14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2004 PAZARTESİ 6 DIZI UNESCO yetkilileri geride kalan 10 'îslambolcu' yılı özetliyor: Seviyorsunuz ama yok ederek... Dünya mirası 'risk' altında a GstanBuC'da dsCâm6oC"un ıo yıCı JIART 1994 - MART 2004 ı OKTAY EKİNCİ J G eride kalan 10 "İslamboku" yı- lın sonunda, bütün bu duyarsız- lıklann ve özellikle de "imarran- tı ile dinci örgütlenmeyi" hedef- leyen uygulamaların sonucunda, Istanbul'un düştüğü durumun uluslararası kül- tür ve çe\Te kurumlanna ait gözlemlere göre de özeti şudur: "Dünya Mirası risk alünda™" Istanbul, hem taşıdığı tarihsel birikimlerinin zenginlığı, hem de 2600 yıldır "kesintisiz" sü- rebilen bir kentsel yaşamın, üstehk 3 büyük imparatorluğa da başkentlik yaparak kazandı- ğı eşsız uygarhk değerlenyle birlıkte, 1985 yı- lında UNESCO tarafindan "Dünya Mirası" lis- tesine alınmıştı. Bugün ıse aytıı UNESCO'nun yetkilileri. geçen süre içinde böylesı bır evren- sel onura yakışır hemen hiçbır cıddi koruma uy- gulamasının yapılmadığını görmekle kalmayıp hatta bu lısteye adaylık için düzenlenen dosya- larda 18 yıl önce "örnek'" gösterilen tarihi ya- pılann bile "çökmek üzere" olduklannı sapta- yarak "İstanbuTu risk aJündaki miras listesine aktarabiliriz_" diyorlar... Bu durum gerçekleşirse, aynı şekilde "riskal- ünda miras" listesinde bulunan Afganıstan'da- kı ünlü Buda heykellen ıle Istanbul'un yazgıla- nnınortaklığıdatescillenecek... Ancak, bunane- den olan yönetimlenn siyası kimliklen bır ya- na. asıl Türkiye kültürel geçmişıne karşı "Tale- banta" aynı ilkellık ve çağdışılık kategonsinı pay- laşacak... Bu onur kıncı sürecin özetını de yine UNESCO miras listesi sorumlulanndan Minja Yang, son aylarda sıkça katıldığı Istanbul top- lantılanndan birinde bakın nasıl yapmıştı: "fs- tanbuTa hayran olmak çok kolay; bu kente kar- şı başka bir duygu zaten olanaksız_ Ama, yok edilen mirası seyrederek hayran oimayı da ben burada görüyorum-." Ruhsat yerlne 'kefen' Gerçekten, sadece27 Mart 1994'te kentin yö- netimine gelen Recep Tayyip Erdoğan döne- minde değil, 1999 yerel seçimlennde de bu gö- revi "aynıçizgide''devralan AMMüfitGürtunanın son 5 yıllık görev döneminde de Büyükşehir Belediyesi'nin sayısız yayınında şu söz diller- dendüşmemiştir: "İstanbuTa hizmet ibadettir»" Ne var ki bu "tapınma" düzeyınde tanımla- nanbağlılığınkarşılığında, Istanbul'a değil "iba- dete" hizmet öne çıktı... Örneğin, 1999 deprem- lerinın ardından kenrin üzerine kâbus gibi çö- ken "büyük tstanbul depremi" felaketine hazır- lık olarak bile, "sağlam yapılaşmayı sağlayacak bir imar disiplini" oluşrurmak yenne. milyar dolarlık bütçeler; "ölüleri hemen kefenleyip di- ni vecibelerle mezarhklara iktebikcek bir teşki- latianmava" aynldı... Inşaat ruhsatından daha çok "ölü gömme iznine" verilen değerin depreme kar- şı da benzer davranışı sergilendi.. Kurul basan Osmanlıcı'lar.. Kentin geneldeki kaçak ve niteliksiz yapılaş- ma sorunlannın yanı sıra özellikle Suriçi'nde- ki "Dünya Mirası'" tarihi dokunun yine "imar rann hırslanyla" daha fazla yok olmaması için, Tarihi Yanmada'nın Koruma Kurulu tarafindan "bütünüyle SİT alanı" ilan edildiği 1995 yılın- dan bu yana ıse 9 yıl geçiyor. Yasa gereği. bu karan izleyen "bir yıl" için- de hazırlanarak yürürlüğe girmesi gereken "Koruma Amaçu İmar Planı" ise hâlâ onay- lanmış değil... (Bu derlememizi hazırlarken edindiğimiz son bilgi ise Suriçi Koruma Pla- nı'nın, üstelik henüz yine uygulamaya dönük olmayan 1 < 5000 ölçekli nazım plan aşaması olarak koruma Kurulu'na birkaç ay önce in- celemeye verildiği. ancak önemli eksiklikle- ri nedeniyle bunun bile onayının yine zaman alabileceği şeklinde...) UNESCO'nun 1985'teki Dünya Mirası ar- mağanına yakışır bir şekilde, tarihi yıkan de- ğil yaşatan bir imar düzeninin Suriçi"nde ege- men olması amacıyla ilan edilen 1995'teki StT karan öncesinde, özellikle Fatihin Çar- şamba semtinde yuvalanan "tarikatçı inşaat- çılar" Koruma Kurulu'nun Süleymarüye'de- kı bürosunu basmışlardı... Takkeli, şalvarlı, cüppeli ve sakallılardan olu- şan ve bu giysileriyle İstanbul'da sanki "Os- manlı dönemi" gibi dolaşmaya öykünen "inanç- b" grup ramazanda oruç tutmayan kurul üyele- riyle alınan SİT karannın "günah" olmasından tutun, adeta "mihtanlan" olduklan Büyükşehir Belediyesi'nin "itirazma" rağmen tüm Suriçi'ni korumaya almanın "demokrasiye" de aykın ol- duğunu bağırmaya kadar, her türlü söylemle "imar ve inşaat yasağma" tepki gösterdiler... Oysa bu kararla, "giysüeriyle de bağhhklan- nı gösterdikleri" Osmanlı döneminden kalma son tarihi dokunun ve aynı dönemin mirası olan "sivfl mimarbk örneklerinin" artık kurtanlma- sının amaçlandığı anlatılsa bile, "tarih" denin- ce sadece "kutsal kişiBkleri" anlayan, "tarihi miras" denilince de sadece "ibadet mekânlan- nı" kabul eden. ama daha da önemlisı "iş, ve â r.j jssr ım - t K £tes '^^Zi « K s ş i a : : . ' - ^ • •"•Stîl L1T 2£* (».-»•jrÜîi 1 " P 1 * Rt y ^ ^----."-«Şlj^^ '*T» ^ i N..ÎA. . •mî B*J • f'-i« .^v*w• % ' • • > • • .»SV l : ^ ^ •TtV 'v^.v?^ :* : fe ^^ stanbul, 28 Mart 2004 seçimlerine "demokratik beklentilerle" değil, "kentin yağmalanmasına dayalı bir çıkar örgütlenmesinin" 10 yıllık siyasi birikimleriyle hazırlanmaktadır.. Yaklaşan "depremini" de işte bu kent kültürü yoksunu ama "bol kazançlı" birikimin "çürük ve göstermelik kentleşmesiyle" karşılamaya aday görünmektedir... ^>~-.J rant ka\naklan sadece eski yapılan yıkıp yerine apartman dikmek" olan bu "Islamboku" ınşa- atçılan yatıştırmak mümkün olmamıştı... Nıtekim, bütün bu tepblerin "cesaret" buldu- ğu büyükşehir ve ılçe beledıye yönetimlerinin genel düşüncesini de Recep Tayyip Erdoğan za- ten şöyle özetlemişti: "Koruma Kurulan demok- rasiye aykın, bunlan lağ\edip beledhelere bağ- lamak lazım...~ En uzun planlama' İşte bu anlayışın ve özellikle de Suriçi'nde varlığını hâlâ sürdüren "yeni inşaat rantian- na" düşkün kesimlerin. sadece tarihsel doku- da değil, kent yönetimi külrüründe de yarat- tıklan tahribat nedeniyle, Suriçi Koruma Pla- nı 9 yıldır "bitirüemedi"... Çünkü, eğer bılımsel ilkelere göre de biter- se, artık bu bölgede "tarihi ortadan kaldıra- rak" değil, tam tersine yaşatarak ve geçmiş- le uyumlu bir imar düzeniyle "Düma Mira- sı" da güvenceye alınacak... Böylece Sunçı "takkeh' inşaatçılann" ba- şını çektiğı rantçılann alanı olmaktan çıkıp, tüm ulusun "uygarhk alam"na dönüşecek... Ne var kı işte bunu da "imar kazançlanylaör- gütienen tarikatçıhğın" önünde engel gören "Is- lamboku" anlayış yüzünden, galıba Alı Müfit Gürtuna dönemi de Tarihi Yanmada açısmdan "plana hasretydlar" olarak gende kalacak... Eğer UNESCO'nun Istanbul'u "riskahln- da miras listesine alma" uyansı gerçekleşir- se. bunun yaratacağı "ulusal onur zedelen- mesinin" önde gelen sorumlulan da son 10 yıldır bu kente hizmeti "ibadet" olarak ilan eden, ancak aynı ibadeti "yok olan tarihe se- yirci kalarak, hatta bunu özendirerek" yapan yönetimler değil mıdır'?... Fethin550. proJesK!) Kentin geçmişten gelen kimlik değerlerine karşı böylesıne yüksek düzeydeki duyarsızlı- ğın. üstelik "tarihe bağhhk" söylemlenyle sürdürülmesindeki en açık göstergelerinden bi- ri de, "Fethin 550. Yıhnı" kutlama programı çerçevesinde 2003 yılında ilan edilen "550 Is- tanbul projesi"ydı... Nasıl hesaplandı ya da nasıl ayarlandıysa, top- lam bütçesinin de "550 trilyon" olduğu açıkla- nan bu "fetih projeleri" arasında ıse tanhı do- kuyu kurtarmayı hedefleyen ne bır toplu resto- rasyon, ne eskı bir semtin ya da sokakların ona- nlıp kurtanlması, ne de hiç değilse "depremi bek- leyen" çok sayıda yıpranmış anıtsal yapılardan bazılannı sağlamlaştırma gibi, gerçekten "Fa- tih'i anmaya" yakışacak bır örnek vardı... Bunun yenne, "asülanbakunsıznğıntahriba- ünı" yaşayan tarihi binalann "maketierinden" oluşan bir parka, "Miniatürk" adını da vererek yine trilyonlar harcadılar. Böylece, tarihe karşı aslında "mini" bir anla- yışla yetinmenin yeterli görüldüğü kültür yok- sunu bir kent yönetimi çizgisinin de dev bir gös- tensını yarattılar... Moda'yı çlğneyen yol Bu çizgının, Istanbul'a hizmet \erirken "kent kimligini" gözetmek yerine, artık otomobılin ana vatanı olan ülkelerde bile çoktan terk edi- len "sürücûlerin konforuna" dayalı uygulama- larla en özgün semtlen bile tehdit etmesine son örnek ise "Moda Otovolu" ve bu volu Kurba- Yağmalamaya dayalı ıkar örgütlenmesi u deriemede, İstanbul'da 10. yıhnı dolduran "İslami" siyasal çizginüt, kent üzerindeki aynı anlayışla bağlantüı tutum ve uygulamalanndan önemli ömekler sunduk... Diâdeyer veremediğimiz daha çok sayıda örnekler de arşhlerimizde kahh... Ancak, aktardıklanmız kadanyla bile, 1994 'ten 2004 'e ıdaşdan sonuç özedeşudur: ^Kentin en önemlişehirciUk rehberi ve sağhkh gelişme için zorunlu olanyegâne dayanağı "metropolitan plan "ı hâMyasal vegeçerli olarakyvktur... Bu nedenle kentin şehircilik ilkelerinegöre değil, arsa w arazi talanınagöreu geHşmesi"(!) sürmektedir. ^Benzer şekilde başta tarihiyanmada olmak üzere, Beyoğlu, Beykoz, Sanyer, Adalargibi, İstanbul'u "Dünya Mirası" yapan bölgelerinde de 1995 'teki SİT kararianmn "yasalgereği" olan ve tarihi-kültüreldokunun rantçı imar tahribaüna karşı korunduğu bir kendeşmenin bilimsel veyasal güvenceleri sayüan u Koruma Planlan " hâlâ devrede değüdir. • Buna koşut olarak, başta havzalar olmak üzere, "taslakplanlara bile aykın " veyasa dışıyapdaşma alanlan kenû çevresinden merkezlere doğru tümüyle kuşatmıştır... Bu alanlardaki "imaryağmasıyla örgiitlenen dinci sjynset", İstanbul'un yerel siyasi yönetiminde de belirieyici sayısalgüce ulaşmıştır. Sonuç olarak İstanbul, 28 Mart 2004 seçimlerine "demokratik beklentilerle " değil, "kentin yağmalanmasına dayalı bir çıkar örgütlenmesinin " lOydlık siyasi birikimleriyle hazırlanmaktadır.. Yaklaşan "depremini" de işte bu kent kültürü yoksunu ama "bol kazançlı" birikimin "çürükve göstermelik kentieşmesiyle " karşılamaya aday görünmektedir^ ğalıdere üzerinden Fenerbahçe'ye "uçurarak" bağlamayı öngören "Münir Nurettin SeJçukVT- yadügü"! 2003 yılında, "Büyükşehir Çahşıyor" yazı- lı dev tabelalardan birinin de Kadıköy'ün ta- rihi yeşili önüne konulmasıyla "açığa" çıkan bu proje, Moda'nın başlıca karakterini oluş- turan "kıyısemti" olma özelliğinin eldeki son deniz kenan alanlannı da geniş bir "hız yohı- na" dönüştürüyor... Bu da yetmiyormuş gibi, "hızını alamayan" yol, Kurbağalıdere'ye doğru hamle yaparak par- kı ve dereyi altına alan bir "asma köprii" ile ken- dini "Boğaziçi'ni aşan soydaşlaruıa" benzetip Fenerbahçe mahallesine dalıyor... Gerçek tstanbul se\gisınin simge ismî M. N. Selçuk'un kemiklenni de sızlatırcasına adının konulduğu bu projenin gerekçesi ise "Kadıköy- Bağdat Caddesi bağlannsuu rahatlatmak". . İnşaat hazırlıklan ilerleyince, Moda'nın du- yarlı sakinleri, Mimarlar Odası, sanatçılar. ay- dınlar ve Istanbul'a saygılı yazarlar bir araya geldiler... "ArnavutköyHUerin'' de tepelerinden geçecek şekilde planlanan 3. köprüye karşı 2000'lere girilirken başlattıklan direnişe ben- zer bir toplumsal tepkiyi örgütleyerek Alı Mü- fit Gürtuna'nın hâlâ "sustuğu" bu yanlışı dur- durmayı başardılar. Koruma Kurulu da SİT alanında "kendilerin- den izin ahnmadan" başlatılan bu çevre ve kül- tür tahribatını "onavlamadığını" açıklayınca, Moda bir nefes aldı ve semtin üzenne çöken bu "karabasan"dan şimdilik kurtulmuş oldu... ormanda formula' sucu istanbul'un yaşam kaynaklannı yine "oto- mobil kültürüne bağh rant anlavışına" kurban eden en olumsuz girişimlerden biri ise kentin gözü gibi korunması gereken "orman vesu hav- zası" değerlerini yakın gelecekte motorgürul- tüleri arasında işgale açacak olan "Formula- 1" arazisidir... Kentin çevresindeki "imar ktsrtiaması" olma- sı gereken doğal kaynak bölgelennde, "yasadı- şı \-apılaşma\a" hep göz yumularak yaratılan "tarikatçı kaçak yerleşmeİer", geçen 10 yılda- ki "büyükşehir hima\esini" de arkalanna alarak "beledi>'eteşme" süreçlenni de tamamladılar. Bunlardan bin de yapılannın belkı de tümü plansız, ımara aykın ve orman alanlannı tehdit ederbiçimde gerçekleşen Akfirat beldesiydi... Bu beldenin yerel yönetıcileri hakkında; "imar yobuzhıklan" yüzünden değil, sadece "kökten dinciörgüüenmefer'" yüzünden soruşturmalar açıl- ması, Türkiye'ye egemen olan genel imar du- yarsızlığının hukukun üstünlüğünü sağlamakla görevli organlardaki "kent ve çevre haklanna" olan kayıtsızlığın da göstergelennden bin. Nitekım, Recep Tayyip Erdoğan için de bu der- iemede örnekleri verilen çok sayıda hukuka ay- kın imar rantı oyunlan bir kenara bırakılarak ör- neğin mahkemece defalarca iptal edilen İSKİ yö- netmeliğindeki imartalanı maddelerini heryar- gı karanndan sonra yeniden onaylayıp yürürlü- ğe sokmasına bile bir soruşturma açılmadan, sadece Siirt'te okuduğu bir "şnr" yüzünden ada- letın devTeye gırmesı, şımdıkı "demokrasi veöz- gürhıkbderi" imajını elde etmesinde de en güç- lü katkıyı yapmış oldu. 'Kente karşı suç'a destek Oysa, su havzalannı ve ormanlan, "yargıyı at- latarak" imara açmak, gelecek kuşaklara karşı da açık bir "insan haklan ihlaK" olduğu gibi, AKP'nin 3 Kasım 2002 seçımleri öncesinde "ağffcezalar getireceğiz'' dıyerek ilan ettıği prog- ramındaki "kente karşı suçlann" da doruğun- daki bir davranış biçimiydi... EğerzamanındaCumhuriyet Savcdan ve Içiş- leri Bakanlığı, işte bu açık ve mahkemelerce de kanıtlanmış suçlara karşı da "hassashet" gös- terselerdi, Erdoğan şıir okuduğu için değil, "İs- tanbul'a ibadet yerine ihanet ettiği" için yargı- lanacak, bu nedenle de demokrasinin kahrama- nı yerine "siyasi yandaşlannın imar rantı mib- tanı" olarak siyasette yerini alacaktı... Nitekim Erdoğan'ın şimdi "Başbakanhk" gö- revıni de işte o "eski" belediye çizgisıne uygun bir anlayışta sürdürdüğünün son açık kanıtı da yine Formula-1 için seçilen ormanhk araziye "ha- yır" demek yerine, temel atma törenine de ka- tılacak kadar etkin destek vermesidir... Ali Müfıt Gürtuna'nın da "sorumhı" olduğu metropolün yasalarla koruma altına alınmış ye- şilini ve içme suyunu daha da kemirecek böy- lesi bir yer seçimini başından beri engelleme- yen tutumu da geçen 10 yıllık "tslambol" dö- neminin kente karşı "aynı karakteri" taşıdığı- nın yeni bir göstergesi... Çünkü Formula-1 "in yer seçimi, bu kenti "şe- riatm kuşatmasmdaki metropol" yapan ve özel- likle geleceğin güvencesi doğal yaşam alanla- nndaki arazi, imar ve inşaat rantlanndan besle- nerek gelişen "dinci shasal örgütlenme" alan- lan için bir anlamda yeni bir "güvence"... Tıpkı, yasa dışı işgal bölgelerine "yerleşme ldmUği" kazandıran "kaçak camflerin" üst- lendiği misyona benzer bir işlev. Formula-1' in bu yer skandalına da dincilerin siyasal hima- yesini sağlıyor... Bakalım. otomobil fuarlanndaki çıplak man- kenlere göterdikleri tepkiyi de kendi yağma ve iskân alanlannda "devlet destekli komşulan" olacak Formula tesislerindeki benzer fuarlarda gösterecekler mi?.. B İ T T İ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear