25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 EYLÜL 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA J\_ |J J_j _£ \j J\ kuftur(2 cumhurryet.com.tr 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE.. OKTAY EKİNCİ Valilik ve belediye, kentin tarihiyle yeniden buluşması için kolları birlikte sıvadılar Sinop'ta umutlubaşlangıçTam 70 yıl önce, Sabahattin Aü nin "Görmek istersen denizi, yukarıya çevir yüzü" dedıği Si- nop Cezaevi'ndeydik... Şiirindekı "gökyüzü" yine "de- niz gibi"... ancak, ne o "deli dal- galar" var dışanda, ne de gelıp "duvarJan yalıyorlar"... Çünkii, kaJenin önündeki denizi 1980'lerde doJdurup "sahiJ yolu" yapmışlar.. Kent peyzajındakı "suyun içinden yükseJen tarih", yerini betonlaşmanın kuşatmasına bırakrnış... Sinop"un son 20 yılda yıtirdığı bundan ıbaret değil... Özellikle "Karadeniz kıyı yolu" uygularna- sı, çağımızın "yüz karası" .. Ör- neğin, "orman sayılmasınlar" di- ye yeni yasalar hazırlanan "kızıl- çam" ormanlanyla kaplı "Çam- gölü" mesiresi ve plajlan biJe acı- masızyol dolgusunun kurbanlann- dan... Aynı polıtikaJarla, "kerteriz noktalarının" da kalmadığını söy- leyen Sınop Yelken Kulübii emek- tarlanndan Okan Alpar, denizcıJık haritalannda hâlâ gemıciler için işaretli 3 önemli yerin "akıbetini" şöyle özetlıyor; "AJaaddin Cami- si'nin minaresi apartmaniann arkasında kayboldu. Cumhuri- yetin mirası kibrit fabrikasının bacasını binasıyla birlikte yıktı- lar. Geriye sadece ABD üssünde- ki yüksek su deposu kaldı..." Anadolu'yla 'yüz yüze'... Bütün bunlara ragmen, kentin henüz yok olmamış uygarlık de- ğerlerinı kurtarabilmek ıçın, Vali Zeki Şanal ile Belediye Başkanı Hamza fncenin başlattıklan "ta- rihle buluşma" programı, herkes için yenı bır umut kaynağı... Çünkii, deniyor kı Sınop. Kara- deniz'in "denizi günevinde olan" tek kıyı kentı... Yanmadanın (arihi limana inen yamaçlanndaki güze- lim eski kent dokusunun "çirkin apartnıan yığınlarına" dönüşme- si, binyıllardır "yüz yüze" bakış- tıklan Anadolu'ya karşı da "yüz kızarücı" bırgörünüm değil mı?.. Yine deniyor kı; "Karadeniz'in 3 limanı var; Sinop, Temmuz, Ağustos..." Böylesi bir ayncalıJda kazanılan; "Anadolu'nun dünyayla buluş- tuğu kent" olma değerlerini yitir- ANILARIN TANIKLARIYLA YAŞAYABİLMEK - Apartmanlaşmanm dayanılmaz rantına direnen eski konaklar, yıkılmamak için son güçleriyle kurtarılmayı bekliyor (solda üstte). Sinop Kalesi, 1980'Iere kadar denizle böylesine birlikteydi; artık dalgalar du- varları yalamıyor; çünkii denizin yerinde dolgu alanları var (solda altta). Kentin genel görünümü 1970'lerde bile böyleydi (üstte). meye de artık "dur" demekgerek- miyor mu? va» kolları sıvamı; Nitekım, daha Mahalli Idareler Genel Müdürü'yken de yerei yöne- timlerin külfürel mirası sahiplen- melerini Özendıren, ardından "Ha- tay Valisi" olduğunda aynı düşün- cesinı bemen uygulayan Zeki Şa- nal'ın şimdi de Sinop'takı iJk 6 ay- Iık çalışmalan bile artık bu kenrte "farklı" bir dönemin başladığını kanıtlıyor... Örneğin, 1996'daki restorasyo- nundan bu yana "yeni işlevini" bekJeyen "Arslantorunlar Kona- ğj'nı zengin bırEtnoğrafya Müze- si'ne dönüştürmüş... Kent merke- zindeki ÎS 7. yüzyıla ait Bizans ya- pısı olan Baİatlar KJIisesi ne ait kalıntılan, burayı adeta bir "tarih parla" yapan çevre düzenlemesıy- le birlikte ortayaçıkarmış... Resto- rasyonu tamamJanmak üzere olan Taribi Adliye Binası'yla aynı alandaki VUayet Binası'nın da bu görmüş geçirmiş komşusuyla "uyumlu" birmimariye getırilme- sine başlanmış... Cezaevl lcent yaşamında... Aynı süreçte II Özel Idaresi'nın "himayesine" alınan Tarihi Ce- zaevi Binası ve kalenin de moloz ve çöplerden temızlenerek halka açılması, Sinop'ta yıilann özlemi- ni gideriyor... Valinin "simge ar- kadaşımız" diyerek tanıştırdığı "Pala", yanı palabıyıkh ünlü gar- dıyan Akif Şahin, her gün çok sa- yıda ziyaretçiyi artık mahkumlar- la değil "anıların mekânlanyla" buluşturuyor... 1880'Ierde kale içine inşa edılen cezaevi binalan ıçın tasarlanan kul- ianım türü ıse "çok amaçlı kültür, sanat ve egitim merkezi" şeklin- de... "Cezaevi Müzesi"nin yanı sı- ra, "Kent Tarihi Müzesi ve Arşi- vi", "Tiyatro ve Sinema Birimle- ri", "El Sanatları Atölyeleri ve Satış Üniteleri", "SergiVe Sanat Galeriieri", lokantalar, kahveler, çay bahçesi ve "Butik Otel" türü bır konaklama ünitesi, Su Üriınle- n Yüksek Okulu ve geleneksel tek- ne yapımcılanyla gerçekleştırile- cek eğitim üniteleriyle birlikte ta- rihsel mekânlan kent yaşamına ka- zandıracak.. Beledlyeden llk katlcUar Valiliğin bu çabalarına belediye de özellikle kent ginşınde tanhi Kale ve Cezaevi dokusunu zedele- yen benzin istasyonunu "kaldır- mak" ve kımı uygunsuz yapılan da yıkma karanyla ılk önemli kat- kısını yapıyor.. Bu yıl Tarihi Kentler Birliği üyesi olmanın da "gereğini" yeri- ne getirmek üzere, Tuzcular Cad- desi, Atatürk Caddesi, Kemalet- tin Sami Bey Caddesi, Kuruçeş- me Sokak ve Yüksek Kaldırım Sokak'takı eski evlenn cephe ve peyzaj düzenlemelerini "ö'ncelik- li projeler" arasına alıyor... Sinop'takı bu umut verici adım- lan, kentin eşsiz kıyı parklannda- kı ağaçlar arasına gızlenmiş Ayışı- ğı Motel'de toplanarak değerlen- dirdik. Dığer ılgılilerle birlikte ta- rihi Boyabat ilçesinın Belediye Başkanı Hasan Kara'nın da katıl- dığı görüşmelerde Metin Sözen dedı kı: "Artıkgeriye dönüş yok; çünkü geçmişin kültür birikim- leri insanı hep ileriye götürür..." Valı Zeki Şanal ise çalışmalann sürekhliğı için Sınoplulara şu di- lekte bulundu: "Tarihin yol göste- rebilmesi. kentteki tanıkJarını korumamızla mümkün... Sinop artık kimliğiyle yaşayarak gele- ceğini kurmalı..." 40yılın en iyi 5 'Altın Portakal 'ıKültür Servisi - Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) işbirliğiyle düzenJenen 40. Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında bugüne kadar 'en iyi film' dalında Altın Portakal Ödülü almış filmler arasından '40 Yılın En İyi 5 Filmi' seçıldi. Sinema yazan, tarihçisi. öğretim görevlisi, kültür sanat temsilcileri ve halk temsilcilennden 100 kişinin oylan sonucunda; Yavuz Turgul'un yönettiği 'Muhsin Bey', Nuri Bilge Ceylan'ın yönettiği 'Ûzak', Tunç Başaran'ın yönettiği 'Uçurtmayı Vurmasınlar', Ömer Lütfi Akad'ın yönettiği 'Düğün' ve Halit Refiğ'ın yönettiği 'Gurbet Kuşları', 40 yjlın en iyi 5 filmi oldu. 'Gurbet Kuşlan', 196O'lı yıllarda; 'Düğün', 197O'lı yıllarda 'kırsal kesimden kente göç olgusunu, beraberinde getirdiği probJemleri ve parçalanan aileleri' beyazperdeye aktanrken; 'Muhsin Bey', 1980'li yıllarda göç olgusunu işliyor. 'Gurbet Kuşlan' ve 'Düğün'de baskın olan ve kimliğini dayatan 'kent ve kentli'yken; 'Muhsin Bey'de baskın olan ve kimliğini dayatan 'kırsal kesim'di. 1980'lere damgasını vuran filmlerden 'Uçurtmayı VurmasınJar', çocuk gözüyle hapıshane gerçeğini anlatırken; günümüz Türk sınemasının başanlı örneklerinden 'Uzak', 'kent ve yabancılaşma' kavTamlanna odaklanıyor. '40 Yılın En tyi 5 Filmi'nin yönetmenlenne, 40. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin açıhşında, Cam Piramit Kongre ve Fuar Merkezi 'nde düzenlenecek törende plaket sunulacak. Etkinlik kapsamında üç binin üzerinde yabancı katılımcı ağırlanacak Istanbul Bienali konuklarmı bekliyor 42 ülkeden 85 sanatçıyı bir araya getiren ve 'ŞürselAdalet' teması etrafında şekillenen bienalin küratörü Dan Cameron, Kültür Servisi - 20 Ey- lül-16 Kaszm 2003 tarihle- rinde Istanbul Kültür ve Sa- nat Vakfı tarafından JTI Türkıye sponsorluğunda düzenlenecek olan 8. Ulus- lararası Istanbul Bienali, yurtdışından 400'e yakın basın mensubunu ve 2 binin üzennde eleştirmen, küra- tör, müze ve galeri yönetici- sini ağırlamaya hazırlanı- yor. Bienali ziyaret etmeye ge- len konuklarla birlikte ya- bancı katıhmın 3 bin kişi- nin üzerinde olması bekle- niyor. Bienalin konuklan arasın- da Museum of Modern Art (New York). Nevv Museum of Modern Art (Nevv York), Art in General (Nevv York), Tate (Londra). Kunsthalle Wien (Vıyana) gibi dünya- ca bilinen müzelenn yöne- tim kurulu üyelerinin yanı sıra Serpentine (Londra), Anthony d'OrTay (Londra), White Cube (Londra), Ale- xander & Bonnin (Nevv York) gibi önemli sanat ga- lerilerinın yöneticileri ola- cak. Aralannda Nevv York Times (ABD), Washington Post (ABD), Die Zeit (Al- manya), Tageszeıtung (Al- manya), Le Monde (Fran- sa), Financıal Times (Ingıl- tere), II Manifesto (Italya) gibi dünyaca tanınmış gaze- telerden muhabirler ile Art in America (ABD). Art Fo- rum (ABD), Sculpture Ma- gazıne (ABD), Art News (ABD), Art Press (Fransa) gibi sanat dergilennden eleştirmelerin de bulundu- ğu yabancı basm mensupla- rı 18 Eylül tarihinde 8. Uluslararası Istanbul Biena- li için îstanbufda olacakJar. Bazı ulusal kanalların yanı sıra, Venedık, Sydney, Ma- nifesto, Kvvangju, Shanghai ve Busan bıenallerinin yö- neticileri de 8. Uluslararası tstanbul Bienali'nde yer alan çalışmaları yakından ınceleme fırsaf bulacaklar. ODAK NOKTASI AHMET CE^MAL Sanatın Mab mı, Malın Sanatı mı? Kısa süre önce basından öğrendiğimize göre, kent/rnizin ünlü ve büyük alışveriş merkezlerin- den biri, kuruluş yı/dönümünde, sanatla halkı birbirine daha bir yaklaştırmayr düşünmüş. Bu- nun üzerine, alışveriş merkezindeki dükkânlann vitrinlerine eserlerini koysunlar diye ressamları- mıza çağnda bulunmuş. Yanılmıyorsam seksen civannda ressam, bu çağrıya uymuş. "Az sayı- da" ressam ise bu çağnyı kabul etmemiş. Alış- veriş merkezınin sanat danışmanı, merkezi her gün ziyaret edenlerin sayısının Paris'teki Louv- re Müzesi'ni ziyaret edenlerden çok fazla o/du- ğunu söylüyor, böylece de bu girişimin sanat ile halkı buluşturma açısından "değerini" vurgulu- yor. önce birnoktayı belirteyim: Paris'e hiç gitme- dim. Ama bugüne kadar, resim sanatının Louv- re Müzesi'ndeki başyapıtlarının beyazeşya/arla, bebek gıysileriyle, giyim butiklerinin dekoruyla, tencere, tava, çatal ve bıçaklarla birlikte sergi- (endiği yolunda bir duyum almış degilım. Sanı- nm andığım müzenin yetkililerinin sanatla halkı buluşturma anlayışlan biraz farklı! Biryanlış anlaşılmayı önlemek için hemen şu- nu da söyleyeyim: Herhangi bir alışveriş merke- zinin açılış yıldönümünü nasıl kutlayacağı, tama- men kendi bileceği iştır. Bu yıldönümü nedeniy- le vitrinlerine ressamların resimlerini yerleştir- mesine de kimse karışamaz. Aynca, bu amaç için resimlerini veren ressamlar bakımından da kimsenin karışamayacağı bir kişisel tercih söz konusudur. Ama işin içine birtez girmişse eğer, bu tezi tar- trşma konusu yapmak da bizim özgürlügümüz- dür. Yukanda da belirttiğim gibi, dile getirilen te^ ya da amaç, bu yolla sanat ile halkın yakınlaş- masına katkıda bulunmak. Oysa, hayır! Bu tezi dile getirenler hangi düşüncelerle yo- la çıkmış olurlarsa olsunlar, böyle birgirişimin vit- rinlerden "halka" yönelik tek bir söylemi vardır: Bakın, şu tencerelere, tavalara, koltuklara, ya- taklara, giysilere, müzik setlerine, televizyonla- ra nasıl bakıyorsanız, bu resimlere de öy/e ba- kın! Gördüğünüz gibi, zaten biraradalart Onları da alın, onları da tüketin! Bugün Yeni Oünya Düzeni ya da globalleşme gibi parlak ve büyük sözlerfe geniş kitlelere be- nimsetilmesine ve yutturulmasına çalışılan tüke- tim toplumu modelinin en olmazsa olmaz teme- li, toplumlarda herşeyin tüketilebilirliğine ve tü- ketilmesi gerektiğine yönelik bir inancı yerleşti- rebilmektir. Herşey tüketilebilir olmalıdır, çünkü tüketilemeyen veya kullanım biçimi tüketilebili- re dönüştürülememiş tek bir alanın bile kalma- sı, başka alanlardaki sınırsız tüketime değgin sorular doğurabileceğinden, sakıncalıdır. Her şeytüketilebilir olmalıdır ki, tüketim toplumu mo- delini benımsemiş olan toplumların bireylikleri- ni geniş ölçüde yitirmiş olan üyeleri, böyle birdü- zende en sonundakendilerinide tüketmeye yar- gılı olduklar/nın bilincine asla vararnasınlar! Günümüzde tüketim toplumunun karşısında- ki en ciddi düşman, sanattır. Çünkü gerçek sa- nat, insana ve topluma sürekli alternatıf dünya- lar sunan, olması gereken ekseninde olan'ı sü- rekli eleştiri ve tartışma konusu yapan sanatçı- larının çabalarıyla, sonuçta insanı da metalaştı- ran, onu bireyliğinden ve biricikliğinden yoksun kılan bir modelın yalanlarını ortaya çıkarmakta- dır. Böyle bir alanda verilmiş eserlerin kalıcılı- ğından söz edilmesine ses çıkarmamak, tüke- tim toplumunu savunanlar için ancak bir ihanet olabilir. Bugün Batı dünyasında da sanatı, tüketim toplumu modelinin yararına olmak üzere, hadım etme çabalanna sıkça rastlanmakta. Ancak ora- lar, yine de düşünme geleneği temeline dayanan ortamlar olduğundan, bu çabalar sanat eserle- rini sıradan tüketim mallarının arasına sokup öy- le sergileyerek değil, daha incelmiş yöntemler- le yürütülmekte. Sanat ile sanat olmayanın, e- ser ile pespayeliğın nıcedir iyice birbirine kanş- tığı ve kısmen de bilinçli olarak kanştırıldığı, in- sanlannın daha doğru dürüst alım ve tüketim gücüne bile kavuşmadan kendilerini sözde Ye- ni Dünya Düzeni'nin ortasında bulduklan ülke- mizde ise sanatı ve sanat eserini düşünmenin bir kulvarı olmaktan çıkanp katıksız mala dönüştür- mek, görünüşe bakılırsa çok daha kolay oluyor! e posta: ahmetcemal>• supernoline.com acem20 • hotmail.com 2002 Dünya Kupası fotoğrafları • Kültür Ser\isi - Efes Pilsen tarafından düzenlenen "2002 Dünya Kupası Fotoğraf Sergisi' Izmir EGS Park Mavişehir Moda ve Ahşvenş Merkezi"nde 22 Eylül'e dek sanatseverlerle buluşuyor. Dünya Kupası 2002 'nin unutulmaz fotoğraflanndan oluşan karma sergide, kupanın önemli anlannı görüntüleyen Türk ve yabancı foto muhabirlerinin toplam 58 çalışması yer alıyor. Daha önce Istanbul ve Ankarada halka açık mekânlarda düzenlenen sergi, Matthevv Ashton, Jean Catuffe, Hüseyin Çağlar, Halıi Ibrahim Ekiz. Lee Young Ho, Tony MarshalJ, Süleyman Rodop, Yaşar Saygı, Neal Simpson, Atilla Türker. Ibrahim Usta'nın fotoğraflanndan oluşuyor. Sergi 25 Eylül- 9 Ekim 2003 tarihleri arasında da Çorlu Orion Ahşvenş Merkezi'nde açılacak. BLGUN • NARDÎS te 2I.30'da KamU Erdem & Erdera Kartarı Tıio'nun konseri. (0212 244 63 27) • fFSAKta 19.30da Yaşar Kadıoğlu'nun 'Maviye Tutku' adlı saydam gösterisi. (0212292 42 01) • BEYOĞLU SİNEMASI'nda 'Alim Şerif Onaran anısına' 12.15, 14.30, 16.45, 19.00 ve 21.15'te Zeki Demirkubuz un 'İtiraf filminm gösterimi. (0 212 251 32*40)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear