29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 TEMMUZ 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 £5 :=? e ?>- Fenerbahçe cephesinde son durum: Dcuun üstünde saksağan.' Bektronilc posta: dentzsom#cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.51205 05 Faks.Oj212.5124497 - Camilerde Yeni Türk LJrası hutbesi okunacakmış. "Eskisi için de salâ versinler!" VesikaBaşbakan'ın iran gezisini izJemek için Sâbah'ın yazıişleri müdiresi Bariçiçek'in özel olarak te settüre girmesini Hrkmet Çetinkaya ve Emin Çölaşan eieştiri korusu yapmış. Bence kıza haksızlık yapıyoriar. Çürıkü bu olay, basın tarirtindeki "her devrin gazetecisi" paragrafına girmesi gereken bir vesika! Pislik A rkadaşımız Aykut Küçükkaya nın açtığı "THY Dosyası" ile "hızlandınlmış facia"nın havada da pusuya yattığı ortaya çıkarken • ' deneyimli bir pilot dostumuz aradı; Recep Tayyip Erdoğan'ın belediyeden getirdiği yeni THY yönetiminin temel anlayışının kadrolaşma olduğu- nu ve hızla büyük facialann altyapısının hazırlandı- ğını anlattı: "THY'de, iki yıldır kendilerine yapılan ikazları ve önerileri, biz biliriz edasıyla geri çeviren yöneticiler, havacılığın tüm kurallannı ihlal ederek suç işlemiş- ler ve çalışanlannı da iş kaybetme korkusuyla suç işlemeye zorlayarak kendilerinin suç ortağı yapmış- lardır. Bunlar yönetime geldikten sonra yüzlerce kişinin işine son verildi, insanlar yerierinden oynatılıp isti- faya zoriandı. Bu arada ileride üst düzey yönetici ola- rak kullanılmak üzere çoğu tarikatlarda yetiştirilmiş 200'ün üstünde yandaş işe alındı. Uçucularharicin- THY deki bölümlerde iş kolaydı, eskileri işten çıkarır ken- di ya/ıdaşlannı alır ve işi bftirirlerdi. Gerçi teknik bö- lüm de önemliydi söylendiğine göre ama, yeniler işi öğreninceye kadar uçaklar da bakım yapılmadan uçuverirdi, n'olacak hızlı tren değil ya sonuçta. Fakat uçuş bölümünde işler biraz güç görünüyor- du. Pilotlann tamamına yakını iyi yetişmiş, bilime inanan ve Atatürkçü çizgide insanlardı. Halbuki da- ha önceden THY'den aynlıp dinci sermayeyle ku- rulmuş bir havayoluna geçmiş ve çeşitli dini grup- larla ı/işkili bazı pilotlar vardı dışanda. Bunlar ve bun- lardan sonra bu an/ayışla yetiştirilmiş dafıa başka- lan THY'ye alınmalrydı ve bu konuda da zaten bas- kı devam ediyordu. Ama konuyla ilgili kurailar ve te- amüller elini kolunu bağlıyordu yönetimin. Ama her şeyin çaresi vardı, bulunmalıydı ve bulundu da. Pi- lotlann uçuş için yaş limitleri yönetim kurulu kara- nyla 62'ye düşürüldü ve dolayısıyla önemli sayıda pilot tam yaz sezonu öncesi emekli edildi. Salt kad- rolaşma amacıyla önemli sayıda pilot açığı ortaya çıktı. Artık plan uygulamaya konabilirdi. Hem de se- zonun tam ortasında. 'THY pilot arıyor' diye ilan verildi ve iki aşamada işe baslandı. Hemen elinde lisansı olan hazır pilot alı- nacak ki bu tanıma uyanlann listesi gene/ müdürün eline verildi... THY'nin imkânlarıyla pilot olarak yetiş- tirilmek üzere tarikatçı yandaşlann yakını gençler... Yapısı bu denli saldırılara ve bu tür kadrolaşmaya karşı çok hassas ve kınlgan olan bu kurum daha faz- la dayanamaz. Zaten kopma noktasına gelmiş uçuş emniyeti ciddi tehdit altındadır. Medyanın ve kamuoyunun, THY yönetiminin ve ik- tidarın üzerine gidip hesap sorması gerekmektedir. Çünkü olacaklann telafisi yoktur. Ayş« Meral: «Yerel basında yayımlanan haberlere göre AKP Isparta Milletvekili Recep Özel, '80 yıllık pisliği temizliyoruz' demiş. Yerei seçimlerde '84 yıllık karanlığa son' yazan minibüsü dolaştırarak laik Cumhuriyete düşmanlıkianm ilan edenler, anlaşılan meydanı iyice boş buldular. Bu ülkede cumhuriyet savcılan da kalmadı mı?" Erkek # Akrf Kökçe: "Anadolu erkeği ( sevdiğine kavuşamazsa verem olur ölür, kavuşursa döve döve öldürür." SESStZSEDASIZ(l) Maliyev orman kanunu' ile çalışıyor! Istanbul'un orta yeri ve önemli ticaret merkezi bir semtindeki bir iş hanında ki- racı olan esnaf, aralannda toplanıp bir tutanak hazıriıyor. Tutanak şöyle: İstanbul Defterdarlığı'na bağlı vergi denetleme memurlannca bas- kı a/tında gerçek kira bedelimizden daha yüksek kira bildirimine zorian- dık. Her birimiz ayn ayn telefonla Büyük Postane'nin arkasındaki Ebussut Cad- desi'nde bulunan vergi denetleme ele- manlannın bulunduğu büroya çağnldık. Kiracı olarak oturduğumuz yerin metrekaresi ile 4 milyon lirayı çarparak 'Siz gerçekte 4 milyar lira kira ödüyor- sunuz fakat devlete düşük gösteriyor- sunuz. Böylece kira stopajını az ödü- yorsunuz. Ya bu kira miktannı yüksek gösterip daha fazla stopaj ödersiniz ya da defterferinizi beş yıl geriye incele- meye alırız' dediler. Biz de defterler incelemeye aJınmas/n (zira bunlann amacı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek) diye az da olsa kira yükseltmeyi kabul ettik, Bu yaptığımız işlem ileride mal sa- hibimizi zor durumda bırakabilir diye bu tutanağı düzenledik. Mal sahibine ödediğimiz gerçek ki- ra, şimdiye kadarki resmi kayıtlar gibi- dir ve aşağıda gösterilmiştir." Maliye'nin mevzuatında birçok yasa var... Demek ki onca yasa yetmiyor; "or- man kanunu'nu da devreye sokmuşlar! Yüksek Yerilim Hatb Tarihsel ödünler vererek müzakere tarihi almak bunlann tarih yazmaktan anladığı! erdinctrtkucî yahoo.com LozanMa Laiklik VflERİÇ VEIİDEDEOĞLU Geçen haftaki, 24 Tem- nuz tarihli yazıda Lozan Antlaşması'ndaki "laiklik" <onusu dile getirilmişti. Bu kısa değinme kimileri- ii, 1923 Devrimi'nin temel getirilerinden biri olan laikli- Jin, "Lozan Antlaşması'nın dayatmasıyla gerçekleştiril- diği" gibi bir anlamlandır- •naya yöneltmiş; ayrıca kimi jasında da laikliğin Batılıla- in isteğiyle Lozan'da, tıpkı jünümüz Avrupa Birliği'nin "ürkiye'den istediği "uyum ?aketi" gibi bir "ilk paket" jlarak ortaya kondugu yak- aşımı yer almıştı. Lozan'da neler önerildiği, •elerin tartışıldığı, sonucun asıl bağlandığı toplantılar- :a tutulan ve binlerce sayfa- ıbulan tutanaklarla, belge- srlesaptanmıştır; dolayısıy- j bunlar Lozan konusunda :aşvurulacak en sağlıklı, en :uvenilir, en nesnel kaynağı luştururlar. Kasım 1922'de başlayan jzan banş görüşmelerinde aşdelegemiz olan Ismet : aşa'ya, hiç ödün verilme- ecek iki konudan birisinin tepitülasyonlar", özellikle dli kapitülasyonlar olduğu 3MM Hükümeti'nce kesin- de bildirilmişti. İlk görüşme Lord Cur- an'un başkanı olduğu ko- •isyonda 2 Aralık günü aşladı. Curzon'a göre: Kapitülasyonlarla tanınan /ncalıklar, hem yabancıla- i hem de bu ayncalıklan jııyan devletin çıkarlanna > çağın ihtiyaçlanna uy- ,n"öu, dolayısıyla adli ka- J tülasyonları kald/rmak is- yen Türkiye'nin, bunlann sine "aynı güveni verecek ''elikteki bir rejimi ortaya '•yması" gerekiyordu. smet Paşa ise Türkiye'nin I. yüzyıldan bu yana aşa- "a aşama hukuk reformu ptığını, yasalarının büyük > bölümünün laik yasalar- b oluştuğunu, kaprtülas- 'nlar gibi, "çağdaş devlet ••/ramına, çağdaş kamu Kukuna" aykırı olan bir •umun yeniden diriltilme- ıe ya da onun yerine ge- :ek aynı nitelikteki her- igi birrejimin konulması- TBMM hükümetinin kar- )lduğunu kabul etmeye- ;ini bildirir. u direniş karşısında Ba- v ve yandaşları Türk hu- sistemini masaya yatı- r. "aile hukuku ve kişisel um" konularında şeriat ıkemeleri ve şeriat yasa- ıın geçerliliğini korudu- u belirtirler. jnun üzerine Türk dele- ri. Türk Hükümeti'rtin eski kurailaryerine, ay- tapmaksızın hem Müs- \nlara hem olmayanlara ılanacak kural/ar"ı ko- "çağdaş yasalar hazır- Wa"olduğunu dile ge- k kesin güvence verir- Ortalık daha da karışır; M. Ciamarra (Italyan), ünlü S.P. Huntington'ın söylemi- ni aratmayacak bir biçimde karşı gelerek: "Islam uygar- lığı ile Batı uygarlığı arasın- daki aynlıklann çok derin ol- duğunu ve bunlann bir ka- nun ya da bir antlaşma ile doldurufamayacağını" söy- \er. Tüm ülkelerin delege/eri ayaktadır; M. Montagna (Italyan): "Ayrım yapmaksı- zın bütün Türk uyruklarına uygulanabilecek bir kanun çıkartmanın mümkün olma- dığını" söyler; Yugoslav de- lege bunun "tehlikeli bir tu- tum " olduğunu belirtir; çün- kü M. Ryan'a (Ingiliz) göre bu yasa: "Müslümanlan da kendi özel göreneklehnin uygulanmasından yoksun " bırakacaktır. Böylece yargısal ayrıcalık- ların korunmasını, Müslü- manlara aa şeriatın uygu- lanmasını isteyen "Lozan Kriterleri" oluşturulur... Duruma Dir üst Komisyon el koyar; Batılılar Türkiye'nin kesin kararlı tutumu karşı- sında yeni bir uzlaşmaya yö- nelirler, "geçiş dönemi" uy- gulamasını ortaya koyarlar. Buna göre Türkiye'nin la- ik düzene geçiş güvencesi kabul edilmekte, ama bu re- formu gerçekleştirene dek ülkedeki yabancıların yargı- lanmasında yabancı yargıç- ların da görev alması isten- mekte ve bunun için beş yıl- lık bir süreç tanınmaktaydı. Türk delegeleri itiraz etti- ğinde karşılannda kapitülas- yonlardan yüzlerce yıl acı çekmiş olan Japonya'yı bu- lurlar; Japon delegesi Ha- yashi, Japonya'da da böy- le bir reform yapıldığını ve bunun yirmi yıl sürdüğünü söyleyerek Türkiye'nin itira- za hakkı olmadığını ileri sü- rer. Gerçekte Batılılar ve yan- daşları bir Islam ülkesinde laik düzenin gerçekleşme- yeceğine yüzde yüz inan- dıklarından, beşyılsonunda ayncalıklanna kavuşacakla- rından çok emindiler. Oysa Türkiye'de tüm yar- gıyı laikleştirecek çalışmalar başlamışîı, Mustafa Kemal bu sürecin çok kısa olacağı- na inanıyordu. Nitekim Lozan'dan iki bu- çuk yıl sonra Yurttaşlar Ya- sası (Medeni Kanun) kabul edilerek aile hukuku tümüy- le laikleşti; ülkedeki yaban- cılar kendi istekleri ile he- men bu yasaya bağlanmayı kabul ettiler; brranlamda sü- reç kısalmıştı. Dahası Isviçre Yurttaşlar Yasası'nın seçilmesiyle, Tür- kiye kimi Batı ülkelerinden daha öndeydi; birkaç yıl sonra kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınma- sıyla da Türkiye birçok Batı- lı ülkeden daha çağdaş bir düzeye yükselmişti, dolayı- sıyla Türkiye Batı'dan bir "uyum paketi" isteyebilirdi... KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicsk(a turk.net KEDt LEVO APTÜUKA aptulla hotmail.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BILGIN USTAMIZ O6UZ ARAL'A SAYSI tLE. KESİN ARTTK 5U ^LKISI YAV. CEMAL NADİR'LE MUKSİN ERTVeftUL LA ORHAN VELfyLE, HOsevtN A$1K VEVSEL'LE SOHBET ÎÇÎN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc(dyahoo.com zJ* 11^ İ£Tef ef OLU/H / JğjjKafür/sl bın AKAL\ TARİHTE BLGLTV MÜMTAZ ARIKAN 30 Temmuz urtcıc.mumtaz-arikan. com BOYÛK OTOMOB/L YA/İ/SL.$ . 19O8'DE 8UGÜN,İLK UZUN MESAPELt OTO- MOB'L rAfVŞf THMAMLANCM. O YIL,PARİS'T£ ÇİKAN 'LEMATIH" VE N£WrOKKi74Xİ *nME$* &A2ETEİ&Sİ Ot&AK BİR *070MO&U£ PÜNYA 'OÛZENIEMİÇLEROİ. 12 $U8Am NEW TW 8A$LAYAN >nR$4&RAM&tAM (THOMAS FLYER HAMC>(), S'R imLYAN(ZU£f)l BlR ALMAAl(P8O) £ 3 F 0 W S 2 ( , DE , ) g PU.ÇJZİLEM YOL ŞÖYLSYDİ: NEWVO&K-SAM ) VLACHVOSTDK(flüSYA) -MOSKOYA-PA&S. LÛKLB SÜftbÛRÜlŞM YA&$ SOUUKIDıA YALNIZ CA (Ki ABA8A PARl'S'EUiAŞABİLDİ. &İRİNCJ AM£ftİKAKI VE İKİNCİAIM4M AGABALAfiDDl. ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Ölümün Uyarısı Güzet insanlar tanıdım yıllar boyunca, güzel olay- lar yaşadım, mutlandım, umutlandım. Kimi ozan, kimi ressam, kimi çalgıcı, kimi yorumcu, kimi bi- lim adamı, üniversitede öğretim üyesi, kimi diplo- mat, kimi doktor, kimi mimar, kimi ısçi, kimi köylü, hepsinin ışığı var belleğimde, yüreğimde. Kimi ar- tık dünyamızda değil ama ö/meziiği var; yapıtlan, kitaplan, öğrencileri... Son günlerde yolcular çoğaldı. Kimi buradan ki- mi dünyamızdan öteye vardı. Karar veremiyor in- san. Oğuz Aral da kaJbine yenik düştü. Bu nasıl yeniklik karar veremiyorum. Onlardan biri de Ka- muran Usluer. Tiyatromuzu boyutlandıran kişi- lerden biri. Haberleri izlerken düşünüyorum. ölüm ne yazar? Kimi geliyor kimi gidiyor. llginç bir tra- fikle yer alıyor dostlar. Kimi öldü, kimi kaldı. Karar veremeden saplanıyor sorular. • * • Biraz şaşkınım, nereye gideceğimi, nerede du- racağımı bilemiyorum. Güzel insanlar bir bir ayn- lıyor çevremden. Acaba öldüler mi? Ya da yeniden mi doğuyorlar? Yaşamın gizemi bu galiba. ölüm- le yan yana, kucak kucağasın. Aramızda neler var neler yok ayırdına varamıyorum. Insan öylesine güzel, öylesine canlı, öylesine sıcak ilişkili ki. Der- ken elimiz havada kalıyor. Dostluğun, sevginin sıcaklığı soğumuyor ama başka duygularia kanşıyor, ölümün ötesine uzana- mıyorsun! Kimi gidiyor kimi kalıyor? Sarmaş do- laş yaşarken nasıl hayale dönüşüyorakıl aldıramı- yorsun. Ben de karar veremiyorum doğrusu. Kim ölüyor kim yaşıyor bilemiyorum. Oğuz Aral'ı çok az gördüm son yıllarda, ancak görmek değil görmeden yaşadığım birliktelik var. Çizgileriyle yaşıyor, uzaklığı hissetmiyorum. Ayn- lığı ölümden sonra hıssediyorum, yaşıyorum bel- ki de. Belli tatlardan yoksun kalmanın burukluğuy- la çarpıyor kalbim. Meslek dalımda 40 yıla ulaştı- ğım zaman güzel olaylar yaşadım. Basın dalında az yaşanır türde olaylar. KütahyaJı çini ustası Srtkı Olçar'ın kutlama çağ- rısı kucağında kuşlarla geldi. Nerdeyse cıvıl cıvıl bir akşam ama kuşlann ötesinde olaylar da var. Su- na Kan bir konser düzenled 1 . Alabalık Beşlisi'ni ses/endirdi devlet çalgıcılarıyla. Ankaralı ressam- lar ortak bir sergi açtı. Ressam ve seramikçi dost- larım da katıldı bu sergiye. En küçük aynntıyı da unutmamış. Sergilerin, konserin uzandığı yerde zarif çizgilerie müziksever bir yazan güzel bir se- lamla onurtandınyor. Nerdeyse tüm Ankaralılar ka- tıldı bu kutlamaya. Şarkılar ve danslarla uzadı ge- ce. Kulağımda hâlâ çınlıyor Schubert /n Aiabalık Beşlisi. Sonra neler oldu? Üzüntüler, ölümler, terörist olaylar, marıkemeler, tutuklamalar birbirini izledi. Hepimiz iliklerimize kadar yaşadık bu olaylan. An- cak ödünsüz bir toplum olmak özlemi ağır bası- yor. Bu özlemle geriye değil ileriye gitmeyi amaç- ladık. Bu amaçla güçlendik onuriandık. Bizi hiçbir şey geriletemedi. Geleceğe umutla bakmaktan geri kalmadık. • • • Oğuz Aral'a bir kez daha selam. Daha kaç kişi varyanında. Hepsini sevgiyle, saygıyla, umutla se- lamlıyorum. ölüm, hastalık, kalp çarpıntısına ye- nik düşenler var. Ama bir gerçeği yaşamaktan ge- ri kalmıyoruz. Oğuz Aral'ın ya da başka dostların yitikliğini içimize sindirmeden geçiyor günler, ay- lar, yıllar. Ancak bir yerde sona erecek bu kara olaylar. Toplumdaki gerginliği yumuşatmak, göre- vini başarmak gerekiyor. Kara olaylara karşın umudu yitirmiyor, geleceğe güvenle bakıyoruz. Bu da bizim görevimiz. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Canhlarda bütün hücre- lerde bulunan ve kalıtsal bil- giyi yapısın- daki genlerle taşıyan mik- roskopik ya- 6 pı. 2/ Annın -, kovandaki ya- nklan kapat- 8 mak için saJ- 9 gıladığı siyah ve koyu sıvı... Hafif sis. 3/ îskambilde bir 1 kâğıt... Süriip gitme, uzama. 4/ Laos'un para birimi... Irat. 5/ Öleceği kesinliJde bi- linen bir hastanın, acısını dindirmek için doktor tarafın- 8 dan öldürülmesi. 6/ 9 Büyük fare... Halk dilinde "heykel, abide" anla- mında kullanjlan sözcük. 7/Uzaklık işareti... Ke- miklerin yuvarlak ucu... Bir nota. 8/ Aynlık konu- sunda yazılmış şiir. 9/ "UruJdar'" anlamında eski sözcük... Bir Avrupa üllcesinin başkenti. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Bir oyunu ya da gösteriyi alkışlamak için pa- rayla tutulmuş kimse... Bir nota. 2/ Konuşur gibi söylenen şarkı ve söyleme üslubu. 3/Ateş... Fet- hiye ile Kaş arasında uzanan kumsala ve burada kurulrnuş önemli bir Likya kentine verilen ad. 4/ Donuk renkJi... Bir soru sözü... "Behiç — " : Karikatürcümüz. 5/Avrupa'nın, Ladoga'dan son- ra ikinci büyük gölü... Ilkel bir silah. 6/Makam- la okunan Zebur sureleri. 7/Kalay oksit katılarak donuklaştırılmış ya da kemik tozu katılarak yan donuk hale getirilmiş cama verilen ad... "Hayır" anlamında kullarulan söz. 8/ Bankaya para yatı- ran kimse... Yaratılan ilk üısan. 9/Akdeniz hav- zasında görülen çok sıcak bir rüzgâr. GRAFİKER Photoshop, Freehand, QuarkXpres programlannı biien grafiker aranıyor. E-posta: ckk@Cumhuriyet.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear