Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 8 NİSAN 2004 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Evet mi, Hayır mı?
"Evefdemek birsonjmluluğu yüklenmektir. "Ha-
yır" demekdeöyle!..
Kırk yıldır bu köşenin adı "Evet-Hayır"... Soranlar
oldu, hatta suçlayanlar oldu.. Kimi zaman evet, kimi
zaman hayır diyeyanıtlamak birçeşit, zamanazemi-
ne uymak sayjlmaz mı? işine gelirse evet, işine gel-
mezse hayır!
Oysa, belli bir kişiliğin yansımasıdır, konuya göre
evetyadahayırdiyebilmek... Ben böyle yorumladım.
Yıllarca da bu tutumu sürdürdüm. Evet ya da hayır
demenin sorumluluğunu bilerek, okurfanma da evet
ya da hayır denecek anlan iyi seçmeleri gerektiğini
duyurarak...
Bir de "belki" var! 0 da olur, bu da olur anlamın-
da..Haninederter,siyahvarbeyazvarbirdegrivar...
Gricileri hiç sevmemişimdir, Kaypak bulmuşumdur.
Kaçamak arayanlardır, sorumluluk almak istemeyen-
lerdir boyleleri! Bir kesişme noktasındasındır, önün-
de iki yol var, hangisini seçeceksin, ya birini ya öte-
kini.. Verkarannı, verebilirsen!..
Zordur, tehlikelidir, başını dertlere sokmaktır yan-
lış bir yanıt vermek. Evet, doğrudur yaptığınız, ben
sizin yanınızdayım... Ya da hayır, bu iş yanlış, destek-
lenemez diye direnmek...
Herkes evet derken, sen niye hayır diye karşı çıkı-
yorsun? Kaç kez yaptın bunu? Olamaz dedin, yan-
lış dedin. Anayasayı lüks buldular, aftüst ettiler, so-
nundatümüyledeğıştirdiler. Oylamanı istediler, "ha-
yır" dedin, mahkemeler, hapisJikleryaşadın... YÖK ku-
ruldu "hayır" dedin. yalnız kaldın. Deniz Baykal
CHP'yiyanlışlıklarasürüklediğinde "hayır" dedin. Bu
"hayırlardan hiç vazgeçmedin...
Şimdi bir dört yol ağzındasın. Dün "hayır" dedik-
lerinebugün "evet"diyorsun. "Aman anayasaya do-
kunmayın, yenisi daha beter olacak. Aman YÖK'e
dokunmayın, yenisiniyapanlaragüvenimyok".. Şim-
di de CHP'de Baykal'ı savunacak durumdasın: Yine
de o kalsm, ABD'nin bir yandaşı, daha önce Ecevit'i,
Cem'i DSP'yi, YTP'yi perişan eden bir kişi CHP'nin
başına geçmesin diyorsun! Dün yanlış, zararlı buldu-
ğun tutumları bugün korumak gerekliliğini duyuyor-
sun. ABD'yi yönetenlerin Türkiye'yi "Islam cumhuri-
yeti" saydığı günleri yaşıyoruz. Ülkeyi de zaten gide
gide bir Islam cumhuriyeti haline getirmek isteyenler
yönetmiyor mu?
Kıbns Adası'nda birkaç gün sonra bir halkoylama-
sı yapılacak. Kimsenin bilmediği, okumadığı Annan
Planı'na K/bns halkı evet mi, hayır mı demeye çağrı-
lacak. Evet demenin neler getireceğini değil de ne-
ler götüreceğini bir düşünmemeli mi? Kıbns'ın bir
Rum adası olacağını önceden görmemeli mi? "Ha-
yır"\n hangi açılardan yararlı olacağını!..
Birdeulusaionurvar... Bağnaz bir tutum değil, ulu-
sal duyguyu bir yana itmek... Yetmiş milyonluk birhal-
kız. Daha önceleri yanmış yıkılmış, askeri, silahı elin-
den alınmış bu ulus, bu halk, 'hayır' diyerek tam ba-
ğımsızlığmı dünyaya kabul ettirmedi mi?
öyleyse, bugün niye bu ezilme, korkma, yenilme,
teslim olma durumu? Niye 'hayır' diyerek onurunu,
kişiliğini kurtarmama?..
PoweH'ın Konuşması ve Anlamı...
Türkiye'yi kolay kolay bir İslam devleti yapamazlar. Çünkü
Türkiye'nin özgürlükler yolunda, hukuk devletini kurma yolunda
150 yıllık geçmişi ve savaşımı var. Osmanlı Imparatorluğu'nda
başlayan, I. ve II. Meşrutiyet'ten gelen birikimler var. 1876'da I.
Meşrutiyet Anayasası'nın yapılışı, Abdülhamit döneminin uzun
baskı yönetimine direniş, tekrar II. Meşrutiyet'in kazanımı kolay
olmadı. Mithat Paşa'lar, Ziya Paşa'lar, Namık Kemal'ler zindanlarda
çürüdü, yaşamlannı yitirdiler.
Dr. Alev COŞKUN Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Cyesi
üıkiyehakkın- lüman olan, fakat anaya- yapması, Tann'nın kela-
T
İDİL ERDAL
aramıza hoşgeldin
Kelime-Gültekin
ERDAL
22 Mart 2004
da "fslam
Cumhuriye-
ti", "ıhmb Is-
lamdemokra-
ssrgibı nitelemelerkımı
Amerikalar tarafindan öte-
den ben yapılmaktadır. Bu
açıklamalara fazla önem
verilmiyordu. Ama ABD
Dışişleri Bakanı CoünPö-
weü, Türkiye"yı bir "Isla-
mi Cumhumet" olara ni-
teleyince, üzerinde ciddi-
yetle durulması gereken
bir konu ortaya çıktı. Po-
well ne dedi, önce ona ba-
kalım.
Alman ZDF kanalında,
geçen hafta yapılan röpor-
tajda Povvell 'a şu soru so-
ruldu:
- "Amerika savaşı kay-
betti mi? Çünkü görülü-
vor ki serbest seçimden
sonra Irak İslanıi bir eum-
hum et olacak mollalariş-
başına gelecek."
Povvell'ın cevabı:
-Ha\Tr,ABDka>t)eüne-
di Irak'ta da diğer tslam
cumhumederindeki, Tür-
kiye ve Pakistan'daki gibi
bir tslam cumhurryeti ola-
cak Ancak bu bir anaya-
sal çerçevede olacak ve şe-
riat hukuku, Kuran huku-
ku yasabnn temel kaynak-
larîndan biri olacak"
Bu konuşmada birçok
kavram bırbirinin içine gir-
miş bulunuyor. Önce bun-
lan aynştıralım.
- Halkının çoğuniuğu-
nun Müslüman olduğu ül-
ke;
- Islami cumhuriyet;
- Şeriat hukuku, Kuran
hukuku;
- Laik cumhuriyet ve la-
ik demokrasi.
Bu kavramlar birbiriyle
uyuşmazlar. Islami cumhu-
riyet başka bir modeldir.
Halkının çoğunluğu Müs-
sal kurumlan laikJik ilke-
sine uyan cumhuriyet da-
ha başka birolgudur. Bun-
lar birbirine zıt siyasal mo-
dellerdir.
Pakistan, Afganistan ve
İran, Islam cumhuriyetleri-
dir. Bu husus anayasalann-
da açıkça belirtilmektedir.
Cstelık Pakistan'da askeri
bir yönetim egemendir.
Türkiye ise anayasası-
nın 2. maddesinde belirtil-
diği gıbi "Laikdemokra-
tik sosyal bir hukuk dev-
ktidr". Anayasasında Tür-
kiye'nin dinüıi belirtenhiç-
bir madde yoktur. Türki-
ye'nin hukuk sistemi çağ-
daştır, temeli Avrupa hu-
kukuna dayanır. Türk hu-
kuk sisteminde şeriat hu-
kukuna atıf (gönderme)
yoktur.
Üstelık Türkiye 80 yıl
önce 3 Mart 1924'telsla-
mın en üst kurumu olan
halifelik makamını birya-
sa ile kaldırmıştır. Türki-
ye, anayasasını ve tüm ya-
salannı aklın ürünü olan
çagdaş hukuk kurallanna
dayamış bir devlettır.
Genelkurmav 2. Başka-
nı Orgeneral üker Baş-
buğ'un Washington'da çok
doğru olarak belirttiğı gi-
bi, "Hem laik deviet hem
dc ıfamh ya da ıhmsc tslam
devleti bir aradaolamaz"
Çünkü böyle bir husus, ge-
rek toplumbilim, gerekse
siyaset bilimi kurallanna
ve oluşumlanna aykındır.
Çünkü:
- Şeriat kanunlan kut-
sal kitap Kuranıkerim'den
çıkar ve Kuranıkerim Al-
lah'ınkelamıdır.
Kuran'a ve şeriat kural-
lanna dayalı Islam devle-
tinde insan aklının üretti-
ği laik yasalargeçerli ola-
maz. Insanın yeni yasalar
RENAULT OTOMOBILLER YARATIR
Bizde eğitır\hiç bitmez!
22tSdL kili Smislerinde çalısan
her servis eferSİl|pSBffitEğitirrı Merkezi'nde (REM) düzenli olarak eğitimden
geçer. Kendi alanmda Türkiye ve Avrupa'nın en büyük eğitim komplekslerinden
biri olan REM'de, Renault servis elemanları en son teknolojik gelişmeler
konusunda eğitilirîer. Farklı uzmanltk aşamaları ve zorlu sınavları içeren bu
eğitim sonucunda tüm servis elemanlan aracınızın yüksek kalitesinin gerektirdiği
teknik bilgi birikimine sahip olurlar. Renault'nuza bu nitelikte servis
elemanlarının bakmasını istiyorsanız siz de her zaman Renault Yetkili
Servislerine gelin!
R E N A U L T ' N U Z A E N İ Y İ B I Z B A K A R I Z
www.renault.com.tr
mına karşı gelmek olaca-
ğından, çelişki ortaya çıkar.
Böyle bir durumda şe-
riat kurallanna dayalı bir
demokrasinin kurulması
olanaksızdır. Bunlann hep-
sini birkefeye koymak ise
karmaşa çelışkiler ve zıt-
lıklar yaratır.
Laiklik olmadan gerçek
demokrasi kurulamaz. La-
iklik olmadan İran'da, Af-
ganistan'da olduğu gibi ts-
lam cumhunyeti olabilir.
Ama laikJik olmadan ger-
çek demokrasi olmaz.
Çünkü laiklikdemokrasi-
nin olmazsa olmaz ön ko-
şuludur.
Irak'a demokrasi getir-
mek isteyen ABD'li yetkı-
lilere anımsatalım ki de-
mokrasi bir gecede oluşu-
verecek, patates tarlasında
yetişebilecek bir kavram
değildir.
Karanlık ortaçağ
tşte bu nedenle karanlık
ortaçağda Avrupa'da kut-
sal kitabın kurallan geçer-
li olduğu için demokrasi
yoktu. Kral ile kilise bir-
leşmişti. Kral, gücünü kut-
sal kitaptan alıyordu ve
krala karşı çıkmak, kutsal
kitaba karşı gelmekti.
Işte bu nedenle Avrupa
300 yıl süren büyük uğ-
raşlar ve oluk oluk kan
dökmek pahasına, aydın-
lanma sürecinden de geçe-
rek ve sonunda devlet ile
dini birbirinden ayırarak
önce cumhuriyet yöneti-
mine, sonra 100 yıl daha
savaşarak demokrasiye ge-
çebildi. Özetle, egemen-
liğin halka verilmesi, de-
mokrasinin kurulması, din
devletine karşı verilen sa-
vaşla gerçekleşti. Din ve
din devleti başkadır, de-
mokrasi başkadır. Birbiri
ile kayrraşıp uyuşamazlar.
Bütün bunlan ABD Dı-
şişleri Bakanlığı bilmez
mi? Kuşkusuz çok iyi bi-
lir ya da bilmesi gerekir.
Öyleyse neden böyle ko-
nuşuyorlar? Bu durum,
ABD'nin yıllardır uygu-
ladığı politikanın yeni ver-
siyonudur. Islam, ABD
için Ortadoğu'da daima bir
politika aracı olarak kulla-
nıhnak istenmiştir. Örne-
ğin Soğuk SaN'aş dönemin-
de Washington, Sovyetler
Birliği'ni, "Yeşil Kuşak"
kuramı ile çembere almak
istediğinde Islam cumhu-
riyetleri tezini ortaya at-
mıştı. (Pakistan, Afganis-
tan, Bangladeş, Iran ve so-
nunda Türkiye Islam cum-
huriyetleri yaratılmak iste-
niyordu.) Afganistan'ın
Taliban'ı, Vahabiliğin de El
Kaide örgütünü üstlendi-
ği ve bunlara ,\BD tarafin-
dan her türlü desteğin \e-
rildiği bugün artık herkes
tarafindan biliniyor.
Son olarak, Büyük Or-
tadoğuProjesi(BOP)adı
venlen yeni bir politika ile
karşı karşıyayız. Bu proje-
de Türkiye'ye önemli rol
veriliyor. Türkiye'nin 80
yülık laik cumhuriyet ve 50
yıllık demokrasi deneyi-
minden laiklik ilkesi so-
yutlanarak model üretil-
mektedir.
Bu modelde toplumun
çoğunluğunun Müslüman
olmasına \r
urgu yapılmak-
ta, Türkiye ılımlı bir Is-
lam demokrasisi (mode-
rate İslam) olarak öne çı-
kanlmak istenmektedir.
Yukanda belirtildiği gi-
bi, aslında bu politika ye-
ni değildir. En az 10 yıllık
bir geçmişi var. Prof. Sa-
muei Huntington, Rkhard
Perle, Graham Fuller bu
modelin öne çıkan kuram-
cılandır.
Uzun yıllar CIA görev-
lisi olarak Türkiye'de bu-
lunmuş olan Graham Ful-
ler, "TürknegeçmişteOr-
tadoğu için bir modeldi.
bugün de olmava de>am
edrvor. Hele demokrasi ile
İslanıı bir arada j aşatabi-
lecek bir formül bulursa
İran ve Arap dünyasına
büyük bir entelektüel ön-
cülük yapmış olacak" di-
ye dâhiyane fıkirler ıleri-
ye sürmüştü. (Cumhuri-
yet. 28.2.1990)
Amerika 'nın ünlü sosyal
bilımcisi, Hanard Üniver-
sitesi Stratejik Araştırma-
lar Enstitüsü Müdürü Prof.
Samuel Huntington,
1997'de Türkiye'ye geldi,
bir dizi konferans vererek
ABD'nin yeni Ortadoğu
modelini ve bu modelde
Türkiye'ye nasıl bir rol bi-
çildiğini anlattı. Huntıng-
ton'un sözlerini anımsa-
yalım:
"Türkiye,Avnıpaile As-
ya. tslam ile laiklik arası-
nda bölünmüş bir ülke.
EğerTürki\« Baüh bir ül-
ke otana tsranndan vazge-
çer, modernleşme \e de-
mokrasinin bir İslam ül-
kesinde de nıümkün ol-
duğunu gösterme>e daha
çok ağırhkvçrirse, İslama
büyük bir model olur. Bü-
yük bir katkı olur" deme-
dimi?(l).
Bunlar, Powell'ın ko-
nuşmasına ve ABD'nin bu
konuda süregelen politi-
kasına açıklık getinyor.
Powell ne gaf yapmıştır.
Ne de "sürçüfisan"etmiş-
tir. Povvell, ABD Dışişle-
ri Bakanlığı'na egemen
olan politikayı ve modeli
açıklamıştır.
Ama Türkiye'yi kolay
kolay bir Islam devleti ya-
pamazlar. Çünkü Türki-
ye'nin özgürlükler yolun-
da, hukuk devletini kur-
ma yolunda 150 yıllık geç-
mişi ve savaş,ımı var. Os-
maniı İmparatorluğu'nda
başlayan, I. ve II. Meşru-
tiyet'ten gelen birikimler
var. 1876'da I. Meşrutiyet
Anayasası 'nın yapılışı. Ab-
dülhamit döneminin uzun
baskj yönetimine direniş,
tekrar II. Meşrutiyefin ka-
zanımı kolay olmadı. Mit-
hat Paşa'lar, Ziya Paşa'lar,
NamıkKemal'ler zindan-
larda çürüdü, yaşamlannı
yitirdiler...
" Hele 1923-1938 yıllan
arasında, Atatürk'ün li-
derliğinde geçirdiğimiz
görkemli aydınlanma dö-
nemimiz nasıl unutulur.
Atatürk Türkiye'si kolay
kolay geriye döndürüle-
meyecektir. Kim ısterse is-
tesin Türkiye'de bir tslam
cumhuriyeti kurulmaya-
caktır. Çünkü, suyun akı-
şı tersine döndürülemez.
Gerek sosyal bilimler,
gerekse siyaset bilimi bu-
nu böyle söylüyor. Çünkü
80 yıldır modern Türki-
ye'de çağdaş yaşam sürü-
yor. Kadınlar, yaşamın her
alanına etkin olarak katı-
lıyorlar Çağdaşlaşmayı
özümsemiş büyük birkit-
le var.
Bu kitleyi alıp ne oldu-
ğu belirsiz olan "İslami
cumhurivet" ya da "tsla-
mi demokrasi" yönetim-
lerine genye döndüremez-
siniz.
Amenkalı yetkililere şa-
şınyorum. Neden ABD'de
yaşayan, ABD üniversite-
lerinde ders veren, toplum-
bilimci, tarihçi, Arap ve
Ortadoğu sosyal ve siya-
set bilimcileriyle bu ko-
nuda konuşmuyorlar?
Türkiye'nin yolundan
neden dönmeyeceğinı öğ-
renmek istiyorlarsa uzun
incelemelere gerek yok.
ABD'deki üniversiteler-
de ders veren Prof. Dr.
Stanford Shon'un 'His-
tor\ of Ottoman Empire
and Modern Turke>\ yi-
ne aynı profesörün 6 cilt-
lik 'From Empire To Re-
pubüc'; Prof Bernard Le-
wis'in 'The Emergenceof
Modern Turkey'; Prof. Fe-
ruz Ahmad'ın 'The Tur-
kish Experiment in De-
mocracy' ve IVijazi Ber-
kes'in 'The Devetopment
of Secularizm in Turkey'
adlı, üstelik lngilizce ya-
zılmış yapıtlanna bakabi-
lırler.
Biz laik cumhuriyeti ço-
ğulcu, sosyal adalete ve
hukukun üstünlüğüne da-
yalı demokrasiyi yolda bul-
madık.
(1) Alev Coşkun, Sepette-
ki Laleler, Cumhurivet Ya-
vını, 1997, s. 15
'Rumlar Kabul Etmez' Aldatmacası...
R E N A U L T Y E T K İ L İ S E R V İ S L E R İ
Fuat VEZİROĞLL Lefkoşa
A
nnan planı bütün ihtilaflı nokta-
lan ve binlerce sayfaya ulaşan
boşluklanyla referanduma götü-
riilmek istenirken AB üyeliği Kıbns Türk
halkına bir "dma şeken" olarak sunulmuş-
tu. "AB'ye girecek. zengin olacaksınız"
deniliyordu. Empoze ürünü referandum
tatlandınlmak suretiyle sonuç alınmak
istenmişti. Şimdi yeni bir "ehna şekerT
veya "haMiç" piyasaya sürülmektedir.
Bunun adı "RumlarAnnanplanınıkabul
etmez* aldatmacasıdır. Amerika, Avrupa
Birlıği \e Rum tarafı, şimdi bu silahı kul-
lanarak Kjbns Türk halkını Annan planı
lehine etkileme kampanyası sürdürmek-
tedir.
"Rumlar nasü olsa referandumda ha-
\ir di> ecek, o halde biz Türkler e^ et diye-
lim ki düm a>a şirin gönineUm ve de dün-
\a kanıuo>u baslasınıRum tarafınayönet-
teüm."
Basılmakta olan hava budur.
Nasıl ki sıcak savaşlarda "savaş aldat-
macalan" vardır. bu da bir "soğuk savaş
aJdamıacasrdır; zaten Kıbns Türk hal-
kı, Karen Fogg'un Ankara'da olduğu gün-
lerden beri, içten parçalama ve kaleyi iç-
ten fethetme amacına yönelik amansız
bir soğuk savaşla karşı karşıyadır.
Ingiliz Dışişleri Bakanı Jack Straw.
Ankara'da, "Rum tarafı referandumda
hayır dediği takdirde 1 Mayıs'ta AB'ye
vine girer, fakat bütün ada\ı değil, sadece
Güney Kıbns'ı temsilen girer" demiştir.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Kıbns
Koordinatörü ThomasW'eston, "Referan-
dumda hayır diyen taraf bunun bedetini
öder" yollu tehdidi, belki onuncu kez tek-
rarlamış olmaktadır. Ankara'daki siyasal
iktidar bu konuda kesin bir gaflet içinde-
dir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "Rum ta-
rafi referandumda havır diyecek, Türki-
ye'nin sjründaki yük kaJkacak AB yoiu
aralanacakKKTC'ye uygulanan ambar-
golar kaJkacak belki tanınma yolu bile
açılabilecek" şeklinde bir hayal içınde-
dirler. Aldatmacaya kanmayın... Annan
planının Rumlar aleyhine olduğu ve Rum-
lann bunu reddedeceği yolundaki kam-
panya ile Kıbns Türk halİana verilmek is-
tenen mesaj şudur: "Mademki bu plan
Rumlar alev hinedir, o halde Türklerin le-
hinedir; daha ne duruyorsunuz, Denk-
taş'a boş verin, bu planın üstüne aüayın."
Oysa ben ve benim kuşağım bu "fÜmi"
daha önce de görmüştük. Zürih ve Lond-
ra anlaşmalan imzalandığı zaman da bi-
ze "Kabuledin, rahata kavuşacak,zengin
olacaksınız" denılmişti. Ben o zaman 25
yaşında idım. Amerikan ve Ingiliz dip-
lomatlan o zaman bize ne demişse. bugün
de aynı şeyi söylüyorlar.
"Refah" vaatlerinin ardından, 3 yıl son-
ra, "kanhNoeT geldi. Kıbns "kangölü"
oldu, 1974'te Türk askeri gelinceye kadar
11 yıl boyunca o kan gölünde boğulduk.
Annan planı, Türk haklan bakjmından,
Zürih ve Londra'nın getirdiği 1960
düzeninden bile çok daha geridedir.
PENCERE
Sol?..
Korkut Boratav'ın dün Cumhuriyet'te çıkan ya-
zısını okudunuz mu?..
Medyada egemenleşen bir propagandaya göre
Türkiye ekonornisi bunalımlan geride bırakarak bü-
yümektedir; 'pembe ufuklar' edebiyatı başlatıldı.
Boratav, 'IMF gözetimi altındaki Türkiye ekono-
misi'nin bilançosunu yazısında sergileyerek sayı-
larla gerçekleri ortaya döküyor... Kişi başına milli
gelir bakımından 1998 (IMF gözetimi 1999'da baş-
ladı) ile 2003 yıllan arasında Türkiye yoksullaşmış-
tır.
Aynı gün Güngör Uras Milliyet'teki köşesinde
işsizlik belasını vurguluyordu. 2003 yılında çalışan-
ların sayısında çoğalma değil azalma var. 1998'de
nüfusumuz 65 milyon iken çalışanların sayısı 21.9
milyondu; aradan geçen sürede nüfusumuz 5 mil-
yon arttı, 2003 yılında çalışanların sayısı 207 bin
azaldı, 21.1 milyona düştü.
Sonuç:
Ulusal gelir açısından Türkiye yoksullaşıyon iş-
sizlik çoğalıyor.
Ya dünyada?..
Olumsuzluğa doğru tartışılamaz birdeğişim var;
Küreselleşme yoğunlaştıkça zenginler daha zen-
gin, yoksullar daha yoksul oluyorlar.
•
Sol sözcüğünün politikada Fransız devrimiyle
ortaya çıktığı çok yazıldı..
Toprak sahibi aristokratların parlamentoda sa-
ğa, sanayileşmeyi vurgulayan burjuva temsilcile-
rinin sola oturmalarıyla politikaya giren sol sözcü-
ğü, zamanla emekçilerin haklarını ve felsefesini
savunanları vurgulayan birterim oldu.
Peki, gelir dağılımı gittikçe adaletsizleşen dün-
yada ve Türkiye'de solun durumu ne?..
Arkadaşımız Oral Çalışlar dünkü Cumhuri-
yet'te, "CHP Solcu Bir Parti mi?" başlığı altında
yazdığı yazıda CHP'nin "Kıbns, AB, Kürt sorunu
gibi 'temel konular'da/c/ fufumu"nu sorguluyor.
Peki nerede alınteri?..
Nerede sosyal adalet?..
Temel ölçü bu değil mi?..
Çalışlar'ın yazısını okurken düşündüm ki biz sol-
cular alınterinin Türkiye'de ve küreselleşen dünya-
da hakkını savunmayı, Sovyetler 1991 'de çöktük-
ten sonra iyiden iyiye unuttuk...
Solu ben şöyle tanımlıyorum:
Emperyalizme karşı durmak..
Alınterinden yana olmak..
•
Ülkemizde sol, sosyalist, komünist partiler var;
bunlardan kimileri ikinci Cumhuriyetçi, Kemalizme
karşıt ve Kürtçülüğe göz kırpıyorlar...
Kaçoy alıyorlar?..
Sol siyaset. hayatın içinde çok incelikli bir yak-
laşımın hesabını öngörür.
Anadolu Kürtlerinin haklarını savunmak ve ezil-
melerine karşı çıkmak solculuktur..
Ama Amerikan emperyalizminin 'bölgede kuk-
la bir Kürt devleti kurarak yoksul ülkeleri birbirine
düşürüp kırdırmaksiyasetine' karşı çıkmak da sol-
culuktur..
Her ikisi de alınterinin evrensel siyasetindeki te-
mel mantığın ürünüdür.
•
Ülkemizde sağ ile sol üzerine bir geçiş sürecinin
kördövüşü yaşanıyor.
Daha bir süre yaşanacak..
Solun temel ilkesini unutmayalım..
Solun özünde alınteri felsefesi odaklanmaktadır;
bunu hiç unutmayalım.
NOVITAS rurizm
llkbahar Kültür Turları
Beypazarı-Gordion
Kastamonu-Safranbolu
Amasya-Tokat-Çorum
Frigya Ülkesi
Saraybosna
Selanik-Kavala
GAP
Kastamonu ve ilçeleri
Konya ve çevresi
Tel: (0 212) 251 28 08-09 Faks
17-18 Nisan
17-18 Nisan
22-25 Nisan
23-25 Nisan
22-26 Nisan
23-25 Nisan
19-23 Mayıs
27-30 Mayıs
27-30 Mayıs
: (0 212) 292 08 78
e-mail: novitastanovitas.com.tr
web: www.novttas.com.tr
CilimveGelecek•,ikinci sayısı bayilerde!
KAPAK DOSYASI;
İnsanlık nasıl
"Dünya dönuyor" diyebildi?
Kopernik Devrimi ,
YAZItARIYLA:
Afsar Timuçin
Ahmet inam
Ali Nahit Babaoğlu
Ali Nesin ;
Arslan Kaynardağ
Cengiz Gündoğdu
Cem Mumcu
Erdal Alabek
Gencay Gürsoy
Hakan Tanıttıran
Hasan Aydın
Kaan Arslanoğlu
M. Halim Spatar •
Metin Özbelt
Onay Sözer
Teo Grünberg w>vw.bilimvegelecek.com
Genel Vayın Yönttmeni: Ender Helvocıoglu Fdıtörier: Nalân Mohseıeo - Ruken Ktzıler
Sak'zogacı Caddesi Nane Sokak 1 5/4 Beyoğlu • İSTANBUL
Tel 0212 244 97 95
UNIX ve RM COBOL
BİLEN ELEMAN
Ön muhasebe biigisine sahip Unix ve
RM Cobol program dilini bilen eleman
aranıyor. (Logo bilgisi tercih nedenidir.)
Özgeçmişinizi
sistemrg cumhuriyetcom.tr'ye
göndermenizi bekliyoruz.
Bağlantı telefonunuzu belirtiniz.