02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 OCAK 2004 CUMA CUMHUR'YH SAYFA 17 2 Erdoğan'aABD'de 32 "cesarel" fidiilü verileeekmiş. Baştaki "c" harfi fazla olmasın! £ Sektronik posta: [email protected] www.jienizsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: O212.512 44 97 - Bush, Tayyip'i Holtywood artistleriyle tanıştıracakmış... "Tayyip de Bush'a poostar Bavhan'ı tanısttrsın!" KaşıntıBir yandan AB, öteki yandan ABD, beri yandan içimizdeki işbiriikçiler Türkiye'nin ulus devlet kimliğini kaşıyıp duruyor. Aziz Naci Doğan, Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözünü anımsaiıyor "Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş yurttaş ve millettaşlanmız vardır. Fakat mazinin istibdat devirieri mahsulü olan bu yanlış göstermeler hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntü ve kınamadan başka bir tesir hasıi etmemiştir. Çünkü bu millet efradı da umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlaka ve hukuka sahip bulunuyor." eçenlerde bizim çjazetede yayımlanan bir haber "Bakanlık ISEDAŞ'ı tahkimde yen- di" başlığını taşıyordu. Ne var ki bu tahkim yani hakem kurulu, "uluslararası tahkim"di ve İSEDAŞ, ICC Uluslararası Tahkim Divanı'na gi- derek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan 182 milyon dolar istemişti. Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aydın Aybay, bu haberi okurken "Bu kadarı da olmaz" dediğini söylüyor: "Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir sü- re önce, kendi sınırlan içindeki ilişkilerden doğan, taraf olduğu ihtilaflarda, yabancılara karşı uluslara- rası tahkime başvurmayı zorunlu kılan bir yasal dü- zenleme kabul etmişti. Bizde birtakım 'avanaklar' da bu düzen sonucu bol bol yabancı yatırım sermayesi geleceği 'rüyası' ile bunu candan desteklemişlerdi. Tıpkı bugün ba- zı AKP'lilerin yargıya güvenmeme açıklamaları gibi! 'Yabancılann Türk yargısına güven duymamakta Tahkim haklı olduklarını' utanmadan, açık açık söylemeye bile çekinmemişlerdi. Halbuki, bu düzenlemedeki amaç, güvenme-gü- venmeme sorunu ile ilgili değildi. Dıştan 'pompa'la- narak Türkiye'nin başına örülen bu zorunlu tahkim çorabının amacı şu idi: Kapitalist düzenin çokulus- lu şirketleri ile diğer üçüncü yabancı kuruluşlar, Tür- kiye Cumhuriyeti'nin resmi kurumları ile ihtilafa dü- şerlerse, doğru dürüst bir yargılama değil, Ulusla- rarası Ticaret Odası gibi kendi denetimlerinde olan kuruluşlar vasıtasıyla açıkça haksız da olsalar mut- laka kendi lehlerine karar verilmesini sağlamak is- temekteydiler. Elhak, bunu başaramamışlardır. Söz konusu hakem mahkemeleri tahkim davası- nın tarafı, dışa bağımlı bir geri kalmış ülke ise 'bü- yük ve güçlü taraf lehine' en olmadık, çürük gerek- çelere dayanarak, haklıyı haksız çıkarmaktan geri kalmamışlardır. Işte bana inanılmaz gibi gözüken haber karşısın- daki şaşkınlığım bundandı. Bu koşullarda açıkça haklı da olsa, Türkiye Cum- huriyeti'nin bir bakanlığı uluslararası mahkemede nasıl olur da dava kazanırdı? Ama haberin içeriğini okuyunca iş anlaşıldı: Ba- kanlığa karşı tahkim davasını yitiren davası İSE- DAŞ, yabancı değil bir Türk şirketiymiş: Istanbul Elektrik Dağıtım Sanayii ve Ticaret AŞ. Hakemler huzurunda görülen bu davada hakem kurulu kim bilir ne ince ve dürüst bir yargılama yap- mıştır! Ama bir sorun var: Türk şirketinin Türkiye Cum- huriyeti'nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı aley- hine açtığı dava niçin uluslararası tahkime gitmiş? Türkiye'de mahkeme mi yoktu?" Telaş Akif Kökçe: "Mart ayı telaşına düşmüş kediler görünce şaşıracaklar, seçilme telaşıyla kendilerinden fazla azmış olanlan." SESSÎZSEDASIZf!) YOUSüZLUK LAİZIM Siyasal İslam ve emperyalizm Adalet ve Kalkınma Partisi adına konu- şanlann son zamanlarda Türkiye'de ilk kez iç ve dış dinamiklerin kesiştiğini, bu durumun ülkemiz için bir fırsat olduğunu söylemeye başlamalan üzerine Tamer Işgüden, "Dış dinamikleri az çok kestiri- yoruz da iç dinamiklerden neyi anlatmak istediklerini pek çıkaramıyoruz" diyor ve Samir Amin'den "Siyasal İslam" başlık- lı alıntıyı paylaşmak istiyor: "Siyasal İslam aslında komprador ka- pitalizmin sahip olduğu tabı konumunun bir tür adaptasyonundan başka bir şey değildır. Sözde ılımlı yorumu da söz ko- nusu halklan tehdit eden başlıcatehlike- yi temsil etmektedir. Çünkü radikallerin şkJdeti sadece Batı tarafından pek sevi- len ılımlılann (Iran'dakiler iyi ömektir) ta- sanmlanna uygun yeni bir komprador ik- tidarın inşasının önünü açarak devleti destabilıze etmeye hizmet etmekte- dir.Troykanın (ABD, Avrupa ve Japonya) Amerikan yanlısı diplomasinin so-" runa yönelik bu tür çözümler bulunması yönünde sunduklan sürekli destek, onla- nn küreselleşmış yeni liberal düzeni ege- men ulus ötesi sermayenin hizmetine da- yatma arzulanyla mutlak bir tutarlılık için- dedir. Yeni liberal ekonomi ve polrtik otok- rasi çağdaş kapitalist toplumlann idare- sini üstlenen egemen komprador sınrfta- ramükemmelen uymaktadır. Islamcı par- tiler bütünüyle bu sınıflann araçlandır. Ye- ni liberal kapita/izmin ve siyasal Islamın söylemleri çelişkili değil tamamlayıcıdır. Yani siyasal İslam emperyalizm karşrtı değil, hizmetçisidir." Yüksek Yeriltm Hattı Gönül ne kah\e ister ne kahvene. gönül ÇETLEŞMEK. ister INTERNET CAFE bahane! erdincutku(a yahoo.com Yine Sapürma Meriş VELİDEDEOĞLU Ülkemizin kımi temel kimi güncel sorunlan hakkında as- kerlergörüş bildirdiğinde, bunu eleştırenler Atatürk'ün bu tutu- mun önünü kestiğini belirtirler. Atatürk bunu yapmış mıdır? Yoksa yapmamış mıdır? Sanı- nz doğru soru, "Atatürk bu ko- nuda ne yapmıştır" olmalı. Soru öyle sorulunca bunu Mustafa Kemal ın kendinden öğrenmek en doğru yol olacak- tır; üstelik bızler bu şansa sahi- biz. Konuyu en ince ayrıntısına dek anlatır büyük Söylev'inde Atatürk; elli sayfalık bir bölümO olayı açık seçik gözler önüne seren hemen hemen her pa- ragraf bir belgedirya da bir bel- geye dayanmaktadır. Askerin bu tutumunu Ata- türk'ün "asker-siyaset" ayrı- mına bağlayanlar, onun hem milletvekili hem de orduda gö- revli olan altı komutana 30 Ekim 1924 tarihli telgrafla mil- letvekilliğinden aynlmalannı is- temesini referans alıyorlar. A- ma bununla bağlantılı ikinci telgraftan hemen hemen hiç söz etmezler. 1. ve 2. Ordu müfettişlerinin birdenbire görevlerinden aynl- malannın hemen ardından ya- zılan bu telgraflann ikıncisinde Atatürk, bu isteğınin nedenleri- ni bildirir. 31 Ekim günlü bu telgrafında: "Komutanlann mil- letvekili olmalannın orduda ve komuta işlerinde beklenilen di- siplin ile bağdaşamadığı kanı- sına vanlmıştır" der ve ayrılan bu ikikomutanın: "Meclis'e dö- nerek ordulan elverişsiz birza- manda başsız bırakmış olma- lan bu görüşü pekiştirmiştir" di/erek de ıstenilen değişikliğin nedenıni açıklar. Dile getirdiği nedenlerde yer- den göğe haklıdır Atatürk. Çün- k i tam o sırada Hakkâri bölge- sinde başgösteren Nasturi a^aklanması, komutanı istifa e- den 1. Ordu ile birlikte bastınl- maya çalışılıyordu; ayrıca bu a^aklanma ile ilgili olarak Ingi- Iİ2 hükümeti de kesin süreli bir nota vermiş bulunmaktaydı. öyle ki bu notaya verilen ya- ntta "savaşı bile göze aldıkla- nnı" ve bu çetin günlerde "yur- dıin üçte birini kaplayan kos- kcca bir orduyu başsız bırak- rranın" ne denli sorumsuz bir tıtum olduğunu üzüntüyle be- liıtir Atatürk. Ne var ki bir başka olumsuz- ILK daartık iyice belırginleşmiş- t i . Bir yıl önce, Cumhuriyetin ilınından henüz daha bir gün geçmişken Istanbul basını Hü- sjyin Cahit'leriyle (Yalçın), Aımet Emin'leriyle (Yalman), Vlrt Ebüzziya'lanyla büyük bir saldınya geçer; dile getirdikleri Cumhuriyetin ilanının, Cumhur- başkanı seçilmesinın "anlam- sızlığı, zamansızlığı, dahası lü- zumsuzluğu"dur. Bakanlar Kurulu Başkanlı- ğı'ndan yeni aynlıp Istanbul'a gelen Rauf Bey ve onunla bir- likte Istanbul'da bulunan 1. ve 2. Ordu komutanlarının da gö- rüşleri bu doğruItudadır; söyle- şilerinde, demeçlerinde özellik- le Rauf Bey şunu dile getirir: Bir "Meclis" var, "Başbakan"\ var, "Hükümet"\ var, dolayısıyla ye- ni bir hükümet biçimıne, hele bir "Cumhurbaşkanı"na kesın- likle gerek yoktur. Eğer böyle bir devlet başkanlığı gerekıyor- sa bu oruna (mevkiye) "Halife" düşünülmelıdir. Basın ayaktadır; hadi Cum- huriyet ilan edildi, ama bu bir "Hilafet Cumhuriyeti" olmalı- dır diye direnmektedir. Gerek basının, gerek Rauf Bey'in ge- rekse, iki ordu komutanının bu eğilimleri, yaklaşık dört ay son- ra 3 Mart 1924'te hilafetın kal- dınlmasıyla kökünden sarsılır. Ne var ki bu görüş içten içe, dahası açıkça, ordu, Meclis, parti (Cumhuriyet Halk Fırkası) gibi çevreler üzerinde işlenerek dirençle sürdürülür. 1924yılının ekim ayının sonlarına doğru Meclis iyice kanşıktır; hüküme- ti düşürmek için gensoruya doğru gidiş ortamı yaratılırken 1. ve 2. Ordu komutanlan da istifa etmiş milletvekili görevle- rine dönmüş bulunuyorlardı. Işte sözünü ettiğimiz telgraf- lar bu sırada ordudaki milletve- kili komutanlara ulaşır, iki ko- mutan adeta hükümetin düşü- rülmesı için Meclis'e gelmişler- dir; sonraki aşama Cumhuriye- tin ilanının, halifeliğin kaldınl- masının Meclis'te yeniden ele alınması olabilirdif*); herhangi bir olası "oldubitti" ile ordunun dasanki "Hilafet Cumhuriyeti" yandaşı durumuna gelmemesi için gereken önlemi alıyordu Atatürk. Altı komutandan dördü ve Genelkurmay Başkanı, milletve- killiğinden derhal istifa ederek askerlik görevlerinde kalırlar; böylece ordunun -3 Mart 1924 ile belirlenen laiklik niteliğiyle- Cumhuriyeti koruma, kollama işlevini sürdünmesi sağlandı. Bir kez daha anımsatalım; fi- lozof Kierkegaard: "Hayatı düne dönerek anlanz" diyor; bunun bizim için ne denlı ge- çerli olduğunu anlamak için 80 yıl önceki basınla bugünkü tes- limiyetçi basını karşılaştırmak yeter... C) Söylev (Nutuk), TDK Yayın- lan/s. 580-625, 1974Ankara C*) a.g.y., sayfa: 609 KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net ÇİZGILİK KÂMİL MASARÂCI ı T Ç kamilmasaraci <> mynet.com BLXUT BEBEK NURAYÇÎFTÇİ / •"—-~« e ° / o / / / uc. / t / lu / 1/ •ek.\ 6 / .—-r U&re. ) I < •*)—n / • o y £/ / ) * Vo / / /• /, o/ o «\ âii / û / ^ ^ Tin / bulutbebeka hotmail.com KEDÎ LEVO APTLÜKA aptulKg. hotmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23Ocak tncıcmumlaz-arikan.com Sahibinden Satılık 2001 Palio 1.2 S Tel:0535 941 05 86 Türkiye Gazetecıler Cernıyetı'nın yayınladığı gunluk Bizim Cazete Ulke sorunlarına ilişkın raportanyla, araştırmalanyla, koşe yazılanyla. tarafsız habertenyle sıvıl toplumlann gazetesı Duzenli okumak ıçın abone olun. Te): 0.212.511 08 75 BÜYÜK 6/R TROMBONCU.. 13T3'TE BUGÜN, ÜNLÜ CAZCI KlD(EOWAItt>) O&Y, 8? *>»- ŞINPA HAM/mt'D£ ÖLOU. MÛZJ'SB KBAIOI yAPTTSi İLKEL ALETLERi ÇALAISAK SAŞLAMtŞ, MlSSlSSiPPı NBU&'NDe- kl YANDAN ÇABtOJ S£M/L£tSDE İLERLETMİÇTİ. 13ZS- LERDE, ÜMLU LOUIS ARMSTKOMS 'lA BiRLJKTE, CAZ TAH'Hİ^OE ÖNEMÜ Bi£ M&e TUTAU *HOTRVE"(SOL- OA) C&IBUNOA ÇAUçMtfr/. tcıo OHY, ISZS'DAKJ EHJO. NOMİIC SARSINTI SıBASIUPA, CAZIM ME/ZH£ZL£- R, :*-EN SİfSI OLAN CHtCAGO'YU TStSICSTUEK Z-O- RUNDA tCAiMtŞTI- CALIFORNIA'DA Blg. TAVUK Ç.İFT- LiŞİ KU/SAtJ İ4ÜZÜİÇİ, İ333 riLINPA YEMİPBN OĞ- NuÇ YAPARAK SÛYÛK 8AÇAKI KAZAUMlŞTI. Solda,132S't£rin Hot-Pıve -toptu/uga göriilOyor.JokniM) St Cyr (banço), KıdOry(+romticm) jLjouisAmstn>ng(iorrtf)l JolnrmyOdd(k/antef), Lil Haniin SptyaiK)). • KidOrynm'Muskmt- Ramkle*adlı parçast cazsevtrlera ımufvl- moyacalchn ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Yeni Bir Giinii Karşılar Gibi Son günlerde eski dostlarla buluşuyor, yeni olay- lann tozunu dumanını temizliyorum. llginç bir olay, belleğimde yer alan kişiler ansızın geliyor düşün- ceme. Akıl almaz bir hızla çoğalıyor birden. Nerde başlıyor, nerde bitiıiyorum, şaşınyorum. Insan ol- manın güzel eylemi bu. Bir vur, bin an işit, demi- yorum ama, bir vurup binlerce yanıt alıyorum. Yo- lumu, yöntemimi yitiriyor, zamanı çapraz çizgiler- le yaşıyorum. Yıllar geçse de belli olaylar geçmi- yor, zaman durmuş gibi yeni ufuklarda eski yolla- ra dönüyor insan. Biliyorsunuz ressam diplomat Daver Darende ile paylaştığım güzel anılar var. Kimi Paris'te, kimi Cidde'de, kimi Ankara'da, kimi Ayvalık'ta, Altıno- va'da. Doğayı da, insanı da derinliğine yaşatan olaylar var. Insan olmanın mutlu özelliği bu. Ara- madan, sormadan aklıma, düşünceme gelen dost- lar, ozanlar, yazarlar, ressamlar bir anda buluşuyor, güzel anılarla bütünleşiyor. Hasan Âli Yücel'den söz eden<en kaç olayı birden yaşıyorum. Bu olay- lar, nerden, nasıl, hangi etkenleıîe belleğime yer- leşiyoronu bilmiyorum, ama olayı yaşıyorum. Ren- gini gözlerimde, anısını yüreğimde hissederek. Kimi zaman şaşınyor, Hasan Âli Yücel'in karşı- ma dikilmesi yeni sorulara taşıyor beni. Bunca yıl görmedim, konuşmadımamaşimdi, üstelik eğitim dalında yaşanan kınlganlıktan sonra nasıl dikiliyor karşımıza! Elbet bir nedeni var. Yaşam böyle işte. Eski dostlar, sevgililer unutkanlığın perdesini yırtı- yor, birden geliyorlar karşıma. Belki uyarmak, bel- ki de avutmak için. Çapraz düşünceleri doğrultmak, gerçek yörün- gesine oturtmak için. Üzüntümü anlayışla karşılıyor, bunlar da var di- ye hüznümü dağıtıyor. Doğru, bunlar da var. Onlar olmazsa boşluğu hissetmek olanağı yok. Onlarla güçleniyoruz, da- hası onlar olmazsa boynumuz bükük. Ozgüveni- mizi onlarla hissediyoruz. Kanatlanmız kınlıyor, bu- na hakkımız yok. Kınk kanatlarla uçmak olanağı yok. Penceremde cıvıldayan kuşlar gibi şarkı söy- lemek özlemiyle yeniden kanatlanryor, var gücüm- le uçmaya çalışıyorum. Kanat sesini özlediğim dostlar yanıma gelsin, güzel söyleşiler yapalım di- ye düşler kuruyorum. Kim bilir nerede, nasıl bulu- şacağız, ne güzel şarkılar söyleyeceğiz diye. Gü- zel sesler, dost şarkılar, çalgıcılar bana yaşama sevincini duyuruyor. Kuşlann şarkısıyla her şey ye- niden başlıyor. Sevgili okurlanm, belki de dudak büküyor, gü- lümsüyorsunuz ama koşullar giderek acılaşıyor. Savaş şarkıları, ölümler, cinayetler, hortumlar, soy- gunlar içinde ruhsal dengesini de yitiriyor insan. Ancak yaşamak için başka çaremiz var mı? Böylesine acı koşullarda yaşamak sevincini di- ri tutmak da gerekiyor. Her şey yeniden başlıyor. Yeni bir günü karşılar gibi. Günün ilk ışıklannı se- lamlar gibi. Karanlığa gömülmeden bulutlan yırt- mak, aydınlığı kucaklamak istiyor insan. Bu da bir görev. Başanlar diliyorum. Ben başarmak umu- duyla, dahası karanylayolaçıktım. Hepinizi bu gü- zel yürüyüşe çağınyorum. El ele, gönül gönüle. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 SOLDANSAĞA: 1/Bir sözcük- teki harflerin yerini değişti- rerek yeni bir 3 sözcük ortaya çıkarma; anagram. 11 Oy... Boğa güreşı yapı- lan alan. 3/ Kömür ocak- lannda ortaya çıkan ve pat- laması büyük zarar- lara yol açan gaz... Budizmin, Japon- ya'da büyük önem taşıyan kolu. 4/ Ateş... Altmış beş santimetre boyunda 6 eski uzunluk birimi. 7 5/ Çağırma, bağır- 8 I ma... Üaç. 6/Tespih- 9| lerin baş tarafîna geçirilen uzıınca parça. II Nur- danyaratıldığına inanılan cisimsiz göksel varlık... "—- Gelin": Zeki Alasv^a'nın fılmi. 8/ Bireyler arasında ortak simgeler sistemiyle gerçekleştirilen anlam ve bilgi ahşverişi. 9/ Bir renk... Şeftali, ka- yısı gibi meyvelerin çekirdeklerinin sert kabuğu. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/Eşya ve mekân tasannunda, insanlann bedensel ve ruhsal özellikleriyle eğilimlerinin göz önü- ne alınması. 2/Bir borudan bir saniyede geçen su- yun ya da bir iletken telden bir saniyede geçen elektriğin miktan... Bir göz rengi. 3/lstenilen nite- likleri taşıyan... Ayduı ilinde, "ulusal park" kap- samına alınmış bir yanmada. 4/ Osmanlı devletin- de sipahilerin aldığı en büyük tımar. 5/ "Akaju" da denilen ağaç... Bir süs taşı. 6/ Rütbesiz asker... Dansta kavalyenin eşi... Pasta hamuru. 7/Suç işle- yen kişiye uygulanan yaptınm... "Çıktım —- dalı- na/Anda yedim üzümü"(Yunus Emre). 8/Cılız, za- yıf... Istek, arzu. 9/Bizans döneminde, Istanbul'da siyasal suçlulann kapatıldığı ünlü zindan. ANKARA16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2003/142 Davacı Idris Naim Şahin vekili tarafindan davalılar Star TV. Cem Uzan. Ardan Zentürk ve Eıgün Poyraz aleyhine açılan tazminat davasının yapılan açık yar- gılaması sırasında:Davah Ergün Poyraz için Basın Ekspres Yolu Star Sk. No: 2, Ücitelli Istanbul adresi- ne, davetiye tebliğ edilememiş, yapılan araştırmalara rağmen başka adresiniz de bulunamadığından dava dılekçesı ve duruşma gününün ilanen tebliğıne karar verilmiştir. 19.02.2004 günü saat 09.15'te yapılacak duruşma- ya gelmediğiniz veya kendinizi bir vekille temsil et- tirmediginiz takdirde HMUK. 213-377 maddelerine göre yoklugıınuzda yargılama yapılarak karar verile- cektir. Davetiye yenne geçmek üzere keyfıyet ilanen teb- liğ olunur. 14 01.2004 Basın: 2802
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear