25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2004 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Yarın 2 Temmuz Yaşamak başka, o yaşantılan yazmak başka!.. Za- man geçer, etkiler azalır, unutma başlar. Oyle miy- di, yoksa başka türiü müydü? Kuşkular, geçmiş bir film, bir roman gıbi anımsanır. Bir masal gibi gelir. insan belleği silip atar istemediklerini! Bir kez ya- şadın, geçti gitti. Şimdi önünde yeni günler, yeni yıllar! Ama hiçbir zaman unutulmayacak anlar da var. Sıvas'ta yaşanan 2 Temmuz 1993 olayı da öyle... Otuz yedi insan Sıvas halkının gözü önünde yakıl- mış, yok edilmiş! Bile bile göz göre göre! Kim yak- mış onları? Birkaç kişi mi? Anlaişalar, şöyleseler o kadar etkili olmaz. Ama resimler var, filmler var, bir de insan belleği var... Burhankaünel o kehennemi yaşamtşolanlardan. Ankara'da dostlarla Sıvas'a geliş, Sıvas'ta bir sa- nat bayramına katılış, sonrayerden mi bitmiş, gök- erden mi inmış bir çılgın kalabalığın saldınsı, bir ote- le sığınmış ınsanların ölüme itilişi... Herkes biliyor ki, otele kapatılan bu insanlar geriliklerin kurbanı olacak!.. Kurtanlmaiarı gerek, kurtaracak güçler de yok değil! Resimlerde görüyoruz; askerleri, polis- leri hatta komutanları... Niye kimse bir şey yapmaz? Niye valihğin üç beş adım ötesindekı olaya kımse kanşmaz? Telefonlar- la durumu öğrenen devlet yetkilileri nıye eli kolu bağ- lı kalır? Niye Başbakan, uçağına atlayıp gelmez? Bu bir kaza değil, bu bir rastlantı değil, bu bir ci- nayet değil, çok daha başka, çok daha korkunç!. Biraydın kıyımı, Cumhuriyetin Sıvas'ta yıkılışı... Değerii yazar Buıtıan Günel'in yeni çıkan "Ateş ve Kuğu" (Alkım Yayınları) adlı romanını okuyorum. On bir yıl önceki isyanım, on bir yıl önceki öfkem canlanıyor... Ben, gitmedim, görmedim. Ama o an- lanyaşadım. Bir kez değil, yıllardıryaşıyorum. Bur- han Günel'in dediği gibi: "Aradan bunca zaman geçtı mi gerçekten? San- mıyorum. On yıl değil, on gün bile geçmemiş. 01- duğum yerdeyim ve sürekli kavnjluyorum. Artık bil- diğim tekgerçeklikbu. Yanık kokuyorum. Gövde- min yaşadıklan da yetmemiş ki durmaksızın yeni- den yanıyorum. Gövdemin yaşadıklan da yüre- ğim ve bilincimdeki izlergibi hâlâ capcanlı. Demek oluyor ki hiç zaman geçmemiş üzerimden, oldu- ğum yerde donup kalmışım." istediğıniz kadar üstünü örtün! Istediğiniz kadar başınızı başka yöne çevirin! Istediğiniz kadar ters yorumlarla kendinizi kandınn! O günlerin sorumlu- lan gibi: "Birotelyanmış, ama halka bir şey olma- mış" deyin. "Solculann işi" deyin. Halkın tepkisi deyin. Ne derseniz deyin, ne yaparsanız yapın, ta- rihin tokadından kaçamazsınız. Kimlerdi o günle- rin "büyü/c"leri? Hepsi belleklerde, kitaplarda, ga- zete sayfalannda, şiirlerde... Burhan Günel "Ateş ve Kuğu "da gelecekteki yıl- lann insanlanna bir belge roman sunmuş... O 2 Temmuz gününün, ateşe, alevlere kurban giden şa- irlerin, yazarların, gencecik semahçı kızlann öykü- sünü. Hepsi birer kuğudur, bir eşsiz güzelliktir. Ama canavarlar, kıyarlar güzelliklere kolayca... Acıma- dan, duygusuzca. Burhan Günel romanında yaşat- mış herşeyi. Kutlanm, herkesin okumasını isterim... Anımsadıkça yüzümüz kızaracak. Hiçbir zaman silinmeyecek bu leke... Otuz yedi kişinin gözler önünde diri diri yakılması, hem de "Cumhuriyet bur- da kuruldu, burda yıkılacak" bağnşmalan arasın- da... I pe s jn Ödeme %iojndirim Kaıt ıle bir setet %5 Indıtım 3x78.000 7 gece 8 gün 3x105.000 Otel Club NİNA Dernze Sıfır 120 oda, Klımah, Klımasız oda, Kahvaltı AKşam Yemegı Açık BGfe Ammasyon Yurme Havuîu Çocuk Pa*ı Dısco Mınıbar • Er«cen Rezefvasyona 3upra Indınrr • Baıayı pttlenne urutulmayacak supnzief • Grup tndsnmlen ReZ Tei .0266 416 43 32- 416 «3 33 • 416 36 73 Fax: C266 416 36 07 Istarıbu. Irtibal T«l . 0215 44Ç 23 74 - 449 3: 75 Fax 0216 İİ9 37 95 TC KAKTAL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2003 627 Mahkememızın yukanda esas numarası belirtilen davasında davacı ISKl Genel Müdürlüğü vekilı Av Eyüp Ocak tarafından davalı Yusuf Demirhan aleyhine 841 800 000.-TL kaçak su bedetı alacağının ıhtamame tarihı olan 14.1 1998 tanhınden ıtıbaren ışletılecek ya- sal faızıyle bırlikte tahsılı ıçin alacak davası açılmış olup. davalr Yusuf Demırhan'ın teblıgata yarar adresı tespıt edılerek davetıye teblığ edılemediğınden, ilanın gazetede yayınlandığı tarihten 1 gün sonra tebliğ ya- pılmış sayılacağından davalı Yusuf Demırhan'ın teb- İiğten itıbaren 10 gün içınde davaya karsı cevaplannı bildınnesı tayın edılen 27.10.2004 günü saat 11.30'da- kı oturumda hazır bulunması veya kendinı btr vekılle temsıl ettırmesı. duruşmada hazır bulunmadığı veya kendinı bir vekılle temsıl ettirmediği takdırde HUMK'nun 213 ve 377. mad. uyannca yargılamanm yokluğunda yapılarak karar venleceği davetiye yenne geçmek üzere ılanen tebliğ olunur. Basın: 30267 Kent Yaşamı ve Hayvanseverlik... Günümüzde, toplumun çoğunluğu olgulan asla sorgulamadığmdan, "moda" ya da "basmakalıp" slogan ve tavırlara yönelme eğilimindedir. Ön kabullerle doldurulan ortamlarda, yozlaşmalar, sorunlar ve çözümsüzlüklerle artmaktadır. Konumuzla ilgili olan, "Hayvan sevmeyen insan sevmez" biçimindeki iddialı düşünce de bu kapsamda irdelenebilir. Belki "popüler", ama tamamen yüzeysel bir savdır bu. Dr. Sami EREN Sonbahar geliyor serçe Yuvanı nereyeyapacaksın? Cahit Kükbi Y aklaşık 20-25 yıl kadar ön- ce Ankara'da Tunus Cad- desi'nde bulunan müstakil bir binanın önünden arka- daşlarımızla geçerken he- men her zaman durur; biraz da ürpertiy- le, evin tel örgüyle kapatılmış balkonuna bakardık. Kuşkusuz oîdukça tuhaf ve ina- nılmazdı, ama bazen balkonda bir leopa- nn (ya da çıtanın?) dolaştığım göriirdük! Bu ilginç evin ve yırtıcı hayvarun o zaman- lardaki, yeraltı dünyasının ünlü bir üye- sine ait olduğu söylenirdi... Başkentin tam merkezindeki bu sıra dı- şı görüntüyü, "hayvanseverük" kavramı söz konusu olduğunda ara sıra anımsanm. Çünkü hayvanseverlik bağlamında, top- lumda bazı ön kabuller, abartılar, çifte standartlar, hatta tutarsızlıklar oluşmuş- tur. Bir kere, özellikle büyük kentlerimiz- de hayvan sevgisi neredeyse tümüyle ke- di ve köpek sevgisine indirgenmiş du- rumdadır. Öyle ki örneğin serçelerden, kumru- lardan, kuzulardan hiç söz edilmezken "etobur" hayvanlarla ilgili ollarak sürek- li yapay gündemler yaratılmaktadır. Koyunlar, tavuklar, tavşanlar, ördekler, bıldırcınlar kesilir, vurulur, avlanır ve ye- nir; ama kargalara, kartallara, kedigille- re, köpeklere ilgi ve sevgi (gösterişi) yay- gındır. Kısacası; bu sonuncular ve benzer- leri, diğer hayvanlara olduğu gibi, insa- noğluna karşı da her zaman saldırgan ve "doğal" ya da "firsatııu bulduklannda" düşman olmalanna karşın, hayvansever- lerin (!) gözdeleri de çoğunlukla bu yır- tıcı rürler, diğer bir deyişle doğanın tiran- landır... Sokaklarda oluşturduklan çok ciddi po- tansiyel tehlikelere (kuduz hastalığı, pa- raziter hastalıklar, ısınk enfeksiyonlan, te- tanoz) ve özellikle gecelen yaptıklan da- yanılmaz gürültülere karşın sokakköpek- lerinin de kentlerimizde artık neredeyse bir tür dokunulmazlıklan olmuştur. Ülkemizde -diğer virüs aşılan gibi- ku- duz aşısı da (yani dünyada yaygın olarak kullanılan ve insan hücre kültürlerinden rekombinant DNA teknolojisi ile hazırla- nan kuduz aşısı) üretilememekte, yılda onbinlerce doz aşı dışalımla sağlanmak- tadır. Oysa, kuduz aşısınrn maliyeti ile karşı- laştınldığında, sokak köpeklerini doğal yaşam alanlan olmayan kentlerde bann- dırmamak, toplum sağlığının korunması adına hem daha ucuz, hem daha kolay ve etkili bir yöntemdir. Ama ne yazık ki, ço- gu belediyemiz "sözdehayvanseverier"in tepkisi nedeniyle, insanlanmızın fizik- sel/psişik sağhklannı sürekli çekince al- tında bırakmakta, sorunun çözümünde yeterince radikal olamamaktadırlar. Uygar hiçbir ülke, sokaklarında bi- rey/toplum sağlığı ile hijyenik bir çevre için sürekli olumsuzluk etmenleri olan ve ne yapacaklan kestirilemeyen başıboş hayvanlann engelsizce dolaşıp üremele- rine izin vermez. Günümüzde, toplumun çoğunluğu olgulan asla sorgulamadığın- dan, "moda" ya da "basmakahp" slogan ve tavırlara yönelme eğilimindedir. Ön kabullerle doldurulan ortamlarda, yozlaşmalar, sorunlar ve çözümsüzlük- lerle artmaktadır. Konumuzla ilgili olan, "Hayvan sevmeyen insan sevmez" biçi- mindeki iddialı düşünce de bu kapsamda irdelenebilir. Belkı "popüler", ama tama- men yüzeysel bir savdır bu. Çünkü, ne hayvanseverlik insanlık sev- gisinin önkoşulu ya da ön aşamasıdır ne de örneğin, köpek besleyenlerin diğer in- sanlara karşı daha duyarlı ve sevecen bi- reyler olduklanna dair bilimsel bir daya- nak lcanıt vardır. Üstelik, pittbulL doberman gibi doğuş- tan öldürme eğilimine sahip kötücül kö- peklere (kı bu cinslerin beslenmesı, üre- tilmesi ya da ithal edilmesi mutlaka ya- saklanmahdır!) hayranlık duymanın ne- denleri ve gizleı\ kanımca insan türünün saldırganlık, yırtıcılık genlerinde araştı- nlmalıdır. Öte yandan, küresel gıda sek- törü ile beslenme modalitelenmizin önem- li bir kısmı et ve et ürünlerinden oluşur- ken, avcılıkbır "spor" kategorisinde de- ğerlendirilip yasallaştınlır hatta yücelti- lirken, "hayvanseverHk"in içeriği, boyu- tu ve "insanseverük"le bağınrısı her za- man tartışmaya açık olacaktır. AdolfHitler'in, Alp Dağlan'nda bulu- nan ve "Kartal Yuvası' 7 olarak da adlan- dınlan meşhur malikânesinin balkonun- daköpeğiyle şakalaştığını, onu se\ip ok- şadığûıı gösteren belgesel bir fılm görmüş- tüm. Yaklaşık 50 milyon insan ölümünün ve yaşamın bir dönem tüm dünyada karaba- sana dönüşmesinin baş sorumlusu olan ki- şinin hayvanseverliğinde bir eksiklik ol- madığını, en azından o belgeseli izlerken düşünmek olanaklıdır. Kısa süre önce ise Irak'ta tutuklulara ya- pılan sistematik işkenceler kapsamında. "işkenceci insan" ile bir "işkence aracı" olarak kullanılan kurt köpeğinm birlikte- liğıni ve dostluğunu (!) da dehşet içinde izledik. îşte, belirli türlere odaklanmış se- çici/ayınmcı bir hayvanse\erliği, insancıl- lığın ölçütü olarak sunma çabalan karşı- sında; bazen gözümün önüne tarihin fark- lı zaman dilimlerindeki bu görüntüler ge- lir ve insanoğlunun çelişkisini, yarattığı vahşeti ve kat edeceği uzun yolu düşünü- rüm.. Kamuda Çalışanlarda Farklı Ücret Özellikle son dönemlerde ülkemizde bazı meslek gruplan kendilerinin üstlenmiş olduklan misyonlann zorluğundan, sorumluluklanmn ağırlığından bahisle daha fazla ücret verilmesini ısrarla talep etmektedirler. Halbuki ücretlere bakıldığında bu meslek gruplarının ülkemiz koşullanna göre hiç de azımsanmayacak ölçüde diğer memurlardan farklı ücret aldıklan görülür. Ersen ÖLMEZEmekli Yüksek Ziraat Mühendisi Ü lkemizde kamu çalı- şanlannın hangi ölçüt- lere göre az veya çok maaş aldığı, bu ölçütlerin ne de- rece nesnel ve kamuoyu tara- fından kabul edilebilir olduğu senelerden beri tartışma konu- sudur. Ücret rejiminde yaşanan bu adaletsizlÜc ve karmaşanın ça- lışanlar arasında büyük huzur- suzluklara yol açhğı, iş verim- liliğini önemli ölçüde düşürdü- ğü bir gerçektir. Ülke olarak bireyler arasın- da çalışma barışı, sevgi, saygı gibi erdemli duygulan pekiş- tirmek, geliştirmek istiyorsak maaş ve ücretlerde çok adil ve duyarlı olmamız gerekir. Değişik hükümetler döne- minde, hele son dönemde ken- dini sosyal demokratik, de- mokratik sol diye tanımlayan 57. hükümet, çağdaş sosyal devlet kavramını diline per- senk edip görev tazminatı al- tında ayncalıklı kadrolar, un- vanlar oluşturarak sorunun bo- yutunu daha ileriye taşımıştır. Bu durum emeklilikte devam etmiş, emekli memurlar ara- sında uçurum 6-8 kata kadar çıkmıştır. Halbuki çalışma ba- nşına önem veren uluslar yap- tığım araştırmaya göre, bu far- kın 2 ve 3 katı üzerine çıkma- masına özen göstermektedir- ler. Zira ülkemizde uygulanan serbest piyasa ekonomisi (ne- oliberalizm) kendi dinanizmi, işleyişi ile gelir dağılımındaki açılunı kamçılamakta, ekono- mik bakımdan güçlü olan güç- süzün elinden olanaklannı al- makta, onu yoksullaştırmak- tadır. Bu duruma baştaki siyasi er- kin birtakım düzenleme ve ön- leyici tedbirlerle müdahale et- mesı kaçınılmazdır. Bizde düne kadar brrakalım hükümetlerin piyasaya müda- halesini elındeki bütçeyi da- ğınrken bile sosyal devlet ilke- sinden uzak, vahşi kapitalizm yaklaşunı ile bazısına bol kep- çe ücret ödemekte, bazılanna ise bir çay kaşığını fazla gör- mekte... Sonra da toplum ola- rak başta siyasiler olmak üze- re hepimiz gelir dağılımında- ki adaletsizlikten dert yanmak- tayız. Özellikle son dönemlerde ülkemizde bazı meslek grup- lan kendilerinin üstlenmiş ol- duklan misyonlann zorluğun- dan, sorumluluklanmn ağırlı- ğından bahisle daha fazla üc- ret verilmesini ısrarla talep et- mektedirler. Halbuki ücretle- re bakıldığında bu meslek grup- lannın ülkemiz koşullanna gö- re hiç de azımsanmayacak öl- çüde diğer memurlardan fark- lı ücret aldıklan görülür. Yaklaşık 1 yıl önce Hazine'- den büyük mıktarda maaş alan üst düzey bir bürokratın söy- leminde, ülke olarak toplum- sal bütünleşmeyi, uzlaşmayı sağlayalım diye ülke insanla- nrun kaynaşmasını talep ve te- menni ettiğini yazılı medyada okumuştum. Ülkemizde aynı temennile- ri siyasiler de zaman zaman dile getirmektedirler. Bu kişi- lere sormak gerekir. Nüfusu- nun yüzde 11.7'si işsiz olan asgari ücretin net üç yüz mil- yon olduğu, bunu bulanın da kendini mutlu azınlık hissetti- ği bir ülkede toplumsal bütün- leşmeyi nasıl sağlayacağız. Doğaldır ki insanlann ruh hali böyle bir uzlaşma sağlan- masını imkânsız kılar. Çok uzun zamandan beri araştınyor soruyorum; acaba demokrasi ile idare edilen ülkelerde bir milletvekili maaşınm asgari ücretin 20 kaö olduğu başka bir ülke var mıdır? Yine ülkemizde çarpık ücret sisteminden bir tanesi de aynı eğitimi alıp aralannda ehliyet ve liyakat farkı olmamasına rağmen örneğin içlerinden bi- ri bir siyasinin kardeşi, yakını ise iyi bir orunda görevlendi- rilmekte, bilahare ölünceye ka- dar sürgit gerek çahşırken ge- rekse emekli olduktan sonra diğerinden 2 kattan fazla ma- aş almaya devam etmektedir. Zaman zaman toplum ola- rak banka hortumculanndan dert yanmaktayız. Bugün de\ - let memurlan arasında da hiç hakkı obnadan fazla maaş ala- rak Hazine'yi hortumlayanlar da\ar. Kısaca özetlemek gerekirse herkes gücü oranında ülkeyi hortumlamaya devam etmek- tedir. Çözüm ne olabilir? Senelerden beri kangren ol- muş, içinden çıkıbnaz bir du- ruma gelen ücretler konusun- da ivedilikle personel rejimi yasa tasansı hazırlayıp Mecli- s'e sunmak gerekir. Tasanda bütün toplum kat- manlannm hemfikir olduğu, benimsediği kriterleri iyıce saptayıp maaşlan ona göre be- lirlemeli. Hem meslekler arası hem de meslek içi ücret farklılıklannı en aza indirerek çalışanlan mutlu etmeliyiz. Son olarak şu hususu da açık- lamakta yarar görüyorum. Tüm ücretdüzenlemelerini yaparken ülkemizin içinde bulunduğu koşullan, bütçenin gelir-gider dengesini, işsiz sayısını, asga- ri ücreti göz önünde rutmalı- yız. Uluslarda bireysel kurtuluş yoktur, toplumsal kurtuluş var- dır. Hep bana, hep bana deme- meliyiz. PENCERE Eniştem Beni Neden Öptü?.. NATO'nun kaç üyesi var?.. Az buz değil.. NATO'nun içinde halkı Müslüman olan tek ülke Türkiye... Eski Avrupa Konseyi'nde halkı Müslüman olan tek ülke Türkiye... Yeni Avrupa Biriiği'nde halkı Müslüman olan tek aday ülke Türkiye... Müslüman dünyasında laik Cumhuriyet olan tek ülke Türkiye... Müslüman coğrafyasında demokratik rejime sa- hip tek ülke Türkiye... Şimdi bu Türkiye'nin başına çorap örmek için oyun üstüne oyun oynamak yolunda dostlar ve düş- manlar sanki söz birliği etmişler... • Yunanlılar Ege'de rahat durmuyoriar.. Rumlar Kıbns'ta aman aman.. Ermeniler sözde soykınm davası pesinde.. Şeriatçılar Türkiye'nin Müslüman dünyasında tekliğini sağlayan laik Cumhuriyete düşman.. Amenka, başka işi yokmuş gibi, Anadolu'da 'llımlı Islam Devleti' kurmaya kalkışıyor.. Batı'nın çoğu partamentosunda "Ermeni soykı- rımı iddiası" onaylanıyor.. Kuzey Irak'ta yuvalanan PKK terör örgütü Tür- kiye'yi bölmek için sılahlı eylemi sürdürmeye ça- balıyor... • NATO Istanbul'datoplandı.. Neoldu?.. "Allahsız Komünizm"e karşı 'Soğuk Savaş'ta kurulan NATO, "Allah'lı Müslüman terörü"ne kar- şı bir örgüte dönüştü... NATO artık coğrafya değiştirdi, Avrupa'dan As- ya'yaatladı.. Müslüman Ortadoğu'da karar kıldı.. Bunca ilgıyı, gürültüyü, örgütü üstüne çekecek nesı var bu Örtadoğu'nun Allah aşkına?.. Suyu var.. Petrolü var.. Daha nesi olsun?.. NATO'nun Asya'da ne işi var, demeyin.. Daha ne işi olsun!.. • Doğrusunu isterseniz ben ABD'nin patronajın- daki NATO'nun Ortadoğu'da terörle savaş örgü- tüne dönüşmesine sevindim... Neden sevindim?.. Türkiye NATO üyesi değil mi?.. Evet.. Eh, bundan sonra demek ki PKK ile NATO sa- vaşacak.. Kongra-Gel ile NATO vuruşacak... Gelsin Fransız, gelsin Alman, gelsin Italyan, gel- sin Ingiliz, gelsin öteki üyeler... Türkiye'deki terörie savaşsınlar!.. • En başta Amerika!.. Yani Bush!.. Peki, Bush terör örgütü olduğunu 'bizzaV söy- lediği PKK ile Kuzey Irak'ta neden savaşmıyor?.. Yoksa bu ABD, NATO üyesi değil mi?.. Yirmiyi aşkın NATO ülkesini terörle savaşın, se- ferberiiğine katan koskoca Amerika "terör örgütü PKK" ile Kuzey Irak'ta neden al takke ver külah?.. Bush bir de kalkmış, Çankaya'da Cumhurbaş- kanı Sezer'i öpüyor... Bayram değil, seyran değil... Eniştem beni neden öpüyor?.. + *)* Hikmet CETINKAYA Fethullah Cülen'in 40 yıllık serüveni HIKMETÇETINKAYA "KimbuFetfıulbh?.. Hikmet Çetinkoya, adamı kendi dilinden deşifre ediyor, kimliğini sergiliyor... Boşkasının anlaiımı değil.. ' İlhan Selçuk Günizi Yayıncılık Tel: 0 212 512 11 72 10 yıl tatil yapın 10 ayda ödeyin! Nasıl mı? 'Tatil Aboneliği + " sistemiyle. Bu sistemle 5 veya 10 yıllık tatilinizi bugünden güvence attına alacaksınız. Üsteliktatil yapacağınız yeri*, dönemi ve süreyi siz belirleyeceksiniz. Ve bir kez abone olduktan sonra her yıl sadece bavulunuzu toplayıp tatile gideceksiniz! *: Zincinmıze katılan tesısler aşağıdadır Bu tesısler hakkında aynntılı bılgi ıçin www.yapic.com.tr adresını ziyaret ediniz. Aynca tüm sorulannızı yapic@Yapic.com.tı'ye yazabılırsınız + : Yapacağınız tatil abonelik sözteşmesı, Tüketıcıyi Koruma Yasası ve 2003 Haaran ayında çıkanlan Devre Tatil Yönetmelığı'ne uygundur. Yücelen Otel - Gökova, Muğla Gökova nın kalDınde den ztn tanhın ve asğann tam otasıroa ku^jlmuş olan v ücelen Oîel ahşap mır'an ve dekorasvonuvla samır^ı ve huzulu bir atmosfere sahıp Efes. Kaunos Fetnıye, Datça ve Boaoım gıbı tunstık rrerkez'enn tam ortasında ver alan tesıs plajı havuzu bariarı doğa ve su sporlan olaraklan saunası ve A la Carte restoranı ıle her zevke cevap venvor Tropic Hotel - Side, Antatya Denıze "srfır" anok ade'ye 30Om Antalva havaimamna 70km1* mertezı konumu savesırıde guzel olduğu kadarrahatbir tâtri geçırmemze olanak sağlayar Troptc Hotel, konforiu odalan savesrde sıze evineın rahatiığını yaşatacak Tesıs ÎUTI SU spodanm vapabtteceğınız plac jatcuzzılı havuzu ve eşsız resîorapıvla Denzersız brtatn .adedıvcr Ekonomik Tanıtım Turian (RyatJara Ulaşım DahMr) Yücelen Hotel Gökova (6 Gün Y.R) 28Ağustos-04 Eylül KJşiBaşı 525.000.000 TL ÖngenCountry Kazdağı(5GünYP) 11-17 Temmuz KşiBaşı 350.000.000 71 Tropic Hotel Side(7GünY.P) 10-18 Temmuz KJŞI Başı 440.000.000 TL YAPIM-C I www.yapic.com.tr yapic@yapic.com.tr t Türk Ocağı Cad Basın Sarayi No 1 Kat 4 Gazetecıler Cemryetj ustuj Cağaioğfu -Istanbul | Tel: (0212) 520 21 91-92 / (0212) 522 49 26 $ Faks:(0212)520 50 23 I Öngen Country Hotel - Kazdağı, Çanakkate Dağ havastnın dınçlığınt we mrtolojının buyüsOnu mısafırienne country îarzi eşsız bir îesıs e yaşatmayı amaçlayai, ekc-tatılın Tûrk'vede'kı oncusu Ongen Countrv Hotel de tatil ve dınlenrrenın her alte-natıf va r Şcmınelı vıilalaı kiımalı sûıtle' havu2ü gen ş toplantı safonu kendi çıftttğiyle destekjedığı mutfağ doğal >L"JVUŞ parkuru kûtüphanesı. Assos Truva gıbı bir çok tar hı merkeze ve Turkve nın en temız denızine yakınlığı bu tesısı 4 mevsırı unuîufmayacak tatıl'er geçueceğımz bir y^r halıne getırıvor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear