23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA -h CUMHURİYET 18 ŞUBAT 2004 ÇARŞAMBA HABERLER Ankara Büyükşehir Belediyesi, ASKİ'nin yaptığı başvurulara yariıt vermeyerek depolarda bekletiyor Afet jeneratörleri Gökçek'eMUSTAFA ÇAKIR ANKARA - Melih Gökçek yönetimindeki ; Ankara Büyükşehir Be- lediyesi, Ankara Su ve Kanalizasyon Idaresi'nin (ASKİ) afetlerde kullanıl- mak üzere aldığı 98 jenera- törü değişik amaçlar için kul- lanıyor. Büyükşehir beledi- yesine 5 kez başvuruda bu- lunarak jeneratörleri iste- yen ASKl'nın "eB boş" kalırkenjeneratörlerin bır bölümünün Büyükşehir Belediyesi'ne ait Al- tınpark'ta bekJetildi- ği öğrenildi. KESK BAŞKANI EVREN: Emekçilerden hükümete muhtıra ALPERTURGUT • KESKGenel BaşkanıSami Evren, AKP'nin kamuoyunu yanıltmak konusunda oldnkça başanlı olduğunu belirtti. • ASKİ, afetlerde kullanılmak üzere alınan 98 jenaratörü Gökçek'ten kurtaramıyor. Büyükşehir belediyesinin 23 Nisan törenlerinde kullanılmak için ASKÎ'den aldığı jeneratörler kurumun bütün başvurulanna karşın geri verilmedi. Jeneratörlerin bir kısmı belediyenin işlerinde kullanıhyor, bir kısmı da depolarda bekletiliyor. Ankara Büyükşehir Belediye- si, 2000 yıhnda ASKİ aracılığıy- la afet malzemeleri aldı. Jenera- tör, çadır, kesicı, su tanklan, ışıl- daklar. battaniye ve kazma gibi doğal afet durumunda kullanıla- cak malzemeler. ASKİ Genel Mü- dürlüğü ambanna yerleşhrildi. Bir süre sonra Ankara Büyük- şehir Belediyesi malzemeler ara- sında bulunanjeneratörleri 23 Ni- san Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları nedeniyle düzenlenen kortej programında TIR dorselerde kullanmak amacıy- la tutanak karşılığında aldı. Am- bardan 58 jeneratör Büyükşehir Belediyesi'ne verildi. Ancak ara- dan geçen yıllara karşın jenera- törler ambara iade edilmedi. İlginç gerekçe Jeneratörlenn geri gelmemesi üzerine ASKl ile Ankara Büyük- şehir Belediyesi Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanlığı arasında ya- zışma trafiği başladı. ASKl 14 Aralık 2001 tarihinde Büyükşehir Belediyesi'nden jeneratörleri iste- di. Ancak Büyükşehir yanıtındaje- neratörlerin araçlar üzerinde mon- teli olduğunu belirterek vereme- yeceğini bildirdi. Bunun üzerine ASKl, 10 Ocak 2002 tarihinde araçlar üzerindeki jeneratörlerin sökülerek gönderil- mesini istedi. Ancak ASKİ bu kez de bir yanıt alamadı. ASKl 24 Ocak 2002 tarihinde bir yazı da- ha yazarak jeneratörlerin ambar müdürlüğüne teslimini istedi. Is- temine yanıt alamayan ASKl, 12 Şubat tarihinde yine baş\r uruda bulundu. Yine olumsuz yanıt alan ASKİ, 11 Mart 2002 tarihinde Elektrik Makine ve Hizmet Daire Başkanı Mehmet Acar ve Genel Müdür Yardımcısı ErolBayrakta- roğlu imzasıyla talebini tekrarladı. Ancak aradan geçen zamana karşın ASKl bu yazıya da bir yanıt alamadı. Jeneratörleri iade etmeyen büyükşehir belediyesi, 11 Nisan 2002 tarihinde 40jeneratörü daha aldı. Bujeneratörlerde bir ara geri getirilmesine karşın yeniden am- bardan çıkanldı. Jeneratörlerin büyükşehir belediyesi tarafından değişik işlerde kulanıldığı belirtilir- ken bir bölümünün de Altınpark'ta bekletildiği öğrenildi. Kamu Emekçilen Sendikalan Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Sami Evren, bugün TBMM'de görüşülecek olan Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasansf nın antmetık olarak geçme olasılığı bulunsa bıle toplumdan geçmeyeceğini belirterek "Mutiaka başaracagız ve başanmız Türkiye'deki deıtıokratikleşmenin önünü açacak" dedi. Gazetemızi zıyaret ederek Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasansf na yönelik eleştirilerini anlatan Sami Evren, TBMM'de önünde bugün toplanacak olan bınlerce emekçinin tasanyla ilgilı tepkılerini ortaya koyacağını anlattı. Tasansı ıle ilgıli kampanyayı 1 yıldır sürdürdüklerini anımsatan Evren. şöyle devam etri: "AKP kamuoyunu yandtmak konusunda oldukça başanh. Şeffafhk, saydamlık vereformgibi kavramlan öne çıkaran bu parti, hiçbir zaman samimi olmadı. Tasannın hazırük sürecinde sermaye tabanh örgütkrle tarüşan AKP, topluma yüzünü dönmedi." Evren, "tuzak" olarak gördükleri yasayı TBMM'den geçirtmeyeceklerini belirterek "Gündeme getirirlerse Meclis localanndan izleyeceğiz. Görüşmeye başlarlarsa eylemlerimiz süreklilik arz edecek. 21 Şubat günü Samsun, Diyarbakır ve Adana'da. 22 Şubat tarihinde ise İstanbuTda bölge mitingleri yapacağız. Etkinlikierimiz yasaya karşı bir kampanya biçiminde devam edecek" dıye konuştu. "N'e tuzak yasa, ne bozuk düzen" sloganının en temel şıarlan olacağına işaret eden E\Ten, şunlan söyledi: "Ankara'da 6 Mart günü toplanacak olan yüz binlerce Itişi, yani halk, AkP'ye muhnra verecek. Bu mücadeleyi uzun soluklu ptonhyoruz. Çerçeve yasa diğer yasal düzenkmekrk gerçek amacma ulaşabilir. Dolayısıyla bu sürec içerisinde sabuîa ve içtenlike kampam anuzı sürdüreceğiz.'" Kampanya sırasındâ kendılenne Türk-İş, DlSK, Tabipler Odası, TMMOB, ADD, Türk Kadınlar Birlıği ile yüzlerce demokratik kitle örgütü ve partinin destek vereceğini söyleyen Evren, halkın bütün kesimlerinı. üniversite çevrelerini, bilim adamlanm, gençliği, kadınlan, köylüleri ve küçük esnafi direnişe davet ettiklerini ifade etti. 1ĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Kamu-Sen'e bağlı sendikalar hükümetin 15 ayını değerlendirdi: 'AKP'de laf çok iş yok'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Kamu-Sen'e bağlı bazı sendikalar, AKP'nin 15 aylık icraatlannı değer- lendirdi ve hükümetin bu süreçte Türkıye'de yaşanan sorunlara çözüm bulamadıgını bildirdi. AKP'nin sa- dece kadrolaşma, kamu çalışanlan- nın mağduriyeti, sosyal devlet olgu- sunun zaafıyeti konula- nnda çok başanlı oldu- ğunu ıfade eden sendika- lar, AKP'nin 15 aylık ik- tidannda, halkın sorun- lanru çözemediğini bil- dirdi. AKP'nin kamu çalı- şanlan, emekçilen, dar gelirlileri mağdur ettiğini vurgulayan sendi- kalann genel başkanlan görüşlerini şöyle dile getirdi: Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan: AKP iktidan eğitim konusunda çok şey söyledi, ancak hiç bir olumlu ış yapmadı. AKP, eğitim emekçilerinin ekonomik ve özlük haklan ile ilgili hiç bir olumlu adım atmanuştır. Liyakat rafa kaldınlmış- hr. AKP iktidan yandaşlannı, yöne- tici konumlanna getirerek tam bir •kadrolaşma harekân' başlatmıştır. .AKP iktidannda eğitim alanında çı- kanlan mevzuatlar, alınan kararlar, yapılan tüm atamalar siyasidir. TÜ- • Sendika yöneticileri tarafından yapılan değerlendirmelerde, AKP'nin sadece kadrolaşma, çalışanlann mağduriyeti ve sosyal devleti ortadan kaldırma konusunda başanlı olduğu belirtildi. BÎTAK'ta ve bilimsel kuruluşlarda yapılan ve yapılmak istenen atama- lar AKP kaynaklıdır ve siyasidir. Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı ÖnderKahved: AKP'nin 15 aylık ik- tidannda, uyguladığı sağlık politi- kalan sonucunda, Türkıye'de sağlık alanında karanlık bir tablo ortaya çıkmıştır. AKP'nin sağlıkta öne sür- düğü politikalar, aldığı kararlar, yap- tığı ve yapmak istediği uygulamalar Türkiye gerçeğinden çok uzaktır. 'Sağhkta Dönüşüm Programı' adı altında Türkiye'ye dayatılmak iste- nen sağlık poh'tikalannın içinde sos- yal devlet olgusunu görememekte- yiz. Yurttaşlarımızın 'ücretsiz, nite- Bkü, eşit' sağlık hizmetı- ne ulaşması en doğal in- sanlık hakkıdır. Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Başkanı Mehmet Ali Baz: AKP iktidara geldiğinde 500 belediye- de çalışanlar maaş ala- mazken bu rakam şu anda 2 bin ci- vanndadır. Yani yüzde 400'lük bir ar- tış var. Birçok belediyede, çalışan- lann sağlık giderleri ödenemiyor. AKP'nin sorunlann çözümü olarak kanunlaştırmayı amaçladığı, Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasansı, Tür- kiye'yi 'fedaratif yapı' tehlikesiyle karşı karşıya bırakacaktır. Izmir Siyasette sürpriz rüzgârlar SERDARKmK tZMÎR - CHP Izmir'de met- ropol belediye başkanlıklan için kıyasıya bir yanş ve pazarlık sü- rüyor. AKP'nin "en önemli he- def" diye tanımladığı Izmir'de, CHP içinde özellıkle metropol ilçelerde yoğun bir mücadele söz konusu. Mücadelenin boyutlan Izmir'i çoktan aştı. Herkes neredeyse tek seçici konumuna gelen Ge- nel Başkan DenizBaykal'ı etki- lemeye çalışıyor. Pazarlıklar salt siyasetle ilgi- li değil. Sözcüğün en geniş an- lamını kapsıyor. Mücadelenin ıki ayağını Izmir Büyükşehir Belediye Başkanı AhmetPiriş- tina ile tl Başkanı Alaattin Yük- sel oluşturuyor. Üçüncü ayak, genel merkez yönetimi. Kulislere göre hpkı genel se- çimlerde olduğu gibi bu kez de genel sekreterle bazı yardımcı- lan, tzmir'deki aday adaylan ko- nusunda karşı karşıya geldi. Yer yer diğer illerde de görülen bu çatışma, îzmir için artık gizle- nemiyor. Örneğin Buca'da Eş- ref Erdem ve Mehmet Sevi- gen'ın görevlendırdıkleri mil- letvekilleri Abdülrezzak Erten ıle EnverÖktem, örgütün pek de sıcak bakmadığı Hüseyin Yü- zer'ın aday gösterilmesi için yo- ğun bir çaba yürütüyor. Asıl önemli mücadele Ko- nak'ta yaşanıyor. Ortaya çıkan aday adaylan hem parride hem de îzmir kamoyunda bir rüzgâr estiremedi. Eski Belediye Baş- kanı Ahmet Sanşuı'la ilgili ge- niş bir tartışma yaşanıyor. Kimi- len Sanşın'ın özelliİde varoş- larda gücü olduğunu savunurken kimileri de beraat ettiği ve affa uğrayan çeşitli yolsuzluklarla il- gili yargılamalan örnek göste- rerek bu durumun partiyi sıkın- tıya sokacağını söylüyor. Piriştina için Konak çok önem- li. Doğal olarak kendisiyle uyum- lu çahşacak bir aday istiyor. Bu- rada Piriştina'nın "Bddeyin, her- kes olumlu karşüayacak" dedi- ği sürpriz isim anlaşıldı. tzfaş Ge- nel Müdürü Dilara Ersözlü, Pi- riştina'nın adayı. Öte yandan aday adaylanndan KadirSinan'a yakın duran Yüksel de Ersöz- lü'ye çekinceli duruyor. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Alman Hıristiyan Demokratlan'nın lideri Angela Merkel'in Türkiye için önesürdüğü "imtiyazlı ortaklık" sö- zü, değişik tepkilere neden oldu. "AB'ye zaten bizi almayacaklar" diye düşünenler, "Bak gördünüz mü, biz size demiştik, bizi AB 'ye al- mayacaklar" diyorlar. "AB 'ye gire- biliriz" diyenler ise Hıristiyan De- mokratlar'ın da Türkiye'yi kabul edebilecek bir noktaya gelmesini olumlu bir durum olarak değerlen- diriyorlar. Alman Hıristiyan Demokratlan, Al- manya'nınmuhafazakârlannın par- tisi. Şu anda kamuoyu yoklamala- nnda birinci parti göriinüyoriar. An- cak daha seçimlere iki yıl var. Bu nedenle 2004 Aralık'ındaTürkiye'ye müzakere tarihi verilip verilmeyece- ğini kararlaştıracaklar arasında Al- man Hıristiyan Demokratlan olma- yacak. Almanya'da şu anda iktidar- da olan Sosyal Demokrat-Yeşiller koalisyonu, son dönemde Türki- ye'yetarih verilmesinden yana birtu- tum içinde. Alman Hıristiyan Demokratlan ve Türkiye İlginç bir paradoks yaşıyoruz. Av- rupa'nın solculan Türkİye'ye daha ya- kın davranırken, Avrupa'nın sağcı- ları daha mesafeli ve olumsuz bir tutum içindeler. Uzun süreden beri böyle bir aynm yaşanıyor. Türkiye'de isekendisini "muhafazakârdemok- rat" olarak tanımlayan bir siyasi par- ti hükümet ediyor. AKP, Hıristiyan Demokratlar'ın içinde bulunduğu bir siyasi biriiğe girmek için başvuruda bulunuyor. Kabul edilirse Avrupasa- ğı içinde yer alacaklar. Avrupa'daki sağ birlik içinde yer almak isteyen "muhafazakâr de- mokrat" AKP'nin eğilimi AB'ye gir- mek. Bu amaçla yoğun bir çaba sarf ediyor. Uyum yasaları çıkanyor. Ya- ni Türkiye'deki sağcı parti ile AB içindeki solcu partiler birbirine da- ha yakın bir yerde duruyorlar. Tür- kiye'deki sosyal demokrat parti ile Avrupa sağı da acaba birbirine da- ha yakın bir tutum içinde diyebilir mi- yiz? Türkiye'de sosyal demokratla- nn son dönemde izledikleri siyasi çizgi insanın kafasında sorular ya- ratıyor. Onların AB konusunda is- tekli olmadıklan gibi bir izlenim edi- niyoruz. Türkiye'deki siyasi açma- zın belki de en önemli nedenlerin- den birisi bu. Sosyal demokrarJar, de- mokrasi mücadelesini bırakmış bir hava içindeler. Tabii bu Türkiye'nin geleceği açı- sından çok riskli bir durum yaratıyor. Solu olmayan, solu değişime ön- deriik edecek bir yetenek göstere- meyen bir ülke, bu sorunlann altın- dan zor kalkar. • • • Aslında, Türkiye - AB ilişkileri açı- sından ilginç başka noktalar da dik- kat çekiyor. Alman Hıristiyan De- mokratlan'nın "imtiyazlı ortaklık" önerisine Alman Yeşiller Partisi'nin önderlerinden Claudia Roth tepki göstererek şunlan söyledi: "Sade- ce Türkiye değil, AB de sorumluluk- larüstlenmiştir. Türkiye üyelik kriter- lerini yerine getirirse müzakereler başlamalıdır. Türkiye'dekireformlar, AB inandıncı birperspektif sundu- ğu için başlamıştır. Türkiye'yi ikinci sınıflılığa itmek yapıcı olmayacak ve reform sürecini de olumsuz et- kileyecektir." Hatırlarsınız, Clauida Roth, daha önceleri Türkiye'deki insan haklan ihlalleri konusunda yaptığı eleştiri- leryüzünden zaman zaman ağır ha- karetlere uğramıştı. Hatta, bir Ba- kan'ın hakareti üzerine açtığı haka- ret davasını kazanmış ve kazandığı parayı Türkiye'deki kadın örgütleri- ne bağışlamıştı. Avrupa'nın solcu- lan, Türkiye'deki demokrasi ve in- san haklan konusunda hep eleştiri- ci bir tutum aldılar. Muhafazakârlar ise bu konularda pek seslerini çıkar- madılar. Iş Türkiye'nin üyeliğine gelince durum değişti, eleştirenler daha sı- cak bir tutum sergilediler. İnsan, aynı duyarlılığın Türkiye'deki sol- cular içinde de olmasını bekliyor. ör- neğin muhalefetteki sosyal demok- rat parti, Türkiye'de özgürlükler ve insan haklan konusunda etkili bir du- yarlılık sergilese daha doğru olmaz mı? • • • Angela Merkel'in açıklaması, Tür- kiye'nin AB üyeliğinin AB'yi iyice sı- kıştırdığını da gözler önüne seriyor. Düne kadar hiçbir şekilde Türkiye'yi istemediklerini söyleyen Alman Hı- ristiyan Demokratlan'nın şimdi do- laylı bir kabule hazırtandıklan görü- lüyor. Bu açıklamadan, Türkiye'nin geçmişe göre epeyce mesafe aldı- ğı da ortaya çıkıyor. Zaman daraldıkça, bu tartışmalar daha da ilginç boyutlar kazanacak. Tabii bu arada Kıbns'ın kaderi, bu sü- reci etkilemeye devam edecek. G L O B A L P O L İ T İ K L T T Ü R ERGİN YILDIZOĞLU Birileri Bize Yalan Söylüyor Pazartesi günü, Cumhuriyet'te yer alan habere göre Türkiye dünyanın en riskli 4. ülkesi. Türkiye'de medyanın ülke ekonomisinde ve dış ilişkilerde "bü- yük başan" hikâyeleri anlattığı bir dönemde, küre- sel kapitalizmin önemli araştırma kurumlanndan Economist Intelligence Unrt'in (EIU), Türkiye'nin, Irak, Arjantin ve Venezüella'dan sonra, dünyanın en riskli ülkesi olduğunu söylemesi garip. Baştan dördüncü olmak... EIU, ülkeleri, siyasi yapılanna, ekonomi politika- lanna (döviz kuru riski, özelleştirme vb..) ve banka sistemine bakarak değerlendiriyor. En riskli gördü- ğü ülkeye 100, en az riskli gördüğü ülkeye sıfır pu- an veriyor. Diğer taraftan bir ülkenin durumunu de- ğeriendirirken aldığı puanın yani sıra genel sıralama- daki yerine de bakmak gerekiyor. The Economist'te yayımlanan değerlendirme, Tür- kiye'yi, 60'ın üstünde bir puanla, 4. sıraya koymuş. Birinci sıradaki Irak'ın puanı 10O'e, ikinci sıradaki Ar- jantin'inki 80'e yakın; Venezüella'nınki de 60'ın üs- tünde. Bu ülkelerden Irak'ta açık işgal ve kanlı bir direniş var. Su, elektrik, sağlık, eğitim haberleşme gibi altyapı hizmetleri hâlâ normale dönmedi. Istik- rar, bir yana olağan anlamda bir ekonomik yaşam- dan söz etmek olanaksız. Arjantin ise büyük bir eko- nomik çöküş yaşadı. Ancak hâlâ toparianma nok- tasından çok uzak. The Economist de zaten, Irak ve Arjantin'in yabancı yatınmcılar açısından aynı dere- cede riskli olduğunu yazıyor. Üçüncü sıradaki Ve- nezüella'da küreselleşmecilerin nefret nesnesi, ABD destekli bir darbe girişimine rağmen ayakta kalma- yı başaran, Chavez iktidarda. Chavez'in toplumsal desteği halkçı politikalanndan dolayı hâlâ çok güç- lü. Türkiye'den sonra,' 'daha az riskli" ülke olarak sı- rasıyla Endonezya, Kolombiya ve Filipinler geliyor. Endonezya'da Aceh bölgesinde, Filipinler'de Müs- lüman gerilla hareketine, Kokvnbiya'da solcu FARC'ye karşı, farklı yoğunluklarda da ABD'nin de katılımıy- la bir iç savaş sürüyor. Kolombiya aynı zamanda dünya kokain üretiminin merkezi; uyuşturucu kar- telleri (mafya) kimi kentleri doğrudan yönetiyor. Işte Türkiye böyle bir listede, bu ülkelerden daha riskli bir ülke olarak dördüncü sırada. The Economist'e göre, Irak'la Arjantin aynı derecederiskliolduğu için de aslında 3. sırada! 2000'den 2004'e AKP hükümeti halen medyanın sevgilisi. Tayip Bey, ABD ve Avrupa'da, geçen 15 yılın en çok be- nimsenen TC Başbakanı. Yurtdışına çıktığında, pay- laşılamıyor; konferans, demeç, söyleşi derken.. ade- ta diplomatiktoplantı yapmaya vakit bulamıyor. Ama Türkiye yine Kolombiya'dan ve Endonezya'dan da- hariskliülke. Haksızlık etmeyelim, belki de AKP hü- kümeti döneminde Türkiye'nin genel sıralama için- deki yerinde bir iyileşme olmuştur. The Economist'te yılın başında yayımlanan ülke riski tablolanna, 2000 yılından bu yana bakınca şöy- le bir manzarayla karşılaşıyoruz. (2004 ve 2000 tab- lolannın altında ElU'nun imzası var; 2001, 2002, 2003 tablolannın altında ise Lehman Brothers im- zası. Ancak, The Economist'in bunlan aynı bölüm- de yayımlamış olmasından, sıralamalarla puanla- manın benzer biçimde sunulmasından hareketle karşılaştınlabilir olduklannı varsayabiliriz) 2000 so- nunda, Türkrye'nin puanı 55-60 arasında, yeri de 9. sırada. Diğer bir deyişle ElU'nun risk anal'ızine gö- re, 2004 Türkiyesi yabancı yatınmcılar açısından, 2000'e göre çok dahariskli(ekonomik ve siyasi açı- dan daha az istikrariı) bir ülke. Lehman Brothers (LB) tablolannı bu görüntüye eklersek, 2002'de Tür- kiye 50-55 arası bir puanla 7. sırada. LB, Türkiye'nin durumunda 2001 'e göre az da olsa bir iyileşme sap- tıyor. LB'nin 2003 tablosu Türkiye'nin durumunun 2002'ye göre kötüleşerek puanı 60'a yaklaşınken genel sıralamadaki yerinin 12'ye indiğini gösteriyor. Tablolann tümüne birden bakınca da Türkiye'nin yabancı sermaye açısından risk oranının 2000'den bu yana kötüleştiğini, 2002'de(?!) biraz azaldıktan sonra yeniden yükselerek bugünkü vahim durumu- na ulaştığı görülüyor. Vahim çünkü EIU, hızla artan cari açığa, dış borç ödeme yükü ve TL üzerindeki baskılara bakarak yılın ikinci yansında bir mali kriz bekliyor. Birileri bize yalan söylüyor, ama kim? KURT-PBV kuruhıyor • DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır'da Kürtçe çalışmalan olan yazarlar bir araya gelerek Diyarbakır KÜRT-PEN Derneği'ni kuruyor. Edip Polat, Suzan Samancı, Sami Tan, Arjen An, Serkeft Botan, Yulduz Çakar ve Sedat Yurttaş'tan oluşan Diyarbakır KÜRT-PEN Derneği Kuruluş Komitesi'nce yapılan yazılı açıklamada, amaçlannın her kültüre, her dile ve her sanata sahip çıkmak olduğu vurgulandı. Açıklamada "Kuruluşumuz, Türkrye'nin AB süreci içinde aülan pratik adrnılarm bir ifadesi olarak Ortadoğu'da insani olan her türlü geiişmeye ve demokratik adıma destek vermektedir" denildi. Seçimler öncesinde İran'ı merak edenler için... • Kim kimdir? • Muhafazakâriar iktidan hangi araçlarla ellerinde tutuyorlar? • Reformcuların gücü nereden geliyor? • İran'ın geleceği neolacak? Yeni çıktı İRAN'DAKİ MÜCADELENİN PERDE ARKASI Cendat Yavınları Tel: 0212 512 33 86
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear