22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 EYLÛL 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 ıs "Ben farifi yasıyorum. Aeren/e? Bektronik posta: denizsom®cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Fransa türban ödünü vermiyormuş... Türkive'den borc alsın!" Hutbe Gaziantep'te Şehrtkamil Bedrettin Ayni Camisi'nde 30 Ağustos hutbesi veriliyor. Hutbede yeşil sanklılardan, ölürken dirilen askerierimize kadar herkonudan bahsediliyor fakat bir tek kjşinin, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın adı anılmıyor. Hutbeyi dinleyenler, "Bu ne nanköriük, ne aymazlıktır... Bu hutbeyi Diyanet Işleri Başkanlığı mı, Şehitkamil llçe Müftülüğü mü, yoksa caminin imamı mı hazırladr; kim hazırtadıysa ortaya çıksın" diyor. HortumZehra Zeyneloğlu: "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'Paralar artık hortumcuya değil, halka gidecek' diyor. Demek ki dinci holdinglerin kasalarında artık yer kalmadı!" urtuluş Savaşı'nın 30 Ağustos Zaferi ile taç- lanması sonunda ulusal egemenlik ilkesinin kazanıldığını ve böylece bağımsız Türkiye Çumhuriyeti'nin kurulduğunu anımsatan Prof. Dr. Özer Ozankaya diyor ki: "Sömürgeci siyaset Batısı ve onunla her zaman iş- birliği eden ortaçağ artığı tarikat, aşiret, ağa ve alsat- çı sermaye güçleri, 2. Dünya Savaşı'ndan Atatürk'ün yokluğunda ve Marksist diktacılığın güdümündeki Sovyet tehdidini bahane ederek ulusal egemenlik il- kesinin içini boşalttılar ve Türk ulusunu yeniden sö- mürgeciliğin boyunduruğuna soktular. Bir yandan çok partililik dediler, ama aynı zamanda partilenn demokratik yapı ve düşüncede olması ko- şulunu göz ardı ettiler! Ulusu eğitimsiz, demokrasi kültüründen yoksun kılmak için ellerinden geleni yap- tılar. Kitle ıletişim kuruluşlan ile sendika ve dernek gi- bi kitle örgütlerinın de çoğunu yozlaştırdılar. Oysa ulusal egemenlik ilkesinin doğru anlamı ve Kutup Yıldızı dürüst uygulamasıyla gerçekleşen Türk Devrimi, ge- rek kapitalizmi, gerekse Marksizmi demokrasinin ilke- lerini gerçekleştirme açısından gerıde bırakan, insan- lığın bu iki diktadan birisini seçmeğe yazgılı olmadı- ğını gösteren bir 'üçüncü yol' idi ve bugün de insan- lık böyle bir üçüncü yolun özlemini çekiyor. Demok- rasi düşmanlarının Atatürk'e ve Türk Devrim kurum- lanna elbirliği ile saldırmalarının gerçek nedeni O'nun bu niteliğidir. Bugün karamsarlığa hiç yer yoktur. Atatürk, Türk Si- lahlı Kuvvetleri'ne cumhuriyeti koruma ve kollama anayasal görevini vermekle ve bunun doğaJ sonucu olarak cumhuriyeti, yani gerçek anlamıyla ulusal ege- menlik düzenini koruma mekanizmaları kurulmasını sağlamakla öyle bir demokrasi mühendisliği sergile- Barış Akif Kök şAkif Kökçe: "Biz barış çıkarmadıkça bunlar daha çok savaş çıkaracak!" SESSİZSEDASIZ(I) miş, cumhuriyeti gençliğe emanet etmekle de siyasal kültürümüzde öyle bir özgürlük ateşi tutuşturmuştur ki, özgürlük düzenine hıyanet edenlerin, toplumumu- za insan, zaman ve kaynak yitirtseler de, amaçlanna ulaşmalan şöyle dursun, ulusun gözünden düşmeyi ve tarıhe bu özellikleriyle geçmeyi engellemeleri ola- naksızdır. Atatürk, 19 Mayıs 1919'dan beri, yerli yabancı, tüm özgürlük düşmanlannı yenmiştirve yenmeyi sürdüre- cektir. İnsan hakları, pazar ekonomisi gibi örtüler al- tında dinsel, ırkçı, Marksist ve bölücü demokrasi düş- manlarına, Ermeni saldırganlığına, Kıbns'ı Yunan ada- sı kılma niyetinden vazgeçmeyen Yunanistan'a des- tek veren, Milli Güvenlik Kurulu'nu önündeki en bü- yük engel olarak gören sömürgeci siyaset Batısının da Atatürk'ün demokrasi devrimi karşısında bir kez da- ha yenilgiye uğraması kaçınılmazdır. Atatürk modeli- nin 21. yüzyıl insanlığı için bir Kutup Yıldızı değerinde olduğu er geç tüm uygar insanlıkça görülecektir." Hristodulos, Hrisostostomos'un izinde! Geçenlerde Yunan Ortodoks Kilisele- ri Başpiskoposu Hristodulos bir kılise- de düzenlenen törende yaptığı konuş- mada Anadolu'yu kast ederek "Vatanı- mızı unutmadık" dediği için Ankara'dan Ahmet Ercan, "Demek bunların böyle bir rahatsızlıkları var. Ara ara unutup, işlerine gelince hatıriıyorlar" diyor. Hristodulos, "Türklerin kötü talihlerı- nin tek sorumlusu liderleridir" dediği için Ercan, "Hangi liderimizı kastedıyor? Türklerin en büyük talihi Gazi gibı bir bü- yük lidere sahıp olmamızdır" diyor. Hristodulos, "Devrimciler korkunç Türk hapishanelerınde çürüyorlar" dedi- ği ıçın Ercan, "Başpıskoposun devnmcı- lerden belledığı Atına yakınlarındaki Lav- rion kampında bulunan bölücü terör ör- gütü PKK/KONGRA-GEL örgütü men- supları olmasın? Çünkü bu kampın bü- yük oranda finansmanını Yunan kilisele- ri sağlıyor yanı ülkemizin bütünlüğüne s f göz diken bölücü terör, bu hazretin gö- zünde devrimci oluyor" diyor. Hristodulos, "Yenı kuşaklar 9 Eylül 1922'de öldürülen Izmir Metropoliti Hri- sostostomos'un ayak izlerinden he- defe gidecekler" dediği için Ercan, "Dikkat etsinler, o ayak izleri Türk ulu- sunun yediden yetmişe kanıyla ca- nıyla Batı emperyalizminin ve maşa- sı Yunana karşı verdiği büyük zaferle bu topraklardan sonsuza kadar silinip, atıldı. Başpiskoposa hatırlatmaya gerek yok; ama unutmamaları için şu kadarını söyleyelim; yiğıt gazetecı Hasan Tah- sin'in ılk kurşununun sesleri Ege'de ha- la kaybolmadı" diyor. Yüksek Yerilim Hatfa Suya uyku hapı lcatsak su da uvur mu.' erdincırtku yahoo.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Raci Bademli'nin 'Cinleri'... Tam bir yıl oldu Raci Badem- B'mizdenaynlalı... O'nun dasev- diklerinden, ülkesinden ve hepi- mizden... Geçen yıl yitirdiğimizde; "hep yaşayacak" demiştim. Sadece anılan ve güzellikleriyle değil; "gördükferi ve uvannklarT ile de hep bizimle olacağını yazmış- tım... 0 kadar haklı çıktım ki 365 günde sayısız kez "Racf nin söy- lediği gibi" dedik... Bir o kadar da; "iştebunudemekistemişti"... Birlikte sevdiğimiz birmeslek- taşımla Raci'yi anarken arumsat- mıştı. 199O'lı yıllann sonlan ve 2000'lerin başlannda Bursa Bü- yükşehirBelediyesine şehırcılik danışmanlığı yaparken, kenri *i- mar" etmek adına "imha" eden planlardan artık kurtulabilmek için şunu önermış "Mevcutduru- mu inıar pianı yapahm, yeter_ n Bu "dersverid" sözün anlamı- nı kavramak yerine "tersmden" anlayanlar ise "itiraz" etmişler ve demışler ki; "ama o zaman, ön- Bunlara tam benzemese de ye- ni bir "imar dnHği" denebilecek "uyanıkhk" örneği de geçenler- de Muğla Koruma Kunılu çalış- malannda karşımıza çıktı. Eğer kitabımızı hazırlayabilseydik, eminim ki Raci'nin de en başta y- er almasını isteyeceği türden bir uyanıklık... Türkıye'ninengeniş SfTalan- lan Muğla'da. O kadar kı içlerin- de çok sayıda köy, mahalle hatta ilçe merkezleri bile bulunuyor... Böylesine geniş bır koruma- nın, "yöredeki doğal ve küMrel zengüiliği yaşamla buluşnırmak ve gekcekkuşaklara da taşımak" amacını içerdığını anlatan, aynı nedenle de SÎT alanlannda yaşa- manın "ayncahk" olduğu anım- satılarak, kurallara uymanın "herkesin çıkanna" olduğunu vurgulayan ilanlar köy kahvele- rine ve kamuya açık yerlere asıl- dı... Hedeflenen ise sadece "bflgi ve bihnçaktarma" değildi. SÎT'ler- deki yasadışı uygulamalann "gii- YAPILASMADA SİT ARTIK SORUN DEĞİL TEKERLEKLİ AHŞAP MOBİL EVLER KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakfa turk.net ÇİZGlLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci(q mynet.com "Arsanıza konut yapabilmek için imar izini mi alamıyorsunuz? Bize gelin, birlikte değerlendirelim." TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Eylül wtac.nmmtas-arikan.com SİT alanlanndald "tekeriekli talan" ilaıu. ceden yüksetaniş uygunsuz bina- kr koDanmış obnaz mı?" ODTÜ"nün belki de en insan- cıl ve en "•yaşamdan" yana şe- hircılik hocasının yaıutı, böylesi bir "anlayTşsE" anlarnayaverile- cek en güzel karşılık olmuş: "En iyisi siz artık imar plaıu değiL ra- mi planı \ apm..." Neden mı? İmann tersten okunuşu "rami" deondan... İmar u\anıklan Geçen bir yıldaki buna benzer "beraberliklerimizden'' hangi bırinianlatsam... Raci Bademli ile adına "İmar CinHkJeri" demeye karar verdıği- nıiz ortak bir kitaba niyetlenmiş- tik. Hani şu "binalara kot veriİ- nesi" gibi sürekli değişenkural- Lrdan yararlanarak, 4 kat imarlı a-saya 7 katlı bina yapılabilme- sm sağlayan "cmBkfer" gibi... Ya da "düzmece seneöe borç- •auna" yöntemiyle "alacak" da- •*ılan açılarak. arazilerin imar kıralı yerine "yargı karanyia'' fcjlünmesigibi... zeDikleri de yok etmek" anlamı- na geldiğini ve bu nedenle yasa- lardaki cezalann da "toplum adı- na" uygulandığınıduyurmaktı... Son günlerde işte bu duyurula- nn yanında bir ilan daha var." Ya- pdaşmada SİT Arük Sorun De- ğil" başhklı ilanda "tekerlekü mobilevier" resimleriyle tanırılı- yor. "Arsanıza konutyapabilmek için imar izni mi alanııvorsu- nuz?" sorusunun altında ise "bi- ze gelin, biıükte değerlendirelim" denerek "tekeriekh' ev çözümü" açıklanıyor. Üstelik, SİT'lerde "dolaşabihne" yeteneğı de olan bu evlerın özellıklen arasında "çevreci" olduklan bile sayıl- mış... Raci Bademli'yi bir kez daha özlemle anarken, "acaba" dıyo- rum; "Muğla Valiliği bu u\^nık- hğuı üzerine gklemez mi?" Doğaya ve tarihe karşı imar su- çu "tekerlekle" işlendığınde "masum" olunamayacağına gö- re, yürüyen evleri böylesi "cinük- lerle" pazarlayanlar aynı suçla- nnda nasıl özgür olabilirler? oekinci ) cumhuriyetcom.tr DAMLATAS MAĞARASI İ354- 're SU6ÛU, AUİMYA Y/IKJAIINPAKI AST/MU . 1948'PE, 8/e Sf- ç , Ç ıci B/HLEece £4ek/T VE Diıdrte piKf&ri M/fr/. TDPRAkTBH SÜZULEM Ç K4AĞAeAN/N TAl/AM'HPAU SIZAKAK \/£ KtREÇTAÇl £>U/£UMUNA &S')tDeDU. BU fJE- OEMLE "OAMLAmş"ADI V&&t£M M/İĞAgA- DAKİ HAVANIN ASTIMLI H4S7BL4ieA İYt £eiDI- 6/ PE taSA ZAM4NPA AWAÇlLACA#n. 6AL/P DEfS£, GEIZE/cEtJ DE6tŞtKLlK£JE&i yAP- TtZAeAK , ASr/MU HASTALAeiAl SA6LAMAVA ÇALIŞMIÇrt (SAĞPA^ .. CumhuriyeC k ı t a p 1 a r ı ISKELE SANCAK Sol-Sağ-Şeriat Ilhan Selçuk İstote Sncak Çag Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 34334 Cağaloglu-lslanbul Tel:(0212) 514 01 96 Faks:(0212) 514 01 95 Cumhuriyet 1k ı t p 1 a BAHÇE BIZIZ GÜL BİZDEDİR Miyase îlknur Mıvasc llkıııır F.ah< «• Bi/.i/ Gtil Bi/<l< <liı Alevı fıkralarının en önemlı ozellığı, ve'el ve büyük bır kısm nın gerçekten yaşanrrış olmasıdır Mjyase llknur un dost meclıslerınde anlatılan fıkralardan derledığı bu kıfap Ay'nı zamanda kendıne ozgu Dır toplumsai /aşamı da sergılıyor, bu yaşamın g e r e k l e r ı n ı torelerı n ı orcel'klennı ve sonralıklarını Ç»İ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 34334 Cağaloğlu-tstanbul Tel:(0212) 514 01 96 Faks:10212) 514 01 95 PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU Oümpiyatlar,Bir KezDaha Kafilemiz, Atina Olimpiyatları'ndan 3'ü altın, 3'ü gümüş, 4'ü bronz olmak üzere toplam 10 madal- ya ile döndü. Madalya tablosu Türkiye'nin 22. sı- rada olduğunu gösteriyor. Olimpiyatlara katılan 202 ülkeden yalnızca 75'inin sporculannın madal- ya aldığı, altın madalyaya sevinen ülkelerin sayı- sının ise yalnızca 57 olduğu düşünülecek olursa, sporculanmızın aldığı sonuç hiç de fena değil. Bu madalyalann halter, boks, güreş ve tekvandoyla sı- nırlı olması ise düşündürücü. Çekiç atma finalle- rinde dördüncü olan genç sporcumuz Eşref A- pak'ın, birinci gelen Macaratlet Adrian Annus'un dopingli çıktığı için altın madalyasının elinden alın- ması üzerine bir üst dereceye kayarak bronz ma- dalya almasına ise çok sevindik, çünkü 1948 Londra Olimpiyatlan'nda üç adım atlamada üçün- cü gelen Ruhi Sanalp'ten sonra ilk kez bir spor- cumuz atletizm dalında madalya almış oldu. 1500 metrede Avrupa şampiyonu ve dünya ikin- cisi olan Süreyya Ayhan'ın şaibeli bir biçimde olimpiyatlara katılmaması; kendisinden 5000 met- rede altın, 1500 metrede ise en azından gümüş madalya beklediğimiz sporcumuz Elvan Abeyle- gesse'nin ise birincisinde 12., ikincisinde de 8. ge- lerek dereceye bile girememesi düş kınklığı yarat- tı. Anladık ki tüm sporlann anası kabul edilen at- letizmde iki çiçekle bahar olmuyormuş. Alınan üç altın madalyanın üçü de haltercilerimiz- den geldi. Grekoromen ya da serbest stilde olsun, ikisi dışında tüm güreşçilerimiz ne yazık ki sapır sa- pır döküldüler. Gördük ki ezelden beri "afa sporu" olarak bellediğimiz, savaş nedeniyle 1940 ve 1944 yıllarında düzenlenmeyen ve katılmadığımız 1980 Moskova Olimpiyatlan dışında 1936 Berlin Olimpi- yatları'ndan 2000 Sydney Olımpiyatlan'na kadar 14 olimpiyatta 27 altın, 15 gümüş ve 10 bronz madal- ya kazandığımız "klasik" güreş ile günümüzün "mo- dern" güreşi arasında hiçbir benzerlik kalmamış. Bilek gücü yerini büyük ölçüde ileri tekniklere bırak- mış, yeni kural uygulamalanyla güreş eskisıne kıyas- la çok daha fazla çeviklik ısteyen hızlı bir spora dö- nüşmüş. 1996 Atlanta ve 2000 Sydney Olimpiyat- lan'nda a\tın madalya alan güreşçimiz Hamza Yer- likaya'nın Atina'da ancak dördüncülükle yetinme- sinin bir nedeni de sanınm bu yeni tekniklere ve ku- rallara ayak uyduramamasıydı. Atina Olimpiyatlan bize bir şeyi daha gösterdi ki bu bence sportif başarılardan ya da başarısızlık- lardan çok daha önemli: Istanbul'un altyapı sorun- lan bir yana biz toplum olarak henüz olimpiyat oyunlan düzenleyecek düzeyde değiliz. Yüzme- den atletizme, kürekten cimnastiğe kadar çok ka- tegonli dallarda başa güreşecek sporculara, do- layısıyla da izleyiciye sahip olmasına karşın Yuna- nistan bile bir skandaldan kıl payı sıynldı. Ulusla- rarası Olimpiyat Komitesi birçok dalda izleyici kıt- lığı çekildiğini öne sürünce Yunanistan Ulusal Olimpiyat Komitesi ne yapacağını bilemedi. Çok arzuladığımız 2008 ya da 2012 Olimpiyatlan Istan- bul'a verilmiş olsaydı atletizm, eltopu, plaj voley- bolu, atıcılık, eskrim, binicilik, yüzme, kürek, cim- nastik hatta halter, judo ve tekvando acaba kaç yerli izleyiciyi stadyıımlara, salonlara çekerdi? Düzenleyici olarak olimpiyatlann hakkını verebil- mek, yüzakıylaaltından kalkabilmek için herşey- den önce sporu yaygınlaştırmak, çok çeşitli dal- larda iyi sporcular ve bu sporculan izleyecek me- raklı sporseverler yetiştirmek zorundayız. özellik- le ilköğretim okullan ve liselerde çocuklara futbo- lun, basketbolün, voleybolun ve öbür çok bilinen spor dallannın dışında da branşlar olduğunu öğ- retmek, bu branşlara onlann ilgisini çekmek, ilgi gösterenleri de desteklemek gerekiyor. En azından son elli yılda iki olimpiyat düzenleyen, sporculan Atina'da 17 altın, 16 gümüş, 16 da bronz madal- ya alan yirmi milyonluk Avustralya'nın sportif dü- zeyine erişmek için. (e-posta: dkavukcuoglu@ superonline.com) (Faks:0212-72384 97) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Özellikle kuş 1 2 3 4 avında kullanılan bir köpek cinsi. 3 2/ Damızhk dişi hayvan... îstenç zayıflı- 5 ğı. 3/Badem- 6 li kek... Bir ? nota. 4/Bilgi- siz, kültürsüz ^ kimse... Halk 9 dilinde çam- sakızına ya da reçi- neye verilen ad. 5/ Güneş doğmadan önceki alaca karan- lık... Meydan. 6/ "Belirtiler, işaret- 5 ler" anJamında eski 6 sözcük... " — Char- les": ABD'li caz 8 şarkıcısı ve piyanis- 9 ti. 7/Ilkel benlik... Bir ilimiz. 8/Mutlulukhormo- nu. 9/Aydın ilindeki Dilek Yanmadası Milli Par- kı'na verilen bir başka ad. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Cinsel iktidarsızlık. 2/Çok kullarulmaktan yıp- ranmış, eskimiş olan... Ilave. 3/Avuç içi... Nijer- ya'nın para birimi. 4/înleme, inilti... Çok sevilen kimse ya da şey. 5/Ölüm cezası... Tantal elemen- rinin simgesi. 6/Nesnelerin gerçeğine değil, bi- reyin düşünce ve duygulanna dayanan... Şeker- kamışından elde edilen sert bir içki. 7/Lantan ele- mentinin simgesi... Yat limanı. 8/Közlenmişpat- lıcan, sanmsaklı yoğurt ve kıymayla yapılan bir çeşityemek. 9/35'likrakıyaverilenad... " — H a - yat": Orhan Pamuk'un romanı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük Gazete Ülke sorunlanna ilişkin raporlanyla, araştırmalanyla, köşe yazılanyla, tarafsız haberleriyle sivil toplumlann gazetesi. Düzenli okumak için abone okjn. Tei:Oİ1Z 5110875
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear