23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 EKİM 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ekonomi(S cumhuriyet.com.tr 13 Uretimde ücretdearta ANKARA (AA)-DÎE, ağustos ayı aylık üretim endeksının bir öncekı yılın aynı dönemine göre yüzde 8.8 oranında arttığını bildirdı. Ağustos ayında üretim, imalat sanayiınde yüzde 9. elektrik, gaz ve su sektöründe yüzde 5.6, madencilik sektöründe yüzde 11.9 oranında arttı. Üretim artışı ocak-ağustos dönemıru kapsayan sekiz ayda yüzde 12.6 düzeyinde gerçekleşti. DlE'ye göre ikıncı çeyrekte, uretimde çalışanlann saat başına ortalama ücretleri reel olarak yüzde 5.2, kişi başına ortalama ücretlen yüzde 3.7 arttı. DuPontSA, Sabantfnm ofcıyor İSTANBUL(AA)- Sabancı Holding. DuPontSA'dakı yüzde 50 DuPont hısselerini satın almak içın yaptığı anlaşmayla, 1 milyar dolar ciroya sahip bulunan kimya devinin tamamma sahip olacak. Sabancı Holding'den yapılan açıklamaya göre, Sabancı Holding ve DuPont işbirliğiyle kurulan DuPontSA, yıllık 1 milyar dolan aşan cirosu ile polyester ıplık, elyaf, resin ve polyester hammaddeleri entegre üreticileri arasında Avrupa'da lider konumunda bulunuyor. MB:Kiratop enflasyon için risk ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Merkez Bankası, 2004 yıh enflasyon hedefinde bir risk bulunmadığını belirtirken 2005 yılı enflasyon hedefine dönük risklere dikkat çektı. Banka, 2005 yıh enflasyonunda yüksek petrol fiyatlannın, yüksek kiralann, AB sürecine ilişkin olumsuz haberlerin sıkıntı yaratabileceği vurgulandı. Eylül ayı enflasyon rakamlanna ilişkin değerlendirmesini dün yayımlayan banka yılın son çeyreğinden itibaren büyüme hızında bir yavaşlama olacağını öngördü. TÜRMOB'un genel kuruhı toplamyor Ekonomi Servisi - Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminlı Mali Müşavırler Odalan Bırhğı"nın(TÜRMOB) 15. Olağan Genel Kurul toplantısı Ankara'da bugün yapılıyor. Ahmet Taner Kışlah Spor Salonu'nda saat 10.00'dabaşlaması planlanan genel kurula 1600 delegenin katılarak oy kullanması bekleniyor. Yaklaşık 70 bin üyesi olan TÜRMOB Başkanlığı için mevcut Başkan Mehmet Timur ile eski Maliye Bakanlığı başhesap uzmanı Mehmet Altındağ yanşacak. Internetin kadınr İstanbura gelecek Ekonomi Servia - İnternet çağının en güçlü kadım olarak tanımlanan Esther Dyson. 24-25 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek MedıaCat Forum 2004'ün konuşmacılan arasmda yer alıyor. "Geleceği Beklemek ya da Yönetmek" temasıyla gerçekleşecek foruma katılacak olan Adventure Holding'ın başkanı Dyson, fikri mülkiyetin rolü, dijital kimhk, mobil iletışimın sosyal boyutlan, güvenlık, veri yönetimi, bilgı teknolojisi üzerindeki devletlerin politikalan ve ınternetin geleceği gibi konulan ele alacak. Kriterlerin oldukça uzağındaki Türkiye'de yüksek cari açık, borç ve enflasyon sorun EkonomideAByoluuzun• AB ülkeleri ile AB'ye aday diğer ülkeler arasında gelir dağılımının en adaletsiz olduğu ülke olan Türkiye'nin yüksek borç stoku, enflasyon, bütçe açığı ve faizler üyelik yolunda en zorlu engeller arasında yer alıyor. NECDETÇALIŞKAN Avrupa Birliği'ne (AB) üye ülkelerin ekonomik ve parasal bırliğe kaülabümesı içın gerek- li olan şartlan belirleyen Ma- astricht kriterlerimn oldukça uzağında olan Türkiye'nin AB yolu zorlu geçecek. 1993 tan- hinde üye ülkelerin ekonomile- ri arasındaki farklılıklann gide- rilmesi amacıyla yürürlüğe ko- yulan kriterlere göre: ^ Toplulukta en düşük enf- lasyona sahip üç ülkenin yıllık enflasyon oranlan ortalaması ile üye ülkenin enflasyon oranı ULUSLARARASIKURULUŞLAR DA UYARIYOR AB'ye mayısta üye olan 10 ülke ile 2007'de üye olması beklenen üç ülkeyle yapılan kar- şdaşnrmalar, Türkiye'nin görünmek isten- meyen yüzünü de gözler önüne seriyor. Uluslararası kredi derecelendirme şirketi Fitch'in değerlendirmesinde de söz konusu ülkeler arasında ağustosta yapılan arttınma karşın Türkiye BB (-) notu ile en düşük nota sahip ülke konumunda bulunuyor. Türkiye aynca Bulgaristan ve Romanya ile birlikte, 14 ülke arasında "yaürun yapilabinr" ülke kategorisinde yer alamayan 3 ülkeden biri. Öte yandan ekonomi gazetesi Financial Ti- mes, Türkiye'nin büyük ve yoksul olması- nın AB üyehği konusunda kaygı yarattığını belirtti. Bu yılın ilk 8 ayında 9.8 milyar do- lara ulaşan cari işlemler açığının, ekonomi alanındaki en büyük sorun olduğu altı çizilen "Türkiye'den Korku" başlıklı bir haberde, açıktaki hızlı büyümenin TL için potansiyel bir istikrarsızhk faktörü olduğuna dikkat çektı. arasındaki farkın 1.5 puanı geç- memesi gerekiyor. Temmuz ayı itibanyla AB üyesi ülkelerde ortalama yüzde 2.3 olan yıllık enflasyon oranının en düşük ol- duğu Finlandiya, Danirmarka ve Hollanda'nın yıllık enflas- yon ortalaması yüzde 1 'i geç- miyor. Bu hesaplamaya göre Türkiye'nınyüzde2 5'igeçme- mesi gereken yıllık enflasyon rakamı, 2003 sonu itibanyla yüzde 18, eylül ayı itibanyla ise yıllık yüzde 9 ile kriterin olduk- ça üzerinde seyrediyor. ^ Bir diğer temel kritere gö- re, üye ülke devlet borçlannın milli gelire oranının yüzde 6O'ı geçmemesi gerekiyor. 2003 so- nunda 194 katrilyonu iç, 88 kat- rilyon lirası dış borç olmak üze- re toplam borç stoku 282 katril- yon lirayı bulan Türkiye'nin ca- ri fiyatlarla millı geliri ise 356 katrilyon lira olarak gerçekleş- ti. AB kriterlerine göre yüzde 60'ı geçmemesi gereken söz konusu oran ise yüzde 80'e ulaştı. t/ Maastricht knterlenne gö- re, üye ülke bütçe açığının mil- li gelire oranının yüzde 3 'ü geç- memesi şartı aranıyor. Türki- ye'de 2003 yıl sonu gerçekleş- melerine göre 40.5 katrilyon li- ra bütçe açığı verilirken. bu ra- kam 356 katrilyon liralık milli gelirinyüzde 1 l'ini de geçti. «/ Bir diğer temel kritere gö- re, herhangi bir üye ülkede uy- gulanan uzun vadeli faız oran- lan, fiyat istıkran alanında en iyi performans gösteren 3 ülke- nin faiz oranını 2 puandan faz- la aşmamasına dikkat ediliyor. Avrupa'da Euro kullanan ülke- lerde 2003 yılında ortalama yüzde 4. l'i geçmeyen uzun va- deli faiz oranı Türkiye"de geçen yıl yüzde 44"ü buldu. 2004'te faizlenn yüzde 25'lere gerile- mesine karşın, yüzde 6'lık kri- terin oldukça üzerinde. Öte yandan 2003 yılındaki nispi düzetmeye rağmen Tür- kiye, en yoksul ve en zengin ke- simler arasındaki gelir farklılı- ğının yüksekliginde de ılk sıra- da geliyor. Dünya Bankası ve OECD'nin verilerine göre, Tür- kiye'de 8.1 kat olan en zengin kesımle en yoksul kesim ara- sındaki gelir farkı. Macaris- tan'da 4.9, Belçıka'da 4.5, Çek Cumhuriyetinde 3.5, Danımar- ka'da 4.3, Isveç'te 4 ve Slovak- ya'da 4 katta kalıyor. Tanm Komiseri Franz Fischer: Türkiye, ortak politikayı zayıflatacaktır En büyük gerilim tarunda• AB Tanm Komiseri Avusturyalı Fischer, "Avrupalılık tanımına uymayan Türkiye'ye stratejik ortaklık teklif edilmesi"ni önerdi. IŞIKKANSU ANKARA - AB ile "ucu açık" müzake- reler boyunca en önemli gerilimin tanm konusunda yaşanacağının önemli belirti- leri llerleme Raporu'nun yazım sürecin- de baş gösterdı. AB Tanm Komisen Avus- turyalı Franz Fischer. Türkiye'nin ortak tanm politikasını zayıflatacağinı behrterek "AB üyesi ülkelerin Türkiye için gerekti ek bütçeyi karşılamaya hazır oimadığı takdir- de AB ruhunun da bozulabüeceğini'* ifa- de ettı. Fischer. "AvTupalılık tanımına uy- mayan Türkiye'ye stratejik ortakhk tekİif edümesrnı önerdi. AB Tanm Komiseri Franz Fischer'in, geçen eylül ayında genişlemeden sorum- luAB Komiseri GunterVerheugen'egön- derdiği mektupta, Türkiye'nin birçok açı- dan farklı, daha büyük. daha kalabahk ve daha yoksul bir ülke oldugunu dile getire- rek "Pazan daha korumahdır. Tarun ve tanma dayalı sanayisinin rekabet gücü da- ha düşüktür. Tanmsalticaretyaptsınuı en- tegrasyonu daha suurhdır. Bö>ie bir ülke- nin AB'ye üye olarak alınmasu jeo-strate- jik ve kurumsal açıdan birçok olumsuz so- nuç doğuracak ve ilerideki yapımızı temel noktalardaetitileyecektir'' dedi. Türk tanm sektörü ve kırsal ekonomısının çapı ile bü- UYUM İÇIN EN AZ 10 YIL CEREKİR EBRUTOKTAR Müzakereler sonucunda milyonlarca üreticiyi ilgilendiren karaıiar ahnacak. yük ölçüde küçük, geçımlik üretim yapan çiftliklerin varlığının ortak tanm politika- sını ve reform sürecini olumsuz etkileye- ceğini, maliyetini arttıracağını kaydeden Fischer, özetle şu görüşlere yer verdı: AB ruhu bozulabllir' "Türkiye için doğrudan destek ödeme- leri 8 milyar Euro, veterinerlik hariç pazar müdahaleleri 1 milyar Euro olacakür. Bu düzey; yeni kaülan 10 ülke için AB bütçe- sinden vapılan ödemelere eşitiir. Halen 1 milyar Euro olan kırsal kalkınma ödeme- leriiçin Türkiye'ye 2J milyarEuro tutann- da kaynak gerekecektir. Dolayısıyla, Türk tanmı için AB bütçesinden aynlâcak öde- nek tutan, tüm yeni ülkelere aynlandan daha yüksek olacakur. Türkiye, ortak ta- nm poütikasını uygulamada zorluklarla karşılacak ve bu poBtikayı zayıflatacaktır. Aynca AB üyesi ülkeler, Türkiye için gerek- li ek bütçeyi karşılamaya hazır olmadığı takdirde AB ruhu da bozulabüecektir." ANKARA - Tanm Bakanı Sami Güçlü, AB'ye tanmda uyumun zor olacağım vurgulayarak "2006-2010 Tanm Strateji Belgesi hazuiadık. Tarunda AB'ye uyum en az 10 yıl gerektiriyor" dedı. AB'de tanm nüfusu yüzde 5 iken Türkiye'de bu oranın yüzde 35 olduğuna ışaret eden Güçlü, "Kısa sürede uyum, büyük sancı yaşanmasına neden ohır" dedi. AB Etki Raporu'nda, Türkiye ve AB arasındaki tanmsal uçurum şu verilerle ortaya konuyor: "AB'de tannun toplam istihdam içindeki payı yüzde 5 iken bu oran Türİrîye'de yüzde 39. AB'de tannun Gayri SafıMühHasıla(GSMH) içindeki payı yüzde 1.9 iken bu oran Türkiye'de yüzde 14. Türkiye'nin 30 niilyon hektar alana yayılan tanm sektöıü müzakereler sırasında önemli bölümü oluşturuyor. Bu rakam, AB ülketerinin yüzde 23'üne tekabül edjvor." Rapordan: Sıkı aile bağlan ile kayıt dışınm yaygınlığı gerçekleri gizliyor Komisyon: Türkiye gerçektenyoksul • AB Komisyonu. raporunda, ilginç saptamalarda bulunurken ekonomi yönetiminin 5 ayn bakanhk tarafından sürdürülmesini eleştirdi. HACER BOYAQOĞLU ANKARA - A\xupa Birliği, Türk ekonomisi yönetiminde çok başlıhk bulunduğunu be- lirterek ekonomi yönetiminin 5 ayn bakanhkça sürdürülme- sini eleştirdi. AB Komisyonu tarafından yayımlanan ilerle- me raporunda, 5 ayn bakanlı yönetimin ekonomi politika- lannda etkinliği ve koordinas- yonu engellediği belirtildi. AB Komisyonu tarafından yayımlanan ilerleme raporun- da; ekonomiye ilişkin sapta- malarda yer aldı. Raporda şu ifadelere yer verildi: • 2001 krizinden bu yana ekonomik durumda yaşanan bozulmaya karşuı Türk nüfu- sunun büyük bir kısmı gerçek yoksulluk seviyesinde bulu- nuyor. Geleneksel sıkı aile bağlan ve kayıt dışı ekonomi- nin genişliği yoksulluk oranı- m azaltıyor. Buna karşın son gelişmeler ışığında yoksulluk sınınnda yaşayan insanların oram yüzde 25 "e yükseldi. • 2001 knzinden bu yana borcun milli gelire olan oram düştü. Bu düşüşte faız dışı faz- la verilmesinin yanı sıra yük- sek düzeydeki büyümenin de etkili olduğu unutulmamalı. Fakat yine de borç stoku "ya- bana para" ve kısa döne^pıli faiz oranlanna bağlı durum- da. Halen kamu sektörünün borçlanması, özel sektör yatı- nmlarım da sekteye uğratıyor. • Özelleştirmede sağlanan gelişmeler oldukça sınırlı. Yapılması gerekenler Vergi alanmda yapılması gereken düzenlemeler var. Özelükle KDV, muafıyetler ve uygulanan oranlar konusunda yeni düzenlemeler yapılmalı. • Ihale yasasında halen ba- zı eksiklikler olduğu görülü- yor. Bunlann giderihnesi, Türk olmayan fırmalara yö- nelik sınırlamalann kalduil- ması gerekiyor. • Tanmda çok sınırh bir ge- lişme sağlanabildi. Bu alanda en büyük eksiklik kırsal geliş- meye üişkin kapsamlı bir ra- porun hazırlanamaması. • Gıda güvenliği konusun- da da bazı adımlar atıldı. An- cak gıda güvenliği konusunda yapılan analizler halen çok sı- rurh bir alanda yürüyor. • Grev, toplusözleşme hak- kı ve çahşan kesimlerle diya- log kuruhnası noktalannda sı- kıntılar var. • Bankacılık alanındaki de- netim gözden geçirilmeli ve uluslararası kurallara uygun hale getirilmeü. 1 irfikleilgili gelişmeler, milyonlarca findık üretkisini olumsuz etkUeyebüecek. Iflas isteminin, findık fiyaüannı yüksek bulan bazıçıkar çevrelerine yarayacağı beartflıyor. Hazine sahip çıkmadı, üretici kaderiyle baş başa bırakıldı PtSKOBİRLİK'e iflas istenri AHMET ŞEFtK TRABZON - Yapı Kredı Bankası. 1990 ve 1991 yıllann- da beş parti halinde kullandırdı- ğı kredileri geri ödemediği ve Hazine'nin sözünde durmadığı gerekçesiyle Türkıye'nin en bü- yük tanmsal bırliklerinden biri olan Fuıdık Tanm Satış Koope- ratıfleri Birliği (FÎSKOBtRLIK) hakkında, 625 trilyon lira tuta- nnda ana para için "iflas yoluyla takip" başlatılması istemiyle Gi- resun İcra Müdürlüğü'ne baş\Ti- ruda bulundu. Iflas yoiuyla takıp isteminin, Yapı Kredi Bankası borçlannın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile vanlan anlaşma ge- reği belirli bir takvime bağlan- masının sonrasına gehnesi dik- kat çekti. Milyonlarca üreticiyi olumsuz etkileyebilecek süredn, FÎSKOBÎRLÎK'in belirlediği findık fiyatlanm yüksek bulan bazı çıkar çevTelerinin ekmeği- ne yağ süreceği öne sürüldü. Birlik, ödeme güçlüklenni aş- mak amacıyla Yapı Kredi Ban- kası AŞ'den, 1990'da dört ve 1991 "de bir ohnak üzere Hazine garantili toplam beş nakıt kredi kullandı. Ancak geri ödeme ko- nusunda Hazine ile banka ara- sında anlaşmazlık çıktı. Gecikme faiziyle birükte bu- gün toplam borcu 4.4 katrilyon liraya (yaklaşık 3 milyar dolar) çıkan birlik için iflas yoluyla ta- kip başvurusunun, yeni findık alım sezonunun ikınci ayına rastladığına dikkat çekiliyor. Ya- şanan don felaketi nedeniyle re- koltenin çok düşük olduğu bu sezon fiyatı 5 milyon liranın üzerinde açıklayan FlSKOBİR- LİK, özellikle hükümet ve bazı tüccar kesimleri tarafından yük- sek fiyat politikası dolayısıyla eleştirilere uğradı. İŞÇİMNEVTtEINİNDEN ŞÜKRAN SONER Yolu Açık Türkiyed) Bu yazıdaki kara mizah vurgulamalannı, okurlar- dan internet aracılığı ile gelen mektuplardan kopya çektim. Ben sadece son iki günün postasından kimi özet alıntıyı sizlere aktararak Avrupalı olma özlemi- mizle dalga geçen okurianmızın suç ortaklığına ka- tılmış oluyorum.. Biliyorsunuz önceki sabah Istanbul'da yine biraz kuvvetlice yağmur yağdı. Istanbul'un lüks sayılabi- lecek iki yakın semti arasında üç saatiik bir yolculu- ğun ardından işine varabilen okur, gazetelerimizin "Avrupalı olduk" manşetlerinden çok renkli bir ka- ramizah yazısı çıkarmış. Ben de Istanbul'un göbe- ğinde bir- iki dakikalık bir caddeyi yürüyerek geçmiş olmanın bedeli, beline kadar ıslanmış bir vatandaş olarak, masamın yanında kâğıtlaria kurutmaya çalış- tığım botlanm, üşütmemek uğruna eteğimin attına yerleştirdiğim dergilerle, bu içten iğneleyen yazıyı okurken, elbette etkilendim.. Ne de olsa bizi AB'Iİ yapma vizyonlu Başbakanı- mız, yıllarca bu kentin çok başanlı(!) belediye başka- nı olma onurunu taşımışlar, bu başannın ürünü siya- sette sıçrama ile yıldız başbakanlığa ulaşmışlardı. O günden bugüne de kendilerinin belirlediği, kendi par- tilerinin belediye başkanlan ve kadrolan ile Istanbul mega kent, Avrupalı kent olma yolunda dev adım- larla ilerliyor. Hızlıca yağmurda, azıcık karda dünya- nın en çok zarar gören kenti olma rekoruna rekorlar katıyor. Bir başka okurumuz kafayı sağlık konusuna tak- mış. Hacettepe Üniversitesi'nde gıda ürünlerinin da- yanıklı kılınması için kullanılan katkı maddeleri ile il- gili yapılmış bir araştırmadan aynntılı bilgi veriyor. Olayın boyutlan, gıda maddelerinin dayanıklı kılınma- sı için genel olarak sağlığa zararlı olduğu bilinen kat- kı maddelerinin bolca kullanılması ile sınırlı değil. Araştırma sonucu, Türkiye'de dünyada kullanımı ya- saklanmış, başta kanser, çok ağır sağlık sorunlan yaratan katkı maddelerinin, hem de çok yüksek oran- larda kullanılmakta oldugunu ortaya çıkanyor. Okur, başta kola, ketçap, çok ünlü, çok kullanılan mart<alardaki bu zararlı katkı maddeleri ile ilgili araş- tırma sonucunun televizyonlarda, gazetelerde haber bile yapılmamasının sakıncalan üzerinde duoıyor. Türkiye'de yaşanan kanser ve sağlık sorunu patla- ması ile, işlenen suçlann cezasız kalması, kamu de- netiminin olmaması, siyasetin duyarsızlığı arasında- ki doğrudan ilişkiyi vurguluyor. Okullar açıldığı günden bu yana, eğitimdeki çözü- lüşe ilişkin yaşanan dramlan örneklendiren yakın- malann ardı arkası kesilmiyor. Okullannın bina, ge- reç açıklannın boyutlan, 70-100 öğrencili, öğretmen açıklı sınıflann halleri anlatlıyor. Istanbul'da kaç yıl ön- ceki depremden hasaıianmış okullann yeni ders yıh sonrasında boşaltılmasının gündeme gelmesi, ta- şınmalar, öğrencileri,ailelerisokaklaradöktü..Küçü- cük çocuklar aktarmalı araçlarla uzaklardaki okulla- ra servissiz gidemeyeceklerine göre.. Yoksul aileler Milli Eğitim'den servis aracı istiyor. Alamayınca dire- nişler, eylemler düzenleniyor. Protesto eylemlerinin arasına, eğitimde AB'ye uyum, AB kriterleri için top- lant haberleri kanşınca ortaya gerçekten, karamizah boyutlannı da aşan, çarpıcı bir tablo çıkıyor. Ya AB için en çok çırpınan görüntüdeki ış dünya- mızın, sermayenin işyerlerindeki uygulamalanna ne demeli? Tam da ironi gibi Erdoğan hükümetinin ce- za yasasının çevre kiriiliğine ilişkin maddelerinin uy- gulamasını erteleten karan ile ilişkilendirilmiş bilgilen- dimne yazjlan var. Ihracata yönelik en modern fabri- kalardan sınırsız atlan zehirli maddelerin çevrelerin- deki sonuçlan üzerine.. Bırakınız gıdalara zehir kat- mayı, bitkileri, canlılan doğrudan öldürdüğünden su- lama yapılamayan yöre, nehir, dere. fabrika adlannın yer aldıgı mektuplarda elbette AB müktesebatı, hu- kuku ile uyumda tersine gidişin saptamalan da var. AB aşkı ile yanıp tutuşan iş dünyamızın kronik suç- lan, çalışan haklan üzerine. Erdoğan hükümetinin kuralsız düzen çalışmasını kurallı düzene taşıyan es- nekleşmiş iş Yasası'nın getirdiği işçi aleyhine kaza- nımlarla yetinmediler. Sürekli hem İş Yasası, hem de sendikal yasalar hükümlerini çiğniyorlar. Sadece son iki günün postasından gelen, sırf sendikaya üye ol- maya kalkıştıklan için işten çıkanlan işçiler ve işyer- lerinin listesi bu köşede aktanlamayacak kadar ka- bank. iş dünyamızın en AB'ci marka ve yöneticileri, çağ- daşlaşma adına, kayrtsız, kuralsız düzene hızlı geçiş- te öncülük yaparlairken, hukuk dışı uygulamalann kötü ömeklerini oluştuaırlarken neye güveniyoriar? Başta Sayın Başbakan, siyasi liderler, milletvekilleri- nin, etik olarak, ancak üçüncü dünya ülkelerinde ge- çerli "hem siyasethem ticaret"kimlikleri, ilişkili olduk- lan şirketlerde de yaşanan bu hukuk dışı uygulama- lan sorgulayamayacaklan ortada. Ancak AB'nin sa- dece ortaklıkta değil, ürün alırken de uygulanması zo- runlu, olmazsa olmaz sosyal koşullan, yasal, sendi- kal haklar kriterleri de ortada... soner@cumhuriyetcom.tr tSO HEYETİ KKTC'DE Küçük: îlişkiler geliştirilmeli KERİMÜLKER LEFKOŞA- Istan- bul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Tanıl Küçük, referandum sonrası Kıbns halkı- nın üstüne düşeni bir anlamda yaptığını, hem ekonomik hem de siyasi anlamda hak ettiğini alabilmesi ge- rektiğini söyledi. 50 kişilik sanayici heye- tiyle birlikte KKTC'deki ekonomik durumu yerinde ince- lemek amacıyla KKTC'ye gelen Kü- çük, 1997'den sonra KKTC'ye ikinci ziya- retlerini gerçekleştir- diklerini hatırlatarak "Referandumdan sonra ilişkilerin daha da geüşmesilazım'" de- di. KKTC 'de inşaat pi- yasasuıda ciddi bir ta- lep ve canlanma oldu- gunu belirten Türki- ye'nin Lefkoşa Büyü- kelçisi Hayati Güven de Türkiye'den, özel- likle Ingiltere'deki Kıbnslı Türklerden ve Ingiliz vatandaşlann- dan yoğun talep bu- lunduğunu belirtti. Güven, referandum- dan sonra turizmde yüzde 28'lik artış gö- rüldüğüne de dikkati çekti. KKTCde öğre- nim gören toplam öğ- renci sayısınnı 25 bini geçtiğini ve bunun 14- 15 binini Türk öğren- cilerin oluşturduğunu belnien Güven, "He- def olarak biz 40 bin öğrenciyi öngörüyo- ruz" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear