23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 EYLÜL2003PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA H i J v U 1 1 f_Jİ?JX ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 ŞlRKETLER • G1LLETTE ın işletme sponsorluğunu üstlendiğı Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nuı gezici öğrenim birimi Ateşböceği, 3 ayda bin çocuğa eğitim verdi. • TUKA$. diyabee hastalan ve diyet yapanlar için, enerjisi diğer reçellere göre yüzde 60 azaltılmış. yeni ürünü diyabetik böğürtlen ve ahududu reçelini pazara sundu. • PENAR, portakal suyunda tazelik ve doğallık arayanlar için, yüzde yüz saf portakal sulannı 1 litrelik ve 250 cc'lik ambalajıyla tüketicılerle buluşturuyor. • ELOCTROLUX, gelıştirdiğı EMS 2840 S mikrodaJga fınnı ile pişirme özelliklerinin yanı sıra ısıtma, ılık muhafaza etme ve ızgara fonksiyonlan ile mutfakta geçirilen zamanı kısaltıyor. • BOSSHLGOBOSS, 2003 sonbahar kış koleksiyonundaki kıyafetler, şık ile sportif, erkeksi ile kadınsı. parlak ve mat kumaşlann bir arada kullanıldığı zıt detaylar ile dikkat çekiyor. • TEFFANY, yazın son aylanna girerken rengârenk seçenekierden oluşan koleksiyonlannda yüzde 50 indirim ve dört aksit olanağı sunuyor. | ORİFLAME, Instant Sun serisi ile dört roevsim doğal rörünümlü bronzluğa iahip olmak isteyenier ıcin olanak sağlıyor. | SCHVVARZKOPFun aç şekıllendirme •narkası Osis, ayçıçeği HÜ içeren yeni ürünü Vlagic ile saçlara sağlıklı •e yoğun bir parlaklık Ktıriyor. • AKMİNA, foğal maden suyunun * çeriğini mey\e ezzetleriyle •jnginleştirerek raden suyu sektörüne arklı seçenekler oıuyor. INATURAL vOZMETİK îenmeyen tüylerin ?k edilmesi için atnamen bitki derinden oluşan doğal TÛrüngeliştirdi. Î:o-Der isimli epilasyon rsmı ile zayıf tüylerin ııkaç seansta, güçlü cyleri ise 7-8 seansta tfcisiz hale getiriyor. lyler, ağda, cımbız. oiine vs. ile rndıktan sonra arülerek kullanılan İio-Der. kıl kökJerine tftz ederek kurumasını ağlıyor ve yeniden imasına engel oluyor. TKy büyük sermaye gerektirmeyen iş olanaklanyla köylünün düşlerini gerçekleştiriyor Küçükamabüyülübir elKERtVI ÜLKER Çıftçi ve köylüye ek kaynak, ış bul- makta zorlananlara çalışma alanlan ya- ratan. kadınlan üretime katan Türkiye Kalkınma Vakfi'nın (TKV) hedeflere ulaşan projeleri, olumsuz koşullarda da- yanışmanın önemını bir kez daha orta- ya koydu. En büyük sıkıntısı yatınma kaynak bulamamak ve işsizlik olan bu- günün Türkiyesi'nde TKY ancılıktan bağcılığa, dokumadan hayvan yetiştin- cilığine, geniş yelpazedeki projele- riyle başannın adı oldu. TKV çalışmalannı insan kay- naklannm geliştirilmesi, gelir getinci etkinlilder, kırsal kre- di. doğal kaynakJann sürdü- rülebiJir kullanımına yöne- lik uygulamalarla belırliyor. 1969 yılında bir grup çıftçi tarafından kurulan vakfin, kırsal kesimin kalkınması- na yönelik çalıştığını söy- leyen TKV'nin müdürü *-' ÖnderTopaç,kamuyaran- *" na çalışan vakfin özel, an- cak kâr amacı gütmeyen bir kalkınma kuruluşu olduğunu belirttı. Kırsal kredl Insanlann gelirlerini arttırmanın, onJann vaşam düzeylerini ıyıleştirme- de belirleyici bir adım olduğuna inan- dıklannı belırten Topaç, bu amaçla hay- vancılık, kılim ve halı dokumacılığı, sebze ve meyve üretimi, tatlı su alaba- lığı üretimi gibi bırçok alanda gelir ge- tirici çalışmalar yapıldığmı söyledi. TKV'nın kırsal kredi programımn öz- gün yanı, yerel gelenekJere uygun seçe- nekJi geri ödeme sıstemi. Burada, gerek- tiğınde geleneksel faiz ödemesi ortadan kaJdınlarak, kullanılan kredi ailenin ger- çekleştirdiği üretimin bir bölümüyle ay- ni (üreticı, kredinin karşılığını ürünüy- le ödüyor) olarak geri ödenebiliyor. 2000'de TKV'nın açtığı kredilerin dolar cinsinden değeri 2.4 milyon dolar. Kre- dilenn geri dönme oranı yüzde 95'i bu- luyor. Bu da TKV'nin saha ile yakın bağlannı koruduğunu ve kredi alanlar açısından somut getiriler sağlayan takip • 196O'lı yıllarda bir grup çiftçinin kurduğu Türkiye Kalkınma Vakfı ancılıktan bağcılığa, dokumadan hayvan yetiştiriciliğine. geniş yelpazedeki projeleriyle geçinmekte zorlananlara ek kaynak, işsizlere iş alanı yaratırken kadınlan da üretime katıyor. işlerinin başansını gösteriyor. Yerel ve ülke çapındaki örgütlenme- leriyle, bırçok bölgede çok çeşitli pro- jeler uygulayan TKVnın çalışanlan, profesyonel yöneticilerden, uzmanlar- dan ve çoğu aynı zamanda yayıncı ola- rak görev yapan teknisyenlerden oluşu- yor. Döner sermayeli şirketleriyle kay- nak yaratabilen TKV, aynca uluslarara- sı kıiruluşlarla da işbirliği ıçinde çalışı- yor. Isviçre Kalkınma ve işbirliği Kuru- luşu (S\viss Agency for Development and Cooperation-SDC) ile birlikte 5 ay- n proje bölgesinde köy düzeyınde kır- sal kalkınma çalışmalan yü- rütülüyor. Aynca Alman Teknik İşbirli- ği Kuruluşu (GTZ) ile Gümüşhane yö- resinde "Türkhe'nin Kırsal Kesimlerin- de Gefir Getinci OnJemler" projesi uy- gulanıyor. Vakfin eğitim çalışmalan arasmda, UNICEFIe sürdürdüğü "Genç kızlar için açık ilköğretimi tamamlama proje- si", LTuslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile gerçekleştırdıği "Çocuk işeüiğinin ön- lenmesi uluslararası programT. AB'yle sürdürdüğü "Kadınlannistihdamıvege- Ur getinci ctkinükleri için oıtak eğitim progranu" gibı etkinlikler de var. Ancılıktan dokumacılığa TKV'nin gelir getirici etkinlikleri arasında tanm ve hayvancılık faaliyetleri ağırlığı oluşturuyor. Kovan ve temel malzemeleri binlerce kişiye dağıtan Vakıf, ana an üretim merkezlerinde yılda ortalama 60 bin ana an üretiyor ve ancılara dağrtıyor. Türkiye'deki an üretiminin yüzde 6O'ı bu ağ içinde gerçekleştirilirken zahmetsiz ve fazla bir yatınm ücreti gerektirmeyen ancılık işsizler için umut oldu. TKV Türkiye'de ilk tecritli kovan ve an sağlığını korumada ilk ruhsatlı Varroa (an biti) ilacının ! üretimini gerçekleştirdi. Vakıf, Teknik Ancılık dergisi ile akademik nitelikli ilk uluslararası ancılık dergisi, Melli Fera'yı yayımlıyor. TKV aynca, 25 yıl kadar önce başlayan dokumacılık programı ile kadının toplumsal statüsünü iyileştirmeyi amaçlıyor. Bugün TKV'nin Van, Diyarbakır ve Kayseri bölgelerinde uygulanan programlanna katılan kadın sayısı 500 civannda. Ailelerin daha az sayıda ama daha üstün nitelikte hayvan besleyerek gelirlerini arttırmayı amaçlayan hayvancılık kapsanunda da TKV; yayım ve kırsal kredi desteği saglıyor. Ote yandan TKV tarafindan eğitilen ve örgütlenen küçük çiftçiler, topluluk olarak Türkiye'de pazarlanan her beş tavuktan birini üretiyor. TKV'nin küçük ürenciler için gelir getirici ilk projesi olan tavukçuluk, 70'li yıllann başlannda Tarsus'ta başlayarak Türkiye geneline yayıldı. Türkiye'nin en büyük beyaz et üreticisi olan , Köy-Tür, 1985yıhnda TKV'nin öncülüğünde kuruldu. Üretim sistemi, tek tek bölgesel birimler bazında, çoğunluğu küçük çiftçi olan 3.000 üreticiden oluşan bir ağ şeklinde örgütlendi. Bu üreticilerin 1.000'i aynı zamanda Köy-Tür'ün hissedarlan dunımunda. TKV'nin uyguladığı sistem, vakfin sağladığı krediler ile çiftçinin kendi kümesini kurmasını sağljyor. Tüıidye, üzümde dünya 6'ncısıDünya üzüm üretimininyüzde 6'sını gerçekJeştirerek 6'ncı sıradayeralan Türkiye, geçenyılki dünya üzüm ihracatının dayüzde 3 'ünügerçekleştirdi. thracattan elde edilen gelir isegeçenyıl 30 milyon dolara ulaştı. ANKARA(ANKA)- Türki- ye, üzüm üretimi ve ihracatın- da dünyanın sayılı ülkeleri ara- sında yer aldı. Dış Ticaret Müsteşarlı- ğı'ndan yapılan açıklamada, geçen yıl 61 milyon ton olan dünya üzüm üretimının yüzde 6'sına denk gelen 3.6 milyon tonunun Türkiye'de üretıldiği belirrildi. Üretimde 7.8 milyon ton ile îtalya dünya sıralama- sında birinci olurken Türkiye altincı sırada yer aldı. Türkiye geçen yıl taze üzüm ihracatında da önemli pay aldı. Geçen yıl 71 bin ton olan taze üzüm ihracatı, dünyadaki 2.5 milyon tonluk toplam ihracatın yüzde 2.8'ine denk geldi. Üzüm ihracatmdan elde edilen gelir ise 1996 yılındakı 15.5 milyon dolarlık düzeyınden ge- çen yıl 30 milyon dolara ulaş- tı. Türkiye geçen yılki taze üzüm ihracatının yüzde 24"ünü Almanya'ya, yüzde 12.5'ıni Avusturya'ya, yüzde 8.5'ıni ise Hollanda'ya yaptı. Bu arada, Almanya'da bazı yayın organlannda çıkan ve Türkiye'nin ihraç ettiği taze üzümlerde ilaç kalıntısına rast- landığı yolundakı haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtildı. Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın açıklamasında, AB'dekı itha- T retici, gloksan hastahğı ile boğuşuyor ABİDÎN YAĞMUR MERSÎN - Mersmde üreticiler üzümlerine bu- laşan Amerikan kökenli gloksan" hastahğı nede- niyle zor durumda. Önceki yıllarda 200-300 ton üzüm alı- nabilen tarlalar şimdi boş duru- yor. Üzüm üreticilerinden Çele- bi Köyü Muhtan Alaaddin Kıbçiar, 3 yıl önce Amerika'da göriilen ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan hastalığın, üretimin yüzde 80 ora- nında düşmesine yol açtığına dık- kat çektı. Kılıçlar. "Bizdahaönceleritaıia- Janmızdan 200-300 ton ürün alabi- byorduk. Şimdi alctağmuz üzüm sa- dece30ron."dedi. latçı kuruluşlann bağımsız la- boratuvarlara yaptırdıklan ana- lizlerin de bunu ortaya koydu- ğu vurgulandı. Öte yandan Doğu Karade- niz'de yetişen ve halk arasında kokulu üzüm olarak anılan isa- bella üzümünden yapılan şarap piyasaya sunuldu. Yaklaşık 5 yıldır süren çalış- ma sonucu isabella üzümünden ürettiği ve "Süren Karası" ile "Süren Şah" adını verdiği şa- raplan düzenlediği basın top- lantisuıda tanıtan Ahmet Coş- kun, isabella üzümünden üret- tiği şarabın ünlü Fransız şarap- lannı aratmayacak kalitede ol- duğunu iddia etti. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Yedincisi... Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Ekonomi Kongresi haftasonu, cumartesi başlıyor. Dile kolay, uluslararası nrteliktaşıyan kongrelerin, bu yıl, yedin- cisi yapılıyor. Dört gün sürecek olan kongrede, yer- li ve yabancı bilim insanlan ekonomi tartışacaklar. • • • Kongre, ülkemizde, ünıversitelerin, şimdiki du- rumlarına göre, çok daha aşırı bir biçimde siyase- tin oyuncağı yapılmak istendiği; bilimsel özgürlük, üniversite özerkliği ve demokratik katılım gibi kav- ramlann hiçe sayıldığı; eğitimsizliğin ve kültürsüz- lüğün değer kazandığı günlerde toplanıyor. Hükü- met, üniversiteleri ezmeye uğraşıyor; bilim insanla- n da buna karşı en doğru olanı yapıyor: inadına bi- lim diyor; bilimsel üretim yapıyor. • • • öncelikle, Kongre Düzenleme Kurulu üyeleri Al- per Güzel, Erdal Özmen ve Erol Taymaz'ın kut- lanması gerekiyor. ODTÜ Ekonomi Bölümü öğre- tim üyesi olan bu üç seçkin bilim insanı, kongreyi, yedi yıl boyunca, her yıl daha da yükselen bir ba- şarı ile düzenliyor. Kurul yardımcılan, M. Yeşim Köksal, Müge Ant; Seçil Kaya, Yılmaz Kılıçars- lan ve Yeşim Üçdoğruk'un süregelen çabalannın da göz ardı edilmesi haksızlık olur. ODTÜ ekonomi kongrelerinin çok önemli özellik- leri var. Bunlann başında, bilimsel kaynaşma deni- lebilecek birsüreç geliyor. Katılımcılann farklılığı bu sürecin esasıdır. Büyük bölümü, dünyanın dört bir yanından gelen yabancı olan ve toplamı 500'ü ge- çen etkin katılımcılann bilimsel katkıları, herkese açık oturumlarda tartışılacaktır. Yerli bilim insanla- nnı üç ana gruba ayırma olanağı var: Büyükkent üni- versitelerinde çalışanlar; taşra ünıversitelerinde gö- rev yapanlar ve ekonomi yönetimınin üst düzey bü- rokratian. Bu yüksek katılım çeşitliliği, önemli bir işlev gö- rüyor: oturumlarda, ekonomi bilımindeki kuramsal gelişmeler kadar uygulamalar da ele alınıyor; tartı- şılıyor. Böylelikle, kuram ile uygulamanın dengeli biçimde kaynaşması sağlanıyor. Oturum konulan- nın olabildiğince yaygın tutulduğu dikkat çekiyor; en soyut kuramsal ile en güncel uygulamalann; ulu- sal ile küresel dinamiklerin; sözel ile sayısalın iç içe geçtiği bir konular sepetinin örüldüğü görülüyor. Bunun kadar önemli olan, yerli katılımcılann coğ- rafi dağılımının sağladığı açılımlardır. En uçtan baş- layalım; büyük kentlerin dışında, çok büyük biröz- veriyle bilimsel çalışma yapmaya çalışan insanlar, ODTÜ'de, hem ülkemizin büyük kentlerindeki üni- versitelerde görev yapan araştırmacılar ve bürok- ratlarla, hem de uluslararası üne sahip iktisatçılar- la, dört gün boyunca birlikte oluyor. Değişik kesim- lerden iktisatçılar, birbirlerinin çalışmalannı karşılık- lı olarak yakından izleme olanağı buluyor; en son bilimsel gelişmeleri duyumsamanın özgüvenini ka- zanıyor; etkiliyor ve etkileniyor; öğreniyor ve öğre- tiyor. Kongre çerçevesinde iki ek konuya değinılmeli- dir. Bunlardan birincisi meslek örgütlenmesiyle ilgili- dir. Ülkemizde, yasalarla oluşturulan TOBB ya da TMMOB bir yana bırakılırsa meslek örgütlerinin olu- şamadığı görülmektedir. Ülkemizde, örneğin, eko- nomi ile uğraşanlan, yani, bu işi meslek edinenle- rin üye olabildiği ya da olabileceği kapsamlı bir ik- tisatçılar biriiği yoktur. Geçmişte bu yöndeki girişim- ler, düşünsel çatışmalar nedeniyle başansız kalmış- tır. Kimi fakülte mezunlarının dernekleri ise olduk- ça başanlı çalışmalar yapıyor. Yapılması gereken, bir an önce, Türkiye İktisatçılar Biriiği gibi bir örgüt- lenmeye gitmektir. Türkiye bu konuda gerçekten geri kalmıştır. Ve bu geri kalmışlıktan kurtulmanın zamanı çoktan gelmiştir. Ikinci nokta, kongrenin, özellikle güncel konula- ra ilişkin bölümlerinin kamuoyuna tam olarak yan- sıtılmasıdır. Böyle bir yansıtma, önemli bir gereksi- nim olan, bilimsel çalışmalann toplumsallaşmasını sağlayan bir etken olabilir. Bunun gerçekieşmesi için, basın-yayın kurum ve kuruluşlarîriın kongre çalışmalannı en yaygın biçimde kamuoyunayansıt- maları gerekir. Kongre konulan, toplum için, basın- yayının öne çıkardığı pek çok konudan çok daha yaşamsaldır. • • • Bugün 1 Eylül; Dünya Banş Günü'dür. Dünyanın kalıcı bir banşa susamışlığının her gün biraz daha arttığı birdönemden geçiliyor. Türkiye kamuoyu, her türiü sömürü aracı kullanılarak, savaş çığırtkanları- nın ve onlann patronlannın çıkarları için Irak'a as- ker gönderilmesine hazırianmak isteniyor. Banş severierin çok daha duyarlı olmaları gerekiyor. yakup (' metu.edu.tr DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginyftr.net Irak'a asker gönderilmesine karşı çıkanla- nn ne kadar haklı olduğu, geçen hafta, bir kez daha kanıtlandı. Savaştan sonra ölen koalisyon askerlerinin sayısının savaş sıra- sında ölenleri geçmesi, sembolik öneme sa- hipti ama, Şii dini liderlerinden Ayetullah Muhammed Bekir El Hakim'in bir bomba- lı saldında öldürülmesi Irak'ın geleceği açı- sından stratejik bir gelişmeydi. Hakim'in ölü- mü ABD'nin başlattığı kaosun giderek daha da derinleşeceğini gösteriyor. Bu kaosa as- ker göndermek, jeo-stratejik bir hata olma- sı bir yana, askerleri bir kıyma makinesinin içine atmak anlamına gelmeyecek mi? Tlmsah göz yaşları Hani madalyonun iki yüzü de var derlerler ya, işte öyle bir şeydi, geçen hafta Şii liderin ölümüne neden olan bombalı saldın. Madal- yonun bir yüzünde, CNN, New York Times, Washington Post; Ingirtere'de Times, The Observer; Fransa'da Figaro, Le Monde; Almanya'da Spiegel vb gazetelerin yorum- lan var. Koalisyon temsildlerinin yaptığı açık- lamalara bakarak bir anlamda "resmi yo- rum" da diyebileceğimiz bu yaklaşımlara göre Hakim'in öldürülmesi ABD'nin Irak'ta bir düzen kurma çabalanna büyük bir dar- be vurdu; Irak'ta kaos amaçlayan güçlerin etkisinin arttığını kanıtladı. Pentagon'un yaptığı açıklamada "Bu, Saddam'ın ger- çekleştirdiği ve Iraklılan birbirine düşür- meyi amaçlayan bir saldırıdır? Ülkenin iç bütünlüğünü yıkmayı amaçlıyor" deniyor. Dış ışleri Bakanı Povvell'e göre de "Irak hal- kına ve uluslararası topluluğa yönelik al- çakça bir saldın" (The New York Times 30/08). Prokonsül Bremer'ın, Ingiliz sözcüsü, Charles Heatly de yaptığı açıklamada "Bunların amacı kaos yaratmaktır" dedi (The Observer, 31/08). Iran Devlet Başkanı Yardımcı- sı Muhammet Ali Abtahi'nin demecıyse bi- raz daha farklıydı. Abtahiye göre "Onun (Ha- kim-E.Y.) şahadetinden en çok yararlana- cak olanlar, istikrarlı ve bağımsız bir Iran istemeyenlerdir'' (VVashington Post)(abç) Eğer. bu demeçlerin aslında "timsah göz yaşlan" olduğunu görmezden gelme- yi başarabilirsek, ilk bakışta, haklı olduklan- nı düşünebilıriz. Gerçekten de Hakim'in kim- liğinde ABD çok önemli bir işbiriikçi kaybetti. Irak'ta nüfusun yüzde 60'ını oluşturan Şiilerin önemli dini liderle- rinden olan Hakim, Iran'dan sürgün- den döndükten sonra, Islam cumhu- riyeti yerine daha çoğulcu bir yöne- timden yana olduğunu vurgulamaya başladı. ABD'nin bir an evvel gitmesi- ni istemekle birlikte silahlı direnişe kar- şı çıktı. Hatta, kendi dini fraksiyonuna ait Bedir isimli milis gruplannın başı olan kardeşi Abdül Aziz Hakim'in (The Guardian), ABD'nin seçtiği Irak Yönetim Konseyi'ne girmesine izin vererek, ABD'nin Irak'ta yeni bir düzen kurma iddialannı kabul ettiğini göster- di. Üstelik Bekir Hakim, militan bir biçimde ABD işgaline karşı çıkan, bir Mehdi ordusu adı a/tında hızla örgütlenen, Yönetici kon- seydeki diğer Şiileri (Hakim'in kardeşi vb..) Siyonist işbiriikçi ilan eden diğer Şii lider Sadr'a karşı da bir denge unsuru oluşturu- yordu. ABD ile Şii nüfusun bir kesimi arasın- Irak'ta Kaos da köprü olmasının yanı sıra, kardeşi aracı- lığıyla yönetime de katılan Bekir Hakim'in, önemli bir özelliği daha vardı. Hakim, ABD ile Iran arasındaki dolaysız bağlantıydı, istih- barat ve analiz sitesi Stratfor'un deyışiyle iran'ın adamıydı. Madalyonun öbür yüzü Bu saptamalardan hareketle yapılan yo- rumlara göre Hakim'in ölümünden, Sad- dam'ın gittikçe güçlenen örgütlenmesi so- rumluydu; suikast Saddam'ın büyük planı- nın bir parçasıydı. Arap dünyasının her ye- rinden gelen militanlann ABD'ye karşı baş- lattıklan bir Cihat söz konusuydu. Bu bağ- lamda, laik Baas ile şeriatçı militanlar arasın- da bir işbirliği oluşuyordu. Gelenlerin te- rorizm bilgisi, Saddam'ın silah ve para- sı vardı vb.. (Observer) Patlamanın he- men arkas/ndan bu güne kadar Irak'ta görülmemiş bir beceriyle ve mucizevi bir biçimde yakalanan dört zanlının hemen ko- nuşarak El Kaide ile bağlan olduğunu itiraf etmeleri de zaten bunlan kanıtlıyordu (CNN) Yukanda işaret ettiğim gibi bunlar akla ya- kın yorumlamalar. Ancak bu akla yakınlık, aslında iki varsayımdan kaynaklanıyor. Birin- cisi, ABD Irak'ta demokratik bir düzen kur- maya çalışryorama.. bu düzenden çıkan ol- mayan Baas artıkları ve ABD düşmanı Müs- lüman fanatik militanlar (entemasyo- naller) bu projeyi sabote etmeye ça- lışıyorlar. ikincisi nüfusun çoğunluğu- nu oluşturan ŞiilerABD'nin Saddam'ı devirmiş olmasından memnun, ABD projesini destekliyor Düzen kurulduk- ça Sünniler de ABD'yi destekJeyecek. Ancak, bu iki varsayımı, neden ABD'nin bugüne kadar, Bağdat'ta bi- le en temel belediye hizmetlerini res- tore edemediğine (I. Körfez Sava- şı'nın ardından Saddam rejimi kısa bir süre ıçinde bu işi becermişti) ilişkin kuşkularia birlikte sorgularsak, başka bir görüntü, diğer bir deyişle madal- yonun öbür yüzü ortaya çıkan Sakın, Bekir Hakim'in ölümünden en çok yararlanacak olan taraf ABD olmasın? Gerçekten de, şu ana kadar elimizde olan bilgiîer, Bekir Hakim'in öldürülmesiyle birlik- te ABD'ye yeni manevra alanlan kazandıra- cak bırçok sürecin birden harekete geçmiş olabileceğini düşündürüyor. Işgal başladık- tan sonra, ABD açısından en korkulu senar- yo, direnişe Sünni'lerin yanı sıra Şiilenn de katılmasıydı. Şimdi, bu olasılık, Hakim'in öl- dürülmesinden ilk anda Saddam sorumlu tutulduğundan, uzun bir süre için ortadan kalktı. Yakalanan ve suçunu itiraf edenlerin El Kaide, dolayısıyla Vahabi bağlantısı, Su- udi rejimini de töhmet altına soktu. İkincisi, açıkça söylenmese bıle (ki ABD ve Ingiliz ga- zeteleri söylemeye başladılarbile) militan Şii kesimin lideri Sadr, geçmişte Hakim'in kar- deşini, Yönetici Konseye katıldığı için Siyo- nist işbiriikçi olmakla suçladığından zan al- tında kalacak, dolayısıyla Şii direnişi ıçinde kuşku ve güvensizlik, belki de bölünme, hat- ta iç savaş gündeme gelebilecek. Bu savaş çıkarsa, Hakim'in kesimi ABD'ye daha da yanaşacak ve böylece ABD direnişi bastır- mak için aradığı yerli güce kavuşmuş olacak. Hakim, İran'ın adamıydı, ABD ile işbirliği ya- pıyordu ama her iki kesim karşısında bir ba- ğımsızlığı vardı. Şimdi yerine geçen kardeşi Yönetici Konsey üyesi ve Iran'da kurulmuş, Bedir milislerinin başı. Hem ABD'ye hem de Iran'a çok daha sıkı bağlarta bağlı. Şimdi, madalyonun bu yüzündekilere ba- karak, "Bekir Hakim'in öldürülmesiyle bir- likte ABD'nin (Şii cemaati içinde birilerinin ileri sürdüğü gibi bu cinayetin doğrudan sorumlusu olmasa bile) tüm bu çelişkileri kendi gereksinimierine göre yönlendirebi- lecek, herkesi herkesle savaştırarak, tüm bu güçler kendilerini tüketene, Irak sosyal formasyonu birulus refleksini olanaksız kı- lacak bir düzeyde tahrip olana kadar ka- osun üzerinde yüzerek bekleyebilecek bir konuma yükseldi" diyemez miyiz? Bu ka- osun içine asker göndermek de bir cinayet olmayacak mı?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear