02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2004 CUMA 14 J V U J L J J L L J j \ [email protected] AnjelikaAkbar'ın 'KutsalImler' adlı senfonik yapıtı ilk kez bu akşam AKM'de çalınacak Dünya anadan ilkseslenişJA ÇA TEZER Piyanist ve besteci Anjelika Ak- bar'ın 'Kutsal Imler' adlı senfo- nik şıirinin dünya ilk seslendirilişi İstanbul Devlet Senfoni Orkestra- sı'nın 'Modern Mözik Konserleri Haftası* kapsamında bugün saat 19.30'da ve yann saat 11 .OO'de Ata- rürk Kültür Merkezi Büyük Sa- lon'da gerçekleşecek. Akbar bu yapıtını, yedi binden fazla tablosu bulunan ünlü ressam, yazar, şair, antropolog ve arkeolog Nikolas Roerich" ın Himalaya Dağ- lan 'nda yaptığı tablolanndan esin- lenerek bestelemiş. Cç bölümden oluşan yapıtı, MarkKadin yöneti- mindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası seslendirecek. Yapıtın 'Gûzeilik' adlı ilk bölümünü or- kestrayla birlikte 4 kişiden oluşan bir Hintli müzik topluluğu yorum- layacak. Dünyanın oluşumunun an- latıldığı 'SevgT başlıklı ikinci bö- lümde istanbul Opera ve Balesi so- listlennden Gülderen Ayvazoğlu Erdoğmuş sesiyle dünya anayı tem- sil edecek. 'Devinim' adlı son bö- lümündeyse Nikolas Roerich'in 'Kutsal Imler' adlı şiırini An" Kur- ca'nın sesinden dinleyeceğiz. Dört günde notaya afctardı Nikolas Roerich'in sanat, bilim, felsefe ve ruhsallığın bir bileşimi olan çalışmalanndan çok etkilenen Anjelika Akbar, yapıtı önce içinde oluşturmuş, yaşamış; daha sonra notaya aktarmış. "Bu senfonik şiirin müziğe dökûlmesi birkaç ay sürdü. Notaya aktanlmasıysa sadece dört günOmü aldı. Bu fîzîksel olarak çok zor bir çahşma. O dört gün içinde bana çok özel bir güç geldiğine ina- nıyonunr 'Kutsal tmler'in kafasında koz- mik saatin çalışması gibi kendili- ğinden ortaya çıktığını anlatan Ak- bar, " Yapıtta başroDerden biri, mü- zisyenlerin çabşmak için kullandı- ğı merronoma ait adeta. Metronom burada sonsuz zamanı anlatıyor. Yapıttan önce başbyor ve bittikten . njelika Akbar, senfonik bestesini Nikolas Roerich'in Himalaya Dağlan'nda yaptığı tablolanndan esinlenerek hazırlamış. Üç bölümden oluşan yapıtın 'Güzellik' bölümünü istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'yla birlikte 4 kişiden oluşan bir Hintli müzik topluluğu yorumlayacak. Dünyanın oluşumunun anlatılacağı 'Sevgi' adlı bölümde solist Gülderen Ayvazoğlu Erdoğmuş sesiyle dünya anayı temsil edecek. Son bölüm 'Devinim'deyse Nikolas Roerich'in 'Kutsal Imler' adlı şiiri Ali Kırca'nın sesinden dinlenecek. sonra da sürüyor. Tempo sûreldi de- ğişiyor, yavaşhyor, yine htdanıyor. Aradaki o boşluklarda metrono- mun aynı tempoda gitmesi bazı ger- çekJeri bizlere tekrar tekrar haür- laüyor" diyor. Ntkolas Roerich'in formülü Senfonik şiirin üç bölümü olan gü- zellik, sevgi ve devinimin, Nikolas Roerich'in yaşamak ve ilerlemek için önerdiği formül olduğunun al- tını çizen sanatçı, buradaki sevgi- nin, her gün kullanılan tanımının dı- şında, daha derinliklere inen ev- rensel sevgi olduğunu dile getiriyor. Gülderen Ayvazoğlu Erdoğmuş'un ilginç ve mistik bir tınıyla dünya- nın sesini temsil ettiğini; yapıtın üçüncü bölümündeyse gökyüzün- den Ali Kırca'nın sesinden duyu- lan şiirin, sevgi ve teklik felsefesi- ni geçmişten geleceğe aktaran, bir tür mutluluğa çağn olduğunu belir- tiyor. Yapıtta Türkiye'de çok ahşılmış bir müzik dili kullanmadığını söy- leyen Akbar, atonal tekniğin yanı sıra modern klasik müzığın tınıla- nndan da yararlandığma dıkkat çe- kıyor."Yapıtta, aynca, raslantısal bir- takım öğeler de var. Hint çalgılan- nın >azümış bölümlerinin yanı sıra, doğaçlama bölümleri de var. Bu do- ğaçlama bölümleri ben de ilk kez konserde dinle>ecegim. Benim için de sürpriz olacak." Seslendirdıği bölümün kısa ol- masına karşın, cümle cümle çok il- ginç olduğunu söyleyen solist Gül- deren Ayvazoğlu Erdoğmuş. "Ya- prt sadece nota olduğu için önce met- ronomla ritmine baktım. Tahnü- nimden daha hızlıydı. İlk gün fazla bir şey anlamadun. Ama üzerinde çalışükça, duygular ortaya çıkma- ya başladı. Müziği düüerken hisset- tiklerimi yorumlamaya çahşom. De- vtnim bönlmünde, sesimi bir süre tek nota üzerinde rutmanı gerekiyor- du. Bunun için bir buçuk ay kadar yoga nefesi çalıştun. Onun çok bü- yük faydası oldu. İlk başlarda nefe- simi uzun süre tutamıyordum, ama şimdi bayağı tutuyorum. Bir de, dünya ana dişi bir karakter olduğu için ses tonunun koyu renk olması gerekiyordu. Bu dramatik ses de bana çokuygun düştü. Bir süre ken- di kendime çalıştıktan sonra Anje- lika Hanım'la bir araya geldik" di- ye anlattı geçırdiği hazırlık süreci- ni. Tam Istediğlm gibi bir ses' Başlangıçta Türkiye'de bu yapı- ta uygun bir ses bulmakta zorlana- cağını düşündüğünü itiraf ediyor Anjelika Akbar. Ama Gülderen Ha- nım'la bir araya geldikten ve onun yorumunu dinledıkten sonra dü- şüncesi tümüyle değişmiş. Şimdi, yapıtının tam istedıği gibi bir ses ta- rafından seslendınlmesinden do- layı çok mutlu olduğunu dile geti- nyor: "Her şey beklediğim gibi ol- du. Gülderen Hanun provaya gehne- den önce müağimi çok iyi hissetmiş ve en iyi biçünde yansıüyor. Üçün- cü bölümde o uzayan ses çoközel bir frekans oluşturuyor. Kutsal kitap- lardaki ilk sözü Gülderen Hanun temsil ediyor. Orada aum' sesini çıkanyor. Hint felsefesinde 'aum' sesinin açıbmının şöyle olduğuna inanılıvor: 'a' en açıkses, 'um' en kapalı ses ve onlann arasında ne varsa evreni oluşruruyor." (0 212 251 56 00) Cumhuriyete armağan 80 şairden seçilmjş 80 şiir Kültür Servisi - Türkiye Yazarlar Sendikası'nın Cumhuriyetimizin 80. ve Bahçeşehir Koleji'nin 10. yılı için hazırladığı '80 Şair, 80 Şür' kıtabı Bahçeşehir Kolejı taranndan yayımlandı. Kitapta, Ahmet Haşim, Yahya Kemal Beyath, Halit Fahri Ozansoy. Faruk Nafiz Çamlıbel. Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Kudsi Tecer. Nâzun Hikmet Ran, Ercüment Behzat Lav, Ömer Bedrettin Uşakh, Necip Fazd Kısakürek, Asaf Halet ÇelebL Behçet Kemal Çağlar, Ahmet Muhip Ehranas, Zrva Osnıan Saba, Cahit Sıtkı Tarancı. Rıfat Dgaz, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Melih Cevdet Anday, Oktay RifaL Orhan Veli Kamk, Faal Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil,A.Kadir, Cahit Küfcbi, Nanit Uhi Akgün, ÖhanBerk. Ceyhun Atuf Kansu, Salâh BirseLOrhon MuratAnburnu, Sabahattin Kudret AksaL Ömer Faruk Toprak, Enver Gökçe, Necati Cumah, Ozdemir Asaf, Arif Damar. Attilâ İlhan. Can YüceL Mehmet Başaran. Ümit \'aşar Oğuzcan, Ahmed Arif. Metin Eloğlu, Şükran KurdakuL Hasan Hüse>1n Korkmazgil lurgut Uyar, Edip Cansever, C'emal Süreya, Ece Ayhan'ın yanı sıra Sezai Karakoç, Gülten Akın, Kemal Özer, Cevat Çapan, Ceuaz Bektaş, Ahmet Oktay, Ozdemir ınce, Hümi Yavnz, Ruşen HakkL İ lkü Tamer, Metin Demirtaş. Ergin Günçe, Afşar Timuçin. Eray Canberk, Aydm Haüpoğhı, Metin Alüok. Egemen Berköz, Mettsa Gürpmar, Ataol Behramoğtu. Sennur Sezer, Abdülkadir Bulut, Refık Durbaş, İsmet Özel, Ahmet Telfi. Nihat Behram. Behçet Aysan. Gülsüm Cengiz, Enis Batur, lurgaj Fişekçi, Ahmet Erhan, Nevzat ÇeBk, Sunav Akm ve Akgün Akova'ın şiirleri de yer alıyor. Şiirlerinin antolojilerde yer almasını istemeyen şairlenn şiırlerine ise yer verihnedi. ürk resminin önemli oluşumu d Grubu'nun resim sergisi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde açıldı; desen sergisi 28 Ocak'ta Resim ve Heykel Müzesi'nde açılacak. esendenyağlıboyaya Dino1dan Berkel'eKültür Servisi - Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi, 14 Mart'a dek. Türk resminin önemli oluşumlanndan d Grubu (1933 - 51) sergısine ev sahipliği yapacak. Bu çerçevede, bir de d Grubu desen sergisi düzenlenecek. 28 Ocak-28 Şubat tarihleri arasında Mimar Sinan Üniversitesi (MSÜ) istanbul Resim ve Heykel Müzesi Şeker Ahmet Paşa Salonu'nda yer alacak olan sergi, MSÜ işbirliğiyle gerçekleştinlecek. 'd Grubu', Nurullah Berk, Zeki Faik İzer, Elif Naci, Cemal Tollu, Abidin Dino ve Zühtü Müridoglu gibi ısimlerin bir araya gelmesiyle oluşan sanat tarihimizin ilk grup etkinliği... Güzel Sanadar Birtiği (Osmanlı Ressamlar Cemiyeti). Yeni Ressamlar Cemryeti, Müstakil Ressamlar ve Heykelaraşlar Birliği'nden sonraki dördüncü sanat topluluğu olmasından yola çıkılarak simgesel anlamda, Latin abecesinin dördüncü harfi 'd'yi seçmiş. TurgutZamı, Bedri Rahmi EyTiboğra, Eren Eyııboğlu, Eşref Üren, Arif Kaptan, Hahl Dikmen, Sabri Berkei, Salih Uralh, Hakkı Anh, Fahrünnisa Zeid, Nusret Suman ve Zeki Kocamemi de d Grubu'na ileride katılan sanatçılardan. Cumhuriyet'in genç sanatçı kuşağını temsil eden grup üyelerinin çoğu Paris'te çeşitli atölyelerde çalıştılar. Batı'daki yeni akımlardan yararlanan sanatçılar, sergilerle Şeni' sanatı halka göstermeyi amaçlamışlardı. Yurtdışında da d Grubu Türk resmini temsil etmiş ve 16. ve son sergilerini 1960 yılında açmıştı. (0 212 252 47 00) Resim yarısması Çocuksu düşlerin olimpiyatı Kültür Servisi - Visa Türkiye tarafından düzerüenen \Tsa Hayal Gücü Oümpiyatlan Resim Yanşması'nm başv^urulan başladı. TC Milli Eğitım Bakanlığı'nın desteldediği yanşmanın birincisi 2004 Olimpiyat Oyunlan'nı izlemek üzere bir haftalık Atina gezisi kazanacak. Dünyada 17 ülkede 9-13 yaş arası çocuklara yönelik olarak düzenlenen yanşmanın teması, daha iyi bir geleceğin yaratılmasmda Olimpiyat Oyunlan'nın katkısı olarak belirlendi. 17 ülkenin birincilerinin arasından seçilecek olan yanşmanın uluslararası birincisinin ödülü ise 2006'da Torino'da düzenlenecek Kış Olimpiyat Oyunlan gezisi olacak. Yanşmanın seçici kurulu Prof. Dr. Kenan Ertala> başkanlığında Mesut Ilgnn, Ekmel Totrakan, Prof. Okay Kirişoğlu, Prof. Kaya Özsezgin, Doğan Hızlan, Türkiye îş Bankası ve Visa Türkiye temsilcilerinden oluşuyor. Yanşmaya katılmak isteyenlerin 42x42 cm kâğıt veya karton üzerine karakalem. pastel veya suluboyayla yaptıklan bir resmi ve resimde dile getirmek istediklerini en çok 50 sözcükle anlatan bir yazıyı en geç 20 Mart tarihine kadar 'Hayal Gücü 2004, Olimpiyat Evi, 34740, Ataköy/tstanbuT adresine göndermeleri gerekiyor. 15 Nisan'da yapılacak ödül töreninden sonra dereceye giren 35 çocuğun yapıtlan Türkiye îş Bankası Sanat Galerisi'nde sergilenecek. (0 212 272 80 30) YAZIODASI SELİM İLERİ Yeni Aristokrasi! Kim bilir kaç yıl önce, bir dergide görmüştüm: Ye- ni zamanın yepyeni "Boğaziçiaristokratlan" sıram sıram dizilmişler; evlerinde, seçkin eşyaları, möb- leleri önünde poz veriyorlar. Yanılmıyorsam, Özal dönemi. Dergi ingilizce yayımlanıyor; Türkiye'deki seçkin- leri Batı'ya tanrtacak. Boğaziçi aristokratlan da o çerçeve içinde, sahiden aristokrat olduklanna inan- mış, Batı'da yüzümüzü ağartmak istiyorlardı her- halde. Bu aristokratlardan bir hanım, yerlere uzanmış, son moda bir giysiyle, bir eski zaman ibriğini kol- larına geçirmış, yabana atılamayacak güzelliğini sergilemekteydi. Hanım, sonradan, tarihi eser ka- çakçısı çıktı... özal zamanının aristokratlarından bir aile ise, ya- lılarının bahçelerine çıkmışlar, Unkapanı'nda satı- lan plastik iskemlelere, bahçe koltuklanna otura- rak, belki de, daha demokratik eşyalara da aris- tokrat dünyalarında yer verdiklerini gösteriyorlar- dı. Pek tanınmış bir işadamımız -çok geçmeden "hortumcular" arasındaki yerinı alacak!-, yaldızlı, taht çağrışımlı koltuğunda otururken, yanı başın- da, süslü püslü hanımı ayakta duruyor. Kim bilir, geleneklerimizde evin reisi erkektir anlayışına na- sıl bağlı kaldıklannı kanıtlıyorlar... Evlere şenlik görüntüler uzun süre belleğimden çıkmadı. Gerçi bu soy başka pek çok dergi yayımlanıyor günümüzde. Yeni zamanın pek çok soylu, gözde kişisini tanıma fırsatı buluyor, iftihar ediyoruz. Hallerinin tavıriarının renkliliğı ölçüsünde, eşya- lanna, evlerini döşeyişlerine, her şeylerine dakika- larca bakıyorum. Iç mimarlanmızın sihirli değnek- lerini değdirdikleri yeni aristokrat evlerinde, eskiy- le modernin bir buluşması, sentezi aranıyormuş. Bakakalıyorum. Iz sürelim: Müzelik çeşmibülbülün yanına Bodrum işi karar- mış güğümü koyarsanız, eskinin fonksiyonel hale getirildiğini belgelemiş olursunuz. Ya da, Çarlık Rusyası'nın semaverinden çarşı pazar işi yapma çiçekler taşıracaksınız. Yeni zaman işi plastik bahçe koltuklanna bindal- lılar giyinmiş kuşanmış olarak oturursanız, bu da bir sentez, eskiyle yeninin zevkli buluşmasıdır... Bu aristokrasimizin bir kökeni var mı diye düşü- nüp duruyorum. Özal döneminde tanıdığım bir "Sayın Bakanım", gelenekçiliğin çağdan kopuk olamayacağını söy- lemişti. Bakanı kuzu kuzu dinliyorduk. Şunlan an- lattı: Gelenekçi aileler, çocuklannın odalarında Fatih Suttan Mehmet'in resmini görmek istiyorlarmış. Çocuklarsapopşarkıcılannın, "hatta"-Bakanyü- zünü buruşturmamaya çalışıyordu- Madonna'nın fotoğraflarını, posterlerini asmak istiyorlarmış oda- lanna. Bakan, özgürlükçü, demokrat, hoşgörülü birtu- tumla, "Ikisi de olacakelbette..." diyordu. Ikısi de olunca, Türkiye yepyeni bir çehre edinecekmiş. öyle sanıyorum ki, o çehreyi bugün edindik. Geteneklerimiz mi çağdaşlaşıyor, çağdaşlık mı ge- leneklerimizle bağdaşıyor, tam kestiremiyorum. Ama herkesin hoşnutluğunu görerek, ömür boyu sürdürdüğüm biçimsiz huysuzluğuma bir kez da- ha şaşıyorum. Neye niçin mesafe koyduğumu, neyi niçin red- dettiğimi kimselere anlatamıyorum. Bir arkadaşım, vaktiyle bana boş yere, "Gamlı baykuş..." dememiş... Hepsi, ülkenin daha karanlık, daha umarsız kal- ması için değil mi?! Öneriler: Krtap /Nietzsche'nin Son Rüyası, Joachim Köh- ter, Aysel Bora'nın çevirisi, Doğan Kitap. Noble milingham öldü • PALM SPRES'GS (AA) - Teksas Polısi dizisiyle üne kavuşan Amerikalı oyuncu Noble Wîllingham öldü. Palm Springs'teki evinde 72 yaşında yaşama veda eden Willingham, 'Çin Mahallesi' (Chinatovvn), 'Günaydın Vietnam' (Good Morning Vietnam), 'Şehirli Züppeler' (Ciry Slickers) gibi otuzdan fazla filmde yardımcı rollerde oynadı. Willingham'ın son filmi 'Blind Horizon'un bu yıl gösterime girmesi bekleniyor. K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear