Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
30 NİSAN 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA
J v LJ Li J. U IV
k
uttu
r(
Ş cumhuriyet.com.tr 15
Quentin Tarantino'nun kaldığı yerden devam eden aksiyon 'soap-opera'sı gösterimde
Gelin'in kini Bill'i yendi
Bu yılın başında 'birinci cildi'ni görüp ya-
pımcı-dağıtımcı Miramax ın ve çektiği sahne-
lerin hiçbirinden vazgeçemeyen narsisist yö-
netmenin, aynı fılmi ikiye bölerek iki bilet kes-
mek gibi ortaklaşa uyanıklığı sonucunda ister
istemez merakla 3 ay bekledikten sonra 'ikin-
ci cildi'ni bu hafta seyrettiğimiz, toplamı 4 sa-
ati aşkın Quentin Tarantino destanında ner-
de kalmıştık?
Festival nedeniyle geçen hafta ihmal ettiği-
miz Kill Bill 2'de, Japon kılıç ustası Hattori
Hanzo (Sonny Chiba) yapımı çelik Samuray
kılıcıyla ölüm listesindeki Vernita Green'le
(Vivica A. Fox) O-Ren Ishii'nın (Lucy Liu)
üstlerine çizgiyi çeken kahramanımız Gelin
(Uma Thurman), eski çete arkadaşlan Budd
(Michael Madsen), EUe (Daryl Hannah) ve
terk ettiği sevgilisi, patronu, çocuğunun ba-
bası Bill'in (David Carradine) peşinde, in-
tikam seferini ısrarla sürdürüyor. 4 yıl kadar
kaldığı komadan çıkıp kükreyerek onu vuran
eski arkadaşlannı bir bir yok etmeye koyulan
intikam meleği Gelin-Beatrix Kiddo, inatla ko-
valadığı Bill'e ulaşmak için nice badireyi atla-
tıp önüne çıkanı deviriyor.
On Dölümde İntikam destanı
5 yıl önce bir Teksas kilisesinde-
ki düğün katliamında kimlerin
kimleri katlettiğini öğrendiğı-
miz bölümü izleyen sahneler-
de, ağabeyi Bill'in uyardığı,
aslında Gelin intikamı, biz de
öldürülmeyi hak ediyoruz di-
yen, çöldeki bir karavanda ya-
şayan, bar fedaisi Budd'a saldı-
nyor Gelin bodoslama. Ama
Budd ağabeyinin kalbini kırmış
Gelin'i alt edip canh canlı bir ta-
buta çivileyerek mezara koyuyor.
Ancak kungfiı ustası ve hocası Pai
Mei'nin (Gordon Liu) gaddar eği-
timinden geçerek yetişmiş, eli aya-
ğıyla tahtalan delmeyi öğrenmiş Ge-
lin, geçmişini anımsayıp inanılmaz
bir şekilde kurtuluyor Paula
Schultz'un mezanndan. Hanzo'nun
kılıcını satmak istediği Elle, Budd'ın
icabına bakıyor. Budd, korkunç kara
mambo yılanının zehriyle kıvrana kıv-
rana öbür dünyayı boyluyor. Elle de
Budd'ın karavanında, iki mahalle kadını-
nın kılıçlarla ölümüne kapışmasından farksız,
feci birkavgada sağlam gözünü çıkaran ve böy-
lece ilk filmdeki Hattori Hanzo'nun yerini al-
mış ustası Pai Mei'nin öcünü de arkada koma-
yan Gelin'e yenik düşüyor. Son bölümdeyse
Gelin nihayet eriştiği Bill'le, yanm kalmış he-
saplannı kapatacak nihai kapışmadan, eşsiz 5
nokta, avuç ve kalp patlatma tekniğiyle Bill'i
devirmezden önce, oturup karşıhklı soru-ce-
vaplarla konuşuyor, ayn düşmüş iki sevgili ya
da yeniden kavuşmuş kan-koca gibi. Sonunda
finalde bir arada memnun mesut, 5 yaşındaki
kızıyla izleriz Dişi Kaplan'ı, artık ormanda da
her şey yolundadır!
Ilk cildin başında Gelin tarafından, annesi
Vernita'nın haklandı-
ğını gören küçük zen-
ci kız çocuğunun
kahramam olacağı
üçüncü bir de-
vam fil-
minden kapı açılan Hollyvvood'un şimdiki an-
lı şanlı şahsiyetlerinden Tarantino, vaktiyle et-
kilendiği filmlerden, yönetmenlerden esinlenip
yola çıkar genelde. Türleri harmanlayarak bi-
raz şu filmden, azıcık da bu filmden alarak, tar-
zını bürünüyle göndermeler üstüne kurar, bilin-
diği gibi.
Pop kültürün 'pulp' yönetmenl
On yılın ürünü 4 filmiyle (özellikle Rezer-
vuar Köpekleri ve Ucuz Roman'la) pop kül-
türün pulp yönetmeni olarak ana akımda doru-
ğa çıkan, Indie kökenli Tarantino, sıra dışı bir
şekilde keyif ve nükteyle kullandığı şid-
det öğesi, daldan dala atlayan, geyik
muhabbeti gibi uzattığı diyalog-
lan, uçlardan uçlara savrulan
enerjisi, ritmi, kodlan, dekorla-
n, giysileri değiştiren anlatımı
ve seyir zevki veren, uzun
plan sekanslara dayanan me-
lez üslubuyla özel hayranlar
edindi. Referanslan ma-
lum, 1960-70'lerinBsen-
si spaghetti western'ler,
kungfu karate filmleri,
Sergio Leone'nin dolar
üçlemesi, Bruce Lee
mitosu, samuray kültü-
rü, Yeni Dalga, Dario
Argento, çizgi ro-
manlar, Ennio
Morricone çız-
gisindeki
şurup
Uma Thurman,
Bill'le hesabını
görmek için
Gelin - Beatrbc
Kiddo rolünde
nice badireyi
atlatarak
önüne çıkanı
deviriyor.
gibi müzikler, vs.. Yine tüm takıntılannı, fetiş-
lerini doluşturduğu Kill Bill 2, bizce büyük öl-
çüde 1968'in Sergio Leone başyapıtı Batıda
Kan Var'm kungfulandınlıp aksiyonlaştınldı-
ğı, Charles Bronson'un yerini de Uma Thur-
man'ın aldığı, çizgi roman iki boyutluluğunda
seyreden milenyum versiyonu.
Görselliği, koreografik dövüşleri, aksiyon
temposuyla tüm hayranlannı heyecana boğan
ilk cilde kıyasla daha çok diyaloğa dayanan, da-
ha dingin, daha aksiyonsuz bu ikinci ciltte, sa-
distlik ve şiddet yine yer yer iğrenç ötesi bo-
yutlarda (Uma'nın, Elle'in çıkardığı gözünü
çirkin ayaklanyla ezdiği sahneyi hatırlatınz!)
ama fıskiye gibi fışkıran kanlar daha az bu kez.
Sapkın karalrterler galerlslne buyrun
Hazretin etkilendiği, esinlendiği karate film-
lennı sevmeyen bızım gibileri bile perdeye bağ-
layan, şiddetı görsel şölene çeviren bu beylik in-
tikam-aksıyon çeşitlemesi, bir zamanlann Çe-
kirgesı David Carradine'ı da unutulduğu kö-
şesinden çekıp çıkanyor. 'Göndermelerin si-
nemacısf Tarantino, sıkça yapar bunu zaten,
eski yüzleri alıp alıp parlatır (Pulp Fıctıon'daki
Travolta'yı, Jackıe Brovvn'daki Pam Grier'i
anımsayın.) Yine hareketli bir akjş sağlamış,
sakız gibi çığnenmiş, beylik intikam öyküsüne.
Aşk kırgını Bill'in Gelin'i niye çekip vurdu-
ğunun filan anlaşıldığı hastalıklı bir aşk dramı-
na da dönüşen, sapkın karakterlerin boy gös-
terdiğı, Latin ezgılerinin üst üste bindirilerek
her an müziği dayattığı bu Kill Bill 2. 1970'le-
rin karate filmlerine saygı duruşunda bulunan,
taşkın bir şiddet şöleni. Aslında B filmleriyle,
spaghetti vvesternlerle, Hong-Kong sineması
aksıyonlanyla öteden beri gönül bağı lcurmuş
Tarantıno'nun dünyası bızi pek sarmasa da, ne-
hır roman gibi bir aksiyon soap opera'sını an-
dıran bu film çokça önemsenmeden tüketili-
veriyor sonuçta. Kesinlikle bir oturuşta bütü-
nünü seyretmeyi yeğlerdik!
YENİ BAŞLAYANLAR...
CÖRKEMLİ HAYATIM
(Amerlcan Splendor)
Bugün gösterime giren filmlerden
ilki Shari Springer Berman ile
Robert Pulcini'nin yazıp
yönertikleri, 23. Istanbul Film
Festivali'ni kapatan ve 2003
Sundance'da Jüri Odülü'nü alan
'Görkemli Hayatım'.
Başrollerinde Paul Giamatti,
Hope Davis ve Janıes
Urbaniak'ın oynadıklan film
çizgi roman yazan
Harvey Pekarın yaşamına ve
yapıtlanna dayanıyor
Virginia Hastanesi'nde dosyalama
memuru olan, Cleveland dogumlu,
okumaya doymayan, plak
koleksiyonu yapan bir cazsever
ve berbat bir ev erkeği olarak
günlük tutan Pekar'ın dünyevi
yaşamı iğneleyen otobiyografisi
niteliğinde 'Görkemli Hayatım'.
Kendini ifade ederken sansür
uygulamayan ve minnettar
bir okur kitlesine, başanya ve en
güzel mutlu sona (yani sevgi
dolu bir aileye) kavuşan, işçi
sınıfindan, sıradan bir adamın
gerçek destamnı anlatan bu film
festivalde kaçıranlar için.
HİPALCO
Başrollerini 'Yüzüklerin
Efendisi'nde kral rolüyle ünlenen
yiggo Mortensen'in yani sıra
Ömer Şerif, Zuleikha Robinson,
Louise Lombard ve Said
Taghmaoui'nin paylaştıklan
'Hidalgo'nun yönetmeni Joe
Johnston. Filmde olaylar 1890'da
geçiyor. Bir zamanlann efsane
kovboyu Frank T. Hopkins
(V. Mortensen) ve görkemli atı
Hidalgo için o muhteşem günler
çok gerilerde kalmıştır.
Kovboy eskısi Frank, artık ayık
dolaşmakta zorlanan bir ayyaşa
dönüşmüştür. Ama hakkında
anlatılan öyküler dilden dile
dünyanın dört bir yamna ulaşmış,
efsanesi almış yürümüştür.
Bu uzak diyarlardan biri de
Arap yanmadasıdır ve Frank ile
atı Hidalgo, Kızıldeniz kıyılannda
yapılacak olan binlerce
kilometrelik bir yanş için
Arabistan'a çağnlırlar.
Ancak söz konusu yanş
Frank için sadece bir zafer
kazanma mücadelesi değil,
aynı zamanda bir ölüm-kalım
savaşımı haline dönüşecektir.
Paul Giamatti, 'Görkemli Hayatım'da Harvey <*ekar'ı oynuyor.
Kill Bill VOlume 2 / Yönetmen,
senaryo: Ouentin Tarantino /
Kamera: Robert Richardson /
Müzik: RZA, Robert Rodriguez /
Oyuncular: Uma Thurman,
David Carradine, Daryl
Hannah, Michael Madsen,
Gordon Liu, Michael Parks /
ABD 2003 (Avşar Film)
İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDAL ATABEK
Kendini arayışın sonu"Bir bakıma fare kapanı her
yerdedir, her yerde duvarlar...
Seçebileceğimiz bir çıkış yok.
Ama çıkışı bulabiliriz.
Kendi çıkışını bulan kendini
bulmuş demektir.
tnsanın her gün kendini bul-
nıası gerekiyor."
Jean Paul Sartre.
'Duvara Karşı', bir kendini ara-
yış filmi. tki kültür arasında sıkış-
mış, kimliğini arayan ama bula-
mayan insanların bunalımı anlatı-
lıyor. Sibel, aile baskısının dışına
çıkmaya çalışan genç bir kadın. Bu
duvarların dışına ancak evlenmek-
le çıkabilir. Ama evlilik de başka
bir duvar. Sibel, evliliği kendisini
kısıtlamayan bır biçimde yaşaya-
bilmek için 'anlaşmalı evlilik'
yapmayı düşünüyor. Bulduğu aday
da bir barda şişe toplayıcısı olarak
çalışan Cahit'tir. Cahit bir tutuna-
mayan. Yaşamını bir türlü düzene
sokamıyor. En iyi arkadaşı Şeref.
Cahit'e yardım elini cömertçe uza-
tan Şeref, onun bu çıkmazdan kur-
tulmasım istiyor.
Kimliklerini bulamayan insan-
lar, kişiliklerini tanıyamayan, ken-
dilerine çıkış yolu bulamayan in-
sanlar. Kendine bir yol arayan Si-
bel. O. yapmak istediği 'anlaşma-
lı evlilik'le hem aile baskısmdan
kurtulmayı, hem de evlilik baskı-
sına girmemeyi amaçhyor. Ama
kendisine çızdıği bir çıkış yolu da
yok. Kendini rastlantılara bırak-
mış. akan suyla birlikte akıp gidi-
yor. Sibel'ın akrabası Selma, îs-
tanbul'da bır otelde düzgün işi
olan, hırslı bir kadın. OdaSibel'in
savruk yaşamını görüp yardım et-
meye çahşıyor.
Belkl de sorun nihlllzm'dlr
Almanya'da Türk, Türkiye'de
Almancı olmak. Bilınen kimlik
değişımleri. Ama ışte bu karmaşa-.
'Altın Ayı' ödüllü Duvara Karşı'da Birol Ünel ve Sibel Kekilli.
yı düzene sokamayan çok insan
var. Bu karmaşada ne yapacağını
bilememek, neyi nasıl yapacağını
kestirememek yaşamı amaçsız kı-
lıyor. Dünyada yeni bir 'nihilizm'
yaşanıyor. 'Nihilizm' yani 'hiççi-
lik'
Yaşamda amacın ne? Hiç.
Kendine değer veriyor musun?
Hiç.
Ne yapmak istiyorsun? Hiç.
Ne düşünüyorsun? Hiç.
Gelecekten ne bekliyorsun? Hiç.
Belki de çözülmesi gereken so-
run, bu "nihilizm'dır.
Anlamı olmayan yaşam. Değeri
olmayan kişilik. Amacı olmayan
ilişkiler.
Ortada hıçten başka bir şey ol-
mayınca da gelsin alkol, gelsin ko-
kain, gelsin intiharlar.
Duvara çarptınlan araba, bileği
kesen jilet. Belki bır altın vuruş.
Yapılacak bir şey kalmamış mı?
Elbette öyle değıl. Yapılacak
çok şey var.
Ama Hamburg doğumlu yönet-
men Fatih Akın bir çıkış yolu gös-
termiyor. Bunalımı koyuyor ve
sürdürüyor. Border-line bozuklu-
ğun iniş çıkışlannı gösteren Sibel
ile umutsuz ve umarsız Cahit ken-
di çıkışlannı bulamadan yaşamla-
nnı sürdürüyorlar.
Görülecek ve düşünülecek bir
film.
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
laydanlık Değil
îaydamlık İstiyoruz!
Yerel seçımlerden büyük bir başarı ile çıkan AKP
iktidan, kültür ve sanat politikasının ana çizgileri ko-
nusunda henüz bir karar verememiş gibi görünü-
yor. Bir yanda, Kültür ve Turizm Bakanı Erkan
Mumcu'nun "kültüralanında sivilleşme ve saydam-
lık" vaatleri içeren açıklamaları, öte yanda hiç ya-
bancısı olmadığımız taraflı uygulamalar.
Esenyurt Belediyesi'nin "resim kaldırma operas-
yonu"nun ardından Bursa'nın yeni Belediye Baş-
kanı'nın sanat alanındaki ilk icraatı, Bursa Kültür
Sanat ve Turizm Vakfı - Çağdaş Sinema Oyuncu-
ları ışbırliği ile dört yıldır başarı ile gerçekleştirilen
'Bursa Sinema Şenliği'nin yarın (1 Mayıs'ta) başla-
yacak olan beşincisini rafa kaldırması oldu. Derne-
ğin görüşme talebine yanıt vermeyen başkan, ya-
nındaki ilgililere "şimdilik beklesin" talimatını ver-
miş. Acaba, ne kadar beklenecek? Bu işi ihale ede-
ceklerı bir yandaş şirket ortaya çıkana kadar mı?
AKP'li başkanların sanata tümüyle duyarsız ol-
duklarını söyleyemeyiz. Ankara Belediye Başkanı
Melih Gökçek, Ankara meydanlarına koydurduğu
'çaydanlık' ve benzeri anıtlardan sonraki projeleri-
nı seçim öncesi iftiharla açıklıyordu: Bir gökdele-
nin tepesıne konacak 'Jumbo Jei' heykeli, kentin
her tarafından görülecek ve başının içinde döner
bir restoran bulunacak dev bir 'derviş' heykeli! Bu
müthiş projeler başkanın şahsi yaratıcılığının eseri
midir bilemiyoruz. Ama, kesin olarak bildiğimiz bir
şey var; o da kamu alanına keyfi müdahalelerin
önüne geçecek bir kurumun / bir iradenin olmadı-
ğı. Belkı de, AKP iktıdarının 'sanatsal özgürlük'ten
anladığı, belediye başkanlarının kendi inançları ve
beğenıleri doğrultusunda her türlü tasarrufu yapa-
bilme özgürlüğüdür.
Kuşkusuz, ellerindeki yetkiyi sorumsuzca kullan-
mak yerine, bu yetkiyi uzman kışi ve kuruluşların
görüşleri doğruttusunda kullanmayı seçen, sanat
kurumlarını politikaya alet etmekten kaçınan baş-
kanlar da var. Geçen dönemde, bazı belediye baş-
kanlanmızın 'Kent Konseyleri' ile yakın bır ışbirliği
içine girdiğinı gördük. Yeni başkanlann bu yaklaşı-
ma ne denli sahip çıktığını ise önümüzdeki günler
gösterecek.
Beyoğlu Belediye Başkanlığı döneminde olum-
lu uygulamaları ile tanıdığımız Kadir Topbaş'ın, Is-
tanbul gibi bır dünya kültür kentıne yakışır icraat-
lar gerçekleştirmesi sürprız olmaz. Onun dönemin-
de çalışmalarına başlayan 'Beyoğlu Platformu'na,
yeni başkan Ahmet Misbah Demircan da sahıp
çıktı. Beyoğlu'nun sivıl toplum örgütlerı, turizmci-
ler, yerel yönetıcıler hep birlikte Beyoğlu'nun sorun-
larına çözüm arıyor. Istanbul'un kültür ve turizm iş-
lennden sorumlu Valı Yardımcısı Cumhur Güven
Taşbaşı'nın öncülüğünde başlayan, Beyoğlu'nun
dınamik Kaymakamı Ali Kamil Başar'ın da yürek-
ten desteklediğı bu olumlu gırişımın tüm beledıye-
lere örnek olması gerekir. Elbette, bu plarformların
göstermelik kalmaması, alınan kararların idare ta-
rafından uygulamaya konulması koşuluyla.
Belediye başkanları, çevrelerıni saran çıkar grup-
larından uzak durmayı, bihmsellik ve saydamlıktan
şaşmamayı ilke edindikleri ölçüde kentlerine en
doğru hizmeti götürebilirler hiç kuşkusuz. Bunun
kolay bir iş olmadığını biliyoruz. Çünkü, iktidarın ni-
metlerinden yararlanmak isteyen çıkar çevrelerinin
her dönemde siyasi -ve de ticari- baskılarla iste-
diklerini elde etme yolları aradıklarını biliyoruz.
Evet, başkanlann işi zor. Bu zor işin altından kalk-
manın bir tek yöntemi var: Katılımcılık ve saydam-
lık. Yani, karar mekanizmalarının veölçütlerinin her-
kesin gözü önünde olması. Elbette, bu yöntemin de
aksayan noktaları olacaktır. Ama, daha iyi bir çö-
züm de yok. Kamusal alanların düzenlenmesinden
anıtlara, kent mobilyalarına, kentı görsel kırlilikten
kurtaracak önlemlerın alınmasına pek çok konuda
belediye başkanlarının verecekleri kararları sivil
konseylerle (ama dost ahbabın seçimi ile oluşan
kurullar değil, demokratik yöntemlerle oluşturulan
kurullarla) paylaşmaları önemlı bir aşamadır. Fark-
lı alanlann temsil edileceği kent konseylerinin alt ku-
rulları da olmalı. örneğin, kentin kültür ve sanat
kuruluşlannın ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ile
oluşacak 'Kültür-SanatKurullan'. Estetikten yoksun
kentlerimize bir nefes aldırabilir bu kurullar. Yeter
ki, oluşumlarında siyaset (ve ticaret) belirleyici ol-
masın. Bu konuya devam edeceğiz...
vecdisayara yahoo.com
Gerçekçiliğinden Sahneler'
B Kültür Servisi - Nâzım Kültürevi bugün saat
19.30"da "Rus Gerçekçiliğinden Sahneler'
başlıklı okuma tiyatrosuna ev sahipliği yapacak.
Puşkin, Gogol, Lermontov, Herzen, Dostoyovski,
Turgenyev, Dobrolyubov ve Çernışe\ski'nin
yapıtlanndan yararlanarak B. Sadık Albayrak'ın
hazırlayıp yönettiği okuma tiyatrosunda Nâzım
Kültürevi Edebiyat Atölyesi İcatılımcılan Sevilay
Uygur, Bahar Döner, Mehmet Küçük, Cemilcan
Yusufoğlu, Şehriban Altuncevahir ve Sedanur
Özgün rol alıyor. Teknik yönetmenliğini
Cüneyt Tekin'in üstlendiği gösteride 19. yüzyıl
Rus edebiyatından çarpıcı sahneler sergileniyor.
(0 212 245 04 81)
BUGÜN
• ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ nde
19.30'da İDSO konseri. Şef: Alpaslan
Ertüngealp. Solistler: Ricardo Moyano
(gitar), Jorge Cardoso (gitar).
(0 212 251 56 00)
• CEMAL REŞtT REY'de 20.00'de
'4. Uluslarlarası Istanbul Dans Festivali'
kapsamında Compagnia Balletto Classico.
(0 212 232 98 30)
• BABYLON'da 23.00'te Plaid konseri.
(0 212 22 73 68)
• YILDIZ ÜNÎVERStTESİ
ODtTORYUMU'nda '5. YTÜ Gitar
Günleri' kapsamında 10.00 - 14.00 arası
Elena Papandreou'dan "vvorkshop", 15.30'da
'Geçmişten Günümüze Türkiye'de Gitar
Eğitimi' konulu panel ve 19.00'da Elena
Papandreou konseri. (0 212 293 83 73)
• YAPI KREDİ SERMET ÇtFTER
SALONU'nda 18.30'da 'Aynadaki Şantiye -
IH' başlıkh Zeynep Mennan'm katılacağı
'Sanat Dünvamız Paneli' (0 2b2 252 47 00>