22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLÜL 2003 PAZARTESİ HABERLER Rektörlerin, Erdoğan'ın 'taslakta uzlaşma sağlandı' şeklindeki tutumuna tepkileri sürüyor: 2000'Lİ YILLARDA BöyleyasaAftika'da bileyokANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Hükümetın, "Yüksekögretimyasa- 9 taslağında ortak bir çabşma için uz- laşok" şeklindeki demeçİerinin ger- çeği yansıtmaktan uzak olduğunu söyleyen rektörler. "Hûkümetönce iinnersitelerin kadro sorununu çöz- sün" dediler. Üniversitelerarası Kurul Başkanı ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rek- törü Prof. Dr. Ayhan ADaş, Başba- kan Recep Tayyip Erdoğan'la gö- rüşmelerinden bır uzlaşı çıkmadı- ğını ancak bir metin ya da taslak üzerinden çalışmalannı sürdürebile- ceklerini söyledi. Alkış, ÜAKninhükümetegerek- li olan her şeyi anlattığını, ancak bır uzlaşma elde edemedikJerini söyle- di. Ortak bir çalışma yapabilecekJe- • Rektörler, hükümetin YÖK taslağıru çıkarmadan önce üniversitelerin kadro sorununu çözmek için çaba harcamalan gerektiğini söylediler. Hükümetin hazırladığı taslağın elle tutulur bir yanı olmadığını belirten ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, "Bu yasaya sadece rektörler karşı değil, herkes karşı. Böyle bir yasa Afrika'da bile yok. Her şeyin "Turka'sını yapamazsınız. Kola mı bu taklit edeceksiniz?" diye konuştu. rini ifade eden Alkış, "Bizim hükü- meti aşarak bir şeyyapmanıız müm- kün değil. Bu konuda elinıizden ge- leni yapacagız" dedı. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. iraJ Ak- bulut. Bakan Hüseyin ÇeKk'in sürek- li "Rektörler taslağımızuı körüyan- lanm belgelerle kanıtiasırT şeklınde demeçler verdiğıni belirterek "Buşe- kilde diyalog başlaülmaz, ancak bi- tiriHr" diye konuştu. Taslağın elle tu- tulur bir yanı olmadığını belirten Akbulut, "İspat edilme denirse biz neyi ispat edeceğiz? Bu yasaya sade- ce rektörler değil, herkes karşı. Böy- le bir yasa Afrika'da bileyok. Her şe- yin 'Turka'sını yapamazsınız. Kola nu bu taklit edeceksiniz?" dedı. Akbulut, hükümetin YÖK tasla- ğını çıkarmak yerine öncelıkli ola- rak üniversitelerin kadro sorununu çözmesi gerektiğini söyledi. 2003- 2004 eğitim öğretim yılının başla- masuıa 15 günlük bir süre kaldığı- na dikkat çeken Akbulut, "Bizim ye- ni akademisyen kadrolaruia ihtiya- cımız var. Bunlar göz önünden kaç- mamalı devlet üniversiteleri nere- deyse kapdannı açamaz durunıa gel- di" diye konuştu. Trakya Ünjversitesı Rektörü Prof. Dr. Osman İnci de ÜAK'nın üni- versitelerin kendi görüşierinin yer alacağı bir taslak hazırlamak üzere bır kurul seçtiğini ve bu kurulun sa- dece raportörgörevi göreceğini söy- ledi. Başbakan Erdoğan'la buluşan rek- törlerin akademik nezaket ve akade- mik söylemler çerçevesinde hükü- met yetkililerine ÜAK"nin görüşle- rini ilettiklerini ifade eden İnci, "Baş- bakan'ı ziyeret eden kurulun, Baş- bakanlıkın kuracağı bir komisvon- da görev alnıaya da yapma durumu olamaz. Çünkü ÜAK'nin böyle bir görevlendirmesiyok" diye konuştu. Inci, üniversitelerin kendi yapa- caklan çalışmayla dünya normlan- na uygun bir taslak hazırlayacakla- nnı N-urgularken "Hükümetüniver- sitelerdeki kadro sorununa bir an önce çözüm bulmandır" dedi. İnci şunlan söyledi. "ÜAK'nin üzerinde çabşmalaruıı bitirecegi bu taslak, hükümete ve TBMM'ye su- nulacaktır. Bizim çabşmalanmız bu noktada biter. Biz ünhersiteler ola- rak hazırladığımız taslağın arkasın- da sonuna kadar duracağız. Birfik- te çalışma grubu Kurma konusunda tek vetkili ÜAK'dir." İcisleri Bakanı Abdiilkadir Aksu: PKK/KADEK umduğunu bulamadıtLHANTAŞa AISKARA - îçişleri Baka- nı Abdiilkadir Aksu, PKK/KADEKin yeniden te- rör eylemlenne başlamasın- da K. Irak'takı yapılanmada yer alma umudunun sona er- mesi, bugün sona erecek olan ve örgütün tek taraflı ilan et- tiği ateşkes ile Topluma Ka- zandırma Yasası 'nın etkili ol- duğunu vurguladı. Aksu, Sı- vas Katliamı ile Umut Dava- sı sanıklannın yasadan yarar- lanma başvuru- sunu"Herkesdi- Jekçevermehak- kuıasahiptir.Di- lekçe vermiş ol- malan müraca- atedenlerinhep- sininbu yasadan yararlanacagı anlamınagelmi- yor" sözleriyle değerlendirdi. îçişleri Baka- nı Abdülkadir Aksu,PKK/KA- DEK'inözellik- le Topluma Ka- zandırma Yasa- sı 'na tepkisinin çokyoğun oldu- ğunu belirtirken, eylemlerinde yalnızca bu ya- sanın etkili olmadığmı söyle- di. Örgütün saldın düzenle- mesinin birkaç nedeni olduğu- na dikkat çeken Aksu. "Tek sebebi yok. 1 Eylül (Örgütün tek taraflıateşkesininsonaere- ceğigün), Kuzey Irak'taki ya- pılanmadayeralabilme umu- du için bir siyasaUaşma süre- ci vardı. Ondan da netice ala- madılar. Bir de yasaya tepki gösteriyoriar" diye konuştu. AbduDahÖcalan'ın Kenya'da düzenlenen operasyonla ya- kalanıp, Türkiye'ye getiril- mesinin ardından örgüt, tek taraflı olarak "ateşkes" ilan etmişti. Örgütün tek taraflı ilan ettiği "ateşkesnT süresi, îçişleri Bakanı Aksu, KADEK'in eylemlerindeki artışta, K. Irak, 1 Eylül ve pişmanlık yasasının etkili olduğunu söyJedi. 1 Eylül (bugün) tarihinde so- na eriyor. Abdülkadir Aksu, 1 Eylül için yoğun giivenlik ön- lemlennın de alındığını vur- guladı. Topluma Kazandırma Yasa- sı'ndanyararlanmak için baş- vuranlann sayısının 2 bine yaklaştığnı bildiren Aksu, "Ağırhkn olarak cezae\1erin- den başvuru var. ama dışan savısı da giderek arnyor. Ce- zaevierindeki örgütpropagan- dası direnişi çabuk kınldı. Ör- güt, cezaevinde- küeredağdakikr üzerindekibaskı- yı gösteremedi" diye konuştu. Sıvas Madı- mak katliamı hü- kümlülerinden 29'u. gazetemiz yazarları Uğur Munıcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muanımer Ak- soy ve Bahriye Cçoksuikastının faıllerinin de ara- laruıda bulundu- ğu Umut Davası sanıklanndan da Mehmet AK Te- kin,YusufKara- kuş, Muzaffer Dağdeviren, Fa- Arınç Yunus Emre Şöleni 'nde TBMM Başkanı BütentAnnç, Manisa'nm Kula ilçesine bağlı \ unus Emre Köyü'nde düzenlenen Yunus Emre'yi Anma Şöleni'ne katıldı. Şölen kapsanıında yapılan toplu sünnet töreninde çocuklann \anma gjden Annç çocuklara saat hediye etti. (Fotoğraf: AA) Emniyet, uyuşturucu madde kullanıcılarmm profilini çıkardı Batağm kaynağı eğitiııısizlik tih Aydın ve .Mehmet Şahin yasadan yararlanmak için baş\oırdu. îçişleri Bakaru Ab- dülkadir .Aksu, Umut ve Sı- vas davası sanıklannın ya- sadan yararlanmak için yap- tıklan başvuru dosyasının henüz kendilerine ulaşma- dığını söyledi. Yasadan yararlanıp yarar- lanamayacaklanna ilişkın so- ru üzerine, "Herkes dilekçe vçrmehakkmasahiptir" dıyen Aksu. "Dilekçe vermiş olma- lan müracaat edenlerin hep- sinin bu yasadan \ararlana- cağı anlamına gebniyor. Yar- gıçlar inceüyor. Onlann ala- nı_ ben o alana girmekistemi- yonıın" diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gençliğı tehdit eden uyuşturucu bataklığında her yıl onlarca gencin yitirilmesinde, eğitimsizlik, merak ve arkadaş çevresi en önemli etken olarak öne çıkıyor. Madde kullanıcıla- nnın yüzde 57.1'ınin ilkokul, yüzde 15.7'sinin ortaokul, yüz- de 11.3'ünün ise lise mezunu olduklan belirlendi. Kullanıcı- ların >ıizde 1.9'unu ise yükse- kokul mezunlan oluşruruyor. Uyuşturucu madde kullanımı- na başlama nedenlennde yüzde 40.7 ile ılk sırayı merak alırken bunu yüzde 41.7 ile arkadaşlık izlıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, Kaçakçıhk ve Organize Suçlar- Ia Mücadele Daire Başkanlı- ğı'nın, kayıtlara geçen madde kullanıcılannın sosyo-ekono- mik ve kültürel durumlannın beürlenmesi amacıyla yaptığı anketten çarpıcı sonuçlar çıktı. Uyuşturucu madde kullanı- mına başlama 16-30 yaş gru- bunda yoğunlaşırken bunlarkul- lanıcılann yüzde 72.7'sini oluş- turuyor. 16 yaşından küçükle- rin uyuşturucu maddeye başla- yanlara oranı yüzde 9.5 olarak belirlendi. Başlamanın 16-30 yaş grubunda yoğunlaşmasın- da, iş-işsizlik, evlilik- boşanma gibi etkerder ile gençlenn yaşa- dığı yoğun duygusal ortamın et- kili olduğu vurgulandı. ğü ilın îstanbul olduğu belirlen- di. Uyuşturucu madde kullanı- mının evli kişilerde daha fazla olduğu vurgulananraporda; kul- lanıcılann yüzde 57.3 'ünün ev- li, yüzde 37.4'ünün bekâr, yüz- de 4.7'sinin de boşanmış oldu- ğu belirtildi. Anket sonucuna • Araştırma sonuçlanna göre madde kullanıcılannın yüzde 57.1 'i ilkokul, yüzde 15. 7'si ortaokul, yüzde 11.3'ü ise lise mezunu. Uyuşturucu madde kuilanımına başlama nedenlennde yüzde 40.7 ile ilk sırayı merak alırken bunu yüzde 41.7 ile arkadaşlık izliyor. 2002 yılında kayda geçen kul- Iamcılardan yüzde 98'ini erkek- ler, yüzde 2'sini isekadınlaroluş- turuyor. îstanbul kokain lideri Uyuştucu madde kullanıcıla- nnın illere göre dağılımında, es- rar kullanıcılan, yüzde 11 'lik oranla Izmir'de yoğunlaşıyor. Eroin kullanjcılannın yüzde 18'ı, kokain kullanımından işlem ya- pılanlann ise yüzde 82'si îstan- bul'da yaşıyor. Uyuşturucu hap kullanımuun en yoğun görüldü- göre, uyuşturucu madde kulla- nanlann eğitim düzeyinin dü- şük olduğu da ortaya çıktı. Kul- lanıcılann yüzde 57.1 'i ilkokul, yüzde 15.7'si ortaokul, yüzde 11.3 'ü lise, yüzde 1.9'u ise yük- sekokul mezunu. Kullarucılarda okumayazma bilmeyenlerin ora- nı ise 6.6. Madde kullanıcılannın esrar kullanımındayogunlaştığı. ero- in ve kokain kullanımında ise düşüş olduğu gözlendi. Uyuşturucu ile tanışmanın da- ha çok arkadaş gruplan aracılı- ğıyla gerçekleştiğine dikkat çe- kildı. Başlama nedenlennde yüz- de 40.7 ile ilk sırayı merak alır- ken bunu yüzde 41.7 ile arkadaş- lık izlıyor. Sorunlara bağlı baş- lama oranı yüzde 14.3 iken eğ- lence amaçh başlama oranının yüzde 3.3 olduğu belirtildi. Uyuşturucu kullanıcılannın çoğunun ailesinın olması, kulla- nıma karşı yürütülecek önleme çalışmalannda, aileye büyük gö- rev yüklüyor. Kullanıcılann yüz- de 83. 5'inin ailesinin olduğu anlaşıldı. Ailesinden ayn yaşayanlann sayısında da önceki yıllara oran- la artış gözlendi. Kullanıcılann yüzde 84.6'sı aileleriyle birlik- te yaşıyor. Kullanıcılann yüzde 52.9"unun düşük gelirli, yüzde 44.6'sının ise orta gelirli aile ya- pısına sahip olduklan belirlen- di. fş durumuna göre, düzensiz çalışma ve iş yokluğunun mad- de kuilanımına olanak tanıdığı ya da madde kullanımı sonucu kullamcılann işsizlik gibi so- runlarla karşılaştğı vurgulandı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, Kurtuluş Savaşı'na dayanıyor. Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda yıkılan Os- manlı Imparatorluğu'nu aralanndapay- laşmayı amaçlayan Batılı devletlere kar- şı yürütülen bağımsızlık mücadetesi, bu ülke insanın hafızasında önemli bir yer tutuyor. Osmanlı Imparatoriuğu'nun Batılı dev- letler karşısında 18. yüzyıldan itibaren adım adım genlemesi, bölünüp toprak kaybetmesi, Osmanlı aydınlannı mo- demleşme arayışlarma itti. önce Osman- lıcılık ve Islamcılık bilinciyle başlayan akımlar giderek milli bir içerik kazandı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu bu milli bilincin bir devlete dönüşmesidir. Osmanlı, çok milliyetli, çok dinli bir imparatorluktu. Milliyetçilik, önce Os- manlı topraklannın Batı yakasında yani BaBonlar'daortayaçıktı. Kapitalizmin ge- lişmesi ve 'Paza?ekonomisinin ilk etki- li olduğu yerler Osmanlının batısınday- dı. Arka arkaya çıkan milli ayaklanma- lar, Batlı büyük devletlerin ve Çarlık Rus- yası'nın desteğiyle yeni yeni ulus dev- letlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Gerginliğin Altmdaki Dinamik Osmanlı'nın son yüzyılının en önem- li kaygısı sürekli toprak kaybetmekti. Neredeyse her gün imparatorluğun bir parçası elden gidiyordu. Türkiye Cum- huriyeti'nin kurucusu Atatürk ve arka- daşlan, işte bu kaygılann ve açmazla- nn içinde bir ulus devletin kuruluşuna önderiik ettiler. Cumhuriyet'in bir kurtuluş savaşı son- rası kurulması, utus devletin Anadoîu top- raklannda sıkışıp kalmış bir millet tara- fından inşa edilmesi, değişik ve çeliş- meli bir ruh hali de yarattı. Osmanlı çok dinli ve çok milliyetli bir imparatorluk- tu, Türkiye Cumhuriyeti ise asıl olarak bir dine ve bir millete mensup bir yapı içinde gelişti. Kuruluş döneminin kaygılan, endişe- leri, bir ulus devlet yaratmanın dayattı- ğızorunlu/uklar, bugünün dünyasından çok farklı koşullann ürünüydü. 0 günü bugünün ölçütleriyle yargılamak ve hü- kümlere varmak doğru değildir. Cum- huriyet'in Jakoben bir anlayış içinde kurulup gelişmesi, belkı de birçok ulus devletin kaçınılmaz kaderi olduğu gibi Türklerin de kaderi oldu. • • • Ulus devleti kurarken gelişen milli- yetçilik, farklı bir içeriğe sahipti. 0 mil- liyetçilik, cemaatten millete geçişin ide- olojisiydi ve Batı'daki burjuva devrim- lerinin de bir anlamda içselleştirdiği bir ideolojiydi. 0 gün neden demokrasi yoktu, sorusunun bir anlamı olduğunu sanmıyorum. Ne bunun toplumsal te- meli, ne de üretici güçlerin gelişmişlik düzeyi buna uygun değildi. Avrupa'da ulus devletlerin kurulu- şu, asıl olarak burjuva demokratik dev- rimlerin ürünüydü. Bu nedenle Avru- pa ülkelerinde çok partili anlayış daha erken başladı. Fakat onun da yerine oturması, kalıcı hale gelmesi çok za- man aldı, çok da acıh oldu. Alman de- mokrasisi 1930'ların sonunda bir faşist kırılmayla yok oldu ve bu yok oluş, bir dünya savaşını da beraberinde getir- di. Italya'da faşist iktidar oluştu. Is- panya, Portekiz, 1970'lenn ortalanna kadar faşist yönetimler altındaydılar. Yu- nanistan, askeri yönetimi yıkabilmek için 1970'lerin ortasını bekledi. Doğu Blo- ku ise tek parti yönetimlerinden daha yeni kurtuldu. • • • Bir ülkede demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesi kolay olmuyor. Her top- lum kendi doğal mecrası içinde düşe kal- ka kendisine bir yol buluyor. Türkiye, 1946'lardan bu yana parlamenter reji- mi yaşatmaya ve geliştirmeye çalışan ülkelerden birisi. Bu dönem içinde üç askeri darbeyle yüz yüze geldi. Bu as- keri darbeler, toplumda bir "kurtarıcı" psikolojisi de yarattı. Komünizm, bölü- cülükveşeriattehlikeleri bu dönemde- ki askeri darbelerin temel itici gücüydü. Avrupa Birliği'nin kurulmasıyla, Avru- pa'da yeni bir kültür oluşuyor. Türkiye de bu yeni kültürel ve sosyal oluşuma katılmayı amaçlıyor. Geçmişte askeri darbelerle, faşist darbelerie sarsılan bir- çok Avrupa ülkesi artık çok partili ve çok sesli demokrasiyi yaşatıp geliştirebile- cek bir olgunluğa ulaştı. Sorunlar yok mu? özellikte çalışanlar ve emekçiler açı- sından Avrupa'da giderek artan bir hak kaybından söz ediliyor. Türkiye, işte bu sürecin hemen kıyı- sında. Sarsıntılargeçiriyor. Şimdiye ka- dartehlike olarak gösterilen siyasi akım- lardan birisi tek başına hükümet kura- cak güce ulaştı. Tehlike saptamasını yapan kuvvet (ki bu çoğu zaman asker- ler oldu) şimdi bu durumu endişeyle karşıladığını belirtiyor. Tedbirin elden bırakılmaması gerektiğini söylüyor. Şunu görelim, Türkiye'nin savunma ve güvenlik konsepti de değişiyor, teh- like olarak kabul edilen kuvvetlerin si- yasi yaklaşımlan da. Hiçbir şey eskisi gibi değil. Fakat ciddi bir değişim dö- neminin eşiğinde olmak, her şeyi yerin- den oynatıyor. Fakat çaresi yok.. deği- şim ihtiyacı bütün bu kaygılan aşabile- cek ölçüde dinamik ve kaçınılmaz. Tür- kiye Cumhuriyeti de diğer Avrupa ülke- leri gibi demokratikfeşerek gelişecek. ERDAL ATABEK Barış Ama Şerefiyle Olursa "Şerefsiz barış" da var mıdır? Elbette ki vardır. Eğer banş bir haksızlık üzerin- de kurulmak isteniyorsa ve buna karşı çıkma ola- nağı varken bu olanak kullanılmıyorsa, o barış "şe- refsiz barış" olur. Bir toplumun varlığını. onurunu ayaklar altına alan bir barış, elbette ki "şerefsiz banş"X\r. Tarihte böyle sözde barışlar vardır, hiçbi- risi de kalıcı olmamış, eskisinden çok daha kanlı savaşlann nedeni olmuştur. Bir insanın da, bir toplumun da haklannı çiğne- yerek barış yapılmaz. Barışın temeli adalettir. Birtarafın çıkarları üzerine barış kurulamaz. Barış, bütün taraflann çıkarları adaletle gözeti- lerek kurulabilir. Açgözlülük banşın düşmanıdır. Bugün Amerika'yı yöneten Bush ve takımı, bü- tün dünyayı Amerikan hegemonyası altına alma- yı, "dünya barışı" olarak kabui ettirmeye çalışıyor. Bush ve takımı, 11 Eylül saldırısını da "terörist- Ieriyola getirmek" bahanesi ile kullanarak dünya- ya yayılma planlarını uygulamaya çalışıyor. Afga- nistan "teröristlehkoruyordu". Irak'aSaddam'ın zulmünü öne sürerek saldınrken oraya özgürlük ge- tirdiğini öne sürüyordu. Amerikan yönetiminin elbette yeni hedefleri de var: Amerika'nın ve çokuluslu şirketlerin çıkarlan- nı bütün dünya ölçeğinde egemen konuma getir- mek ve bütün dünyayı kontrol etmek. Bu amaçlannı gerçekleştirirken kendi durumu- nu örtecek payandalar arıyor. Türkiye, Ortadoğu için bu payandaların en önemlısidir. Amerika eğer Türkiye'yi Irak topraklarına soka- bihrse, kendi askerinin karşılaştığı düşmanca ta- vır kendi üzerinden kayacak, zaman içinde kendi askeri çekilerek öteki ülkelerin askeri güçlerine yö- nelecektir. Amerika, bu destege karşılık olarak da ekono- mik yardımını gösteriyor, bu desteği alamadığı tak- dirde kendi desteğini çekmekle tehdit ediyor. Bun- dan da önemli olarak Kuzey Irak'ta Kürt devleti ku- rulması olasılığını masaya getiriyor. TV programlarında görüşünü açıklayan Başba- kan Recep Tayyip Erdoğan, "Irak'a asker gön- dermekten yana olduğunu" açıklarken, asker gön- dermeyi Irak'a gıden kamyon şoförleri ile karşılaş- tınyor, "o kamyoncular canlı bomba mı" gibi ga- rip bir soru soruyordu. Aslında o da bunların ayn şeyler olduğunu elbette biliyordu ama kendi tara- fında olup konuya aklı yatmayanlara üslubu için- de mesaj gönderiyordu. Irak'a gidip dönen AKP milletvekilleri de izlenimlerini açıklıyorlardı. Şimdi gerçekleri görelim: • ABD'nin Irak'a girerken öne sürdüğü gerekçe- ler iflas etmiştir: Kitle imha silahlan bulunamamış- tır, bulunacağı da yoktur. Irak halkının Saddam re- jimi altında inim inim inleyip ABD askerierine "ya- şayın kurtarıcılanmız" diye sanlacağı savı da çök- müştür. Bunun yerine çok ciddi bir direniş ve ret hareketi yayılmaktadır. • ABD'nin Türk askerini istemesi hem Irak işga- line uluslararası görüntü vermek içindir hem de müs- lüman ülke askerlerini sokarak kendi üzerine yö- nelik "işgalci nefreti"ri\ hafifletmeyi amaçlamakta- dır. • Iraklılar AKP milletvekillerine göre Türk aske- rini istemekte ama Amerikan askerinin yanında değil bağımsız birgüç olarak istemektedir. Türk as- keri gittiği zaman böyle bir durum söz konusu ol- mayacak, elbette Amerikan askerinin yanında yer almış sayılacaktır. • Amerika, biz ne yaparsak yapalım kendi çıkar- larının gerektirdiği her şeyi yapacaktır. Şimdi bütün bunlar ortadadururken, Türk aske- rinin Irak'a gidip de Amerikan askerinin yanında yer almasının "ulusal çıkariarla açıklaması olabilir mi? Dünyada en kötü şey, haksızlık yapmak değil, haksızlık yapanın yanında yer almaktır. Yapılan haksızlık belki giderilebilirama haksızın yanında yer almak asla bağışlanamaz. "Ne yapalım, gücümüz yoktu, başka çare bu- lamadık" mazeretinin arkasına hiç kimse, hiçbirtop- lum, hiçbir ülke sığınamaz. Hele de Atatürk'ün kurduğu Türkiye bu maze- retin arkasına hıç sığınamaz. Arka duvara Atatürk'ün fotoğrafını koymakla ol- muyor bu işler. e-mail.erdalatak superonljne.com Faks:0212-5139098 Cevreciler basvurdu Gökova ihalesi yargıya taşmdı OZCANOZGLTR MIĞLA - Çe\Te ve Orman Bakanhğı'nca Öztürk Mutfak Inşaat Turizm Ticaret AŞ'ye 210mılyarTL'yel0yıl- lığına ihale edilen Gö- kova Ormaniçi Dinlen- me Yeri ihalesinde yü- rütmenin durdurulması istendi. Muğla Idare Mahkemesi'ne başvu- ran Gökova Sürekli Ey- lem Kurulu üyelerinden G»'e Cön, uygulama\ı "Açıkça çe\re kaöiamr olarak nitelendirerek yü- rütmenin durdurulma- ması halinde. "Bu açık katfanunsonuriusukim olacak" diye sordu. Avukat SabahatAykm tarafından hazırlanıp Muğla Idare Mahkeme- si'ne verilen dilekçede, söz konusu ihalenin ana- yasa hükümleri ile 2872 sayılı Çevre Yasası'na ve 2873 sayılı Milli Park- lar Yasası'na avkın oldu- ğu savunularak "thale şartnamesiincelendigin- de oklukça masum \eya- rarb gibi görünen bu gi- rişimin çevrekatfianuna hazırhkwbinlerce\lu|- lahnın ve ülkemizin in- sanlannın da bu doğa harikası ortanıdan ve onun olanaklarından mahrumcdJkfiöininaçık göster^adir" denıldi. Dava dilekçesinin mahkemeye verilmesi- nin ardından açıklama- da bulunan Gaye Cön şunlan söyledi: "SaynurGelendost j * larca Gökova'nm ternıik santraDartaranmlantah- ribinin önlenmesi için mücadeleverdi. Halikar- nas Balıkçısı Cevat Şa- kir Kabaağaçh'ya 'Ro- ma'ji gör de öf derler, Gökova'yı gör de yaşa" dedirten bu cennetin tah- ribinin önlenmesi içinge- rekirse Avrupa Insan HakJan Mahkemesi'ne kadar gideceğiz.''
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear