22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 0 ^ĞETOS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN Sudanlıların ağlatan yolculuğu Yaşlı bir kadın... Arap milislerle, doğup büyüdüğü yöre olan Darfur 'un asi grupları arasındaki çatışmalarda yakınlarını kaybetti. Gözünün önünde çocuklar öldürüldü, kadınlara tecavüz edildi. Evi yağmalandı. Canını kurturmak için yapabileceği tekşey hayatta kalan sevdikleriyle beraber yaşadığı köyü terk etmekti. Çocukluğunu, gençliğini, evlilik yıllarım, tüm geçmişini terk etmek, umuda belki de umuîsuzluğa doğruyol almaktı. Komşu ülke Çad la olan sınırda kurulu mülteci kampına geldiğinde yere yığılıp kaldı. Evinden uzakîa olmak, ülkesinin içinde bulunduğu durum, akhndan hiç gitmeyen kötü manzaralar ve gelecek kaygısı içini acıtıyordu. Ve, sessizce gözlerinden akan yaşlar belki de Sudan 'a ilişkin yapılan tüm diplomatik ve siyasi tartışmalara yön verecek nitelikteydi. Yolculuğa çıkarken yanına sadece 'amlarını' alabilen kadının gözyaşları 'anlamak isteyene'yüzbinlerce Darfurlunun dramını anlatmaya yeterliydi. (AP) Batu ülkeler, Sudan'm Darfiır bölgesinde yaşananlan, geçmişteki örneklerden ders çıkararak değerlendirmeli i birRuandayaratıknasınR4JJLVVESH* S udanla yaşananJar bazen 10 yı] ön- ce Randa'da yaşananlarla karşı- laştırıyor. Peki ama Sudan'ın ba- tısmdaid Drfurbölgesindeki şiddet olay- lan Ruand'da yaşanan ölçütte mi? ABD Koaresi, yaşananlann adını "spy- lanm'"olarjkkoydu. Birleşmiş Milletler, Sudan hükımetine Darfur'daki asi grup- larla çatışa. yaşanan vahşetten sorum- lu tutulan fancavid milislerine (birçok çevre bu Aap milisleri hükümetin des- teklediğineinanıyor) destek verenlerin bu desteğe on vermeleri için 30 gün sü- re tanıdı. Gınümüzden 10 yıl önce, dün- yanın önde ;elen ülkeleri Ruanda'da soy- kırun mı yasa savaş mı yaşandığına ka- rar vermey çalışıyorlardı. Aslında, ne olduğunu gyet iyi biJiyorlardı ancak ka- nşmak. bulışmak istemiyorlardı. Birkaç. halaJık gözleme dayanarak ha- zırlanan, Rıanda'daki krize ilişkin "giz- K" bir ABD Savunma Bakanlığı rapo- runda şu uyan yer aldı: "Dikkatiıohın, 'soykmm' okiuğunaka- rar verilmesi ABD yönetimini bir şeyler vapmava zoriavacaktu*." ABD'de Somalı'ye müdahale ettikten sonra bedeli ne olursa olsun Ruanda'ya müdahale etmek istemiyor, kendini bu işın dışında tutmak istiyordu. Klmse sorumluluk almıyor Ruanda'daki küçük BM Gücü'nün ko- mutanlığıru yapan General Romeo Dal- laire, "Kimse bu işteki günahuu, sorum- luhığunu kabuleöniyor" demişti. Olup bi- tene müdahale etme yetkisi yoktu. O, şimdi Sudan'da tarihin tekerrür ettiğini ve müdahalemn geciktiğini düşünüyor. Ve şunlan söylüyor: "Yine, geçmişte Ruanda'da olduğu gj- bi kimse kanşmak istemiyor. Ölüler ve yarablar orada ve işin en kötiisü de BM'ye • Sudan'da kimine göre soykınm yapılıyor, kimine göre ise şiddet olaylan soykınm denecek ölçütte değil. Ruanda'daki olaylar için de benzeri tartışmalar yapılmıştı. Aradan 10 yıl geçtikten sonra Ruanda'da soykınm yapıldığı ve dünyanın nasıl bir tavır takındığı net bir şekilde ortaya çıktı. ABD ve diğer Batılı ülkelerin Sudan konusundaki tavn geçmişten ders alınıp alınmadığnıı gösterecek. bir şeyyapma yeddsi verilmiyor. Bana gö- re bu çok büyük bir skandaİ." Pekı, savaş suçu ışlendj mi? Savcı John Johnes üç savaş suçlulan mahkemesin- de görev yapmış birhukukçu. Bunlara Ru- anda için kurulan mahkeme de dahil. Joh- nes, şunlan söylüyor: "lşlenen suçlar arasında bir önceük, bir hiyerarşi vardır. Soykmm tüm suçla- nn en büyüğüdür. Sudan'da eğer Afrika- lı asi grup veArap müisleriıüz varsa (Can- cavid) ettıik gruplannız da var demektir. Ve biri diğerini yok etmeve çakşırsa o za- man soyktnm ihtimaü de vardır. Ortada so> kınnı yoksa insanUk suçu vardır. Sivil toptuma karşı işlenmiş ağır bir suç." 1994'te Ruanda için yapılani tartışma- lar tekrarianıyor. Ingiltere parlamento- sunun Sudan Komisyonu Başkanı Hü- ton Dawson, soykınm yapıldığına inan- mıyor ve nedenini şöyle açıklıyor: "Geniş kapsamlı cinayet dcnebilir. An- cak. bu iş basitçe bir etnik grubun diğeri- ne sakhrması değü. Sudan'a gittiğimde ber kesimden insanla konuştum. Bence söy- lendiği gibi Araplarla Afrikahlann karşı karşrya gddiği etniktabJodan çokdaha ka- nşık ırk ve kültür kanşımı var ülkede." General Dallaire, "soykmm nu değfl mi* tartışmalannın siyasi oyun olduğunu sa- vunuyor. Ve, her ne kadar Dışışleri Bakan- lığı konuyu araşnnyorolsa da ABD Kong- resi'nin soykınm lafinı telafuz etmesine ragmen var olanlan durdurmak için bir şey yapmamasuıı bunun kanıtı olarak göste- riyor. Davvson ise herhangi bir müdahele planlanırken durumun daha da kötüleşti- riJebileceğinın düşünülmesi gerektiğinin altını çiziyor ve şöyle devam ediyor: Barış anlaşması bahane etffldl "Bu, 20 vıb aşkuı süredir savaşta olan bir ülke. Kuzey ve güne> r arasındaki sa- \aşı sona erdirecek banş aniaşmasmaçok yaklaşbk. Daha fazla cana mal olmama- sı için bu banş anlaşmasının engellenme- mesi lazun." 10 yıl önce ABD Savunma BakanJığı, Ruanda'daki ateşkesin, cinayetleri plan- layanJan cezalandırmak ıçın uygulanacak baskıyla başka deyişle askeri bir müdahaleyle mahvolabileceğini savunan bir doküman hazırlamıştı. Ingiliz millet- vekili Davvson'un, banş anlaşmasının bozulabileceğine ilişkin sözleri ister is- temez Ruanda'ya ilişkin çekimser tavn anımsatıyor insana. Savunma Bakanı Yar- drmcısı'na bir yetkili şu öğütü vermişti: "Bu akşam bakanla yemek yerken konuşaraklann, 'ABD yönetimi müdahale etmeye istekli mi? Banş saglanana kadar Ruanda ve Burundi'ye kanşmayacak' şcklinde olmau." Tabii, sonrasında Ruanda'daki soykınm ve dünyanın tavn konusunda birçok ger- çek ortaya çıktı. Zamanla, Sudan söz konusu olduğunda, geçmişten ders ahnıp alınmadığmı göreceğiz. *BBC dış haber editörü fwwK.bbc.cauk, İngibere, 24.08) Ortadoğu y nun Hıristiyanları azalıyor ABD ve Israirin insanlık suçlan... B ağiat'taki Asuri Katolik kiliselerin- deı birinde görevli olan Rahip Louis kilse bombalandıktan beş dakıka son- ra "Müslimanlar ne>< apıyor'' dıye sordu. Ve, şöyle de\am etti: "Bu olup biten biz Hıris- tijanlan Btemiyorlar anlamına mı getiyor?" Evet pekala o anlama geliyor. Bu kilise Bağdat vt Musul'da 1 Ağustos Pazar günü saatsaat 18.00-19.00 arasında peşpeşebom- talanan beş kiliseden biriydi. Meydana ge- lenpatlanalardatoplam 11 kişi öldü, 55 ki- ji yaralandı. 1 Ağustos Irak'taki Hıristiyan- lar için kutsal bir gün ve nüfusun çoğunlu- funun Mislüman olduğu Irak'ta pazar gü- ıü norma. bir işgünü olduğu için pazar ayin- leri akşamlan düzenleniyor. Bombalamalar, SaddamHüsevin'indev- rilmesinden sonra Irak'taki Hıristiyan azın- lığa karşı düzenlenen ilk saldınlar değildi. Geçmişte de Bağdat ve Mu- îul'daki kiliselere, okullara rönelik saldınlar düzenlendi. Moel akşamı bile Bağdat'ta- d bir kilisenin önünde bom- ba patladı. îslamcılar sürek- • îslamcılann saldırgan tavn Ortadoğu'da yaşayan Hıristiyanlann yurtlannı noktası olarak nitelendiriyorlar. Hıristiyan- lann Ortadoğu'dan tamamıyla göç edip git- meleri İslamcılann baskıcı tutumuve doğum- lann azalması nedeniyle akla yatkın bir ola- sılık gibi görünüyor. Yahudller de gltmlyti Hırisnyanlann durumu şöyle özetlenebilir: • Türkiye'de 1920'de 2 milyon Hıristi- yan vardı. Bu sayı şimdi binlerle ölçülüyor- • Geçen yüzyılın başında Suriye'de nü- fusun üçte birini oluşturan Hıristiyanlar şimdi sadece yüzde 10'unu oluşturuyor. ^ Mısır'ın Hıristiyanlan, ülke tarihinde ilk kez göç ediyorlar. (1950 yıhndan beri.) ^ Dünyada. iki bin yıl boyunca Hıristi- yanlıkla özdeşleşmiş en önemli iki kent olan Beytüllahim ve Nasıra'da durum değişti. Hı- ristiyan çoğunluğa sahip olan kentlerde nüfüs dağılımı ar- tık Hıristiyanlann azınlıkta olduğunu gösteriyor. Kudüs'te i Hıristıyanlann sahip olduğu giyim, likör âbrikalanna, güzellik salonlanna saldın- »orlar, işyerlerini kapatmalannı istiyorlar. Hı- âstiyan kadınlar kafalannı kapamadıklan çin tehdit ediliyor. Bazı lider konumunda- d Hıristiyanlar suikaste kurban gitti. Bu aldınlar dünyanın en eski Hıristiyan top- iımlanndan biri olan Irak'taki Hırisriyanla- a ülkelerini bırakmaya zorladı. Resmi makamlar 40 bin Iraklı Hıristiya- un 1 Ağustos'taki bombalamalardan sonra Jkeyi terk ettiğine işaret ediyor. Ülke nü- usunun yüzde 3'ünü oluşturan Hıristiyantop- umunun büyük bölümü Suriye'ye göç etti. Jeçmişe dönersek 1987'den beri Hıristi- anlann yüzde 40'ının ülkeyi terk ettiğini törüyoruz. Müslüman liderler saldınlan sü- •skli lanetleseler de Hıristiyan toplumun sa- nsının azalmasını ve Iraklı Hıristiyanlann K)k olma olasılığını ülke için bir dönüm terk etmesine neden oluyor. d e Hıristiyanlann sayısında önenüi ölçüde düşüş yaşandı. • Insan haklan örgütleri ABD ve îsraü'in cezaevlerinde işlediği insanlık suçlarını görmezden gelip çifte standart uyguluyor. HASANHAiNİZADE ~ S iyonist rejimin hapse at- tığı 8 bini aşkuı Filistin- li, 10 gündür cezae\inde- ki olumsuz koşullan protesto etmek amacıyla açhk grevi ya- pıyor. CenevreSözleşmesi'ni ihlal eden Israil, tutuklulan, olabilecek en kötü koşullarda yaşatıyor. Uluslararası huku- ku hiçe sayarak Arap avııkat- lann ve Kızılhaç Uluslararası Komitesi'nin tutuklulan ziya- ret etmesine izin vermiyor. Ailelerinin bile ziyaret et- mesine izin verilmiyor. Israil Başbakam Ariel Şaron hiçbir koşulda bu tutuklulara ödün BURAOA YAPILAN İŞKENCEDE BENİM SORUMLULUdUM V ™» nDEPENDENT OtDUĞUNU GÖSTEREN HİÇBİR ŞEY YOK... w,:. (ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld Irak'taki Ebu Garib Hapishanesi'ni denetnyor!) verilmeyeceğini açıkladı. Fi- listin, açlık grevi sonucunda ölen her Filistinünin şehit sa- yılacağını söyledi. Fihstin Baş- bakanı Ahmet Kurey ise BM'ye delegasyon gönderip Genel Sekreter Kofi Annan'ı tutuklulann durumundan ha- berdar edeceğini açıkladı. Clfte standart frak'ta yaşanan kriz nedeniy- le yaptıklan açhk grevine göl- ge düşen Filistinli tutuklular ABD'nin 11 Eylül sonrasında tutukladığı Guantanamo'daki- lerin şartlanna benzerşartlar- da yaşıyorlar. Tutuklulara ya- pılan insanlık dışı muamele, Amerika ve Siyonist rejimin in- sanlığa değer vermediğinin bi- rer kanıtı. ABD'li birliklere Irak'taki Ebu Garib'deki tu- tuklulara, Siyonist rejime Aş- kelon ve Calboa'daki Filistin- Iilere işkence yapmalan ko- nusunda müsamaha gösteril- mesi, insan haklan örgütleri- nin, ABD ve Israil'in oyunca- ğı olduğunu gösteriyor. Ve, şu soruyu akla getiriyor: "Eğer bu suçlan bir iiçün- cü dünya ülkesi işlesev di de kayıtsız kalacaklar mrvdı?" Bu kuruluşlann, insan hak- kı ihlalleri konusunda uygula- dığı çifte standart birçok top- lumun, özellikle de Müslü- manlann bu kuruluşlann say- gınlık ve ciddiyetini sorgula- malanna neden oldu. Herşeye ağmen BM ve Kızılhaç'ın Fi- listinli tutuklulann durumunu inceleyip Siyonist rejimin iş- lediği insanlık suçlanna artık "Dur" demesini bekliyoruz. (Tehran Tımes, İran, 25.08) 1922'de Hıristiyanlann sayısı Müslüman- lardan az da olsa fazlaydı. Bugün ise kent nüfusunun sadece yüzde 2 'sini Hıristiyan- lar oluşturuyor. Bugünün verileri Ortadoğu'da yaşayan 11 miryon Hıristiyanın 10-20 yıl için- de siyasi güçlerini ve kültürel canlılıklannı kaybedecek gibi görünüyor. Geçmişte, Ya- hudilerin yaşadığıru yaşıyorlar. Ortadoğu'da- ki Yahudilerin sayısı 1948 yılında 1 milyo- na yakındı. Bugün Israil dışında sadece 60 bin Yahudi var. Bu iki dine mensup azınlık- lara uygulanan etnik temizlik bir dönemin sonuna işaret ediyor! Ortadoğu'nun çok kül- türlülüğü LawT«nce DurreJ'uı "The Ale- sandria Quartet'" adlı kitabında belirtildi- ği gibi düz, monoton, bir elin beş parmağı kadar az sayıda dilin resmen kabul edildi- ği, tek dinin egemen olduğu bir hale geliyor. (Jerusalem Ptist, İsndl, 25.08) İTALYA, LlBYA'YI ULUSLARARASI PAZARA SOKTU MuammerKaddafi'yigüldüren destek Kaddaff nin İtalya'da miharlarca doiarnk yaOrumı var. I talyan Cornera della Sera gazetesi, Başbakan Süvio Beriusconi ıle Libya lideri Muammer Kaddafı arasındaki yakınlığı, "İki ülke de birbirini anlamava dünden haar" ifadesiyle açıklıyor. Bu. Lampedusa'ya akın eden mülteci sorununa ilişkin bir ifade... Roma 25 yıldır Libya'da çıkarlannı kolluyor. Italya'nın tükettiği petrolün yüzde 25'i Libya'dan geliyor. Sicilya-Libya boru hattı bu yıl tamamlanacak. Bu boru hattı sayesinde gelecekte Italya'nın doğalgaz gereksiniminin yüzde 30'u ülkeye aktanlacak. ttalya, Libya'nın birinci sıradaki ticaret ortağı. Kaddafi'nin ise ttalya'da milyarlarca dolarlık yatınmı var. (Fiat ve Juventus Turin kulüpleri.) Italya'nın, aforoz edilen Libya'nın uluslararası pazara dönmesinin yolunu açan ülke olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Birkaç ay önce ambargo kaldınlır kaldınlmaz giden Italya Dışişleri Bakanı Lamberto Dini, Libya'yı ziyaret eden ilk Batılı siyasetçi oldu. Onu, Beriusconi ve Ingiltere Başbakam Tony Blair izledi. Ülkesinin ekonomik anlamda dış dünyaya açılması, Kaddafi'ye iç siyasette de yarar sağladı. Yönetimdeki 36'ncı yılında Islamcı muhalefeti de alt etmiş oldu. (DerStandard, Avusturya, 27.8)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear