Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÜL 2004 CUMA
HABERLER
Zina suçsayılsınmı?Çağdaş ülkeler zinayı suç olmaktan çıkanp boşanma nedeni yaparken bizim yeniden suç haline
getirmemiz, uyum sağlamamızı zorlaştıracak, AİHM'ninaleyhimizekararlarvermesine nedenolacak
BIRBAKIMA
VURALSAVAŞ
Onursal Yargıtay C. Başsavcısı
1883 yılında Stooss Isviçre Ceza Kanunu ta-
sansını hazırladıktan sonra, 1937 yılına kadar
geçen 45 yıl içinde bu tasan defalarca müza-
kere edilmiş ve her müzakere sırasında uzman-
lar komisyonunda zinanın suç olmaktan çıka-
nlıp çıkanlmayacağı konusu tartışılmıştır. Ta-
sanyı hazrrlayan Stooss ile, zinanın suç olmak-
tan çıkanlmasını hararetle savunan Gautier ara-
sında geçen konuşma ve tartışma ilginçtir. So-
nuçta Stooss fikrini şöyle belirtmiştir:
"Bugün için zina, bu topiumda suçolarak ka-
bul edilmehdir. Bir gün gekcek, bufiilsuç olma
nitetiğini kaybedecektir. Ancak bugün için suç
obna niteBği konınmabdır. Günü geldiğinde ben
de meslektaşun Gautier'in flkrine kanhnm"
(Ayhan Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hü-
kümler, 1987, s. 570).
ÇAĞDAŞ SAYILIP SAYILMAMA...
Günümüzde artık bir ceza kanununun çağ-
daş sayılıp sayılmamasında ölçülerden biri, zi-
nanın suç olarak kabul edilip edilmemesidir.
1999 yılına gelinceye kadar, gerek mehaz
(kaynak) Îtalyan Ceza Kanunu'nda ve ge-
rekse Türk Ceza Kanunu 'nda (440 ve 44 l'in-
ci maddeler) eşlerden kadının zina suçunun
oluşması için, kocası dışındakı erkekle bir de-
fa cinsel ilişkide bulunması yeterli sayılıyor-
ken; erkeğın bu suçtan cezalandınlabılmesi
için, kansı dışında bir kadınla cinsel ilişkide
bulunması yeterlj görülmüyor, bu ilişkide
süreklilik de aranıyordu.
•
İTALYADA DURUM
Bu farklılık îtalya'da şöyle savunuluyordu:
Kansmın zinasırun kocaya verdiği zarann, ko-
canın zinasuıın kanya vereceği zarardan çok da-
ha ağır olduğu tartışma götürmez. ihanete uğ-
rayan kanya yalnız acınır, ama ihanete uğrayan
erİcek, ihanete uğradığını bılmıyor-
sa gülünç, ihanete katlanmışsa
namussuz, yok bunu umursa-
madan kabul etmişse haysiyet-
sizdir. Bütün bu hallerde aile sar-
sılmakta, itibarında görünür bir
azalma olmaktadır.
Şimdi, hukuk, nasıl olur da toplumsal bir de-
ğerlendirmeyi göz önüne almayabihr? Kannın
zinasının daha ağır görüknesının nedeni, bun-
dan daha büyük toplumsal zarann doğmasıdır.
Bu fark da, karının ve kocanın zınası arasında
aynm gözeten kanunun sistemini haklı kılmak-
tadır (Maggjore, Dntto Penaie, s. 632).
TURKIYEDEKI OURUM
Bizde ise Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer fark-
lılığı şu şekilde savunmuştur:
-Biz kadın ve erkeğin zinasının ayn şartlara
tabi tutuhnasuun daha muvafik olacağı fikrin-
de buhınuyoruz. Bir kere memleketimizin sos-
yal şartlan, kadın ve erkeğin tabi olduğu cinsi-
yet koüanru ayru surette tanzim eylemiştir: Ko-
casından başkasıyia münasebette bulunan ka-
dın. hem muhitinde bütün şerefini kaybetmiş oiur
ve hem de koca ve çocuklannı küçük düşürür.
Aynca bu* tek münasebede kadının gebe kal-
masıve nesep rabıtalannı bozması tehükesi var-
dır. HaJbuki,erkeğin eşinden başkasıyia mün-
ferit bircinsi münasebeti aynı derecedevahim
telakki edilmemekte ve aynı tehükevi orta-
ya koymamaktadır" (Genel Adap ve Ai-
îeDüzenineKarşıCürümler, 1975, s. 358).
Yeni îtalyan Ceza Kanunu'nun 559. ve
560. maddelerinde de kadın ve erkeğin zi-
nası farklı şekilde düzenlenmişti.
îtalyan Anayasa Mahkemesi 23.11.1961
azırlanan Türk Ceza Kanunıfnun tümü, üzerinde
—. -4artışılmaya değmeyecek derecede kötü. Çağdaş
ı bir ceza kanununa kavuşnıak istiyorsak, gelin Atatürk
' zamanında olduğu gibi yapalım: Ceza Yasamızı,
çağdaş bir yasaya, mesela yeni Îtalyan Ceza
Kanunu'na benzetmekle yetinelim.
tarihlı karannda "Ceza Kanunu'nun 559. mad-
desi hükmü, anayasanın 3. ve 23. maddesinde dü-
zenlenmiş olan kanun önünde eşhük ilkesi, va-
tandaşiann zaranna keyfi ayncalıklar konulma-
suu önlemeye maruftur. Ancak, bu kanun koyu-
cunun herkes için aynı düzenlemeyi koymaya zo-
runlu olduğu anlanıına gelmez. Tersine, bu ka-
nun koyucuya farkh dununiariçin,fiarkh hüküm-
ier koyarak toplumsal hayaûn muhtelifvönleri-
ni hukuk normJanna uvdurma imkânı verenya-
sama manoğuun vazgeçilmez bir gereğine cevap
vermektedir. Söz konusu bu yorum, yahuzca ge-
nel olarak eşittik ilkesi için değil, ama aynı za-
mandaözel biraraştırmayı gerektiren her norm
için, öyleyse anayasanın 29. maddesi için de ge-
çertidir. EvBlikte sadakate hakkıobnak, kannın
zinasında cezai himayenin tek konusu değüdir.
Bövle olsa bile, bu Ceza Kanunu'nun 559. mad-
desinin ihlalin vahametine ve ağırbğına rağmen,
anayasaya av km olmasıiçinyeterti birneden de-
ğildir. Ama, herhalde 560. maddeye nazaran
559. maddenin kovduğu farkh düzenleme, aile-
nin birük ve büfünlüğünün temini için kanun-
ca konan sınırlar içüıe gjrnıektedir" denilmesi-
ne rağmen;
16 Ekim 1968 tarihli karannda "Bugünkii top-
lumsa!gerçeldüvkarşısırKİa,yararlıolrnaktanuzak
cezalandırnıanın, ailenin birlik, bürünlük ve
uyunuına ağırzararvmliğini kabul eden kanun,
kocanın zinasına önem bahşetmeyip kannın â-
nasını cezalandınrken, onuru zedelenen, sada-
katsiziik ve hakarete katlanmava uğrayan vece-
za hukuku alanında himayesiz bıraküan kadı-
nı daha aşağı bir düzeye koymaktadır.
Bunun için mahkeme, 559. maddenin birinci
fikrasında konulan cezalandırmanın ailenin bir-
lik ve bütünlüğünü temin etmediğini, tersine ko-
cava bir ayncahk bahşettiğini ve bunun her ay-
ncahk gibi eşidik ilkesini ihlal ettiğini kabul et-
mektedir. Bunun için, Anayasa Mahkemesi,
CK'nin 559. maddesinin birinci ve ikinci fikra-
suıın anayasaya aykuı olduğuna hükmetmekte-
dir" dıyebılmıştir.
NuVOLONE'NIN DUŞUNCELERI
Her mahkeme gibi, anayasa mahkemelerin-
den de çelişkili kararlar çıkabılır. Ancak, son-
raki karann hukuka daha uygun olduğunu söy-
lemek her zaman mümkün değildir. Kararlar-
dan hangisinin daha isabetli olduğunu değer-
lendirme bakımından, kanaatimce Nuvotone'nın
düşünceleri büyük değer taşımaktadır.
Nuvolone bu konuda şöyle demektedir:
Anayasadaki anlamında "hukuki eşnük ilke-
si'' en başta "hak eşjtJiği'' anlamına gelir. Şim-
di, bu bakış açısından bir eşin "basitzinadan"
cezalandınhrken, diğer eşin "mevsufzinadan"
cezalandınlmasına bakarak, kan ve koca açı-
sından bir eşitsizliğin bulunduğunu kabul etme-
ye eşittir. Herhalde, bu büsbürün hukuka aykı-
n bir beyan olur. Öte yandan. hukuki eşitlik il-
kesi "ödev eşitliği" anlamına gelebilir. Ama
kimsenin lcuşkusu yokfur kı, hukuk düzenımiz-
de sadakat yükümlülüğü, her ıkı eşe
tt
eşit mu-
amelede" bulunmaya ilişkın olamaz. Farklı bir
müeyyidenin bulunması, ödevlenn de farklı ol-
masını gerektirmez. Gene, belirtmek gerekır
ki, hak ve ödev eşitliği "aynı cezai muamekye"
tabi olma hakkı anlamına da gelmez.
1
CEZAI MUAMELEDE FARKUUK
Tamamen kamusal bir nıtelikte olan cezai hi-
maye "özel sübjektif haklar"la zorunlu olarak
çakışmayan hukuki değer veya menfaatlann
önemlerine göre bir sıralanması esasına (gra-
duatorid) dayanmaktadır. Bu konuda, şunu dü-
şünmek yeter: Herkes "vatanısa\unmadaödev-
K" olduğuhalde, bizzat anayasa buöde\in, ce-
za hükümleriyle birlikte cınsiyet ve sosyal du-
rum göz önünde turularak bölüştürülebileceği-
ni zımnen kabul etmektedir. O halde açıktır ki,
"cezai muameJede" farklılık, hak ve ödev eşıt-
sizhğı anlamına gelmemektedir (Nuvolone'nin
düşünceleri ve anılan Îtalyan Anayasa Mahke-
mesi Karan için bakınızZekiHafizoğullan, Zi-
na Cürümlen, 1983, s. 193).
Anayasa Mahkememizin 27.12.1996 ve
15.3.1999 tarihli Resmi Gazere'de yayımla-
nan iptal kararlanndan sonra. ülkemizde zi-
na suç olmaktan çıkmıştır ve bu uygulama-
dan herhangi bir sakınca da doğmamıştır.
Zinayı yeniden önenldiği şekilde suç ha-
line getirmenin şu sakoncalan olacaktır.
1 Çağdaş tüm ülkeler zinayı suç ohnak-
X tançıkanp, boşanma nedeni yaparken, bi-
zimyeniden suçhaline getirmemiz, çağdaş dünyaya uyum sağ-
lamamızı zorlaştıracak, AİHM'nin aleyhimize kararlar vermesine ne-
den olacaktır.
Kadın-erkek eşitliği sağhyoruz diyerek, erkeğin de bir defa eşin-
den başka bir kadınla ilişkide bulunması suç sayümakla, yeni
bir suç ihdas edümekte; başka bir deyişle îtalya'da on dokuzuncu yüz-
yıldan beri, bizde Cumhuriyet'in ilk yıllanndan beri toleransla kar-
şılanan, suç sayümayan bu eylem, suç haline getirilerek, çağ de-
üç
ÖNEMLİ
SAKINCA!
ğil çağlar dışı bir uygulamanın zemını yaratılmaktadır.
^ Basından okuduğumuza göre CHP, bu suçun ta-
3 kibini eşlerden birinin şikâyetıne bağlı olmaktan
çıkanp, re'sen takibi gereken bir suç haline getinlmesını
de istemektedir. Tarih boyunca, zinanm suç sayıldığı ülkeler-
den, sadece şeriat kanunlanyla yönetüenler, bu suçu re'sen takibi ge-
reken bir suç haline getirmişlerdir.
Hazırlanan Türk Ceza Kanunu'nun tümü, üzerinde tartışümaya değ-
meyecek derecede kötü hazırlanmıştır. Çağdaş bir ceza kanununa ka-
vuşmak istiyorsak, gelin Atatürk zamanında olduğu gibi yapalım: Ce-
za Yasamızı, çağdaş bir yasaya, mesela yeni îtalyan Ceza Kanunu'na
benzetmekle yetinelim.
SERVER TANtLLİ
Kenan Işık'ın Şöleni...
Kenan Işık'ın, önde gelen yönetmen, oyun ya-
zarı ve oyuncu olduğunu bilirdim. Nice başanlan-
nı alkışladığımı hatırlıyorum. Çeşitli gazetelerde ki-
mi yazılarını görmüş, ama düzenli olarak izleme fır-
satını bulamadığıma hayıflanmıştım.
Geçenlerde gelen bir kitap tam bir sürpriz oldu.
Yayın dünyasına gözlerinı açan yeni bir yayıne-
vi, Kırmızı Yayıncılık, okurlanna ilk kitabını, Kenan
Işık'ın yazılarını derleyerek sunuyordu. Fahri Öz-
demir'in özenleriyle donanmış eserin adı da, Ge-
çip Gitti Kirpiklerimin Arasından.
Şu son günler onu okumayla geçti.
Ama nasıl tanıtmalı okurlara?
•
Kitabın başında, Kenan Işık'ı tanıtırken Erdal
Atabek'in yazdıkları, benim söyleyeceklerimi da-
ha özlü olarak dile getirmiş. Şöyle başlıyor: "Biryü-
rek Kenan Işık. Duyariı biryürek, duyahı birinsan
yüreği. Yazdıklanna duygularını koyuyor, düşün-
celerini koyuyor. Acılannı, kaygılarını, insanca ta-
sanlannı... Sevgisini, aşkını, onsuz olamazlığını. Bu
toprağın yarattığı her şeyi içinden sevmiş birsa-
natçı o."
Bireysel ve güncelden evrensele yiikseliş.
Sanatçımız, birdenemeyazarlığı ile karşımızda.
Tür olarak "deneme"de, yazarın yanı sıra, bü-
tün bir toplum ve dünya da vardır; Kenan Işık'ın
denemelerinde de öyle.
örneğı az görülür bir birikimle yazıyor.
Bir eli Mevlana'da ise, öteki Shakespeare'de.
Ömer Hayyam, Şeyh Galip, B. Brecht, Kava-
fis, Çın'lı ve Japon şaııier, Behçet Necatigil ve Can
Yücel...
Bu şairier, denemelerin başında birsüs değil, ya-
zının dokusu ile bir bütünlük içinde.
Pek anlamlıdır, kitabın "önsöz"ü de, o unutul-
maz Furuğ Ferruhzad'ın bir şiiri:
O günler geçip gitti
O güzel, o sağlıklı; yaşam dolu mutlu günler
O berrak pınl pınl gökyüzü
O kiraz yüklü dallar
O haylaz uçurtma damlan
Ah geçip gitti o günler
Geçip gitti kirpiklerimin arasından...
O uzun şiiri bitirdiğinizde göreceksiniz, hepimi-
zin hayatımızdan bir özettır ve siz de hayıfianacak-
sınız geçip gıdene...
Kenan Işık, güncelden kalkıp, pek bildiğimiz ger-
çeklikleri yeniden yorumluyor.
Başta "aşk" böyle.
Aşkın aşk olmaktan çıktığı bir dönemde, "âşık
olmama geleneği"n\n sürdüğü bir ülkede, aşk adı-
na söylemeli?
Aşka daha sıkı sarılmamız gerekiyor.
Ne zaman ağlar anne? Nasıl anlatmalı onun ölü-
münü?
Ülkenin geleceğı olan çocuklanmıza neleryapı-
lıyor? Öğrenci Emir'in öyküsünü biliyormusunuz?
Bir ekonomik bunalımın anaforunda dağılıp sav-
rulan Türkiye'ye nasıl bakmalı?
"Yeni biryol açana, sanat erbabına yeni bir şey
öğretene adam derim ben" demiş Divan şiirinin
büyük ozanı Şeyh Galip. Ondan yola çıkıp günü-
müzün gerçeği: Sorun ekonomik değil, sorun in-
san sorunu. lyi yetişmiş, kendini yetiştirmiş insan;
yeni bir güne, yeniliklerle başlayacak donanımda
olan insan. En çok da şu zor günlerde, ülkemizin
muhtaç olduğu işte bu!
Böylece, Kenan Işık'ın denemeleri, somut ger-
çeklerden kopuk soyut oyalanmak değil; bütün so-
runları ile Türkiye avucunda. Ama bütün antenle-
ri dünyaya da açık.
Ekonomik kriz, şeytan, gençler, bilgisayar, inter-
net, sihir, büyü, Harry Potter, Yüzüklerin Efendi-
si... Her şey karmakarışık ve mide bulandırıcı hal-
de.
Ne yapmalı? Hele Harry Potter'a bakarken?
"Sorun küresel... Yeni nesil her zaman olduğu
gibi bir önceki nesille çatışıyor. Biraz sancılı da ol-
sa kaçınılmaz ve sonuçlan hayırlı olacak bir çatış-
ma bu. Herkes gözlüğünü çıkarsın ve bir de akıl
gözüyle, hatta gönül gözüyle baksın olan bitene.
Kendi beğendiği gözlük rengiyle değil..."
öteyanda, Fallaci'nin kaynattığı "cadıkazanı".
Ama kime ya da kimlere kurulmuş bu tuzak?
Içeride ve dışanda sorunlar ve tuzaklar. Ama
onlara karşı, "daha insanca bir dünya" adına sür-
dürülen bir mücadele. Kenan Işık, o duyarlıklı sa-
natçı kimliği ile katılıyor bu kavgaya.
Bu kitaba ihtiyacımız vardı. Buyurunuz, açtığı
şölene!
AKP hükümeti, TCY'ye 'zinayı' eklemekte kararlı. Maddenin çerçevesini Erdoğan çizdi:
Şikâyete bağlı, eşit yaptınm
BİRDEN ÇOK EVLİLİK TÜRKİYE GERÇEĞİ'
i dalet Bakanı Çiçek, "imam nikâhü" eşlerin zina kapsanunda olup olmayacağuun
j \ sorulması üzerine, "Bu konuda eski kanunda durunı neyse yenisinde de o düzenleme
f \ yapılır. Medeni Kanun'un ortaya koyduğu ilkeyi, felsefeyi dışlamavan bir düzenleme
geörilir" dedi. Birden çok evüKğin Türkhe'nin gerçeği olduğunu kaydeden Çiçek,
"Oranı düştü ama yine de var. Bu. Idmilerince din adma kullanıhyor ama benim
bildiğim kadanyla dinen tavsrye edilen tek evhiiktir. Onun dışuıdakiler fırsatçılıktan
kaynaklanıjor'' dedl AKP'H Adalet Komisyonu üyesi Bekir Bozdağ ise imam nikâhfl
eşlerie UgiH olarak "Getirümek istenen hüküm takibi şikâyete bağh bir konu. Şikâyet
olursa sıkuıü olur" yonununu yapü. J
A.NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - îktidann
"zina suçunu" Ceza Yasası'na eklemekte kararlı
olduğunu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
ortaya koydu. "Aldatmalan ortadan kaldırnıayı
amaçladıklannr söyleyen Erdoğan, "tnsan
onurunu kurtarmaya yönelik bir adımdır" dedi.
Başbakan, maddenin kapsamını ise "şikâyete
bağlı; eşit müeyvide" olarak çizdi.
Türk Ceza Yasa Tasansı'nın tamamlanmasının
ardından "zina suçu" AKP milletvekillerince
tartışmaya açılırken önerinin neden bu aşamada
gündeme getirildiğine ilişkin soru işaretleri de
oluşmuştu. Başbakan Erdoğan'ın dünkü
açüdamasıyla bunun iktidar partisinin daha
önceden tasarladığı bir değişiklik olduğu ortaya
çıktı. Erdoğan gazetecilerin konuyla ılgili sorusu
üzerine, "tşin içini, içeriğini bilmeden yorumlar
yapıhyor. Bunlar tabii üzüntü vericidir" dedi.
Atmak ıstediklen adımla Türkiye'de kadın-erkek
eşitliğini getirmeyı amaçladığını belirten
Erdoğan. sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu olav; şikâyete bağh olarak getirilmesi
düşünülen bir adımdn*. Burada aldatmalan
ortadan kaldırmava vönelik bir adımdn*. Bundan
öncekinde bir eşitsizfik söz konusu olduğu için
Anayasa Mahkemesi bunu geri göndermiştir. Bu
eşitsizlik de ortadan kaldınlarak yani erkeğin
kadını aldatmasmda ya da kadının erkeğj
aldatnıasında uygulanacak olan cezai müeyyide
aynı olacaktır. Resen aüiacak bir adım
ounayacaktır. Herhalde şikâyete bağh olarak,
bundan kimsenin rahatsız olmaması lazım. Bu bir
yerde insan onurunu kurtarmaya yöneük bir
adundır dive inanıvor ve düşünüyoruz."
'OLMAMASI ANAYASAYA AYKIRC
Adalet Bakanı Cemil Çiçek de katıldığı bir
televizyon programında konuyla ilgili açıklama
yaptı. "Savcılann, insanlann yatak odasına
gjrmesi" gibi bir durumun söz konusu
olmadığını sa\aınan Adalet Bakanı, şu görüşleri
dile getirdi:
"Şimdi siyasi irade Anayasa Mahkemesi
karannda olduğu gibi tercih noktasında. Biz her
ikisini buiuşturacak bir düzenlemeden yanayız.
Bu şöyle olur: Evvela fiüi suç olarak kabul
edersiniz, sonra cezayı azalücı ya da ortadan
kaldmcı tedbüieri getirirsiniz. Bunun yolu da
şikâyete bağh olmasıdır. Şikâyete bağh olduğu
takdirde, kan kocadan biri sadakatsiziik
gösternüş, diğeri böyle bir sadakatsizh'ği
öğrenmiş, görmüş ama buna rağmen şikâvet
sebebi saymıyor veya bunu bu- boşanma sebebi
olarak görüp işi kesip atmış olabilh-. O takdirde
savcıhk, mahkeme devreye ginnez. Ama öbûr
tarafta özeUikle kadın açısından önemli, eşitsMiği
ortadan kaldnmak lazmı."
Çiçek. AB ülkelennde zinanm suç olmadığının
anımsatılarak zina suçu nedenıyle mağdur olan
kişınin AMiıpa İnsan Haklan Mahkemesi'ne
(AlHM) gidip davayı kazanması durumunda ne
yapacaklanna ilişkin soru üzerine. "bu durumda
AMVI kararlanna uyacaklarmı" \aırguladı.
Zinanuı suç olup olmaniasının anayasaya
aykınlık oluşturmayacağına işaret eden Çiçek,
konuyu ilk kez kendılerinin gündeme
getirmedığini, 1997"de Anayasa Mahkemesi'nin
iptal karan üzerine dönemin hükümetınin
Meclis'e bir tasan gönderdiğini anımsattı. Cemil
Çiçek, o düzenlemede de zinanın "şikâyete bağh
suç" olarak düzenlendiğini belirtti.