02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 TEMMUZ 2004 SALI CÜMHURfYET SAYFA 17 ~ Yunanistan Arrupa uj Şampiyonu oldu. İJ Setindik... E Hep piyon olarak a? değüler ya! İslaıtıbol $ Selçuk Taylaner _n "NATO toplantosı sırasında Istanbul'un adının Istambul' yazılmasını eleştiren ve kentinin adını doğru yazamayan bir organizasyonu başansız bulan Fuat Özbey yanılıyor. Bu organizasyon birkaç aşama sonra Istanbul'un adını 'Islambol' yapacak kadar başanlıdır." Befctronik posta: denizsom#cumhuriyetcom.tr Tefc 0.212.512 05 05 Fak« O212J12 44 97 - Baykal, kurultayı kazanmış. "Bir de CHP seçim kazanabilse!" Dayı ugün Aziz Nesin'in öldüğü gün. Oğlu, Prof. Dr. Ali Nesin'den "Sevgili Dostlar" başlığıy- la bir mektup geldi. Mektubu birlikte oku- mak gerek. Birlikte okumak ve sonra otu- rup, enine boyuna düşünerek bir şeyler ama mutla- ka bir şeyler yapmak: Tam dokuz yıl olmuş aramızdan aynlalı. Daha ya- şarken unutturulmak istendiğini biliyorum. Söylerdi de pek inanmazdım, abartıyor sanırdırn. Türkiye'ye geldikten sonra dinlediğim tanıklıklar ve yasadığım olaylar ne kadar haklı olduğunu gösterdi. Vicdanlan sürekli rahatsız eden biriydi sonuç olarak, neden anıl- sın ki! Başkalannın, sadece yapamadıklannı değil, yapmadıklannı da yapan, sadece bilmediklerini de- ğil, bilip de söyleyemediklerini söyleyen, önünde ken- dimizi suçlu hissettiğimiz, yüzümüze karşı gerçekle- ri söyleyen, hatta söylemeden bile gerçekleri bize duyuran biriydi. Acımasız biraynaydı. Neden unutul- masın ki! Unutulur mu? öldüğü gün o kadar seveni olduğunu görüp şaşır- mıştım. Hüngürhüngürağlıyordu insanlar. Sanki be- nim değil onlann bir yakını ölmüş gibi, kendi acımı bastınp onlan teselli etmiştim! Sahi, o seller gibi göz- yaşı dökenler neredeler şimdi? Bunun böyle olacağını da söylemişti bana yasar- ken, buna da inanmamıştım. Dokuz yıl önce onun en yaşayan eserlerinden birinin sorumluluğunu üstlen- dim. Yaşarken kendisine söz verdiğim gibi. Çok bü- yükbirsorurnluluktu. Başaramasaydım, 'babasıkur- du oğlu batırdı' damgasını yiyecektim tarihin önün- de. Ne yapıp edip başarmalıydım. Oysa faturayla makbuz arasındaki aynmı bilmeyecek kadar dene- yimsizdim. 'Saf matematikçi' diye kazıklamak iste- yenler, kendi çıkariannı 'iyilik' ambalajınasaranlar, bir Akrf Kökçe: "NATO sözcüsü, 'Dünya ile kuracağımız köprüleri Türkiyesiz kurmak olanaksız' demiş. Akıllannca köprüyü geçinceye kadar dayı' diyoriari" Neden? Neden insanlar, şofö- rün yanındaki koltukta oturduklannda, geri git- tiğinde şoförle birlikte arkaya bakarlar? A. Bir vursa da şenlensek di- ye B. Frene zamanında basabilmek için, C. Şo- förün nasıl çarpacağına tanıklık etmek için, D. Hepsi. Mümtaz Idîl SESSİZ SEDASIZ (!) koyup bin almak isteyenler, kabaran ayranlannı rakı- ya boğanlar, yerine getiremeyecekleri sorumlulukla- n üstlenenler, olmayan akıllanndan cömertçe sunan- lar, 'Nesin Vakfı sonsuza dek yasayacaktır' üfürüp bir daha yüzlerini göstermeyenler, en büyük alçaklıklan binbir özre sığınarak ve en yakınlanndan bile gizle- yerek yapanlar. Neler yaşadım, neler gördüm, kimle- ri tanıdım. Güncel sorunlarla boğuşmaktan zamanım olmadı ki bunlan bir yere yazayım. Oysa ne ilginç olurdu. Şansım yaver gitti bugüne dek. Kazıklanmadım bil- diğim kadanyla. Üç buçuk liramızı akıllı kullandım, doğru yatmmlaryaptım. Nesin Vakfı yaşıyor. Hatta ge- lişerek yaşıyor. Ama bilin ki kolay olmuyor. Bu tozpembe ve eğlenceli mektuplara aldanmayın. Işin zor yanını saklıyorum. Davul uzakta. Benden sonra gelenlere böyle ağır bir yük bırak- mayacağım. Sanata, kültüre ve bağışa güvenilmeme- si gerektiğini erken anladım." • •• Avrupa Birliği, yeni üyelerini ağırlıyor! Almanya'da yaşayan emekli öğretmen Nevzat Yalçın, bir Alman gazetesinde yayımlanan karikatürü göndermiş. Ünlü çizer Tomicek'in karikatürünü Nevzat Yalçın yorumluyor "önce gülümsedim sonra bugün bizi çok yakından ilgilendircfiğini görünce bir kahkaha atmaktan kendimi alamadım. Karikatürde Avrupa Birliği kapısını, başında seks partisinden kalma şapkasj ile anadan doğma bir adam açmış. 'Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz' diyen çıpiak adamın poposunda 'zarardayız' yazıyor. Adam, eliyte, kapının önünde bekleyenleri içerj buyur ediyor. Avrupa Birliği'nin kapısında ellerinde bavullanyla bekleyenler ise karşılaştıkları manzaraya daha doğrusu adamın şeyine gözleri yuvalarından fırlamış, uğradıklan şoktan saçlan diken diken olmuş halde bakıyor. Bunlar Polonya, Macaristan, Litvanya ve diğerleri. Yani Avrupa Birfjği'ne yeni alınan ülkeler. Malum, Avrupa Birliği onlaria genişiemiş oluyor. Onlar ise başlanna gelecekleri anlamış gibiler." Avrupa Biriiği'ndeki son genişleme, 1 Mayıs'ta Brüksel'de törenlerle kutlanmış ve o sırada "aile fotoğrafı" da çekilmişti. Ama fotoğraftaki "mutlu aile", birkaç ay içinde karikatüre dönüşüyor ve yeni gelenlerin ırzına geçiteceğini anlatıyor. Dansı, meraklısının başına! Yüksek Yerilim Hattı Başlamak bitirmenin yansıymış... Başlatoıayın şimdi! erdincutku(a yahoo.com Yargıyı Etkileme FÜCRETİLKİZ Yeni 5187 sayılı Basın Yasa- sı'ndayeralan "yargıyı etkileme" başlıklı 19'uncu maddeyi ne ga- zeteciler ne de yargı asla hak et- medi. Madde aynen şöyfe: "Ha- zıriık soruşturmasının başlama- sından takipsizlik karan verilme- sine veya kamu davasının açıl- masına kadar geçen süre içeri- sinde, Cumhuriyetsavcısı, hakim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belge- lerin içeriğiniyayımlayan kimse, i- ki milyar liradan elli milyar liraya kadar ağır para cezasıyla ceza- landınlır. Bu ceza, bölgeselsüre- li yayınlarda on milyar liradan, yaygın süreliyayınlardayirmimil- yar liradan az olamaz." Ikinci fık- rasında ise "Görûlmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanınca- ya kadar, bu dava ile ilgili hâkim veya mahkeme işlemleri hakkın- da mütalaa yayımlayan kişiler hakkında da birinci fıkrada yer alan cezalar uygulanır. "Artık adli haber yayımlanması tehlikelidir. Her dava haberi suçlanarak ha- beri yazart gazeteci hakkında da- va açılabılir. Hazıriık soruşturma- sından sonra dava açılana kadar ve açılan davada hüküm kesinle- şinceye kadar belgelerin "içerik- lerini" yayımlamak yasak... Ikinci fıkra "görûlmekte olan dava" cümlesi ile başlıyor ve dava ile il- gili mütalaa yayımlamayı yasaklı- yor. Demek ki henüz "görülme- mekte olan" dava ile ilgili diğer hâkim ve mahkeme işlemleri hak- kında "mütalaa" yayını serbest... Böyle mi anlamalıyız? Altı üstüne, üstü altına uymayan, ama iki fık- radan oluşan bir madde... Galiba açıkça "adlihaberyayını" yasak- tır dememek için laf uzamış... Eskiden nasıldı? Yürürlükten kalkan 5680 sayılı Basın Yasa- sı'nın 30'uncu maddesiyte ceza kovuşturmalanna ait talep ve id- dianamelerle. kararlann ve diğer hertürlü evrakın, örneğin sanığın emniyet veya savcılık ifadesinin herkese açık duruşmada okun- masından önce aynen yayımlan- ması yasaklanmıştı. Hüküm ke- sinleşinceye kadar hâkim ve mahkemenin hüküm, karar ve iş- lemleri hakkında "mütalaayayım- lamak" yasaktı. ömeğin dava açı- lınca, duruşmadan önce, iddiana- menin tamamı değil, ama alıntı yapılarak adli haber yazılıyordu. "Adlihaber"de içerik yayımlamak suç değildi. Hüküm kesinleşme- den mahkeme kararlan eleştiril- miyordu. Suçluluğu hükmen sa- bit oluncaya kadar hiç kimse suç- lu ilan edilmiyordu. Bu kurala ga- zeteciler bağlı kalıyordu. Yargı otoritesi yıpratılmıyordu. Aksine haberlere rastlanılmadı mı? Çok rastlandı. Yargı otorite- sini sarsan, suçluluğu hükmen sabit olmadığı halde kişileri "suç- lu" ilan eden haberler yayımlan- madı mı? Çokyayımlandı. İnsan- lar beraat etse bile medyada mahkûm ediidi. Yok yere mahke- me kararlan eleştirildi, yerin dibi- ne batınldı. Hukuk ve yasalara rağmen önlenemez bir cahillikle "eleştiri" ve "haber" adı attında davalar ve gerçeklertersyüz edil- ji. Güçlerin medyası, dile düş- nüş suç davalannda yargılanan nsanlan televizyon ekranîannda curduğu mahkemelerde çıkarfan- ıa göreyargıladı. Daha dava açıl- nadan, duruşmada iddianame »kunmadan önce, sanıklann em- n'yet ve savcılık ifadelerini "e/e \eçirdik", "az sonra" ye "arkası ann" gibi anonslaria tirajlann ve raytinglerin vazgeçümez çıkarla- nna feda ederek mahkûm ettiler. Medya yargı otoritesini hiçe say- dı. ŞÖylem biçimine göre "yarg;- se infaz"\ar ve "çamur at izi kal- sın" mantığı yayın politikasına dö- nüştü. Cevap ve düzeltme hakkı hiçe sayıldı. Gazetecilik meslek il- kelerine aykınlıklar ıstısna olmak- tan çıkıp esas oldu. Giderek ba- sının "yargıyı etkilediği" ve hatta "yargının etkilendiği" gibi laflar yüksek sesle söylenmeye başlan- dı. Politikacılann birkısmı, basının önlenmesi için "yasa" istediler. Haksız sayılabilir mi? Sayılmaz- lar. Peki, görüşleri samimi mi? Çoğunluğun hiç değil... Kuşku- suz bir kısmı hariç... Kim kaba- hatli? Sorunun yanıtı çok net. Bu tür yayınlan yapan "birkısım ga- zeteciler". Ortada duran hatalar, yasa koyucunun "yasayla önle- me" isteği karşısmda gazetecile- ri güçsüz bıraktı. Meslek ilkeleri- ni, "Türkiye Gazetecileh Hak ve Sorumluluk Bildirgesi"r\\ savuna- cak söz tükendi, hal kalmadı. A- ma her haber, yargılamayı etkile- mek için yazılmadı. Gazeteciler görevini yaptı. Yargı, yazılan her haberden etkilenecek kadar güç- süz de değildir. Bir kısım medya- nın isteğine göre karar vermedi. Vermez de... Bir kısım medya da tüm gazetecileri temsil etmiyor zaten. Meslek ilke ve kurallanna düş- kün gazeteciler, görevine devam ediyor. Yargıyı etkilemek ıçın dün haberyazmadı, bu gün deyazmı- yorlar. Herkes bılmektedir ki bir dirhem havadis peşinde koşan gazetecilerin yaşamlan namlula- nn ucundaki ölüm tehdidi ile baş basa bırakılmıştır. Buna rağmen gazetecilerhaberlerinı ve gerçek- leri yazdılar. Öldürüldüler. Bom- balarla havaya uçuruldular, ama yolsuzluklan, çıkar peşinde koşan çeteleri, kendi çıkarlan için ulu- sun çıkariannı feda eden suçlula- n buldular ve ortaya çıkardılar. Gazeteciler haberleriyle, eleştiri- leriyle ve yorumlanyla demokra- siyi kurmaya, ifade özgürlüğünü temel hak ve özgürlüklerin omur- gasına dönüştürmeye çalışıyor- lar. Onlar, haberleriyle yaşıyor. En- gellemek istiyorsunuz. 0 neden- le yeni Basın Yasası'nda yer alan "yargıyı etkileme" başlıklı 19'un- cu maddeyi ne gazeteciler ne de yargı asla hak etmedi. Bu madde- ye dayanılarak açılacak davalar sorun yaratacak. 19'uncu madde "içerikyayımlamayı" yasakladığı- na göre, bu yasaktan ne anlama- lıyız? Iddianameler artık haberde yer almayacakmı? Adli haberya- zılamaz hale mi geliyor? Dile düş- müş veya toplumu yakından ilgi- lendiren ağır suç davalannın "ha- ber" olarak yayımlanması bile suç sayılabilir. Işkence iddiası ile yar- gılanan kamu görevlileri hakkında yayımlanan dava haberi "yargıyı etkJledi" diye, haberi yazan gaze- teci hakkında dava açılabilir. Böy- le mi istiyorsunuz? Gazeteciler; yaptıklan hatta yapmadıklanyla, sevaplarıyla ve günahlanyla böy- le bir madde ile ceza tehdidini hak etmedi. Kamuoyu bir dirhem ad- li haberden mahrum kılınmamalı. Böyle bir maddeyle heradli habe- ri "yargıyı etkileme" olarak değer- lendirmeye açık hale getirenler, bunu düşünenler, böylece halkın gerçekleri öğrenme hakkını en- gelleyenlerin amacı nedir? Bu maddeyi kimler ve niçin düzenle- diler? Kım yaptı ise bu maddeye aykınlıktan gazeteciler aleyhine açılacak her davada kendilerini "minnetle" anacağım (!?). ÇİZGtLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraciuı mynet.com BULUT BEBEK NLRAYÇIFTÇI bulutbebek o hotmail.com Pert 0 Şiny&i dilini hendli hurnu- OTOBÜSTEKİLER KEMALLRGENÇ k_urgenc(ayahoo.com HAYAT EPÎK TÎ1ATROSU MVSTAFA BILGL AfAA BUNU SÎZE ANCAK, DEMOKRATİK CUMHURîyETİMİZ DEMOKRASÎ MRŞITLARININ ARKAbASLAR, BtZDEN PARTÎ tCt DEMOKRASİ ÎSTEMENİZİ GEÇTLĞIZAMAN, VEREBİLtRÎM!.. 1,1 i t TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 6 Temmuz ıcıcıc.mumtaz-arik/jn.com EM£RJ/ BAĞ/MS/ZU&M4 DOĞRU.. PETTBOL ecPB EOİCMe P&OG&4ML4&I DU~ ORTAKARANIYOR Ülke standartlannın çok üstünde + Dünya standartlannın zirvelerinde yanşmakta olan köklü bir Eğitim Kurumu, daha büyük hamleler ve yatınmlar için vizyon sahibi ortaklar anyor. Tel: 0 537 267 80 73 GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Guzel Bir Hatta Sonu fieçipdim Çok güzel bir hafta sonu geçirdim, önceAnkara'da, bir büyük buluşmada sonraTstanbul'da, televizyondan Portekiz - Yunanistan finalini seyrederek. Ben eski dostlarla bir araya gelmeye de, ateşli futbol maçian- na da bayılınm. Önce onur üyesi olarak katıldığım Ana Muhalefet Partisi Kurultayı'ndaydım. 0 kadar az kişinin davetli olduğu bir kurultaya çağnlı olmaktan gerçekten onur duydum. 0 büyük buluşmanın böyle açık havada ve pikniğe gider gibi bir güzel dağ eteğinde gerçekleşti- rilmesi de hoş birfikirdi. Sıkıcı sporsalonlanndan son- ra, bayağı nefes açıcı bir deneyimdi. Bu yaratıcı fikri anlamayan kişilere ise yanıt liderden geldi: "Sizi hiç memnun edemeyecek miyiz?" Portekiz - Yunanistan maçını kuruftayın ertesi günü Istanbul'datelevizyondan izledim. Yanımda birkaç ya- kın dostum vardı. Eşimin yaptığı güzel deniz mahsul- lü Pa'ella'dan sonra, sıra maçageldi. Ben şahsen kom- şumuz Yunanistan'ı tutuyordum, hep mağdurtardan ve zayıflardan yanayızdır ya! Vatandaşlanmızın herhalde yüzde 80'i, maçı Portekiz'in alacağını sanıyordu. Hat- ta bundan fazlasıyla emındiler. Biraz statükoculuk var- dır halkımızda. Çünkü alışmışiardır. Nasıl olsa liderler hep kazanır. Yanşmasalar da, duymasaJar da, dinle- meseler de... Ama futbol siyaset gibi değildir. Güzel sürprizlere açıktır. Hakem vardır. Eşit haklarvardır. Maç süresi vardır Kurallar vardır. Maçîan yönetenler taraf tutsalar bile, bunu çaktırmadan yaparlar. "Körkörpar- mağım gözüne, ben sana gösteririm" diyen kimi kong- re başkanlan gibi Hacivat - Karagöz sahnesine trajik montajlaryapamazlar. Işte böyle bir ortamda Yunanis- tan geldi, bıleğinin hakkıyla Portekiz'i de iki kere yen- di ve bileğinin hakkıyla maçı ve kupayı aldı götürdü, komşumuzda milyonlarca kişiyı' sokağa döktü. Biz de hem "Helal olsun" dedik, hem de futbolun bu dürüst ortamına şükrettik. UEFA, FIFA, futbol federasyonla- n, merkez hakem kurullan, intemational board'lar, maç başına sahanın her noktasına tanıklık eden 24 televiz- yon kamerası, yani ne ararsanız var! Ali Baba'nın çrft- liği değil futbol maçlan, harbi bir er meydanı. Ankara'da Büyük Anadolu Oteli, oldukça güzel bir işletme. Bir kere kocaman dev bir beyazımtırak bina. Güvenlik çok sağlam. Bulunduklan alan jandarmaya bağlı olduklan için, oteli de jandarma koruyordu. Işte ben güvenli ortam diye buna derim. Oh ne güzel! İçin rahat. Binlerce vataridaş gelmiş dayanmış otelin ka- pısına. Her meslekten. Memur, doktor, öğrenci, tüc- car, emekli öğretmen. Yani bir sürü "çapulcu". Düşü- nün artık ülkemizin vardığı ileri noktayı. Jandarmamız çok güzel bir şekilde oraya hatlar ve tel örgüler çeke- rek o bölgede herkesi herkesten başanyla korudu. Portekizlilerin bizden öğrenecek çok şeyi var. 0 müt- hiş heyecanlı geçen frnalin son on dakikasında büyük bir güvenlik skandalı yaşandı. Neydi o elinde bayrak, mızrak gibi sahanın ortasından geçip gıden Barcelo- na'lı çocuk! Aşk olsun durdurabilene. önde o, arka- sında dokuz tane koruma. Hepsi deli gibi koşuyorlar. Sonra onlaryakalayamadan çocuk Rgo'nun önünden jet gibi geçerken üzerine zarif bir hareketle Barcelona bayrağını bırakıverdi. Figo çaktırmadı hiç. Oralı olma- dı. Anlamamış gibi yaptı. Durumu biliyorsunuz. Bar- celona'lılar bir türlü hazmedemediler Figo'nun onlan bırakıp ezeli rakipleri Real Madrid'e gitmesini. Yani Is- panya iç hesaplaşma durumu. Herkesın öyle binleriy- le düğümü atılmamış bir hesaplaşması vardır. Aile- den, işten, oradan, buradan. Herkes "bir gün" bek- ler. Herkesin uğradığı bir haksızlık, unutamadığı bir o- lay, hazmedemediği bir büyük kâbus vardır. Herkes bi- rileriyle bir gün hesaplaşmak üzere en azından bilin- çaltına bir zarf atmıştır. Sonra bir gün sıra bunu uygu- lamaya gelir... Kimi bunu zarif şekilde yapar. Sonradan ağlara takılıp "gol" olan Ispanyol çocuk gibi. Kimi çıl- dınr ve kendini tutamaz, seviyeyi sertleştirir. Mesela ben 1980'de Paris'te bir kahve patronunun ve garson- lannın ırkçı ve iğrenç saldınsına uğradım. Kahveyi Arap ve Yahudi arkadaşlanmla basıp, patronu kansının önünde doğduğuna pişman etmiştim. öyle atkı-şal atmakla yetinmek falan nerede? Adam o kadar dama- nma basmıştı ki o ban resmen "değiştirerek" çıkmış- tık. Bu yıl sonu yayımlanacak otobiyografimde tüm de- taylan okursunuz. Otuz yaşıma kadar geçen o "ilk" sü- renin, 1957-1987 arasının tüm detaylannı içerecekbir kitap. Hiç pişman olmadım Eylül 1980'de yaptığımız o eylemden. Uzun lafın kısası, güzel bir hafta sonu geçirdim. Tut- tuğum dostumuz, komşumuz Yunanistan şampiyona- yı kazandı. Ana muhalefet partisi lideri "güvenoyu" al- dı, bütün sosyal demokratlar bu duruma sevindi. De- mek ki haftaya mutlu ve keyifli sohbetlerie başlayaca- ğız. En kötü günümüz böyle olsun. E-mail: [email protected] Faks.0212-227 34 65 1 2 3 4 BULJV1ACA SEDATYAŞAYAM SOLDANSAĞA: 1/Güney Amerikanın tatlı sulannda yaşayan çok 3 yırtıcı bir ba- lık. 2/ Vücut- 4 taki AIDS vi- 5 rüsünü sapta- Q makta kulla- j j nilan test... Yapma, etme. ^ 3/ABD'libir 9 rock müzik grubu... Beceriksiz, güçsüz, görgüsüz kimse. 4/Özen... "- - Güler": Fotoğraf 3 sanatçunız. 5/Antal- ya'nın bir ilçesi... 5 Utanılacak şey, ayıp. 6 6/ "Kara basma — 7 olur/Güzellerdenaz 8 olur" (Türkü)... Sev- 9 gi bağhlığı. 7/Eski Mısır'da güneş tannsı... Av- rupa'da bir başkent. 8/Bir yerde oturma... Akun şiddeti birimi kiloamperin kısa yazılışı. 9/ Enine boyuna, etrafljca. YUKARTOAN AŞAĞIY4 1/Dış yüzey ya da kenar, çevre. 2/Mesaj... " — Gündüz": Yazanmız. 3/lta)ya'da bir kent... Yüz metrekare tutannda yüzey ölçüsü birimi. 4/ En- der, seyrek... Kurallara uygun olan. 5/Kisa saplı odunbaltası... Ileri sürülerek savunulan düşünce. 6/ Alan Parker tarafından fılme de aktanlan ünlü birmüzikal. 7/Venü'nin bir operası... Hayvanla- ra vurulan damga. 8/Uzun boyunlu ve kulpsuz kü- çük rakı sürrJıisi. 9/Gemilerde oda... Bir renk.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear