23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLUL 2004 ÇARŞAMBA 14 JV LJ Li J. LJ M\ kultur(g cumhuriyet.com.tr Öykücü, romancı, oyun yazarı Orhan Kemal'in 90. doğum günü kutlanıyor Yeniden keşfîn heyecanıM. SADIK ASLANKARA 1940 sonlanyla 1950 başlannda doğanlar, gözlerinı açhğında, kendi- lerini 1961 Anayasasrnın getirdiği bir özgürlük ortamında buldu. Bu or- tarnda boy verip serpildı... Önceki kuşaklann bin sıkıntıyla ka\-uşabildi- ği Nâzım Hikmet'le arkadaşlan, 1940 toplumcu gerçekçi kuşağından pek çok şair, yazar, 1961 'le birlikte gözünü açan bu genç insanlann ko- layca ulaşıverdiği imzalar oldu... Ama hakçasını söylemek gerekir- se öncekilerin kimi zaman elleriyle çoğaltarak aralannda dolaştırdığı şa- irlere, yazarlara böyle hıç zahmet et- meden ulaşıveren kız, oğlan ne kadar deliJcanJı varsa, değerbilmez bir turu- ma kaptırmadı kendini. Tersine, ya- zarlann, şairlerin hepsini öpüp baş- lanna koydular... _________ Bununla da yetin- mediler, bu yazarla- n, şairleri eksiksiz okudular, okumak ne, özümsediler... 1968 olgusunun, tarihın tam da bu di- lımınde, andığım de- likanhlarca sahneye taşınması birrastlan- tı sayılmamalı... Derken söz konu- su şairler, yazarlar teker teker aynl- maya başladı aramızdan... Yapıtlarının gerlsinde durdu Ama bu durum, okumada herhan- gi bir tavsamaya yol açmadı, çünkü okuma alışkanlığı kazanmıştı bir kez genç topluluk. Işte okuma düşkünlü- ğü, artık ekmek, su alışkanlığına dö- nüşen gençlerin yöneldiği bu yazar- lar arasında bin vardı: Orhan Ke- mal Gerçi onun yapıtlan, öteden be- ri dolaşımdaydı, ama alçakgönüllü yaşamıyla. üne sırt çevıren tutumuy- la Orhan Kemal, gizlenmiş gibiydi hep. Zaten yaşamı boyunca, kendı yapıtlannı çahmlayıp burun farkıy- la da olsa onlann önüne geçmeye ça- lışmadı o, yapıtlarının gerisinde dur- du. Orhan Kemal, öykücülüğünün, romancılığının yanında, bir oyun ya- zan olarak da sahnelerimizin vazge- çemediği yazarlardan biriydi oysa o yıllarda. Yeşilçam da romanlanndan, öykülennden ardı ardına filmler çe- kiyordu durmadan. 1960'lar, hatta 70'ler böyle sürdü hep. Orhan Kemal de sessizce aynlıverdi aramızdan bu arada. Yokmuş gibi duruyordu, ger- çekten gittı. Ama ne zaman tarihin ibresi 12 Eylül 198O'ı gösterdi. ya- şananlar bir bir değişmeye koyuldu. Bir unutuluşa terk edıldi soy yazar- lar teker teker. BunJardan boşalan ye- re yazarlık gerderiyle oynanmış, yüz- leri maskelı kişiler oturtulmaya çalı- şıldı. Süreç ıçinde marketlerde, son- ra süpermarketlerde, daha sonra hi- permarketlerde, çok daha sonra da megamarketlerde bunlarla doldurdu- rhan Kemal doksan yaşında, ama dokuz aylık bebek cinliğinde biz kocamışlarca keşfedilmeyi bekliyor kendi derin yatağında... Her keşif bir heyecandır, yoksa biz heyecanımızı da mı yitirdik diyeceğim ya, hayır, sanmıyorum... Çünkü bu kötü düş sona erecek, biliyorum. Uyanıp kendi kültür kazımızı yapacağız... lar raflan, son kullanma tarihleri de bir bir üzerlerine yapıştınlmış ola- rak. Ülke de zaten market anlayışıy- la yönetilir olmuşru enikonu. Şaşarâk izlemiştim, Orhan Kemal de vardı çünkü unutuluşa terk edilen yazarlar arasında. Oysa o yıllarda, hayranlık duyarak Orhan Kemal'i okuyanJar arasında ben de vardım. Yazmaya ko- yulduğum ilk günlerden başlayıp bı- rebır ona öykünürdüm kaleme aldık- lanmda. Zaten önüme çıkan her ki- tabını, herhangi bir dizgeye bağlan- maksızın bir solukta okumuştum Or- han Kemal'in... Derken 1968'lilik ruhu pul pul dö- küldü üzerimizden... Ölen, yaşayan kahramanlann yanında alçaklıklara tanık olduk. Yanı sıra döneklik, kö- şe dönücülük insanımızı içten içe ke- mirdi, ATDS'e yakalanmışçasına çö- kertti onu. Yazar diye önümüze sunulan var- dı var olmaya, ama toplumun pusu- lası sayabileceğimiz türde yazar kal- mamıştı artık, daha doğrusu bu tür yazarlar, sanki toplumun belleğin- den çıkanlmaya çahşılıyordu. Işte o zaman aklıma geldı, koydum masama Orhan Kemal'in tüm yapıt- lannı, yeniden bu kez dizgeli biçim- de bir kez daha okudum. Yüzlerce öykü, onlarca roman, birkaç oyun... Kısacık yaşama sığdınlan bir ayak- ta kalma savaşımı, yazın adına veri- len olağanüstü emek, göstenlen öz- veri! O, kuşku yok kı yazınımızın en bü- yük birkaç yazanndan biri! Öyküle- riyle Memduh Şevkct Esendal'la. Sait Faikle, Sabahattin Ali'yle bir- _________ likte öykücülüğü- müzün dört büyük biraderinden biri. Romancı olarak do- ruk yapıtlar sunmuş bir yazar! Oyun ya- zan olarak bundan sonra da sahnemize katkısı sürebilecek bir usta. Ama bunun için marketlerde su- — — — — - — nulan yazarlardan ayınp da gözlenmi- zi, bunlara, kamuoyunda, bu bilincin temsilcısi olarak aydın belleğinde süregelen yazarlara çevirebilmeliyiz bakışımızı. Evet, Orhan Kemal doksan yaşın- da, ama dokuz aylık bebek cinliğin- de biz kocamışlarca keşfedilmeyi beklıyorkendi derin yatağında... Her keşif bir heyecandır, yoksa biz heye- canımızı da mı yitirdik diyeceğim ya, hayır, sanmıyorum... Çünkü bu İcötü düş sona erecek, biliyorum. Uyanıp kendı kültür kazımızı yapa- cağız... Orhan Kemal gibi som bir yazann, kaç yıl geçerse geçsin, ışıltılar sala- rak karşımıza çıktığını göreceğız! Kendinize bir armağan sunun; doksanıncı doğum yılında gelin ye- niden keşfedın onu! Orhan Kemal, öykücülüğünün, romancılığının yanında, bir oyun yazan olarak da sahnelerimizin vazgeçemediği yazarlardan biriydi 76 yapıîın telif haklan Epsilon'a devredildi Orhan Kemal kitapları yeniden! ECE BAKTIAYA Çağdaş Türk edebiyatımn önemli isimlerinden Orhan Kemal'in uzun zamandır yeni basımı yapılmayan, sözleşmesi sona eren on al- tı kitabmın telif haklan Epsilon Yayınevi'ne devredildi. Yayınevi ta- rafından basılacak ilk kitabın adıysa henüz açıklanmıyor. Epsilon Ya- yınevi Yayın Yönetmeni Tanju Anapa, 'sürpriz' kitaba ilişkin yal- nızca şu açıklamayı yapıyor: "Çok basılan ucuz kitaplardan ola- cak. Kitap, 2 milyon 900 bin liradan satılacak ve daha çok insa- na ulaşnıa olanağı bulacak." Edebiyatımızın öykü ve roman ustasının oğlu Işık Öğütçü de yayıne- vınin basacağı 'ilk kitap 1 konusunda sessiz kahnayı seçmiş, yayınevi- nin en doğru olanı yapacağına inandığım söylüyor: "Asüna bakarsa- nız bizim için de sürpriz olacak. Orhan Kemal'in her yapıtı yaşa- tnın içinden geliyor. Onun en güzel kitaplanndan biri olacağı kesin. Yeni yayınevinin enerjisi, atılımı ve yenilikleri Orhan Kemal'in oku- yucuyla daha hızlı ve kolay buluşmasını sağlayacaktır. Özellikle gençler bu çağa uygun çalışmalan benimseyerek Orhan Kemal'i ye- niden keşfedeceklerdir." ilk olarak Alkım Yayınevi nin Ahmet Al- tan'ın 'Içimizde Bir Yer' adlı kitabıyla başlattığı 'iyi yazar, ucuz ro- man' metodunun Orhan Kemal'in basılacak kitabında da uygulanacak olmasını ise 'işe yarayacak bir yöntem' olarak yorumluyorÖğütçü. "1yi yazar ucuz fiyat, ulaşılmayan okura ulaşmada çok iyi bir yöntem. Kendini okutamayan kitapları bedava bile verseniz, insanlar 'göz- lerime yazık' diyerek okumayacaktır. Burada söz konusu, kitabın ucuzluğu değil, yazann gücüdür. Şimdiye kadar Orhan Kemal'in is- mini duymuş, ama okumamış milyonlarca insanımız var. Onlara da bu şekilde ulaşabilirsek. '2000'li yıllarda Orhan Kemal yaşıyor' çalış- malanmız doğru yolda demektir." Öğütçü, 2000 yıünda Orhan Kemal Müzesi'ni açtıktan sonra birçok 'ilk'i gerçekleştirdiklerini belirtiyor ve eldiyor: "O çanşmaların bugün- kü sonucu Orhan Kemal'i tüm okurlara ulaştırmak için geldiğimiz noktadır." Yazann kitaplanyla ılgıli olarak yurtdışına açılma düşünce- lerinin de olduğunu söyleyen Öğütçü, Kemal'in oyunlannın tiyatrolan- rmzda tekrar oynanması ve kitaplannın dizi yapıinasının en büyük is- tekleri olduğunu ifade ediyor. Kitaplarıyla gördüğü ilgiyi beyazperde uyarlamalarıyla pekiştiren üç yapıt Edebiyattan sinemayayaşanmışlıklar... Kültür Servisi -' tbrahim Bey ve Kuran'ın Çiçekleri', 'Mistik Irmak' ve 'İnci Küpeli Kız'... Kitaplanyla gördüğü ilgiyi beyazperde u- yarlamalanyla pekiştiren üç yapıt... Bilge Kül- tür Sanat tarafından okurlarla buluşturuluyor... Özellikle üzerinde durmak istediğimiz ilk ki- tap sinema uyarlaması Chantier FUms tarafın- dan ülkemizde 17 Eylül'de gösterime sokula- cak olan 'İbrahim Bey ve Kuran'ın Çiçekle- ri'... Yazan müzik. tiyatro tutkunu Eric-Em- manuel Schmitt. aym zamanda bir filozof. Tı- yatro oyunlan, uluslararası ödülller kazanmış ve Alain Delon, Donald Sutherland, Jean Pa- ul Belmondo gibi ünlülerce birçok festivalde sahnelenmiş. Türk bakkal Ömer Şertf 1997de 'Cycle de l'invisible' üçlemesirün ilk kitabı 'Milarepa' yayımlanmış. 'Mösyö tbrahim ve Kuran'ın Çiçekleri', üçleme- nin ikinci kitabı. Ömer Şerif, Pi- erre Boulanger. Gilbert Melki, Isabelle Renauld, Anne Su- arez'in başrollerinde oynadıkları sinema uyarlamasmın yönetmeni ise François Dupeyron. Hoşgörü ve kültürler arası geçişken- liğin Mirgulandığı ve 1960'lann Pa- ris'inde bir semtte, 12 yaşındaki Musevi genç bir çocukla yaşlı bir Türk bakkalın duygu yük- lü dostluklan ekseninde gelişen yapıtta ergen- lik çağındaki Moses (Pıerre Boulanger) annesi ve erkek kardeşince terk edılınce, depresıf ba- basıyla yaşamak zorunda kalır. ÇevTedekı ge- nelevlerdeki fahişelerle arkadaşhk kurarak ve bir sufi olan tbrahim Bey'in (Ömer Şerif) kö- şedeki bakkalını ziyaret ederek zamamnı geçi- DENNIS LEHANE • Mösyö tbrahim ve Kuran'ın Çiçekleri, 'Mistik Irmak' ve 'tnci Küpeli Kız'... Üçü de sinemaya başanyla uyarlanmış olan yapıtlann özünde yüreğın koridorlannda duygu yüklü arayışlar, hayal kınklıkları, inanç ve yaşama sanatının incelikleri konu ediliyor. Bu yapıtlardan 'Mösyö tbrahim ve Kuran'ın Çiçekleri' cuma günü ülkemizde gösterime girecek. Mistik irmak iörahim ren Moses'üı bir süre sonra babası intihar eder ve ibrahim onu evlat edinir. ibrahim, Moses'a Arap ve Müslüman olmanın farklannı öğretir- ken, Kuran'dan yaşamla ilgili öğütler verir. So- nunda bir gün bakkala kilidi vururlar. kırmızı bir spor arabayla Avrupa 'yı geçerek İbrahim 'in o uzak ülkesine, Mevlevi denışlerinin döndü- ğü, çiçeklerin, şiirin ülkesi olan Türkiye'ye gi- derler. Sufi ibrahim, Moses'i Türkiye'de Mev- lana'nın bilgeliği ile tanıştınr. 2001 'de Fransız Akademisi Büyük Ödülü'nü kazanan kitap, sade bir duygusallıkla okuyucu- yu masalsı bir atmosfere çağınyor, Arap, Yahu- di gibi farklı öğeleri insan doğası içinde kavra- yarak insan ruhuna dair bir öykü anJatıyor. Fransız yönetmen François Dupe>Ton tarafın- dan kitaptan uyarlanan film ise 60. Venedik Film Festivali'nde de büyük ilşi gören filmler arasındaydı. 'Mösyö tbra- him'i ünlü oyuncu Ömer Şerif in canlandırdığı ve oyuncuya Altın Aslan ödü- lünü getiren filmin çekjm- lerinin bir kısmımn Türki- ye'de, Istanbul ve Kapadok- ya'da gerçekleştinldiğini de belirtelim. Bilge Kültür Sa- nat'tan çıkan ve sinemaya 'Gizemli Nehir' adıyla uyarlanan 'Mistik Irmak' bir psikolojik gerilim... Amerikalı yazar Dennis Le- haneimzalı... Cîzem ve düşler... Yapıtta aynı ortamlarda büyüyen üç erkeğin yaşamını sarsan 25 yıl önceki bir olaydan yola çıkan Leha- ne, düğümü gizemli bir cinayeti in- san ilişkıleri içinde ustaca ele alarak sürpriz bir sonJa çözüyor. Bilge Kültür Sanat'tan çıkan sine- maya uyarlanmış üçüncü kitap da Amerikalı Tracey Chevalier nin yaz- dığı 'Inci Küpeli Kız'. Yapıtta 'Hol- landa'nın Mona Lisa'sı olarak nite- lenen, ressam Jan V'ermeer'ın tablo- sundaki 'İnci Küpeli Kız'ın gizemini araştın- lırken tarih ve kurmaca kusursuzca buluşuyor. Yazar, sanatsal bakış açısı ve duygusal uyanış üzerine kurduğu romanında, 16 yaşındaki Gri- efin gözünden, 1660'lann Hollandası'nı, Ver- meer'in ünlü resmıne ilham veren genç kadının düşlerle dolu portresiyle canlandınyor. (Bilge Kültür Sanat: 0212 520 72 55/ ChantierFUms: 0 212 358 59 59) DEFNE GÖLGESI TURGAY Ff ŞEKÇİ Okullar Açılırken Eylül ayı, hemen bütün öteki sorunların bir yana bırakıldığı bir dönem. Çünkü okullar açılıyor. Evlerimizin, çevremizin sevinç ve mutluluk kaynağı; bizlerin, ülkemizin, yeryüzünün gele- ceöi çocuklarımız okula gidecekler. Oğrenmeye, bilginin yaşamın özü olduğunu öğrenmeye gidecekler. lnsanoğlunun yaşamak kadar doğal hakla- rından biri olan öğrenme hakkı, pek çok alan- da olduğu gibi giderek sermaye düzeninin alım satım ilişkilerinden biri durumuna düşürülmek- te. Bir özel okul merakıdır gidiyor. özel okullarda çocuklara ödediğiniz paraya göre iyi eğitim veriliyor, ücretsiz olan devlet okullarındaki kötü(!) eğitim ise parası olmayan- lara bırakılıyor. Böyle bir yaklaşım olabilir mi diyeceksiniz.. ama oluyor işte. Böylelikle çocuklarımız sınıf farkı ve fırsat eşitsizliğinin ne olduğunu daha okumayı sök- meden öğrenmiş oluyorlar. Bir ulusun, çocuklarına böyle bir aynmcılık yapmaya hakkı var mıdır? Olmamalı elbette. Istanbul'dada, Hakkâri'de de temel eğitim eşit ve aynı düzeyde olabilme- li. Bu, devletin anayasal bir görevidir. Bunu sağlayamayan hükümetler anayasal suç işle- mişlerdir. Kamu hizmetleri, devlet örgütünün, "Benya- pamıyorum gelsin özel sektör yapsın" diyebi- leceği bir alan değildir. özel sektör, bir işte (ba- kın daha başlangıçta yapılan şey, hizmet ol- maktan çıkıp 'iş'e dönüşüyor) kazanç görürse o alanla ilgilenir. Eğitim alanı da kazançlı bir iş ki, bunca yatırımcısı var. Bu okullara para dökenler karşılığında ne alı- yor? öğrencilerin daha çok ilgi görebildiği az ki- şili sınıflar, daha hoşgörülü bir ortam. Dersler dışında çeşitli etkinliklere katılma olanağı. Bu alanda özel okulların bir tür rekabet güdüsüy- le abartılı bir yarış içinde oldukları da söylene- bilir. Diyelim, eğitim için gerekli okul parasını öde- diniz.. ama giderler onunla kalmıyor. Çocuğu- nuz okula başlar başlamaz, varsıllığın türlü ola- naklarıyla şımartılmış çocuklar arasında bir tü- ketim yarışçısı olarak buluyor kendini. Dersle- rinden çok giyimini kuşamını, ders saatleri dı- şındaki etkinlikleri, tatillerde neler yapılacağını vb. düşünmeye, öteki arkadaşlarıyla bu alan- larda yarışmaya başlıyor. Duyduğuma göre il- kokul çocuklarını Afrika'da safari turlarına gö- türen okullar bile varmış. Böylesi bir rekabet ortamında yetişen ço- cukta, sağlıklı bir kişilik gelişimi beklenebilir mi? Kamu yönetimi, öteki pek çok alanda oldu- ğu gibi eğitim alanında da yurttaşlarını yalnız, çaresiz bırakmış durumda. Mesleğin gerektir- diği kişilik ve donanım özelliklerine sahip ola- mayan öğretmenlerden, çağdışı ders program- larına, baskıcı eğitimden okulsuzluklara dek bir içinden çıkılmaz vurdumduymazlıktır gidi- yor. İlk kez ilkokul beşinci sınıfa giden bir özel okul öğrencisinin doğru dürüst okuyamadığı- nı gördüğümde hayrete düşmüştüm. Geçen yıl bir devlet okulunda öğretmenliğe başlayan bir arkadaşım lise iki öğrencileri arasında da oku- ma sorunu olan öğrenciler olduğunu söyledi. Bir eğitim düzeni, yıllar süren eğitim sonun- da okuma yazmayı bile doğru dürüst öğrete- miyorsa geriye ne kalıyor? Her yıl eylül ayında, okullar açılırken Kenar mahallelerin kadınlan Kırtasiyecilerde sıra olurlar Ve defter kitap alırlar çocuklarına. Umutsuzca bulup çıkanrlar son kuruşlarını Eskimiş cüzdanlarından ve sızlanırlar Bilim ne kadar pahalı diye. Bilmezler oysa Ne kadar kötüdür Çocuklara layık görûlen bilim. (Bertolt Brecht) turgay 'i fisekci.com K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K A M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear