Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2004 CUMARTESİ
HABERLER
R..ecep
Öztürk'ün eşi
NurcanÖztürk
(solda), Seyfi
Göktepe'nin oğlu
Selman Göktepe
(sağda). İkisi de
de TavşancıTda
yitirdiği
yakınlannın
yasuu tutuyor.
Afyon'da ölen 4
geçici işçinin
cenazesidün
toprağa verildi.
(Fotoğraflar: AA)
Afyon'dayük
treni raydan çıktı
Haber Merkezi - Aryon'un
Kızüören ılçesi
yakınlarında yük treninin
6 vagonu raydan çıkarak
devrildi. Afyon- Denizli
demiryolu ulaşıma
kapanırken olayın, hatalı
yükleme sonucu meydana
geldiğı bildirildi.
Burdur'dan îskenderun'un
Yakacık îstasyonu'na
demir cevheri götüren
makinistler Kemal
Karabulut ve HaBt
Sançiçek yönetinundeki
74973 sefer sayılı yük
treninin 4, 5, 6, 7, 8 ve 9.
vagonlan sabaha karşı
Kızılören ilçesi Ekinova
köyü yakınlarında raydan
çıktı. Biri teknık ınceleme,
diğeri soruşturma olmak
üzere iki ayn ekip olay
yerine gönderilirken
kazadan sonra Afyon'un
Dinar ilçesinde bekletilen
ve İstanbul yönüne giden
Pamukkale Ekspresi
yolculan, otobüslerle
Kütahya'ya nakledildi.
Kaza yerinde
incelemelerde bulunan
TCDD teknık ınceleme
ekibi, ilk tespitte, kazanın
hatalı yükleme sonucunda
meydana geldiğini
belirledi. Kaza sonucunda
demiryolunun yaklaşık
200 metrelik bölümü
kullanılamaz hale geldi.
Demiryolunun ulaşıma
açılması için ekiplerin
çalışmalannı
sürdürdüklen bıldinldi.
Tavşancıl'da yaşamını yitiren Afyonlu geçici işçi Seyfi Göktepe'nin ailesi devletten iş istedi
OKimdençıkaııaçlıkYurtHaberleri Servisi-Tavşancırda-
ki tren kazasında yaşamlannı yitiren ge-
çici işçilerin Afyon'dakı aileleri büyük
acı yaşıyor. Aileler kaza kurbanlan-
nın geride kalan çocuklan için devlet-
ten iş istiyor.
Kazada ölen Recep Oztürk'ün eşi
Nurcan Oztürk, 5 çocuğuyla ortada
kaldığını ve çocuklanna yardım edıl-
mesim istedi. Eşinin son 3 aydır hıç iş-
ten çıkanlmadığı için çok mutlu oldu-
ğunu ifade eden Öztürk,*Sevinciniço-
cuklanm bilefarkediyordu. Bu aa ka-
za, bizi ondanayınb. Ö kadar iyi bir in-
sandı ki, kendi sıkmülannı bir kenara
koyar, başkalanıun sıkuıülannı payla-
şırdT dedı.
Izmit'in Gebze ilçesinde yıllardır Iri-
rada oturduklanru ve maddı sıkıntı ya-
şadıklannı belirten Öztürk, "Bir çocu-
ğumu, sınavı kazanmasına rağmen
maddi sıkuınkr nedeniyle okula gön-
deremedik, çırakvermekzorunda kaJ-
dık. Şünditek istegim ve arzum, yülar-
dır bizi bitiren kiradan kurtulmak" dı-
ye konuştu. Öztürk'ün cenazesi, mem-
leketi Aryon'un thsaniye ilçesi Yuka-
ntandır Köyü'nde toprağa verildi.
Hızlandırılmış tren faclasından sonra 18 gün yoğun bakımda kaldı
12yaşındaki Okuryaşama döndü
CAN HAaOĞLU
ESKİŞEHİR- Adapazan'nda 22 Temmuz günü
meydana gelen hızlandırümış tren faciasından ağır
yaralı olarak kurtulan 12 yaşındakı Mustafa Okur. 18
gün kaldığı yoğun bakım ünitesinden dün çıkü.
Kazada başı yanlan, göğsü ezilen, ayağı kınlan küçük
Mustafa, Eskişehir'e gelmek üzere bindiği trenin
birinci vagonunda annesi ve iki yakım ile seyahat
ediyordu. Trenin, Pamukova yakınlarında devrilmesi
sonucu koltuklann altında kalan Mustafa, jandarma
erlerinin yardımıyla bir cankurtarana konularak
Eskişehir Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldınlmış ve
yoğun bakımda tedavi altına alınmıştı. Okur, iki
yakınını tren kazasında kaybettiginden habersiz.
Kasap olan dede Mustafa Okur, hükümetten
yakınarak şunlan dedi: "Devlet hastaneterde yatan
yaraülan yalnız bırakü. Ne anyor ne de soruyoriar.
Kazayı onlar yapb ve masum insanlar yaralandı. Şimdi
yaralilar hastanelerde öhun kahm savaşı veriyor.
Hükümetimiz hastanede yatan yarahlan yalnız
bırakmamau ve onlara her türiü yardımı yapmahduf
Kazada ölen geçici işçilerden Seyfi
Göktepe'nin oğlu Selman Göktepe ise
babasının yerine demiryolunda çalış-
mak istediğini belirterek yetkılilerden
iş istedi. Kaza kurbanının eşi Ayfer
Göktepe de kocasırun 4 yıldır geçici ış-
çi olarak demiryollannda çalıştığuıı,
şimdı de 4 çocuğuyla ortada kaldığını
belirterek çocuklanna iş istedi. Gök-
tepe şunlan söyledı: "Eşjm, çocukla-
nnı dahi okutamadLAcumzbüyük ama
çocuklanmın geleceğini de düşünmek
zorundayım. Hiç olmazsa askerden ge-
len büyiik ogium Selman Göktepe'ye
bir iş imkânı sağlasınlar. Degüse 4 ço-
cuğumla hepten perişan olacağız."
Tavşancıl'daki tren kazasında am-
casının oğlu Seyfi Göktepe'yle birlik-
te yaşamını yitiren Yaşar Göktepe'nin
ailesi de perişan. Göktepe'nin 21 ya-
şındaki asker oğlu Yusuf, dağıtım izi-
nıne geldiğinde babasının ölüm habe-
rini aldı. Evin en büyük çocuğu Neca-
ti Göktepe, babalannın ölümünü tele-
vizyondan öğrendiklerini belirterek
"Duyduklanmıza bir an inanamadık
ve isim benzeıüği olabileceğini düşün-
ALT VE ÜSTYAPI EKSÎKLÎĞ1
Yatırımlar
kesilince
kazalar arttıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
• Cumhuriyet'in ilk yıllannda büyük önem
. verilen TCDD, 1950 yılından sonra ise
j yaünmsız bırakıldı. istanbul Sirkeci Lokomotif
1
Bakım Onanm Atölyesi ile Zeytinburnu Vagon
ı Bakım Onanm Atölyesi tasarruf gerekçesiyle
i kapaüldı. Adapazan ve Sıvas Vagon Fabrikalan
ile Eskişehir Lokomotif Fabrikası'ndaki üretim
ise büyük oranda düşürüldü. TCDD Genel
Müdürü Süleyman Karaman. demiryollannı
yenileyecekleri vaadiyle yola çıkarken.
kurumun ihmal edilen alanlanna yeterli
düzeyde yatınm yapmadı. Trenlerde tüm
sorumluluğu makiniste bırakan Karaman,
hızlandınlmış treni alelacele uygulamaya soktu.
Bilgisayarh kumanda sistemi olmayan trenlerde
tüm denetimi makiniste bırakan Karaman. art
arda yaşanan kazalann da zemınini hazırladı.
Karaman, Bosna Hersek'ten alınan Konchar
marka lokomotıflere, makinistin hata yapması
halinde trenin otomatik olarak durmasım
sağlayan ATS (otomotik fren sistemi)
koymayarak, tren başına sadece 20 bin dolar
olarak ifade edilen yatırımdan kaçındı.
tstanbul-Ankara hattında çalışan 37 elektrikli
lokomotiften 28'ine ATS teçhizatı takılmaması
ise büyük bir ihmal olarak yorumlanıyor. Bu
konuda değerlendirme yapan Birleşik
Taşımacılık Çalışanlan Sendikası Genel
Başkanı Fehmi Kütan. "TCDD mihonlarca
dolar ödeyerek aldıgı sistemin lokomotiflerdeki
fren güvenlik sistemini kuüanmıyor. Bu kabul
edilebilecek bir olay değü" dedı.
Kütan'dan venl iddia
Kütan, mevcut fren sısteminin dışında bir
sistem olan ATS'nin yaşamsal önemine vurgu
yaptı. Kütan, ATS bulunan lokomotiflerde
sistem hatası yapıldığını savunarak yeni bir
iddiada bulundu. TCDD'de ATS'nin
manyetik fren sistemi yerine trenin normal
hava fren sistemine bağlandığını söyleyen
Kütan, "TCDD'nin hangi yanoşuu
anlatacağunızı şaşırdık" dedi.
TavşancıTdaki kazanınenkaz kaldırmaçauşması sona erdL TCDD kazadan makinistleri sorumlu tuttu.(Fotoğraf. AA)
TCDD, 400 lokomotife ATS sistemi kuracağmı açıkladı
Gecikmeli ahnan önlem
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Otomatik Fren Sistemi (ATS) ol-
mayan lokomotifleri İstanbul-An-
kara hattında sefere koyarak kazaya
davetiye çıkaran TCDD, kendisini
"aklamaya* çahşıyor. TCDD, 400
lokomotife tanesi 20 bin dolardan
ATS fren sistemi takılmasını karar-
laştırdı. Bu kapsamda demiryolla-
nna 8 milyon dolarlık yatınm yapı-
lacak. TCDD Genel Müdürlüğü, 8
kışinin ölümü ve 88 kişinin yaralan-
ması ile sonuçlanan TaNşancıl'dakı
kazanın ardmdan hazırladığı ön ra-
porunu tamamladı. Bölge kumanda
merkezindeki grafıklere dayanıla-
rakhazırlandığı belirtilen raporda, ka-
zanın Ankara'dan İstanbul'a hare-
ket eden Başkent Ekspresi'nin ters
yola girmesi ve kırmızı sinyalde dur-
mamasından kaynaklandığı belırtil-
di. Raporda, Adapazan Ekspresi'nin
geçişine ayarlı makasın kilıt tertıba-
tının da Başkent Ekspresi'nce tahrip
edilerek. kendi geçişine kapah olan
yola girmesi ile kazanın meydana
geldiği anlatıldı. Sinyalizasyonda bir
anza olmadığı belirtilen ön raporda,
makinist suçlandı. TCDD'ce hazır-
lanan bu önrapor,Ulaştırma Baka-
nı BinaliYüdırun'a sunuldu. TCDD
Genel Müdürlüğü, kazalar nedeniy-
le morali bozulan makinistleri top-
layarak motivasyon eğitimi verme-
yi de kararlaştırdı.
TCDD Genel Müdüriüğü dün yap-
tığı yazılı açıklamada, çarpışmaya
ilişkin ilk incelemelere göre, Baş-
kent Ekspresi'nin san sinyalı, ardın-
dan 40 kılometre azami hızı göste-
ren tabelayı, sonra da san sinyalden
1559 metre uzaktaki kırmızı yanan
sinyali ihlal ettiğini bildirdi.
TCDD, açıklamasında, lokomotif
ve ATS sisteminden eski hükümeti
sorumlu tuttu. Açıklamasında, Tav-
şancıl'da çarpışan lokomotiflerin
Bosna Hersek'ten kiralandığı, an-
cak bunlann 1997-1998 yılfannda
getirildiği vurgulandı. Açıklamada,
1997 yılında 10 adet, 1998 yıhnda
da 10 adet olmaküzere toplam 20 adet
lokomotifin Bosna-Hersek'ten söz-
leşmeyle kiralandığı belirtildi.
Açıklamada, Tavşancıl'da çarpı-
şan ve ATS araç üstü ekipmam bu-
lunmayan bu lokomotiflerin sözleş-
mesimn aslında 2002 yılında bittiği,
ancak eskı Genel Müdür Vedat Bil-
gjn tarafindan uzatıldığı bildirildi.
dük Sonuçta ölen kişinin babanuz ot-
duğunuöğrendik. Babamınemeköliği-
ne 2 yü kalnuşo. EmekU ikramiyesiyle
de askerdeki kardeşimi eviendirecek-
ti" diye konuştu.
Göktepe'nin cenazesi Afyon'un Al-
calı Köyü'nde toprağa verildi.
Kaza kurbanlanndan Mevlfit Ün-
lü'nün 100 yaşındaki babası tsmail
Ünlü ise oğlunun ölümüyle hayatının
en büyük acısını yaşadıgını söyledi.
Ismail Ünlü, ölen oğlunun emekliligi-
ne de sadece 2 yıl kaldığını ifade ede-
rek şunlan söyledi: "Afyon'undüşman
işgaiini ve kurtuluşu gördüm. O gün-
lerdeki acılann en büvüğünü bugün
yaşı\T)rum. Bugüne kadaryaşadığınıen
büyük acryı yaşıyorum."
TCDD emeklisi Mustafa Ünhı ise
kardeş acısını şöyle anlattı:
"Ben 1991 yıhnda kardeşimin çahş-
nğı bölgede çalışarak emekli oldum.
Burada köyümüzden geçici işçi olarak
çabşan30' ayakıninsanvar. Birdemir-
yolcu olarak demirvolunda kardeşini
ka\1)ettnenin acısını yaşıvonun. 3 >eğe-
nim ve yengem yetim kaidılar. Bundan
büvük bir acı olamaz."
ALMAN HEYET
Ismarlama
rapor bile
kurtaramadı
EBRUTOKTAR
ANKARA-TCDD'nin
ticari ilişki içinde olduğu
Almanya, Hollanda,
Güney Kore ve tspanya
demiryolu heyetlerine
hazırlattığı bilirkişi
raporlan bile TCDD"yi
kurtaramadı. TCDD dün
yaptığı yazılı
açıklamada, kendi
tezlerine, yabancı
uzmanlann raporunu
dayanak göstermeye
devam etti. TCDD dünkü
açıklamasında,
"Pamukova'da meydana
gelen kazadan sonra
yabancı uzmanlarca
Ankara-tstanbul
arasındaki yolun bütün
değerlerinin ölçüldüğü ve
uygunluğunun tespit
edildiğûıi" sa\aındu.
Ancak Alman Demiryolu
Heyeti tarafindan 22
Temmuz 2004 tarihinde
hazırlanan raporda şöyle
denildi: "Kaza
mahalindeki tren aşın
hızının kazaya neden
olduğu kanaatine vanhk.
İstanbul \ e Ankara
arasındaki trafığin
kalitesi ile UgUi
şüphelerden annmak için
tüm parkurun yol
durumunun mev cut
halinin incetenmesi ve
hattın hesapsal esaslara
göre incelenmesini tasviye
ediyoruz." Ispanyol
Demiryolu Heyeti Kaza
tnceleme Dairesi Şefi
Cortabitarte Lopez
tarafindan hazırlanan
raporda da TCDD'nin
iddiasımn aksine yolun
tamamının incelenmediği
vurgulandı.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU -
Bip Karadeniz Rüyası...
Yurtdışında sürgün olduğum yıllarda, başta Al-
manya olmak üzere birçok ülkede, (çoğunluğunu
yine bizim insanlarımızın oluşturduğu) topluluklar
önünde şiirlerimi okurken, bunu bir gün kendi ül-
kemin de her köşesinde gerçekleştirmeyi hayal eder-
dim...
Bu hayalim, yıllardır, tahminlerimin de üstünde
bir yoğunluk ve sıklıkla gerçekleşti ve gerçekleş-
meye devam ediyor...
Ama içimde bir eksikliği hep duyumsuyorum...
Bu eksiklik, artık çok yıllar önce, bir şiirimle ver-
diğim bir sözü ya da bir dileğimi, dilediğimce ger-
çekleştirememiş olmamdır...
İlk basımı 1976'dayapılan "Ne Yağmur... Ne Şi-
irler..."de "Şiir Üstüne Bazı Düşünceler" adlı bir
şiir ve bu şiirde de şu dizeler vardır:
"Doğasını anlatmalısın ülkenin, bütün kuşları-
nı, ağaçlarını, göğünü, balıklarını
Bir bir bütün çiçeklerin, rüzgârların, ırmaklann
adlannı"
"Memleketçiş/7r"imizin en büyük, en sevgili us-
talarından Ceyhun Atuf Kansu, bu kitap üzerine
yazdığı ve 1978'deki ölümünden bir yıl önce (1 Ocak
1977 tarihinde) "Vartık" dergisinde yayımlanan,
yaşamım boyunca beni en çok onuriandırmış ya-
zıların belki de en başta geleni "Genç Dizeler"
başlıklı yazısının bir yerinde, bu dizelerin de sözü-
nü ederek şöyle demekteydi:
"O zaman, bir kuş, ama gerçek bir kuş, somut
bir kuş adı istiyorum ozandan. Ormanından, bir
ardıçkuşu. Birbalıkadı. Karadeniz'den hamsi. Bir
ağaç adı.. Bolu ormanlanndan, mavi çam. Bir çi-
çek adı. Eren Köyü'nden mayıs gülü. Biryel adı.
Kış sonu, Kırşehir'den kabayel. Bir ırmak adı. Si-
vas'ın oralardan, Kızılırmak. öyleyse, PabloNe-
ruda'n/n yaptığı şeyi istiyorum ondan."
Ceyhun Atuf Kansu, çoğu onun ölümünden son-
ra yazılıp yayımlanmış kimi şiirlerimi, "Akdeniz
Günlûkleri"n\, "Türkiye, Üzgün Yurdum, Güzel
Yurdum"u, "Eski Nisan"\, belki "Ayvaz Hacı Ağı-
dı"r\\, ya da "Kirazlı Mescit Sokağı"n\, "Parkta
Rasladığım Adam"\, görebilmişolsa, yazısındadi-
le getirdiği beklentinin yerine getirilmekte olduğu-
nu büyük olasılıkla düşünecek, ama büyük olası-
lıkla da yeterli bulmayacaktı...
Kendimin de yeterli bulmayışım gibi...
İçimde Türkiye coğrafyasınınveinsanının büyük
şiirini yazabilme özlemini hep taşıyarak...
• • •
Türkiye'de ve her yerde, düşünen ve duyan in-
sanlar için üzüntülerie geçmekte olan 2004 yazı-
nın yaşamıma düşürdüğü en ışıltılı renk bir Kara-
deniz gezisi oldu.
Şiirierie ve ezgilerle, Samsun'da, Giresun'da,
Hopa'da, topluluklar önündeydik...
Bu yolculuğun en unutulmayacak yanı, Istan-
bul'dan uçakla geldiğimiz Samsun'da, 19 Mayıs
Üniversitesi'ndeki dinletiden sonra Samsun'dan Ho-
pa'ya kadar kıyı şeridini otobüsle boydan boya ge-
çışimiz ve yine otobüsle dönüşümüzdü...
Karadeniz'in doğasını ve insanını yedek subay-
lık görevimin bir bölümünü yaptığım Trabzon'da
tanımış, sonra Ziganalar'ı aşarak Erzincan'a git-
mem ve Malazgirfteki "sürgün" birliğime katıl-
mam gerekmişti...
"Mustafa Suphi Destanı"nın girişinde Karade-
niz'e ve doğasına ilişkin gözlemlerim vardır.
Bu gözlemler olmasa, belki de o şiiri yazmaya
girişemezdim...
Samsun'a, Trabzon'a, dinletiler için daha önce-
ki yıllarda da gelmiş, fakat Karadeniz'in bu bölge-
sinde kıyı şeridini böylesine boydan boya geçme-
miştik...
"Işıltılı renk" dedim... Fatsa'dan başlayarak do-
ğa'nın renkleri, cömertliği gerçekten büyüleyici.
Buna insan ışıltılannı, göğüslerine bastırdıklan ki'
taplarıyla, okui dönüşü, açık başlı, aydınlık yüzlü
genç kız ve uygar kadın görüntülerini eklemeli-
yim...
Fakat Trabzon çıkışında, Araklı'da, tek bir açık
başlı kadın yoktu... Sürmene'de aynı şey... Of'ta
görüntüye karaçarşaflargirmeye başladı... Batı ül-
kelerinden bir yabancı, güneşin de çekilmeye baş-
ladığı bu akşam saatinde otobüsün penceresin-
den bakarak, burada her şeyiyle bir Ortaçağ ak-
şamı yaşanmakta olduğunu düşünürdü...
Rize'den, Çayeli'nden, başkaca ilçelerden ve
yerleşim yerlerinden benzer izlenimlerle geçtikten
sonra, küçük bir yerleşim olan "Işıklı" beldesinden
adı gibi ışıklı bir izlenim kalmış bende. Fakat asıl
ışiklaria, yine uygar bir belde olan Arhavi sonra-
sında ve Hopa'da donanacaktık... Bu yolculuğun
asıl durağı da, belediye seçimlerini ÖDP'nin kazan-
dığı Hopa'daki kültür şöleni idi..
• • •
Karadeniz'in bu "kıytcığ/"nda Hopa, eşsiz gü-
zellikte bir inci tanesi gibi parıldıyor.
Hiçbir sözcük, hiçbir dize, onun ışıltısını betim-
lemeye yeterli değil.
Sımsıkı ormanlarla kaplı, küçük ama yalçın dağ-
lar, çok fazla geniş olmayan bir alındaki hırçın ve
sık saçlar gibi, görkemli Karadeniz'in hemen bit-
tiği yerde başlıyor.
Ama Hopa'da asıl duygulandırıcı olan ve gide-
rek bir rüyaya dönüşen şey, oradaki kültür şöle-
ninde tanık olduğumuz halksal coşku, devrimci,
insanca, arkadaşça dayanışma oldu...
Başkan Yılmaz Topaloğlu'nun alçakgönüllü,
fakat kararlı önderliğinde, Hopa, gençliğiyle, işsi-
ziyle, esnafıyla, kadınıyla, erkeğiyle, sanki tek bir
yürekgibi atıyor...
Karadeniz'in doğasına ve insanına çok yaraşan
bir mertlik, canlılık, dobrahk, çalışkanlık, özveri,
neşe ve mizah, Hopa'da tam kıvamını bulmuş...
Şiirini belki yine de yazamam, ama Hopa'da bir
"Karadeniz rüyası"n\ yaşadıgım için mutluyum...
Bu rüyanın sürmesi; tüm Karadeniz'e, tüm ül-
keye yayılması için sorumluluk duymak, çalışmak
hepimizin boynunun borcu olmalı...
Hakkını yememek için, Haluk Çetin'in sözünü
yineleyeyim: "Hopa 'da yurdumuza gelmiş gibi ol-
duk..."
Hopa'da gerçekleşen rüya, tüm ülke için neden
bir örnek, bir başlangıç oluşturmasın?
ataol bfa cumhuriyet.com.tr
Faks:(0212)513 85 95