Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLÜL 2004 ÇARŞAMBA
HABERLER
AB'nin tepkisi üzerine hükümet, tasanda 'CHP ile uzlaşılan konularda önerge verilmesi' karanna vardı
AKP zinadageri adımatüANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
AKP iktidan, bir aydan beri ülke gün-
demini işgal eden "anaya hapis ceza-
sı" girişiminden vazgeçti. Kamuoyu
baskısmın yanı sıraAvrupa Biıiiği'nden
yükselen tepkiler üzerine sıkışan hü-
kümet, tasan üzerinde yalnız "CHPüe
uzlaşüan konularda önerge verilmesi"
karanna vardi.
Türk Ceza Yasa Tasansı'ndaki "zi-
na düğümiT. TBMM'nin tasanyı gö-
rüşmek üzere olağanüstü toplandığı
gün çözüJdü. AB'den gelen tepkiler
karşısında nasıl geri adım atacağını
düşünen AKP iktidan, konuyu önce-
likle Merkez Yürütme Kurulu'nda ele
aldı. MYK'de hükümetin girişimine
bazı parti yöneticiierinin de karşı çık-
tığı öğrenildi. Daha sonra toplanan
AKP grubunda başbakan vekili olarak
kürsüye çıkan Abdullah GüL "Henüz
ortada olmavan bir maddenin reform-
• Türk Ceza Yasa Tasansı'ndaki "zina düğümü", TBMM'nin tasanyı görüşmek
üzere olağanüstü toplandığı gün çözüldü. îktidann yeni hedefi, Medeni Yasa'ya
'Zina yapan eşin mal paylaşımından yararlanamayacağı' hükmünü eklemek.
lan gölgdeyecek şekilde eie alındığmT
söyledi. Gül, "Herkes fıkrini söyleye-
cektir, herkes neyeinanıyorsa onu açık-
ça söyleyecektir, bundan hiç gocunmu-
yoruz. Ama koskoca bir ceza yasasıru
gölgeliyor duruma düşmek,faiattaor-
tada bile olmavan. vazilı büe olmayan
maddeyleilgili Türkiye'ye hak etmedi-
ği bir imaj çıkanbyor. Vlillefvekilleri-
tniz neyi doğnı görüyorlarsa o şekilde
hareket edeceklentir" dedi.
ÇHP'denAKTyemesaj
AKP'nin grup toplantısı sürerken
CHP Grup Başkanvekılı Kemal Ana-
dol, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e bir
mesaj göndererek görüşme isteğinı ak-
tardı. Grup toplantısında mesajı alan
Çiçek, salondan aynlarak Anadol'la
bir araya geldi. Daha sonra CHP Ge-
nel Başkanı Deniz Baykal, parti yöne-
tıcileriyle birlikte Başbakan Vekili Ab-
dullah GüTü TBMM'deki makamın-
da ziyaret etti. Görüşmeye Çiçek de ka-
tıldı. Baykal görüşmeden sonra yaptı-
ğı açıklamada, "Tasarryla ilgili yeni dü-
zeniemeihtiyaçlan ortaya çıkryor. Bun-
lan birlikte değerlendireceğiz. Öner-
gelerin iki partinin ortak önergesi ola-
rak verilmesi ayn ayn önergelerle de-
ğişiklik arayışına girilmenıesi gerekti-
ğini düşünüyoruz.Aynı anlayışı ifade et-
tiler'' dedı. Gül de tasannın muhalefet-
le ışbırlığiyle iyileştirilmesınin sürece-
gini söyledi. Gazetecilenn "Zinadan
vazgeçfldi mi" sorusuna Gül, "Kosko-
ca bir yasa bu konuya indirgendi" dı-
ye tepki gösterdi.
Çiçek de müşterek önergelerle de-
ğişiklik istemlerinin gündeme getiri-
lebileceğini söyledi. Çiçek, AKP gru-
bunun basına kapalı bölümünde de
milletvekillerine, "Ceza sistemimizi
tamamen değiştiren, modernleşriren
koskoca bir tasan,me\cutolmayan bir
zina maddesinin gölgesinde bırakıldı"
diye seslendı. CHP ile uzlaşmayı boz-
mayacaklanru vurgulayan Çiçek, ya-
sanın bir yıl sonra yürürlüğe gireceği-
ne dikkat çekerek "Baayanhşlan, ek-
sikleri varsa tasan çıknktan sonra >ol-
da da düzeltilebüir'7
görüşünü bildir-
di. Çiçek, zinanın suç sayılmasuıın hu-
kuka aykın olmadığını, Anayasa Mah-
kemesi kararlanna da aykın düşme-
yeceğını belirterek "Bu sonuçta siyasi
birtasarruftur" görüşünü dile getirdi.
Toplantıda konuşan Adalet Komis-
yonu Başkanı Köksal Toptan, düzen-
lemenin ceza yasasına eklenmesine
karşı çıkarak bunun yerine, "boşan-
ma halindetazminatve mal paylaşınu-
nın aldaûlan lefaine uygulanmast" için
Medeni Yasa'da düzenleme yapılabi-
leceğini vurguladı. Hükümetin yakla-
şımının bu yönde olduğu öğrenildi.
Anayasa Komisyonu Başkanı Bur-
han Kuzu'nun da zinaya ceza öngö-
rülmesine karşı çıktığı öğrenildi.
Burhan Kuzu'nun, "Hâkünlerin bile
uygulamak istemediğı birdüzenJeme-
yi tasanya eklemeye çahşmak gerek-
siz" dediği belirtildi.
YOK ve Kuran kurslan gibi konulan gündeme taşıyan AKP, tepkilerüzerine bunlan dondurmak zorunda kaldı
Hükümet bunu hep yapıyor• tktidar, iddiayla gündeme getirdiği
'Orman arazilerinin satışı, türban ve
tarikat serbestisi, YÖK. imam-hatiplere
katsayı eşitliği, yoksul öğrenci projesi,
Kuran kurslan ve Diyanet'e kadro'
konulannda geri adım attı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM,
AKP iktidan döneminde iddiayla gündeme
getınlen konularda hızlı geri adımlann ya-
şandığı taktiklere sahne oldu. AKP iktidan
döneminde gerilım konusu olup daha sonra
rafa kaldınlan konular şöyle:
2-B: Orman niteliğini yitirdiği kabul edilen
alanlann satışından 25 milyar dolar bekle-
yen hükümet, anayasayı değiştirdi. Düzenle-
menin Çankaya Köşkü'nden dönmesi üzeri-
ne "2-B" düzenlemesi donduruldu.
TÜrban ve tarikat: Türk Ceza Yasa Ta-
sansı'ndaki ilk büyük tartışma alt komis-
yonda çıkmıştı. AKP'li üyeler. CHP'nin ka-
tılmadığı bir toplantıda tasanya önce türban
ve tarikat serbestlıği getıren maddeler ekle-
di. CHP'nin komisyonu boykot karan üzeri-
ne AKP geri adım atmak zorunda kaldı. Ko-
misyonun bir gün sonraki toplantısında tar-
tışmalı hükümler tasandan çıkanldı.
YÖK - imam-hatlp: YÖK Genel Kuru-
lu'nun yapısını değiştiren ve imam-hatiplere
ÖSS sınavında eşıtlik sağlayan tasan, rüm
tepkilere karşın 2004 ÖSS'ye yetiştirilmesi
için yasalaştınldı. Cumhurbaşkanı'nca iade
edilince yasa rafa kaldınldı.
YOlSUZİUk tasariSI: Hükümetin Yolsuz-
lukla Mücadele Yasa Tasansı. TBMM Ada-
let Komisyonu'nda rüm yolsuzluk ve dolan-
dıncılık suçlanna "öde-kurtul" affi getire-
cek içerikte genişletildi. Tasan, eklenen son
hükümlerin yeni yasama yılında gözden ge-
çirilmesi için gündemde bekliyor.
Kuran kurslari: Kuran kurslan ile yurt
ve pansiyonlann 365 gün açık kalmasımn
önünü açan yönetmelik, imam-hatip mezun-
lannın kurslarda ders vermesini ve okul bi-
nalanrun yaz aylannda kurslara tahsis edil-
mesini sağlıyordu. Cumhurbaşkanı'nın tepki
göstermesi ve Barolar Birliği'nin dava aç-
ması üzerine değişiklikten vazgeçildi.
Yoksul öğrenci projesi: ıobmyok-
sul öğrencınin özel okullarda okutulmasına
ilişkin düzenleme Damştay'a takılınca hü-
kümet Meclis'ten yasa çıkardı. Cumhurbaş-
kanı, projeyle irticacı bazı okullann kayınla-
cağı gerekçesiyle yasayı iade etti. Özel okul-
larla ilgili maddeyi yasadan çıkardı.
Diyanet'e kadrO: Diyanet Işlen Baş-
kanhğı'na verilecek 1600 kadro, Plan-Bütçe
Komisyonu'nda 15 bine çıkanldı. Tepkiler
üzerine kadro isteği askıya alındı.
T
A
Kadınlar taşıdıklan dövider ve atüklan stoganlarla TCY'deki a\ rumıuğı protesto ettiler. (SERDAR ÖZSOY)
TCY'deki kadına yönelik şiddeti ve aynmcılığı protesto ettiler
Kadınlar Meclis'e yüriidü
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-Türkiye'nin çeşitli ülerinden gelen
kadın dernekleri üyeleri, Türk Ce-
za Yasası'nın bazı maddelerine ve
AKP'nin zinayı suç kapsamına al-
mak istemesine TBMM'ye yürüye-
rek tepki gösterdi.
Yüksel Caddesi Insan
Haklan Anıtı önünde topla-
nan kadın platformu ve ka-
dın örgütü üyeleri, buradan
sloganlarla TBMM'ye yü-
rüdüler. TBMM Dikmen
Kapısı önünde kadınlar adı-
na açıklama yapan Kadın
Adaylan Destekleme ve
Eğitim Derneği (Ka-Der) Ankara
Şube Başkanı İlknurÜstûrt TCY'de-
ki kadına yönelik şiddeti ve aynm-
cılığı protesto ettikJerini söyledi.
Hükümetin, eşitlik ve demokrasi yo-
lunda göstermelik degişiklikler ya-
parak kamuoyunun gözünü boya-
maya çahşûğını belirten Üstün, TCY
Tasansı'nın biruzlaşma metni ohna-
sı gerektiğini vurguladı. Tasanda
namus cinayetlerine indirimin sür-
düğunü, bekâret kontrollerinin ya-
saklanmadığını ve cinsel yönelime
dayalı aynmcıhğın meşru kılındığı-
nı vurgulayan Ustün, "Ne oiduğu
• Ka-Der Ankara Şube Başkanı ilknur
Üstün, Başbakan'ın AKP'nin hükümet
programını açıklarken kadın-erkek
eşitliğine öncelik verileceğini söylediğini,
ancak TCY'de kadına yönelik şiddet ve
aynmcılık yapıldığnıı kaydetti.
beiirsizbirnıüstehcealikmaddesiile
ifade hürriyeti lasıüanmaktadır. Ve
zinanın TCY'de tekrar suç savıhna-
sı önerilmiştir" dedi.
Başbakan RecepTayipErdoğan'ın
AKP'nin hükümet programını açık-
lamak için 18 Mart 2003 tarihinde
yaptiğı konuşmadakadın-erkek eşit-
liğine öncelik verileceğini söyledi-
ğini arumsatan Üstün, "Devlet cüı-
sritigimi/i baskı alüna almak yerine
haidanmızı korumak zorundadır"
dedi. Açıklamanın ardından grubun
yanına gelen bazı CHP'li milletve-
killeri, kadın örgütü üyelerinin
TBMM'ye alınması içingi-
rişimlerde bulundu. CHP
Grup Başkanvekili Haluk
Koç, kadın örgütleri üyele-
rinin bir lasmının TBMM'ye
alınmaması üzerine Meclis
îdare Amiri'ne tepki gös-
terdi. Koç, "Buraya şalvar-
hsı da çarşamsı dâ girebili-
yorsa aydınhk Türk kadını da gire-
cektir" diye konuştu.
Özgür Üniversite Vakfi, DİSK,
Çağdaş Hukukçular Derneği, Çağ-
daş Gazeteciler Derneği üyeleri TCY
tasansındaki bazı maddelerin çıka-
nlması istemiyle TBMM Başkanı
Büleat Annç'a telgraf gönderdi.
Tazminat cezası
AKP'li
veküe 'zina'
mahkumiyeü
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Hükümet, zinanın
suç ohnası yönünde girişim-
de bulunurken AKP kurucu-
lanndan Trabzon Milletveki-
li AH Aydm Dumanoğfu. ev-
lı olduğu halde başka kadın-
la yaşadığı için eşine 4 mil-
yar lıra tazminat ödemeye
mahkûm oldu. AKP'nin zina
konusundaki girişunı sonuç
verseydi Sevil Dumanoğlu,
eşi hakkında "zma" suçlama-
sıyla suç duyurusunda bulu-
nabilecekti.
AKP tarafından gündeme
getirilen ve "Zina suç olsun
mu, olnıasm mı?" tartışmala-
nnın sürdüğü sırada, Ankara
1. Asliye Hukuk Mahkemesi
ilginç bir karar verdi. AKP'li
Dumanoğlu'nun eşi Sevil Du-
manoğlu, evli ohnalannakar-
şın kocasmın bir başka kadın-
la yaşaması nedeniyle kendi-
sine tazminat ödenmesini is-
tedi. Davanın dünkü karar otu-
rumunda, Sevil Dumanoğ-
lu'nun avukatı Tahsin Turk-
çapar, müvekkilinin Aydın
Dumanoğlu'ndan ayda 1 mil-
yar lira nafaka aldığinı ve baş-
ka geliri olmadığını, Aydm
Dumanoğlu'nun ise ayhk 10
milyar lira maaş aldığinı ve
gayrimenkul gehrleri olduğu-
nu söyledi. Aydın Dumanoğ-
lu'nun avukatı Mustafa Kale
ise Sevil Dumanoğlu'nun yı-
lm 10 ayını îngiltere'de geçir-
diğini ve davanm kötü niyet-
le açıldığrnı savundu.
Yargıç BeyhanAzman, Ay-
dın Dumanoğlu'nun 4 milyar
lira manevi tazminatı dava-
nın açıldığı tarihten işleyecek
yasal faizi de eklenmek sure-
tiyle ödemesine karar vere-
rek davayı kabul etti.
GLOBALPOLITIKÜLTÜR
ERGIN YıLDıZOĞLU
IIEylül'denieOldıı?
Ne olacak, bu "o/ay" bizi, aklın eleştirisine, bil-
giye, anlama ve "hakikate" karşı adeta bir haçlı se-
feri başlatmış "postmodernizmin" zamanların-
dan aldı, sözde aşmaya başladığımız Aydınlan-
ma Geleneğinin ve Modemitenin çok ama çok
gerisinde bir yeriere sürüklemeye başladı.
Olimpos tanrılan
öyle ya.. ortada bir sürü kitap, araştırma, resmi
soruşturma var, ama "olayı" kimih neden ve nasıl
yaptığını hâlâ bilmiyoruz. Böylece çifte kuleler ve
iki uçak, herkesin kendi siyasi, dini görüşüne uy-
gun bir "hakikatin" anlatısını yazabileceği, "boş"
bir fantezi alanı yarattı; bizi hemen komplo teori-
lerinin egemen olduğu bir düşünsel evrene taşıdı.
Artık herkes ortadaki olgularyığını içinden, ken-
di perspektifine göre seçtiği parçalarla kendi an-
lat/sını fantezisini oluşturmakta serbesttir. Kimi-
lerine göre 11 Eylül, Amerikan devletinin tezgâh-
ladığı bir komplo. ABD geleneksel sağının milliyet-
çi/popülist kanadı ve Islam dünyası, Israil gizli ser-
visini, ABD yönetimi ve "saygın" medya da Bin La-
din ve örgütü El Kaide'yi suçluyor. "Olay"ın neden-
lerine gelince, spekülasyonlar, ABD'nin tarihsel
misyonuyla ilgili dini/evanjelik-ideolojik saplantılar-
dan, bir imparatorluk projesinden din savaşlarına,
petrole el koyma niyetine, hatta 2012'de bir geze-
genin gelip dünyaya çarpacak olmasına kadar
uzanan çok geniş bir alanı kapsıyor. ABD yöneti- .
mine göreyse, olayın nedeni teröristlerin ABD'ye
olan nefreti. Kimilerine göreyse Bin Ladin, aynı .
Saddam (ve III. dünyadaki tüm liderler) gibi aslın-
dabir ABDajanı...
Gözlerimizin önünde açılmakta olan tarih artık,
yaşadığımız toplumun ekonomik çelişkileri teme-
linde birbiriyle çatışan toplumsal güçlerin değil,
kendilerine özgün kimi esrarlı planları uygulama-
yakoyan "süper-bireylerin", "yan-tannlann"gizem- ,
li eylemlerinin ürünü. Adeta, tek tannlı dinlerin bi-
le gerisine düşerek Yunan mitolojisinde yaşa-
maya başladık: Olimpos'ta oturan bir avuç tann,
pek de anlamadığımız nedenlerle birbiriyle itişiyor.
bizler de, "iktidarsız ölümlüler" olarak sonuçla-
rına katlanıyoruz. Kant'ın "Aydınlanma nedir?"
başlıklı makalesinde muştuladığı kendi kaderini, eleş-
tirel aklın yo\uyta kendisi tayin eden insandan ar-
tık eseryok...
'Jeopolitik'
önceleri "küreselleşme" yepyeni birdönemdi,
engellenemezdi, karşı durulamazdı, adeta kade-
rimizdi. "Sosyalizm çökmüş" dünya tek bir pazar
mekânı olarak biçimlenmeye, bütünleşmeye baş-
lamıştı. Ulus devletler zayıflıyor, kültürier kaynaşı-
yor; teknoloji, kapitalizmi çelişkilerinden anndığı bir
aşamaya taşıyordu. Savaşlar da geride kalmıştı.
Bu "iyimsertik" içinde, emek sömürüsü, emper-
yalizm, bağımlılık, sınıf çelişkileri, sağ-sol gibi kav-
ramlar rafa kaldınldı. Ancak, dünya halkları küre-
selleşmenin anlatısıyla kendi yaşamlan arasında-
ki uyumsuzluğu görünce baş kaldırmaya, Seatt-
le'dan Cenova'ya, Porto Alegre'y
e s ı n |
f savaşının
kavramlarını anımsamaya, gözlerini kapitalizmin
ufkunun ötesine çevirmeye başladılar.
11 Eylül işte bu dünyanın aynasını kırdı: Savaş,
işgal, doğal kaynaklann talan edilmesi, imparator-
luk, sömürge yönetimi, büyük güçlerrekabeti, do-
layısıyla 19. yüzyılda kaldığı sanılan bir kavram, "je-
opolitik" geri geldi. Dün, hepimiz dünyayı "küre-
selleşme " kavramına dayanarak anlamlandınyor-
duk, şimdi anahtar kavram "jeopolitik" oldu.
Dün küreselleşme insan eylemini gereksiz kılı-
yordu, meydan büyük uluslararası bankalara, dev
sanayi şirketlerine, medya kartellerine, kısacası
uluslararası mali sermayeye kalmış, toplumun ka-
deri piyasa mekanizmasının işleyişine terk edil-
mişti. IMF ve Dünya Bankası "şak" diye söylüyor,
hükümetler "tak" diye yapıyordu. Bizlere soran
yoktu, irademiz sayılmıyordu. Uluslararası mali
sermayenin arzusu kaderimizdi. Küreselleşme söy-
lemi bu iradeyi içselleştirmemizi, kabul etmemizi
kolaylaştırdı.
Şimdi "jeopolitik" anahtar kavram, adeta tüm an-
lamları disiplin altına alan bir "ana gösterge" ola-
rak devletler arası çelişkilerin, emperyalist, milita-
rist, milliyetçi, ırkçı, talancı dünyasının söylemini iç-
selleştirmemizi kolaylaştınyor. Artık sömürülen bas-
kı altında tutulan, özgüriüklerini genişletmek iste-
yen, daha iyi bir dünya özleyen, bu bağlamda ulus-
larötesi dayantşmalararayan bireylerolmaktan çık-
maya, başkasının toprağına göz dikmiş, talancı, sa-
vaşçı, etnik temizliklere hazır kalabalıklara dönüş-
meye başlıyoruz. Ulusal bağımsızlık arzusuyla mil-
liyetçi yabancı düşmanlığı arasındaki sınır girtikçe
inceliyor. özgüvenimiz küçüldükçe, saldırgan fan-
tezilerimizin çapı büyüyor...
Böylece bölgemizde, savaşa eğilimli, talana yö-
nelik militarist emperyalist projelere soyunmuş
güçlerin elinde oyuncak olmaya hazır bir kıvama
geliyoruz. Belki sosyalizmi kaçırdık, ama 11 Eylül
sayesinde, sanınm barbariık seçeneğini kullana-
cağız.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
CHP Crup topantısı
Mamak Askeri Cezaevi ilk ne
zaman kurulmuştu bilmiyorum.
Daha sonra bir askeri darbe giri-
şiminde bulunduğu için idam edi-
len Albay Talat Aydemir'in bu bi-
nayı yaptırdığını söylemişlerdi.
Doğru mudur, bilemiyorum. 12
Mart 1971 askeri darbesinin ardın-
dan Mamak Askeri Cezaevi ünlü
bir mekân halinegeldi. Uğur Mum-
cu'dan Altan Oymen'e, Deniz
Gezmiş'ten Mümtaz Soysal'a,
Fakir Baykurt'tan Dursun Ak-
çam'a kadar çok insan geldi geç-
ti buradan.
Mamak Askeri Cezaevi, bizim 68
kuşağının da ilk cezaevi deneyini
bütün acılarıyla yaşadığı bir mekân
olarak da ün yaptı. Askeri darbe-
nin hemen ardından cezaevine gir-
diğimizde henüz, aşırı baskı dö-
nemi başlamamıştı. Koğuşlann ka-
pısı açıktı, herkes birbirini ziyaret
edebiliyordu. Askeri tutuklular da
bizlerle bir arada kalıyordu. O dö-
nemde bütün cezaevinin bir de as-
keri tutuklular arasından seçilmiş
Selda Bağcan'ı Dinlerken...
berberi vardı.
Berber Eşrefin berber dükkânın-
da küçük pikap vardı. Bu pikaba,
45'lik plaklar koyarak dinliyorduk.
Deniz Gezmiş de bu berber dük-
kânında en çok oturanlardan biri-
siydi. Selda Bağcan o zaman ye-
ni ünleniyordu. "Tatlı Dillim Güler
Yüzlüm", "Kâtip Arzuhalim YazYâ-
re Böyle" parçaları dillerden düş-
müyordu. O dönemin unutulma-
yan iki türküsü daha vardı: "Mapus-
hanelere Güneş Doğmuyor", "Ma-
pushane İçinde Mermerden Di-
rek." Bu son iki türkü Deniz'in fa-
vorileri arasındaydı. Aslında hepi-
miz beğeniyorduk, ama Deniz'in
tutkusu başka türlüydü. Bu plak-
ları sürekli dinliyor, bize de dinleti-
yordu.
Aradan 30yıldan fazla bir zaman
geçti. Selda Bağcan'ın son albü-
mü "Deniz'lerin Dalgasıyım"\ din-
liyorum. Şöyle diyor albümün ka-
pağında, "Ben halkımın kavgası-
yım, Yarınların Sevdasıy/m, Ben
ölmedim kii." Selda Bağcan'ı din-
lemek ayrı bir etki yapıyor üzerim-
de. Sesi her zamanki gibi gür ve et-
kili. Herdinleyişimde heyecanlanı-
yor, güçlü senine hayran oluyo-
rum. "Düşen Hep Yerde mi Kalır"
diyor bir türküsünde. Yine isyan
dolu, yine itiraz dolu.
Selda Bağcan, acaba yitip gi-
den bir dünyanın sesini mi dillen-
diriyor? Selda Bağcan, geçmişte
kalmış bir anının türküsünü mü
söylüyor? Biz onun gür sesiyle yal-
nızca bir nostalji bağlantısı mı ku-
ruyoruz? Ben öyle düşünmüyo-
rum. Öncelikle olağanüstü bir se-
si olduğunu kabul etmeliyiz. Gürül
gürül akıp gidiyor.
Bence daha önemlisi; Selda'nın
türkülerinin geçmişten günümüze
uzanan, süreklilik taşıyan bir itira-
zı, içinde barındırması. Türkiye,
karmakarışık bir dönemden geçi-
yor. Bütün taşlar yerinden oynamış
durumda. Taşların yerinden oyna-
ması kötü mü oldu, iyi mi oldu?
Toplumun bir kesiminin bu altüst
oluşu tamamen olumsuz algıladı-
ğını biliyorum. Bu açından bakıldı-
ğında gerçekten kötü bir manza-
ra çıkıyor.
Bir başka yönden de bakabiliriz.
Taşlar yerinden oynamalı. Türkiye,
çok uzun zamandan beri baskıcı bir
anlayışlayönetildi. Bu baskıcı an-
layış, tutucu, antidemokratik bir
yapılanma yarattı. 1968'lerden bu-
güne uzanan 36 yıllık bir dönemi
gözden geçirdiğimizde, toplumun
nasıl bastırıldığını daha iyi anlıyo-
ruz. Bu taşların yerinden oynama-
sı gerekiyordu.
Taşların yerinden oynaması iyi
de yerierine yeniden nasıl oturacak?
Türkiye, önümüzdeki dönemde na-
sıl şekillenecek? Avrupa Birliği sü-
recinin, taşların yerine doğru otur-
ması için pozitif bir etki yapması
mümkün. Türkiye'nin çağdaş de-
mokratik güçlerinin doğru pozisyon
alması halinde, ileriye doğru olum-
lu adımlar atılabilir.
Kötü durum iyiye çevrilebilir. Türk
Ceza Yasası tartışmaları, bu ülke-
de hâlâ köklü bir tutucu geleneğin
olduğunu da gözler önüne serdi.
Yalnızca zina değil, kadına yöne-
lik bazı hükümler hâlâ eski ilkel an-
layışın devamı niteliğinde. Bazı ya-
sa maddeleri hâlâ özgürlükleri he-
def alıyor. Bu nedenle ceza yasa-
sı tartışmaları önemli birdönemeç
olacak gibi görünüyor. Neler ola-
cağını göreceğiz.
Kulağım Selda Bağcan'ın sesin-
de. Deniz'in sevimli yüzüyle Mamak
cezaevinin berberhanesinde onu
dinleyişinianımsıyorum. Hâlâgeç-
mişle hesaplaşma başarılamadı.
Türkiye, 12 Martların, 12 Eylüllerin
yükünden kurtulamadı.
Denizlerin dalgası durulmadı
hâlâ...
Baykal: İMdar
ikiyüdü davrandı
ANKARA(Cumhuri-
yet Bürosu)- CHP lideri
Deniz Ba> kal zina konu-
sunda AKP'yi *ildyüz-
lülük" yapmakla suçİadı.
Çift eşüliğin Türkiye'nin
ve Meclis'in bir gerçeği
olduğunu belirten Bay-
kal, "Resmi eş, bunu şi-
kâyet konusu \-apmryor
diye aüe kurumunun say-
gmhğı güvenceye mi ah-
nacak? Bu baştan aşağı
aldatmaca, ikhüzlülük-
tür" diye konuştu.
Baykal, dün partisinin
grup toplantısında yap-
tiğı konuşmada, kendi-
siyle görüşen AdaJet Ba-
kanı CemflÇiçek'in TCY
Tasansı konusunda önce
10 maddelik bir değişik-
lik sunduğunu ancak bu-
nun 4 maddeye indirildi-
ğini kaydetti. Baykal,
"Taraflara karşüıldı ce-
za şantajı yapma firsaö
vererek aile kurumunu
savgınüğa ka\ıışturmak
mümkün değüdir" diye
konuştu. Baykal, aldat-
manın boşanma için ge-
rekçe yapılabileceğine
dikkat çekti. Çift eşlüiğin
Türkiye'nin, Meclis'in
bir gerçeği olduğunu an-
latan Baykal, isim ver-
meden kabine üyelerini
ima ederek "Hatta daha
ileriyegtaneyeyim" dedi.