22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÜL 2004 CUMA HABERLER Zina suçsayılsınmı?Çağdaş ülkeler zinayı suç olmaktan çıkanp boşanma nedeni yaparken bizim yeniden suç haline getirmemiz, uyum sağlamamızı zorlaştıracak, AİHM'ninaleyhimizekararlarvermesine nedenolacak BIRBAKIMA VURALSAVAŞ Onursal Yargıtay C. Başsavcısı 1883 yılında Stooss Isviçre Ceza Kanunu ta- sansını hazırladıktan sonra, 1937 yılına kadar geçen 45 yıl içinde bu tasan defalarca müza- kere edilmiş ve her müzakere sırasında uzman- lar komisyonunda zinanın suç olmaktan çıka- nlıp çıkanlmayacağı konusu tartışılmıştır. Ta- sanyı hazrrlayan Stooss ile, zinanın suç olmak- tan çıkanlmasını hararetle savunan Gautier ara- sında geçen konuşma ve tartışma ilginçtir. So- nuçta Stooss fikrini şöyle belirtmiştir: "Bugün için zina, bu topiumda suçolarak ka- bul edilmehdir. Bir gün gekcek, bufiilsuç olma nitetiğini kaybedecektir. Ancak bugün için suç obna niteBği konınmabdır. Günü geldiğinde ben de meslektaşun Gautier'in flkrine kanhnm" (Ayhan Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hü- kümler, 1987, s. 570). ÇAĞDAŞ SAYILIP SAYILMAMA... Günümüzde artık bir ceza kanununun çağ- daş sayılıp sayılmamasında ölçülerden biri, zi- nanın suç olarak kabul edilip edilmemesidir. 1999 yılına gelinceye kadar, gerek mehaz (kaynak) Îtalyan Ceza Kanunu'nda ve ge- rekse Türk Ceza Kanunu 'nda (440 ve 44 l'in- ci maddeler) eşlerden kadının zina suçunun oluşması için, kocası dışındakı erkekle bir de- fa cinsel ilişkide bulunması yeterli sayılıyor- ken; erkeğın bu suçtan cezalandınlabılmesi için, kansı dışında bir kadınla cinsel ilişkide bulunması yeterlj görülmüyor, bu ilişkide süreklilik de aranıyordu. • İTALYADA DURUM Bu farklılık îtalya'da şöyle savunuluyordu: Kansmın zinasırun kocaya verdiği zarann, ko- canın zinasuıın kanya vereceği zarardan çok da- ha ağır olduğu tartışma götürmez. ihanete uğ- rayan kanya yalnız acınır, ama ihanete uğrayan erİcek, ihanete uğradığını bılmıyor- sa gülünç, ihanete katlanmışsa namussuz, yok bunu umursa- madan kabul etmişse haysiyet- sizdir. Bütün bu hallerde aile sar- sılmakta, itibarında görünür bir azalma olmaktadır. Şimdi, hukuk, nasıl olur da toplumsal bir de- ğerlendirmeyi göz önüne almayabihr? Kannın zinasının daha ağır görüknesının nedeni, bun- dan daha büyük toplumsal zarann doğmasıdır. Bu fark da, karının ve kocanın zınası arasında aynm gözeten kanunun sistemini haklı kılmak- tadır (Maggjore, Dntto Penaie, s. 632). TURKIYEDEKI OURUM Bizde ise Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer fark- lılığı şu şekilde savunmuştur: -Biz kadın ve erkeğin zinasının ayn şartlara tabi tutuhnasuun daha muvafik olacağı fikrin- de buhınuyoruz. Bir kere memleketimizin sos- yal şartlan, kadın ve erkeğin tabi olduğu cinsi- yet koüanru ayru surette tanzim eylemiştir: Ko- casından başkasıyia münasebette bulunan ka- dın. hem muhitinde bütün şerefini kaybetmiş oiur ve hem de koca ve çocuklannı küçük düşürür. Aynca bu* tek münasebede kadının gebe kal- masıve nesep rabıtalannı bozması tehükesi var- dır. HaJbuki,erkeğin eşinden başkasıyia mün- ferit bircinsi münasebeti aynı derecedevahim telakki edilmemekte ve aynı tehükevi orta- ya koymamaktadır" (Genel Adap ve Ai- îeDüzenineKarşıCürümler, 1975, s. 358). Yeni îtalyan Ceza Kanunu'nun 559. ve 560. maddelerinde de kadın ve erkeğin zi- nası farklı şekilde düzenlenmişti. îtalyan Anayasa Mahkemesi 23.11.1961 azırlanan Türk Ceza Kanunıfnun tümü, üzerinde —. -4artışılmaya değmeyecek derecede kötü. Çağdaş ı bir ceza kanununa kavuşnıak istiyorsak, gelin Atatürk ' zamanında olduğu gibi yapalım: Ceza Yasamızı, çağdaş bir yasaya, mesela yeni Îtalyan Ceza Kanunu'na benzetmekle yetinelim. tarihlı karannda "Ceza Kanunu'nun 559. mad- desi hükmü, anayasanın 3. ve 23. maddesinde dü- zenlenmiş olan kanun önünde eşhük ilkesi, va- tandaşiann zaranna keyfi ayncalıklar konulma- suu önlemeye maruftur. Ancak, bu kanun koyu- cunun herkes için aynı düzenlemeyi koymaya zo- runlu olduğu anlanıına gelmez. Tersine, bu ka- nun koyucuya farkh dununiariçin,fiarkh hüküm- ier koyarak toplumsal hayaûn muhtelifvönleri- ni hukuk normJanna uvdurma imkânı verenya- sama manoğuun vazgeçilmez bir gereğine cevap vermektedir. Söz konusu bu yorum, yahuzca ge- nel olarak eşittik ilkesi için değil, ama aynı za- mandaözel biraraştırmayı gerektiren her norm için, öyleyse anayasanın 29. maddesi için de ge- çertidir. EvBlikte sadakate hakkıobnak, kannın zinasında cezai himayenin tek konusu değüdir. Bövle olsa bile, bu Ceza Kanunu'nun 559. mad- desinin ihlalin vahametine ve ağırbğına rağmen, anayasaya av km olmasıiçinyeterti birneden de- ğildir. Ama, herhalde 560. maddeye nazaran 559. maddenin kovduğu farkh düzenleme, aile- nin birük ve büfünlüğünün temini için kanun- ca konan sınırlar içüıe gjrnıektedir" denilmesi- ne rağmen; 16 Ekim 1968 tarihli karannda "Bugünkii top- lumsa!gerçeldüvkarşısırKİa,yararlıolrnaktanuzak cezalandırnıanın, ailenin birlik, bürünlük ve uyunuına ağırzararvmliğini kabul eden kanun, kocanın zinasına önem bahşetmeyip kannın â- nasını cezalandınrken, onuru zedelenen, sada- katsiziik ve hakarete katlanmava uğrayan vece- za hukuku alanında himayesiz bıraküan kadı- nı daha aşağı bir düzeye koymaktadır. Bunun için mahkeme, 559. maddenin birinci fikrasında konulan cezalandırmanın ailenin bir- lik ve bütünlüğünü temin etmediğini, tersine ko- cava bir ayncahk bahşettiğini ve bunun her ay- ncahk gibi eşidik ilkesini ihlal ettiğini kabul et- mektedir. Bunun için, Anayasa Mahkemesi, CK'nin 559. maddesinin birinci ve ikinci fikra- suıın anayasaya aykuı olduğuna hükmetmekte- dir" dıyebılmıştir. NuVOLONE'NIN DUŞUNCELERI Her mahkeme gibi, anayasa mahkemelerin- den de çelişkili kararlar çıkabılır. Ancak, son- raki karann hukuka daha uygun olduğunu söy- lemek her zaman mümkün değildir. Kararlar- dan hangisinin daha isabetli olduğunu değer- lendirme bakımından, kanaatimce Nuvotone'nın düşünceleri büyük değer taşımaktadır. Nuvolone bu konuda şöyle demektedir: Anayasadaki anlamında "hukuki eşnük ilke- si'' en başta "hak eşjtJiği'' anlamına gelir. Şim- di, bu bakış açısından bir eşin "basitzinadan" cezalandınhrken, diğer eşin "mevsufzinadan" cezalandınlmasına bakarak, kan ve koca açı- sından bir eşitsizliğin bulunduğunu kabul etme- ye eşittir. Herhalde, bu büsbürün hukuka aykı- n bir beyan olur. Öte yandan. hukuki eşitlik il- kesi "ödev eşitliği" anlamına gelebilir. Ama kimsenin lcuşkusu yokfur kı, hukuk düzenımiz- de sadakat yükümlülüğü, her ıkı eşe tt eşit mu- amelede" bulunmaya ilişkın olamaz. Farklı bir müeyyidenin bulunması, ödevlenn de farklı ol- masını gerektirmez. Gene, belirtmek gerekır ki, hak ve ödev eşitliği "aynı cezai muamekye" tabi olma hakkı anlamına da gelmez. 1 CEZAI MUAMELEDE FARKUUK Tamamen kamusal bir nıtelikte olan cezai hi- maye "özel sübjektif haklar"la zorunlu olarak çakışmayan hukuki değer veya menfaatlann önemlerine göre bir sıralanması esasına (gra- duatorid) dayanmaktadır. Bu konuda, şunu dü- şünmek yeter: Herkes "vatanısa\unmadaödev- K" olduğuhalde, bizzat anayasa buöde\in, ce- za hükümleriyle birlikte cınsiyet ve sosyal du- rum göz önünde turularak bölüştürülebileceği- ni zımnen kabul etmektedir. O halde açıktır ki, "cezai muameJede" farklılık, hak ve ödev eşıt- sizhğı anlamına gelmemektedir (Nuvolone'nin düşünceleri ve anılan Îtalyan Anayasa Mahke- mesi Karan için bakınızZekiHafizoğullan, Zi- na Cürümlen, 1983, s. 193). Anayasa Mahkememizin 27.12.1996 ve 15.3.1999 tarihli Resmi Gazere'de yayımla- nan iptal kararlanndan sonra. ülkemizde zi- na suç olmaktan çıkmıştır ve bu uygulama- dan herhangi bir sakınca da doğmamıştır. Zinayı yeniden önenldiği şekilde suç ha- line getirmenin şu sakoncalan olacaktır. 1 Çağdaş tüm ülkeler zinayı suç ohnak- X tançıkanp, boşanma nedeni yaparken, bi- zimyeniden suçhaline getirmemiz, çağdaş dünyaya uyum sağ- lamamızı zorlaştıracak, AİHM'nin aleyhimize kararlar vermesine ne- den olacaktır. Kadın-erkek eşitliği sağhyoruz diyerek, erkeğin de bir defa eşin- den başka bir kadınla ilişkide bulunması suç sayümakla, yeni bir suç ihdas edümekte; başka bir deyişle îtalya'da on dokuzuncu yüz- yıldan beri, bizde Cumhuriyet'in ilk yıllanndan beri toleransla kar- şılanan, suç sayümayan bu eylem, suç haline getirilerek, çağ de- üç ÖNEMLİ SAKINCA! ğil çağlar dışı bir uygulamanın zemını yaratılmaktadır. ^ Basından okuduğumuza göre CHP, bu suçun ta- 3 kibini eşlerden birinin şikâyetıne bağlı olmaktan çıkanp, re'sen takibi gereken bir suç haline getinlmesını de istemektedir. Tarih boyunca, zinanm suç sayıldığı ülkeler- den, sadece şeriat kanunlanyla yönetüenler, bu suçu re'sen takibi ge- reken bir suç haline getirmişlerdir. Hazırlanan Türk Ceza Kanunu'nun tümü, üzerinde tartışümaya değ- meyecek derecede kötü hazırlanmıştır. Çağdaş bir ceza kanununa ka- vuşmak istiyorsak, gelin Atatürk zamanında olduğu gibi yapalım: Ce- za Yasamızı, çağdaş bir yasaya, mesela yeni îtalyan Ceza Kanunu'na benzetmekle yetinelim. SERVER TANtLLİ Kenan Işık'ın Şöleni... Kenan Işık'ın, önde gelen yönetmen, oyun ya- zarı ve oyuncu olduğunu bilirdim. Nice başanlan- nı alkışladığımı hatırlıyorum. Çeşitli gazetelerde ki- mi yazılarını görmüş, ama düzenli olarak izleme fır- satını bulamadığıma hayıflanmıştım. Geçenlerde gelen bir kitap tam bir sürpriz oldu. Yayın dünyasına gözlerinı açan yeni bir yayıne- vi, Kırmızı Yayıncılık, okurlanna ilk kitabını, Kenan Işık'ın yazılarını derleyerek sunuyordu. Fahri Öz- demir'in özenleriyle donanmış eserin adı da, Ge- çip Gitti Kirpiklerimin Arasından. Şu son günler onu okumayla geçti. Ama nasıl tanıtmalı okurlara? • Kitabın başında, Kenan Işık'ı tanıtırken Erdal Atabek'in yazdıkları, benim söyleyeceklerimi da- ha özlü olarak dile getirmiş. Şöyle başlıyor: "Biryü- rek Kenan Işık. Duyariı biryürek, duyahı birinsan yüreği. Yazdıklanna duygularını koyuyor, düşün- celerini koyuyor. Acılannı, kaygılarını, insanca ta- sanlannı... Sevgisini, aşkını, onsuz olamazlığını. Bu toprağın yarattığı her şeyi içinden sevmiş birsa- natçı o." Bireysel ve güncelden evrensele yiikseliş. Sanatçımız, birdenemeyazarlığı ile karşımızda. Tür olarak "deneme"de, yazarın yanı sıra, bü- tün bir toplum ve dünya da vardır; Kenan Işık'ın denemelerinde de öyle. örneğı az görülür bir birikimle yazıyor. Bir eli Mevlana'da ise, öteki Shakespeare'de. Ömer Hayyam, Şeyh Galip, B. Brecht, Kava- fis, Çın'lı ve Japon şaııier, Behçet Necatigil ve Can Yücel... Bu şairier, denemelerin başında birsüs değil, ya- zının dokusu ile bir bütünlük içinde. Pek anlamlıdır, kitabın "önsöz"ü de, o unutul- maz Furuğ Ferruhzad'ın bir şiiri: O günler geçip gitti O güzel, o sağlıklı; yaşam dolu mutlu günler O berrak pınl pınl gökyüzü O kiraz yüklü dallar O haylaz uçurtma damlan Ah geçip gitti o günler Geçip gitti kirpiklerimin arasından... O uzun şiiri bitirdiğinizde göreceksiniz, hepimi- zin hayatımızdan bir özettır ve siz de hayıfianacak- sınız geçip gıdene... Kenan Işık, güncelden kalkıp, pek bildiğimiz ger- çeklikleri yeniden yorumluyor. Başta "aşk" böyle. Aşkın aşk olmaktan çıktığı bir dönemde, "âşık olmama geleneği"n\n sürdüğü bir ülkede, aşk adı- na söylemeli? Aşka daha sıkı sarılmamız gerekiyor. Ne zaman ağlar anne? Nasıl anlatmalı onun ölü- münü? Ülkenin geleceğı olan çocuklanmıza neleryapı- lıyor? Öğrenci Emir'in öyküsünü biliyormusunuz? Bir ekonomik bunalımın anaforunda dağılıp sav- rulan Türkiye'ye nasıl bakmalı? "Yeni biryol açana, sanat erbabına yeni bir şey öğretene adam derim ben" demiş Divan şiirinin büyük ozanı Şeyh Galip. Ondan yola çıkıp günü- müzün gerçeği: Sorun ekonomik değil, sorun in- san sorunu. lyi yetişmiş, kendini yetiştirmiş insan; yeni bir güne, yeniliklerle başlayacak donanımda olan insan. En çok da şu zor günlerde, ülkemizin muhtaç olduğu işte bu! Böylece, Kenan Işık'ın denemeleri, somut ger- çeklerden kopuk soyut oyalanmak değil; bütün so- runları ile Türkiye avucunda. Ama bütün antenle- ri dünyaya da açık. Ekonomik kriz, şeytan, gençler, bilgisayar, inter- net, sihir, büyü, Harry Potter, Yüzüklerin Efendi- si... Her şey karmakarışık ve mide bulandırıcı hal- de. Ne yapmalı? Hele Harry Potter'a bakarken? "Sorun küresel... Yeni nesil her zaman olduğu gibi bir önceki nesille çatışıyor. Biraz sancılı da ol- sa kaçınılmaz ve sonuçlan hayırlı olacak bir çatış- ma bu. Herkes gözlüğünü çıkarsın ve bir de akıl gözüyle, hatta gönül gözüyle baksın olan bitene. Kendi beğendiği gözlük rengiyle değil..." öteyanda, Fallaci'nin kaynattığı "cadıkazanı". Ama kime ya da kimlere kurulmuş bu tuzak? Içeride ve dışanda sorunlar ve tuzaklar. Ama onlara karşı, "daha insanca bir dünya" adına sür- dürülen bir mücadele. Kenan Işık, o duyarlıklı sa- natçı kimliği ile katılıyor bu kavgaya. Bu kitaba ihtiyacımız vardı. Buyurunuz, açtığı şölene! AKP hükümeti, TCY'ye 'zinayı' eklemekte kararlı. Maddenin çerçevesini Erdoğan çizdi: Şikâyete bağlı, eşit yaptınm BİRDEN ÇOK EVLİLİK TÜRKİYE GERÇEĞİ' i dalet Bakanı Çiçek, "imam nikâhü" eşlerin zina kapsanunda olup olmayacağuun j \ sorulması üzerine, "Bu konuda eski kanunda durunı neyse yenisinde de o düzenleme f \ yapılır. Medeni Kanun'un ortaya koyduğu ilkeyi, felsefeyi dışlamavan bir düzenleme geörilir" dedi. Birden çok evüKğin Türkhe'nin gerçeği olduğunu kaydeden Çiçek, "Oranı düştü ama yine de var. Bu. Idmilerince din adma kullanıhyor ama benim bildiğim kadanyla dinen tavsrye edilen tek evhiiktir. Onun dışuıdakiler fırsatçılıktan kaynaklanıjor'' dedl AKP'H Adalet Komisyonu üyesi Bekir Bozdağ ise imam nikâhfl eşlerie UgiH olarak "Getirümek istenen hüküm takibi şikâyete bağh bir konu. Şikâyet olursa sıkuıü olur" yonununu yapü. J A.NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - îktidann "zina suçunu" Ceza Yasası'na eklemekte kararlı olduğunu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ortaya koydu. "Aldatmalan ortadan kaldırnıayı amaçladıklannr söyleyen Erdoğan, "tnsan onurunu kurtarmaya yönelik bir adımdır" dedi. Başbakan, maddenin kapsamını ise "şikâyete bağlı; eşit müeyvide" olarak çizdi. Türk Ceza Yasa Tasansı'nın tamamlanmasının ardından "zina suçu" AKP milletvekillerince tartışmaya açılırken önerinin neden bu aşamada gündeme getirildiğine ilişkin soru işaretleri de oluşmuştu. Başbakan Erdoğan'ın dünkü açüdamasıyla bunun iktidar partisinin daha önceden tasarladığı bir değişiklik olduğu ortaya çıktı. Erdoğan gazetecilerin konuyla ılgili sorusu üzerine, "tşin içini, içeriğini bilmeden yorumlar yapıhyor. Bunlar tabii üzüntü vericidir" dedi. Atmak ıstediklen adımla Türkiye'de kadın-erkek eşitliğini getirmeyı amaçladığını belirten Erdoğan. sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu olav; şikâyete bağh olarak getirilmesi düşünülen bir adımdn*. Burada aldatmalan ortadan kaldırmava vönelik bir adımdn*. Bundan öncekinde bir eşitsizfik söz konusu olduğu için Anayasa Mahkemesi bunu geri göndermiştir. Bu eşitsizlik de ortadan kaldınlarak yani erkeğin kadını aldatmasmda ya da kadının erkeğj aldatnıasında uygulanacak olan cezai müeyyide aynı olacaktır. Resen aüiacak bir adım ounayacaktır. Herhalde şikâyete bağh olarak, bundan kimsenin rahatsız olmaması lazım. Bu bir yerde insan onurunu kurtarmaya yöneük bir adundır dive inanıvor ve düşünüyoruz." 'OLMAMASI ANAYASAYA AYKIRC Adalet Bakanı Cemil Çiçek de katıldığı bir televizyon programında konuyla ilgili açıklama yaptı. "Savcılann, insanlann yatak odasına gjrmesi" gibi bir durumun söz konusu olmadığını sa\aınan Adalet Bakanı, şu görüşleri dile getirdi: "Şimdi siyasi irade Anayasa Mahkemesi karannda olduğu gibi tercih noktasında. Biz her ikisini buiuşturacak bir düzenlemeden yanayız. Bu şöyle olur: Evvela fiüi suç olarak kabul edersiniz, sonra cezayı azalücı ya da ortadan kaldmcı tedbüieri getirirsiniz. Bunun yolu da şikâyete bağh olmasıdır. Şikâyete bağh olduğu takdirde, kan kocadan biri sadakatsiziik gösternüş, diğeri böyle bir sadakatsizh'ği öğrenmiş, görmüş ama buna rağmen şikâvet sebebi saymıyor veya bunu bu- boşanma sebebi olarak görüp işi kesip atmış olabilh-. O takdirde savcıhk, mahkeme devreye ginnez. Ama öbûr tarafta özeUikle kadın açısından önemli, eşitsMiği ortadan kaldnmak lazmı." Çiçek. AB ülkelennde zinanm suç olmadığının anımsatılarak zina suçu nedenıyle mağdur olan kişınin AMiıpa İnsan Haklan Mahkemesi'ne (AlHM) gidip davayı kazanması durumunda ne yapacaklanna ilişkin soru üzerine. "bu durumda AMVI kararlanna uyacaklarmı" \aırguladı. Zinanuı suç olup olmaniasının anayasaya aykınlık oluşturmayacağına işaret eden Çiçek, konuyu ilk kez kendılerinin gündeme getirmedığini, 1997"de Anayasa Mahkemesi'nin iptal karan üzerine dönemin hükümetınin Meclis'e bir tasan gönderdiğini anımsattı. Cemil Çiçek, o düzenlemede de zinanın "şikâyete bağh suç" olarak düzenlendiğini belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear