23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 KAS1M 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA J\^ U L 1 . U Jt\ kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi Sempozyumu'nda tarihsel uyanlar yapıldı Amaç Ortadoğu'yu 'korumak'Kültür Gırişimi'nin 8-10 Kasım 2004 günlerinde îstan- buldakı The Marmara Ote- li' nde tstanbul Kültür ve Sanat VakfVyla birlikte düzenlediği "Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GOP) Sempozyumu" sırasında, Ya- ser Arafat henüz yaşama ve- da etmemişti. Değışik ülkelerden 33 ko- nuşmacının yer aldıgı uluslara- rası sempozyumda Filistin hal- kının tarihsel liderine ilk sağ- lüc dileyen konuşmacı Erdal tnönü oldu. Yeryüzündeki bu en köklü kültür ve tarihsel uy- garlıklar coğrafyasına "kal- kjnnıa ve demokrasi T> getır- mek adına ABD'nin önerdiğı GOP ıçin düşündüklerini de şöyle özetledi; "Aynı amaçla işgal edilen Irak'ta vanlan sonuç, başlangıçtan daha kö- tü..r Nitekım yıne aynı günlerde Irak'taki ABD ordulannın Fel- luce kentini yine "demokrasi uğruna" (!) bombalamalan da "GOP dayatmasının" ne denli "güncer olduğunu ka- nıthyordu. Kültür Ginşimı sözcüsü Şakir Eczacıbaşı açı- hş konuşmasında, "bu giri- şimlerine" neden olan durum saptamasmı Bruce Atkin- son'un şu sözüyle özetliyordu: "Her savaştan sonra. kur- tanlacak daha az demokra- si kahr..." "Acaba" diyordu Kültür Girişimi; "Seksen yıldır, taiç- bir komşusuyla savaşa gir- meyen, Ortadoğu'da banş is- teyen, hem ABD'nin mütte- fiki, hem NATO üyesi, hem de AB'ye katılmak üzere olan Türkiye Cumhuriye- ti'ni, GOP uygulanırsa nasıl bir gelecek bekliyor?..." Yazarlarımız ve COP Işte bu sorunun Türkiye'de ilk kez hemen tüm yönleriyle ele ahndığı GOP sempozyu- munu tarutmak için kimı köşe yazarlanmızla 2 Kasım 2004 günü akşam yemeğinde bir araya gelınmişti. Kültür ve politika konulann- da isim yapmış yazarlanmızın, "Kültür Girişimi'yle bu ko- nunun ne ilgisi var?" şeklin- deki sorulan kolay yanıtlan- mıştı. Çünkü GOP'la, kendi ta- rihi henüz 200 yılhk olan bir ülke, dünya tarihinin beşiğin- deki tüm ülkelere "gelecek" belirlemeyı hedefliyordu. Ancak, aynı yazarlann; "yoksa bu sempozyum TARİHtN BEŞİGİNDE SÖMÜRGECİ PLANLAR Geçmişi 200 yılhk ABD, binlerce yılhk uygarlıklar bölgesinde egemenliğini pekiştirecek GOP'un peşinde... Son savaşlarda bombaladığı topraklarda ise antik "Hatıra" kenti kurtanlmayı beklerken (üstte), tarihi Bağdat kenti restorasyon yerine savaş ve yoksulluğun açmazını yaşıyor (altta). ABD'nin sözcülüğûne ortam mı hazıriayacak?" şeklındekı kaygılanna ıse ne denılmeliy- di? Yaşamlan boyunca Türkı- ye'nin onurunu ve bağımsızlı- ğını savunmaktan ödün verme- yen Kültür Girişimi üyelen, aynı tutumu son yıllarda "aşı- n ulusalcuık" şeklınde eleştı- renlerden gelen bu soruya an- cak şunu söyleyebıldiler: "ABD'nin, söylemiyle uy- gulaması arasındaki çelişki- yi herkes görüyor: ama bu çelişkinin arkasındaki plan- ların, yani GOP'un ne oldu- ğu açıkça bilinmeden, geçmi- şimizin özgünlüğünü de gö- rerek kendi geleceğimizle il- gili önlemleri nasıl alabili- riz?..." Hemen her görüşten ve "ta- raftan" yerli ve yabancı uz- manlann katıldığı sempoz- yumda, yazarlara yapılan bu açıklamayı doğrulayan konuş- malar, GOP'un özelhkle Tür- kiye açısından ne anlama gel- diğinı hemen tüm aynntılany- la açığa çıkardı. O kadar ki Kültür ve Tunzm Bakanı Erkan Mumcu bıle, aslında "bakan" kimliğı yen- ne sadece "tartışmacı" olarak bu ortamda bulunmayı ıstedi- ğini belirtirken, Türkiye'nin bölgeye "model" olarak öne- rilmesını de şöyle eleştiriyor- du. "Çünkü bizim tarihimiz, Anadolu'nun kültür kökleri ve laiklik temeline dayalı 80 yüük çağdaşlaşma deneyim- lerimiz başka hiçbir bölge ül- kesinde yok ve yaşanmadı." Benzer anımsatmalan yapan yabancı konuşmacılar arasın- da, örneğin eski BBC Türkiye Masası Şefi Andrew Mango da şunlan söylüyordu: "Böl- gede, Türkiye dışındaki he- men tüm ülkeler hep yaban- cı idare altında yaşadılar. Şimdi artık bundan da ders alabilirler. Ama bugünkü Türkiye yerine 1930'ların Türkiyesi'ne bakarlarsa ve şimdi nasıl bu hale geldiğini incelerlerse, kendilerini dü- zeltecek daha çok şey öğrene- bilirler..." Sonuç blldlrgesl Sempozyumun son oturu- munda, 3 gün süren tartışma- ların "genel değerlendirme- si" yapılarak "sonuç bildir- gesi"ne yansıtıldı. Işte, GOP konusunda sadece ülkemız ka- muoyuna değil, tüm bölge ül- kelenne ve dünyaya verilecek en "gerçekçi" uyanlan ıçeren bıldırgeden özetler: Genel olarak GOP; küresel sistemin kriz ortamından çıkı- şı için önerilenjeopolıtik, eko- nomık, kültürel kapsamh bir ginşimdir. Büyük güçler, böl- geyi paylaşmayı ve yönetimin- de de egemenliği hedeflemek- tedır Dünya petrol kaynaklan- nın yüzde 69.2'si, doğalgaz kaynaklannın da yüzde 49'u bulunan bu coğrafyayı, kendi petrol kaynaklan giderek tü- kenmekte olan ABD'nin dene- timi altma almak istediği de açıkça ortadadır. Amerika'nın Irak'a girme gerekçelerınin doğru olmadı- ğı anlaşılmıştır. Demokrasi, ancak laik temeller üzennde ve insan haklanna dayanması ile olanaklıdır. Yoksa, "üımh Is- lam demokrasisi" diye saptı- rılmış bir model ters tepecek ve ilerde terörün de yaygınlaş- masına yarayacaktır. Bu ne- denle, "Ortadoğu'da çeşitli cemaatlerin sivil toplum ör- gütünden saydması" yanhşlı- ğı da terk edilmelı; sıyasallaş- mış dinın "sivil" olamayacağı bilinmelidir. "GOP karşısında Türki- ye" de önlemlerim şimdiden almalıdır. Projenin getıreceği olası istikrarsızlıklar ve tehdit- ler karşısuıda kendıni koruya- bılmek için, Türkiye'nin "ABD'den ve AB'den bağım- sız" stratejiler gehştirmesi ge- rekır. Türkiye'ye biçilen "üımlı İslam" rolünün, ülkenin çı- karlanna ve laık demokratik yapısına ters düştüğü açıkça belirtilmelıdır. Türkiye'nin model ahnmasından çok, ge- çirdiğı sureçten dersler alın- malıdır. Örnek ahnacaksa, bu, 1920Tenn, 1930Tann Türki- ye'si olmalıdır. ••Ve kürtürel kaygılar Işte bu vurgulamalar ışığın- da acaba GOP, uygarlık tarihi binlerce yıl öncesine giden Ortadoğu ülkelerindeki zen- gın kültürleri nasıl etkileye- cek° Sempozyumda, insanlığın geçmişine ait kalıntılan özel bir önem taşıyan lrak'taki SlT alanlannın yağmalanması; ta- rihsel kentlerin yerle bir edil- mesı; kültürel dokulann ve mirasın geri kazanılamaz şe- kilde tahribatı; Bağdat ve Mu- sul müzelerinden 15 bin ese- rin yok olması da anımsatıla- rak şu sonuca vanldı: "Yaşanan tüm bu gerçek- ler, GOP düşüncesinde kül- türün korunması yerine yok edilmesi hedeflerinin öne çıktığını göstermeye yet- mektedir." Oysa bölgenin uygarlık açı- sından geleceğinde de geçmiş uygarlık bırikımleri en güçlü olanaklan sağhyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika halklannın elınden bu eşsiz tarihsel ola- nağı bıle aknaya aday bir "sa- vaşla demokrasi" politikası- nın, istikrar yerine kültürel açıdan da tam bir "sömürge- ciliği" hedefiediği, Kültür Gi- rişimi'nce düzenlenen sem- pozyumun en yaşamsal sapta- maları arasında yer ahyor... Mannheim Festivali 53. yılmda yeni ve özgün filmlerle sürüyor Festivale 'karpuz' düştü... GÖNÜL DÖNMEZ-COLIN MANNHEtM - Bugün 53. yaş gü- nünü kutlayanMannheim-Heidelberg Film Festivali Avrupa'tun en eski fes- tivallerinden. Öyle ki Fassbinder, Wim Wenders ve daha nice sinema devi festivaller dünyasına ilk adunla- nnı burada atmışlar. Festivalin yeni ve yenilikçi sinema arayışı bu yıl da değişik ülkelerden çoğu genç ve ilk filmini gerçekleşti- ren bir alay yönetmenden özgün ya- pıtlar getirmiş bir araya. Örneğin açı- lış filmi, 'Tideline' Kanada'dan. WajdiMouwad > ınbuilkfılmi savaş, sürgün ve baba-oğul ilişkileri üzerine görsel bir anlatun içeriyor. Asya'dan önemll fllmler Bu yılki program Avrupa ülkeleri- ne geryş yer ayırmış on yedi filmle. Örneğin îskandinav ülkelerinden altı film var. Ama Asya programı da ol- dukça zengin. Yanşmah bölümde, Güney Hindistan Kerala eyaletinden Rajiv Vıjay Raghavan'ın ilk fılmi, 'The Path' (Yol) siyasal tarihi kuşak- lar arasındaki farklar açısından veren yürekli bir yapıt. tran'dan Abbas Ra- fei'nin 'Butterfly in the Wind' (Rüz- gârda Kelebek) filmi ise uzun hapis yıllanndan sonra geride bıraktığı ta- zını aramaya çıkan bir annenin uçsuz bucaksız çöllerde vahşi doğa ve en az o denlı vahşı eski kocasına karşı tek başma verdiği savaşımı yansıtıyor. Son bir iki yıldır yepyeni bir yön alan Iran sinemasından önemli bir örnek. Nuran Şahin'in yanşmaya katılan 'Folge der Feder' fihnı Alman sine- masını temsil ediyor; ama oradaki ye- ni kuşak Türklen ırdeliyor Türki- ye'den Berlin'e yeni gelmiş bir Türk kızının olay çıkarmamak için ailesi- nin seçtiği erkekle evlenmeyi kabul etmekle birlikte âşık olma özlemin- den vazgeçmeyişini anlatırken. Yan- şan fılmlerden beşinin savaş üzerine olması ve dokuzunun da kadın yönet- menlerin imzasını taşıması da aynca ılgınç. Uluslararası Yeni Buluşlar bölü- münde bizden Ahmet Uluçay'ın son olarak Montpellier'den büyük ödülle dönen 'Karpuz Kabuğundan Gemi- ler Yapmak' filmi Mannheim'm ge- niş Türk toplumu tarafindan merakla beklenen bir film. Uzun yıllar bu top- luma ve festivale hizmet eden, ama sonunda gettolaşan ve izleyicisini yi- tiren koşut Türk filmleri festivaline i- ki yıl önce son verildiğinden bu yana, Fassbinder, Wim Wenders gibi pek çok sinema devinin festivaller dünyasına ilk adımlannı attıklan Mannheim Film Festivali 53. yılında yine değişik ülkelerden çoğu genç pek çok yönetmenin ilk filmlerini bir araya getiriyor. Bunlann arasında bizim için en önemlisi, Ahmet Uluçay'ın son olarak Montpellier'den büyük ödülle dönen ve Uluslararası Yeni Buluşlar bölümünde gösterilecek olan 'Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak' adlı ilk filmi. filmlenmiz ana programda diğer filmlerle eşit yerıni artık bulmuşa benziyor böyle örneklerle. Gençler ve yenıler gibi ustalann da önemli bir yeri var Mannheim'da. Önceki yıllarda Yunan Angelopo- ulos, Gürcü Otar Iosselliani, Çinli Zhang Yimou. Şililı Raul Ruiz gibi sinema devlerine saygı bölümü su- nup yaşam boyu başan ödülü veren festival bu yıl iki Almanı seçmiş: Wim Wenders ve Edgar Reitz. Ye- pi Alman sinemasının başmı çeken isimlerden Reitz, en önemli ve en uzun filmi 'Heimat' üçlüsünü suna- cak izleyiciye. 30 bölümden oluşan 3 bin dakikalık bu epik yapıt üzerinde Reitz yirmi beş yıl çalışmış. Wlm Wenders'e ödfll Wim Wenders'e gelince, önümüz- deki yıl altmış yaşuıı kutlayacak olan Wenders yetmişli yıllarda Aknan si- nemasının genç ve çılgın yönetmen- lerinden biri sayılıyordu; ama zaman- la, üstelik seksenler ve doksanlarda dünya sinemasının en önemli ve en etkileyici adlan arasında anılmaya başlandı. 'Paris Texas', 'Milyon Do- larlık Otel', 'Arzunun Kanatlan' en bilinen filmlerinden birkaçı. Eleş- tirmenlerin ustanın en önemli filmi saydığı, algı ve görü duygulanmn yi- tirilmesi üzerine bir yol filmi olan 'Until the End of the VVorld'ün (Dünyanın Sonuna Dek), bildiğimiz üç saatlik kurgusu değil de beş saat- lik özgün kurgusu gösterilecek festi- valde. VVenders son filmi 'Don't Co- me Knocking'in (Gelip Kapıyı Çal- ma) çekım sonrası çalışmalannı bı- rakıp ödülünü almak üzere Mannhe- im'a gelecek Heidelberg kentiyle birleştiğinden bu yana bütçesini ve izleyici sayısı- nı bir kat artıran festival 27 Kasım akşamı görkemli bir ödül töreniyle son bulacak. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Dscar' ve Büyüklük... Kimler var sahnede? Herkesten önce, Oscar. O, henüz on yaşın- da bir çocuk. Çok kısa süre sonra ölecek. Om- rünün ancak günlerle sayılı olduğunu kendisi de biliyor. Çocukluk ve ölüm, aslında birbirle- rini özleri gereği dışlayan iki kavram. Biri, ha- yatın başlangıcı, öteki ise aynı hayatın günün birinde varacağı doğal son. Gerçekte bu iki kavramın birbirini dışlamasından değil, ancak tamamlamasından söz edilebilir. Peki ama, ya şu bir önceki cümlede yer alan 'günün bi- rinde' deyişinin dile getirdiği zaman belirleme- si çok somutlaşırsa? Ya 'günün birinde 'nin do- ğal olarak içerdiği mesafe, neredeyse hiçe ini- verirse? Dışlamanın, çelişkinin ortaya çıkışı, işte o noktada. Karşımızdaki oyunda çocuk Oscar, günün birinde değil, fakat birkaç gün içersin- de ölecek; normalde çocukluğun dünyasına yerleştirilmesi güç olan gerçek de bu. Hayatın başlangıcında, henüz o hayatın yollarını öğ- renme fırsatlarını bile değerlendirememiş olan çocuk biliyor ki, ölecek. Çok zamansız bir bi- çimde, zamanı hiç anlamlandıramadan, bu dünyanın zamanının akışına veda edecek. Erich-Emmanuel Schmitt'in Kent Oyuncu- lan'nda sahnelenen 'Oscar ve Pembeli Mele- ği' adlı oyunu, işte asıl bu noktada başlıyor. Os- car, 100 yaşına merdiven dayamış gönüllü ba- kıcısı Pembeli Mummy'nin yardımıyla, olamaz, inanılmaz gibi gözükeni başarıyor: ölüm ger- çeğini, çocukluğunun dünyasına yerleştiriyor. Bir tür oyun oynamaya başlıyor. Huizinga, ço- cuğun oyun oynama içgüdüsünü, onun yetiş- kinlerin henüz çözümleyemediği dünyasında kendi gerçekliğini yaratma çabası diyetanım- lamıştı. 'Oscar ve Pembeli Meleği' yazarı Erich- Emmanuel Schmitt, bıçak sırtı diye de nitelen- dirilebilecek bu hassas noktayı oyununa bü- tünüyle sindirmiş. Oscar'ın ölümü kabulleniş oyununda çocuğun dünyasına aykırı kaçabi- lecek, ona büyümüş de küçülmüş görüntüsü verebilecek, sonuç olarak da seyirci gözünde inandırıcılığını yitirtebilecek hiçbir şey yok. Os- car, son anına kadar bir çocuk olarak kalmayı sürdürüyor. Ama bir çocuk kimliğtyle oynama- ya başladığı oyun, gelişme süreci boyunca bu kez büyükleri yaşam ve ölüm üzerine tüm bil- diklerini yeniden sınamaya zoıiayacak bir cid- diyet noktasına kayıyor. Ancak uzun bir yaşam sonucunda, o da bel- ki, varılabilecek bir bilgelik noktasını on yaşın- da bir çocuk olarak ve asla büyükleri taklit et- meksizin sergileyen Oscar, Pembeli Meleği'nin önerisiyle her gününü on yıl sayma oyununa başlıyor, biten her günün ardından ne kadar ya- şamış olduğunu böyle hesaplıyor ve sonuçta bu dünyadan, yüz on yıl yaşamış, yaşamanın gerçekte ne olduğunu, hayata nasıl bakılması gerektiğini neredeyse eksiksiz öğrenmiş bir yetişkin-çocuk olarak ayrılıyor. Çocuk kafasın- da, hayat, ölüm, Allah gibi kavramların orma- nında biriken sorunların en yalın ve en çocuk safiyetine yakışır yanıtını da kendisi buluyor: "Yaşamın tek çözümü, onu yaşayabilmektir." Brecht, sahneye getirilecek olan dünyayı ye- terince kavrayabilmek için o dünyaya sık sık bir çocuğun gözleriyle bakabilmenin temel koşul olduğunu söylemişti. Oscar, bu işin nasıl yapı- labileceğini yetişkin seyircilere sahneden öğ- retiyor. Ama sahnede bir de Yıldız Kenter var. Oscar'ın tutumu ve söyledikleri bir yaşama bakmasanatının haberciliğini yaparken, Yıldız Kenter aynı sahnede oyunun başından son anına kadar gerçek sanatçılığın uçsuz bucak- sızlığını ve sanatta yükselişin sonunun olma- dığını sergiliyor. Aslında çok 'kalabalık' olan bu tek kişilik oyunu sunarken, her jestiyle, her ba- kışıyla, sesine kazandırdığı her tonlamayla, vurguladığı, gözyaşlarından çok daha ileri öl- çüde insanın acıyı tadarak ve onun rehberliğin- de boyutlu düşünebilme yetisine seslenen her acıyla bu büyük sanatçı, gürültüsüz patırtısız, gösterişsiz, sadece ve sadece hep kutsal say- dığı bir sanatın araçlarıyla, "Işte, tiyatro bu- dur!" diyor. Kısacası, Serap Babür'ün nefis çevirisiyle bizim dil iklimimizin bir parçası kıldığı 'Oscar ve Pembeli Meleği'ri\ görmeye gidecek olan- lan, bir tiyatro bekliyor! e-posta: ahmetcemalosuperonline.com acem20(« hotmail.com 1.5milyonakitap • Kültür Servisi - Türkiye'nin en ucuz kitabı 20 Kasım'da okurla buluşuyor. Everest Yayınlan'ndan çıkacak Perihan Mağden'ın Radikal gazetesindeki köşe yazılanndan derlediği 'Korkma Bu Akşam Gelip Çalmam Kapını' adlı kitabının özelliği bugüne kadar satılan kitaplann en ucuzu olması. Kitap, şimdiye kadar basılan ucuz kitaplann aksine kâğıt, baskı ve kitap üretim kalitesinden ödün verilmeden basılan ilk ucuz kitap olma özelliğini de taşıyor. Bugün • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da Akbank Oda Orkestrası konseri. (0 212 232 98 30) M İSTANBUL DEVLET OPERA ve BALESİ'nde saat 20.00'de Verdi'nin n Trovatore operası. (0 212 245 16 36) • BORUSAN KÜLTÜR ve SANAT MERKEZİ'nde saat 10.00'da 'Çocuklarla Müzik' ve 'Müziğin Rengi' adlı atölye çahşması. (0 212 292 06 55) • BABYLON'da saat 21.30'da Smadj presents S.O.S konseri. (0 212 292 73 68) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde saat 19.00'da Edebiyat Günleri başlığı altında, yazar Mario Levt ile söyleşi. (0 212^ 252 35 00) M FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.30'da 'Duygusal Yazgılar' adlı film gösterimi. (0 212 334 8 7 40)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear