25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-18 KASIM 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 s jj 3 s DYP biıieşirse ne olur? At kulağma an konarl Bektronik posta: denizsom@ctflnhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212J12 44 97 - Aleviler, azınlık ifadesini reddetmiş... "AB veni bir azaınlık buluri" HayalBaşbakan, J, kameralann önünde kendisine verilen otobüs maketi yerine gerçeğini istemişti ya, CHP Milletvekili Feridun Baloğlu'nun bu konudaki soru önergesine Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in verdiği yanıta göre meğer böyle bir olay yokmuş... Dua Mehmet Ali Kılınç: Tarım Bakanı lütfen bir daha bayram arifesinde yağmur duasına çıkmasın. Bayramda Antalya, su altında kaldı." Y ıllar önce Doğu Anadolu'da gezerken, yolum Muş'a düşmüştü. Akşam yemeğinde Kürt kö- kenli Muşlularla biriikteydim. Sofrada şarap ' vardı. Söz bir ara Muş şarabına geldi. Muş'ta kaliteli şaraplar üretildiğini öğrenince şaşırmıştım. Me- ğer eskiden Ermeniier üretirmiş. Yamaçlardaki bağlar- dan söz ettiler. Ermeniier Muş'tan aynldıktan sonra bağ- cılık yapılmadığını ve dolayısıyla şarap üretilmediğini anlattılar. Muş şarabının tadı düşlerde kalmıştı. Söz şaraptan açılınca sofradaki sohbetin konusu Er- menilere geldi. Bu kez düş değil gerçekler söz konu- suydu. Birinci Dünya Savaşı'nın başında Çarlık Rus- ya'sının desteğini alan Ermeni komitacıların, Muş'ta yaptıkları katliamlan anlattılar. Ermeni komitacılar, özellikle köylerde, Kürt ya daTürk, Müslüman halkı camilerde toplamışlar, önce ateş aça- rak sonra camiyi ateşe vererek insanlan öldürmüşler- di. Topluca öldürülen insanlann çoğu kadın, yaşlı erkek Muş'tan Felluce'ye ve çocuktu. Savunmasız köylerin yetişkin erkekleri Ye- men'den Çanakkale'ye cephedeydi. Camilerin çoğu ahşap olduğu için, insanlar kelime- nin tam anlamıyla cayır cayır yanmıştı. Sonrasında, Rus Çarı tarih sahnesinden düşünce Er- meni komitacılar da cascavlak ortada kalmıştı. Birileri ne zaman "Ermeni soykırımı" dese aklıma Er- menilerin Muş'ta içinde insanlarla ateşe verdiği cami- ler gelirdi; buna şimdi Irak'ın Felluce kenti eklendi. Irak'ı işgal eden Amerikan askerleri camiye giriyor. As- kerlerden biri yerde yatan yaralı Iraklının başına tek el ateş edip öldürüyor. Caminin duvarına bir öbek kan sıçnyor. Hastanelerin, mabetlerin ve insanlığın ortak değeri olan kültür varlıklarının savaşın dışında kalması gere- kirken Amerikalılar, postallarıyla tüm değerleri çiğniyor. Dünyanın gözü önünde hastaneler bombalanıyor, müzeler yağmalanıyor, camilerde yaralılar katlediliyor. Camideki cinayeti izlerken insanın aklına Sultanah- met Camisi'ne ayakkabılanyla girmek isteyen Amerika- lı bir turist senaryosu geliyor. Adam, "Bizim geleneği- mizde camiye postalla girmek var" dese ne diyeceksi- niz! Bu sorunun yanıtını Amerika tarafından Amerika'da beslenmekte olan salya, sümük ve gözyaşlanyla ünlü malum "hoca efendi" vermeli! Amerikan emperyalizmi savaşı bile çığınndan çıkar- dı, kural tanımaz aşağılık bir cinayete dönüştürdü. Se- ri katiller, pervasızca insanlık suçu işliyor. Muş'tan Felluce'ye... Amerika'dan Fransa'ya emperyalizmin, Ermeni soykırımı iddiasına desteği şimdi daha iyi anlaşılı- yor... Bugünkü gibi örtmeye alıştıklan pislikortaya çık- masın diye! Talim Murat Biricik: "Ramazan bitti. Iftar çadıriarı kaldınldı. Çadır tftarcılan yine açlığa talim edecek. Hem de on bir ay." AbesAkif Kökçe: "Yüzde 25 oy oranı ile azınlıkta kalacak bir partinin tek başına iktidar olabildiği _ bir ülkede; azınlık ^A haklarını tartışmak 1P abesle iştigal etmek T demektir." SESStZSEDASIZ(l) Tüpkiyelilere yeni kimlik: Bizanslı Fransa'da kaynatılan yeni bir tartış- manın içindeyiz... Ayse Meral. pişmiş aşa su katıyor: "Atatürk'ün 'Ne mut- lu Türküm diyene' sözünde benliğimi- zi bulduğumuz Türk kimliğinden rahat- sız olan, kimlik bunalımı yaşayarak, ken- dilerine kimlik arayışına çıkan, Türk olma- yı içine sindiremeyip Türkiyelilik' kimliği yaratma çabasındakilerin imdadına Fransa Cumhurbaşkanı Chirac 'Hepi- miz Bizans çocuklarıyız' diyerek yetişti. llahi Chirac, biz de Türküm' demekten ısraria kaçınanlar acaba kimin çocukları diye düşünüyorduk? Sen çok yaşa emi, hemen merakımızı giderdin onlara da bir kimlik bulmuş oldun, sanırım bunalım- dan çıkmışlardır. Üzerlerinden büyük bir yük kalkmıştır. Tabii ki Bizanslı gibi dü- şünüp, Bizans'ın çıkariarına çalışırken, Türk adıyla yaşamaları zordu. Bu zorluk- tan sayende kurtulmuş oldular. Biz de artık kimin, kimin çocuğu oldu- ğunu daha açık ve seçik bir şekilde öğ- renmişolduk. BuncaTürkdüşmanlığı, aslına, tarihine, kültürüne, diline, geç- mişine küfür ve inkârcılık başka bir şe- kilde olamazdı herhalde. Şimdi bir mesele daha ortaya çıkabi- lir. Bunca yıl sonra Türk değil de Bizans- lı olduğunu anlayanlar hemen Bizanslı kimliğini kabul etmeyehazırolabilirama, doğduğundan beri atalarından Bizanslı olanlar, bakalım onlan birinci sınıf, yani kendileriyle eşdeğer Bizanslı sayabile- cekler mi? Hiç sanmıyorum, ancak Bi- zans'ın zencileri olurlar. Bunada razıysa- lar ne yapalım, kendi düşen ağlamaz." Yüksek Yerilim Hattı Hepimiz Atatürk'ü anladığımızda ülkemiz de Atatürkiye olacak! erdincutku > yahoo.com BilimseUik, Laiklik ve Atatürk t. GÜRŞEN KAFKAS Atatürkçü düşünce, bilim- sellik ve laiklik kavramlarıy- la evrenselleşmiştir. Bilim- sellik ve laiklik Atatürk dev- riminin bir sentezi ve ulusal çağdaşlaşmanın da anlatım biçimidir. Hiçbir dogmaya bağlı kalmadan diyalektik yapıda bilgi üretme sürecine bilim diyoruz. Toplumsal ge- lişim, değişim ve olgular bi- limle açıklanabildiği gibi, uy- garlıklardaki tüm yenileşme- lere de bilimle ulaşılabilir. Bi- lim, uluslararası nitelikleriyle evrenselliği çağrıştırır. Ata- türk'ün "Hayatta en hakiki yol gösterici ilimdir" özdeyi- şi, bilimin insan yaşamında- ki gerçek yol göstericiliğini açıklar. Atatürk, Nutuk'unda ve söylevlerinin birçoğunda bilim ve akılcı davranıştan söz eder ve bunlardan ke- sinlikle ödün vermediği gö- rülmektedir. "Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, dogma, don- muş, kalıplaşmış kural bı- rakmıyorum. Benim mane- vi mirasım bilim ve akıldır" söylemiyle bilimi, çağdaş uygarlığı, gelişmeyi ve ay- dınlanmayı çağrıştırır. Ata- türkçü düşünce, bilimin gü- cüne inanmak, bilimsel ol- mak demektir. Atatürk'ü anlamak, onun için ağlamakla değil, Atatürk ilke ve devrimlerinin temel taşlan olan özellikle bilim ve laikliği kavramak, anlamak demektir. Cumhuriyet geç- mişin "ümmetçi" yaşamın- dan "ulus" kavramına ge- çişte. sağlanan bireyin öz- gü' ve uygar bir yaşamı sür- dü r mesidir. Bilimselliğin ve laikliğin anlaşılması, kültürü- mûzün yeni baştan kurul- ması, ulusal boyutta yeni- den yapılanmaya gidilmesi, aydınlık yolda ilerlemesidir şedinde açıklanabilir. Dev- rimlerle birçok güçlüklerin, dcgmaların, alışkanlıkların oluşturduğu engeller bir bir aşlmış, bugünlere ulaşılmış- tır Cumhuriyetin kuruluşu- nın 81. yılında da içte ve dı?ta, aydınlık yolda ilerleyi- şinizin önüne geçmek iste- yenler olduğu görülmekte- d'r. Toplumu geriletici, alda- tKi, çağdışı ve uygar düşün- ceye tepkili olmaya yönelt- nreye çalışanlar başarılı ola- rrayacaklardır. Türkiye Cumhuriyeti Dev- lei olarak, ulusal varlığımızı kjruyabilmek, bilimde, sa- nıtta, eğitimde ve kültürde ilrlemekleolacaktır. "Cum- hıriyetin temeli kültürdür" s>ylemi ile Atatürk ortaça- Qn dine bürünmüşlüğü ye- rhe akıl ve düşüncenin şef- frflığınıkültürle aşmayı öne- r/or. "Düşlerim eğitimle çşrçekleşecek" özdeyişiyle «s bireylerin ve toplumun cehaletten (bilgisizlikten) kurtarılması gerektiğine de- ğiniliyor. Ulus varlığını oluş- turan tüm kurumlarımız laik ve bilimsel olmalıdır. örne- ğin, Türkçemiz laiktir. Türk- çeyi sevmek, geliştirmek gerekmektedir. Dil, toplum bireylerinin aralarında ko- nuşma, anlaşma, düşünce ve duygulannı aktarma ara- cıdır. Toplumsal kurumlar- dan biri olan etik değerler de (ahlak) laiktir. Etik değerler, toplumda, bireyler arasında- ki ilişkileri düzenleyen kural- lardır. Kurum olarak devlet de, toplumun dünya ile ilgili sorunlarını düzenler. Bu ör- neklerçoğaltılabilir. Atatürk, bireyi özgür düşünceye, toplumu, aydın, gelişkin ve uygar olmaya yöneltmek amacıyla 1923'ten 1938 yı- lına kadar geçen on beş yıl- lık süreçte biteviye yenileş- me çalışmalarında bulun- muştur. Çağdaş uygarlıkyo- lunda ilerlemek söylemi Ata- türk'ün tuttuğu meşalenin ışığıdır. "Cumhuriyet er- demliliktir" özdeyişi ile "Asıl uğraşmak zorunda bulun- duğumuz şey, yüksek er- demle dünya birinciliğini tutmaktır" söylemi, bir düş olmaktan çıkarılmalıdır. AB yolunda ilerlediğimiz bu sü- reçte, toplumsal varhğımız aydınlanma, çağdaşlaşma ve eğitimle gelişkin yerini bulmalıdır. Atatürk devrimlerinin amacı, Türk toplumunu her yönüyle insanca yaşamaya, gelişmeye ve yenileşmeye doğru ilerletmektir. Batı uy- garlığının yaratma gücün- den yararlanmak ve bilime, laikliğe uygun ilerleyişi sağ- lamak temel hedef olmalıdır. Bu kavramlar Atatürk dev- rimlerinin evrensel değerle- rini içeriyor. Atatürk devrimleriyle sko- lastik düşüncenin tensel ve tinsel zincirleri koparılmış, yedi yüz yıllık teokratik yapı yerine, laik, demokratik bir ulus devlet ortaya çıkarıl- mıştır. Işte Atatürk'ün Türk ulusunca sevilmesi, sayıl- ması ve ona olan sevginin kalıcılığı ve bağlılığı bu önemli kazanımlaria olmuş- tur. Bugünün Türkiyesi'nde Atatürk'ün bilimsel ve laik düşünün gerçekleşmesi, ulusal kalkınmamız ve ay- dınlık yolda ilerlememizle gerçekleşecektir. Bu düşün- celerin mimarı Atatürk'e saygı, onun devrimlerinin kavranması ve sindirilmesiy- le olabilecektir. llkeleri, dev- rimleri yol haritamızdır. Ulus- ça eserlerini korumak ve ya- şatmak da görevimizdir. Onu, her zaman sevgi ve saygıyla anıyoruz. O, Anıt- kabir'de ulus devletinin sı- cak sevgisiyle sonsuza ka- dar kucaklanacaktır. KİM KİME DUM DÜMA BEHİÇAK behicak <ı turk.net ÇÎZGtLÎK KÂMİL MASARİCI kamilmasaraci/ı mynet.com J ' ' J HARBl SEMIH POROY semihporoy(fi yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MVSTAFA BÎLGİN hayatepik a mynet.com "MEDENIYETLER SAVA$I" TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 18Kasun tcww.nuuntaz-artican.com KOÇOK MOZART PARIS'TE.. 8UŞÛN, BA&A L£OPoU> MOZAKT, KIZI VEOS- LJJVLA PARİŞ'e UtAÇTI. MAÜIA ANNA(i£) VE W0lP- GAU6C7)USTVN YABADIUÇU ÇOCUKLAfZDl VE İLK tAÜZJK DERSLSRİMİ, MÜZİKÇİ OLAN &ABALAKIM- Mkl ALMIŞLARDlAVZUPA'DA KoNSER TURU YAPAH MOZAertAR UER Y££O£ İLGİ TOPLUYO&IARDI. PARİS'TE, XV. LOUtS'M'NSARAVINPA VEfZDİKcERİ KOUSER ŞAŞKfML/K /AHArMrçri-- BiR AM, KBAUN MÜZİSYEN OLAN KIZLARI DA SİR ŞARKI SÖyLEMİf- LER \/B VI/OLfGAUG ONLARA KIAV- SENLE EŞÜK ETM/fTİ. iMANILMAyA- CAK OLAN, OAHA ÖMCE BU ŞARJCIYI Ml'C OUYMAMIÇ OLMASIVO/!. WMEDENÎAZIZ EFENOİ 183S'TB BCI6UH, BESTECİ MEDEMÎ; AZiZEPeNOİ,S3 yAffA/OA İSTANBUL' ÖLDÜ. MEPİUE'DE DCĞAAUf OL- DUĞUNDAN 'MEDEUT'ADl VEeJLE/4 A2İZ EFEUPl, SES/A//AJ GÜ2ELU& NE- euiyıs_osMAuu SABAY/NA AUKI- MIŞ, ES/TiM VE Ö6REUİM GÖG- UÜfTV. TAM8UR,UVVE PİYAN0 ÇALAN AZİZ. EFENPt'NİN DİM YAPlTLARl DlSlNDA, 4O &*&># DA Û2EL ŞARJCISI SULUNMAKTADIR. /Ç7E, OMLABPAAJ 8İRİ : ' KE£EM EYLE, M£S7WE KlL SİR NİGÂH ÇARÂS İÇ SÜzülSÜN O ÇSŞM-İ SMH " DÜZ ÇİZGİ tMT ZtLELt Türkiye Nasıl Sömürgeleşti? Türkiye son 20 yılda ne kadar borç ödedi? Ankara Tıcaret Odası (ATO), hazıriadığı "Bütçe Raporu"nda Türkiye'nin son 20 yılını mercek altı- na almış ve ödediğimiz borç miktannı dolar cin- sinden ortaya çıkarmış: - Tam, 1 trilyon 236 milyar dolar! Inanılmaz değil mi? Ben size çok daha inanıl- maz, bir o kadar da acıklı ve de yürek dağlayan bölümünü henüz söylemedim; şimdi sıkı durun, A- TO raporu diyor ki; - Türkiye son 20 yılda, 185 milyar dolan anapa- raya, 71.5 milyar dolan da faize olmak üzere top- lam 257 milyar dolar dış borç ödemesi yaptı. - Aynı süreçte ödenen iç borç tutarı ise yaklaşık 1 trilyon dolar!!! Evet, 20 yılda dışanya ödenen borcun neredey- se dört katı kadar, şu andaki iç ve dış borç topla- mı olan 300 milyar dolann da yine dört katı kadar para iç borç ödemesine gitmiş! Peki, bu 20 yıl içinde yatınma ne kadar para ay- nlmış? Yalnızca 75.3 milyar dolar! Yani iç borca ay- rılan paranın 15'te biri! Biliyorsunuz, iç borç 1984 yılında Özal iktidany- la birlikte başladı. Katlanarak sürdürüldü. Devlet başı sıkıştıkça yüksek faizli ve garantili devlet tah- villeriyle para topladı. Kimden topladı? Vergi ver- meyenden, yani kayıt dışı para sahiplerinden, ka- ra paracılardan, sıcak para tacirlerinden... Yani vergi toplayamayan, kara parayı engelleyemeyen, kayıt dışı ekonomiyi önleyemeyen devlet, bir de bu kesimlere borçlanıp üstüne para ödedi! Tabii, yine özal'ın dâhiyane buluşu olan "sıcak para" nın uluslararası sahiplerini de unutmayalım. Türkiye 20 yılda bu üç kesime tam 1 trilyon dolar kaptırdı! Bu zavallı ülkenin yönetici kadrolan 2000- 2004 yıllan arasında tam 513 milyar dolar iç borç- lanma ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu da kırdıü ATO'yu yürekten kutluyorum; Türkiye'nin 20 yılda nasıl iflas noktasına getirildiğini, nasıl köleleştiril- diğini pek güzel özetlemiş. - Demek ki, Yüce Divan'a daha çok iş düşecekü! Nasıl Islam Cumhuriyeti olunur? Çok basit! Isterseniz birkaç örnek verelim: - Cumhuriyet'in Millet Meclisi'nin başkanı yalnız- ca dini bayramlarda değil, her türden dini günler- de de mesaj yayımlamaya başlar... - Cumhuriyet'in iktidar milletvekili, Meclis'in lo- kantasında misafirieriyle birlikte ilahiler okumaya başlar. "Neyapıyorsunuz" diye soran muhalif mil- letvekilinin de üzerine yürür... - Cumhuriyet'in Diyanet Işleri Başkanlığı'na bağ- lı imam, 10 Kasım günü saat 09.05'te tam siren- ler çalarken minareye çıkıp sala vermeye başlar... - Cumhuriyet'in birtakım "aydın") da hiç utanıp sıkılmadan "artık ne darbe ne de şeriat tehlikesi kaldı" diye fetva verir... Ne kadar kolay değil mi?! Israil'in GAP senaryosu Nokta dergisini çıkardığımız sıralarda bir gün Yazıişleri Müdürü Uygar Eremektar odama gel- di. Elindeki kâğıtlan sallayıp, "Abi büyük iş, yal- nız bir sorun var" dedi. Büyük iş, Israil'in GAP yöresinde büyük çapta toprak satın aldığına dair istihbarat raportarıydı. Muhabir arkadaşımız Ha- san Taşkın, dudak uçuklatacak bu raporu ele ge- çirmişti. Sorun ise, bu raporun istihbarat raporu ol- duğunu söyleyemeyecek olmamızdı. Hasan'ı Ur- fa'ya gönderdik. Çok başanlı bir çalışmayla yöre- deki durumla ilgili çarpıcı bilgileri ele geçirdi. İstih- barat raporu yerine, "bir s/v// toplum örgütü araştırması" diyerek haberi kapağataşıdık. GAP kapağı müthiş ses getirdi. Hasan her ger- çek gazetecinin yakalamak için çırpınacağı bir bü- yük habere imza atmayı başarmıştı. Aylar sonra önümde duran kitap bana bir kez daha o günlerin heyecanını yaşattı. Hasan Taşkın, bu haberi yeni bilgilerie destekleyerek kitaplaştırmıştı. Üstelik is- tihbarat sözcüğüne konan yasak da kalkmıştı - istihbarat raporlannda Israil'in GAPsenar- yosu Türkiye üzerine hangi oyunların oynandığını, hangi senaryolann yazıldığını görmek istiyorsanız Ozan Yayıncılık'tan çıkan bu kitabı mutlaka oku- yun. Kalemine sağlık Hasan kardeşim. E-posta: umitzileli a ttnetnet.tr BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Atış tali- minde hedef tahtasını bile vuramama. 2/ Toprak, kum ve saman ele- meye yarayan iri delikli kal- bur... Gözleri görmeyen. 3/ Akira Kuro- sava'nın bir 9 fılmi... Beyaz ya da pembe renkli çi- çekler açan bir süs bitkisi. 4/ Utanç duy- ma... Yaşlı, koca, ihti- yar...Birnota. 5/Ak- la gelen, içe doğan düşünce. 6/ Ölçüp biçmek. 7/ Şımank- hk... Yelpazebiçimin- 8 de bir deniz yumu- 9 şakçası. 8/Yapılan iş, eylem... Geminin çektiği su- yu göstermek için baş ve kıç bodoslamalan üzerine konulan işaretler. 9/ Kâğıtlan bir arada tutmaya ya- rayan çengel... Yaz yağmuru. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ înce ve yassı elmas. 2/ Tarlalarda saban ve pul- lukla açılan su yolu... "Fakat" anlamında kullanı- lan bağlaç. 3/ Nâzun Hikmet'uı soyadı... Bir kuru- luşun simgesi sayılan ve yakaya takılan küçük nes- ne. 4/ Güzel sanat... Bir tarikat ya da sanatın kuru- cusu... Lantan elementinin simgesi. 5/ŞeyhBedred- din'in Tanrı, evren ve insan hakkındaki görüşlerini içeren yapıtı. 6/Toprağı kazıp siper yapmak. 7/Cil- ve... Kirni kuşlann başında bulunan tepelik. 8/ îs- hal... Güzel çiçekli bir süs bitkisi. 9/Mersin yakın- lannda kurulu petrol antım tesisi... Kusma.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear