22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S MART 2004 PERŞEMBE kultur(& cumhuriyet.com.tr 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt Dy almak için gösterilen hizmetler arasmda artık 'kültürel mirası korumak' da var Tarihikentler seçimlerdeHer yerel seçim. aynı zamauıda îeride kalan dönemin o kent içiaı ne ınJaıra geldığını de değerlendurme îiuıleri cluyor . Beledıye başkcan- lan. yenıden aday olsalar da oLma- salarda. 5 yıllık hızmetlerinin top- luca tanıtımı ve belgelenmesi için en soa \e en görkemh yayınlannı yapıyorlar. Bu hizmetler arasında ise genel- likle yol yapımlan, kaldınm yeni- lemeİer. betonlama ya da asfaltla- ma miktarlannın artması, kavşak- lar, otoparklar ve yanı sıra çocuk bahçelerı. park \e refüj düzenle- melerı. pazaryerı denetımleri, imar ışlen ve planlamalan vb. gıbi - he- men her kentte yınelenen çahşma- lar, seçım öncesı broşürlenn, der- gılenn sayfalannı "çağdaş şehir- leşme" ya da "yarınlara da hiz- met" vb. gibi söylemlerle yer alı- yor... Oysa, özellikle ülkemız ıçın he- men tüm kentlerin yüzlerce v e hat- ta bınlerce yıllık "geçmiş yaşan- nnşlıkları" dabulunuyor.O ken- tin "kimlikli" gelışmesını sağlaya- cak ve kent halkını da her zaman "hemşeri" kılacaktemel degerler, ashnda işte o tanhten gelen "" anı" ve "bellek" hazıneleri... Bu nedenle yerel yönetim gorev- leri arasında uygarhk ve külriir mi- rasının korunarak yaşatılmasının da bulunması, bir bakıma "saygın ve görmüş geçirmiş bir çağdaşlı- ğın" önkoşulu... 'Rant beledlyeclllğl' Yıllardır süregelen ve kültürel mırastan asıl sorumlunun "merke- zi hükümet" olduğu ve bu görevvn de Kültür Bakanhğı'nca üstlenil- diğı yönündekı egemen anlayış, be- ledıyeleri bu alandan daha da uzak- laştmnca "tarih" ve "•geçmiş" ye- rel yönetimlenn gündeminde pek yer almadı. Kimi az sayıdaki duyarlı bele- diye başkanlarının, kendilerine yardımcı olan yine az sayıdaki özverili uzmanlarla birlikte ser- giledikleri çabalar da kişisel kal- dı, kurumsallaşamadı... TÜM ÇAĞLARI KUCAKLAYAN ÇAĞDAŞLIK - Yılda 4 kez değişik yörelerde gerçekleşen buluşmalarda antik kcntlerden tarihi sokaklara kadar tüm çağlarm tanıkları bugünün belediyecileriyle buluştular (yanda)... Tarihi Kentler Birliği, sık sık belediye dergilerine de kapak konusu oldu (üstte). Buna, 1985 lerden sonraki arsa ve arazi rantı üleşimıne dayalı ımar ve planlama hukukuyla birlikte, sa- dece kentın yenı ımar kararlanyla ilgili yetkılerin bılimsel denetım- den de yoksun olarak yerele devre- dilmesi eklenince, kısaca "rant belediyeciliği" denebılecek bir yö- netim anlayışı, "varoluş değerle- rini gözden çıkartan kentlerimi- zi" yarattı... îşte böylesı bir süreçte, kültürel kimliğinı imar rantı kentleşmesıne artık kurban etmek istemeyen 50 kadar belediye yönetimıyle 2000 yılında kurulan Tarihi Kentler Birliği (TKB), bugün 120'yı aşkın üyesiyle yerel seçimlere hazırlanı- yor... TKB belediyelerinin geçen 5 yıl- lık çalışmalan ıle gelecek 5 yıla ait hedeflerı arasında, "kültürel ve kentsel mirasın yaşatılmasına" yönelik proje ve uygulamalar belir- gin bir şekilde öne çıkıyor... Edırne'den Kars'a, Bursa'dan Antakya'ya. lzmir'den Diyarba- kır'a, Antalya'dan Akçaabat'a ka- dar sayılan 120'yı aşan TKB bele- diyelerinin "seçim yayınlarına" bakıyorum. . Uygarlık hlzmetlerT Hemen tümünde, geçen dönem içinde başlanan, tamamlanan ya da en azından proje ve yatınm prog- ramlarına ahnan restorasyon, eskı sokak düzenlemelen. konıma amaçlı imar planlamalan, tanhı do- kunun yaşatılmasına yönelik kent- sel tasanm çahşmalan, kültür ve sanat etkınlikleri, bunların kahcı olabilmesı için gerçekleştırilen te- sisler, antık kentlerle ilgili tanıtım çalışmalan ve daha birçok "uygar- lık hizmetleri"... bu yayınlarda yer almakla kalmıyor, "en başlar- da" veriliyorlar... Dahası, kimi belediyelerde de TKB üyelığiyle birlikte oluştunı- lan; "tarihi çevre koruma birim- leri" tanıtılıyor ve Maliye'nin on- ca kadro kısıtlamasına rağmen ay- nı birimlerde hızmet veren mımar. plancı ve dahası sanat tarihçisı gı- bi uzmanlardan "işte kadroları- mız" denerek de övgüyle söz edı- lıyor... Diğer belediyelerde de artık göz- lenen ama hâlâ "nadiren" denebi- lecek bır oranda tanık olduğumuz bu uygarlık dalgasının özellikle TKB üyesi yerel yönetimlerde ka- bardıkça kabarması, acaba hangı özlemin ve hangı heyecanlann ürü- nü?.. Her bıri değişik siyası partiler- den olan belediye yönetımlerinın, sankı tümü yıllardır aynı davanın ortak milıtanlanymış gibi "kültür ve kimlik" etrafında kenetlenme- len, nasıl sağlanabildi? Bu sorulann yanıtı, TKB'nin ta- nıtımı için hazırlanmakta olan ki- tapta, "tarihsel buluşma" olarak verilıyor... Çünkü TKB örgütlenmesınde, ül- kemızde ilk kez yerel kamu görevi üstlenen beledıyelerle. aynı göreve duyarlı sivil toplum kuruluşlan ve ilgili meslek odalan, ortak bir he- def etrafında bır araya gelmenın ötesinde, "buluştular"... 'Tiırklye'yi buluşturdular' Bu nedenle, TKB'nın 2000 yılın- dan bu yana yılda en az 4 kez deği- şik kentlerde ve farkh temalarda düzenledığı, bilim, kültür ve bir araya gelme etkinlıklennin genel adı da "buluşmalar'' olarak anıl- dı... Bu bır araya gelişlerde ise sade- ce ülkenın dört bir yanından yerel yöneticıler değil, tanhçılerle bele- dıyeciler, kamu görevhlen ıle hükü- met dışı kesımler, merkezı yönetim temsılcılen ile kentın ve kent hal- kının sözcüleri, siyasetçilerle aka- demısyenler ve geçmışten geleceğe kültürel bırıkimlerin taşınmasına yönelik tüm çevrelenn yurt düze- yindeki ılgılıleri, her seferinde da- ha da genış katılımlarla ve daha da ıçtencoşkularla "buluşmuş" oldu- lar... İşte bu küçük kucaklaşmanın yi- ne TKB yayınlanndaki deyimi ise "Türkiye yeniden buluşmuş ol- du" şeklınde özetlendi ve eklendi: "Ülkenin kimlikli, gururlu, özgü- venli ve kişilikU geleceğinin temel kaynaklan olan kültür, tarih ve uygarlık değerlerimizi hep bir- likte yaşatabilmek için..." Şımdı her kentte ve kasabada ol- duğu gıbı, TKB üyesı belediyeler- de de 28 Mart 2004 seçımleriyle, yenı yönetim dönemi başlayacak... Bu beledıyelenmizdeki kentin "öz- benliğine" değer veren hizmetlerin süreklılığini ise yerel halkın karan belirleyecek... Inanıyorum ki tüm seçmenler, iş- te bu coşkunun devamına güvence verenleri seçeeekler ve TKB de ye- nı dönemde çok daha kararlı olarak, uygarlık yürüyüşüne aynı buluşma- lannı genişleterek devam edecek... ÖYLEŞÎ VE OYUNLAR Her yönüyle tiyatroKültür Servisi - Mımar Sınan Güzel Sanatlar Ünıversitesi Devlet Konservatuvan Sahne Sanatlan Bölümü Tiyatro Anasanat Dalı, Dünya Tıyatrolar Günü'nü 3 gün sürecek etkinliklerle kutluyor. Bugün, yann ve 27 Mart günü gerçekleşecek etkinlik dizisi, söyleşi ve oyunlardan oluşuyor. Bugün saat 12.00'de MSÜ Oditoryumu'nda Aylin Ahveren'ın yöneteceği 'Günümüzde oyun yazarhğı, üretim ve yazma süreci, sahneleme aşamasında oyun ve yazar' başhklı söyleşıye Özen Yula, Turgay Nar, Ülkü Ayvaz, Behiç Ak ve İlker Köklük katılacak. Naz Erayda, Kemal Yiğitcan, Yakup Çartık ve Barış Dinçel'ın yann saat 12.00'de Sibel Arslan Yeşilay' ın yönetımınde katılacaklan söyleşi 'Oyun rejisinde dekor. kostüm ve ışık konsepti' başlığını taşıyor. Kerem Karaboğa'nuı yöneteceği 27 Mart'taki 'Oyunculuk: Türkiye'de ve yurtdışında oyunculuk, sinema oyunculuğu-tiyatro oyunculuğu' söyleşısınin konuklan ise Derya Alabora, Meltem Cunıbul, Okan Bayülgen, Emre Kınay, Ragıp Savaş olacak. Söyleşilerın ardından, Tiyatro Anasanat Dalı öğrencılerinin kendı seçtiklen ve yönetiminden dekoruna. ışığından kostümüne kadar kendı çabalanyla hazırladıklan. toplam 20 kısa oyun, uç gün boyunca saat 15.00"te seyirciyle buluşacak. 1ö 212 26010 50) A. dana'da bu yıl altıncısı düzenlenen Devlet Tiyatrolan - Sabancı Uluslararası Tiyatro Festivali 27 Mart günü Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sahneleyeceği 'Kuru Gürültü' oyunuyla başlayacak. lkyazla gelen festival...SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA - 6. Devlet Tiyatroları-Sabancı Uluslarası Tiyatro Festivali. 27 Mart- 28 Ni- san tarihlen arasında yapılacak. Festıvale yur- tiçinden 10, Japonya, Almanya. Sırbıstan Ka- radağ. Rusya ve Avustralya'dan da birer tiyatro topluluğunun yanı sıra, Ankara De\ let Opera ve Balesi de katılıyor Adana De\ let Tiyatrosu'nun oynayacağı 'Kuru Gürültü' ıle başlayıp Anka- ra Devlet Tiyatrosu'nun sahneleyeceği 'Kom- şu Köyün Delisi' ile sona erecek festival için, Adana Devlet Tıyatrosu Müdürü Mustafa Kurt şunlan söyledi: "Festival, sanatın, ülkeleri ve halkları birbirine nasıl yakınlaştırdığını ve kaynaştırdığını göstermesi açısından çok önemli bir gösterge. Biz de bu göstergeyi iyi ev sahipliği yaparak yükselteceğiz." Yurtdışından gelenlerin yanı sıra 5 devlet tı- yatrosu ıle 5 de özel tiyatronun katılacağı fes- tıvalin bu yıl daha görkemlı geçmesı ıçın hazır- lıklann sürdüğünü belırten Kurt. sözlerini şöy- le sürdürdü: "Açıhşı Adana Devlet Tiyatrosu 'Kuru Gü- rültü' ile yapacak. Konuk Japonya'nın "Ka- bukı-Rakugo", Almanya'nın 'Crash Boom Clıck", Sırbistan Karadağ'ın 'Hamlet' oyun- larının ardından tiyatroseverler, 'Arşın Mal Alan' ile Ankara Devlet Opera ve Balesi'ni, ' Yedi Kocah Hürmüz'le de tstanbul Büyükşe- hir Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nı izleyecek. Dostlar Tiyatrosu'nun Fay Hattı', Semaver Kunıpanya'nın 'Murtaza', Ak Sanat Gru- bu'nun 'Fernando Krapp Bana Mektup Yaz- mış" adlı oyunlarının ardından da, İznıir Devlet Tiyatrosu 'Sokrates'in Son Gecesi'ni, Kenterler Aşk Çemberi'ni, Erzurum Devlet Tiyatrosu da 'Scapin'ın Dolaplan'nı oynaya- cak. Rusya'dan Hakasya Topluluğu'nun Jackop Jackobson'u, Istanbul Devlet Tiyat- rosu'nun 'Kamyon'u, Avustralya ekibinin de Bır Macbeth Masah'nı sunmasıvla sürecek festivalin kapanışını ise Komşu Köyün Deli- sı" ile Ankara Devlet Tiyatrosu oyuncuları yapacak." Kurt, 28 Nısan'a dek hemen her gün 'per- de' denılecek festivalde. yerel seçimlenn ya- pılacağı 28 Mart ve ara verilecek 12 Nisan dı- şındaki günlerde tüm tıyatroseverleri, ovunla- n izlemeye bekledıklerını söylerken "Özel- likle yabancı topluluklarla yerli tiyatrolan- mızı buluşturan, kaynaştıran ve sanatsever- lere bir doyum sağlamanın yanında sanat aracılığıyla komşuluk, dostluk ilişkilerini pekiştiren bir etkinlik geçirnıeyi umuyoruz. Tiyatroseverlerin festival boyunca izleye- cekleri oyunlardan büyük zevk alması bizi de mutlu edecek" dedı. Sabancı Kültür Merkezi'nde 27 Mart-28 Nı- san tanhleri arasında sahnelenecek oyunlann başlama saatının 20.00 olduğunu anımsatan Kurt, bılet satışına başlandığını da sözlenne ekledi. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Tiyatro ve İnsan... Şimdiye kadar çok sorulmuştur insanın tiyat- roda ne aradığı, neyi aradığı. Bu soruya belki de bir başka soruyla yanrt vermek, daha açık- layıcı olabilir: Tiyatronun tarihi boyunca insan tiyatroda insandan, yani kendisinden başka bir şey aramış mıdır? Bir türlü -bazen bir yaşam boyu- tam bula- madığı ben'ine kavuşmak; tam bulur gibi oldu- ğu anlarda da yeniden elinden kaçırdığı, bazen de bulduğu halde bulduğundan bir türlü emin olamadığı ben'liğini aramak - insan, tiyatroyla başkaca bır şeyı hiç amaçlamış mıdır? Belki de tüm tragedyalar çağı boyunca an- tikçağ insanı da, gelenekte ve görünüşte tan- rıların ve kaderin belirledikleri bir dekor veya senaryo ıçersinde, yine de insanı aradı. Akhil- leus, Antigone, Ödipus, Elektra - tragedya ya- zarlarının onların köşe bucağına sıkıştırıverdik- leri insanca öz çıkarıldığı takdirde, bütün bu ad- lardan geride klişelerden başka ne kalabilir? Sofokles, Antigone'y neden bır yabancının ölüsünü değil de, ağabeysinin ölüsünü göm- me savaşımının içine atmıştır? Ya da, aklına fazla güvenmesinden ötürü trajik noktaya va- ran ödipus - yalnızca insana özgü, insandan kaynaklanabılecek en öncesiz ve sonrasız ça- tışkılardan birinin odak noktasını oluşturmaz mı? Büchner'in "Danton'un ölümü", hep Fran- sız ihtilalı'nın gölgesindedir. Gelgelelim Dan- ton ve Robespierre arasındaki çekişme, de- ğişik insanı ozler arasındaki çekışmeden baş- ka bır şey değildir. insanlığını yadsıma paha- sına kendını ilkeye dönüştürmüş olan Robes- pierre karşısında Danton, ihtilallerin ancak in- sandan yana olabildikleri ölçüde anlam taşıya- bilecekleri savının sözcüsüdür. Durum, modern zamanların tiyatrosunda da farklı değildir. "Godot'yu Beklerken"\r\, ınsan- lıklarını neredeyse tümüyle yitirmiş yaratıkları, tüm beklentilerini yönelttikleri Godot'nun ola- sı gelişiyle, yalnız ve yalnız yeniden insanlıkla- rına kavuşabilmeye umut bağlamtşlardır. Ne var ki, bu umudun gerçekleşebilmesi, Bec- kett'in kurgusu içersinde, artık çok güçtür. Çünkü oyunun kişilerıni artık insan dıye adlan- dırılmalan neredeyse olanaksız yaratıklara dö- nüştüren yıkımlar, onlara aynı zamanda insanı insan kılanları da unutturmuştur. Beckett'in eleştirilebilecekyanı, bu durumu neredeyse değişmez bir insanlık durumu, bir tür yazgı kesinlığiyle sahneye getirmesidir. Çünkü artık insanlıklarına dönmeleri olanaksız yaratıklarca sürdürülecek bir hayat, yaşanma- ya değer bir hayat olmaktan çıkacaktır. Ve Sokrates'in dediği gibi; "Üzerinde düşünül- meyen bir hayat, yaşanmaya değer bir hayat değil"se eğer, o zaman hayatın üzerinde dü- şünmenin hedefi asla onu hiçlikle özdeşleştir- me olmamalıdır. Sanatta insan, kendine hep başkaları üzerin- den, başkaları aracılığıyla ve başkalarının ay- nasında ulaşmaya çalışır. Kendinin bilincine, "o-ben" karşıtlığı ve farklılığı içersinde varma- ya çabalar. İnsanı insana doğnıdan insan ara- cılığıyla sergileyen tek sanat olan tiyatronun sahnesini bu "o-ben" karşılaşmasından yok- sun kılmak, kendini bütünüyle kendi eylemiy- le kopyalayabilecek bir insana inanabılmek ka- dar yapay bir tutumdur. İnsanı insana -sözcte sanatsal biçimler ara- cılığıyla- yabancılaştırmak, insanı soyutlaştır- ma bahanesiyle yaşam gerçekliğiyle ilintisiz in- sanlar(!) türetmek, böylece tiyatronun seyirci- sini de insan-olanda bulunması veya bulunma- ması gerekenler yerine, insan-olmayanın ola- mayacak kimiiği üzerinde düşünmeye itmek, temel malzemesi etiyle, kemiğiyle ve ruhuyla insan olan tiyatronun işlevi sayılamaz. İnsanı tanıma, onu var olduğu kültürden kay- naklanma tüm koşulları ve ilişkileri içersinde kavrama uğruna çaba harcamayı binncil hedef saymayan bir tiyatro anlayışı, sahnede hiçbir karakteri ya da tipi somutlaştıramaz. İnsanı ti- yatroda bu anlamda kavrama ve anlamanın tek yolu ise, tiyatronun günümüzde insanı bi- reysel ve toplumsal konumu içersinde açıkla- mayı amaçlayan tüm bilim dallarından yoğun biçimde yardım almayı başarabilmesidir. e-posta: ahmetcemal <! superonline.com acem20« hotmail.com BUGLN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 19.30'da Akbank Oda Orkestrası konsen. Şef: Cem Mansur. Solist: Yuri Gandelsman (keman). (0 212 252 35 00) • BABYLON'da 21 30 da Trans-Global Underground konsen. (0 212 292 75 68) • ATATÜRKKİTAPLIĞI'nda 18.00'de seramik sanatçısı Gül Erali'nin katılacağı 'plastik sanatlar atölyesi'. (0 212 249 38 19) • YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER SALONU'nda 18.30'da 'Tiyatronun Tanığı Metin: Sabahattin Kudret Aksal Tiyatrosu' adh söyleşi. (0 212 252 4^ 00) • İFSAK'ta 19.30da Hakan Kızılcıkoğlu'nun 'Çiçeklerle Bale' adlı saydam göstensi. (0 212 292 42 01) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 18.30'da 'Bana Old and VVis'i Çal', 'Dalgalar', 'Ejakülasyon' ve 'Sınav' adh kısa fılmlenn gösterimi. (0 212 252 35 00) • YAPI KREDİ TURKCELL BİNASI'nda 18 30daGüneşKarabudaBelgeselleri Dünya Mirası Serisi 2. Dört Bölüm'ün göstenmi. (0 212 252 47 00) • BtLGİ ÜNİVERStTESÎ DOLAPDERE KAMPUSU'nda 14.30'da ve 19.00'da 'Frida', 17.00'de ve 21.30'da 'Saatler' adlı fılmlerin gösterimi. (0 212 293 50 10)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear