Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 OCAK 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI ekonomitg cumhuriyet.com.tr 13
Dolardaki yüzde 20'lik düşüşün piyasaya yansıması da hareketlilik getirmedi
Fiyatlardüştüama alan yok
Bakanlık'tan bayram uyansı:
Ahşverişte
dikkatliolunKONYA (AA) -
Kurban Bayratnı'na
gûnler kala alışveriş
konusunda dikkatli
olunması öneriliyor.
Sanayi ve Ticaret Ba-
kanlığı'mn *WWWJ»-
najigov.tr" adlı resmi
internet sitesinde tü-
keticilere verilen
ipuçlanndan bazılan
şöyle:
• Neye ihtiyaç du-
yulduğu doğru bir şe-
kilde belirlenmeli.
• Satış elemanlann-
dan kesinlikle etkile-
nilmemeli ve satın alı-
nacak giysilerin düğ-
me, fermuar ve astar
gibi yan ürünleri iyice
kontrol edilmçli.
• Ayakkabı alıricen
ayakkabılann ayakla
temas eden kısunla-
nnda sentetik malze-
me kullanıhp kullanıl-
madığı kontrol edil-
meli. Çünkû, sentetik
malzemelerin hava
geçirmeyeceği ve bu
nedenle ayak sağhgını
bozabileceği unutul-
mamah.
• Yüksek ökçeli ve
sivri burunlu ayakka-
bılar tercih edilmeme-
li; süetgibiçabukkir-
lenenmaddelerden
üretilmiş ayakkabılar
alınırken ise ikJim ko-
şullan göz önûnde bu-
lundurulmalı. ,
• tnsan ayağının
hacmi gûn boyunca
genjşleyeceğinden
ayakkabı öğleden son-
ra alınmalı.
Barkod sistemine geçiliyor
Jarım üaçlanna
yakın takip
ANKARA (AA) -
Tanm ve Köyişleri Ba-
kanhğı. ihraç edilen ta-
ran ürünkrinin iadesi
nedeniyle zaman za-
man gûndeme gelen
sebze-meyvedeki li-
mitin üzerindeki zirai
ilaç kalınüsı sorununu
çözmek için iki önem-
li uygulama başlattı.
Ilaçlann tavsiye dışı
kullanımını önlemek
için zirai ilaçlarda bar-
kod sistemi uygulama-
ya konuldu. llaçlar,
üretici-ithalatçıdan ba-
yiye, çiftçiye kadar bil-
gisayar üzerinden izle-
nebilecek. Hangi fir-
ma kime ne ilaç sat-
mış, hangi üretici bu
ilacı hangi amaçla al-
mış belli olacak.
Bakanlık aynca,
ilaç piyasası yanında,
sebze-meyvede mev-
cut kalıntı durumunu
belirlemek için de bir
çahşma başlatıyor.
Tarla üretiminde zirai
ilaç kalıntısı sorunu
yaşanmadığına işaret
eden yetkililer, sera
üretimindeki durumu
saptamak için Antal-
ya, Muğla, Adana ve
Mersin'de izleme pro-
jesi başlatıldığını
açıkladı.
OLCAYBÜYÜKIAŞ
Bir yılı aşkın bir süredir ön-
celeri durgun bir seyir izleyen da-
ha sonra da düşmeye başlayan do-
lar, yatınmcısının yaru sıra spot
piyasa esnafina da kara günler ya-
şatıyor. Dolan yüksek fiyattan
alanlann şimdi bozdurmaya ya-
naşmadığını dile getiren başta
Doğubankolmak üzere spot piya-
sa esnafı, bazan günde tek bir
ürün satamamaktan şikâyetçi.
Gerek enflasyondaki düşüş ge-
rek dolardaki gerilemenin psiko-
• Genellikle yurtdışından gelen beyaz ve elektronik
eşya satılan spot piyasa, fiyatlann düşmesine karşın
hareketsizlikten yakınıyor. Esnafa göre kriz döneminde
bile daha çok satış yapılmıştı.
lojik olarak müşteride indirim gerilemeler olduğunu dile getire-
beklentisine yol açtığını belirten
esnaf, indirime karşın piyasada
herhangi bir hareket olmamasın-
dan yakınıyor.
Ağırhkh olarak Casio, Yamaha
ve Sony markah ürünler satan Gö-
rüntü Elektronik'in sahibi Kenan
Muşlu, geçen yılla kıyaslandığın-
da, fiyatlarda ciddi sayılabilecek
rek "Bizdeki özeflikle görüntülü
kameralar ve nıiizik sistemlerinin
fryadan geriledL Sony televizyon-
lar 700 miryon liraya kadargerile-
di ama müşteri yok" dedi. Çoğu
müşterinin yüksek fiyattan aldığı
dolan bozdurmak istemediğini
belirten Muşlu, çoğu alıcının da
700 milyon liralık televizyonu iki
kat fiyatına da olsa taksitle alma-
yı tercih etfiğini söyledi.
Bosch yüzde 20 indi
Anadolu Dayanıklı Tüketim
Mallan'nın sahibi Turan Yaş, fi-
yatlarda ağırlıklı olarak dövizden
kaynaklanan bir geri çekiliş oldu-
ğunu dile getirdi. Bosch'un liste
fiyatlarını yüzde 20 ucuzlattığını
anlatan Yaş, Siemens"te yüzde 7-
8 'lik bir düşüşün beklendiğini, di-
ğer ürünlerde de indirimlerin sü-
receğini dile getırdı.
Gerek dövizdeki durum gerek
enflasyondaki düşüşün bir bek-
lenti yarattığını ifade eden Yaş,
her ne kadar düşük fiyatlann pi-
yasayı canlandırmaya yetmediği-
ni soylese de umudunu koruyor.
"Talepler çok ertdenmişti. îstik-
rarsızhk korkusu vardı, şimdi ya-
vaş yavaş da olsa bunlar azafayor"
diyen Turan Yaş, durgunluğun bu-
günkü gibi devam etmeyeceğini,
fiyatlardaki düşüşün müşteriyi
önünde sonunda etkileyeceğini
ıleri sürüyor.
Aykut îthal Dayanıklı Tükemi
Mallan satıcısı Banş Özden ve
Ayıkspor Kondisyon Aletleri sa-
hibi Cemal R. Ayık da düşen fi-
yatlann müşteriyi çekmeye yet-
mediğini dile getiren esnaftan
ıkisi. Her iki esnaf da işlerin yok
denecek kadar az olduğundan
yakınjyor.
TL'nin dolar karşısındaki kaybı göz önüne alınırsa 2002'ye göre yüzde 3 düştü
Turizm geliri 'ashnda' azaldı
BAŞAKSEZEN
Turizm gelirlerinin 13.2 milyar dolara çık-
masına rağmen TL'nin dolar karşısındaki kay-
bı göz önüne alınırsa turizm gelirlerimiz
2002'ye göre yüzde 3 azaldı.
TURSAB Başkanı Başaran Uhısoy, dolar-
lira paritesi göz önüne ahndığında, turizm ge-
lirlerinde söylendiği gibi bir artış olmadığını,
hatta 2002 yıhna göre yüzde 3Tük düşüş ya-
şandığını söyledi. Devlet Istatistik Enstitü-
sü'nün, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortak-
laşa düzenlediği "Çıkışyapan vabancılar" an-
ketinin geçen yılın dördüncü üç aylık dönem
sonuçlan açıklandı. Raporda, 2003 yılında tu-
rizm geürlerinin yüzde 11 artarak 13.2 milyar
dolara ulaştığı belirtildi. Ancak TURSAB
Başkanı Başaran Ulusoy, turizm sektörü 2003
yılı değerlendirmesi sırasmda yaptığı açıkla-
mada, dış turizm gelirlerinin son aylarda yük-
selişe geçmiş gibi görünmesine rağmen artı-
şın büyük oranda Türk Lirası'nın ABD Dola-
n ve Euro gibi yabancı kurlar karşısında ka-
zandıgı değerden kaynakladığını belirtti. 10
ayhk Merkez Bankası verilerinde geçen yılın
aynı dönemine göre turizm gelirlerinin dolar
bazında yüzde 12 artmış göründüğünü söyle-
yen Ulusoy, "TL'nin dolar karşısındaki yüzde
15'ler düzeyindeki kaybı göz önüne ahnırsa
Geçen yd toplam turizm geliri
13.2 milyar dpiar oldu.
2002 yıh ile kıyaslandıgında yüzde 3 düzeyin-
de bir azalma olduğu s<i\ lenebilir. Çünkü ya-
bancı ziyaretçinin Türkhe'deki tüketimi ağır-
hkh olarak TL cinsinden yapüryor. Turizm ge-
Brieri de Türkrve'deki tüketim göz önüne ab-
narak hesaplanryor. Bu durumda yabancı zt-
yaretçflerimizin ülkemizdeki tüketiminin reel
anlamda artmadıgı, tersine azaldığı sonucu çık-
maktadn". Nitekûn,turistikyörderimizdeki es-
nafin şikâyeti 'Genel olarak tunzm sektörü-
nün daha az harcayan turisti geliyor' saptama-
sı bu savlan destekfiyor" diye konuştu. Rapor-
da, Türkiye'yi geçen yıl ziyaret eden yaban-
cılar ve Türk vatandaşlanndan sağlanan top-
lam turizm gelinnın 13.2 milyar dolara ulaş-
tığı ve Türkiye'ye gelen yabancılar kışi başı-
na ortalama 706 dolar harcarken Türk vatan-
daşlannın harcamasuıın 1356 dolara kadar
yükseldiği görülüyor. 2002'deki gelirler ise
11.9 milyar dolar düzeyindeydi.
DÜNYA EKONOMtStlVE BAKIŞ / ERGİN YBLDIZOĞLU LONDRA erginy@tr.net
Soros Foundation'a bağlı Open Society
Institute'ün, Gürcistan'daki "başanlı" birrejim
değişikliğinin hemen ardından, yayımladığı
"Hazar petrollerinin gelirinden kim yararfana-
cak?" (Caspian Oil vvindfalls: Wo vvill Bene-
fit?) başlıklı rapor, Gürcistan'dan sonra sıranın
Azerbaycan ve Kazakistan'a gelmekte olduğu-
nu düşündürüyor.
Kedlye ctğer...
OSI'nin raporu, "halen Irak'ta enerji rejimini
yeniden şekillendirmekte olan ABD'nin ulusal
güvenlik politikasının önceliğinin enerji arzını
güvenlik altına almak olduğunu" vurguluyor ve
dikkatleri Azerbaycan ve Kazakistan üzerine
çekiyor. Rapora göre "bu iki ülke yakında
ABD için iki önemli enerji kaynağı haline ge-
lecekler." Ancak, iyi yönetişim, demokrasi ve
şeffaflık yokluğu bu iki ülkeyi, ABD açısından,
daha az güvenilir ortaklaryapıyormuş. En iyi çö-
züm, devletin devreden çıkanlarak ulusal ener-
ji kaynaklannın tümüyle yabancı sermayeye sa-
tılması olabilirdi. Ne yazık ki (!) bu iki ülkede de,
tüm diğer önemli petrol üreticilerinde olduğu gi-
bi devlet şu veya bu oranda enerji kaynaklan
üzerinde söz sahibi. Bu iki ülkede de yabancı
enerji şirketleri net gelirlerinin yüzde 64 ile yüz-
de 83'ünü devletle paylaşmak durumundalar
(s.66).
önsözünü, Stiglitz'in yazdığı rapor, çözüm
olarak, petrol gelirlerinin yönetiminde reform,
şeffaflık, petrol ve gaz gelirieri üzerinde kamu-
oyu denetimi öneriyor. Ne yazık ki, hıçbir şey
göründüğü kadar basrt değil. Rapor, Gürcistan
deneyimine de gönderme yaparak (s.88) bu iki
ülkenin yöneticilerine bir öneri de sunuyor: Da-
ha önce Arjantin, Panama ve Kolombiya'da
denenmiş "vatandaş danışma konseyleri"
kurulsun ve bunlara, petrol endüstrisi, sondaj,
üretim, taşıma rafineri alanlannda izin verme ve
denetim yetkisi verilsin (s. 85). Rapora göre bu
danışma kurumlannın güçlü bir mali desteğe
sahip olması gerekiyor. Bu, bizzat petrol en-
düstrisinin kendisinden, enternasyonal fî-
Azerbaycan ve Kazakistan'a Dikkat
nans kuruluşlannın vereceği krediierden,
hükümetierden, uluslararası yardım kuru-
luşlanndan ve "sivil toplum" örgütlerinden
sağlanabilir (s.86). Diğer bir deyişle, Soros'un
vakfının hazıriattığı rapor, petrol endüstrisinin ve
gelirierinin denetimini devletin elinden alıp biz-
zat IMF, Dünya Bankası, Exxon, Chevron Te-
xaco, BP ve Soros Vakfı tarafından finanse
edilen örgütlere vermeyi öneriyor. Adeta bir re-
jim değişikliği modeli
öneriyor.
Hâlâ "nomenklatu-
ra" artığı, insan hakla-
rına ve demokrasiye
alerjik, sınıflann hatta
ailelerin egemen oldu-
ğu Azerbaycan ve Ka-
zak'stan devletlerinin,
özellikle Gürcistan ola-
yından sonra, bu "va-
tandaş danışma kon-
seyleri" tezgâhına gel-
memek için ellerinden
geleni yapacaklanna
emin olabiliriz. Bu da,
ABD yanlısı muhalefetin rejim değişikliği talep-
lerine meşruiyet ve halk desteği sağlayacak.
Bundan sonra bu iki ülkede, Soros Vakfı'nın
manevi ve özellikle maddi yardımlannın da kat-
kısıyla, "sivil toplum" örgütlenyle hükümetler
arasında bir "demokrasi mücadelesinin",
IMF, Dünya Bankası'nın reform çağnlannın yo-
ğunlaşmasını bekleyebiliriz.
ABP'nln petrol krlzl
Irak savaşının, ABD'nin benzer bir macera-
ya girme olasılığını, maddi ve asken zaaflannı
ortaya koyarak uzun bir süre için engellediği-
nı söylemek yanlış olmaz. Bu yüzden, ABD'nin
petrol alanlarını ele geçirme projesinin, bir sü-
re için gizli operasyonlann "beşinci kol" faali-
yetleriyle, Soros gibi "dost yapılann" maddi,
manevi ve ideolojik katkılanyla (özellikle Rus-
ya gibi bir diğer emperyalist gücün nüfuz ala-
nına yakınsa) sürdürüleceğini dûşünebiliriz.
Sürecek, çünkü ABD ciddi bir enerji kriziyle
karşı karşıya. Bugün enerji piyasalanna hâkim
olan, enerji fiyatlan yeniden tarihsel ortalama-
lara geri dönecekler.'arz artışı hızianacak, ta-
lebin artacağını
varsaymak doğru
olmaz, serbest pi-
yasa her zaman
dengelenir, OPEC
eninde sonunda
kotalarını deler,
varsayımlan ben-
ce yanlış. Birinci-
si, Çin ve Hindis-
tan'ın enerji ge-
reksinimlerinin
hızla artmaya
başlamasıyla ta-
rihsel trendler ar-
tık geçerliliklerini
kaybettiler. ikincisi, VVallStreet «Joumalın 26
yıl enerji editörlüğünü yapan analist, Yusuf F.
Ibrahim'in işaret ettiği gibi, Körfez bölgesin-
de, Suudi Arabıstan, Katar, Kuveyt dahil, üre-
tilen petrolün yüzde 9O'ı Asya'ya gidiyor
ABD'ye değil. (Daily Star, 20/01 /04). Buna kar-
şılık, Körfez ülkelerinin dünya enerji piyasası
içindeki payı gittikçe artarken ABD'nin tüm
petrol ithalatı içinde bölgenin payının, 2050 yı-
lına kadar, yüzde 18'den yüzde 70'e çıkması
bekleniyor (The Guardian, 20/09/03). Bu ko-
şullarda, Çin ve Hindistan'/n artan talebi karşı-
sında, ABD'nin, enerji gereksinımini karşıla-
mak açısından kaderini salt piyasa koşullarına
bırakması beklenemez. Üstelik, ABDdüşman-
lığının hızla arttığı dolann sürekli gerilediği bir
dönemde, körfez ülkelerinin, zarariannı sineye
çekip Euro'ya geçmeden, sonsuza kadar do-
larda kalmaya devam edecekleri de varsayıla-
maz.
Tüm bunlar, Bush'un yönetimegelmesinden
bu yana, sık sık "başkanın görevinin ABD'yi
tehdit eden enerii krizine çare bulmak oiduğu-
nu" vurgulamasını, Dick Chaney'nin, önceliği
"Petrol üreticilerinden ABD'ye petrol akışı-
nı arttrmak ve güvenlik altna almak" ola-
rak saptayan Enerji Raporu'ndakı saldırgan to-
nu, Ortadoğu petrollerine anında müdahale
edecek stratejik bir noktayı ele geçimnesine izin
verecek bir savaş için ABD halkına ve dünya ka-
muoyuna atılan yalanlan da açıklar.
Ancak, Irak'ın işgali Ortadoğu'da ABD açı-
sından belirsizlikleri ortadan kaldırmadı. Hâlâ
enerji kaynaklannın büyük çoğunluğu ABD ile
ilişkisi kuşkulu, kulakları özelleştirme önerile-
rine kapalı rejimlerin mülkiyetinde. Üstelik, ABD
ile işbirlikçisi olduklan için bu rejimlerin toplum-
sal meşruiyetleri çok zayıf. Buna karşılık, hızla
artan bir genç nüfusun oluşturduğu demogra-
fik bir saatli bomba, petrol gelirierine gereksi-
nimi de arttırarak işlemeye devam ediyor.
ABD'nin ise kısa dönemde bunlardan birine
özellikle Suudi Arabistan'a müdahale edecek
gücü ve gerekçesi yok!
Bu yüzden ister istemez, Hazar bölgesi pet-
rolleri, burada en büyük kaynaklara sahip Azer-
baycan ve Kazakistan gündeme geliyor, Gür-
cistan tipi, içeriden rejim değişikliği modeli ola-
sılığı güçleniyor. Ancak, bölgedeki etnik sorun-
larmozaiği, Rusya'nın çıkarlannı koruma karar-
lılığı, bu Gürcistan modelinin garantisi üzerine
gölge düşürüyor. O zaman, bölgeden birilerinin
ABD'ye yardım etmek üzere devreye girmesi,
"duruma" müdahil olması gerekebilir.
Eurasyanet.org (Soros bağlantılı) sitesinde
yayımlanan, "Türkiye'nin Azerbaycan ve Gür-
cistan'daki son lideriik değişiklikierini, bölge-
de diplomatik inisiyatiflerini arttırmak için bir
fırsat olarakgördüğünü " ileri süren 14 Ocak ta-
rihli biryorum bu birilerinin kim olabileceği ko-
nusunda şimdiden bir ipucu veriyor olabilir...
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Bush Teşekkür Etmeli!
AKP hükümetinin, ülkenin bilim ve teknoloji ku-
rumlan karşısındaki tutumu ve yaptıkları, bir büyük
köreltici yıkımdır. YÖK ve TÜBİTAK bunun somut
örnekleridir.
• • *
Hükümet, işbaşına gelir gelmez, yükseköğretimi
güçiendirecek yerde, yalnızca YÖK Genel Kurulu
üyelerinin çoğunluğunu ele geçirmek amacıyla ye-
ni bir YÖK Yasasısüreci başlattı. Bir yılı aşan bir sü-
redir YÖK Yasası tartışmalanyla yaşanıyor. Konu,
yalnız genel kamuoyunun değil, bilim insanlannın
da zamanını aldı; Üniversitelerarası Kurul, YÖK'ün
birimleri ve üniversite senatolan konuya zaman ve
emek verdi. Aylar süren sonuçsuz toplantılar, ku-
rumsal sıkıntılarayol açtı; karşılıklı suçlamalara kay-
naklık etti. Başka bir sonuç beklenemezdi, çünkü
yöntem yanlıştı; YÖK, hükümet istediği için değil,
kendi iç evrimiyle değişim geçirmeliydi.
Gelinen noktada, YÖK Yasa Tasansı konusunda
uzlaşma sağlanamadığı ortaya çıktı; hükümet de
bunu istiyor; kendini düzeltemeyeni düzeKirier
karariılığıyla YÖK'ü düzeltecek. Nasıl düzeltece-
ği de açık.
Yetmiyor, hükümet, tam da bu sırada, devlet üni-
versitelerinin döner sermayelerinde bulunan ve top-
lamı 150 trilyon liraya yaklaşan araştırma paralan-
na el koyuyor; bütçeye gelir olarak aktanyor. Üni-
versitenin en temel görevlerinden biri bilimsel araş-
tırmadır; araştırma, üniversite için yaşamdır; üniver-
sitenin, gerçekte çok yetersiz olan araştırma para-
sı ya da nefes borusu kesiliyor.
• • •
TÜBİTAK ise apayn biryıkım. Hükümet, ta geçen
mayıs ayında, bu kurumun önce başkanını atama-
dı; sonra yeni Bilim Kurulu üyelerinin seçimini tanı-
madı; daha sonra da "bir defaya mahsus" olmak
üzere bu atama yetkilerini başbakana veren bir ya-
sa çıkardı. Yasa, Anayasa Mahkemesi'nde. Bu sı-
rada kurumun üst düzey yöneticileri görevlerini bı-
raktı; orada görev yapan bilim insanlannın maaşla-
n azaltıldı; kurumda çalışan 82 bilim insanının aldık-
lan ek ücret, asgari ücretin altına, 250 milyon lira-
ya indirildi. TÜBlTAK'ta çalışan bilim insanlan hiç
hak etmedikleri küçültücü bir işlemle karşı karşıya
bırakıldı.
TÜBlTAK'ın yurtdışında ve içinde yürütmekte ol-
duğu onlarca çalışma, bilimsel tasanm, girişim ve
toplantı da kesintiye uğradı. Bilim insanlan, ulusla-
rarası toplantılara gidemiyor Avrupa Biriiği başta ol-
mak üzere, uluslararası araştırma kaynağı paylaşı-
mından ülkenin hakkı olan payları alamıyor.
• • •
ABD'de, 1990'larda, "devletiküçültme" politika-
sının bir uzantısı olarak, bütçeden sağlanan üniver-
site paralannın azaltılması gündemdeydi. Bu olası-
lığa, en başta, büyük firmaların yönetimleri karşı
çıktı. VVashington Post gazetesinde 2 Mayıs 1995'te
yayımlanan ilan-çağrının başlığı, sözcüklere bağlı
bir çeviriyle "Amerika İçin GerçeklikAnı'ydı (A Mo-
mentof Truth for America). Phillips Petroleum'dan
Motorola'ya, IBM'den General Electric'e dek top-
lam 16 ortaklığın yönetim kurulu başkanı ve genel
müdürleri, ABD üniversitelerinin ödeneklerinin ke-
silmemesi gerektiğini, ülkelerinin uluslararası tekno-
lojik üstünlüğü bu üniversitelerin bilimsel araştır-
malanna ve bilim insanı ve mühendîs yetiştirmele-
rine borçlu olduklannı; ülkelerinin ekonomik ve top-
lumsal gücünün geleceğinin bilimsel gelişmelerine
bağlı olduğunu vurguluyor. (Bildiri, arkadaşımız Or-
han Bursalı'nın açıkladığı gibi Cumhuriyet Bilim ve
Teknik'in 31 Ocak'ta yayımlanacak sayısında yer
alacak.)
Başbakan Erdoğan, bu hafta VVashington'a gi-
diyor. Küresel sömürünün önderi ABD'nin başkanı
Bush, Başbakan'a "Çok teşekkür" demelidir. Çün-
kü onun yönetimindeki hükümet, Türkiye üniversi-
telerini ve bilimsel araştırma kurumlarını felç etmiş,
ülkenin beynini dağıtmış bulunuyor.
Ve çünkü bu yıkım, yalnızca ABD'nin veöbürge-
lişmiş ülkelerin çıkarianna hizmet eder. Bu yıkım,
Cargill ya da bir başka konuda verilecek ödünler-
den çok daha derin ve katıcı olumsuz sonuçlar
doğuracaktır. Türkiye'de parası olanlann ya da Baş-
bakan gibi özei olanağı bulunanlann, çocuklannı
ABD üniversitelerinde okutmalan süreci büyür. Bun-
dan da ABD üniversiteleri ve ekonomisi kazanır.
Türkiye yükseköğretimi daha da geriletilir. Böylece
yalnız yeni teknolojiler değil, nitelikli insan gücü ye-
tersizliği nedeniyle kamu ve özel kesimin gereksi-
nimi olan uzman ve mühendisler de ABD ve diğer
gefişmiş ülkelerden, üstelik yüksek ücretler verile-
rek getirtilir.
• • •
Terörün yükseldiği geçmiş on yıllarda Türkiye'nin,
M. Aksoy, B. Üçok, U. Mumcu ve A. Ipekçi gibi
laik, aydınlık ve ilerici bilim insanı ve gazeteci
bireyleri yok edildi. Şimdi de ülkenin bilim ve tek-
noloji üreten aydınlık kummlan yok ediliyor. On-
laria birlikte ülkenin geleceğiyıkımasürükleniyor. Ve
birkaçı dışında, Türkiye'nin kamuoyu oluşturan ya-
zar ve yorumculan da bu yıkımı ya görmezlikten ge-
liyor ya da buna alkış tutabiliyor.
yakup@metu.edu.tr
Die zeit, gruba geniş yer verdi
Koç, Avrupa çapında
bir marka alıyor
BERLÎN (ANKA) -
Koç Grubu'nun Genel
Direktörü (CEO) Bü-
lent Ozajdınh. Avrupa
çapında tanmmış bir
markayı devTalmayı dü-
şündüklerini bildirdi.
Almanya'nın önde
gelen gazetelerinden
Die Zeit, Koç grubuna
ilişkin "Made in Tur-
key" başhklı geniş bir
incelemeye yer verdi.
Arçelik'ın maskot ro-
botu "Çefik"in bir fo-
toğrafinın da yer aldığı
incelemede, Bülent
Özaydınh'nm iddialı
olduğunu kabul ettiği
halde, yılda yüzde
14'lük büyümeyi hedef
gösterdiği belirtildi.
Grubun amiral gemisi
Arçelik'in A%Tupa'daki
küçük fırmalan satın
aldığı ve Koç için Av-
rupa pazannda hâlâ bü-
yük "fetihlerin" söz
konusu olduğuna deği-
nen gazete, Bülent
Özaydmlı'nm "Resmi
olarak açıklayamam
ama Avrupa'da şu anda
çok ünlü bir markayı
devralmak üzerejiz"
sözlerine de yer verdi.