29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
121AYIS 2004 ÇARŞAMB^ CUMHURİYET SAYFA 17 Düğün değü bayram değü. Kostas Bey Emine Hanun'ı niye öptü? Bektronik posta: denizsomecunihuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212J12 44 87 - Ekonomi dalgalanıyormuş.. "Birilerinin dalga oectiöi belliydi!" iLlçaklar /»met Kadri Egin, 23 Temmuz 1-19'da Mustafa K*mal Paşa'nın Ezurum Kongresi ni asrken yaptığı knuşmadan bir b*ümü anımsatıyor "Yırdumuzda yabancı pa-asıyla işleyen biçok propaganda yaaılıyor. Bındaki amaç pek beli: Ulusal da/anışmayı verimsiz hae sokmak. Her çajda, her ülkede, her zanan ortaya çıtabildiği gibi bizde desinirieri zayıf, anayışı krt insaniaria birikte kişisel geçimini ve mutluluğunu yurdun ve Jİusun zarannda arayan vatansız alçaklarda vardır. Doğu işlerini çeNİrmekte ve zayıf noktalannı arayıp buhnakta pek becerikli olaı düşmanlarımız, yurJumuzda bunu neredeyse düzgün bir işletme haline getırmişlerdir. Ama kutsal varlıklannın kurtarılması amacıyla çırpınan bütün ulus, bu direnme ve savaşma çabasında her türtü engeli her halde ve hiç kuşkusuz kırıp süpürecektir." P iyasaya sürülen fotoğraflarla dünyanın en güzıde askeri olan Amerikan askerleri, ne yazık ki demokrasi ve özgürlük düşmanla- 1 nnın tuzağına düşürülmüş, dünyaya işken- ceci gibi gösterilmek ıstenmiştır. Değerli müttefikimız ve stratejik ortağımız Amerika'nın kıymetli askerleri- nin Iraklı esirlere işkence yapması asla ve asla söz konusu değildir. Çünkü Amerikalı askerler ışkence- nin i'sini bilmeyen, yürekleri sevgi dolu insanlard/r. Onlar bütün dünyaya demokrasi ve özgürlük ge- tirmek ıçın dünyanın her yerınde gözlerini kırpmadan kendi hayatlarını feda eden kahramanlardır. Irak'ın Ebu Garıb Hapıshanesi'nde çekildiğı iddia edilen fotoğraflar ise bir tuzaktır. Hem de adı üstün- de garip bir tuzak. Bütün mesele Amerikalılanmız için kurulan tuzağa düşmeden bu garip fotoğraflardaki çıplak gerçeği görebılmektir. Nedir bu çıplak gerçek? Fotoğraflarda görüldüğü gibi Iraklı erkek esirler çı- VVashington Tünk'ürılçıplaktır. Çıplak Iraklılar yerlerde yatmakta, birbir- lerinın üstünde yuvarlanmaktadır. Başlannda ise ünı- formalanyla ve en vakur tavırtanyla Amerikalı asker- lerimiz bulunmaktadır. Fotoğraflarda görüldüğü gibi Amerikalılanmız, cinsel sapkınlıklan gün gibi ortada olan Iraklı esirlere "Yapmayın. Soyunup birbirinizin üstüne çıkmayın. Bu yaptığınız ayıptır" demektedir. özel hayata kanşmaya elbette kimsenin hakkı yok- tur. Koğuşunda isteyen istediğini yapabilir. Ameri- ka'daki hapishanelerde de bu böyledir. Ama bunu ha- pishane koridorlannataşımak ve askerlerimizin par- don, Amerikan askerlerinin gözü önünde cinsel fan- teziler sergilemek affedilir gibi değildir. Iraklı esirler bu tür sapkın davranışlan nedeniyle bü- tün dünya tarafından kınanmalıdır. Ancak, burada demokrasi ve özgürlük adına itiraf etmek gerekir ki, üniversite parasını çıkarmak için or- duya yazılan bir genç kızımız, ağzında sigara ile fo- toğraf karesine girmiştir. Işte bu da bizim, pardon Amerika'mızın ayıbımızdır. Bildiğiniz gibi Amerikan halkının sigaraya karşı büyük birtepkisı vardır. Ame- rika'da kapalı mekânlarda sigara içmek yasaktır. As- ker kızımız, gençliğinin de verdiği heyecanla nasıl ol- muşsa hapishane koridorunda sigara yakmıştır. Bu, gerçekten yanlış bir davranıştır. Çünkü kızımız hapis- hanede sigara içmekle Iraklı esirlerin sağlığını tehli- keye atmıştır. Ancak kızımızın bu davranışını Türki- ye'den birilerinin eleştirmeye hakkı olamaz. Çünkü Türkiye, insan sağlığına duyarlı bir ülke değildir. Iraklı kadın esirlere tecavüz edildiği iddiasına ise sa- dece gülüp geçiyorum. Bunu, Vietnam'da da yaşadık. Yabancı kadınlann bütün derdi, askerlerimizi baştan çıkanp onlardan çocuk sahibi olmak ve Amerikan vatandaşlığına hak kazanmaktır. Uyanık olmalıyız! Trafik kazasının kader sayıldığı bir ülke Ankara'da düzenlenen ve 170 uzma- nın katıldığı Trafik ve Yol Güvenliği 2. Uluslararası Kongresi'ne sunulan teb- lığlerden birkaç alıntı: ABD'de yolcu taşımacılığında de- miryollannın payı yüzde 38 ile ilk sı- rada, Türkiye'de yüzde 2.1 ile son sı- rada yer alıyor. Türkiye'de yolcu taşı- macılığının yüzde 96'sı, yük taşımacı- lığının yüzde 89'u karayolu ile yapılıyor. Türkiye'de karayollarında 1 mılyon 179 bin traktör dolaşıyor. Ingıltere'de taşıtların yüzde 97'si otomobilken Tür- kiye'de bu oran yüzde 53'e düşüyor; taşıtların yüzde 47'si traktör ve kam- yondan oluşuyor. Türkiye'de önündeki 100 taşıtı geç- mek isteyen bırsürücü 20'si kamyon ve traktör olmak üzere en az 50 tane oto- mobil dışı taşıt solluyor; Ingiltere'de bu oran otomobil dışı 3 taşıt oluyor. Türkiye'de Avrupa standardının iki katı yükle trafiğe çıkan bir kamyon, ka- rayoluna 1.100 otomobil kadar zarar ve- riyor. Fenni muayene kurallannın işle- mesi halinde kamyonlann yüzde 91 'inin trafiğe çıkamayacak kadar kusurlu ol- duğu görülüyor. Eskişehır'de yapılan bir araştırmaya göre sürücülerin yüzde 30'u trafik kazasının bir kader olduğu- nu düşünüyor. Kadın sürücülerde bu o- ran yüzde 52'yi buluyor. Izmir'de yapı- lan bir araştırmaya göre ise trafik kaza- larında yaralanan her üç kişiden ikisi er- kek oluyor; yaralanmalı trafik kazalan en çok yaz aylarında yaşanıyor; yaralı- ların yüzde 76'sı hastaneye cankurtaran yerine özel taşıtlarla getiriliyor. Yüksek Yerilim Hattı Başbakan ımamdı. nabza göre şeriat \ eren bir hatıp oidu. erdincutku ' yahoo.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Jaime Lerner'le 'Biz Bize' KİM KİME DLM DUMA BEHÎÇAK bebicaki'i turk.net Geçen hafta UJuslararası Mimarlar Birliğinın (UIA) Brezilyalı Başkanı Jaime Lerner ile bazı UIA yöneti- cilerinı ağırladık. 2005'in Temmuzu'nda Mimarlar Odası'nın ev sahibi olacağı "Dünya Mimarük Kongresi ve UIA Genel Kurulu"nun hazırlıklarını incelemek üzere gelmışlerdı. Istanbul Kongresi'nı şim- diden dünya gündemine ta- şıyan "Yaşasın Kentler" te- malı fikir yanşmasında Tür- kiye'den derecelere giren projelerin de sergısine ve ödül törenıne katıldılar. Hem hazırlıklardan mem- nun kalarak hem de îstan- bul'da geçırdikleri birkaç günün "dostluk ortamın- dan" etkılenerek mutlu ve hoş duygularla Türkiye'den aynldılar. Dünya mımarlannın baş- kanı J. Lerner ile arkadaşı- mız Leyla Tavşanoğlu da Cumhuriyet gazetesi için bir söyleşi yaptı. Basını- mızda en ba- sanlı ve en özgün ropör- tajlara imza atan Tavşa- aoglu'nun Lerner'le ko- nuşmasını okumak için sabırsızlanı- yorum. Kim bilir neler sordu ve kim bilir nasıl yanıtlar aldı? Bana düşense yine Ler- rıer'le ılk geceki yemeğımız- ce, resmi olmayan bir arka- caşlık ortamında gerçekle- =en "içtenlikK konuşmalan- nız"dan bazılarını sizlerle ce paylaşmak Mteyhane söyleşisi Yaklaşık çejrek yüzyıl Brezilya'mn Crutiba ken- tnde, üst üste 6 dönem be- bdiye başkanlığı yapan bu pvreci ve "mücadeleci" mi- narla bir Istanbul sofrasın- a adeta "meyhane arkada- j " gıbı konuşmak doyum- yzdu Içki olarak da zaten "rakı- •" yeğlemişti... Bense her eyifli akşamımdakı gibi beyaz şarabımla birlikte" erner'ı dınlemeye başla- ım. Kendısını "bizden biri" larak gördüğümüzü söyle- ı^ımde, UIA Başkanı kim- Kentlere sevdalı mimar. hğinı bir kenara bırakıp mi- marlar arası "dertkşmenin" keyfi ıçinde en ınsancıl ıtı- raflannı yaparak unutulmaz anlar yaşattı. Konuğumuza, bu yıl Mi- marlar Odası'nın 50. yılını kutladığımızı ve yanm yüz- yıldır mimarlık ve şehircilik kurallarına aykın kent ve çevre politikalan >üzünden ıktidarlarla hep çatıştığımızı anımsattığımda, dedi kı; "Ben de hükümetlerle 30 yıl a\Tiı ka\ gayı yapûktan sonra anladım ki bunun sonu vok ve ikridar oünaya karar ver- dinı; belediye başkanı ol- dum." Crutiba'da yaptıklannı ve daha önce tarihı doku ıçin- den yollar açmaya başlayan yönetıcılerın tahnbatını gi- dermek ıçın hangi yöntem- leri uyguladığını anlatırken bu kez o sordu: "Neden sizler de belediye baş- kanı olmuyor- sunuz?" Halkın ve dostlarının kı- saca "Jimmy" olarak andıklan UIA Başka- nı'nm aynı za- manda Brezilya Mimarlar Biıîi- ği'nın de en ça- lışkan başkan- lan arasında ün yaptığını anım- satayım. Bunu da bile- rek ve biraz da ÇİZGİLİK KÂMİL \L\SARACI kamilmasaraci <: mynet.com H A R B İ SEMİH POROY semihporoyc yahoo.com gülmek için, eğer belediye başkanı olursak önce Mi- marlar Odası'yla aramızın açılacağından korktuğumu söylediğımde ise "ah.." dedı ve daha bir içtenlikle ekledı: "Aym dert benim başımda da vardı. Belediye başkanh- ğınıda en çok kendi meslek kuruluşumdan çektim!.." Jaimer Lerner, kentinin sorunlanyla daha mimarlık öğrencisiyken ilgilenmeye başlamış ve çevreye zarar veren imar hareketlerine karşı eylemler örgütlemış. İlerleyen yıllarda da sürdür- düğü bu tutumuyia öylesi bir gü\en sağlamış ki önce "•atamayla", derken doğru- dan halkın oylanyla hep be- lediye başkanı seçilmiş. Bakalım, Sevgili Leyla Ta% şanoğlu'yla da neler ko- nuştu ve "hepimize'" 1 neler söyledı. Merakla beklıyo- rum. oekinci" cumhuriyet.com.tr OTOBÜSTEKİLER KEMAL VRGE\Ç k_urgenc(g yahoo.com A J / ı^- i/ıwtı D G / r c~~ «-// ) TARİHTE BUGÜN MIMTAZ ARIKAN 12 Mavıs ırtrtc.nıımıtfiz-arikan. com SINEMAAJ/N BUYUK USTALARfNDAN.. •fSS? 'D£ Bl/Gİİ*/, ÜA/LÜ StAtEAA/t OYUNCUS-L/ \/£ r^u (eeitc ç GOÇ EJTMİŞTr. İLH X£2-, Si- , OYUMCULU/c C»G/ ÖA/£-AALE V£ SOSY/U- DİĞt PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Türk Yunan Dosöuğu(3) Istanbul Bilgi Üniversitesi Göç Araştırmalan Mer- kezi Idari Direktörü Neşe Erdilek, Baraka Dergi- si'nde yayımlanan "Türk Yunan Nüfus Mübadele- si" başlıklı yazısında, "1914'teki toprakkayıplann- dan sonra Osmanlı topraklannda 1.729. 657Rum- Elen-Yunanlı vardı" diyor. Bugün Türkiye'de yaşa- yan Rumlann sayısı ise iki bin civanndadır ve tümü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Doiayısıyfa son doksan yıl içinde yaklaşık 1.727.000 Rum ve Yu- nan'ın Yunanistan'a göç etmiş olduklannı söyleye- biliriz. Bu göç "gönüllü" ve "zorunlu" olmak üzere çeşitli dönemlerde gerçekleşmiştir. 1914 yılında Ittihat ve Terakki Hükümeti'nin ka- ranyla Trakya'dan 115 bin ve Batı Anadolu'dan 150 bin Yunan Yunanistan'a; Batı Anadolu'dan 85 bin Rum Anadolu içlerine, 115 bin Türk/ Müslüman da Yunanistan'dan Anadolu'ya zorunlu olarak göç et- tirilmişti. Yunan aydınlannın "Küçük Asya felaketi" diye adlandırdıklan Eylül 1922 bozgunundan son- ra ise yüz binlerce Yunan ve Rum, Trakya ve Ana- dolu'dan Yunanistan'a kaçmıştı. Lozan'da imzalanan 30 Ocak 1923 tarihli "Mü- badele Antlaşması" çerçevesinde yaklaşık 1.300.000 Rum Türkiye'den Yunanistan'a, yakla- şık 400.000 Türk de Yunanistan'dan Türkiye'ye göç etmek zorunda kalmış, Batı Trakya Türkleri ile Istan- bul Rumlan ise antlaşma kapsamı dışında kaldık- lanndan durumlannda bir değişiklik olmamıştı. Ne var ki "Ege kıta sahanlığı", "karasulan", "adalar", "Kıbns" gibi iki ülkeyi bir savaşın eşiğine getiren krizler ve bu gergin dönemlerde her iki ülkede azın- lıklar üzerinde uygulanan baskılar sonucunda Batı Trakya'daki Türk sayısı bugün 150 bine, Istan- bul'daki Rum sayısı da 3 binin altına inmiştir. Göçler özellikle Yunanistan'ı çok olumsuz etkile- miştir. O yıllarda toplam 4 milyon 500 bin olan nü- fusun bir anda büyümesi, ülkenin ekonomisini de sosyal yaşamını da altüst etmiştir. Nüfusun 1/5'ini oluşturan göçmenlerin yol açtığı sorunlann üstesin- den gelinmesi uzun yıllar almıştır. Her iki tarafından da göçmenlerinin/mübadillerinin mallannı, mülkle- rini arkalannda bırakmış olmalannı unutmamak ge- rekir. Zorunlu göç özünde "yurtsuzlaştırma" anlamına gelir ve yeniden yurtlanmak ise hiç kolay değildir. Göçler, maddi yıkımlar gibi bireysel yoksunlukları, özlemleri, hüzünleri, acıları, düş kınklıklannı ve bun- lardan kaynaklanan şiddetli tepkileri de beraberin- de getiririer. Türkiye, Yunanistan'a kıyasla daha ge- niş topraklara ve doğal zenginliklerine sahıp, nüfu- su çok daha fazla olan bir ülkedir. Yunanistan'a göç ettirilen Rumlann tersine Yunanistan'dan Anado- lu'ya gelen Türkler daha şanslıdırlar. Büyük çoğun- luğu eskisinden daha verimli topraklara sahip ol- muşlar ve çok daha kısa bir zamanda toplumla uyum sağlamışlardır. Bu hiç kuşkusuz ki onlann da eski yurtlanna özlem duymadıklan, eskiyi düşün- düklerinde hüzünlenmedikleri, yüreklerinde bir bu- rukluk duymadıklan anlamına gelmez. Fakat burada belirfeyici olan "yeniklik" durumu- dur. Lozan'da "yenik" durumda olan Yunanlardır. Türk Hükümeti'nin nüfus mübadelesini istemesinin nedeni, Anadolu topraklanndaki Rum azınlığın Yu- nan işgali sırasındaki işbiriikçi davranışlandır. Türk Hükümeti, Kurtuluş Savaşı öncesi Karadeniz'deye- ni "Pontus Devleti" hayaliyle kurulan Rum çetele- rinin Türk köylerine yaptıklan baskınlan, Yunan or- dusunun tzmir'e çıkışı sırasında Rumlar tarafından düzenlenen şenlikleri, Batı Anadolu köylerinin Rum nüfusu tarafından "erken " atılan zafer çığlıklannı, 30 Ağustos Zaferi sonrasında kaçan Rumlann Izmir'i ateşe verişlerini unutmamıştır. 1923 mübadelesi so- nucunda Yunanistan'a göç ettirilen Rumlann tümü- nün "Yunan işbiriikçisi" olduğunu söylemek, doğal ki olası değildir. Hiç kuşkusuz "kumlar"\n yanında belki de çoğunluğu oluşturan "yaşlar" da yanmış- tır. Bu ise "yeniklik" hüznünü ve öfkesini daha da güçlendiren bir etkendir. "Tün\-Yunan dosf/uöt/'dedelerinden, babalann- dan bu hüznün ve öfkenin öykülerini dinleyerek okullarda bu "yenik düşüşün" tarihini okuyarak ye- tişmiş Yunanlar ile kurulacaktır. Ben, bu dostluğun "resmi" Türk- Yunan kucaklaşmalanyla gerçekle- şeceğine doğrusu inanmıyorum. Bunun başka yol- lan, yöntemleri olmalıdır, diye düşünüyorum. Bun- lar neler olabilir, pazar günü bakalım. e-posta:dkavukcuogluf superonline.com Faks: 0212 - 232 68 73 BULMACA SEDAT YAŞAYAM 1 2 3 4 5 SOLDANSAĞA: 1/ Antal- ya'nın Serik ^ ilçesine bağlı 2 turistik bir o belde. 2/ Muğla'nınbir ilçesi... Biri- 5 nin payına 6 düşen şey. 3/ -, Aday... Bir nota. 4/ Os- 8 manlı devle- 9 tinde Bulgar- lardan oluşturulan "Vbynuk" örgütün- deki subaylara veri- len ad. 5/ Asya ile Avrupa'yı ayıran 4 dağ sırası... Sıvas 5 ilinde bir göl. 6/ 6 Özür dileme. 7/ Üs- tü kapah olarak an- 8 latma... 106taşlaoy- 9 nananbiroyun. 8/Sıra, nöbet... Sergen. 9/"—ya- naktan kırmızı gül dererken / Felek beni nazlı yârdan ayırdı" (Pir Sultan Abdalj... ABD yapımı bir savaş uçağı tıpi. YÜKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Antalya'nın Aksu beldesinde, saray benzeri otelleriyle ünlü turistik bir yöre... Yapma, etme. 2/Kanşık renkli... Kirpik boyası. 3/Antalya'nın Alanya ilçesinde. sarkıt ve dikitleriyle tanınmış mağara. 4/ Kilime benzer, renkli ve motifli uzun yolluk... Ilkel benlik. 5/Argoda çok çalışan öğ- renciye verilen ad... Büyük balıklan tutmakta kul- lanılan, ucu iğneli lcurşun parçası. 6/ tnme ya da sakatlık gibi bir nedenle yataktan kalkamayan kimse. 7/Notada durak işareti... Boğa güreşçisi. 8/ Halk dilinde kırmızı pul bibere verilen ad... Kalkan ve zırh gıbı korunma aracı. 9/ Sarmal bi- çiminde olan... Bir nota.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear