25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 AĞUSTOS 2003 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER "Efendim, türbans karşı çı- kan kişilerin protesto ettiği şey nedir? Bu açık bir bölü- cülük ve aynmcıltk değil mi?" "Modern toplum projemiz bu mu, kadınlann eve hapso- lacağı bir toplumu mu özlû- yoruz? Bu olan bit&rıi trajiko- mikbuluyorveçolc utanıyorum." • '5 "Kadının evden çıkıp yaşama kanşması sosyolojik bir gelişmedeğil midir? Bundan niçin memnunluk duyma- yalım?" Son 23 Nisan kabul töreni nedeniyle ortaya çıkan bu- nalımla ilgiii olarak Kberal mühafazakâr yazarlanmızdan bir bölümünün gönüşleridir bunlar. Onlar herhalde Baş- bakaVı gibi bir bard ak suda fırtına kopanldığı görüşünü de payteŞıyortar. Iktidann mescit tasansı kabul ediiirse; toplu konut sayilan lier sftenin apartmanlannda ve işyer- lerinde bfer mescit"yer alacak. Bunu da eminim onay- layacaklardır yılmaz demokrasi savunuculan olarak. Ortaöğretimde zorunlu din dersleri ve bu okullara iki bin din dersi öğretrneni atanması da demokrasinin ge- reğidir. Gülen okullannın desteklenmesi de. Milli Güvenlik Kurulu'nu kaldırarak Cumhuriyet karşı- ARADA BİR Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Tiirban Savunuculan... tı Milli Görüşçülerin önünde- ki en büyük engeli yok et- mek de, demokrasiye büyük hizmet olur doğrusu. Devleti ve bütün kamusal alanı türbanlaştırmak da de- mokrasi sevdasından ötürü eski solcu ve liberal yazarla- nmız tarafından destekleniyor. Umulur ki onlar giderek bu demokrasi aşkı ile "laik sis- temin biran önce defolup gitmesi için dua edelim" di- yen bir Sayın Bakan'la da görüş birliği içine girecekler- dir. Nedenseşu sıralarda Nâzım Hikmet'in beyninin ışı- ğını satılığa çıkarmak tanımlaması sık sık aklıma geliyor. Bunlar arasında, Atatürk 30 bin kişiyi öldürmekten baş- ka ne yapmıştır diyen dünün en hızlı solculan olduğu gi- bi, kendilerini Atatürkçü olarak niteleyen ve yutturanlar da vardır. OysaAtatürk'ün Türk milletine bıraktığı kalıt (mi- ras) aydınianma, bağımsızlık, özgüriük, akıl ve bilim- dir. Bu kalıtın içinde hiçbir dogma, hiçbir çeşit bağımlı- lık ve dış dayatmalara boyun eğmek yer almamtştır. Demokrasi aşkı acaba akıl ile birlikte utanma duygu- sunu da yok ediyor mu diye düşünmekten kendimi ala- mıyorum. Ağustos'ta da devam! öKontör Bizden Kontörbizdenliler! Ayda 250 kontör ve üzeri yüklemelerinizden kazandığınız hediye kontörler Ağustos'ta da 2 katı! rYENI*YENI*YENI| 1000-1999 kontör yüklersenlz 100 500-999 kontöf yüklerseniz 50 250-499 kontör yûkteraenb 200-249 kontör yüklerseniz Ayrıca kaç yıllık Hazır Kart'lı olduğunuza göre KontörBizden. 4 yıllık ve üstü Hazır Karflıya 3 yıllık Hazır Karflıya 2 yıllık Haar Karflıya 1 yıllık Hazır Kart'hya Kaydınızı TurkcellExtra'lardan, turkcell.com.tr/hazlrkart adresinden, ceple 444 0 535'ten (arama başına 2 kontör) yaptırabllirsiniz. Hanr Kart abonebk yBşıruz her ayın 1. gûnune göre hesapiarnr Aftoneiik yaşına baglt kontörter sadece bir Oefa kazaralır. ' " z kontörier bir sonrakı aydan ttjbaren eşıt CöKJnerek 5 ayöa hattınaa yüklerar Şırket adsna kayıdı hatlar a daha de|(k*r Kontör&zdefi'e kayıt oimak ıçın son gun 30 Eyt*' 2003'tür HAZIR KART Hukuk Devleti mi, Yasa Devleti mi?.. Avmpa Birliği'ne girmeyi gerekçe göstererek Cumhuriyetimizin temel niteliklerini birer birer yok etmeye çalışmak açıkça hukuk dışıdır. Erol Hukukçu "Türkiye Cumhum ed. tophunun huzu- ru, milli dayanışma ve adalet anlavışı için- de. insan haklanna saygılı, Atatürk milli- yetçiliğine bağh, başlangıçta betirtilen te- mel ilketere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidirf Anayasamı- zın, "Cumhuriyetin nitefikleri" başhklı ikinci maddesı böyle diyor. Ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti oldu- ğu ilkesi, anayasanın başka birçok mad- delerinde de geçiyor. Neden bir yasa dev- leti değil de, bir hukuk devleti sorusu, do- ğal olarak akia geliyor. Hukuk, evrensel bir kavTamdır. Ve de- mokrasiyi, insan haklannı, çağdaş ilkele- ri içerir. Hukuk devleti olmak gerçeği, ya- salarla sağlanır. Hukuksal özellikler, yak- laşık olarak uygar ülkelerde benzer nıte- likler taşır. Ancak, yasalar her ülkeye gö- re farklılıklar gösterir. Bu nedenle de ya- sal olan her şey, hukuka uygun ohnayabi- Kr. Yasa koyucular, zamana, topluma, ül- kelerin gereksinimlerine, zaman zaman da, siyasal erkin istemlerine göre yasalar yaparlar. Böyle olunca da, özellikle siya- sal erkin istemine göre düzenlenmiş ya- salar çoğu kez, hukuka aykın olabilir. Hu- kukun özümsendiği, insan haklannın, te- mel hak ve özgürlüklerin, demokrasinin gelişriği ülkelerde, hukuka aykın yasalar- dan söz etmek olanağı çoğunlukla yoktur. Son gene! seçimlerde, ülkemizde on milyon seçmenin oy kullanmadığını, on milyon seçmenin de oy verdiği partilerin parlamentoya giremediğıni biliyoruz. Ge- riye kalan oylann yüzde 34'ünü alan AKP yönetimi, seçim sistemimizden kaynakla- nan olumsuzluklardan ötürü milletvekil- liklerinin yüzde 66'smı almıştı. Gerçekte ise bu partiye verilen oylann oranı yüzde yirmi beşrir. Yüzde yirmi beşlik bir çoğun- lukla parlamentoda anayasayı bile değiş- tirebilecek sayıya ulaşmak, hiçbir mantı- ğa sığmaz. Bu durum belki yasalara (Se- çim Yasası'na) uygundur, ama hukuka aykui(ur. Bu yolla çoğunluğu sağlamış bulunan AKP yönetimi, sanki hiç gitme- yecekmiş gibi ve sanki ulusumuzun on yıllar sonraki yazgısına da egemenmış gi- bi yasalar çıkanyor. Ne yazık ki bu yasa- lann çoğu da hukuka aykın nitelikler ta- şıyor. Ömeğin, hayali ihracatçılan, naylon fatura hırsızlanm, vergi kaçakçılannı ba- ğışlayan, "Vergi Banşı" adı altındaki ya- sa ne ölçüde hukuka uygundur? Ya da tek amacı üniversiteleri ele geçirmek, Kema- list kadrolan üniversiteden uzaklaştırmak olan, skmabaş a özgüriük taruyacak olan, imam hatip liselerine yeniden üniversite yolunu açmaya çalışan YÖK Yasası hazır- lığının hukuka uygunluğundan söz edebi- lir miyiz?.. Saym Maliye Bakaıu ve Sa- yın Dışişleri bakanlannın, Sayın Başba- kan fstanbul belediye başkanıyken orman alanı içerisinde kalan tapusuz ve imara kapalı olarak satın aldıklan taşınmazlan da imar alanı içerisine alacak olan yasal değişiklığinin hukuka uygunluğunu kim savunabılir?. Bir avuç çıİcarcının işine ge- len özelleştirme girişimlerinin hukuka ay- kınlığı gün gibi ortada değil mi? Sonuç A\Tupa Birligi'ne girmeyi gerekçe gös- tererek Cumhuriyetimizin temel nitelik- lerini birer birer yok etmeye çalışmak açık- ça hukuk dışıdır. Bu yolla ülkemızin ay- dınlık geleceğinin yok edilmeye çahşıldı- ğı, yabancılann bile gözünden kaçmıyor. AB dönem başkanlığınm îtalya'da olma- sı nedeniyle Italyan Dışişleri Bakanı'nın "AB'ye girmek adına Türkordusunu dev- re dtşj bırakırsanız, Türkiye birİstam Cum- huriyeti olur" değerlendırmesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir sözdür. Evren- sel hukuk kurallannı, insan haklannı, ger- çek demokrasiyi yok edecek olan böyle- si bir girişimin, kesinlüde hukuk dışı ol- duğunu unutmamak gerekmektedir. Bu türyollarla, ülkemizi dinselleştirmeye ça- lışan yönetim, ABD'yi ve AB'yi de yanı- na alarak Cumhuriyetimizin ordusunu kö- şeye sıkıştırmaya ve yalnızlaştınnaya uğ- raşıyor. Hiç düşünmüyor ki TSK, bu ulu- sun ordusudur. Ve halkımızın en güven- diği kurumdur. TSK'yı yalnızlaştırmaya çahşanlar, bir gün bakarlar ki kendileri yapayalnız kalmışlar. Hukuka aykın ya- salar çıkarak bu ülkeyi yönetmeye çalışan- lar yakın gelecekte bunun hesabını vere- cekJerdir. Çünkü hukuk, güvenilmesi ge- reken önemli bir kavramdır. Yeni Bir îngiliz Oyımu... Nazmi KAL Türkçemize girmiş Ingilizlerle ilgiii pek çok atasözü veya deyiş vardır. "Asılacaksan İngiKz ipi ile asıT "Türk gibi başla Îngiliz gibi bitir" "tngOiz o\Tinu" "İı^iliz siyaseti" Daha annnsayamadığım pek çok deyiş Ingilizlerin kurnazlığını, işbilirliğini an- latır. Bu sözler boşuna söylenmemiştir. Gerçekten dünyada Ingilizlerin uygula- dığı politikalar ünlüdür. tngilizler daima kendileri ile ilgiii sorunlan başkalannm üzerine yıkarak aradan sıyrdmayı bihniş- lerdir. Hep maşa kullanmışlar, ellerini yakmamışlardır. tngiltere "Üzerinde güneş batmayan iUke" nitelemesini bu siyaseti sayesinde elde etmiş, yüzyıllarca dünyanın büyük bir bölumünü egemenliği altuıda tutmuş- tur ve hâlâ daha tutmaktadır. Günümüz- de lngiltere'nin yerini Amerika aldı. Ay- nı dili konuşan bu iki devletin politika- lan hiç de birbirinden farklı değil. Hatta Amerüca'nın bugün dünyada uyguladığı politika tngiliz siyasetinin devamı. Bu ikiliye bir de Israil'i eklemek yanlış ol- maz. Son günlerin "Irak'aasker gönder- me" istekleri, beni, Türkiye'yi zor durum- lara sokacak yeni bir Ingiliz-Amerikan oyunu ile karşı karşıya kalacağımızı dü- şündürtüyor. Beni böylesi yargıya vardır- an olayı çok değil 50 yıllık bir zaman tü- neUne girerek anlatmak istiyorum. Bugün- kü nesil Kıbns olayırun nasıl başladığı- nı, nasıl geliştiğinin aynntılannı bilmez. Zannederler ki Kıbns'taki olaylarbaştan beri Türk-Rum çatışması biçiminde baş- ladı ve öyle sürüp gidiyor. Öyle sürüp gittiği doğru ama başlangıcı öyle değil. Anlatayım. 1571 'den beri yönetimimiz alnnda olan Kıbns'ı, Osmanü'nın gerileme dönemi- ne girişi sürecindeTürklerin yaşadığı pek çok topraklanmızı kaybettiğimiz gibi 4 Haziran 1878'de Berlin'de Sadrazam Saf- fet Paşa'nm imzası ile Ingilizlerin yöne- timine bıraktık. Bazı koşullara bağlı ola- rak bıraktığımız adayı Ingilizler Birinci Dünya Savaşı başlangıcında 4 Kasım 1914'te kendi topraklanna kattıklannı ilan ettiler. Kıbns'm tngilizler tarafın- dan işgali Lozan"da tarafimızdan kabul edildi. Yunanistan, Kıbns Adasf nı ülkesine katmayı ilke edinmişti. Kıbns Rumlan da bu istekte idiler. Hatta 1931 yılında ayak- lanarak tngiliz valisinin evini tahrip etti- ler. Amaç "ENOStS", yanı Kıbns'uı Yu- nanistan'a katdması idi. Bu olaylar Ddn- cı Dünya Savaşı sonrasında daha da bü- yüdü, yeraltı örgütleri kuruldu. tngilizle- re saldmlar başladı. Öldürme olaylan arttı. Bu dönemde Rumlar hep Türkler- le birlikte hareket ediyorlar, tngıhzlere sal- dmlardüzenliyorlardı. Ortakamaç Ingi- lizlerin adadan çıkanhnası idi. Bunu bu- gün yaş. 70-80 dolayında olan Kıbnslı- laranımsarlar... tşte burada tngiliz siyaseti devTeye gir- di. tngilizler, Türk gençlerini yüksek ma- aşla polis ve bekçi yaptılar. tngiliz aske- rini, görevlisini öldüren Rum'un peşine Türkler düşrü. Böylece adada Rum-Türk düşmanlığı yaratıldı. Türkiye'de de özel- likle basında bir gazete Türk-Yunan düş- manlığını körükledi, halkı sokağadöktü, tt YaKıbrBYaÖlöın,YaTaksimYaÖ4üm'', mitingleri, 6-7 Eylül olaylan ile Türkiye istemeden Kıbns'ta yıllardır süren bir çö- zümsüzlüğün içine itildi. İstemeden di- yonım çünkü 1949 yılında zamanın Dı- şişleri Bakanı Necmettin Sadak "Bizinı Kıbns diye bir mesetemizyoktur" demış- ti. Fazla aynntılanna girmediğim tngiliz siyaseti sonucunda adada başlayan Rum- îngiliz çatışması Türk-Rum çatışmasına dönüştürüldü ve günümüze kadar sürdü- rüldü. Hanrlanacağı gibi 1974 yılında Türk Or- dusu Kıbns'a çıkmadan önce zamanm Başbakanı Bülent Ecevit tngiltere Başba- kanı Calagan ile görüşmeye gittiğınde Calagan'ın cevabı "Bizin üslerimize do- kunmaym da ne yaparsaruz yapın" ol- muştu. Böylece Türkler ve Rumlar ora- da yıllar boyu birbirini yerken tngiltere kendi üslerinde rahatça yaşıyor \e Doğu Akdeniz'de egemenliğini sürdürüyor. tşte tngiliz siyaseti. Gelelim günümüze. Askerimiz Irak"a gidecek. Orada her- halde piknik yapmayacak. Amerikalıyı, tngiliz'i öldüren Irakünın peşine Türk askeri düşecek. Karşüıkh çaüşmalar ajan- lar tarafından daha da kışkırtılacak, onu- rumuza dokunacaklar ve giderek Irak olayı Türk-Arap savaşına dönüştürüle- cek, ekonomimiz bozulacak, sonu gelmez bir belanın içine irjlıniş olacağız. Ame- rikalılar ve Ingilizler de göbeklerini kaşıyarak tebessümle seyredecekler. tki komşu birbiri ile boğuşurken kendi çiz- dikleri Ortadoğupohtikalannı sürdürecek- ler, zenginlikleri tehlikesizce paylaşacak- lar. Türkiye'yi 1980'li yıllardan bu yana bu bölgede bir sa\aşa sürüklemek için az mı uğraştılar? Dış ve iç çe\Telerin bu uğ- raşılannı 09.02.2003 tarihinde Cum- huriyet"te yazdığım bir makalede anlat- mıştım. Türkiye'nin bu bölgede meşru bir savaşa girmesi son derece tehlikelidir. Politika, uzağı görmektir. Birkaç milyar dolar yardım için Türkiye böyle bir maceraya sürüklenmemelidir. Türk as- kerleri ile Arap askerleri çafışırken Irak'a ihracat yapacağımızı, yeniden yapılaş- ma döneminde bizim müteahhitlerimizin, işçilerimizin orada çalışabileceklerini, Irak olayından ekonomik yarar sağ- layacağımızı düşünenler ya kendileri saf ya da bu milleti saf sanıyorlar. Gözümüzü açalım, yeni bir tngiliz oyununa gel- meyelim. PENCERE }ki Eylilik.. İki Türkiye.• • Kaç günden beri gazeteler iki evliliğin haberte- riyle -daha doğrusu dedikodusuyla- çalkalanıyor; Cumhuriyet bu tür olaylara uzak durduğu için okur- lanmızın konuya ilişkin bilgileri eksiktir. • Birincisi bir "sosyete evliliği"d\r, Lübnanlı Fran- sız Olivier Reza ile Mermerci ailesinden Yo- sun'un mutluluklan bizim medyada ballandıra bal- landıra anlatılıyor; çok satışlı gazetelerde renkli fo- toğraflaria sergilenen düğünde yok yok!.. Masal- lardaki gibi neredeyse kırk gün kırk gece!.. Türki- ye içinde ve dışında, karada ve denizde, gece ve gündüz, takılar, şıklık, şuhluk, moda ve lüks sergi- leniyor dekoltegiysilerteşhirediliyor memeleri açık- ta bırakan tuvaletlerde eksik değil... Iş öyle bir noktaya geldi ki bu tür haberiere me- raklı Posta'nın bile sabn taştı; gazete tepkisini şöy- le dile getirdi: "Anladık zenginsiniz.. Ama gösterişin dozu kaçtıl." • İkinci evlilik ise Başbakan'ın oğlu Bilal ile gelini Reyyan arasında gerçekleşecek... Düğün hazıriıklan büyük gizlilik içinde sürdürü- lüyormuş, gelinin oturduğu mahallenin muhtan bu konuda konuşmaması içinde MlTten uyan almış... Vatan gazetesindeki habere inanamadım, MfT ne diye böyle bir işle uğraşsın ki?.. Işin içine ulusal sa- vunma konulan mı giriyor?.. Her neyse, gelin ha- nım Istanbul'da "prestij okulu" olarak tanınan "Şefkat Koleji" ikinci sınıfında okurken görücü usu- lüyle söz kesiliyor; Reyyan Uzuner tepeden tırna- ğa tesettür üzerine giyinen bir genç kız!.. Babası medyaya demeç vermiş: "Nikâhtan sonra evliler ABD'ye gidecekleri.." Şefkat Koleji "oğullanna eş arayan mühafaza- kâr aileler için doğru adres" imiş... Gelinin ailesi dört gün önce erkek tarafını ziya- ret ederek hazıriadıklan "bohça"y\ Başbakan'ın ai- lesine götürmüşler. • İki evlilik.. İki Türkiye.. Bir ucuyla Batı'daki jet-sosyeteye, öteki ucuyla Arabistan'daki şeyhin kerametine savrulan top- lumdaki derin çatlak meydanda... Batı'nın jet sosyetesiyle al takke ver külâh yaşa- yan zengin çevremize diyecek yok!.. Avrupa'da, Amerika'da jet sosyete var; ama, sü- per teknolojiye dayalı olağanüstü üretim güçleri de şakır şakır çalışıyorlar... Gırtlağına dek borçlanma, üretimsizlik, paradan para kazanma ne Avrupa'da egemen düzen.. Ne Amerika'da!.. Saçının telinin ucundan ayak parmağının tırna- ğına dek tesettüriü Başbakan gelinine de ne Ame- rikan toplumunda rastlayabilirsin, ne Avrupa'da... Batı'da siyasal demokrasiyi burjuvasınrfı gerçek- leştirdi; sosyal demokrasiyi proletarya ile burjuva sınıfı birlikte oluşturdular... Uzun söze ne hacet, bugün bile Türkiye'de ne doğru dürüst sanayi burjuvası var, ne de emekçi sınıfı, yani adıyla sanıyla proletarya... Sosyal adalet lafıgüzaf!.. • Kimsenin ne yaşamına karışılır, ne de giyimine kuşamına.. geçerli olan özgüriüktür... Ancak toplumda yaşananlan görüp değerien- dirmek de bir yazann özgürlüğüdür... Yeni çiftlere mutluluklar dileğiyle... Cumhuriyet t ı t & p I a r ı Necati Cumalı SUSUZ YAZ 14.BASKI CIKTI Suyun paylaşımı ekseninde cereyan eden; fonda kırsal geleneklerin sorgulandığı "Susuz Yaz", sınemaya uyarlandığında. hâlâ Türk sinemasının en ıyi 10 filmi arasında sayılmasıru sağlayan bir başan elde etti. 1964 yılı Berlin Film Festivali'nde büyük ödül Altın Ayı'yı ülkemıze kazandırdı. T CumrHJrİYftt Çağ Pazarlama A Ş. Türkocağı Cad. No:39/4 ^. kitap kulübü (34334) Cagaloglu-Istanbul Tel (0212) 514 01 9 Cumhuriyet i i ; a p 1 a r ı Bülent Tanör KURTULUŞ KURULUŞ Genisletîlmis 4. BASKI Incelcnen devnm ola>ının ıkı cephesı vardır Kurtuluş ve Kuruluş. Bınncısı. bağımsızlık savaşuıa ve bunun anlamlı ozellıklerme ıiışkın olup Mondros-Lozan arası donemı kapsar (30 Ekım 1918-24 Temmuz 1923) tkıncı sureç olan Kuruluş, bınncısıyle ıç ıçe geçmıştır TBMM'nın açılması (23 Nısan 1920), >enı sıyasal-anayasal yapılanmanın da başlangıcıdır Kuruluş'la ılgılı atılımlar 1940'lara kadar süreceknr Bülent TANÖR CumhurıYBt Çag Pazarlama A Ş Türkocağı Cad No 39'41 ^ kitap kulübü (34334) Cağaloglu-lstanbul Tel:(0212) 514 01 96
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear