13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS 2003 CUMARTESİ SAGLIK Muadili olmayan iki ilaçpiyasadayok. Zor durumdaki hastalar, ilaçlan Yunanistan dan getirtmeye çalışıyor Kanserhastalarınıngözü komşuda• Doktorlar, kemoterapinin ana ilaçlanndan olan Adrimicin ve Epirubicin etken maddeli iki ilacın tedavide önemli yeri olduğunu vurguluyor. SAADET USLU Kanser tedavisinde kullanılan iki ilaç piyasada bıüunmadığı ıçın hastalar zor duruma düştü. Uzmanlar, kanserin te- davisinde önemli bir yeri olan ilaçlan ba- zı hastalann Yunanistan'dan getirtmeye çalıştığını belırttı. İstanbul Eczacılar Odası Başkam Zafer Kaplan ise bu du- rumun firmalann kâr amacına dönük pazarlama teknığı olduğunu söyledı. Kemoterapinin ana ilaçlanndan olan Adrimicin ve Epirubicin etken madde- li iki ilacın piyasada bulunmaması has- talan zor durumda bıraktı. Fiyatlan ucuz olan ilaçlann yıllar- dır piyasada bulunduğu belirten uz- manlar, ilaçlann 15-20 gündür piya- sada bulunmadığına dikkat çekti. Özellikle Adrimicin içeren ilacm, lenf bezi tümörü ve meme kanserinin te- davisinde en sık kullanılan ilaç oldu- ğunu kaydeden uzmanlar, "Bu ilacın muadili de yok. Hastalar gtiçlük çeki- yorlar. Yunanistan'dan ilaç getirtme- ye çahşan hastalar var" dedi. tstanbul Eczacılar Odası Başkanı Kap- lan ise ilaç ucuzladığında firmalann ilacı pıyasadan çektiğini savunarak, "•Öaç ucuzladığında, büyük oranda ay- nı fornıül bir başka ilaç olarak piyasaya sürülüyor. Daha pahalı olan bu ilacın formüiünde küçük değişikükler yapılı- yor ya da yeni bir endikasyonu (etkisi) var deniyor. Bu, ilaç firmalan tarafindan çok sıkyapılıyor* dıye konuştu. Adrimicin etken maddeli ilacı üretme- ye başlayan Deva tlaç Firması yetkili- leri ise, söz konusu ilacın üretim hak- kının geçen hafta Pfizerden kendileri- ne geçtiğinı söyledi. Firma yetkilileri, ilacın üretim aşamasında olduğunu, ey- lül başından itıbaren piyasaya sürülece- ğini kaydettiler. « zmanlar yapay döllenmede çoğul gebeliğin önlenmesine dair önemli gelişmeler kaydedildiğine dikkat çekiyor. Kısırlığa genetikçözümEYLEM ÜÇOK Bilım adamlan kısırlığa genetik bı- limi ile çözüm bulmaya çalışıyor. Ya- pay döllenme üzerine yapılan araştır- malar ılerleme kaydederken yöntem- ler de çeşitleniyor. Bilim adamlan ge- netik biliminin de katkılanyla vücu- dun herhangı bir hücresınden döl hüc- resı elde etmeye çalışıyor. Vücudun herhangi bir hücresinden döl hücresı elde edilmesiyle, şu anki yöntemler- le çocuk sahibi olamayan aileler, ken- di çocuklanna sahip olabılecekler. Euro Fertil Üreme Sağlığı Merke- zi Medıka) Direktörü Dr. M. Hakan Özörnek, bazı kadınlann yumurta- lıklannın hiç olmaması ve erken me- nopoz, erkeklerde de sperm olmama- • Yapay döllenme üzerine çahşan bilim adamlan, genetik biliminin de katkılanyla vücudun herhangi bir hücresinden sperm ya da yumurta elde etmeye çahşıyorlar. Yöntem başanlı olursa, kısırlık tarihe kanşacak. Ancak araştırmalar henüz başlangıç aşamasında. sı gıbı nedenlerle üreme şanslannı yı- tırmelenne değınerek şunlan söyledı. "BOim adamlan şjmdi vücudun her- hangi bir hücresinden döl hücnesi el- de etmeye çalışıyorlar. Gün geleceker- keğin tükürüğünden sperm ya da ka- dının herhangi bir hücresinden yu- murta elde edikcek ve bunlar dışan- da döDenerek, rahime yerleştirilecek. Kadın da erkek de kendinden olan bir çocuğa sahip olacak. Başka birinin sperm veya yumurtasına gerek kal- mayacak." Embnyonun rahme yerleştırilme- sinden sonraki rahım içı olaylann da araştınldığını açıklayan Özönıek, şu görüşleri dile getirdı: "Embriyo rahim icine yerleştirildik- ten sonra, rahim içine yerleştirildiği- ne dair bir mesaj veriyor, rahim de bu mesaja karşıhk veriyor ve bunlar sal- güarla oluyor. Ancak biz bu salgılann ne olduğunu bilmiyoruz. Şimdi bunlar araşünlryor. Araşbrmalar sonunda, gebeliğin devam etmesi için nder ya~ pılabinr bu konuda bilgileneceğiz."' Yapay döllenmede çoğul gebeliğin önlenmesine dair önemli gelişmeler kaydedildiğini dile getiren Özörnek, ilk uygulamalarda embriyolann hep- sinin rahme yerleştirildiği için çoğul gebelık olduğunu anımsath. Özörnek, şöyle devam etti: "Günümüzde embriyolann dondu- rularak saklanabilmesi ile embriyola- nn hepsinin rahme yerleştirttmesi ge- rekmiyor. tlaç tedavisinin ardından döDenen yumurtalann birkaçı rahme yerieştiriKyor. Dığerleri ise dondunıla- rak saklanıyor ve uygulama başansız olursa saklanan etnbriyolarrahmeyer- leştiribyor. Böylece, hem gebeUk şansı aroyor. hem de birçok işlem tekrar- lanmadığı için maahyet azalnor." Internatıonal Hospital Kadın Has- talıklan ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Moşe Benhabib de vücudun her- hangi bir hücresinden döl hücresi elde etme çalışmalannın başlangıç aşamasında olduğunu belirterek, klonlamanın da aynı yöntemle yapıl- dığına dikkati çekti. Benhabib, "Klonlamada da hay- vamn herhangi bir hücresinin bölün- mesi sağlanarak yeni bir canh üreti- lrvor. Ancak, klonlama ile ilgili bilgi- lerimiz, henüz insanlara uvgulanma- dığı yönünde ve vücudun herhangi bir hücresinden döl hücresi üretme çahşmalan da başlangıç aşamasın- da" dıye konuştu. KISIRLIK NEDENLERl ÇEŞtTLİ Kesin tanı için en az bir yügerekli D Çiftlerinyüzde 10-20sı- nı etkıleyen mfertılite (kı- sırlık), doğurganlık çağın- daki eşlerin bir yıl düzen- li ilişki sonucu çocuklan obnaması olarak tanımla- nıyor. Uzmanlar, düzenli cin- sel ilişkıde bulunan bir ka- dının bir yıl sonunda ge- be kalma olasılığının yak- laşık yüzde 85 olduğunu belirterek gebeliğin olu- şumunu engelleyen neden- lerin yüzde 40-45'ınin kadına, yüz- de 40-45'inin erkeğe ait; yüzde 15- 20'sinin de ortak neden- ler olduğunu ıfade etti. Bayındır Hastanesı Kadın Hasta- lıklan ve Do- ğum Başka- nı Prof Dr. ÜkkanDün- der, gebeli- ğin gerçek- leşmesı için kadının yu- murtası ile erkeğın sper- mınınbirara- ^ ~ " ~ " " ~ " ya gelmesi \ e oluşan embr- yonun rahim duvanna tu- tunarak büyümeye başla- ması gerektiğini belirtti. İki rins de sorumlu Bu olaylan engelleye- cek herhangi bir proble- nun kısırlığa yol açacağı- nı dile getiren Dünder, kı- sırlığın yaüıızca kadınla- n ilgitendiren bir sorun ol- üzenli cinsel ilişkide bulunan bir kadının bir yıl sonunda gebe kalma ihtimalinin yaklaşıkyüzde 85 olduğunu belirten uzmanlara göre, gebeliğin oluşumunu engelleyen nedenlerin yüzde 40-45 'ikadına, yüzde 40-45 7 de erkeğe ait... madığını söyledi. Erkekte kısırlığa neden olan faktörlen "Sperm yokhığu, sperm sayısı ve hareketyetersizh^Lsperm yapjsmda bozukluk,erken boşalma ve psikolojik ne- denfcr" olarak sıralayan Dünder, şunlan anlattı: "Kadmda kısırhğa ne- den olan faktörler de yu- murtalama bozuklukla- n, cinsel yolla geçen has- tahklarmohışturduğuka- hcjproblem- ^ ^ — ^ ^ — ler,endomet- riozis, hor- monal bo- zukluklar, yumurtalık kisdeıikasık bölgesinin enfekshonu, daha önce- den geçiril- miş kann içi operasyon- lar, rüplerin kapaholma- sı, tümörler, serviksten tüplere ka- darolanböl- gede sperm ve yumurta- runbuhtşma- smı engelle- yen geçişbo- zukluklan." . Bayındır Hastanesı Ka- dm Hastalıklan ve Doğum uzmanı Prof. Dr. Cihan Kabukçu da çocuk sahi- bi olabilmek ıçın uygula- nacak teda\T yöntemleri- ni, zamanı planlanmış iliş- ki, yumurtlama, aşılama, rvT (rüp bebek) veya IC- SI (mikroenjeksiyon) ış- lemleri şeklinde sıraladi. Memurlar tüp bebek' destegi istedi ANKARA(AA)-Memur-Senüye- si kadınlar, "tüp bebek" yöntemiy- le çocuk sahibi olmak isteyen çalı- şan kadınlann hastane masraflannın karşılanmasını istedi. Memur-Sen Çahşan Kadınlar Komısyonu üyele- ri, konfederasyon merkezinde top- lanarak sorunlarmı ve ısteklerini ıçe- ren basın açıklaması yaptı. Komis- yon başkanı Necla Güler, hükümet- le memur sendikalan arasında yapı- lan toplu görüşmelerde çahşan ka- dınlarla ilgili herhangi bir maddenin bulunmadığını belirterek çahşan ka- dınlar, zorşartlar altında görev yap- tığını söyledi. Tüp bebek" yönte- mıyle çocuk sahibi olmak isteyen çahşan kadınlann ekonomik anlam- da büyük sıkıntılar çektiğini belir- ten Giîler, bu kadınlann hastane mas- raflannın devlet tarafindan karşılan- masını talep etti. Güler, doğum iz- ninin de 9 haftadan 24 haftaya çıka- nlması gerektiğini kaydetti. TEDAVİ YÖNTEMLERİ: \p bilitni llelerin izmetinde Yumurtlama tedavisl: Genellıkle bir yumurta üreten yumurtahklann uyanlarak bırden fazla yumurta üretmesınin ardından cmsel ilişki ile döllenme sağlanıyor. Bu tedaviden çogunlukla hormonal bozukluklan ve yumurtalıklannda kist olan kadınlar yararlanıyor. Brr teda\i döneminden sonra yüzde 10 oranında başan sağlanıyor. Aşılama: Bu yöntemde, kadının rahmine önceden eşınden aluııp seçilmiş sperm yerleştırilerek döllenmenin olması sağlanıyor.. Başan şansı bır uygulamada yüzde 10-15 ohnasma karşm, bir yıl içmde bırkaç kez denemenin ardından başan oranı yüzde 50'ye çıkıyor. Tüp bebek (IVF): Anne adayınm yumurtalıklanndan toplanan yumurtalarla baba adayından alınan spermler laboraruvarda birleştirilerek dölleniyor ve elde edilen embriyolar anne rahmine yerleştiriliyor. Kadınlarda her ıkı tüpün tıkalı ohnası, sperm sayı ve hareket oranının düşük olması, rahım içi aşılama ile sonuç alınamayan hastalar, sebebi açıklanamayan kısırlık durumlannda uygulanıyor. Her tedavi dönemi için başan şansı yüzde 15. Mikroenjeksiyon (ICSI): Erkekten alman spenn, mikroskop altında özel mıkroaletler yardımıyla yumurtanın içensine yerleştınlıyor. CUMARTESİ ATAOL BEHRAMOĞLU Bir TV Programının Ardından Temmuz ayının ilk hafta sonunda Ankara'da bir TV programına katıldım. Hulki Cevizoğlu'nun yö- nettiği program Nâzım Hikmet üzerine, daha doğrusu eski MHP milletvekili Mehmet Gül'ün Nâzım Hikmet konulu kitabı üzenneydi... Kitabın yazan ve benim dışımızdaki katılımcılar Yavuz Bü- lent Bakiler ve Emin Karaca'ydı. Bunları belki de şu anda bu yazıyı okumakta olan herkes biliyor. "Cevizkabuğu", çok geç bir saate konulmasına kar- şm çok izlenen bir program. Bunu, program sıra- sında gelen birkaç klasör dolusu faks vb. iletileri de kanıtladı... Çok istekli olmamama karşın çağ- nyı kabul edişimin başlıca nedeni de programın çok izlenirliğini bilmemdi. •k-k-k Başlangıçtaki isteksizliğimın nedeni, tahmın edi- lebileceği gibi, söz konusu kitabın yazarının top- lumca bilinen kişiliğiydı. MHP'de mılletvekılliğı ön- cesinde de üst düzeylerde görev yapmış bu kişi, ıçinde öldürme fiilleri de bulunan suçlamalarda sanık olarak yargılanmış. TlP'li gençlerin katilı Ha- luk Kırcı'nın af yasasından yararlanması için TBMM'de harcadığı çabalar bıliniyor. Herhangi bir edebiyat araştırmacısı kimliği de bulunmayan böy- le bir kışiyle bır TV programına katılmam doğru olur muydu? Bu arada kitabı gözden geçirdim ve Nâ- zım Hikmet'e yönelik suçlamadan da öte hakaret ve kara çalmalan yanıtlamak için programa katıl- maya karar verdim... • • • Program öncesindeki görüşmemizde öteki ka- tılımcıların, sözü edilen kitabı okumak şurda dur- sun, görmemiş olduklarını hayretle öğrendim... Aslında hayret etmeye bile gerek yok, çünkü ben- zer örneklere daha öncelerde de tanıklığım var... Bizim aydınımız, sağda ya da solda olmasının bu anlamda önemi yok, kafasındakilere güvenerek herhangi bir açıkoturum ya da tartışmaya gözü ka- ralıkla katılabiliyor... Ama bu TV programı bana, ha- zıriıklı olmanın da kimi kez ne yazık ki ışe yarama- yabileceğini öğretti... • • • Savaşın bellı mantıksal kurallan vardır... Bunlann en basıt, fakat en önemlilennden bırı, karşıt güçle- rın yan yana değil karşı karşıya konuşlanmasıdır... Bu TV programında benı en başta tedırgın eden, Nâ- zım Hikmet'ın iki yemınlı düşmanının arasına nere- deyse omuzlarımız bırbinne degecek biçımde otur- tulmuş olmamdı... Orada bunu kabul etmemek an- lamlı olmayacaktı, çünkü adı büyük bu TV progra- mının çekıldiğı stüdyo inanılmayacak kadar sıkışık bıryerdi... Bu sıkıntılı oturmadüzeni, ve üstelik kar- şıt görüşte olduğumuz iki konuşmacının arasına sı- kıştınlmış olmam en baştan bir olumsuzluktu. Ama söylemeye hazırlandıklarımın birçoğunu ne yazık ki söyleyemeyışımın tek nedeni bu değıl... • • • Karşıt görüşte olduğumuz konuşmacılardan Ya- vuz Bülent Bakiler'in konuya ilişkin herhangi birsis- tematik görüşü yoktu. Nâzım Hikmet'i büyük bir dil ustası olarak kabul ediyor, fakat onun insan kimliğinden bütün kalbıyle nefret ediyordu... Bu nef- ret belli ki bütün benliğine işlemişti ve mantık öl- çüleri içinde böyle bir şeyi tartışmanın anlamı ol- mazdı... "Nâzım memleketmi?"adlı kitabın yaza- n ise, kitabında Nâzım'ı şair olarak da aşağılama- ya yeltenmış olmaMa biriikte sözünü ettiğim TV prog- ramında bu konuya girmekten özenle kaçınıyor, tar- tışmayı dar bır alana, "ulusal olmayan komünizm" kavramına yönelterek soğuk savaş döneminin çok bilinen düzeysiz suçlamalannı sıralıyordu... Yine de bir tartışma ortamı yaratılabilirdı belki... Ona da prog- ram yöneticisinin, programa telefonla katılanlara uzun uzun ve birbiri arkasına söz vererek tartışma- nın akıcılığını durduıması, asıl katılımcılann birara katılımcı değil de izleyici durumuna düşürülmesı bir başka engel oluşturdu... • • • Sabaha karşı, pek de mutlu aynlmadığım bu TV programına katılmak yine de bir şeyler öğretti ba- na: Bellı bir düzeyin altında olacağı en başta tah- min edilebilecek bir tartışmaya katılmamak... Ha- ta edip de katılmışsanız eğer, düşünce tutarlılığı- nı ve nezaket ölçülerini gözetmeyi bır yana bıra- kıp karşı tarafı kimi kez onun üslubuyla yanıtlamak... Ama yine de belli bir etik duruşu koruyarak... Yoksa karşı olduğunuz, eleştirdiğiniz kişilerden farkınız kalmazdı... ataol b@cumhuriyet.com.tr. Faks:(0212)513 85 95 Bozuk gen zekâ geriliği yapıyor Akraba evliliğine yılda 400 kurban VURALAHI Ohgofrenı denılen ze- kâ geriliğınin nedeni ge- netik ya da gebelık ve doğum sırasında olayla- ra bağlı olduğu bildiri- Idı. Akraba evlılıklenn- den kaynaklı metabolık bir hastalık olan fenül- ketonüri hastalığnda pro- teinli gıdalarda bulunan "fenilalanin" adındakı proteinın yıkımı tam ola- mıyor ve vücutta bınken ürünler kanda ve idrarda normalin üzerinde olun- ca hastalık behrtılen or- taya çıkıyor . IÜ Tıp Fakültesı Çocuk Sağlığı ve Hastalıklan Beslenme ve Metabohz- ma Birimi'nden verilen bılgiye göre Türkiye'de her yıl 400'e yakın bebek bu hastalıkla doğuyor. Uzmanlara göre Tür- kiye'de diğer ülkelerden daha yüksek seyreden olgular çalışmalarla sap- tanmış. Fenülketonürilı anne \ e babasından bo- zuk genlen alan bır ço- cuk hasta doğuyor. Has- talık çocuktan alınan bir damla kan ile belirlene- bihyo. Tedavisiısebesin- lerle alınan fenilalanin miktannı azaltıp kan fe- nilalanin düzeyini nor- male çekerek sağlanıyor. Erken tanı önemli Erken tanıda çocuk normal zekâ gelışımını sürdürürken, teda\isi geç kalan çocuklarda epılep- si (sara) ataklan gelişiyor ve zekâ sorunlan ortaya çıkıyor Bu tür hasta ço- cuklann içinde fenilala- nin oluşturan kolalı içe- ceklerden uzak tutuhna- sı gerektığı beluiilıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear