Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 2004 CUMA
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Putin'iıı 'Bombası!'
Bomba önceki gün patladı.
Rusya'nın yeni Çar'ı Vladimir
Putin, çok gelişrniş, benzeri kim-
senin elinde olmayan ve bun-
dan böyle de olmasına olanak
bulunmayan, yeni bir nükleer
bomba geliştirdiklerini, silahın
2005 te "hizmete!" hazır olaca-
ğını açıkladı.
Rusya Devtet Başkanı'nın açtk-
lamasının tam anlamıyla kime
yönelik olduğu tartışılacaktır
Burada iki nokta dikkati çeki-
yor: Rusya bugünkü haliyle ye-
ni bir dehşet dengesi oluştuaıp
Sovyetler'in çöküşünden 15 yıl
sonra sahneye t>ir kez daha "ikin-
ci süper güç" olarak çıkma ola-
nağına sahip mi?
Bu soruya "eı/ef" yanıtını ver-
mek çok güçtür.
Ikincisi, 21. yüzyılda, başkala-
nnın yapmasına imkân olmayan
bir silah geliştirebilmek müm-
kün olabilir mi?
Bu soruya da kolaylıkla "evet"
demek mümkün değil.
Ikinci Dünya Savaşı'nın son
günlerini anımsayalım. ABD ta-
rihte emsali görülmemiş bir si-
lahı geliştirmiştir. Truman, 17
Temmuz - 2 Ağustos tarihleri
arasında toplanan Potsdam Kon-
feransı oturumlanndan birinde,
eşsiz ve müthiş bir silah geliştir-
diklerini delgelere açıklar. Churc-
hill anılannda, "Stalin olayı kav-
ramamış görünüyordu" 6er.
Stalin olayı mı kavramamıştı,
yoksa aba altından sopa göster-
mekte olan Truman'a karşı "has-
mın sitemini anlamamak, hasma
en büyûk sitemdir" kabilinden
müthiş silahı anlamazdan gel-
meyi mi yeğlemişti? Orası pek
belli değildir.
• • •
Ama, biraz da Stalin'e hem
gözdağı vermek hem de daha
önceden mutabakata varıldığı
üzere, Sovyetler'in Asya'da sa-
vaşa girmesinden önce, çatşma-
lara son vermek için alelacele
Japonya üzerine atılan A. bom-
basının Soğuk Savaş'ın hemen
başındaVVashington'abüyük bir
üstünlük sağladığı kesindir.
Ne var ki, bu dönem kısa sür-
müş, Sovyetler kısa süre içinde
önce A. sonra da, yine ABD'nin
hemen ardından H. bombalan-
nı yaşama geçirerek nükleer den-
geyi kurmuşlardır.
Şimdi de durumun daha de-
ğişik olmasını, ABD'nin bu yeni
silah yarışında havlu atmasını
beklemek pek akıllıca degildir.
0 zaman ortaya uzun bir so-
ru çıkıyor: "20. yüzyılın bütün
ikinci yarısmı nükleer dehşet
dengesi içinde geçiren dünya,
kısa bir aradan sonra aynı du-
ruma geri mi dönüyor ve de bu
dönüş gerçekteşirse, acaba ge-
zegenimiz daha az gûvenli biryer
mi oluyor?"
Bu sorunun yanıtını kolaylaş-
tırmak için başka birsoruyla ko-
nuyu açalım:
"Bugünün Evangelist kovboy-
larının sınır tanımaz çılgınlığının
mutlak egemenliğindeki dünya-
sı, dünkünden daha güvenlimi-
dir?"
Bir lastik firmasının reklam
spotu "kontrolsüz güç, güç de-
gildir" diyordu.
Bunu günümüz siyasal tablo-
sundan aldığımız derse uygu-
larsak şöyle dememiz yanlış mı
olur:
"Kontrolsüz güç, yarariı güç
degildir."
• • •
21. yüzyılın başındaki dünya-
nın görünümüne şöyle bir ba-
kın. Yirminci yüzyılın ikinci çey-
reğinden daha mı iyi?
Batı dünyasının patronu ABD,
bir zamanlar komünizmin kale-
si olduğu sanılan, (olmadığı çık-
tı ortaya ya.') Sovyetler'i "şerim-
paratorfuğu" olarak tanımlıyor
ve onun ortadan kalkmasıyla,
insanlığın kurtulacağını savlıyor-
du.
"Şer imparatoriuğu" çöktü.
Çöktü de ne oldu? Insanlık
kurtuldu mu?
Ne münasebet, yeni şer impa-
ratortuklan, yeni düşmanlar, ye-
ni barbarlar yaratıldı. Üstelik de
tek ve kontrolsüz güç olmanın
dayanılmaz hafifliğinin, bütün
dünyaya yüklediği kaldırılmaz
ağırlıkla...
Hiç değilse nükleer güç den-
gesi edepsizleri tedip ediyordu.
Tannnın kendisini seçtiğine
inanan bir Evangelist kovboy bü-
yük fütursuzlukla istediğini yapa-
mıyor, dilediğince saldırganla-
şamıyordu.
Bütün bunlar, nükleer denge-
nin dehşet verici tehlikesini unut-
turmuyor.
Ama acaba kontrolsüz bir sal-
dırganlık mı daha tehdit edicidir,
yoksa dehşet dengesi mi?
21. yüzyılın çıkmazı, masalla-
nn sonundaki "kırkkatırmı, yok-
sa kırk satır mı?" tekerlemesin-
deki ikilemde odaklanmış du-
rumda.
Insanlık 20. yüzyıla bilim, tek-
nolojik ve insan zekâsının sa-
vaşlan önleyeceği, bilimin refa-
ha hizmet edeceği umuduyla gir-
di, daha elli yılını tamamlamadan
büyük hüsrana gark oldu.
21. yüzyıldaki çılgınlıklar ise
artık kimilerine nükleer dehşet
dengesinden medet umdurur ol-
du.
Eski dış politika yazartanndan
dostum Kayftan Sağlamer bir
yazısını, "Vah garip dünya elli
yıldır demek ki, boşuna dön-
müşsün..." diye bitirmişti.
Şimdi gel de onu bir kez daha
rahmetle anma!...
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Kendi düzenlediği sınava girip, yardımcısının yaptığı mülakatla puanını yükseltmişti
Kuşkuluterfî Sezer'den döndüFTRATKOZOK
ANKARA - Milli Eğitim Ba-
kanlığı Dış llişkiler Genel Mü-
dür Vekılı tbrahim Kapakhka-
ya'nın kuşkulu bir yöntemle
yurtdışına eğitim müşaviri ola-
rak gitme girişimi, Cumhurbaş-
kanı Ahmet Necdet Sezer'den
döndü. Kendi düzenlediği sına-
va giren ve yardımcısının yap-
tığı mülakatla puanı yükseltilen
Kapakhkaya'nın atama karan-
na Sezer onay vermedi.
Milli Eğitim Bakanhğı Dış
llişkiler Genel Müdürlüğü'ne
asaleten atanamayan tbrahim
Kapakhkaya'nın yurtdışına git-
me isteği de Cumhurbaşkanlı-
ğf natakıldı. Bakanlığın yurtdı-
şı eğitim müşavirliği için gerçek-
• Kendisine uygun hazırlanan yönetmelik değişikliğiyle sınava giren MEB Dış llişkiler
Genel Müdür Vekili Kapaklıkaya, alt puan smınnda kalınca, yardımcısının yaptığı
"mülakatla" geçer not almıştı. "Anlaşmalı" izlenimi veren sınav yöntemi,
Cumhurbaşkam'na takıldı. Sezer, Kapaklıkaya'nın yurtdışına eğitim müşaviri olarak
gitmesine onay vermedi.
leştirilecek sınava kendi işine
yarayacak şekilde düzenlenmiş
yönetmelikle katılan Kapaklı-
kaya, daha sonra da yardımcısı
tarafindan mülakata alınmış ve
sınavı kazanmıştı.
Kuşkulu sınav yöntemlerinin
ardından Kapaklıkaya'nın atama
kararnamesi Çankaya Köşkü'ne
gönderildi. Ayncalıklı görev-
lendirmeye Cumhurbaşkanı Se-
zer "hayır" dedi.
Daha önce tçişleri Bakanhğı
mülkiye müfettişi olan Kapak-
lıkaya, bakanlık tarafindan dışi-
lişkiler genel müdür vekili ola-
rak atanmıştı.
Ancak genel müdürlüğün,
mahkeme karanyla Tolga Yağı-
zath'nın üzerinde bulunması ne-
deniyle asaleten ataması yapıla-
madı.
Kapaklıkaya, bunun üzerine
bakanlığın eğitim müşaviri, eği-
tim ataşesi ve eğitim ateşesi yar-
dımcılıklanndan birine atanma
yolunu denemiş ancak, yurtdı-
şı kadrolara atamalarda esas alı-
nan Milli Eğitim Bakanhğı Yurt-
dışı Teşkilatına Sürekli Görev-
le Atanacak Personel Hakkında
Yönetmelik'in "sonüçyıknrba-
kanbk merkez veya taşra teşki-
lati kadrolanndaçahşıyorotana"
ölçütüne takılmıştı. Bunun üze-
rine ilgili yönetmelığin "görev-
lendirikcekkrde aranacak ge-
nel şartiar" başlıklı 5. maddesin-
deki u
son müracaat tarihi itiba-
nyla son üç yıldır bakanlık mer-
kez veya taşra teşkilaa kadrola-
nnda çalışryor olmak" şeklın-
dekı bendi 24 Şubat 2004 tari-
hindeki değişiklikle kaldınlmış-
tı. Böylece, Kapaklıkaya başta
olmak üzere MEB kadrosunda
olmayanlann bakanlığın yurt-
dışı kadrolanna atanabilmeleri-
nin yolu da açılmıştı.
Ibrahim Kapaklıkaya, yönet-
melik değişikliğinin ardından,
25 Temmuz'da kendi organizas-
yonunda gerçekleştirilen "Yurt-
dışı Eğitim Kadrolan Mesleki
Yeterfiük Süia\ı"na girdi.
Sınavın sorulannı hazırlamak-
la görevli komisyonun da için-
de yer alan Kapaklıkaya, 295
kişinin katıldığı sınavı alt sınır
olan 70 puan alarak kazanmış,
daha sonra yapılan mülakat
sınavında yüksek puan alarak
yurtdışı yolunu açmıştı.
HÜKÜMETİPROTESTO MÎTÎNGÎ YARIN
KESKüyeleri
Ankam'ya yürüyorİstanbul Haber Servisi - ticarileştirmek
Avukatlan nıahkemede, AJaattin ÇakKi'nın Türkbank davasından yargılanamayacağını savundu. (Fotograf: AA)
Hâkim karşısına çıktı ancak iade dosyası mahkemeye ulaşmadı
Çakıcı'ıım sorgıısu yapılamadı
İstanbul Haber Servisi - Mafya li-
deri Aiaattin Çakıcı. Türkbank dava-
sında ilk kez hikim karşısına çıkn. An-
cak iade dosyasının mahkemeye ulaş-
maması nedeniyle sorgusu yapılma-
dı. Avukatlan, müvekkilerinin bu da-
vada yargılanmasının Fransa'nın ia-
de şartmanasine aykın olduğunu sa-
vunarak davayı uluslararası arenaya
taşıma tehdidınde bulundu.
Mesut Yılmaz hükümetinin düş-
mesine neden olan Türkbank davasıy-
la ilgili olarak sonunda Aiaattin Ça-
kıcı da yargılanmaya başlandı. istan-
bul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki
duruşma için Çakıcı, tutuklu bulun-
duğu Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nden
getirildi. 15 dakika süren duruşma-
da Çakıcı, mesleğini soran mahkeme
başkanına "Bir zamanlar demir tü-
canydun" dedi. Çakıcı, duruşmada
susma hakkını kullanırken avukatla-
n, Çakıcı'nın Fransa'dan iade edilir-
ken yargılanmayacağı belirtilen da-
valar arasında Türkbank'ın da bulun-
duğunu ifade etti. Avukatlar, "Yargı-
lamanın durdurulmasını istrvoruz.
Aksi takdirde dosyayı uluslararası
areneya taşınz. Bu da Türkiye'nin
onurunu küçük düşürecektir" dedi.
Talebi reddeden mahkeme heyeti, Ça-
kıcı'nın en son yurtdışına yasadışı
yollardan kaçtığını belirtti. Mahkeme,
Fransa'nın iade şartlannın ortadan
kalktığına hükmetti.
Avusturya'nın iade dosyasının gel-
medigını ifade eden mahkeme heye-
ti, davanın esasıyla ilgili işlem yapıl-
ması için iade dosyasının beklenme-
sine karar verdi.
Türkbank ana davası, geçen hafta
sonuçlanmıştı. îstanbul 7. Ağu- Ce-
za Mahkemesi'nde görülen davanın
son duruşmasında Korkmaz Yığit,
Eroi Evcil, MehmetKocabaş ve Mus-
tafaKefeli 'ihaleyefesatkanştırmak''
ve "çete uyesi otaıak" suçundan 3 yıl
9'ar ay hapis cezasına çarptınlmıştı.
KESK, SSK
hastanelerinin Sağlık
Bakanlığı'na devri ve
Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü'nün
kapatılmasını protesto
etmek üzere yann
Ankara'da
düzenlenecek mitinge
destek için Istanbul'dan
"Ankara yürüyüşüne"
başladı.
Okmeydanı SSK
Hastanesı önünde
toplanan ve "Sakün
yasalanna karşı sosyal
adalet, IMF bütçesine
karşı halkçı bütçe için
yürüyoruz" yazılı
pankart açan KESK
üyeleri, kortej
oluşrurarak hastanenin
alt kapısına kadar
yürüdü. Burada grup
adına basın açıklaması
yapan KESK Genel
Sekreteri Mustafa Avcı,
AKP hükümetinin
yıkım politikalarına ve
saldın yasalanna karşı
Ankara yürüyüşünü
başlartıklannı
belirterek "Bu vürüjüş,
parasız sağhk sistemi ve
toplumun kendi
haklaruu sa>ıınma
yürüyüşüdür" dedi.
AKP'nin tüm kamu
hizmetlerini
istediğini ve
emekçilerin sosyal
haklannı gasp etmeyi
hedeflediğini
vurgulayan Avcı,
"trade ve inishatifini
dış güçlere tesum etmiş
olan AKP, topiumsal
kesimlerin taîeplerine
kulaklannı bkıyor. Biz
de vüriivoruz, çiinkü
saldınlara dur demek
istiyoruz" dıye konuştu.
Ankara'da
düzenlenecek mitingın,
emekçilerin
mücadelesınin
kararlılığının ifadesi
olduğunu belirten Avcı,
"Kamu mallannı satma
adı altında bazı
kesimlere peşkeş
çekme>e çalışan
AKP'nin day^töğı
çaresizlik modeu'ni
reddednoruz. Çağdaş
köleier otmayacagız"
şeklinde konuştu.
u
Sağhk haktır
saülamaz",
U
AKP
sağhğa zararlıdır",
"Hastanekr halkındır
saalamaz" sloganlan
atan KESK üyeleri.
basın açıklamasının
ardından otobüsle
Ankara'ya gidecek
arkadaşlannı
uğurladılar.
PATRONUN
KONTORU BITMEZ
ŞİRKET GİDERLERİNİ DENETİM ALTINA ALIR VE
TOPLU KONTÖR İNDİRİMİNDEN YARARLANIR.
SİZ DE BU HİZMETLERDEN FAYDALANMAK İSTİYORSANIZ, ARAYIN!
0542 444 5007
Ayrmtılı bilgi için wvyw.telsim.com.tr'ye bekliyoruz..
CEPRO
KURUMSAL HİZMETLER
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
'Hepimiz Bizans'ın Çocuklanyız' Meselesi
Fransa Cumhurbaşkanı Jaqu-
es Chirac'ın "Hepimiz Bizans'ın
çocuklanyız" değerlendirmesi,
Fransa'nın ve Türkiye'nin içinde-
ki aşın sağcı gruplann değerlen-
dirmesi dışında pek de ilgi çekme-
di. Bu arada Başbakan Erdoğan
da önceki gün ne olduğu anlaşı-
lamayan bir açıklama yaparak tar-
tışmaya katıldı: "Bizim nerenin ço-
cuklan olduğumuz belli, tarihçiler
arasında Osmanlı'ya Bizans di-
yenler bulunuyor."
Chirac tarbşrnalara yol açan 'He-
pimiz Bizans 'ın çocuklanyız" söz-
lerini, Türkiye'nin AB üyeiiğini des-
teklemek amacıyla, Türkiye'nin de
Avrupa kültürünün ve tarihinin bir
parçası olduğunu vurgulamak için
söytemişti: "Avrupa'nın temel şart-
lanna uymuş olan bir Türkiye, gûç-
lü bir Avrupa için olağanüstü bir
şanstır. Tabii Türkiye'nin, Avru-
pa 'nın temel değerieri olan banş,
demokrasi ve insan haklanna uy-
ması şarttır. Demokrasi ve insan
haklannın sının yoktur. Bu şartla-
nn gerçekleşmesi sonunda Tür-
kiye 'nin Avrupa Bihiği'ne katılma-
sıyla Avrupa güçlenecektir."
Chirac'ın bu konuşmasına ilk
tepki Fransa'nın içinden gelmişti.
Türkiye karşıtı merkez sağ 'Fran-
sa Demokrasi Birliği' Partisi Baş-
kanı François Bayrou "Chirac,
yepyeni birtarih yorumu yaptı. Bi-
zans tahhi, Türkiye'nin Avrupalı-
lığını göstermez; gerçek bunun
tam tersidir" dedi. François Bay-
rou her platformda Türkiye'nin Av-
rupa Birliği üyeliğine karşı çıkan ko-
nuşmalanyla biliniyor. Türkiye'de
ise ülkücü-milliyetçi kesimden ağır
tepkiler geldi. Bir internet sitesin-
deki şu sözler, bu kesimin tepki-
lerini özetter nitelikteydi:
"Güya hepimiz Bizans'ın ço-
cuklanymışız. Yok yaal.. Bu aklı
size kim verdi? Kim verdi ise ver-
di, ama yanlış vermiş. Unuttunuz
mu VALİDENİZİ Kanuni'ye yolla-
dığınızı?.. Kim kimin çocuğu olu-
yorbree dey...lar?Başlanz sizin Av-
rupa'nıza da birliğinize de... Ha-
tırlatınz size son kez. ..Biz Türk'üz,
Müslüman'ız, Oğuz'uz, Selçuklu-
yuz, Osmanlıyız, Beyazıt'ız, Ya-
vuz, Fatih, Kanuni, Atatürk'üz...
Biz Bizans 'ınızın burçlanna Üç Hi-
lal'i dikeli 700 yıl oldu bee. Içimiz-
deki üç beş çıfıt soy fukarasını
buldunuz da ne sandınız?"
• • •
Gerçekten biz kimiz, Türkter kim-
dir, sorusu üzerinde düşünmeye
değer. Bu konuda ortaya atılmış
çok çeşitli tezler olduğunu biliyo-
ruz. Cumhuriyetin kuruluş yıllann-
da, bu konu çoktartışılmıştı. Türk-
Islam sentezini, ülkücü-milliyetçi-
ler ya da eski deyimle milliyetçi
mukaddesatçılar savundular. Cum-
huriyetin kuruluşuna önderiik eden
Atatürk ve arkadaşlan Türk-lslam
sentezıne, Pan-Türi<izme, Pan- Is-
lamizmeitibaretmediler. Içlerinde
böyle düşünenler bulunmasına
rağmen ırkçı düşünceler egemen
olmadı.
Ancak zaman içinde, Türklük
anlayışı, yer yer farklılıklan dışla-
yan bir uygulamaya dönüştü. Var-
lık Vergisi olayı, bunun tipik ömek-
lerinden birisiydi. Yine gayn müs-
lim vakıflannın 1936'dan sonra
edinilmiş mallanna el konulması
da "milliyetçi" anlayışlan güçlen-
dirdi. Türklük fikri Müslümanlıkla
ve hatta Sünni-Hanefilikle özdeş
bir şekilde de savunuldu. Bu an-
layış içinde yaşadığımız tarihten,
kültürierden kopuşu de kışkırtıyor-
du.
Peki Biz Bizans'ın çocuğu mu-
yuz, değil miyiz? Ne kadar Os-
manlı'nın çocuğuysak, aslında o
kadar da Bizans kültürünün bu
topraklardaki mirasının bir parça-
sı değil mryiz? Olaya dinlerin ve ırk-
lann üzerinde bakabilecek evren-
sel bir anlayış yaratabilsek, o za-
man panik halinde, "Vay bizi Hı-
ristiyan çocuğu yaptılar" diye dö-
vünmeyiz.
Sonuç olarak bu topraklarda Hı-
ristiyanlıktan öncesi de vardı. Bu
ülkenin insanlan nereye gittiler?
Bizler, bütün bu topraklarda yaşa-
yan kültürierin, insanlann, birikim-
lerin devamı değil miyiz?
Belki de gerçekten değiliz. Bel-
ki de hepimiz bu topraklara dışa-
ndan geldik ve buradaki herkes
kaçıp gitti. Öy\e mi acaba? Ulus-
çuluk çok yeni bir akım, topu to-
pu 150-200 yıllık bir geçmişi var.
Ondan önce insanlar milliyetleri-
negöre aynlmıyorlar, dinlerine, ka-
bile ve boylanna göre aynlıyoriar-
dı. O nedenle "Ben bir Türk'üm,
dinim cinsin uludur" mısralan son
100 yılın bir ürünüdür.
Çağımızda da, insanlık milliyet
ve dinin ötesinde, daha evrensel
değeıierin peşinde koşuyor. Fark-
lılıklann bir zenginlik olarak kabul
edilmesi, çok kültüriülük, azınlık
haklannın teminat altına alınması,
yeni bir dönemin ifadesi. Bu evren-
sel değeıierin kabul görmesi, yay-
gınlaşmast, etkin hale gelmesi o ka-
dar da kolay değil. Dünyanın her
yanında çok ciddi sorunlar yaşa-
nıyor.
"Bizans 'ın çocuklan olmak"' tüm-
cesi, nereden baktığımıza ve nasıl
anladığımıza göre çok değişik şekil-
de yorumlanabilir.