Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2004 SALI
14
SAHNEDEN
• •
J V U L J . U-tl. kultur(« cumhuriyet.com.tr
AYŞEGÜL YÜKSEL
_____ | _g M M M 1 1 B \ 1 _
YAZIODASI
SELÎM İLERİ
Dedemin Kitapçı Dükkânı
ülumunun 1{Jü. yılında ÇenKimi oyun yazarlan sahneyi hiç terk
etmezler. Ölürnlennın üstünden yüz yıl-
lar geçse de. Oyunlan binde bır sah-
nelenenlerden söz etmıyorum. Sözü-
nü ettiğim, Sbakespearegibı. Çehovgi-
bi, oyunlan sürekli olarak sahneye çı-
kanlanlar. Onlar gibı, yaşamlan ve
yaşantıları üstüne oyunlar yazılmış
olanlar. Tiyatroya 'damardan' girmiş
olanlar... 2004, Çehov'un ölümünün
100. yıh.
19. yüzyıl Rusyasfnın ilk yırmi-
otuz yılından sonraki bölümü 'Rus
Rönesansı' olarak nitelendiriiegel-
miştir. Bu dönemı. Gogol'den Turgen-
ye\'"e, Dostoyevskiden Tolstoy'a, Çe-
hov'dan Gorki'ye, dünya yazınının sü-
rekli olarak gündeminde kalmış büyük
yazarlar oluşturur. Anton Çehov (1860-
1904), sahne ıçın yazdığı yapıtlarla
tiyatroya damgasına vurmuştur
Oyunyazarlığına 1885-1890 yılla-
n arasında yazdığı tek perdelik kısa
farslarla başlamış, aynı dönemde 'tva-
nov' ve 'Orman Cini' ile ılk uzun
oyun denemelennı yapmış. dort baş-
yapıtı 'Marü', 'Vanya Dayı', 'Üç Kız-
kardeş' ve 'Vışne Bahçesfni de 1895-
1904 yıllan arasında yazmıştır.
Kara gülmece ustası
Kısa oyunlannda, kişiliği Çarlık
Rusyası'nın tarihsel - toplumsal - eko-
nomık koşullan tarafından çarpıtılmış
Rus insanına olduğu kadar ınsan do-
ğasına da eleştırel bakış açısıyla yak-
laşır. Kişilennın duygu, düşünce ve
davranışlannı 'gülünç'/'buruk' kılan
bir 'kara gülmece' ustası olarak çıkar
karşımıza. Tersinleyici (ironik) bir ba-
kış açısından yakalanmış, yalın ama
çarpıcı durumlar üstüne kurulmuştur
bu 'gerçekçi' biçemdekı oyunlar. Ki-
şiler ve durumlar ekonomik bıçimde
çizilmiştir.
Kişileriniyikötü,sevimli sevımsiz,
acınasL gülünç özellıkleri iç içe veril-
miştir. Bu oyunlarda bugün de yaşan-
makta olan 'insanük güldürüsü'nden
tanıdık durumlar, tavırlar \e duyarlı-
lıklar bulursunuz. Çehov, toplumsal
ve evrensel olana aynı anda ayna tut-
maktadır.
Çehov, dört perdelik uzun oyunla-
nnda, özde ve biçımde yeni, çetin bir
g ehov ölümünün
I . 100. yılında da
3> tiyatromm
gündeminde kalmayı
sürdürüyor. Yeryer
'Modern Gerçekçi
Tıyaîro 'nun ilk izlerini
iaşıyan Çehov
oyunlarını
sahnelemenin zorluğu
bilinmektedir. Buyıl
büyük ustanın
yapıtlarının, özlenen
ama henüz
ulaşûamayan
yetkinlikle
sahnelenmesi
dileğimizdir.
deneme içindedır. Amacı, kişileri ve
olaylan bıçimlendiren genel gerçeği
tüm devinimiyle yakalayıp sahneye
aktarmaktır. tkı yüz yıllık Çarlık Rus-
yası'nın 19. yüzyılın2. yansındakı ta-
rihsel gerçeğıni..
Çehov'un Rusyası'nda, gücünü üst
sınıfın alt sınıfa tümüyle egemen ol-
masından alan katı bir düzenin çözül-
meye yüz tuttuğu bir geçiş dönemi ya-
şanmaktadır. Feodal toplumdan en-
düstn toplumuna doğru yavaş ve dü-
zensiz yönelişın. altüst olmakta olan
değerlenn bireysel yazgılan da etkı-
lediği, sancılı bir dönemdır bu. 1861 'de
köleliğin kaldınlmasıyla ekonomik
gücü zayıflayan soylulann, çiftlikleri-
nı kâhyalara terkederek kent yaşamı-
na geçtiklen, eski değerlenn çözül-
mesiyle üst sınıflann da alt sınıflann
da •kimlik bunalımı' yaşadığı, uzamın
ve zamanın denetlenemediği bir dö-
nem...
Bağımsızlığını değerlendirememiş
eski kölelerin, çaptan düşmüş soylu-
lann, ayağı yere basmayan aydmla-
nn, ışçisiz ve efendisiz kalmış çiftlik
kâhyalannın sorunlan ve çatışmalan.
hep bu 'kim olduğu'nu ve 'ne işe ya-
radıği'nı bılememe kaygısından kay-
naklanır. Çehov oyunlanna bu kaygı-
ya teslim olmuş insanlann aşk ilişki-
lerini, kuşak çatışmalannı, ekonomik
sıkınrılannı, çokJukJa 'eylem' yoluy-
la değil, 'gevezelik' biçıminde ortaya
çıkan bunalımım dokumuştur.
Eleştlrel ve sevecen
Çehov, çok konuşup az dinleyen,
birbiriyle konuşur gibi yapıp aslında
kendi kendine konuşan, her bin ken-
dı yalnızlığına ve umarsızlığına sap-
lanmış kişilerinı gündelık yaşamın
olağan aynntılan ıçınde sergılerken
acımasızca 'eleştird'dır. 'Vışne Bahçe-
si' oyununda şöyle seslenir insanlan-
na: "Sizlerin tümünü, bugün yaşamak-
ta olanlannızı ve daha önce yaşamış
oianlannızL canlı insanlann mülkiye-
tine sahip olmak çarpıklaştınu» Sade-
ce felsefe yapıyor, tasadan yakınıyor
va da kafayı çekipduruyoruz.Çok açık
bir şey ki. bugünü yaşamak için önce
geçmişin kefaretini ödememiz, onun
hesamnı görmemiz gerekü-." (IV Per-
de, Çev. Ataol Behramoğlu) Ancak
Çehov'un, oyun kışılenne yakJaşımı
aynı zamanda 'sevecen'dir de.
Çünkü bu 'gündem dışı kalmış' ın-
sanlar, yalnızca değışımın eşiğindeki
bir toplumun değil, tüm ınsanhğın ye-
ni bir yüzyıia geçme aşamasında or-
taya çıkan belirsizlık ortamını yaşar-
Iar. Çeho\ 'un, acınası-gülünç kişile-
rinin 100 yıl öncesinde kaldığını dü-
şünenler yanılmaktadır. Onlann ya-
şadığı sancılar, 21. yüzyılın eşiğine
gelındığınde, - bırakın başka toplum-
larda yaşananlan - Çehov'un ülkesin-
de bır kez daha yaşanmadı mı° Dün-
yaca içinde bulunduğumuz yeni bır
yüzyıla geçme aşamasında, 'kim oldu-
ğu' \ e 'ne için \arolduğu' sorulannın
labırentlerınde bunalmıyor mu tüm
insanlık'
1
Geleneksel 'dolann' kotarma kural-
lannı hıçe sayan biçımiyle, söz-sessiz-
lik, eylem-eylemsizlik, devınim- du-
rağanlık öğelerinin iç içe örülmesiy-
le oluşan kendine özgü ezgisi ve uyu-
muyla, kışılerinin karmaşık - yalın.
sevilesi-yerilesı, acınası - gülünç özel-
liklenyle. 'trajik' olanm etkısinin 'ko-
mik' olanla sıfırlanmasıyla, yer yer
'modern gerçekçitiyatro'nunötesine
geçip 'modernist' tiyatronun ilk izle-
rini taşıyan Çeho\
r
oyunlannı sahne-
lemenin zorluğu bilinmektedir. Birer
senfonidır Çehov'un dört başyapıtı.
Ancak çok usta bir şefin yönettiği,
enstrümanlarına bütünüyle egemen
sanatçılardan oluşmuş bir orkestrayla
icra edilebılir.
Büyük ustanın ölümünün 100. yılın-
da dileğim, sahnelenmızde özlenen
ama henüz ulaşılamayan yetkinlikte
Çehov yapımlannın yer almasıdır.
'Mach 1, Palyaço Ruşen, Kadın' bugün 20.30'da Aziz Nesin Sahnesi'nde görülebilir
Esldyle yenmin çabşması
Bir Usta,
Bir Dünya:
Sevim Burak
Kültür Servisi-1983 yılında yitir-
diğimiz, Türk edebiyatının usta is-
mi Sevim Burak'ın yaşamından ke-
sitler banndıran 'Bir Usta, Bir Dün-
ya: SevimBurak' başlıklı sergi 27 Ha-
ziran'a dek Yapı Kredi Kültür Mer-
kezi'nde sanatseverlerle buluşacak.
'Yaşam' ve 'Yapıt' olarak tanımlana-
bilecek iki ana bölümden oluşan ser-
ginin tasanmı Sadık ve Ayşe Kara-
mustafa ya ait. Sergi için Burak'ın
kişisel eşyalan. el yazılan, elbisele-
ri, fotoğraflan ile kullandığı görsel
malzemeler, isim listeleri, tasanm-
lar. çizimler, şemalar ve yazann ya-
pıtlannın farkh yorumlan (oyunlar,
işler, fılmler) bir araya getirildi.
Sergiye Nilüfer Güngönnüş'ün,
Burak'ın yazılanndan seçtiğı alıntı-
lar eşlik ederken Ford Mach I. Ya-
nıkSaraylar. Sahibinin Sesi yapıtla-
nnın yayımlandığı Yapı Kredi Yayuı-
lan'nın sergi dolayısıyla hazırladığı
katalogda Güngörmüş'ün yazdığı
'O Bilhassa Kendini Belli Etmedi'
başlıklı yazıda, Burak' ın hayatının ve
yazarlığının belirleyıci yönlerinin
altı çiziliyor.
Güngörmüş, Burak'ınyazılannın
kâğıt üzenndeki tek boyutlu yazı-
lardan farklı olduğunu şu sözlerle
anlatıyor: "Yazı onun için üç boyut-
hı, plastik bir malzemedir. Yazısının
içineresimler,çizimler yerleştirerek
ve kelimelere, harflere sanki birer
nesneymişlercesine yaklaşarak, cüm-
leleri kâğıt üzerinde afaşümadık biçiro-
lerde yerleştirerek bu üç boyuthihık
hissini okura da iletmevi hedefler.
AY ÇA TEZER
Müteahhitlerin Istanbul'u işgali...
Amerikan arabalannın gençler üze-
rindeki etkisi... Eski kuşağın yeni
yaşamJa uyumsuzluğuna karşı, genç-
lerin kendilerini susarak sa\aınma-
lan... '14. Uluslararası Tiyatro Fes-
tivali' kapsamında Bilsak Tiyatro
Atölyesi 'Mach 1, Palyaço Ruşen,
Kadın' adlı oyunu bugün ve yann sa-
at 20.30'da Aziz Nesin Sahnesi'nde
sergileyecek. Sevim Burak ın 'Ford
Mach V adlı romanından Nihal G.
Koidaş'ın sahneye uyarladığı oyunun
sahne tasanmı Metin Deniz'e, mü-
zik tasanmı ZeynepBulut'a ait. Ni-
hal G. Koldaş \ e Göze Saner'in rol
aldıklan oyun üç bölümden oluşu-
yor. 'Bahçemde Güller Yar' adlı ilk
bölümde müteahhitlerin İstanbul'u
işgali ve arsa arsa, sokak sokak iler-
lemeleri karşısında bahçelerini ko-
rumaya çalışanlann telaşla yerleri-
ni terk edişleri alaylı bır hüzünle an-
latılıyor 'PaKaço Ruşen BağdatCad-
desi'nde' adını taşıyan ikınci bölüm
ise Çumhuriyefin 50. yıldönümü
ve aynı zamanda Boğaz köprüsü-
nün açdış tarihi olan 29 Eldm 1973 'te
geçiyor.
Bağdat Çaddesi'nın durumunu
anımsatan görünrülerin de projeksi-
yonla gösterileceğı bölümde. bayTam
törenini bekJeyen bir kadınla, efsa-
nevi Amerikan arabası Ford Mach
1 'in Bağdat Caddesi'ndekı yanşını
bekleyen Palyaço Ruşen'in karşı-
laşmalan, Mach l'in her ikisini de
hızı, yeniliği ve yabancıhğıyla etki-
lemesi. onun peşine düşmeleri ve
bu olanaksız aşkın her iki karakten
de yıkıma götürmesi ele ahnıyor.
Cçüncü bölüm 'Yoklaıia Konuşu-
rum', yeni yaşamın dışında kalan-
lann çareyi sessizliğe bürünmekte
bulmalannı konu alıyor.
- Sizi Sevim Burak'ın romanını
ovnnlaşbrmaya yöneiten etkenler ne-
lerdi?
Nihal G. KOLDAŞ - Bu romanı bir
arkadaşım hediye etti. Okur oku-
maz bununla ilgilı bir çalışma yap-
ma isteği duydum. Sevim Burak'ın
1
u, tüketme yanşının giderek vahşüeşmesi ve insam insanhğından uzaklaştırması
üzerine bir oyun. Se\im Burakbunları kişisel bir bakış açısıyla tek teksomut örnekler
vererek ve çok da hafifleterek alaycı bir üslupla anlatıyor. Biryandan bu yaşananların onun
üzerindeki etkisini inceden inceden hissettiriyor.
hayata yaklaşımı bana çok yakın ge-
liyor. Daha önce de Sevim Burak'ın
'îşte Baş, İşte Gövde, İşte Kanatlar'
adlı oyununu sahnelemiştim. Anlat-
tığı mekânlar, dokular bana çok ta-
nıdık. Cstelık bu roman benim de ta-
nık olduğum çok yakın tanhe ait bir
roman. En çok da o dönemde Bağ-
dat Çaddesi'nde yaşananlann bu-
güne yansımalan beni etkiledi.
Cenç ve yaşlı kuşaklar
- Oyunu sahneye koyarken hangi
özeUiİderini öne çıkarduuz?
KOLDAŞ - Oyun üç bölümden
oluşuyor. Bırincı ve üçüncü bölüm
daha çok anlatı nitelığınde. Ikinci
bölüm ise iki karakterin birbiriyle iliş-
kiye girdiğı daha alışılagelmiş tiyat-
ro tarzında. Gençlerin Batı'ya özen-
mesinin o zamanın orta yaş kuşağı
üzerindeki etkisi irdelenıyor. O dö-
nemde Bağdat Çaddesi'nde ve An-
kara Asfaltı'nda araba yanşlan olur-
du. Ben hiç tanık olmadım, ama söz
edildığini duydum. Bu, aslında tü-
kerim toplumunun tüketme yanşı.
Bu, tüketme yanşının giderek vah-
şileşmesi ve insanı insanhğından
uzaklaştırması üzerine bir oyun. Se-
vim Burak bunlan kişisel bir bakış
açısıyla tek tek somut örnekler ve-
rerek ve çok da hafifleterek alaycı
bir üslupla anlatıyor. Bır yandan bu
yaşananlann onun üzerindeki etki-
sını inceden inceye hissettiriyor.
- Geçmişte olduğu gibi bugün de
gençler araba yanşıyapıyorlar. Bu ko-
nuda ne düşünüyorsunuz?
KOLDAŞ - 7(j'li yıllann orta yaş
kuşağı gençlerin araba yanşlannın
çok şiddet içerdığinden yakınıyor-
du. Ama bugünkü şiddet karşısında
o dönemdekı çok masum kalıyor.
Sevim Burak"ın o zamanki öngörü-
lennin. duyduğu dehşetin ne kadar
hakh olduğunu düşünüyorum bır
açıdan. O yabancılaşma oluştu ve
daha da ılen noktalara ulaştı.
- Oyimda orta yaş ve genç kuşağın
çaoşmasuu da gözler önüne seriyor-
sunuz.»
KOLDAŞ - Oyunda genç ve yaş-
h kuşaklann karşıtlığı üzerinde dur-
duk. Kuşak çatışmasırun yanı sıra bir
yaşam düzeni çatışması da var oyun-
da. Çünkü yeni bır ekonomik sıstem
yaşama düzeni, ahşkanlıklan ve kül-
türüyle bırlikte gelıyor. Kültürel bir
yozlaşma da söz konusu. Aynca bu-
rada bu yeni yaşam tarzının çekici-
liğine kapılma zayıflığımızı da \nr-
gulamak istedik. Biz bu zavıflığı ya-
şıyoruz. Hem kötülüyoruz hem de
ondan vazgeçemiyoruz.
Büyüklere özgü romanlan, hikâye kitaplarını ilk
kez dedemin kitapçı dükkânında gördüm. O za-
manlar, kitabevi denmiyordu.
Bu kitapçı dükkânı Altıyol'daydı. Üstelik iki dük-
kân; evet, bunlar yan yana, birbirine sırt vermiş iki
ayn kitapçı dükkânıydı.
Ben hatırlayabildiğimde, vitrinlerinin çerçevele-
ri kapkaraydı. Ama o yıllarda dedeminki narçiçe-
ği kırmızısına, öteki dükkân dafıstıkiçi yeşiline bo-
yandı.
Bazı günler buraya gelir, kırık dökük bir tabure
üstünde kıpırdamadan, saatlerce otururdum. Ki-
taplara bakıyordum.
Raflardaki, kitapların kendine özgü tozlu, hem
renkli hem de renkleri ışıkla, güneşle solmuş gö-
rünümleri beni büyülerdi. Çocuk kitaplannı okumuş-
tum. Ama raflardaki kitaplar benim için meçhul ha-
zinelerdi.
Mesela Hüseyin Rahmi'nin bazı eserlerini, Ha-
lidZrya'nın cilt içleri ebrulu romanlarını, sonbahar
yapraklı BirŞi'r-i Hayal'i hatırlıyorum.
Halide Edib'in Ahmet Halit Yaşaroğlu Kitapçı-
lık ve Kâğıtçılık Ltd. Şti. basımı Handan romanı,
benim için o harikulade kapağıyla hep gönül ok-
şardı. Handan'ı çok sonra okuyacaktım. Fakat ka-
paktaki kızıl saçlı kadın bende hep ayn bir hayat
sürecekti...
Hayli geçimsiz, huysuzdedem, raflardaki kitap-
lan kanştırmama ses etmezdi. Böylece, bilerek
bilmeyerek, bana kitap sevgisıni armağan ediyor,
kitap tutkusu aşılıyordu.
Herhalde o zamanlardan kaldı: Bir kitabı okuma-
dan önce iyice kanştınnm. Kitaba adeta 'bakarım'.
Hele kapak resimli kitaplar oldum bittim hoşuma
gider.
Dedemin Hüseyin Rahmi'ye hayranlığını anım-
sıyorum. Toplum ya da aile hayatına yönelik söz-
leri arasına ille Hüseyin Rahmi'den bir örnek ka-
tar; bazan da, "Tıpkı Hüseyin Rahmi'nin roman-
lanndaki gibi..." derdi.
Imparatorluğun son dönem ve Çumhuriyefin
ilk dönem yazariarının eserleriyle bu dükkânda ta-
nıştım. Küçücük bir dükkândı, kırli ve düzensizdi.
Amaolsun...
Eylûl'ü ilk kez orada gördüm. Mehmed Rauf'un
gelecek bir zamanda beni hüzünlere ve coşumla-
ra alıp götüreceğini bilmiyordum.
Orada ilk kez Reşat Nuri romanlanyla haşır ne-
şir oldum. "Istersen Çalıkuşu'nu okuyabilirsin"
dediler. Denedim, işin içinden pek çıkamadım.
Mevsim sonbahara ulaştı mı, hemen köşede
kestaneci belirirdi. Akşamüstü sıcak sıcak kesta-
ne. Bazan da yaz günleri buz gibi limonata...
1950'lerin dingin Kadıköyü'nde Altıyol da ses-
siz, ıssızdı. Saatlergeçer, kimse dükkâna uğramaz-
dı.
Günümüzün gelişkin kitabevlerine de bayılıyo-
aım elbette; dolaşmak, kitaplan kanştırmak, giz-
lice okşamak çok hoşuma gidiyor. Gelgelelim de-
demin kitapçı dükkânı ilkgözağnm.
Sık sık sorariar: Nasıl yazar olduğunuzu anlatır
mısınız? Yazariığa nasıl başladınız?..
Eskiden, yazarlık tutkusunun çocukluğumda
dinlediğim masallardan çıkageldiğini söylüyor-
dum. Belki. Ne var ki, bir kitapçı dükkânında ge-
çirilmiş öğledensonraların hiç mi etkisi yok?
Türk edebiyatının birbirinden güzel eserlerini sa-
dece görmek bile kışkırtıcıydı.
Günün birinde dükkânı kapattı dedem. Sebebi-
ni unutmuşum. Raflardaki kitaplar ne oldu?
Bu eserlerin birçoğu günümüzde de basıhyor.
Genç kuşaklar aynı heyecanla, benim gençlik he-
yecanımla mı okuyorlar?
Satış hırslanndan ötesini göremeyen bedbaht or-
tamda Kiralık Konak'\r\ Naim Efendi'si için kim
dertlenir ki...
Vaktiyle dertlenmiştim.
öneriler:
CD/Palais des Congres 1994, Charles Azna-
vour, EMI. (Aznavour'un ünlü şarkılanna olgunluk
çağı yorumu.)
İSTANBUUVIODBN MÜzesi1
• İSTANBUL (AA) - Türkiye'nin
çağdaş sanat alanındaki birikimini bir müze
ortamında bir araya getirmek amacıyla tstanbul
Kültür ve Sanat Vakfi'nın (tKSV) girişimiyle
oluşturulan İstanbul Modern Sanat Müzesi'nin
(ÎSTANBULMODERN), buyıl eylül ayında
açılacağı bildirildi. ÎKSV'nin yaptığı yazılı
açıklamada müzenin gençlere yönelik eğitim
etkinliklerini birleştirecek, sanat eğırimi alan
öğrencilerin bilgi ve belge gereksinirnlerirü
karşılayacak, kamuya açık bir müze olacağı
vurgulanırken kapsamlı bır 'Sanat Kütüphanesi
ve Kurumsal Arşiv' kurulması yönünde de
çalışmalann başlatıldığı belirtildi.
Kent bteme Atölyesi'
• tSTANBUL (AA) - İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Istanbul'da
bulunan UNESCO Özel Projeler Direktörü
Minja Yang ile yaptığı görüşmeden sonra,
UNESCO'nun Istanbul'un kültürel mirasının
korunması konusundaki endişelerini
paylaştığını ve kentsel mirasın korunmasına
yönelik çalışmalar yapmak üzere 'Kent tzleme
Atölyesi' kurulmasına karar verdiklerini
belirtti. Topbaş, "Atölye bir ay içinde
kurulacak. Şehir plancı, mimar. arkeolog,
sanatçı, tarihçi, sivil toplum örgütleri ve
üniversitelerin içinde yer alacağı atölyede
IstanbuFun kentsel dönüşüm planlan ile kentin
arkeolojik haritası çıkanlacak" dedi. Minja
Yang da"Buradaki amacımız. kültürel mirasa
yönelik bir kalkınma gerçekleştirmek. Ancak
bu kalkınma sadece turistik anlamda değil,
sosyal anlamda herkese eşitlik vaat eden bir
kalkınma" diye konuştu.
Perşembe Toplanüları'...
• Kültür Servisi - Seyhan - Müzik ve Kafe
perşembe günü saat 15.00'te Türk Dili
dergisinin etkinliğine ev sahıpliği yapacak.
Aylık olarak yayımlanan Türk Dili dergisinin
her hafta düzenli olarak yapılan 'Şair ve
Yazarlar Perşembe Toplantılan'na bu hafta şair
Mustafa Yılmaz konuk olacak. Yılmaz
etkinlikte '80'inci Yaş Gününde Sabahattin
Kömürcüoğlu' başlıklı bir konuşma yapacak.