23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 OCAK 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 E «0 Enftasyaı 28 yto dtfok Y Elektronüc posta: <ienissom9cuiihwiystcom.tr www.denizsom,com Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - SSK'nin özel sektörden 3.3 katrilyon lira alacağı varmtş. "Sermave Siaortası Kurumu!" Sağduyu Cemal Beşkardeş: "Televizyon kanallanndan birindeki pop star yanşmasında finale kalan şarkıcılardan birinin cinayet dahil kabank bir suç dosyası olduğu ortaya çıkıyor. Jüri üyelerinden biri bu duruma tepki gösterip istifa ediyor. Fakat dosyası kabank finalist, halkın oylanyla sürekli ileriiyor ve yanşma izlenme rekoriarı kırıyor. Meclis'teki AKP milletvekillerinden biri Atatürk'ün resminden rahatsız olduğunu söylüyor; AKP'linin cumhuriyet ve Atatürk düşmanı bir ideolojiden geldiği anlaşılıyor. Kamuoyu araştırmalarında ise AKP'nin oylannın yükselme eğiliminde olduğu açıklanıyor. Bu gidişle halkın sağduyusuna nasıl inanacağız?" ngilız ilkokullanndaki okuma kıtabı "'The Lıtt- le Red Hen"den alıntı öyküyü Bülerrt Akdan göndermiş: Bir çiftlikte kırmızı ibikli birtavuk yaşarmış; kendi yiyeceğini kendi bulur ve mutlu bir hayat sürermiş. Bir gün buğday taneleri bulmuş ve bunlan ekerek daha çok yiyecek elde ede- ceğıni düşünmüş. Ancak nasıl ekeceğini bilmediği içın arkadaşlanndan yardım istemiş. Ördek "Yardım edemem, ancak is- tersen sana kahve tohumu satabilirim. Kahveden çok para kazanır ve istediğin kadar buğday alırsın" de- mış. Domuz "Ben de yardım edemem, ancak kahve ekersen ben satın alınm" demiş. Fare "Buğdaydan anlamam ancak kahve için gereken parayı sana borç verebilirim, sonra ödersin" demiş. Tavuk kahve ekmeye karar vermiş ancak nasıl eki- lirbilmediğindenyine yardım istemiş. ördek, "Yardım edemem, ancak kahvenin çabuk büyümesi için ge- reken gübreyi sana satabilirim" demiş. Domuz, "Kah- Bizim gibi ve yetiştirmekten anlamam ancak kahveleri zararlı böceklerden korumak için ilaca ihtiyacın var, istersen sana satanm" demiş. Fare, "Gübre ve ilaç için ister- sen sana borç veririm" demiş. Kırmızı ibikli tavuk kahve ekimine başlamış. Ancak kahve yetiştirmek buğday yetiştirmekten daha zor- muş ve daha çok gübre ve ilaç gerekıyormuş. Tavuk bu işin sonunda çok zengin olacağını hayal ederek sabretmiş. Hasat zamanı gelmış. Tavuk çok miktarda ürün el- de etmiş, kendisine yol gösteren arkadaşlanna "Kah- veleri satmama kim yardım edecek" diye seslenmiş. ördek, "Ben yardım edemem, ancak kahveleri işle- mek ve paketlemek için benim fabrikama getirmeli- sin" demiş. Domuz, "Ben de yardım edemem, zaten her önüne gelen kahve ektiği için kahve fiyatlan çok düştü, senin kahven beş para etmez" demiş. Fare, "Ben bu işten anlamam ve borçlannı ödemen lazım" demiş. Sonunda kırmızı ibikli küçük tavuk gerçeğin farkı- na varmış ve buğday yerine kahve ekmenin büyük bir hata olduğunu anlamış. Çünkü borç içindeymiş ve yiyecek tek bir lokması yokmuş. Açlıktan ölme- mek için yine yardım istemiş. Ördek, "Yardım edemem, senin hiç paran yok" de- miş. Domuz, "Ben de yardım edemem, zaten herkes kahve ektiği için buğday eken de kalmadı, yiyecek yok" demiş. Fare, "Ben sana yiyecek bulamam. An- cak bana borçlannı ödemediğin için para yerine se- nin tarianı almak zorundayım ve iyi bir tavuk olursan, belki senin o tarlada benim için çalışmana izin vere- bilirim" demiş. Şimdilerde kırmızı ibikli tavuk, eski tarlasında bo- ğaz tokluğuna fare için buğday yetiştiriyormuş! Delik tAkrf Kökçe: "Uygulanan ekonomik politikalarda IMF talimatlı programiar delinmesin diye vatandaşın midesi deliniyor." SESSIZ SEDASI%0 Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuta yahoo.com Gümrüklere imam hatıpliler atanıyor: Ülkeye çağdaşlaşma girmesin diyedir! Gazi Hastanesi'nde doktor cuması Ankara'dan adının saklı tutulmasını isteyen bir emekli öğretmen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Polikliniği'nde geçen cuma günü ya- şadıklannı anlatıyor: "Doktor, benim şikâyetimi dinlerken kapı açıldı ve bir başka doktor içerı gi- rip, 'Ağabey, saat 12'ye 10 kala mu- ayeneyi bitiriyorsun, değil mi' diye sor- du. Beni muayene eden doktor bir an duralayıp 'Neden' dedi ama hemen ar- dından günlerden cuma olduğunu ve namaza gidileceğinı anımsadı. Gelen doktor, 'Ben muayene duru- munu ayarladım' dedi ve gitti. O sırada doktor. benı başka birine sevk ettiği için bulunduğum odadan çıkıp ilgili birime gittim. Sevk edildiğim birimin kapısında beklerken, bir başka görevli aya- ğında doktoriann giydiği tipte teriik- lerle aptes almak için sıyırdığı belli olan gömlek kollannı düzelterek ya- nıma geldi ve beklediğim odanın kapı- sını açarak 'Haydi geç kalıyoruz, saat geldi' dedi. Içeriden 'Ben daha aptes bile ala- madım, nasıl geleyim' yanıtı gelince görevli 'Orada alırsın, haydi' diyerek geldiği yöne doğru aceleyle yürüdü. Böylece ben ve kapıda bekleyen di- ğer hastalar, Gazi Üniversitesi Tıp Fa- kültesi Hastanesi Polikliniği'ndeki dok- toriann doktorluk görevlennden daha önemli hangi görevlerinin olduğunu öğrendik ve doktoriann cuma nama- zından dönmelerini sabırla bekledik." ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCİ Sağ Olasın Truva Derneği... "Popüler kültür kötüdür diyenin alnını kanşlanm.J* Hürriyet'inPazar eki'nde (4.1.2004) bu başlığı görün- ce "irküdim*'... Demek kı Prof. Dr. Emre Kongar be- nim de alnımı kanşlayacak- tı... Hocayı tanıdığım için, "sö- zünün aslına" baktım... Avşe Arman röportajında; "In- sanlar kitleler halinde bir şe- yi seviyorlarsa, bu illa kötû bir şey midir"" diye sorunca. yanıtını da almış: "- Değişir.. Cüıayete, faşiz- me ve şeriata ilgi duyuyorlar- sa kötüdür» Ama demokra- sinin gelişmesine ilişkin de- ğerieri destekliyortarsa iyi- dir_" Kongar'ın bu açıklamayla birlikte her türden popüler kültüre "kötüdür" diyenin alnını kanşlayacağını belirt- mesı ise röportajın manşetin- de açığa çıkan "niyete" ade- ta "çanak tutmuş... Oysa Ayşe ,\rman, hıç de- ğilse başuıa "her" sözünü bi- le ekleseydı, hem Kongar'ın görüşünü "doğru" aktarma- ya hem de popüler kültür ko- nusunda "gerçeği*' yansıtma- yayetecekti... "Medya uzmanı" Emre Kongar'ın böylesi bir "tufa- ya" nasıl düşe- bildiğini merak ederken düşün- düm: Galiba "popüler kül- türyazan" ola- bilmenin bir yolu da "dü- şünce" yerine "polemik" uretmek... Yani "aydın- latmayan" aydın olmayı yeğ- lemek... Arıadolu'nun direnişi Aynı akşam ise bu kez "uiusal kültürümüz" ıçın ge- celerinı gündüzlenne katan- larlaberaberdik... "Arabistan dinciliğinin ve Amerikan bireyciliğinin or- taklaşa beslediklerT kişilik- sız bir popüler kültüre karşı adeta "Anadolu'nun kimlik dbrenişini" simgeleyen TRU- VA Folklor Araştırmalan Derneği'nin, Ataköy'deki Vunus Emre Kültür Merke- zfnde düzenledigi "2003 y*- h ödüDeri" törenindeydik... Bu yıl "düğün" temasıy.a hazırlanan müzik ve dans gösterisinın de yönetmenle- rinden olan Dernek Başkanı İlhan Gülek dedi kı: "Kendi «z kültûrünü unutarak geE- şen bir toplum var nıı ki ula- sal değerlerimizi de yozlaşO- Ulusal kültürün simgesi. ran bir popüler kültürle çağ- daş olunabilsin?.." Gösteriyı en içten "uhısal kültür duygulan" ıçınde su- nan Gülsen Tuncer de kökle- nni anatannça "Kibete" ile efsanevi sevgilisi "Attis"in aşkından alan binlerce yıllık "sevda tarihimiz" hakkında özetle şunlan söyledi: "Ku- ma, başlık parası, berdel hat- ta imam nikâhı ve çok kanb olmak gibi, insana saygısız es- kimiş törelerden kurtulma- nın yolu da Anadolu'nun doğrudan insan sevgisiyle yoğrulmuş yaşama kültürüy- le çağdaşı yaratabilmektinJ' fşte bu hedefin coşkusuy- la başlayan "düğün rı le bir- likte Balkanlar'dan Van'a "temiz yüreklerin ve içten gü- lüşlerin" yöresel oyunlannı ızledik; türkülerini dinle- dik... Aynı yüreklerin "kültür ve sanat" alanındaki emektar- lanna verilen "Truva Ödül- Ierir 'ni armağan etmek üzere sahneye davet edilen yazar- lar. şairler, sanatçılar ve öğ- retmenler. sanki bu ülkenin ortak sesi ve nefesi gibiler- di... 'Bilgelere' teşekkür Derneğin, başta "Atatürk- çülük" olmak üzere tiyatro ve sinema- dan şiir ve müziğe kadar her dalda ger- çekleştirdiğı kültür ve sanat ödüllen arasında 2003"ün "Truva Özel Ödü- lü"nü alan Nail Ça- kırhan ve Halet Çambel, Anado- lu'nun eşsız büyuk- lüğünü dünyaya kanıtlayan i- kı bilge insan... Buna karşılık. ne Nail Bey "mimarhk geleneklerimizi'' yaşatırken trilyonlar kazandı ve kazandırdı; ne de Halet Hanım "tarih öncesi" çağla- nmızı gün ışığına çıkanrken köşeyi döndü ve döndürdü... Her ikisinin de bu çabalan. "ülkeyi yağmalayarak para kazanmak" yerine. bu ülke- yı koruyarak "onurlu ve kinılikli yaşamaya" hizmet ettiğinden, onlara popüler kültürcüler değil, "ulusal kültürcüler" teşekkür etti- ler... Eğer yetkili bir konumda olsaydım; en büyük "Anado- lu ödülü"nü de 11 yıldır sür- dürdüklen bu vefalanndan dolayı TRUVA Derneği'ne verirdim... Kendi payıma ise "sağ olsunlar" diyorum... oekinci" cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak" turk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci <ı mynet.com HARBİ SEMİH POROY semihporoy(a yahoo.com HAYAT EPtK THATROSU MVSTAFA BİLGIN ARA5TIRMAYA ĞÖRE CEZAEVLERÎNDBKt KOSULLAR SüCTAN CAYDIRMIYORMU$ TARİHTE BUGUN ML\ITAZARIKAX 7 Octık tcwus.nuantaz-arikan.com ENERJÎ S/KINTISI BASIAY/NCA. 13MTE BUGÜM, çotç SO&4/V//V AS Ü , sa ı/B SO&4 SÖZ Dt. O2Et- f'ÇfA/P£ •f2 PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Son Mohikan Olmak Ertuğrul Özkök geride bıraktığımız yılın son "Pazar Yazısı"n\ gazetemize ayırmış, gazetemizin pazar günleri verdiği Dergi'nin yeni görünümüne ilişkin olarak kaleme aldığı yazısına başlık olarak da Genel Yayın Yönetmenimiz Ibrahim Yıldız ın Hürriyetyazarlanndan Yalçın Doğan'layaptığı bir konuşma sırasında kullandığı "Hayatın Dayatma- sı Ağabey" tümcesini seçmişti. Pazar Dergi'nin yeni görünümü çok heyecanlan- dırmıştı "hayat"ı "en büyük terbiyeci" olarak nite- lendiren özkök'ü. Şiirsel bir biçemde, "öyle bir terbiyeci ki, istediğiniz kadar direnin, sonunda si- ze hakikati öğretiyor./ Değişmeye yatkın biriyse- niz, nazik metotlarla./ Eğer dik kafalı, inatçı biriy- seniz, asian terbiyecisi gibi kırbaçla./ Veya kafa- nıza vura vuraJAma sonunda mutlaka o galip ge- liyor/" dedikten sonra, "Cumhuriyet'in değişim karan işte bu yüzden önemli" diye ekliyordu. Cumhuriyet okuru olmayanlar özkök'ün bu ya- zısını okuduktan sonra gazetemizin köklü bir de- ğişim geçirdiğini, "başkalaştığını", Hürriyet'in ge- nel yayın yönetmeninden bu değin destek aldığı- na göre belki de "Hürriyetleştiğini" sanabilirierdi. Cysa gerçekte tüm olan bitenler Cumhuriyet Pa- zar Dergi'nin yalnızca birtakım "biçimsel", "gör- sel" değişikliklerle kendini yenilemesiyle sınıriıydı. • • • Ertuğrul özkök'ün Ibrahim Yıldız arkadaşımızın sözlerinden çıkarakyazdıklan, onun, ondahepvar olan "başka tüıiü gazetecilik" duygulannın dışa- vurumuydu aslında. "Alışveriş, moda, sağlık, mü- zik, gıda, şarap, mizah, seyahat, deniz kenartan, ucuz-pahalı restoranlar. Hatta puro..." Bu sayfa- lann kendisi için "siyasetten daha önemli olduğu- nu" yazmış, "çok eleştiri almış", "medya muha- fızlannın, mürekkep statükoculannın, kendi ken- dine rütbe veren ahlak bekçilerinin, daha nicele- rinin hedefiolmuş", fakat "yılmamış"t\. İşte, "bü- tün bunlardan dolayı Ibrahim Yıldız'ın tarifini çok sevdim" diyordu. Alışverişten gıdaya, mizahtan restoranlara, "hat- ta puro "ya geniş yelpazede siyasetten önemli bul- duğu konular hiç kuşku yok ki "hayat"a ilişkindi, "rıayaf'ın içindendi. Ancak "hangi hayatlar"d\, "kimlerin hayatlan "ydı bu hayatlar? Kimler yaşı- yordu o yalılı-tekneli, Petrus şaraplı, havyar gıda- lı, Karayibler seyahatli, Havana purolu hayatlan bu ülkede? Nüfusunun büyük çoğunluğunun "yoksulluksı- nınnın altında yaşadığı" Türkiye'de nasıl yaşanı- yordu, yaşanabiliyordu o hayatlar? Ya da yoksul- luk sınınnın altında yaşamaya mahkûm edilmiş o milyonlar olmasa, yaşanabilir miydi? Cumhuriyet, bu soruları merak eden, kurcalayan, didikleyen yazartann, okurlann gazetesiydi. Yazariannın da, okuriannın da siyasete önem vermelerinin nede- ni bu sorulardı. Cumhuriyet, yazarian ve okurlany- la yaşamın güzelliklerinin geniş kitlelere yayılma- sından, bu güzelliklerden geniş kıtlelerin yararian- masından yana olan, bunun için çabalayan, sava- şım veren bir gazeteydi. özkök'ün diliyle "top ten"imiz çok, ama çok farklıydı bizim. • • • Yazısının son bölümünü önerilere, öğütlere ayır- mış özkök: "O aslan terbiyecisi (yani hayat-DK) hepimize yaşamanın ve hayat keyiflerinin ne ol- duğunu, değişimin ille de döneklik anlamına gel- mediğini öğretiyor. Herkese tavsiyem bu. Kapıla- nnızı bu hayat terbiyecisine açın. Ardına kadar açın. Hiç çekinmeyin. Bakın son Mohikanlar bile açıyor..." "Son Mohikanlar" diye adlandınyor Cumhuri- yet'i. Bizleri Kuzey Amerika'daki eski Algonkin Kı- zılderililerinin en savaşçı, en dirençli, en uzun so- luklu kabilesinin üyeleriyle özdeşleştiriyor. Bunu yaparken sanınm Fenimore Cooper'ın ünlü "Mo- hikanlann Sonuncusu-The Last of The Mohican " adlı romanından esinlenmiş. Ama ne yazık ki yal- nızca adından. Oysa coşkulan ve hüzünleriyle ne büyük, ne unutulmaz aşklar yaşanır o romanda, ne büyük kahramanlıklara tanık olur o Kızriderili topraklan. (e-posta: dkavukcuoglu(a superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Ege Deni- zi'nin ilkçağ- larda "Adalar Denizi" anla- mındaki adı. 2/"Akaju"da denilen bü- yük bir ağaç... Ka- tar'ınbaşken- ti. 3/ Zurnaya benzer bir Türk halk çalgısı. 4/ Bir işi ya da bir malı en uygun şartlarla kabul edene 2 bırakma... Sınır ni- 3 şaru. 5/Kimse, kişi... Eskiden Karagöz 5 oynatılan kahvelere 6 verilen ad. 6/ Rütbe- siz asker... insan se- 8 siyle ezgili sesler çı- 9 karma, müzik yapıtlannı seslendirme sanatı... Bir soru sözü. II Kaplama ya da doldurma olmayan... Pamuktan dokunmuş basma. 8/ Küçük salkımlı bir üzüm cinsi. 9/ Yapılan yıldınmdan koruyan aygıt. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Akciğerlerin havayla şişerek aşın derecede ge- rilmesi. 2/ Eski Mısır'da güneş tannsı... Büyük tencere. 3/ Bir ay adı... Baş. 4/ Kendisine inanı- lan, sır verilen kimse... Hastalıktan kurtulma, iyi- leşme. 5/ "Meyhane mukassi görünür taşradan amma'Bir başka ferah başka—var içinde"' (Ne- dim). 6/Tavır, davranış... En kısa zaman süresi... Romanya'nın plaka işareti. 7/ Kol gücünü geliş- tirmek için kullanılan ve gürgenden şişe biçimin- de yapılan jimnastik aracı... Asya'da bir ülke. 8/ Osmaniye ilinde bir kaplıca. 9/ Güzel çiçekli bir süs bitkisi... Duru, keskin kokulu ve hızla buhar- laşan organik sıvı. *
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear