13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2004 CUMARTESİ HABERLER R..ecep Öztürk'ün eşi NurcanÖztürk (solda), Seyfi Göktepe'nin oğlu Selman Göktepe (sağda). İkisi de de TavşancıTda yitirdiği yakınlannın yasuu tutuyor. Afyon'da ölen 4 geçici işçinin cenazesidün toprağa verildi. (Fotoğraflar: AA) Afyon'dayük treni raydan çıktı Haber Merkezi - Aryon'un Kızüören ılçesi yakınlarında yük treninin 6 vagonu raydan çıkarak devrildi. Afyon- Denizli demiryolu ulaşıma kapanırken olayın, hatalı yükleme sonucu meydana geldiğı bildirildi. Burdur'dan îskenderun'un Yakacık îstasyonu'na demir cevheri götüren makinistler Kemal Karabulut ve HaBt Sançiçek yönetinundeki 74973 sefer sayılı yük treninin 4, 5, 6, 7, 8 ve 9. vagonlan sabaha karşı Kızılören ilçesi Ekinova köyü yakınlarında raydan çıktı. Biri teknık ınceleme, diğeri soruşturma olmak üzere iki ayn ekip olay yerine gönderilirken kazadan sonra Afyon'un Dinar ilçesinde bekletilen ve İstanbul yönüne giden Pamukkale Ekspresi yolculan, otobüslerle Kütahya'ya nakledildi. Kaza yerinde incelemelerde bulunan TCDD teknık ınceleme ekibi, ilk tespitte, kazanın hatalı yükleme sonucunda meydana geldiğini belirledi. Kaza sonucunda demiryolunun yaklaşık 200 metrelik bölümü kullanılamaz hale geldi. Demiryolunun ulaşıma açılması için ekiplerin çalışmalannı sürdürdüklen bıldinldi. Tavşancıl'da yaşamını yitiren Afyonlu geçici işçi Seyfi Göktepe'nin ailesi devletten iş istedi OKimdençıkaııaçlıkYurtHaberleri Servisi-Tavşancırda- ki tren kazasında yaşamlannı yitiren ge- çici işçilerin Afyon'dakı aileleri büyük acı yaşıyor. Aileler kaza kurbanlan- nın geride kalan çocuklan için devlet- ten iş istiyor. Kazada ölen Recep Oztürk'ün eşi Nurcan Oztürk, 5 çocuğuyla ortada kaldığını ve çocuklanna yardım edıl- mesim istedi. Eşinin son 3 aydır hıç iş- ten çıkanlmadığı için çok mutlu oldu- ğunu ifade eden Öztürk,*Sevinciniço- cuklanm bilefarkediyordu. Bu aa ka- za, bizi ondanayınb. Ö kadar iyi bir in- sandı ki, kendi sıkmülannı bir kenara koyar, başkalanıun sıkuıülannı payla- şırdT dedı. Izmit'in Gebze ilçesinde yıllardır Iri- rada oturduklanru ve maddı sıkıntı ya- şadıklannı belirten Öztürk, "Bir çocu- ğumu, sınavı kazanmasına rağmen maddi sıkuınkr nedeniyle okula gön- deremedik, çırakvermekzorunda kaJ- dık. Şünditek istegim ve arzum, yülar- dır bizi bitiren kiradan kurtulmak" dı- ye konuştu. Öztürk'ün cenazesi, mem- leketi Aryon'un thsaniye ilçesi Yuka- ntandır Köyü'nde toprağa verildi. Hızlandırılmış tren faclasından sonra 18 gün yoğun bakımda kaldı 12yaşındaki Okuryaşama döndü CAN HAaOĞLU ESKİŞEHİR- Adapazan'nda 22 Temmuz günü meydana gelen hızlandırümış tren faciasından ağır yaralı olarak kurtulan 12 yaşındakı Mustafa Okur. 18 gün kaldığı yoğun bakım ünitesinden dün çıkü. Kazada başı yanlan, göğsü ezilen, ayağı kınlan küçük Mustafa, Eskişehir'e gelmek üzere bindiği trenin birinci vagonunda annesi ve iki yakım ile seyahat ediyordu. Trenin, Pamukova yakınlarında devrilmesi sonucu koltuklann altında kalan Mustafa, jandarma erlerinin yardımıyla bir cankurtarana konularak Eskişehir Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldınlmış ve yoğun bakımda tedavi altına alınmıştı. Okur, iki yakınını tren kazasında kaybettiginden habersiz. Kasap olan dede Mustafa Okur, hükümetten yakınarak şunlan dedi: "Devlet hastaneterde yatan yaraülan yalnız bırakü. Ne anyor ne de soruyoriar. Kazayı onlar yapb ve masum insanlar yaralandı. Şimdi yaralilar hastanelerde öhun kahm savaşı veriyor. Hükümetimiz hastanede yatan yarahlan yalnız bırakmamau ve onlara her türiü yardımı yapmahduf Kazada ölen geçici işçilerden Seyfi Göktepe'nin oğlu Selman Göktepe ise babasının yerine demiryolunda çalış- mak istediğini belirterek yetkılilerden iş istedi. Kaza kurbanının eşi Ayfer Göktepe de kocasırun 4 yıldır geçici ış- çi olarak demiryollannda çalıştığuıı, şimdı de 4 çocuğuyla ortada kaldığını belirterek çocuklanna iş istedi. Gök- tepe şunlan söyledı: "Eşjm, çocukla- nnı dahi okutamadLAcumzbüyük ama çocuklanmın geleceğini de düşünmek zorundayım. Hiç olmazsa askerden ge- len büyiik ogium Selman Göktepe'ye bir iş imkânı sağlasınlar. Degüse 4 ço- cuğumla hepten perişan olacağız." Tavşancıl'daki tren kazasında am- casının oğlu Seyfi Göktepe'yle birlik- te yaşamını yitiren Yaşar Göktepe'nin ailesi de perişan. Göktepe'nin 21 ya- şındaki asker oğlu Yusuf, dağıtım izi- nıne geldiğinde babasının ölüm habe- rini aldı. Evin en büyük çocuğu Neca- ti Göktepe, babalannın ölümünü tele- vizyondan öğrendiklerini belirterek "Duyduklanmıza bir an inanamadık ve isim benzeıüği olabileceğini düşün- ALT VE ÜSTYAPI EKSÎKLÎĞ1 Yatırımlar kesilince kazalar arttıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - • Cumhuriyet'in ilk yıllannda büyük önem . verilen TCDD, 1950 yılından sonra ise j yaünmsız bırakıldı. istanbul Sirkeci Lokomotif 1 Bakım Onanm Atölyesi ile Zeytinburnu Vagon ı Bakım Onanm Atölyesi tasarruf gerekçesiyle i kapaüldı. Adapazan ve Sıvas Vagon Fabrikalan ile Eskişehir Lokomotif Fabrikası'ndaki üretim ise büyük oranda düşürüldü. TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman. demiryollannı yenileyecekleri vaadiyle yola çıkarken. kurumun ihmal edilen alanlanna yeterli düzeyde yatınm yapmadı. Trenlerde tüm sorumluluğu makiniste bırakan Karaman, hızlandınlmış treni alelacele uygulamaya soktu. Bilgisayarh kumanda sistemi olmayan trenlerde tüm denetimi makiniste bırakan Karaman. art arda yaşanan kazalann da zemınini hazırladı. Karaman, Bosna Hersek'ten alınan Konchar marka lokomotıflere, makinistin hata yapması halinde trenin otomatik olarak durmasım sağlayan ATS (otomotik fren sistemi) koymayarak, tren başına sadece 20 bin dolar olarak ifade edilen yatırımdan kaçındı. tstanbul-Ankara hattında çalışan 37 elektrikli lokomotiften 28'ine ATS teçhizatı takılmaması ise büyük bir ihmal olarak yorumlanıyor. Bu konuda değerlendirme yapan Birleşik Taşımacılık Çalışanlan Sendikası Genel Başkanı Fehmi Kütan. "TCDD mihonlarca dolar ödeyerek aldıgı sistemin lokomotiflerdeki fren güvenlik sistemini kuüanmıyor. Bu kabul edilebilecek bir olay değü" dedı. Kütan'dan venl iddia Kütan, mevcut fren sısteminin dışında bir sistem olan ATS'nin yaşamsal önemine vurgu yaptı. Kütan, ATS bulunan lokomotiflerde sistem hatası yapıldığını savunarak yeni bir iddiada bulundu. TCDD'de ATS'nin manyetik fren sistemi yerine trenin normal hava fren sistemine bağlandığını söyleyen Kütan, "TCDD'nin hangi yanoşuu anlatacağunızı şaşırdık" dedi. TavşancıTdaki kazanınenkaz kaldırmaçauşması sona erdL TCDD kazadan makinistleri sorumlu tuttu.(Fotoğraf. AA) TCDD, 400 lokomotife ATS sistemi kuracağmı açıkladı Gecikmeli ahnan önlem ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Otomatik Fren Sistemi (ATS) ol- mayan lokomotifleri İstanbul-An- kara hattında sefere koyarak kazaya davetiye çıkaran TCDD, kendisini "aklamaya* çahşıyor. TCDD, 400 lokomotife tanesi 20 bin dolardan ATS fren sistemi takılmasını karar- laştırdı. Bu kapsamda demiryolla- nna 8 milyon dolarlık yatınm yapı- lacak. TCDD Genel Müdürlüğü, 8 kışinin ölümü ve 88 kişinin yaralan- ması ile sonuçlanan TaNşancıl'dakı kazanın ardmdan hazırladığı ön ra- porunu tamamladı. Bölge kumanda merkezindeki grafıklere dayanıla- rakhazırlandığı belirtilen raporda, ka- zanın Ankara'dan İstanbul'a hare- ket eden Başkent Ekspresi'nin ters yola girmesi ve kırmızı sinyalde dur- mamasından kaynaklandığı belırtil- di. Raporda, Adapazan Ekspresi'nin geçişine ayarlı makasın kilıt tertıba- tının da Başkent Ekspresi'nce tahrip edilerek. kendi geçişine kapah olan yola girmesi ile kazanın meydana geldiği anlatıldı. Sinyalizasyonda bir anza olmadığı belirtilen ön raporda, makinist suçlandı. TCDD'ce hazır- lanan bu önrapor,Ulaştırma Baka- nı BinaliYüdırun'a sunuldu. TCDD Genel Müdürlüğü, kazalar nedeniy- le morali bozulan makinistleri top- layarak motivasyon eğitimi verme- yi de kararlaştırdı. TCDD Genel Müdüriüğü dün yap- tığı yazılı açıklamada, çarpışmaya ilişkin ilk incelemelere göre, Baş- kent Ekspresi'nin san sinyalı, ardın- dan 40 kılometre azami hızı göste- ren tabelayı, sonra da san sinyalden 1559 metre uzaktaki kırmızı yanan sinyali ihlal ettiğini bildirdi. TCDD, açıklamasında, lokomotif ve ATS sisteminden eski hükümeti sorumlu tuttu. Açıklamasında, Tav- şancıl'da çarpışan lokomotiflerin Bosna Hersek'ten kiralandığı, an- cak bunlann 1997-1998 yılfannda getirildiği vurgulandı. Açıklamada, 1997 yılında 10 adet, 1998 yıhnda da 10 adet olmaküzere toplam 20 adet lokomotifin Bosna-Hersek'ten söz- leşmeyle kiralandığı belirtildi. Açıklamada, Tavşancıl'da çarpı- şan ve ATS araç üstü ekipmam bu- lunmayan bu lokomotiflerin sözleş- mesimn aslında 2002 yılında bittiği, ancak eskı Genel Müdür Vedat Bil- gjn tarafindan uzatıldığı bildirildi. dük Sonuçta ölen kişinin babanuz ot- duğunuöğrendik. Babamınemeköliği- ne 2 yü kalnuşo. EmekU ikramiyesiyle de askerdeki kardeşimi eviendirecek- ti" diye konuştu. Göktepe'nin cenazesi Afyon'un Al- calı Köyü'nde toprağa verildi. Kaza kurbanlanndan Mevlfit Ün- lü'nün 100 yaşındaki babası tsmail Ünlü ise oğlunun ölümüyle hayatının en büyük acısını yaşadıgını söyledi. Ismail Ünlü, ölen oğlunun emekliligi- ne de sadece 2 yıl kaldığını ifade ede- rek şunlan söyledi: "Afyon'undüşman işgaiini ve kurtuluşu gördüm. O gün- lerdeki acılann en büvüğünü bugün yaşı\T)rum. Bugüne kadaryaşadığınıen büyük acryı yaşıyorum." TCDD emeklisi Mustafa Ünhı ise kardeş acısını şöyle anlattı: "Ben 1991 yıhnda kardeşimin çahş- nğı bölgede çalışarak emekli oldum. Burada köyümüzden geçici işçi olarak çabşan30' ayakıninsanvar. Birdemir- yolcu olarak demirvolunda kardeşini ka\1)ettnenin acısını yaşıvonun. 3 >eğe- nim ve yengem yetim kaidılar. Bundan büvük bir acı olamaz." ALMAN HEYET Ismarlama rapor bile kurtaramadı EBRUTOKTAR ANKARA-TCDD'nin ticari ilişki içinde olduğu Almanya, Hollanda, Güney Kore ve tspanya demiryolu heyetlerine hazırlattığı bilirkişi raporlan bile TCDD"yi kurtaramadı. TCDD dün yaptığı yazılı açıklamada, kendi tezlerine, yabancı uzmanlann raporunu dayanak göstermeye devam etti. TCDD dünkü açıklamasında, "Pamukova'da meydana gelen kazadan sonra yabancı uzmanlarca Ankara-tstanbul arasındaki yolun bütün değerlerinin ölçüldüğü ve uygunluğunun tespit edildiğûıi" sa\aındu. Ancak Alman Demiryolu Heyeti tarafindan 22 Temmuz 2004 tarihinde hazırlanan raporda şöyle denildi: "Kaza mahalindeki tren aşın hızının kazaya neden olduğu kanaatine vanhk. İstanbul \ e Ankara arasındaki trafığin kalitesi ile UgUi şüphelerden annmak için tüm parkurun yol durumunun mev cut halinin incetenmesi ve hattın hesapsal esaslara göre incelenmesini tasviye ediyoruz." Ispanyol Demiryolu Heyeti Kaza tnceleme Dairesi Şefi Cortabitarte Lopez tarafindan hazırlanan raporda da TCDD'nin iddiasımn aksine yolun tamamının incelenmediği vurgulandı. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU - Bip Karadeniz Rüyası... Yurtdışında sürgün olduğum yıllarda, başta Al- manya olmak üzere birçok ülkede, (çoğunluğunu yine bizim insanlarımızın oluşturduğu) topluluklar önünde şiirlerimi okurken, bunu bir gün kendi ül- kemin de her köşesinde gerçekleştirmeyi hayal eder- dim... Bu hayalim, yıllardır, tahminlerimin de üstünde bir yoğunluk ve sıklıkla gerçekleşti ve gerçekleş- meye devam ediyor... Ama içimde bir eksikliği hep duyumsuyorum... Bu eksiklik, artık çok yıllar önce, bir şiirimle ver- diğim bir sözü ya da bir dileğimi, dilediğimce ger- çekleştirememiş olmamdır... İlk basımı 1976'dayapılan "Ne Yağmur... Ne Şi- irler..."de "Şiir Üstüne Bazı Düşünceler" adlı bir şiir ve bu şiirde de şu dizeler vardır: "Doğasını anlatmalısın ülkenin, bütün kuşları- nı, ağaçlarını, göğünü, balıklarını Bir bir bütün çiçeklerin, rüzgârların, ırmaklann adlannı" "Memleketçiş/7r"imizin en büyük, en sevgili us- talarından Ceyhun Atuf Kansu, bu kitap üzerine yazdığı ve 1978'deki ölümünden bir yıl önce (1 Ocak 1977 tarihinde) "Vartık" dergisinde yayımlanan, yaşamım boyunca beni en çok onuriandırmış ya- zıların belki de en başta geleni "Genç Dizeler" başlıklı yazısının bir yerinde, bu dizelerin de sözü- nü ederek şöyle demekteydi: "O zaman, bir kuş, ama gerçek bir kuş, somut bir kuş adı istiyorum ozandan. Ormanından, bir ardıçkuşu. Birbalıkadı. Karadeniz'den hamsi. Bir ağaç adı.. Bolu ormanlanndan, mavi çam. Bir çi- çek adı. Eren Köyü'nden mayıs gülü. Biryel adı. Kış sonu, Kırşehir'den kabayel. Bir ırmak adı. Si- vas'ın oralardan, Kızılırmak. öyleyse, PabloNe- ruda'n/n yaptığı şeyi istiyorum ondan." Ceyhun Atuf Kansu, çoğu onun ölümünden son- ra yazılıp yayımlanmış kimi şiirlerimi, "Akdeniz Günlûkleri"n\, "Türkiye, Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum"u, "Eski Nisan"\, belki "Ayvaz Hacı Ağı- dı"r\\, ya da "Kirazlı Mescit Sokağı"n\, "Parkta Rasladığım Adam"\, görebilmişolsa, yazısındadi- le getirdiği beklentinin yerine getirilmekte olduğu- nu büyük olasılıkla düşünecek, ama büyük olası- lıkla da yeterli bulmayacaktı... Kendimin de yeterli bulmayışım gibi... İçimde Türkiye coğrafyasınınveinsanının büyük şiirini yazabilme özlemini hep taşıyarak... • • • Türkiye'de ve her yerde, düşünen ve duyan in- sanlar için üzüntülerie geçmekte olan 2004 yazı- nın yaşamıma düşürdüğü en ışıltılı renk bir Kara- deniz gezisi oldu. Şiirierie ve ezgilerle, Samsun'da, Giresun'da, Hopa'da, topluluklar önündeydik... Bu yolculuğun en unutulmayacak yanı, Istan- bul'dan uçakla geldiğimiz Samsun'da, 19 Mayıs Üniversitesi'ndeki dinletiden sonra Samsun'dan Ho- pa'ya kadar kıyı şeridini otobüsle boydan boya ge- çışimiz ve yine otobüsle dönüşümüzdü... Karadeniz'in doğasını ve insanını yedek subay- lık görevimin bir bölümünü yaptığım Trabzon'da tanımış, sonra Ziganalar'ı aşarak Erzincan'a git- mem ve Malazgirfteki "sürgün" birliğime katıl- mam gerekmişti... "Mustafa Suphi Destanı"nın girişinde Karade- niz'e ve doğasına ilişkin gözlemlerim vardır. Bu gözlemler olmasa, belki de o şiiri yazmaya girişemezdim... Samsun'a, Trabzon'a, dinletiler için daha önce- ki yıllarda da gelmiş, fakat Karadeniz'in bu bölge- sinde kıyı şeridini böylesine boydan boya geçme- miştik... "Işıltılı renk" dedim... Fatsa'dan başlayarak do- ğa'nın renkleri, cömertliği gerçekten büyüleyici. Buna insan ışıltılannı, göğüslerine bastırdıklan ki' taplarıyla, okui dönüşü, açık başlı, aydınlık yüzlü genç kız ve uygar kadın görüntülerini eklemeli- yim... Fakat Trabzon çıkışında, Araklı'da, tek bir açık başlı kadın yoktu... Sürmene'de aynı şey... Of'ta görüntüye karaçarşaflargirmeye başladı... Batı ül- kelerinden bir yabancı, güneşin de çekilmeye baş- ladığı bu akşam saatinde otobüsün penceresin- den bakarak, burada her şeyiyle bir Ortaçağ ak- şamı yaşanmakta olduğunu düşünürdü... Rize'den, Çayeli'nden, başkaca ilçelerden ve yerleşim yerlerinden benzer izlenimlerle geçtikten sonra, küçük bir yerleşim olan "Işıklı" beldesinden adı gibi ışıklı bir izlenim kalmış bende. Fakat asıl ışiklaria, yine uygar bir belde olan Arhavi sonra- sında ve Hopa'da donanacaktık... Bu yolculuğun asıl durağı da, belediye seçimlerini ÖDP'nin kazan- dığı Hopa'daki kültür şöleni idi.. • • • Karadeniz'in bu "kıytcığ/"nda Hopa, eşsiz gü- zellikte bir inci tanesi gibi parıldıyor. Hiçbir sözcük, hiçbir dize, onun ışıltısını betim- lemeye yeterli değil. Sımsıkı ormanlarla kaplı, küçük ama yalçın dağ- lar, çok fazla geniş olmayan bir alındaki hırçın ve sık saçlar gibi, görkemli Karadeniz'in hemen bit- tiği yerde başlıyor. Ama Hopa'da asıl duygulandırıcı olan ve gide- rek bir rüyaya dönüşen şey, oradaki kültür şöle- ninde tanık olduğumuz halksal coşku, devrimci, insanca, arkadaşça dayanışma oldu... Başkan Yılmaz Topaloğlu'nun alçakgönüllü, fakat kararlı önderliğinde, Hopa, gençliğiyle, işsi- ziyle, esnafıyla, kadınıyla, erkeğiyle, sanki tek bir yürekgibi atıyor... Karadeniz'in doğasına ve insanına çok yaraşan bir mertlik, canlılık, dobrahk, çalışkanlık, özveri, neşe ve mizah, Hopa'da tam kıvamını bulmuş... Şiirini belki yine de yazamam, ama Hopa'da bir "Karadeniz rüyası"n\ yaşadıgım için mutluyum... Bu rüyanın sürmesi; tüm Karadeniz'e, tüm ül- keye yayılması için sorumluluk duymak, çalışmak hepimizin boynunun borcu olmalı... Hakkını yememek için, Haluk Çetin'in sözünü yineleyeyim: "Hopa 'da yurdumuza gelmiş gibi ol- duk..." Hopa'da gerçekleşen rüya, tüm ülke için neden bir örnek, bir başlangıç oluşturmasın? ataol bfa cumhuriyet.com.tr Faks:(0212)513 85 95
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear