23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYCT 21 KASIM 2004 PAZAR HABERLER DUNYADABUGUN ALİSİKMEN Futbol Üzerine Kara Çerçeveli Bir Yan Sevgili, Dün Rıdvan Dilmen'in Milliyet'teki yazısını oku- yunca çok sevindim. "Demek ki" diye düşündüm, "futbolun beni gittikçe irkiltmesi, dünyaya kara göz- lüklerie baktığım için değilmiş. Baksana, Rıdvan gi- bi bir futbol adamı bile zaman zaman aynı duyguya kapılabiliyormuş". Futbolun beni bu denli irkiltmesi, onu salt bir top- lum afyonu olarakgörmemden kaynaklanmıyor. Çün- kü çok şükür Allah'a, insanın her şeye ve bu arada ka- çınılmaz olarak yaşamın bütününe ve tabii ki kendisi- ne de yabancılaşmaya başladığı btı küreselleşen dün- yada, her gün yeni yeni afyonlar bulunuyor; star ya- nşmalan, "BiriBiziGözetliyor", "GeHnimOlurmusun?", "Size Anne Diyebilir miyim?" türünden, mesleği ar- tık toplumsal budalalığı gözlemek ve sömürmek olan uzmanlartarafından yaratılmış (Hemen belirteyim, bu ahmaklık abideleri de orijinal değil, Batı toplumsal bu- dalahklannın toplumumuza uyartanmalarıdır) prog- ramlar bu işlevi futboldan çok daha kaba bir şekilde, çok daha az estetik bir biçemle yerine getiriyorlar. Futbolun hiç olmazsa dahafazla estetiği ve geçmiş- ten kalma, sporu andırır bir yanı var hâlâ. "Sporu andınr" diyorum, çünkü futbol artık bir spor değil, birgösteri sanayii dalıdır. Gittikçe artan ölçüde, bir yandan sirki, bir yandan gladyatör dövüşünü an- dırmaya başladı. Ama ne olduğunu bilir de ona göre seyrederseniz mesele yok. Hani insanı gözyaşına boğan filmlervarya, onlargi- bi. Eğer onlann gerçek olmadıklannı bilir de "Takma kafana, bu birkurgu" diye bakarsanız olaya, fazla za- ran olmuyor. • • • Doğrusunu istersen, doksan dakikalık bir maç için çeşrtli kanallarda, bilmem kaç doksan dakika geyik mu- habbeti yapılması da (Tabii geyik muhabbetinin öte- sine geçip düzgün analizlerden oluşan eleştiri ve yo- rumlar da yok degil; nitekim Rıdvan Dilmen bunlan ya- panlardan biri) o kadar canımı sıkmıyor. Ne de olsa TV'ler, zaping aleti çıkalı beri daha demokratik oldu- lar; basarsın düğmeye, geçersin başka bir yere ya da karartırsın ekranı. Hakan Şükür fotoğraflannda somutlaşan, mafya- tarikat kıskacı içindeki futbol yıldızlanna bakarak su- çu futbola yüklemek de yanlış. Son tahlilde finans dünyamız da, siyaset âlemimiz de aynı kıskaç içinde değil mi? Şike konusuna gelince... Politikaya, ihaleye, hatta kimi zaman kimi kurnazlann çıkar hesaplanyla ibade- te bile şike kanştınlmıyor mu? Beni futboldan soğutmaya başlayan (Herhalde he- nüz buz kesmiyorum ki zaman zaman TV'den maç- lan izliyorum yine de), toplumun futbola esareti ve bu konudaki olağanüstü cehaleti. Cahil adam, sonucu doğuran koşullan irdeleyecek, yapılan yanlışiarı nesnel bir biçimde sıralayacak yer- de, hemen bir sorumlu arayıp başansızlık halinde "Vur abalıya" diyerek yenilen gladyatörün seyirci isteğiyle öldürülmesi misali kelle istemeye başlıyor. • • • Doğrusunu istersen, o temelsizşişinmeler karşısm- da duyduğum tepkiden olsa gerek, kahkahayla kar- şıladığım son Ukrayna yenilgisinden sonra da aynı şey oldu. Herkes hemen Ersun Yanal'ın kellestni istemeye ko- yuldu. Tartışmalar, maçtan çok önce, Hakan Şükür'ün Ya- nal tarafından kadro dışı bırakılmasıyla, "korkak!", "yalancı!" sıfatlannın fazlaca kullanıldığı nezih bir dü- zeyde başlamıştı bile... TV'nin çok berrak olmayan ses düzeni ve stadın gü- rüttüsü içinde Ukrayna golleri gelmeye başladığında tribünlerdeki tezahüratı net olarak duyamıyordum, ama ne söylendiğini, ne söylenebileceğıni gayet iyi tah- min edebiliyordum: "Hakan Şükür!.. Hakan Şükür!.. Yanal istifa!.. Ya- nal istifa!.." Ne yapsındı ki Yanal? Avrupa'da çok başanlı performans gösteren yıldız- lanna karşın sahadaki takım, tribündeki toplumun ta- kımıydı. Peki, sahadakiler başansızdılar da tribünler çok mu başanlıydı? Ukrayna Ulusal Marşı çahnırken çirkin tezahüratta bulunan, gerekli saygıyı gösteremeyen stat, kendi ulu- sal marşını da maskaraya çevirip söylememiş miydi? Hâlâ şu marş çalınırken hopariörlerden yüksek ses- le bir koro tarafından dogru dürüst seslendirilmesinin ve seyircinin de kakafoniye çevirmeden, mınldana- rak katılmasının yolu neden bulunamıyordu? Bir dakikalık saygı duruşunu bile yapamayacak ka- dar ilkel olan seyirci, hangi hakla kendisini temsil eden takımdan gelişmiş bir futbol bekleyebilirdi ki? Sahaya yabancı madde atmamayı ögrenememiş bir toplumun takımından ne beklenebilirdi ki? Bütün bunlan gördükten sonra, yenilgiye hiç üzül- mediğimi, hatta kahkahayla güldüğümü söylemeli- yim. Hani bir laf vardır, "Kenanna bak bezini ai/anasına bakkızını al" diye. Işte bizimki de o misal; "Seyircisine bak/sonucunu al". asirmen « cumhuriyet.com.tr Sarıgül'ün disipline sevki •• • Oymen: Iddialun görmezden gelemezdikORDU(Cumhuriyet) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öy- men, yolsuzluk yaptığı iddıalanyla parti disiplin kuruluna sevk edilen Şiş- li Belediye Başkanı Mustafa Sartgül hakkın- da yeni belgelerin orta- ya çıktığını söyledı. Öy- men, "Bunlan görme- mezlikten gelmek asu- nua inkâretmekanbmı- nageUrdTdedı. Ordu'da CHP il bına- sındabasın toplantısı dü- zenleyen Oymen, San- gül'ün disiplin kurulu- na sevk edılmesınin al- tında sıyası faalıyetleri- nin yatmadığını savun- du. Oymen şöylekonuş- tu: "Hem İçişleriBakan- bğu hem parti müfettiş- lerinden oluşan komis- yon ciddi olan iddialar konusundabirrapor ha- zıriadı Eğer SangüTün vobuziuklannagözyuın- saydık bize 'Hükümeti eleştinyorsunuz, eksik- liklerini söylüyorsunuz ama kendi insanınızın olumsuzluğu olduğun- da üstünü örtüyorsunuz' demeyecekler miydi? Partimüfetnşlerirnizİçiş- leriBakanhğı müfettişle- rininbulamadıgıbazıbd- gelere de lüaşmıştır. tn- celedik ve ciddi iddialar olduğunu gördük" Mersin mitingine 30 bini aşkın kişi katıldı, CHP bayraklannın dalgalandığı alanda Baykal'a tepki vardı Sangül sandıkistediNAZMt AKDAĞ / ABÎDtN YAĞMUR MERSİN -Mersin'de yaklaşık 30 bıni aşkın kişiye seslenen Şişli Belediye Baş- kanı Mustafa Sangül, CHP Genel Baş- kanı Deniz BaykaJla kurultayda hesapla- şacağını belııîerek "Sayın Baykal gücün y«tiyorsa,viireğnıvarsa,deınokra$iyeina- nıyorsan ya herro ya merro" dedi. San- gül, noter huzurunda il merkezlerinde kurulacak sandıkJarda CHP Genel Baş- kanı'nın kim olacağının halka sorulma- sını da önerdi. CHP'den ihraç istemiyle yüksek disip- lin kuruluna sevk edilen Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sangül'ün merakla bek- lenen Mersin mitıngi, dün Metropol Mi- ting Alanı'nda yaklaşık 30 bini aşkın ki- şinin katılımıyla gerçekleşti. Mitinge Mer- sin ve ılçelerinin yanı sıra Mardin, Hatay, Adana, Adıyaman. Antalya. Çorum, Yoz- gat. Kocaeli, Bitlıs, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa'dan çok sayıda partili katıldı. Mitinge CHP mıllefvekıLlen SefaSirmen, Muharrem Toprak,AhmetGüryüz Keten- ci, Zfibeyir Amber. Hasan Aydln. Muzaf- fer Kurrulmuşoğlu, Mehmet Tomanbay, 0 doğan Kaplan,HüseyinÖzcan,Ersoy Bu- hıt, Türan Tüysüz, Vedat Melik, Muhar- rem Eskiyapan. Nejat Bekkr, İsnıail De- ğerli, Feridun Ayvazoglu'nun yanı sıra Onur Kumbaracıbaşı, Sabri Ergul ve Ad- nan Keskin'in de aralannda bulunduğu 17 eski milletvekıli katıldı •CHP halktan koparılamaz' Sıyasette ve ekonomıde yeni kurallarya- ratmak için yola çıktıklannı belirten Sa- ngül, "BizJer bu ülkenin Türkleri, Kürt- leri, Lazlan, Alevileri Sünnileri, Runıla- nyız. Bizbu vatanın insanL Türkiye Cum- huriyeti'nin >urttaşı\ız. Banş içinde kar- deşçe yaşamak istiyoruz" diye konuştu. Koltuğa sanlanlann halk hareketinden rahatsız olduğunu ıfade eden Sangül şun- lan söyledi "Bizekarşı yapılan karalama kampanyası halkın duvanna çarpü.Bana yönelik karalamalann başka yerierden gebnesini beklerdim. Ama yıllarca yol ar- kadaşhğı yapbğımız kişilerden bekîemez- dim. CHP yönetimi bana karşı harcadığı enerjiyi AKP'ye karşı harcasay dı bugün iktidarohırduk. İktidarianuğrunaevlat- lannı feda eden sultanlar devrinin Cum- huriyetle birh'kte kapandığını sanıyordum. Mustafa Kemal *in partisi suhanlann par- tisi olamaz. Diktatöıierin partisi olamazT CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın, mi- tingde CHP bayraklannın kullanılmama- sı için Mersin Valiliği'ne yazı yazdığını anımsatan Sangül. "Alnokhalkmdır.CHP bayTağını taşunak için CHP'de kayıtfa üye ohnak gerekmez. Onemli olan o bayrağı düşürmemek. Şimdi o sandıklardan alıp CHPbayragını Ankara'da Başbakanfak'ın burçlanna dikeceğjz" dedi. Sosyal demokratlann 54 yıldır süren iktidar özleminı sona erdirmek için yola çıktıklannı vurgulayan Sangül, "Parti içindedemokrasiuygulayamayanlar. ülke- dedemokrasiyi nasü uygulayBcaklar? Bay- kal'm köhnemiş ağıı toplan. baronlan be- niyohımdandöndüremez" diye konuştu. Halk. Baykal derse slzlnlevlm' Dünyanın en büyük demokratik örgü- tünü yaratmayı hedeflediklerini anlatan Sangül şöyle devam etti: "Sayjn Baykal sen korktun, çelondin. Altan Ö>men gi- bi, Murat Karayalçın gibi değerleri ke- narda bırakün. Ben sos>al demokratlann alacağı en yüksek oyıı vaat edi\ orum. Bu tşin sonu yok. Saym Ba\kalyahern)ya mer- ro. Gücün \arsa, yüregin varsa, demok- rasiye inamyorsan ya herroya merro, kaç- tiğın yere kadar seni ko\ala>acağım. Ku- rultayda hesap soracağım. Baykal'a öne- rim şudur. Tarâfsız noterierhuzurunda şe- hir merkezlerinde sandık kuralım. Halİa- tnızBaykal diyorsa ben de si/ink\im. Ama halkımız aksini söylerse gereğini yapın." IZLENtM CHP kendi seçmenini de atacak AYŞEYILDIRIM CÜLÜ DALINDAN KOPARTAMAYACAKLAR - Sangül'ün Mersin nüüngi on binlerin kaühmıyla gerçekleşti. Miting alanı da Baykal'a yönelik tepkileri dfle getiren afişlerle doluydu: "Parti içi diktatöriüğe son", "Denizler aktu geçti, kurudu vakti", "Gülü dahndan kopartamayacaklar", "Tayyip-Baykal el ele, Sosyal demokratlar Sangül'e", "Türkiye'yi ve Antafya'yı AKP'ye testim eden Baykal, partiyi bize bffak", "Halk gider Mersin'e, Baykal gider tersine". (Fotoğraf: AA) Avrupalı sosyalistler, CHP yönetiminin Sangül kararmdan rahatsız 6 Yargıkaraıı olmah9 A\TIAN ŞtMŞEK ANKARA - CHP yönetiminin Şişli Belediye Başkanı Mustafa SanguTü kesin ihraç istemiyle disipline sevk etmesi, Avrupalı sosyalistler tarafından da incelemeye alındı. Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz un. hafta başında Ankara'ya yapacağı ziyaret öncesinde CHP Merkez Yürütme Kurulu'nun Sangül raporunu ekibine incelettiği öğrenildi. Schulz'a yakın kaynaklar, yargı karan olmadan Sangül'ün partiden ihraç edilmek istenmesinin Avrupalı sosyal demokrat partilerin pratiğinde olmayan bir uygulama olduğunu ve hoşnutsuzluk yarartığuıı kaydettiler. Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz, salı günü beraberinde geniş bir parlamenter heyetiyle Ankara'ya geliyor. AB"nin Türkiye ile • Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz, Türkiye ziyaretinden önce CHP Genel Merkezi'nin Sangül raporunu inceletti. üyelik müzakerelerine geçme konusunda karar alacağı 17 Aralık zirvesi öncesinde Ankara'yı ziyaret edecek olan sosyalistler, Türkiye ile müzakerelerin başlamasına desteklerini açıklayacaklar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edecek olan Schulz'un Ankara temaslannın önemli bir diğer ayağını CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüşme oluşturacak. Schulz'a yakın kaynakJar, Türkiye'de iktidarda görmek istedikleri CHP'nin içınde yaşanan tartışmalan yakından izlediklerini belirtirken Sangül olayının rahatsızhğa neden olduğAınu kaydettiler. Belediye başkanlan hakkında çok çeşıtli ıddialann ortaya atılabildiğine işaret eden kaynaklar. bunlara ilişkın bir yargı karan olmadan partiden kesin ihraç istenmesinin Avrupah sosyal demokratlann anlayışına ve pratiğine uygun olmadığını kaydettiler. MERSİN -CHP Genel Merkezi'nin ya- sak girişimi ters tepti, Mersin'de CHP'li seçmen "inadına' altı oklu parti bayrağı- nı dalgalandırdı. Biryandan da herkes bir- birine sonıyordu; "Bizi de ihraç ederler mi?" Günlerdir beklenen Mersin mitingine, §işli Belediye Başkanı Mustafa Sangül'ün kendisine yönelik yolsuzluk ıddialanna vereceği yanıttan çok, genel merkezin ya- saklama girişimi damgasını vurdu. Istan- bul'dan bazı muhalıf milletvekilleriyle bir- likte Adana'ya giden Sangürün eşı Ay- lin Kotil Sangül de yakasına büyük bir al- tı ok bayrağı takmıştı. 'Bana daha vasak gelmedi' Aylin Kotıl Sangül, "Sirideatnıasmlar" diyenlere u BanadahayasakgdmedL Ama isterlerse atsınlar, atana kadar takacağun" yanıtını veriyordu. 19 muhalif mılletveki- lı, eski ve yeni mılletvekilleri ve belediye başkanlan, yakalannda CHP rozetleriyle Mersin'deydıler. Şanlıurfa'dan. Burdur'dan, Fatsa'dan, Mardin'den on bınlerce CHP'li meydanı doldurmuştu. Baykal ve ekibinin partiden uzaklaştırmaya çalıştığı muha- lefet hareketinin, -yolsuzluk dosyasT ve "yasaldar" nedeniyle daha da güçlendiği- ni gösteriyordu alan. Mustafa Sangül de bu konudaki yo- rumlara, "Kamuoyu araştirmacılan da milyonlarca dolar\ersc> din bö\1e bir kam- panya yapamazdın djyorlar" diyerek des- tek venyordu. Muhalıf milktvekillerin- den AhmetGüryüzKetenci, "Siayineata- caklar" diyenlere "Siyasetin üç ayağıvar- du-; söylem, gözlem, e\ lenı. Biz gözlem ya- pıyoruz. Neye dayandu*arak disipline ve- recekler bibnhorum. Bizyenipartikurma- yacağızvepartünizdendegitmeyeceğiz. O gidecek. Böyle bir adamın nasıl olup da 25 yıldır Türkiye siyasetinde yer aldığuu an- layanuyorum" diyerek Baykal'a olan tep- kisini dile getiriyordu. Muzaffer Kurtulmuşoğhı da "köprüle- ri çoktan atnğmı" belirterek disiplin ve ihraç cezalanndan çekınmediğini açık açık ifade ediyordu. Kurtulmuşoğlu, "Bizaül- maktan korkmuyoruz. Parti yönetimin- deki bazı arkadaşlar korkuyor. Eğer par- tiden aynhrsak aç kahnz diye bakıyoriar." diyordu. Köroğlu' türküsüvle geldi Adana Havaalanf nda Sangül ve yarun- dakilen karşılayanlar arasındayer alan es- ki DÎSK. Genel Başkanı ve eski milletve- kili Rıdvan Budak da "Zar zor partiye üye olduk, yine atacaklar" diyerek yasak girişimini eleştiriyordu. Adana Havaala- nı'nda coşkulu bir törenle karşılanan Sa- ngül, yasak nedeniyle eline CHP bayrağı yerine Türk bayrağı alarak topluluğu se- lamladı. "Benden zorla bir Köroğlu yaratacak- lar" diyen Sangül, miting meydaruna da "Köroğlu'' türküsüyle girdi. Mitingin su- nuculuğunu yapan MesutMertcan da Bay- kal'ın artık gitmesi gerektığını söylüyor- du: "CHP'yiAtatürkkurdu.Onunilkeleri alti okoldu. Ama şimdi o oklar tekerteker yüreğimize saplamyor. Yıllardır 'Baykal' dedik, ama Hep kal" demedik. Baykal gjdecek, Sangül gelecek." IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Felluce'de camideki yaralıyı öldü- ren ABD askerinin görüntüsü bir te- sadüf olabilir miydi? Geçen gün bir ga- zeteci arkadaşımız (Doğan Tılıç, Bir- gün gazetesi), Felluce'deki olaylar ko- nusunda şöyle bir hesap yapmıştı: "Resmi açıklamalara göre ölen ABD askeri 40 civarında, yaralı sayısı ise 300. Amerikalılar söz konusu olunca, yaralı sayısı ölü sayısının ortalama 5 misli oluyor. öyleyse 1600 direnişçi- nin ötdürüldüğü Felluce'de 4 bin ka- dar yaralı nerede?" Doğan'ın dikkat çektiği gerçek, ca- mide kafasına kurşun sıkılan yaralı olayında ortaya çıkıyor. Yani ABD'Iİ- leryaralılan öldürüyorlar. Bunu bütün dünya biliyor. Tabii, ABD işgaline öf- ke duyan fslam dünyası da bunlan bi- liyor ve görüyor. Bu görüntüler, Islam dünyasında derin travmalara neden oluyor. Bunları seyreden o dünyadan gelecek şiddet tepkilerini, işte bu tab- lo içinde anlamak gerekiyor. Ingilizlerin ünlü Guardian gazetesi, Gilles Keppel'in yeni kitabından alın- tılar yapan bir makale yayımladı. Si- îslamiyet ve Avrupa mon Tisdall imzalı makale, "Cihadın 3. aşaması başladı" saptamasına dik- kat çekiyor. Bu makalede cihadın 3. aşaması olarak gösterilen yer Avrupa. Avrupa'daki Müslüman azınlıklann şimdi yeni hedef olduğu söyteniyor. Keppel'in, kitabında şunlan yazdığı aktanlıyor: "Bundan böyle savaşlar Filistin'de, Irak'ta değil, Londra, Pa- ris ve diğerAvrupa kentlehnin mümin varoşlannda verilecek." Tabii bu tahlil, sıradan bir kişinin tahlili değil. islam dünyasını iyi tanı- yan Batılı bir gazetecinin saptama- ları. Zaten söylediklerini doğrulaya- cak bir dizi olayı da yaşıyoruz. Hol- landa'da sinemacı Theo van Gogh'un öldünülmesiyle başlayan olaylann hızla yaygınlaşması ve Müs- lüman topluluklan hedef alması kor- ku verici. Hollanda gibi, gelişmiş, si- vil toplumun güçlü olduğu, uygar bir ülkede olanlan görünce "Ya diğer ül- kelerde neler olabilir" sorusu gün- deme geliyor. Alman Yeşiller Partisi'nden Hans Christian Ströble'nin, Müslümanla- nn resmi bayram günlerinde tatil yap- malannı önermesi de Avrupa içinde- ki arayışlan ve tartışmalan gözler önü- ne seriyor. Almanya'da 3 milyondan fazla Müslüman yaşıyor. Fransa'da da oldukçayüksek oranda Müslüma- nın olduğunu biliyoruz. Kıtanın büyük ülkelerinin hepsinde ciddi bir Müslü- man kitle yaşıyor. Felluce'deki görüntülerin onlan et- kilemediği söylenebilir mi? Avrupa ül- kelerindeki Müslümanlar arasında tıp- kı Irak'ta ya da Filistin'de olduğu gibi şiddete eğilimli birdüşüncenin geliş- mediği söylenebilir mi? Işte Ispan- ya'da olanlar... Işte Hollanda'daki ci- nayet... Avrupa'daki Müslüman top- lulukları, Avrupalılarla pek iç içe yaşa- mıyorlar. Kültürfarklılıklan, yoksulluk, eğitimsizlik, onları kendi içlerine ka- panık hale getiriyor. Avrupa'nın yok- sul semtlerinde Müslüman gettolan oluşuyor. Müslümanlar, Avrupa'nın alt sınrfla- rını oluşturuyorlar. Avrupa'da yaşa- dıklan toplumlarla diyalog kuramasa- lar da, onlara öfkelenseler de, islami- yet adına yapılan terör eylemlerini onaylamıyorlar, bundan korku duyu- yorlar. Çünkü biliyorlar ki islamiyet adına yapılan terör, sonunda gelip on- lan vuracak. Hollanda'dayaşananlar bunun kanrtı. • • • Şurası da bir gerçek ki Filistin ve Irak'taki olaylar bu şekilde devam ederse Avrupa'da yaşayan Müslü- manlann yaşamı daha da zoriaşacak. Gilles Keppel'in kitabını okumadım, an- cak yaptığı saptama önemli, terör Av- rupa'ya sıçrayabilir ya da sıçratılabi- lir. Aslında Avrupa'daki birçok siyaset- çi bu tehlikenin farkında. Geçen yıl Almanya hükümetinin davetiyle bir grup akademisyen, gazeteci, araştır- macı Almanya'daki dini kurumlan zi- yaret etmiştik. Alman yetkililer, başör- tüsü dahil Müslüman toplumunun so- runlanna daha ciddi eğilmeye karar vermişlerdi. Bu konuda özel daireler oluştuımuşlar, uzmanlar görevlendir- mişlerdi. Hollanda'da olaylann büyümesi üze- rine, basına bazı yasaklann getirile- ceğinden söz ediliyor. Hollanda Ada- let Bakanhğı, 1932 yılında haztrlanan "nefret ve kin dolu" yayınlara yasak getiren ve "küfür yasası" olarak bili- nen yasanın yeniden yürüriüğe girme- si çahşmalannı başlattığını açıkladı. • • • Sonuç olarak Felluce'de olanlar ora- da kalmıyor, bütün insanlığın vicda- nında derin yaralar açıyor. Bush'un ye- niden seçilmesiyle başlayan süreç, bütün dünyayı olduğu gibi Avrupa'yı da tehdit ediyor. Dünya, bir önemli hesaplaşma içine daha giriyor. Ya Bush ve adamlarının istediği olacak ve dünya savaş ortamına sürüklenecek ya da banş isteyen güçler bu belanın üstesinden gelecekler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear