25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 OCAK 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ekonomitg cumhuriyet.com.tr 13 Dolardaki yüzde 20'lik düşüşün piyasaya yansıması da hareketlilik getirmedi Fiyatlardüştüama alan yok Bakanlık'tan bayram uyansı: Ahşverişte dikkatliolunKONYA (AA) - Kurban Bayratnı'na gûnler kala alışveriş konusunda dikkatli olunması öneriliyor. Sanayi ve Ticaret Ba- kanlığı'mn *WWWJ»- najigov.tr" adlı resmi internet sitesinde tü- keticilere verilen ipuçlanndan bazılan şöyle: • Neye ihtiyaç du- yulduğu doğru bir şe- kilde belirlenmeli. • Satış elemanlann- dan kesinlikle etkile- nilmemeli ve satın alı- nacak giysilerin düğ- me, fermuar ve astar gibi yan ürünleri iyice kontrol edilmçli. • Ayakkabı alıricen ayakkabılann ayakla temas eden kısunla- nnda sentetik malze- me kullanıhp kullanıl- madığı kontrol edil- meli. Çünkû, sentetik malzemelerin hava geçirmeyeceği ve bu nedenle ayak sağhgını bozabileceği unutul- mamah. • Yüksek ökçeli ve sivri burunlu ayakka- bılar tercih edilmeme- li; süetgibiçabukkir- lenenmaddelerden üretilmiş ayakkabılar alınırken ise ikJim ko- şullan göz önûnde bu- lundurulmalı. , • tnsan ayağının hacmi gûn boyunca genjşleyeceğinden ayakkabı öğleden son- ra alınmalı. Barkod sistemine geçiliyor Jarım üaçlanna yakın takip ANKARA (AA) - Tanm ve Köyişleri Ba- kanhğı. ihraç edilen ta- ran ürünkrinin iadesi nedeniyle zaman za- man gûndeme gelen sebze-meyvedeki li- mitin üzerindeki zirai ilaç kalınüsı sorununu çözmek için iki önem- li uygulama başlattı. Ilaçlann tavsiye dışı kullanımını önlemek için zirai ilaçlarda bar- kod sistemi uygulama- ya konuldu. llaçlar, üretici-ithalatçıdan ba- yiye, çiftçiye kadar bil- gisayar üzerinden izle- nebilecek. Hangi fir- ma kime ne ilaç sat- mış, hangi üretici bu ilacı hangi amaçla al- mış belli olacak. Bakanlık aynca, ilaç piyasası yanında, sebze-meyvede mev- cut kalıntı durumunu belirlemek için de bir çahşma başlatıyor. Tarla üretiminde zirai ilaç kalıntısı sorunu yaşanmadığına işaret eden yetkililer, sera üretimindeki durumu saptamak için Antal- ya, Muğla, Adana ve Mersin'de izleme pro- jesi başlatıldığını açıkladı. OLCAYBÜYÜKIAŞ Bir yılı aşkın bir süredir ön- celeri durgun bir seyir izleyen da- ha sonra da düşmeye başlayan do- lar, yatınmcısının yaru sıra spot piyasa esnafina da kara günler ya- şatıyor. Dolan yüksek fiyattan alanlann şimdi bozdurmaya ya- naşmadığını dile getiren başta Doğubankolmak üzere spot piya- sa esnafı, bazan günde tek bir ürün satamamaktan şikâyetçi. Gerek enflasyondaki düşüş ge- rek dolardaki gerilemenin psiko- • Genellikle yurtdışından gelen beyaz ve elektronik eşya satılan spot piyasa, fiyatlann düşmesine karşın hareketsizlikten yakınıyor. Esnafa göre kriz döneminde bile daha çok satış yapılmıştı. lojik olarak müşteride indirim gerilemeler olduğunu dile getire- beklentisine yol açtığını belirten esnaf, indirime karşın piyasada herhangi bir hareket olmamasın- dan yakınıyor. Ağırhkh olarak Casio, Yamaha ve Sony markah ürünler satan Gö- rüntü Elektronik'in sahibi Kenan Muşlu, geçen yılla kıyaslandığın- da, fiyatlarda ciddi sayılabilecek rek "Bizdeki özeflikle görüntülü kameralar ve nıiizik sistemlerinin fryadan geriledL Sony televizyon- lar 700 miryon liraya kadargerile- di ama müşteri yok" dedi. Çoğu müşterinin yüksek fiyattan aldığı dolan bozdurmak istemediğini belirten Muşlu, çoğu alıcının da 700 milyon liralık televizyonu iki kat fiyatına da olsa taksitle alma- yı tercih etfiğini söyledi. Bosch yüzde 20 indi Anadolu Dayanıklı Tüketim Mallan'nın sahibi Turan Yaş, fi- yatlarda ağırlıklı olarak dövizden kaynaklanan bir geri çekiliş oldu- ğunu dile getirdi. Bosch'un liste fiyatlarını yüzde 20 ucuzlattığını anlatan Yaş, Siemens"te yüzde 7- 8 'lik bir düşüşün beklendiğini, di- ğer ürünlerde de indirimlerin sü- receğini dile getırdı. Gerek dövizdeki durum gerek enflasyondaki düşüşün bir bek- lenti yarattığını ifade eden Yaş, her ne kadar düşük fiyatlann pi- yasayı canlandırmaya yetmediği- ni soylese de umudunu koruyor. "Talepler çok ertdenmişti. îstik- rarsızhk korkusu vardı, şimdi ya- vaş yavaş da olsa bunlar azafayor" diyen Turan Yaş, durgunluğun bu- günkü gibi devam etmeyeceğini, fiyatlardaki düşüşün müşteriyi önünde sonunda etkileyeceğini ıleri sürüyor. Aykut îthal Dayanıklı Tükemi Mallan satıcısı Banş Özden ve Ayıkspor Kondisyon Aletleri sa- hibi Cemal R. Ayık da düşen fi- yatlann müşteriyi çekmeye yet- mediğini dile getiren esnaftan ıkisi. Her iki esnaf da işlerin yok denecek kadar az olduğundan yakınjyor. TL'nin dolar karşısındaki kaybı göz önüne alınırsa 2002'ye göre yüzde 3 düştü Turizm geliri 'ashnda' azaldı BAŞAKSEZEN Turizm gelirlerinin 13.2 milyar dolara çık- masına rağmen TL'nin dolar karşısındaki kay- bı göz önüne alınırsa turizm gelirlerimiz 2002'ye göre yüzde 3 azaldı. TURSAB Başkanı Başaran Uhısoy, dolar- lira paritesi göz önüne ahndığında, turizm ge- lirlerinde söylendiği gibi bir artış olmadığını, hatta 2002 yıhna göre yüzde 3Tük düşüş ya- şandığını söyledi. Devlet Istatistik Enstitü- sü'nün, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortak- laşa düzenlediği "Çıkışyapan vabancılar" an- ketinin geçen yılın dördüncü üç aylık dönem sonuçlan açıklandı. Raporda, 2003 yılında tu- rizm geürlerinin yüzde 11 artarak 13.2 milyar dolara ulaştığı belirtildi. Ancak TURSAB Başkanı Başaran Ulusoy, turizm sektörü 2003 yılı değerlendirmesi sırasmda yaptığı açıkla- mada, dış turizm gelirlerinin son aylarda yük- selişe geçmiş gibi görünmesine rağmen artı- şın büyük oranda Türk Lirası'nın ABD Dola- n ve Euro gibi yabancı kurlar karşısında ka- zandıgı değerden kaynakladığını belirtti. 10 ayhk Merkez Bankası verilerinde geçen yılın aynı dönemine göre turizm gelirlerinin dolar bazında yüzde 12 artmış göründüğünü söyle- yen Ulusoy, "TL'nin dolar karşısındaki yüzde 15'ler düzeyindeki kaybı göz önüne ahnırsa Geçen yd toplam turizm geliri 13.2 milyar dpiar oldu. 2002 yıh ile kıyaslandıgında yüzde 3 düzeyin- de bir azalma olduğu s<i\ lenebilir. Çünkü ya- bancı ziyaretçinin Türkhe'deki tüketimi ağır- hkh olarak TL cinsinden yapüryor. Turizm ge- Brieri de Türkrve'deki tüketim göz önüne ab- narak hesaplanryor. Bu durumda yabancı zt- yaretçflerimizin ülkemizdeki tüketiminin reel anlamda artmadıgı, tersine azaldığı sonucu çık- maktadn". Nitekûn,turistikyörderimizdeki es- nafin şikâyeti 'Genel olarak tunzm sektörü- nün daha az harcayan turisti geliyor' saptama- sı bu savlan destekfiyor" diye konuştu. Rapor- da, Türkiye'yi geçen yıl ziyaret eden yaban- cılar ve Türk vatandaşlanndan sağlanan top- lam turizm gelinnın 13.2 milyar dolara ulaş- tığı ve Türkiye'ye gelen yabancılar kışi başı- na ortalama 706 dolar harcarken Türk vatan- daşlannın harcamasuıın 1356 dolara kadar yükseldiği görülüyor. 2002'deki gelirler ise 11.9 milyar dolar düzeyindeydi. DÜNYA EKONOMtStlVE BAKIŞ / ERGİN YBLDIZOĞLU LONDRA erginy@tr.net Soros Foundation'a bağlı Open Society Institute'ün, Gürcistan'daki "başanlı" birrejim değişikliğinin hemen ardından, yayımladığı "Hazar petrollerinin gelirinden kim yararfana- cak?" (Caspian Oil vvindfalls: Wo vvill Bene- fit?) başlıklı rapor, Gürcistan'dan sonra sıranın Azerbaycan ve Kazakistan'a gelmekte olduğu- nu düşündürüyor. Kedlye ctğer... OSI'nin raporu, "halen Irak'ta enerji rejimini yeniden şekillendirmekte olan ABD'nin ulusal güvenlik politikasının önceliğinin enerji arzını güvenlik altına almak olduğunu" vurguluyor ve dikkatleri Azerbaycan ve Kazakistan üzerine çekiyor. Rapora göre "bu iki ülke yakında ABD için iki önemli enerji kaynağı haline ge- lecekler." Ancak, iyi yönetişim, demokrasi ve şeffaflık yokluğu bu iki ülkeyi, ABD açısından, daha az güvenilir ortaklaryapıyormuş. En iyi çö- züm, devletin devreden çıkanlarak ulusal ener- ji kaynaklannın tümüyle yabancı sermayeye sa- tılması olabilirdi. Ne yazık ki (!) bu iki ülkede de, tüm diğer önemli petrol üreticilerinde olduğu gi- bi devlet şu veya bu oranda enerji kaynaklan üzerinde söz sahibi. Bu iki ülkede de yabancı enerji şirketleri net gelirlerinin yüzde 64 ile yüz- de 83'ünü devletle paylaşmak durumundalar (s.66). önsözünü, Stiglitz'in yazdığı rapor, çözüm olarak, petrol gelirlerinin yönetiminde reform, şeffaflık, petrol ve gaz gelirieri üzerinde kamu- oyu denetimi öneriyor. Ne yazık ki, hıçbir şey göründüğü kadar basrt değil. Rapor, Gürcistan deneyimine de gönderme yaparak (s.88) bu iki ülkenin yöneticilerine bir öneri de sunuyor: Da- ha önce Arjantin, Panama ve Kolombiya'da denenmiş "vatandaş danışma konseyleri" kurulsun ve bunlara, petrol endüstrisi, sondaj, üretim, taşıma rafineri alanlannda izin verme ve denetim yetkisi verilsin (s. 85). Rapora göre bu danışma kurumlannın güçlü bir mali desteğe sahip olması gerekiyor. Bu, bizzat petrol en- düstrisinin kendisinden, enternasyonal fî- Azerbaycan ve Kazakistan'a Dikkat nans kuruluşlannın vereceği krediierden, hükümetierden, uluslararası yardım kuru- luşlanndan ve "sivil toplum" örgütlerinden sağlanabilir (s.86). Diğer bir deyişle, Soros'un vakfının hazıriattığı rapor, petrol endüstrisinin ve gelirierinin denetimini devletin elinden alıp biz- zat IMF, Dünya Bankası, Exxon, Chevron Te- xaco, BP ve Soros Vakfı tarafından finanse edilen örgütlere vermeyi öneriyor. Adeta bir re- jim değişikliği modeli öneriyor. Hâlâ "nomenklatu- ra" artığı, insan hakla- rına ve demokrasiye alerjik, sınıflann hatta ailelerin egemen oldu- ğu Azerbaycan ve Ka- zak'stan devletlerinin, özellikle Gürcistan ola- yından sonra, bu "va- tandaş danışma kon- seyleri" tezgâhına gel- memek için ellerinden geleni yapacaklanna emin olabiliriz. Bu da, ABD yanlısı muhalefetin rejim değişikliği talep- lerine meşruiyet ve halk desteği sağlayacak. Bundan sonra bu iki ülkede, Soros Vakfı'nın manevi ve özellikle maddi yardımlannın da kat- kısıyla, "sivil toplum" örgütlenyle hükümetler arasında bir "demokrasi mücadelesinin", IMF, Dünya Bankası'nın reform çağnlannın yo- ğunlaşmasını bekleyebiliriz. ABP'nln petrol krlzl Irak savaşının, ABD'nin benzer bir macera- ya girme olasılığını, maddi ve asken zaaflannı ortaya koyarak uzun bir süre için engellediği- nı söylemek yanlış olmaz. Bu yüzden, ABD'nin petrol alanlarını ele geçirme projesinin, bir sü- re için gizli operasyonlann "beşinci kol" faali- yetleriyle, Soros gibi "dost yapılann" maddi, manevi ve ideolojik katkılanyla (özellikle Rus- ya gibi bir diğer emperyalist gücün nüfuz ala- nına yakınsa) sürdürüleceğini dûşünebiliriz. Sürecek, çünkü ABD ciddi bir enerji kriziyle karşı karşıya. Bugün enerji piyasalanna hâkim olan, enerji fiyatlan yeniden tarihsel ortalama- lara geri dönecekler.'arz artışı hızianacak, ta- lebin artacağını varsaymak doğru olmaz, serbest pi- yasa her zaman dengelenir, OPEC eninde sonunda kotalarını deler, varsayımlan ben- ce yanlış. Birinci- si, Çin ve Hindis- tan'ın enerji ge- reksinimlerinin hızla artmaya başlamasıyla ta- rihsel trendler ar- tık geçerliliklerini kaybettiler. ikincisi, VVallStreet «Joumalın 26 yıl enerji editörlüğünü yapan analist, Yusuf F. Ibrahim'in işaret ettiği gibi, Körfez bölgesin- de, Suudi Arabıstan, Katar, Kuveyt dahil, üre- tilen petrolün yüzde 9O'ı Asya'ya gidiyor ABD'ye değil. (Daily Star, 20/01 /04). Buna kar- şılık, Körfez ülkelerinin dünya enerji piyasası içindeki payı gittikçe artarken ABD'nin tüm petrol ithalatı içinde bölgenin payının, 2050 yı- lına kadar, yüzde 18'den yüzde 70'e çıkması bekleniyor (The Guardian, 20/09/03). Bu ko- şullarda, Çin ve Hindistan'/n artan talebi karşı- sında, ABD'nin, enerji gereksinımini karşıla- mak açısından kaderini salt piyasa koşullarına bırakması beklenemez. Üstelik, ABDdüşman- lığının hızla arttığı dolann sürekli gerilediği bir dönemde, körfez ülkelerinin, zarariannı sineye çekip Euro'ya geçmeden, sonsuza kadar do- larda kalmaya devam edecekleri de varsayıla- maz. Tüm bunlar, Bush'un yönetimegelmesinden bu yana, sık sık "başkanın görevinin ABD'yi tehdit eden enerii krizine çare bulmak oiduğu- nu" vurgulamasını, Dick Chaney'nin, önceliği "Petrol üreticilerinden ABD'ye petrol akışı- nı arttrmak ve güvenlik altna almak" ola- rak saptayan Enerji Raporu'ndakı saldırgan to- nu, Ortadoğu petrollerine anında müdahale edecek stratejik bir noktayı ele geçimnesine izin verecek bir savaş için ABD halkına ve dünya ka- muoyuna atılan yalanlan da açıklar. Ancak, Irak'ın işgali Ortadoğu'da ABD açı- sından belirsizlikleri ortadan kaldırmadı. Hâlâ enerji kaynaklannın büyük çoğunluğu ABD ile ilişkisi kuşkulu, kulakları özelleştirme önerile- rine kapalı rejimlerin mülkiyetinde. Üstelik, ABD ile işbirlikçisi olduklan için bu rejimlerin toplum- sal meşruiyetleri çok zayıf. Buna karşılık, hızla artan bir genç nüfusun oluşturduğu demogra- fik bir saatli bomba, petrol gelirierine gereksi- nimi de arttırarak işlemeye devam ediyor. ABD'nin ise kısa dönemde bunlardan birine özellikle Suudi Arabistan'a müdahale edecek gücü ve gerekçesi yok! Bu yüzden ister istemez, Hazar bölgesi pet- rolleri, burada en büyük kaynaklara sahip Azer- baycan ve Kazakistan gündeme geliyor, Gür- cistan tipi, içeriden rejim değişikliği modeli ola- sılığı güçleniyor. Ancak, bölgedeki etnik sorun- larmozaiği, Rusya'nın çıkarlannı koruma karar- lılığı, bu Gürcistan modelinin garantisi üzerine gölge düşürüyor. O zaman, bölgeden birilerinin ABD'ye yardım etmek üzere devreye girmesi, "duruma" müdahil olması gerekebilir. Eurasyanet.org (Soros bağlantılı) sitesinde yayımlanan, "Türkiye'nin Azerbaycan ve Gür- cistan'daki son lideriik değişiklikierini, bölge- de diplomatik inisiyatiflerini arttırmak için bir fırsat olarakgördüğünü " ileri süren 14 Ocak ta- rihli biryorum bu birilerinin kim olabileceği ko- nusunda şimdiden bir ipucu veriyor olabilir... ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Bush Teşekkür Etmeli! AKP hükümetinin, ülkenin bilim ve teknoloji ku- rumlan karşısındaki tutumu ve yaptıkları, bir büyük köreltici yıkımdır. YÖK ve TÜBİTAK bunun somut örnekleridir. • • * Hükümet, işbaşına gelir gelmez, yükseköğretimi güçiendirecek yerde, yalnızca YÖK Genel Kurulu üyelerinin çoğunluğunu ele geçirmek amacıyla ye- ni bir YÖK Yasasısüreci başlattı. Bir yılı aşan bir sü- redir YÖK Yasası tartışmalanyla yaşanıyor. Konu, yalnız genel kamuoyunun değil, bilim insanlannın da zamanını aldı; Üniversitelerarası Kurul, YÖK'ün birimleri ve üniversite senatolan konuya zaman ve emek verdi. Aylar süren sonuçsuz toplantılar, ku- rumsal sıkıntılarayol açtı; karşılıklı suçlamalara kay- naklık etti. Başka bir sonuç beklenemezdi, çünkü yöntem yanlıştı; YÖK, hükümet istediği için değil, kendi iç evrimiyle değişim geçirmeliydi. Gelinen noktada, YÖK Yasa Tasansı konusunda uzlaşma sağlanamadığı ortaya çıktı; hükümet de bunu istiyor; kendini düzeltemeyeni düzeKirier karariılığıyla YÖK'ü düzeltecek. Nasıl düzeltece- ği de açık. Yetmiyor, hükümet, tam da bu sırada, devlet üni- versitelerinin döner sermayelerinde bulunan ve top- lamı 150 trilyon liraya yaklaşan araştırma paralan- na el koyuyor; bütçeye gelir olarak aktanyor. Üni- versitenin en temel görevlerinden biri bilimsel araş- tırmadır; araştırma, üniversite için yaşamdır; üniver- sitenin, gerçekte çok yetersiz olan araştırma para- sı ya da nefes borusu kesiliyor. • • • TÜBİTAK ise apayn biryıkım. Hükümet, ta geçen mayıs ayında, bu kurumun önce başkanını atama- dı; sonra yeni Bilim Kurulu üyelerinin seçimini tanı- madı; daha sonra da "bir defaya mahsus" olmak üzere bu atama yetkilerini başbakana veren bir ya- sa çıkardı. Yasa, Anayasa Mahkemesi'nde. Bu sı- rada kurumun üst düzey yöneticileri görevlerini bı- raktı; orada görev yapan bilim insanlannın maaşla- n azaltıldı; kurumda çalışan 82 bilim insanının aldık- lan ek ücret, asgari ücretin altına, 250 milyon lira- ya indirildi. TÜBlTAK'ta çalışan bilim insanlan hiç hak etmedikleri küçültücü bir işlemle karşı karşıya bırakıldı. TÜBlTAK'ın yurtdışında ve içinde yürütmekte ol- duğu onlarca çalışma, bilimsel tasanm, girişim ve toplantı da kesintiye uğradı. Bilim insanlan, ulusla- rarası toplantılara gidemiyor Avrupa Biriiği başta ol- mak üzere, uluslararası araştırma kaynağı paylaşı- mından ülkenin hakkı olan payları alamıyor. • • • ABD'de, 1990'larda, "devletiküçültme" politika- sının bir uzantısı olarak, bütçeden sağlanan üniver- site paralannın azaltılması gündemdeydi. Bu olası- lığa, en başta, büyük firmaların yönetimleri karşı çıktı. VVashington Post gazetesinde 2 Mayıs 1995'te yayımlanan ilan-çağrının başlığı, sözcüklere bağlı bir çeviriyle "Amerika İçin GerçeklikAnı'ydı (A Mo- mentof Truth for America). Phillips Petroleum'dan Motorola'ya, IBM'den General Electric'e dek top- lam 16 ortaklığın yönetim kurulu başkanı ve genel müdürleri, ABD üniversitelerinin ödeneklerinin ke- silmemesi gerektiğini, ülkelerinin uluslararası tekno- lojik üstünlüğü bu üniversitelerin bilimsel araştır- malanna ve bilim insanı ve mühendîs yetiştirmele- rine borçlu olduklannı; ülkelerinin ekonomik ve top- lumsal gücünün geleceğinin bilimsel gelişmelerine bağlı olduğunu vurguluyor. (Bildiri, arkadaşımız Or- han Bursalı'nın açıkladığı gibi Cumhuriyet Bilim ve Teknik'in 31 Ocak'ta yayımlanacak sayısında yer alacak.) Başbakan Erdoğan, bu hafta VVashington'a gi- diyor. Küresel sömürünün önderi ABD'nin başkanı Bush, Başbakan'a "Çok teşekkür" demelidir. Çün- kü onun yönetimindeki hükümet, Türkiye üniversi- telerini ve bilimsel araştırma kurumlarını felç etmiş, ülkenin beynini dağıtmış bulunuyor. Ve çünkü bu yıkım, yalnızca ABD'nin veöbürge- lişmiş ülkelerin çıkarianna hizmet eder. Bu yıkım, Cargill ya da bir başka konuda verilecek ödünler- den çok daha derin ve katıcı olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Türkiye'de parası olanlann ya da Baş- bakan gibi özei olanağı bulunanlann, çocuklannı ABD üniversitelerinde okutmalan süreci büyür. Bun- dan da ABD üniversiteleri ve ekonomisi kazanır. Türkiye yükseköğretimi daha da geriletilir. Böylece yalnız yeni teknolojiler değil, nitelikli insan gücü ye- tersizliği nedeniyle kamu ve özel kesimin gereksi- nimi olan uzman ve mühendisler de ABD ve diğer gefişmiş ülkelerden, üstelik yüksek ücretler verile- rek getirtilir. • • • Terörün yükseldiği geçmiş on yıllarda Türkiye'nin, M. Aksoy, B. Üçok, U. Mumcu ve A. Ipekçi gibi laik, aydınlık ve ilerici bilim insanı ve gazeteci bireyleri yok edildi. Şimdi de ülkenin bilim ve tek- noloji üreten aydınlık kummlan yok ediliyor. On- laria birlikte ülkenin geleceğiyıkımasürükleniyor. Ve birkaçı dışında, Türkiye'nin kamuoyu oluşturan ya- zar ve yorumculan da bu yıkımı ya görmezlikten ge- liyor ya da buna alkış tutabiliyor. yakup@metu.edu.tr Die zeit, gruba geniş yer verdi Koç, Avrupa çapında bir marka alıyor BERLÎN (ANKA) - Koç Grubu'nun Genel Direktörü (CEO) Bü- lent Ozajdınh. Avrupa çapında tanmmış bir markayı devTalmayı dü- şündüklerini bildirdi. Almanya'nın önde gelen gazetelerinden Die Zeit, Koç grubuna ilişkin "Made in Tur- key" başhklı geniş bir incelemeye yer verdi. Arçelik'ın maskot ro- botu "Çefik"in bir fo- toğrafinın da yer aldığı incelemede, Bülent Özaydınh'nm iddialı olduğunu kabul ettiği halde, yılda yüzde 14'lük büyümeyi hedef gösterdiği belirtildi. Grubun amiral gemisi Arçelik'in A%Tupa'daki küçük fırmalan satın aldığı ve Koç için Av- rupa pazannda hâlâ bü- yük "fetihlerin" söz konusu olduğuna deği- nen gazete, Bülent Özaydmlı'nm "Resmi olarak açıklayamam ama Avrupa'da şu anda çok ünlü bir markayı devralmak üzerejiz" sözlerine de yer verdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear