22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÛL 2003 ÇARŞAMBA 8 Istanbul HABERLERIN DEVAMI TURKIYE PB 25 Sinop B 23 Adana A 34 Edirne PB 28 Samsun B 22 Kocaeli PB 25 Trabzon B 22 Çanakkale PB 25 Giresun Izmir B 30 Ankara B 23 B 26 Manisa B 30 Eskişehir B 25 Aydın B 32 Konya B 25 B 25Denizlı B 30 Sıvas Zonguldak B 22 Antalya A 33 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkân Van A A A A A B B 32 31 32 30 30 26 22 B 17 Yurdun kuzey kesım- len parçalı çok bulutlu, dığer yefier az bututlu ve açık geçecek Hava sı- caklığı ıç ve doğu ke- sımlerde bıraz artacak ctığer yerterde onemlı bır değışıklık olmayacak Ruzgâr yurdun kuzey- batı kesımlennde kuzey ve doğu, dığer yerterde kuzey ve batı yonlerden hafıf ara sıra orta kuv- vetie esecek. DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn B B B B B B B B 12 14 12 18 18 19 20 19 Berlin B 17 Moskova Y 21 Budapeşte Y 18 Aşkabat Madnd B 26 Astana B 23 ' Y 12 ! Vıyana Y 19 Taşkent B 24 Belgrad B 25 Bakû Sofya B 24 Bişkek B 20 Roma 24 Tiflis B 13 Atına B 28 Kahıre A 32 Münih B 18 Zürih Y 16 Şam A 32 Açık Parçalı bLİutıu Sıslı B u l u t l u k Çok bulutlu « • > Yağmurlu Kartı Sulu ^ k Gok gurultülü * * G U N C E L CUNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada iresinde kulak misafiri olan Emine Erdoğan) ile Al- lah bilıyor. Kimi olasılıklaranlaşmanın inişli çıkışlı ılginç bırsü- reçten geçerken ıçerdiği esrarı ortadan kaldırmıyor. Tersine birbin peşi sıra birçok soru akıllardan ge- çiyor. Örneğın Babacan'ın imzadan önce söylediğı "anlaşmaya bağlı 'bazı politik' konulann" nasıl çö- zümlendigı aydınlanmış değil. Zira bu anlaşmanın Irak'a asker gönderme ile bağlantılı olmadığını bızimkilerin üzerine basa basa söylemelerine, aynı savı Babacan'ın imza törenin- de yinelemesine karşı; ABD Hazine Bakanı John Snow, "Dışişleri ve Savunma bakanlıklannın ve tüm ilgili kuruluşlann Türkiye'nin kredi için 'gerekli şart- lan' yerine getirmesinde oynayacağı rol, kredinin hayata geçmesi konusunda belirieyici olacaktır" di- yor. Biz, "Kredi anlaşması ile asker göndermenin uzakyakın ilişkisiyok" diye tepineduraiım, Amerika- lı bakan diplomatik bir üslup içinde, amagerçeği ol- duğu gibi gösteren bir ifadeyle, kredi dilimlerinin yü- rürlüğe girmesi için (IMF denetimlerini ölçü alarak) ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Hazine Bakanlığı ile bir- likte vermesi olası onaya bir de Savunma Bakanlı- ğı'nı ekliyor. Düne kadarsözü edilmeyen Savunma Bakanlığı neden devreye girdi? Bizimkilerin savına göre, anlaşma "Türkiye'nin Irak'ta ABD ile yapaca- ğıişbiıiiğine" bağlandı. Oysa haberler gerçeğin öy- le olmadığını gösteriyor. Acaba "bazı politik konular" kısa zamanda nasıl çözümlendı. Derbi maçını Dubai'deTV'den izlerken Fenerbah- çe'nin golleri koyu birtaraftar olan RTE'yi öylesine mutlu etti ki; tam o sırada Amerika'nın yeni koşul- lan kulağınafısıldanmış, Kasımpaşalı doğası birden harekete geçmış, "şartlar martlar bana vızgelir, ba- sın imzayı, gerisini bana bırakın" demiş olabilır. öyle ya; Bush'u etkileyen bir dünya liderine ko- şul moşul vız gelır! • • • Clirrton, RTE'yi dünya lideri diye överken kendi- ne özgü alaylı bir üslup mu kullandı, bilmiyoruz. Ama pekâlâ biliyoruz ki, baştan beri izlediği Irak po- litikaları Amerika nezdinde yitirdiği güvenilir adam saptamasını yeniden kazanmak için anayasayı da bir kere delmeye hazırlanıyor. Anayasanın bir kez delinmesinde sakınca görmeyen Özal'ın mantığına sarılmakta beis görmeyen demeçler veriyor. Anayasanın asker göndermeyle ilgili maddesini sollayarak TBMM'nin yetkisıni Bakanlar Kurulu'na devretmesinı içeren birtezkereyi yaşama geçirme- ye hazırlanıyor. Hükümetin AKP grubundaki direncı kırabilmek, Meclis'in asker gönderme yetkisini Bakanlar Kuru- lu'na devretme amacıyla tasaıiadığı tezkerenın ge- rekçeleri hayli dikkat çekici ve ne çare, hayliden öte- ye, ilkokul çocuklarını kandırmaya yönelik elma şe- keri tadında öğeler... AKP grubu yutar mı yutmaz mı bu gerekçeleri bu- günden bilmek elbet olanaksız. Siyasal deneyimı ve kültürü azımsanmayacak bır siyasetçi, DYP gibi lıberal orta sağ bir partiden ay- nlarak bugün ılımlı dinci görünümünde ama aslın- da dinci öğeleri yavaş yavaş topluma yedirmeye çalışan mezhebi belli bir partiye, AKP'ye gıren An- talya milletvekili, Dışişleri Komisyonu Başkanı Meh- met Dülger'in (birTV'de) bu gerekçelerin bir ikisini ifade etmesi, ifadeden de öteye savunması iktidar grubu içinde yaratılmak istenen havayı yansıtıyor. Birinci gerekçe: Efendim neymiş? "Âni bir geliş- me karşısında"TBMM'yi hemen toplamanın, TBM- M'de saatler sürecek bir toplantı sonunda asker gönderme kararı almanın zorluğu ortada imiş. Ani gelişme ne olabilir? Saldırı! Söz konusu değil. Ikinci gerekçe daha latif. AKP milletvekillerinin akıllanndan çok duygulanna sesleniyor: Anayasayı delme pahasına TBMM'nin yetkisi hükümetten esir- genirse; bu...Eeee? Hükümete güvensizlik anlamı- na gelirmiş. Kimileri bir hukuk devletinde keli tutuyor perçe- minden! Babanın suçunu Türkiye çekecek îzlandalı anne AÎHM'de kazandı STRASBOURG (ANKA) - tzlanda'da evlendiği Türk eşinden olan iki kızının Türki- ye'ye kaçınlarak kendi- siyle görüştürülmedıği gerekçesiyle A\rupa în- san Haklan Mahkeme- si"ne (AİHM) dava açan anne Sophia Gudrun Hansen, Türkiye'yı 75 bin Euro tazminat öde- meye mahkûm ettirdi. Yaklaşık 10 yıldır Türkiye'de hukuk mü- cadelesi veren anne Hansen, boşandığı Türk eşinin kaçırdığı çocuk- lanyla görüşmesi en- gellenince 1997'de Tür- kiye aleyhine AİHM'de dava açtı. Hansen'in da- vasını sonuca bağlayan AÎHM, Türkiye'yi Hansen'e 75 bin Euro tazminat ödemeye mah- kûm etti. AÎHM'deki duruşma- da aralannda yedek Türk yargıcı Feyyaz Gölcüklü'nün de bu- lunduğu yedi AİHM yargıcı, oybirliğiyle In- san Haklan Sözleşme- si'nin aile yaşamına saygı hakkına ilişkin 8. maddesinin ihlal edildi- ğine karar verdi. Ancak mahkeme, aynmcılığı yasaklayan sözleşme- nin 41. maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle yapılan şikâyetini ise yine oybirliğiyle reddet- ti. Bunun üzerine AlHM, Türkiye'nin Sophia Gudrun Han- sen'in uğradığı maddi zarar için 50 bin, mane- vi zarar için 15 bin Eu- ro, masraflar için de 10 bin Euro ödenmesini kararlaştırdı. AlHM karannda, Türk mahkemesince Hansen'in, boşandığı eski kocası Halil Al'ın yanında Türkiye"de ya- şayan iki kızıyla görüş- me hakkı tanınmasına karşın Mart 1992 ile Ağustos 1998 arasında kızlanyla sadece dört kez görüşebildiği belir- tildi. AİHM, Hansen'in, her görüşme gününde babalan tarafindan ya- şadıklan evden uzaklaş- tınlan kızlannın bulun- ması için, Türk yetkili- lerinin gerekli adımlan atmadığına hükmetti. Orman alanları kurtulduİstanbul Haber Ser\isi - TEMA Vak- fi'run, zeytin tanmı için orman alanlan- nı tahsis etme izni veren Orman Bakan- lığı aleyhine Danıştay'da açtığı iptal da- vası sonuçlandı. Danıştay 8. Dairesi, ka- ran Ağaçlandırma Yönetmeliği'nın 14. maddesine, anayasanın 169. ve Orman Kanunu'nun 57 maddelenne aykın bu- larak oybirliği ile iptal etti. TEMA, Orman Bakanlığı'nın 2001 yı- lında Ege Zeytin ve Zeytinyağı thracat- çılan Birliği, Tariş ve Zeytinyağı Tanm Satış Kooperatifleri Birliği ile protokol imzalayarak orman ekosistemleri içinde zeytin tanmının yapılmasına izin verme- si üzenne hukuk mücadelesi başlattı. Yaptığı yasal itirazlardan sonuç alama- yan TEMA Vakfı yetkilileri, protokolle- rin iptali için Orman Bakanlığı aleyhine 28 Arahk 2001 tarihinde Danıştay'da yü- rütmeyi durdurma istemli iptal davası aç- tı. Dava sonucunda karann iptal edilme- sini "doğal varlıkların korunmasına yargının somut desteği" olarak nıtele- yen vakıf yöneticileri, ormanlann bir sal- dından daha hulcuk sayesınde kurtuldu- ğunu belırttiler. Dava nedeniyle TE- MA'nın zeytincilığe karşıymış gibi gös- terilmesinden yalonan yetkıliler, "Akde- niz ülkesi olan Türkiye'de zeytinciliğin gelişmesi için 5 yıldır uğraş veriyoruz. Ancak ormancılıkta teknik olarak 'zeytin ormanı' tanımı yoktur, zeytin ta- nmı vardır. Zeytin tarımında, ağaçla- rın altı sûrülerek, her türlü bitki örtü- sü yok edilir, yani toprak yağmur sula- rıyla erozyona özel olarak hazırlanmış durumdadır. Ormanlann büyük bölü- münün eğimli araziler olduğu göz önünde bulundurulursa bu durumun erozyonun hızlanmasına neden olaca- ğı açıktır" dediler. Tarikat şeyhi adına parkANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - AKP'lı Sıncan Beledıye Başkanı Rüstem Altınbaş, ılçe- de yaptırdığı bir parka Nakşi- bendi Tarikatı Iskenderpaşa Ce- maatı'nin eski lideri Mahmud Esad Coşanın admı verdı. Al- tınbaş, Coşan'ın "fikir babası" obnası nedeniyle adının parka verildiğinı savundu. AKP'li Sincan Belediyesi'nce yaptınlan 24 bin metrekarelik parka Iskenderpaşa Cemaati'nin eski lideri Coşan'ın adı \eriliyor. Sincan Belediyesi'nden yapılan açıklamada, parkta Ankara'nın en büyük yapay şelalesinin bulu- nacağı dile getirildi. AKP'li Sin- can Belediye Başkanı Rüstem Altınbaş, "fikir babası" olma- sı nedeniyle parka Coşan'ın adı- nın verildiğinı söyledi. Coşan'ın bir sohbetinde Avustralya'daki parklardan söz ettiğini belirten Altınbaş, bu parkta da Avustralya'da olduğu gibi çocuk emzırme ve çocuk bezı değiştirme yerlerinin bulun- duğunu kaydetti. Altınbaş. ilahi- yat profesörü olan Coşan'ın "çok sayıda ilim adamı yetiş- tirdiği"ni, vaazlannı severek dinlediğini, beğendiği için parka bu adı verdiklerini dile getirdi. Parkın, belediyenin öz kay- naklanyla yapıldığını, hizmete Sincan'a hâkim bir tepede kurulan parkın arka cephesinde Akşemsettin Camii yer alıyor. Sincanlıların, "Şelaleli Park" diye andıklan yere "Mahmud Esad Coşan" ismi sonradan verilmiş. llçe halkı bu yeni isimlendirmeye karşın, parkı halen "Şelaleli Park" diye anmaya devam edivor. açılmasıyla kışi başına düşen ye- şil alan genişlığı konusunda Sin- can'ın Avrupa standartlannı ge- çeceğüıi kaydetti. Ankara Universitesi Ilahiyat Fakültesi'nde bir dönem öğretim görevlisi olarak da çalışan Mah- mud Esad Coşan, ölünceye ka- dar Nakşibendı Tarikatı Isken- derpaşa Cemaati'nin liderliğini yaptı. Coşan, Necmettin Erba- kan'ın siyasete atılmasının ar- dından uzunca süre kendisini destekledi. Refahyol iktidan dö- neminde Erbakan ile arası bo- zuldu. Erbakan'ın Başbakanhk Konutu'nda verdiği iftar yeme- ğine katılmayan cemaat liderle- rindendi. 28 Şubat sürecinin baş- lamasıyla birlikte bazı cemaat li- derleri gibi Coşan da yurtdışına çıktı. Coşan, 2001 Şubat ayında trafık kazasında hayatını kaybet- ti. Ölümünün ardından diğer Nakşi önde gelenleri gibi Istan- bul Süleymaniye Camii Külliye- si'ne defhedilmesi için Bakan- lar Kurulu'nda kararname hazır- landı. Cumhurbaşkanı Ahmet \ecdet Sezer kararnameyi geri çevirdi. Türk askerine ölüm daveti• Baştarafı 1. Sayfada başkanlık seçimlerini hatırlatarak "lrak'taki durum siyasi mesele haline geldi. Amerikan halkı hâlâ destek veri- yor ama her gün 1-2 Amerikan askeri- nin ölmesi, halk desteğinde duraklama- ya yol açabilir. Ancak, ABD istedikleri- ni gerçekleştirene kadar orada kalacak" dedi. "Hükümette çoğunluk, bir mütte- fik olarak Türkiye'nin önemine inanı- yor" diyen Whitfield şöyle devam etti: "Türkiye, AB üyesi olmak için elinden geleni yapıyor. Aynı zamanda NA- TO'nun çok önemli bir üyesi olmaya de- vam ediyor. Sizi stratejik yapan, laik, de- mokratik ve Müslüman bir ülke olma- nız. Pek çok Müslüman ülke böyle değil. ABD ve Türkiye, Kore'de, Afganis- tan'da,Bosna'da hep birlikteydi. Bu iliş- kileri daha da beslemek için Türklerin özellikle ABD'nin iç bölgelerinde Ame- rikalılarla daha çok ilişkiye girmesi ge- rek. Bu bölgelerde hayatında bir Müslü- manla karşüaşmamış pek çok insan ya- şıyor." Kongre üyesi, "Türkiye Irak'a as- ker yollamazsa ne olur" sorusuna, "Amerikalılar hayal kınklığına uğrar- lar" yanıtını verdi. Edward Whitfield, "ABD bölgede Kürt devleti kuracak mı" sorusunu ise şöyle cevaplandırdı: "Amerika, kesinlikle avrı bir Kürt devleti kurulmasına destek olmayacak. Biz herkesin Irak'ta olmasını istiyoruz. Türk askerinin de Irak'a gelmesini isti- yoruz. Bu kesinlikle Türk-Kürt anlaş- mazlığına yol açmaz. ABD terorizmi en- gellemek için elinden geleni yapıyor. I- rak'ta başka ülkeler de olsun istiyoruz." Edvvard \VTiitfield, yoksul öğrencilerin hükümetin vereceği 'bilet'lerle özel okul- larda okutma projelerine, Demokratlarm ve Ulusal Eğitim Derneği'nin destek ver- mediğini söyledi. Whitfield, "projeleri- nin neden destek görmediği" biçiminde- ki soruyu ise "Bu projenin devlet okul- larını zayıflatacağını düşünüyorlar" di- ye yanıtladı. Meclis devre dışı bırakılıyor ANK\RA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Meclis'ten Irak'a asker gönderme karannı çıkartabilme konusunda endişeleri olan AKP hükümetinin sınırlı süreli tezke- re yerine "ucu açık yetki iste- meyi" planlaması büyük tepki gördü. CHP Genel Başkan Yar- dımcısı tnal Batu, Başbakan RecepTayyip Erdoğan'ın sınır- sız yetkiye ilişkin açıklamasının son derece vahim ve talihsiz bir gelişme olduğunu belirterek hü- kümeti bundan vazgeçmeye ça- ğırdı. Başbakan Erdoğan'a par- tili milletvekilleri de karşı çıkar- ken Istanbul MilleUekili Gök- sal Küçükali, "AKP, eğer I- rak'a asker gönderme karan- nı Meclis'ten geçirmekte başa- nlı olur ve asker gönderilirse her gün 15 askerin tabutu ge- lir. O zaman ne AKP kalır ne de Türkiye" dedi Hükümetin parlamentodan ge- nel bir yetki aldıktan sonra Irak'a asker gönderme aşamasına ge- lindiğinde "kapsamı,süreyi.sı- nın ve miktan" tek yanlı olarak belirlemeyi amaçlaması tartışma yarattı. CHP Genel Başkan Yar- dımcısı tnal Batu, hükümetin Irak konusunda hep Meclis'i devre dışı bırakmaya çahştığını belirterek "Bu talihsiz bir ge- lişme. Kendi gruplanna gü- venmedikleri için böyle bir yo- lu düşünüyorlar. Bunu düşün- melerini dahi yadırgıyorum. Vazgeçsinler, böyle bir yetldyi kullanamazlar" dedi. Cumhuriyetçi Demokrasi Par- tisı (CDP) Genel Başkanı Yekta Güngör Özden. hükümetin Meclis'ten bugünden yanna her türlü gelişmeyi karşılayacak kap- samlı bir karar almaya çahştığı- nı ancak tezkerenin sınırlı ya da sınırsız olmasına Meclis'in ka- rar vereceğini kaydetti. Özden, " Irak'tan henüz bir talep yok. Talep olmadan asker gönderi- lirse bu işgal olur" dedi. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger, hükü- metin asker gönderme konusun- da "sınırsız yetki" istemesinin doğru olacağını belirterek "En doğrusu ve siyasi olan yöntem bu olur. Meclis, her zaman için hükümetin politikasını kabul etmiyorsa hesabını sorar, hü- kümeti alaşağı edebilir" diye konuşru. AKP'li TBMM Idare Amiri Dünya Bankası Başkani: çok fazla acı var Zenginlere uyarı • Baştarafı 1. Sayfada görüş aynlıklannın derinli- ğini gösterdiğini belirtti. Dünya Bankası Başkanı, her yıl tarunsal sübvansiyon- lara 300 milyar dolar, askeri harcamalara da 600 milyar doların üzerinde bir rakam ayıran gelişmiş ülkelerin, yoksul ülkelere kalkınma yardımı için yılda sadece 56 milyar dolar ayırmasının, dünyadaki dengesizliklerin giderilmesinde yardımcı ol- mayacağma işaret etti. Gelişmiş ülkelerin 2006 yılı itibanyla 16 milyar do- larhk ek bir yardım vaat et- tiğini belirten Wolfensohn, yoksul ülkelerin bunun en az iki katına ihtiyacı olduğunu ifade etti. Abdullah Çalışkan. "Böyle bir yöntem kendi kendimizi aldat- mak olur. Sınırsız yetki alın- ması bize yakışmaz" dedi. AKP Istanbul Milletvekili Göksal Küçükali ise Erdoğan'ın sınırsız yetki ile "bana güve- nin" demek istediğini vıırgula- yarak bunun doğnı olmayacağı- nı söyledi. Küçükali. "Erdo- ğan'ın yetki istemesi şahsını ortaya koyması demektir.' Yet- kiyi bana verin. en ıyı şekilde kullanınm' demek istiyor. Biz daha önceki tezkerede de bunu gördük, o zaman çok gayret sarfedildi. Dışişleri Bakanı'nın isrifa etmesi lazım. Başbakan- ken çıkaramadı. şimdi mi çı- karacak?" diye konuştu. ABD'nin 8.5 milyar dolarlık krediyi de asker koşuluna bağla- dığına dikkat çeken Küçükali, "Biz parayla mı göndereceğiz, bizim insanımız lejyoner mi- dir? AKP, eğer Irak'a asker gönderme karannı Meclis'ten geçirmekte başarılı olur ve as- ker gönderilirse her gün 15 as- kerin tabutu gelir. O zaman ne AKP kahr ne de Türkiye" gö- rüşünü dile getirdi. Küçükali, tezkere hangi biçimde getirilirse getirilsin "ret" oyu kullanacağı- nı belirtti. Avukatlardan acıklama Suçlu gibi gösterilmeye çaltşılıyoruztstanbul Haber Servisi - Avukatlar Behiç Aşçı, Süley- man Şensoy ve Öz- gür Gider,*22 Eylül 2003 tarihli gazete- mizde yayımlanan "Savunmasız kalan sanık" başlıklı habe- rimizle ilgili acıklama yaparak sanık Eylem Göktaş'ın vekılliğin- den "gördükleri lü- züm üzerine çekil- diklerini" belirttiler. Avukatlar yaptıkla- n yazılı açıklamada sanık Göktaş'ın vekil- liğinden çekilme ne- denleri şöyle anlattı- lar: "Vekilleri oldu- ğumuz ve tstanbul 6 No'lu DGM'nin 2002/74 No'ludosya- sında savunmasını üstlendiğimiz Eylem Göktaş'ın kendi ira- desiyle 30.11.2001 tarihinde ölüm onı- cuna başladığı ve yi- ne kendi iradesiyle Mart 2003'te ölüm onıcunu bıraktığı doğrudur. Ölüm orucunu bırakmış olması nedeniyle isri- fa etnıemiz söz konu- su değildir. Eylem Göktaş, ölüm orucu- nu bırakOktan sonra aynı davada yargı- landığı ve bizim de müvekkillerimiz olan diğer sanıklann koğuşundan aynl- mış, kendisiyle yaptı- ğımız görüşmede, 'diğer sanıklarla fikir ve eylem birliğinden ve dolayısıyla savun- ma içeriğinden de vaz- geçtiğin, bu nedenle vekil-müvekkil ilişki- mizin sona erdirilme- sini' talep ve beyan etmiştir. Bunun üze- rine vekâlerten azle- dilmeyi beklemeden istifa ettik. tstifa ile ölüm orucunu bırak- ma arasındaki 3 ay- bk zaman dilimi de bu görüşmeler nede- niyle istifanın dclili- dir. Aynı şekilde İn- san Haklan Derneği tstanbul Şube Baş- kanı Kiraz Biçici ve tstanbul Barosu Baş- kanı Kazım Kolcuoğ- lu bizleri töhmet al- tında bırakımşlardır. Bizler 19 sanıklı dos- yada 14 sanığın sa- vunmasını üstlendi- ğimizi ve turuklula- nn isteği ve iddiana- mede atılı suçlann ferdileştirilmemiş ol- ması nedeniyle ortak saMinma yaptığımızı öğrenip, sanıklar arasında savunma konusundaki a>nlık- ta, yasa gereği istifa mecburiyetimiz ol- duğunu görebilecek- lerdi. Savunma hak- kını gaspedenler on- larken biz suçlu gibi gösterilmeye çalışüı- yoruz." Avukat Hüdayi Berber ise Eylem Göktaş'ın avukatı ol- madığını belirtti. AP Dışişleri Komisyonu Zana için özel oturum STRASBOURG (AA) - Avrupa Parla- mentosu (AP) Dışiş- leri Komisyonu'nun düzenlediği özel otu- rumda, kapatılan DEP'in eski milletve- killerinin Türkiye'de devam eden dunışma- lan görüşüldü. Bazı parlamenterler ceza- evindeki eski millet- vekillerinin serbest bı- rakılmaması halinde Türkiye ile ilişkilerin askıya alınmasını is- terken avukat Yusuf Alataş, "Türkiye'nin AB sürecinden kop- masını istemedikle- rini" belirtti. AP Dışişleri Ko- misyonu'nda dün ya- pılan bir toplantıda, cezaevindeki Leyla Zana ve arkadaşlan- nın Türkiye'de devam eden duruşmalan gö- rüşüldü. Toplantıya konuşmacı olarak ka- tılan eski milletvekil- lerinin avukatı Alataş, "Avrupa Parlamen- tosu'nun Zana dava- sı yüzünden Türkiye ile ilişkileri askıya al- masına yönelik öne- rileri desteklemedik- lerini" kaydetti. Ala- taş, "Türkiye'nin AB'den dışlanması halinde demokratik- leşme çabalanmn zarar göreceğini" ifade etti. Türkiye'de Devlet Güvenlik Mahkeme- leri'nin kaldınlmasın- dan yana olduklannı kaydeden Alataş, "DGM'ler hak ve özgürlüklerin önün- de önemli engel" de- di. Avrupalı bir parla- menterin "Zana ile PKK'nin ilişkisi ne? Zana PKK ile ilişki- sini kesti mi" şeklin- deki sorusunu Alataş, "Zana, hiçbir zaman PKK'liolmadığıiçin aynlması da söz ko- nusu değil" diye ya- nıtladı. Toplantıda söz alan parlamenterlerin bü- yük kısmı, Avrupa Parlamentosu ve TB- MM arasında köprü vazifesi gören Karma Parlamentosu Komis- yonu Eşbaşkanı Joost Lagendjik ise Türki- ye'dekı reform süreci- nin herkes tarafindan desteklenmesi gerek- tiğini bildirdi. Bu arada, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu oturumunda, DEHAP Genel Baş- kanı Tuncer Bakır- han'ın gözaltına ahn- ması da gündeme gel- di. AP'deki Komünist Grup üyesi, Bakır- han'ın gözaltına alın- masını gündeme geti- rerek Avrupa Parla- mentosu'nun buna tepki göstermesini is- tedi. AP Başkam Pat Cox, bu konuyla ya- kından ilgileneceğini belirterek Türk yetki- lilere önümüzdeki günlerde bir mektup yazacağını söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear