23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 28 EYLÜL 2003 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR j OKTAY AKBAL » 0 Kurşunlarda! "Biz yine de direniriz sonuncumuza kadar." iCahit Küleoi O'enebilecek miydik? Direndik! Yetmedi! Sen b e r o , yazrrşız! Sen ben o sokaklara çıkmışız... Bağırmışız, seslenmişiz. Yetmedi! Işte sonuç! Kaçınılmayacak gibi gelen sonuç: IraKta ABD ne işgalci olmaya mı? Ya da ABD as- k&rinin yerine savaşmaya, çatışmaya mı? Bırçirkin rCşvet karşılığındamı? Birbaskı, birkor- ku yüzünder mi? Bizim yöneticilerimizin güçsüz- lüCjünden mi? Çıkar hesaplanndan mı? Para gele- ceK para! Onu da satarım bunu da! Hem de baba- lar gsbi! Onada buna da, tek para gelsin!.. Sekiz buçuk milyar dolar!.. Soros efendi söylemişti! "Türklerin en iyi dışsa- tırrr gücü askeridir." Türk askeri nam salmıştır, yü- reklidir, savaşçıdır, dürüsttür. Kore'de Amerikalılar sessızce kaçışırken tek başına bırakılan Mehmet- çik nasıl sürgüsüyle yarıp geçmişti Çin birlikleri- ni... Çanakkale'de yedi düveli nasıl denize dök- müştü... örnek çok... Kore'nin, Kıbns'ın, Güneydoğu sınıriannın gazı- lerînı, şehitlenni unuttunuz mu? Nerdeler, nasıllar, arayıpsordunuzrnu? "Aman Türklergelsin, bizeve gidelim" seseri yükselince Bush elini cebine attı, daf~>a doğrusj ABD halkının cebine... Çıkanp veri- yor dolarianlVeraskerini, al paralan mı? Koskoca Türk ulusu bu duruma düştü mü? Bir gün hesabı- nı s-ormayacak mı bu onursuzluğun? Cahrt Külebı yıllar önce, daha 1971 'de yazmış- tı. Ştaırler, ermiş kişilerdir. Geleceği önceden görür- ler. 1950 sonrasında yürüdüğümüz yol bizi nereye sürûklüyordu, bunu önce şairler anlar. Boşuna mıy- dı şudizeler: "önce Kristof Kolomb buldu Amerika'yı sonra biz. Umutlar azaldı, günden güne mutluluklar ve ek- meğımiz. Bir çocuk ağfarsa dağ başında Gözyaşlarında Amerika akar. Vurdularsa birini, kanı şorladıysa, Bilin ki o kurşunlarda Amerika var. Kişi kişiye köle tutulduysa D-arağaçlannda Amerika var. Ama biz yıne de direneceğiz Scnuncumuza kadar." Binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce dökülmelıydik alanlara... Kentleri, kasabalan doldurup taşırmalıy- dık. Kuvvayı Milliye'denkaynaklanmışsıyasetçiler, particiler, siviltoplum örgütleri, gençler, kadınlar, er- kekler... Bir avuç insanın ters rüzgârına kendimizı kaptırmamalıydık. Direnmek, hakkını, özgürlüğünü, en başta anayasasını savunmak, insan olmanın, yurt- severliğin görevi değil miydi? Bir büyük şair, Dağlarca ne diyor son şiirinde: "Türkiye Türklerindir'e inanan yazarlartmız var- dı. / Türkiye Türklerindir'e inanan birisiyoktur. I Tür- kiye 'yiyüzdeyüz özgür kılan yöneticiler vardı I Tür- kiye 'yi yüzdeyüz özgür kılmak isteyen birisi yok- tur. Toplumculk anayasasıydı ülkenin. I Toplumcu- luğu gerçek anlamıyla anlayan birisi yoktur." Amerika istedi. Paralan da verecek... Asker git- sin çöllere!.. Herkes karşı, zengini yoksulu, işçisı işvereni, siyasetçisi, yurtseveri, herkes karşı... Irakta Amerika gibi bir işgaicinin yanında yer alınmaz di- ye sesini yükseltiyor... öte yandan para gelsin pa- ra, babalar gibi satanz, babalar gibi para para pa- ra, sesleri bastınyorgerçekleri... Ama yine de şair yüreklendiriyor, yine de umut veriyor, güç veriyor "Ey Türk Gençliği Atatürk diye andığımız yaşa- ma gücümüz vardı., Atatürk diye andığımız yaşa- ma gücümüz, vardır." 6.. Deniz Kültürümüzde Bir Ses: TÜDAV Karadeniz ve Akdeniz kıyılannın en uzak noktasındaki köyleri, kentleri İstanbul'a bağlayan genç ve mutlu Cumhuriyet yıllannın "Karadeniz Postası", "İskenderun Postası", "Çanakkale, Ayvalık" postalan toplum yaşamımızda bir başka biçimi düşünülmeyen en pratik ve kesemize uygun ulaşım yollanydı. OktHV SÖNMEZ Denizci vozar B ir uJusun kültürü için. yaşamı, üre- timı ile yarattıklanmn yüz yıllar, bin yıllar, kısacası çağlar boyu sü- reçlenn süzgecinden geçerek bi- riken çok değerlı bir tortudur di- yebıliriz. Yaşadığımız günlere ulaşabilmiş ve ulus olarak yaşamımıza yerleşmış bu zengin- liklerin aslında bir ulusun en gerçek fotoğraf- lan olduğunu düşünüyorum. Denizlerde kim- lerin neler yaptığı. ne'ler üretıp neler yarattığı tarüıin hiçbır aynntıyı kaçırmayan o genış acı- lı dev objektifinden kaçmamıştır. Denizlerde uluslararası boyut ve değerde olmak koşulu ile insanlığın fayda ve mutluluğuna adanmış, ya- ratılmış her şey tarihin o büyük albümündeki fotoğraflarda yerini almıştır. Konuya böylesine bir yaklaşımla başlayın- ca özet olarak ortaya çıkan odıır ki, deniz kül- türümüz denizlerde bir şeyler yaptıksa vardır. Ya da neleri ne kadar yapnksa o boyuttadır. De- niz ve denızcilık, doğal olarak insanlık tarihi içinde uygarlıklara paralel bir evrimde oluşan engin ve başlıca özelliği de uluslararasılığı olan bir uğraş alanıdır. Tarihin o büyük fotoğ- rafında yer alabılmesı ıçın, denizcilerimizin ve yaptıklannın da uluslararası boyutlarda ol- ması gereklidir. Fetihkr ve keşifler denizcüiği Portekizlinin, bizlerin sadece Akdeniz'de bir "fetihJer denizcfliği'' yaptığımız yıllarda, Ka- radeniz takalan tonajındakı teknelerle harıta- sı bıle çizilmemış Afrika'yı Ümit Burnu'ndan dolaşıp Hındıstan yolu ile Uzakdoğu pazannı Avrupa'ya bağlaması elbette yenı bır "Ipek Yolu" olarak önemli ve stratejik bir olaydı. l490'lı yıllann sonlannda Portekiz kıyılann- dan Atlantık'teki günbatımlannı seyreden bir çılgın adam. Elinde bir portakal. "Dünya işte böyk yuvarlak olmalı" diye tutturmuştu. He- pimizin bildiğı Kristof Kolomb Yıne bir taka nıtelığindeki teknesi ile ufkun Ötelerindeki bi- linmezliklere doğru yola çıkan bu denizcinin yenı bir çağı başlatan macerası o günlerde Ak- denız'de yapmakla övündüklerimiz yanında bır *keşif denizcitiğT hankasıdu". 183O"da dünyanın bilinmedik kıyılanna In- gjltereyen yelken açan Froytzo ünlü gemisi "Be- agk"de sadece kaptandı. Oysa gemide biyo- loglar, zoologlar, jeologlardan oluşan bır bılim adamlan topluluğu vardı. Karaya çıktıklan her toprak parçasırun çiçeğıni, böceğıni, taşını, toprağıru inceleyen bu bilginlerin arasında Ev- rim Teonsi'nin babası Darvvin de vardı ve ün- lü "Türlerin Kökeni" o gemide yazılmıştı. 1770'te ünlü B. Franklin, Atlantik Okyanu- su'nu, ilk gözlemleyenlerin *denizdeki nehir" dedikleri Gulf Stream akıntısını yıllarca ince- lemış ve hantasını çızmıştı. 1872'den başlaya- rak dört yıl süren "HJVLS. ChaDenger"in 50.000 mil çiğnediği unutulmaz sefen anıtsal bır de- nızcilikolayıdır. Gemide kımyacısmdan fizık- çisine, biyoloğundan botanikçilerine kadar ka- labalık bir bilim grubu, toplam 6000 mil kare- lik deniz alanında sayısız incelemeler yapmış ve modern okyanusbilim (oşinografi) temel dokusunu oluşturmuşrur. Bu önemli işlerin zincirinde Maceüan'lar, Kaptan Cook'lar. Scottlar, Amundsenlerin yaptıklan ile yer alan bu boyutlardaki işlerden bugünkü deyimi ile u Denizci Uluslar/Maritime Nations" doğal bir sonuç olarakzengin birkiil- tür birikimi de yaratmışlardır. Bütün denizci ül- kelerin yazın, müzik, resim gibi temel sanat- lan denizden yansırmş zenginlıklerle doludur. Yazınlannda kütüphanelen doiduran başlı ba- şına bir "deniz Uteratürü" bütün göz alıcıhğı ile yer alır. Deniz, ulusça o insanlann yaşamı- na da doğal olarak bütün unsurlan ile ginp yer etmiştir. Türkülennde söylenir, davranışlan- na, ınsan olarak karakterlerine yansır. Örneğm Norveçli, Ispanyol, Ingilızin genlerinde, deni- zin varoluşu o insanlann ruhsal ve fizik yapı- lanna yansıması doğal bır kalıtım olayıdır. O denizci ülkelenn msanlan, denizle, gemilerle, rüzgârla, denizdeki canlılarla içli dışlı olmuş, böylece toplumlannda tümüyle deniz kaynak- lı bu bilgı birikimi, örf \ e âdetleri oluşmuştur. tşte deruz kültürü bunlann hepsidir. Ve ancak uzun süreçlerde deniz denilen o gızemli, gü- zel ve zor ortamda bır şeyler yaratmakla olu- şur. Osmanlı'da neyi ne kadar yapbk: Altı >nz- yıllık geçmışimız olan Osmanlı, çok geç de ol- sa denizcilik ile değişmez özelliği evrensellık olan bilimi bir arada düşünerek, kuruluş tan- hi 1773'ü bır madalya gibi haklı bır gururla de- nize bakan girişinde taşıyan bugünkü Deniz Harp Okuluna "Mektebi Şahane-i Fürunu Bahrç'e" adını vermiştir. Bu, denizle pozitıfbi- lımlerin özellikle denizle ılgili bilımlerin bir- leştınldiği önemli bir temel atma işidır. Denize ilk olarak bilimın penceresinden ba- kan, ünlü Hınt Okyanusu Donanması Komu- tanlığı'na Ferman-ı Şahane ile atanan Piri Re- is'ın. sıyasi entrikalar ve kıskançlıklarla avnı padişahın buyruğu ile 83 yaşında boynunun vu- rulmasından ancak iki yüzyılı aşkın bir süre- den sonra kurulan Deniz Harp Okulu ve 1909'da yine padışah fermanı ile Üsküdar'da açılan "Tfcaret-iBahriyeMektebiM''sı, Harp ve Ti- caret denızcilığımizın ülkemiz deniz kültürün- deki ilk birikimın kaynaklan ohnuştur. Cuınhııriyetin ilk on yılı ve sonrasında... Kurtuluş Savaşı denilen mucızeyi başaran- lann Cumhunyeti bile ilan etmeden önce özel- likle 'ulusal bir ekonomi poUtikası nın temel ılkelerını saptayarak ışe başlamalan ve bu bağ- lamda denızcıliğın derlenip toparlanması ile çağ- daş düzeylere yönlendırilmesi bir başka aşa- ma ve dönüm noktası olarak bılinmelidir. Sa- vaştan sonra yorgun, yoksul ama saygın bir Türkiye'dekı ulaştmna sistemının en akılcı ve ekonomik olarunın toplutaşıma modellen ola- rak benimsenmesi temel ve dinamık bir atılım- dı. O günlerin koşullannda tıcaret filosunun çe- kirdeğı olarak gemiler peşin parayla satın alı- nabilmişti. Karadenizve Akdeniz kıyüarının en uzaknok- tasındaki köyleri, kentleri İstanbul'a bağlavan genç ve mutlu Cumhunyet yıllannm "Kara- denizPbstasT, "tskenderunPbstasr. "Çanak- kak, Ayvahk postalan" toplum yaşamımızda bir başka biçimi düşünülmeyen en pratık ve ke- semize uygun ulaşım yollanydı. O hatlarda ça- lışan gemiler hangımizin yaşamında yer alma- mıştn". Askere, üniversıteye giden delikanlı. önem- li ameliyatı gereken hasta, mal almaya gıden esnafm yaşamına yerleşmış bir ulaşım olduğu gıbı denizden gelen bir kültür rüzgânydı on- lar. Uzak, sakin Karadeniz kasabalanna hafta- da bir gelip demirleyen artık ısmı unurulmuş o eskı gemiler, sankı ışıklar içinde yüzen ve bek- lenen bır başka dünyayı oralara getınrlerdi. Posta, kitap. dergı, gazete ve her türlü yenilik onlarla gelirdi Şinıdi neler yapılıyor: Şundı artık o postala- nn hıçbiri yok. Gemilenn ısımleri de bırer nos- talji oldu. ,\nadolu köylüsünün beklediğı "Ka- ra Tren" de bir gün gelip "Demiryolu, komii- nistişidir" bile dıyebilen zihnıyetle gelişeme- dı. Böylece ulaşım ışi ve yollar "trafik cana- van"na kaldı. Yarın Denızcıliğimızde Cumhunyetle gelen bılmci belırteceğim. PENCERE ABD ve Japonya ABD Japon büyüme hızının kendini aşacağından korktu. Birçok şirket maliyeti düşürecek yabancı çevrelere taşınırken, (serbest pazar ekonomisi ilkelerini bir yana iterek) Japon ticaretine karşı koruyucu önlemler alması için Washington*ı zorladılar. Türkkaya ATAÖV OKTAY AKBAL Romanlar GariplerSokağı, 12. Baskı Suçumuz insan Olmak, 12. Baskı Insan Bir Ormandır, 5. Baskı Düş Ekmeği, 4. Baskı Batık Bir Gemi, 2. Baskı CAN YAYINLARI B azı yazarlar Ja- ponya'yı Amerika'nın olası rakiple- rinin başına koydular. ABD, Japon ka- pitalizminden ürküyor mu? Japon mılitanzmi di- ye bir şey var mı? Önce ABD, Japon ekonomik re- kabetini sınırlamasını bil- miştir. Aynca, ıkisınin it- tifakj Uzakdoğu güvenli- ğınin her ikisi için de te- melidir. TAM GUN EGİTİM'le 2003 ÖSS'de % 98 Başarı Mezun Öğrencilere Haffa İçi CSS Hazıriık Kursumuzun Kayıttan Devam Ediyor. MEF (Modern Eğltlm Fen) DERSHANELERİ Beşiktaş Şubes : (0212) 260 72 00-4 Hat Kadıköy Şubes : (0216)346 27 58-346 27 62 Bakırfcöy Şub«a : (0212) 543 79 13 - 543 79 98 Kadıköy Şubes : (0216)347 00 97-98 Genel MudürUc : (0212) 259 74 26 - 4 Hat wwuv.rmefdershaneleri.com • info@mefdershaneleri.com 1853'te Tokyo Körfe- zi'ne giren Amerikah Ko- modor Perry. bu ülkeyi açümaya zorladı. Baskıya dayanamayan Tokugavva yönetimi yıkıldı da. 1945'te koşulsuz teslim olan Japonya, yedi yıl Ge- neral D. MacArthur'un komutasındakı ışgal altın- da kaldı. Hemen ardında- ki ittifak antlaşması (1951) ABD'nin emrettiğini öte- kinin uyguladığının res- mi belgesıydi. Tokyo sa- vaş yapma hakkından da feragat ediyordu. Madde 9'un sonraki faridı "Hho- şi yorumu" Japonyaya ancak 75.000'Iik bir yedek polis gücü kazandırdı. Ja- ponya istese yarm güçKi si- lahlı kuvvetler ve nükle- er güç de edinebilir. O za- man, ABD ile birlıkte 1939-45 yıllannı anımsa- yan Asyah komşulanmn tüylen de diken diken ola- caktır. Ama uzun yıllar kaynaklannı milıtanzm yolunda heba etme gere- ğini duymadığından, tüm gücünü ekonomik kalkın- maya verdi ve ABD'ye kulluktan bir ara dünyanın ikinci büyük ekonomik gücü durumuna yükseldi. Japon yöneticiler ister is- temez Amerikan güdümü altında zengirıleşTne seçe- neğinde karar kılmışlar- dı. Japon ekonomisi son 10 yılda inişe geçti ABD, Japon büyüme hı- zının kendini aşacağından bile korktu. Birçok şirket, maliyeti düşürecek yaban- cı çevrelere taşınırken (ser- best pazar ekonomisi ilke- lerini bir yana iterek) Ja- pon ticaretine karşı koru- yucu önlemler alması için Washington'ı zorladı. Endişelerine "san teh- Kke" gibi ırkçı suçlamalar da eşlik etti. Japon reka- betine karşı Başkan Ni- xon'la başlayan tepki Re- aganyıllanndada sürdü ve CKntonla Washington' ın istediğı düzeye ulaşü. Sov - yetler'in Afganistan'da tü- kenmesi gibi. Japon eko- nomisi de kendi olanakla- nnı aştı, durakladı ve ini- şe geçtı. Japon ticaret an- layışı on yıl içinde Ame- rikan sınırlanna razı ol- du. Pazar ekonomisindeki görünmezd ABD, Japonya'yı ken- di tercihlenne göre değiş- meye zorlamış ve başar- mıştı. Bır kez daha kanıt- ladı kı, küresel ekonomi Amenkan tercihlenne uy- gun bir ekonomının küre çapında yayılmasından ibarettir. Ardında, küre- sel kapitalizmin kendi iç dinamiğinden çok, Ame- rika'nm fiılen basbsı var- dır. Amerikan yöneticile- rinin serbest pazar eko- nomisinin "göriilmez el" dediği düzenleyici, ashn- da. çok güçlü bir demir yumruktur. Japonya'nın ABD'ye rekabetı düşünebilmesi için bu Pasiflk komşusu- na artık güvenmemesi. kendini askeri yönden teh- likede görmesı gerekır? Bu baglamda, komşuları Çın, Rusya, hatta Kuzey Kore ile Tayvan'ın artarak silahlandığını düşünelim. Bu dördünden üçü nük- leer güce sahiptir. Tayvan bile bu yola girebilir. O zaman, Tokyo'nun güvenlik koşullan temel- den değişecektir. 1993'te Liberal Demokrarik Par- tı örneğinde olduğu gibi, ABD ile ittifakın yakın dostlan iktidarlaruıı yiti- recektir. Buna OkinaAva'da küçük bir Japon kızını bır Amerikalırun iğfal etme- sı benzeri olaylar eklenir- se hahc desteği de yer de- ğıştirir. Japonya'mn BM Gü- venlik Konseyi'nde sü- rekli üyelik aradığı şu sı- ralarda ABD'run Irak'a ve Kosova'ya müdahale- leri Tokyo'da olumsuz kar- şılanmıştır. Japonya'nm bu isteğıni Tokyo'daki es- ki müitanst rejimin insan- lığa karşı suçlarını iyi ha- tırlayan hıçbir Asya üUce- si desteklemiyor. Asya bir Japon yüzyılını, giderek Pasifik'te bir Japon hege- monyasını hoşgörüyle kar- şılamayacak. Öte yandan, Japonya kendini Amerika'nın bır ortağı gibi görüyor. Dün- ya ekonomısınde ıddıala- ra denk bir rol oynamıyor. Tüm dünya yatınmlanrun (Amenka'mn % 30'una karşılık) % 1 'inden daha azı Japon kaynaklı. Etkı- sini arttırmak amacıyla bır Asya Para Fonu oluş- turmaya gırıştiyse de, ABD bu adımları köstek- ledı.G7(8),OECD,WTO. IMF ve Dürrva Bankası 'na üye olan Japonya bunla- nn bazılanna büyük para- sal katkılar yapıyor. Bu katkılarla günümüz küre- selleşmesının destekçısı- dır. Toprağı hele nüfusuna göre çok ufak olan Japon- ya, doğal kaynaklar yö- nünden de zayırur. Bu ger- çekler karşısmda Japon- ya'nın da Amenkan hege- monyasına boyun eğme- si ve onunla bırlikte ikin- ci ortak gibi pay almak is- temesi hesaplara daha ya- kın düşüyor. Kubilay'ı Anmak Suç mu Oldu?.. 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Profesör Dr. Emin Alıcı bir konuşmasında Kubilay'dan söz açtı... Dedi ki: "- Temel hedefimiz, aklı ve bilimi temsil eden Atatürkçü düşünceyi Türkiye temelinde koru- mak... Bu uğurda yeni Kubilay'lar gerekiyorsa, biz yeni Kubilay olmaya hazırız." Kubilay, Türkiye Cumhuriyeti'nde anıtlaşmış bir ad olarak tarihe geçti. Yalnız Emin Alıcı değil, gerektiğinde her Türk Kubilay olmaya hazır olmalı... • Aydınlanma Devrimi; laiklik, demokrasi, insan haklarını tarihte ilk kez Avrupa'da hayata geçi- ren büyük oluşumun adıdır. Ne çare ki büyük uygarlık devrimi gülsuyu ile yapılamadı.. Çok kan döküldü.. Darağaçları kuruldu.. Savaşlar yaşandı.. Napolyon, Avrupa kıtasını Moskova'ya dek or- dularıyla niçin altüst etti?.. Aydınlanma'nın sınıfsal fefsefesini öğrenme- den bu sorunun yanıtı bilinemez; sonuçta bu- günkü Batı'yı Batı yapan bir demokratik yaşam biçimi çıktı ortaya!.. • 'Anadolu Aydınlanma Devrimi' ilk kez bir Is- lam ülkesinde demokrasiyi tohumladı... Aydınlanma Devrimi'ne karşı elbet direnme- ler ve başkaldmlar olacaktı... Menemen Isyanı bunlardan biridir; Nakşiben- di tarikatından Derviş Mehmet'in başını çekti- ği kanlı eylem 23 Aralık 1930'da patlak verdi; is- yancılar yeşil bayrağın altında toplandılar; laik Cumhuriyete başkaldırdılar... Karşılanna öğretmen yedek subay Mustafa Ke- mal Kubilay çıktı... Yobazlar Kubilay'ı önce yaraladılar, sonra ba- şını kestiler, yeşil bayrağın ucuna takarak sokak- larda dolaştırmaya başladılar; kendilerine engel olmak isteyen iki bekçiyi daha öldürdüler; so- nunda askeri birliklerin olaya el koymasıyla is- yan bastırıldı. Nakşibendi şeyhi Esat Efendi'nin de içinde bulunduğu 34 kişi yargılanarak idam cezasına çarptırıldı. • Kubilay bir örnektir... Devrim şehididir.. Kara irticaya, şeriat düzenine, din devletine kar- şı laik Cumhuriyet Türkiyesini savunmak hepi- mizin görevidir. Rektör Profesör Dr. Emin Alıcı'nın doğal kar- şılanması, alkışlanması, desteklenmesi gereken sözlerine karşı en büyük tepkiyi Cumhuriyetin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın göstermesi ne anlam taşıyor?.. Başbakan diyor ki: "- Rektör olmak kimseye edep dışına çıkma yetkisi vermez, rektörler önce edep öğrensin- leri.." Daha açıkçası Başbakan RTE rektörlere 'edep- siz' diyecek kadar kendisini kaybediyor. • Medyanın Islamcı gazeteleri de Rektör Alı- cı'ya saldırmak için olayı fırsat sayıyorlar, Recep Tayyip'in peşine takılıyorlar... 2003 Türkiye'sinde Kubilay'ı ağza almak suç oldu; edepsizlik sayılıyor?.. Geldiğimiz yer neresi?.. Başımızda ne biçim bir Hükümet bulunuyor?.. Nasıl bır Başbakan bu?.. tMKÇÇ Oûnya Türkçe yarn^lrıgîli _ İngilizce gelsin Türkçe o Çetle^ton Türkçe yazdığıntzı Ingilizceye, IngiflSİHJİBvab ise Türkçeye mükemmel çeviri... Aynt ancfa bırden fazla kişiyle yazışma. Kendi özel sözluk gırişiyte kullanıcının, programı istediği düzeye getirebMme. (Tıcari, Güncel, Tıp, Ekonomi. Teknik, vb } Kulianışlı tasarımt s^fesinde gelen yeya gönderüen m^jaâB ODJİnal ve çevriimiş haiini görebilme. {y4>^HHHpŞni Türkçe hem de İngilizce) MIRCuzerinde çatışan bütün kanaljardadünyaya bağlanma ve kendi dilinde çetleşebilme. Türkçe cümtenin gönderilmeden önce İngilizce çevirısini görebilme. Adrese ücretsiz teslim Ceviruıen İngilizce'den Türkçeye • (Upper-intemedıate) sevıyesinde gra'mer uyumlu çeviriye yartiımoı bir prögramdır. Cevimen Internettekı Ingıhzce web sayfalannı kısa sürede TOrkçe'ye çevimn bir prögramdır. > İngilizce > iirkçe > Fiyatlara KDV dahil değidir. Bir Telefon Yeterli (0212)292 77 77 ULUSAL P A Z A R L A M A rtisim@t e Ke;r.3^keş Mah Geceîcuşu sok. Çavuşogiu işran, No. 8 1 Kara Tet; (02t2) 292 77 77 pbx Faks: {0212) 251 71 70
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear