirlerinden tümüyle ayıran "bölüm- HEM KENTLERI, HEM MESLEKLERİNİ SAVUNDULAR... Mimarlar, aslında yıllardır "Mimarlık" için direniyorlar... 1930'larda, "yabancı mimarlara karşı yürüyüş"... (sağda). Türk Mimarlar Cemiyete, 1938'deMimarSinan'ı anarken (solda), Mimarlar Odası'nın 45. yılında Taşkışlada...(üstte). ler" oluşmuş durumda ve "mimarsız plan- lama" ıle "plansız mimari" dünyada sa- dece Türkıye'ye has bir öğrenim türü ola- rak okullarda egemen... Bu "ayrıştırmanın" son hukuksal dü- zenlemesı ıse Koruma Yasası'nda yapılan değışiklıkle gerçekleştı. Bütünüyle mimar- lık mirasının, tarihsel mimarinin ve eski mı- mari dokunun bulunduğu "kentsel sit alan- ları"nın yine bu mıman değerlerini yaşat- mak için gereken koruma planlannda mı- marların değıl sadece "plancıların" so- rumlu ve "müellif" olabilecekleri yasada yer aldı. Mımarlığın dışlanmasında "doru- ğa" ulaşmanın örneği olan bu tutumun, as- lında aynı yanlışı düzelrmesi gereken "kül- tür"den sorumlu bakanlık tarafından sür- dürülmesi ise Türkiye açısından da büyük talıhsizlık... Benzer anlayış, özellikle 1999 depremle- rinden sonra yürürlüğe gıren "yapı deneti- mi" yasalannda da var. Binalann doğru in- şa edilmelen için öncelikle "mimarinin" ve "mimarlık ilkelerinin" bu yönde ku- rumsallaşması gerektıği evrensel gerçek ol- masına rağmen, yasada mimarı değıl sade- ce "inşaat mühendisini" yetkili kılan bir anlayış egemen. Böyle olunca, depreme da- yanıklı yapının da aslında bir "mimarlık kültürü" sorunu olduğu artık hiç anımsan- mıyor. Sayısız depremden edınılen dersler sonucunda en şıddetlı sarsıntılara bile daya- nabilen "tarihsel mimarinin kazanımla- nnı" yorumlayarak çağdaşı yaratmak ise eğitim gündeminde bile yok... tşte bu ve buna benzer çok sayıda örnek- le Türkiye'nin "mimarüğını" giderek göz ardı ettiğini saptayan mimarlar, sadece ken- dılen için değıl, toplumun ve ulusun uygar- ca geleceği için de 2 Ekım 2004 Cumarte- si günü Istiklal Caddesi 'nde yürüyecekler. Bu yürüyüşe Istanbul'un mımar Belediye Başİcanı Kadir Topbaş ıle Bayındırhk Ba- kanı ve mımar olan Zeki Ergezen 'in de ka- tılması bekleniyor. Mersin evrenselyoldan gidiyor • 3. Mersin Uluslararası Müzik Festivali bugün, Akdeniz Bölge ve Mersin Garnizon Komutanlığı Bandosu'nun konseriyle başlıyor. 12 Ekim'e kadar sürecek festival kapsammda çok sayıda konser dinleyicisiyle buluşacak. Kültür Servisi- Mersin 30 Eylül - 12 Ekim tarihleri arasında bu yıl üçüncü kez düzenlenecek olan 'Mersin Uluslararası Müzik Festivali"ne e\ sahipliğı yapacak. Festivalin Danışma Kurulu Başkanı Devlet Sanatçısı Nevit Kodallı, müzik festıvallerının bir kent için çok bbüyük anlam taşıdığını belirterek, kentlenn yaptıklan festıvallerle anıldığını, tüm amaçlannın da Mersın'in bu festhalle anılmasını sağlamak olduğunu söyledı. 30 Eylül'de Akdeniz Bölge ve Mersin Garnizon Komutanlığı Bandosu'nun konseriyle açılacak olan festival kapsamında pek çok konser düzenlenecek. 1 Ekım cumartesi günü saat 20.00'de Mersin Devlet Opera ve Balesi, Nevit Kodallı'nın Van Gogh operasını Mehmet Ergüven'in yönetiminde sahnelerken orkestrayı Murat Kodallı yönetecek. Operadan oda müzlğlne 2 Ekım'de saat 20.00'de MKM Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü yapımı olan 'Tango Plus - Carmen' göstensı izleyıcıyle buluşacak. Ayşegül Kirmanoğlu(klarnet). Gülden Teztel (piyano) ve Reyent Bölükbaşı dan (çello) oluşan 'Trio'le Oda Müziği' konsen 3 Ekım pazar günü saat 20.00'de gerçekleşecek. Toros Can 4 Ekım pazartesı saat 20.00'de, Mertol Demirelli (piyano), Veriko Çumburidze (keman) ve Hasan Gökçe Yorgun'un (keman) , katılacağı 'Parlayan Yüdızlar' konseri 5 Ekim salı günü saat 20.00'de dınlenebilir Şirin Pancaroğlu ve Tatyana Masurenko'nun birlikte verecekleri arp - viyola konsen 6 Ekım çarşamba günü yapılacak. Bilkent Senfoni Orkestrası Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Devlet Çok Sesli Korosu'nun şef İbrahim Yazıcı yönetiminde vereceği 'Nazım' konserine piyanist Fazıl Say'ın yani sıra şiirleriyle Genco Erkal ve şarkılanyla Zuhal Olcay da katılacak. 9 Ekim cumartesi günü saat 20.00'de yapılacak Rajko konserini, 10 ve 11 Ekim tanhlerindeki Burhan Öçal - The Trakya All Stars Featuring Smadj konserleri ızleyecek. Hüseyln Sermet resltall Vieri Bottazzini (flüt) ile Lilian Tonela'nın (piyano) 'Virtuoso Flüt ve Piyano İçin Fanteziler' başlıklı konseri de 11 Ekim pazartesi günü saat 20.00'de. Mersin Müzik Festivali 12 Ekim saat 20.00'dekı Hüseyin Sermet'm piyano dinletisıyle son bulacak. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Itaf (Habilme Savaşrniı... Ilk kez geçen yıl, Anadolu Üniversitesi'nde yıllar- dır vermekte olduğum Kültür Tarihi derslerinin prog- ramına "Ben" Olabilmenin önemi ve Eleştirel Dü- şüncenin Tarihsel Gelişimi Içersinde Ben'lik Sava- şımı başlıklı bir konu ekledim. Konuyu ele alacağı- mız tarihi de bir hafta öncesinden öğrencilerime bil- dirdim. O gün geldiğinde, büyük bir amfıyi tamamen dol- durmuş olan gençlerin kafaları ve bakışları sorular- la doluydu. Verdiğim başlık altında nelerin sözünün edilebileceği konusunda belli bir düşünceleri yok- tu. Ve bu, genel olarak gerek aıle yaşamı içersinde, gerekse tüm eğitim süreci boyunca kendilerinden başka her şey olmaları için koşullandırmaya çaba- ladığımız bir gençlik kitlesi için çok doğaldı. "Ben kimim" sorusunun yanıtını, kaçamak ba- kışlarla başkalannın, çoğunluğun dudaklarında ara- maksızın, kendi baştna vermenın önemi; ben diye- bilme yürekliliğinin bulunmadığı ortamlarda kimse- nin başkaca herhangi bir konuda cesur olduğun- dan, olabileceğindensözedılememesi; herşeyden önce kendini sorgulamayanın başka insanlara yö- nelik sorgulamalardan ancak yanılsama ve komp- leks ürünü, dolayısıyla da yanlış yanıtlar alabilece- ği; Batı'da felsefenin başlangıç noktasıyla "Kendi- ni Bil!" ilkesinin, tarihsel an olarak neredeyse örtüş- tüğü; insana değgin her türlü yabancılaşmanın in- sanın kendine bakış'tan uzaklaşmasıyla birlikte başladığı; toplumsallaşmakla toplum içersinde, toplumsailaşma adına ben'i silmenin eşanlamlı ol- madığı -bunîar ve bunlarla akraba olan konular, ya- zımın girişinde verdiğim başlık altında öğrencile- rimle tartışmak istediğim noktalardı. Bu konuları ele aldığımız iki hafta boyunca ders- ler, birbırinden ilginç tartışmalar ve sorgulamalarla geçti. Gençlerin büyük çoğunluğu, ilkokuldan baş- layıp üniversiteyi bitirene kadar devam eden bir eği- tim süreci boyunca kendilerine pek çok şeyin öğ- retildiğinin ve ezberietildiğinin buna karşılık kendi- lerine özgü kişiliklerinin bilincine varma ve o kişilik- leri güçlendirme yollarının gösterilmediğinin, daha- sı, neredeyse kapalı tutulduğunun bilincindeydi. Gerek aile çevresindeki yetişkinler, gerekse eğitim- de görev aimış kişiler olarak genelde sanki en bü- yük hedefimiz, bu gençleri kitleyle tam uyum sağ- layacak anonim kişiler olarak yetiştirmekti. Onlara kendimizce iyi evlat, iyi kardeş, iyi öğrenci, örnek vatandaş vb. yollarını bol keseden öğretmek peşin- deydik; buna karşılık ıferde kendi yaşamlannda Ha- san, Ali, Veli, Ayşe, Leyla, Didem vb. olarak, yani kendi özgün kişilikleriyle ve o özgünlükten kaynak- lanma biricikliklerı, eşsizlikleri çerçevesinde yolla- nna nasıl devam edebilecekleri konusunda onlara hemen hiçbır ip ucu vermiyorduk. Dahası, kendini daha eğitimin ve öğrenimin erken aşamalarında belli eden güçlü kişiliklere karşı bir tür alerjimızin varlığından bile söz edebilirdik. Inanılması çok güç bir gerçek ama, bu durum sa- nat eğitiminin verildiği, yani özgün kişiliklerin en çok önem taşıdığı alanlar için de geçerlıydı. Batı'da da- ha Rönesans dönemlerinde alanlarının çok büyük- leri olan ustalar, yanlarındaki öğrencıleri kendi pro- totipleri olarak değil, fakat her öğrencinın kendi öz- gün kişiliğinden kaynaklanacak özgün üslupları teş- vik edecek biçimde yetiştırmeyı temel ılke edinmiş- lerdi. Biz ise kendi ülkemızdeki sanat eğitiminde ve bu çağda böyle bir sanat eğitimi anlayışına yaygın olarak sahip değildik. Bir ülkenin genel eğitim politikasında ağırlığı sa- dece kitlesel ve kurumsal insanlar yetiştirmeye ver- mek, eğitim sürecinin sonunda ortaya kendi olarak sahip bulunduğu niteliklerin, güçlerin vb. farkında olmayan diplomalılann çıkmasından başkaca bir sonuç doğuramaz. Böyle bir sonucu onaylamak ise bağımsız düşünen değil, fakat birbirinin taklitçisi insanlar yetiştirmek gibi bir amaç gütmekle eşan- lamlıdır. e-posta: ahmetcemal@superonline.com acem20@hotmail.com Altın Portakal Fotoğraf Yarışması 'nda Kültür Servisi - 41. Antalya Altın Portakal Film Festivali bünyesin- de bu yıl üçüncüsü ger- çekleştirilecek Altın Portakal Fo- toğraf Yanşması'nda, para ödüllerinın mikta- narttınldı. Altın Porta- kal Fotoğraf Yanşma- sı'nda, geçen yıl 1 mil- yar lira olan birincilik ödülü bu yıl 3 milyar liraya çıkanldı. tkinci- lik ödülü 2 milyar, üçüncülük ödülü 1 mil- yar lira olan yanşmada, aynca, her bin 500 mil- yon lira değerinde üç mansiyon ödülü verile- cek. Yanşma, 3-10 Ekim tarihleri arasında ger- çekleşecek. Bu tarihler arasında ve festivalle il- gili etkinliklerde çekil- mış, Altın Portakarın ruhunu yansıtan fotoğ- raflar değerlendirmeye tabi turulacak. Açılış ve kapanış tö- renlerinde çekılmış fo- toğraflann değerlendı- rilmeye alınmayacağı yanşmaya. amatör ve profesyonel tüm fotoğ- rafçılar katılabilecek. Her fotoğrafçı, yanş- maya sıyah-beyaz ve- ya renkli olarak çekil- miş en fazla 5 yapıtla katılabilecek. Yanşma- ya başvurular, 25 Ekim'de sona erecek. 3OEkim'deise3. Altın Portakal Fotoğraf Yanş- ması Seçici Kurulu ya- pıtlan değerlendire- cek. Seçici kurulun değer- lendirmeleri 1 Kasım'da basına ve kamuoyuna açıklanacak ve 3. Altın Portakal Fotoğraf Yanş- ması Sergisi'nin açıla- cağı 12 Kasım tarihinde ödül töreni yapılacak. Ödül alan ve sergilen- meye değer görülen fo- toğraflann yer alacağı sergi, 20 Kasım'a kadar açık kalacak. Yanşmanın seçici ku- rulu, Anadolu Ajansı Fotoğraf Haberleri Mü- dürü Abdurrahman Antakvalı, fotoğraf sa- natçısı Çerkes Kara- dağ, Akdeniz Ünhersi- tesı Güzel Sanatlar Fa- kültesi Fotoğraf Bölü- mü Başkanı Handan Dayı, 'Geniş Açı' Ya- yın Kurulu Üyesi Rana Öztürk ve yanşmanın sponsorluğunu yapan Tekofaks'ın Kurumsal Pazarlama îletişim De- partman Müdürü Fik- ret Şahinden oluşuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear