22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 2003 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Medya Savaşları RADYO, ikinci Dünya Savaşı'nın silahlanndan bi- riydi. 1930'lann teknolojisi, önce Avrupa, sonra da cihan egemenliği için kapışan devlere o zamana kadar hiç düşünülmeyen müthiş bir "psikolojik sa- vaş" olanağı sunmuştu. Kısa dalga, dünyanın her köşesine seslenme olanağı vermekteydi. Savaş öncesinde Italya'nın Bari Radyosu'ytaTürkleri baş- tan çıkarma çabalannı, Ingiltere'nin Avrupa'yayö- nelik istila planlan için BBC'yi kullanışını, Alman- lar'ın "LJIİ Marten"\\ propagandalarını kim unuta- bilir? Böyle olduğu içindir ki, iletişim uzmanlannın di- linde İkinci Dünya Savaşı'nın bir adı da "Radyolar Savaşı" olmuştur. Medya sözcüğü, kendisi zaten "çoğul" bir söz olmasaydı, bugünkü Türkiye'ye "medyalann savaş alanı" demek yanlış olmazdı. Gazeteleriyle, radyo ve televizyonlarıyla, bütün medya kuruluş- lan "kapışmış" durumdalar. Oysa, asıl görevleri, kapışmak değil, sözcüğün anlamına uygun olarak, olaylar ile halk yığınlan ara- sında "orta araç" olmaktır. Olupbiteni duyuran, in- sanı aydınlatan, dünyayı izleme olanağı sağlayan araçlann bütünüdür medya. Büyük holdinglerin kapışması doğaldır. Işin özün- de kazanç hırsı, yanşmave çıkarçekişmesi olun- ca, buna bir de dengesiz toplumun bozuk düzeni eklendiği zaman böyle bir kapışmanın ortaya çık- ması şaşırtıcı sayılmaz. Düzeyli toplumlarda bile şid- detlenen bu kavgalann Türkiye gibi bir ülkede han- gi boyutlara varabileceğini düşünmek zor değildir. Ne var ki, medya bu çekişmedeki taraflann bo- razancıbaşısı olmak için kurulmamıştır. Yasalann koruyuculuğu ve uzun çabalarla bulunmuş kural- lartn düzenleyiciliği de bu amaçla, yani cazgırlığı teşvik amacıyla getirilmiş sayılmaz. Medya, olup- biteni doğru yansıtmak, açıklamak ve anlatmak için vardır. Şimdi söylermisiniz, başlanndaki insanlann ad- lanyla anılan büyük holdingler niçin kapışmıştır? Kim haklı kim haksızdır? Kim hortumcudur, kim değil- dir? Kim dürüsttür, kim sahtekâr? Bütün bunlan, holdinglere bağlı medya kuruluşlannı izleyerek an- lamanıza ve bilmenize olanak var mı? Ne yazık kı, ortalığı saran toz duman bulutun- da, hiç olmazsa özerk kamu kuruluşu olarak halk yığınlannı aydınlatması gereken TRT de sin- miş, üstüne çirkef sıçratmaktan çekinircesine bir kenara çekilmiştir. Ya medya çalışanlan? Gazeteciler, programcılar? Işsizliğin kol gezdiği, sendikasız, güvencesiz ortam- da onlardan da fazla bir şey beklenebilir mi? Da- ha doğrusu, büyük çoğunluk, davranışlan ve her sabah herkesi şaşırtan üsluplanyla, kendi kendi- lerini inanılmaz ve güvenilmez kılmamış mıdır? Zaman zaman, Türkiye'nin bir büyük silkinişe muhtaç olduğu söylenir. Galiba asıl silkinişe nereden başlamak gerekti- ği kendiliğinden belli olmaya başlamıştır. . Kulağınızdaki Bilgisayar I DIGITAL TEKNOLOJİDE DÜNYA LİDERI * ACON DIGITALIŞITMECIHAZI % 100 DIGITAL ALMAN MALI \ co^e^^seı \ Kanallı •OÜtttANtNEHKÛÇÜK DIŞARIDAN HİÇ GÖmmEN Işttmm bllglmmymrı bu kulmğın tçlndm . . . 3İ-MER CİKAZLARI MCRKEZ1 ' TÜRKTYE TEK DISTRÜBÜTÖRÜ ' ISTANBUL Halaskargazi cad. No:344 K:1 Levent Apt. (Dışbank yam)Şişil Tel: 0.212.234 81 28 ANKARA Necatibey cad. No:61 K:1 (Derya Sineması Yanı)Sthhry» Tel: 0.312.231 74 56 ADANA; GaapaşaaılvanKotial-::Nc ^< 1 D:10J22.4584305 ISTISffİR ,sijsS;;e-i , SUYMBlIfltoMCthBtanItatazl Karştyakl: Çarşı Caddesi 1720 Sk. No:2 K:5 0.232.364 22 59 JUsancak : Kıbns Şehitleri Cad. No:4 K:1 0.232.483 7 4 55 : Cumhuriyet Cd.(Hast. Cd.)No:68 0.236. 239 38 97 MAVİDENtZ TATİL EVLERİ TÜRKIVE'NİN CENNET KÖŞESİ, MAVI BAYRAK ÖDÜLLL", MARMARlS TURUNÇ KOYU'NDA DENİZE SIFIR.ÖZEL PLAJ. YÜZME HAVUZU. HAVUZ BAR, SNACK BAR. ODALARDA; KLtMA, S1CAK SU, MÜZİK YAYINI, TELEFON. 0-2 YAŞ ÜCRETSİZ. AYN1 ODADA ÜÇÜNCC KİŞI %50 INDIRİMLİ tKİ KİŞtLtK ODADA AĞUSTOS AY1NDA 1 KİŞt GECELÎK YARIM PANSİYON 50.000.000.-TL+KDV KAMPANYA 7 GECE 8 GÜN Y.P. KONAKLAMA KİŞİ BAŞI 315.0O0.OOO.-TL+KDV REZERVASYON Tel 0 252 476 7] 90-91 Faks 0 252 476 70 07 E-maıl ınfofti hotelmavıdenız com v,v.v. hotelma\ ıdenız com 'Sicili Lekeli' tşte, bu çerçevede söz kesme olayının eylemcisi için, örnek oluşturacak bi- çimde hoşgörü gösterisi yapan Başbakanın, hemen ardından, bunu yapan gencin "sicilinin lekeli" olduğunu ilan etmesini kendisinin iddialı demokrat kimliğiyle bağdaşmayan bir davranış sayıyorum. Prof. Dr. Avdın AYBAY B u söz sayın Başbakan'a ait: Bir süre önce, bir toplantıda IMF konusu ile ilgili bir konuşma ya- parken, bır öğrencı, kendisinin sözünü bölecek bir şekilde ara- ya girerek yüksek sesle birtakım protesto laf- İan etmişti. Sayın Başbakan siciülekeB sö- zünü, işte bu öğrenci için sarf etmişti. Top- luluk önünde konuşan bir kimseye bu tür mü- dahalelerde bulunulması, gerçekten çok can sıkıa bir şeydir. Hatibin bu yüzden sözleri- nin "inskamının" (düzenın) bozulması ola- sıdır. Aynca, bunun sonucu olarak dinleyi- cilerin "ipin ucunu kaçırarak", anlatılanla- n anlamaz duruma düşmeleri de bir başka olasılıktır. Ama, demokratik ülkelerde, özellikle mi- ting meydanlannda, siyasal konuşma ya- pan politikacıya bu tür müdahalelerin ya- pıldığı da oldukça sık rastlanan bir olaydır. Bunun bir başka şekli de Pariamentolarda görülür; kürsüde konuşan hatibe. üyelerin bulunduğu bölümden bazen uzun da süren lafla sataşmalar olur. Bunun parlamenter yaşamda adeta olağan karşılanan bir müda- hale biçimi olduğunu söyleyebiliriz. Mi- ting meydanı konuşmalarında, Baü ülkeie- rinde, bazen sadece laf atarak değil, hatibe çürük domates ya da yumurta ablarak pro- testo eylemi yapıldığı da gözlenir. Oralar- da, konuşmayı laf atarak bölen kimse, di- yeceğıni deyip sonra susarsa bir şey olmaz; ama protesto hatibe bir şeyler fırlatmak bi- çimine bürünürse, o zaman güvenlik güç- leri harekete geçerek, eylemci ya da eylem- cileri, gereğinde zor kullanarak oradan uzak- laştınrlar. Sonra? Genellıkle maddi bir za- rar yoksa, polis, bazen sadece kimliklerini saptadığı eylemcileri salıverir. (Burada bir çıkma yapayım: Sözlü, hatta yumurtah bi- reysel protesto eylemleri ile, sokakta top- luca yapılan protesto gösterilerini birbirine kanştırmamalıdır. Şıddete dönüşen ya da dö- nüşme eğilimi gösteren ikinci türe karşı gü- venlik güçleri -bizde de olduğu gibi- dün- yanın her yerinde şiddet kullanmaya pek "yatkuıdır"lar.) Buraya kadar belirtilenler açısından ba- kılırsa, Sayın Başbakanın lafını bölen gen- ce karşı başlangıçtaki tutumu hoşgörülü de- mokrat bir siyasetÇiye yakışır bir tutumdur: Güvenlik sonımluianna protestocu genci hemen bırakmalan talimaünı verniişrir! Ne var ki, görevli güvenlıkçıler bu tür talimat- lara herhalde pek alışkın olmadıklan için. protestocuyu yine yaka paça bir yere götü- rerek uzun uzun sorgulanuşlar ve bu arada alelacele bir Idmlik ve sabıka araştırması yapm lyı da ihmal etmeyıp, gencin "sicilin- de" bu eylem türünde başka lekeler bulun- duğunu da saptayıvermişler. Kendisine bu bilgi ulajtınlan Başbakan ise, daha önceki hc şgörülü davranışıyla taban tabana zıt bir tutumla, konuşmayı dinleyenlere, bu kez, pro- testocu gencin "skiülekeir olduğunu açık- lamak gereğini duymuştur. Sicil sorunu Olayın beni kişisel olarakda çok yakından ügUendiren yaıu, işte bu noktada ortaya çı- kryor. Söz konusu olan bu "sfcil" nedir? Ne- rede, kimler tarafından tutulur0 Buna kay- dedilen ve "leke" olarak nitelenen kayıtla- nn dayandığı "eylemler ve olgular" neler- dir? Bunlan ve bu türden daha başka soru- lan art arda soruyorum; çünkü ben de. bır tarihte, bu tür bir olaya katılmadığım hal- de, durup dururken "skili lekefi" ya da "lar- K kişi" olarak nıtelenerek gayet ağır bır ış- leme maruz kalmıştım: Bilmediğim bır yer- de, bilmediğim nedenle ya da olayla ilgili olarak, yine bilmediğim kişilerce tutulan bu türden bir sıcil kaydına dayanarak acele ya- pılan bir işiemle bir günde, otuz jilhkişim- den atılmışüm Anlaşılacağı gibi bu işlem. 1402 savih yasava göre yapılmıştı. Ama da- yanılan kayıt ya da sicil, işlemi yapan ko- mutanlann değil, herhalde tıpkı bugünkü gi- bi, kendisini devlet yerine koyan birtakım kendini bilmezlerin marifetiydi. işte hakkımda yapılan bu işleme bakılır- sa, ben de, nedenini bilmesem de Başbaka- n' uı sözünü ettiği "sicili lekeli" yurttaşlarda- nım. Benim gibi bütün 1402'likJer de sanı- nm aynı statûde(!) bulunuyorlar. Başbaka- nın sözünü bölen gencin sicil lekesi ise, 1980'lerdeki duruma dayananbizim 1402'lik- lerin lekelerimizden çok sonraya ait farklı bir lefce olsa gerek. Şimdi. konunun 1402'likyönündendeğer- lendirilmesi işi, aradan geçen yirmi yıldan sonra, artık tarihe kahnış bir işti. Bu ba- kımdan, bu yüzden çekilen bireysel acılan ve üzüntüleri geçmişte kalmış olaylar ola- rak unutabiliriz. Ne var ki, acı olan, ülke- mizde en yüksek yönetim göre\ine gelmiş olanlarbile, bir yandan hoşgörü gösterisi ya- parken, öte yandan, demokratik bir ülkede yaşadığı varsayımı ile (yanlış yöntemle de olsa) sözlü protesto'da bulunan genç insan- lan hâlâ "sicili lekeli" diye topluma tanıtıp, teşhir edebiliyorlar. Bu konuda güvenlik güçlerinin tanıtma ve teşhir işine yardıma ne derece teşne ve >arduncı olduklan da, hiç gecikmeden "sicil araşürmasma" gırişme- lerinden anlaşılıyor. Bu durum karşısında söylenebilecekler şunlardır: Türkiye Cumhuriyetinde, suç iş- lejenler için kesinleşmiş mahkeme kararla- rına dayanan bir sicil sistemi vardır; bunun adı "adli sicil"dir. Bunun dışında, suç ve suçlulann kaydedildiği resmi bir kütük dü- zeni yoktur. Onun için "birsokakeylemine katdmışür" ya da "muteber poHtikacının nutkunu kesen protesto sözleri sö> lemiştir" kabilinden olgulann kaydedildiği bir kütük varsa, bu "yasadışı" bir sicildir. Bu kimse- nin adını böyle bir kayda geçirenler, onun kişih'k hakkına saldında bulunmuş olurlar. Hele bunun "açıklanması" daha da vahım bireylemdir. DevletinvarhğınıtehJike\eko- yabilecek işlere girişebileceğinden kuşku- lanılan kimseler (yabancı devletler hesabı- na casusluk yapacağından kuşkulanılanlar veya sabotaj şüphelileri gibi) için sadece taİdp amacıyla bir takım kayıtlar rutulması meşru sayılırsa da, bunlann kamuya açık- lanması yine yasadışı bir iştir. işte, bu çerçevede söz kesme olayının ey- lemcisi ıçın, örnek oluşturacak biçimde hoş- görü gösterisi yapan Başbakan'ın, hemen ar- dından, bunu yapan gencin "sicilinin leke- li" olduğunu ilan etmesini kendisinin iddi- alı demokrat kimliğiyle bağdaşmayan bir davranış sayıyonım. Bu açıklamayı yapar- ken, kendisini yanıltanlann son zamanlar- da sık sık yakındığı "bûrokrasi" olduğunu da düşünmediği anlaşılıyor. Sonuç olarak, kısa bir süre önce görkemli bir düğün töre- ni vesilesiyle sözlü protestoda bulunan 50 kadar "skiB lekeli" genci sille, tokat gözal- tına alan güvenlik güçlerinin tutumuna ba- kılırsa, bu uygulamanın demokrasimizin çürükparçalanndan birini oluşturmakta de- vam edeceği anlaşılıyor. Türkiye Ucuz Can Deposu Değildir! Erendiz ATASU -t- kıncı Dünya Savaşı gibi I dünyamızı ekseninden oy- -L natan görülmemış bir zul- mün mimarlan bile, savaşın ga- liplennce, yargılanmaksızın im- ha edilmemişlerdi. Dünyalıla- ra insanlık dersi verme hakkı- nı kendinde bulan Batı 'nın bu- günkü başkanı ve temsilcisi ABD tarafından, aradan geçen altmış yıllık sürede, adalet ve insaf alanlarında kat edilmiş tersine mesafe, dikkat çekici- dir. Bir yargısız infazın fotoğ- raflannı izlerken bunlan dü- şündüm. Devrik diktatör Sad- dam'm zalim oğullan, hem za- lim, hem korkak ıstilacı tarafın- dan yok edilmişlerdi. Böyle bir işgal gücünün yanında durma- nm erdemle bağdaşır bir yanı yoktur. Öyle anlaşılıyor ki, savaş teh- didi, Demokles'inkıhcıgibiül- kemizin üstünde sallanmaya devam edecek, ABD muhibbi hükümetimiz, sayesinde yaz re- havetine kapılmak banşsever- lere lüks. Mart aymdan bu yana ne de- ğişmiştir de o zaman işgal gü- cüne katıhnayı ve işgalciyi ba- rındırmayı, haklı nedenlerle reddeden ülkem, yine Mehmet- çiğin canını konuşur olmuş- tur?.. Değışenleri sayalım: Irak'ın taşı toprağı hallaç pamu- ğu gibi atıhnış, kitle imha silah- lannın nam ve nişanına rast- lanmamış, böylece işgalci za- ten sahip olmadığı meşruiyet- ten hepten uzaklaşmıştır. İşgal- ci, yargısızinfazahğaterfietmiş- tir. Irak halkı istilacıya tepkisi- ni belirtmeye başlamıştır; iş- galcinin canı tehlikededir. Bu değişüdiklerde Türk as- kerinin ABD 'linin yanmda ko- nuşlandınlmasuıı haklı, meş- ru, hatta mazur gösterecek ne vardır? "Ulusalçıkarlar" için Irak'a yürümek isteyenler, bu söylem- le tam olarak ne kastettiklerini asla açıklamamaktadırlar. "Ka- yıtsız kalamayız", "masada ol- mahyız" gibi muğlak ifadeler herhangi bir anlam üetebihnek- te yetersizdir. Kastedilen Irak'ın yeniden inşasından pay ahnaksa. bile- lim ki tünı Irak'ı abad etsek, hazıra yine mal dayanmaz; ik- tisadi bunahmımız yine bitmez. Türkiye'nin ihtiyacı, sürekli üretimedir, kapkaça değil. ABD, Kuzey Irak'taki kirli işlerini görmeye memur ettiği Kürt aşiretlerinden bir devlet çatmayı çıkarlanna uygun bu- luyorsa bunu yapacaktır. Bu olası devletin cumhuriyetimiz için tehdit taşıyıp taşunadığını, taşıyorsa bu tehdidin niteliği- ni çözümlemek, benim bilgi ve donanımımı aşar. Ama dünya tarihinden çıkan bir ders vardu" ki, kavramak için bilgın ya da müneccim olmak gerekmez. Çapraşık durumlarda açıklık en iyi yoldur. Bulanık, oyuncu politikalar sorunları çözme- mekte, dallandınp budaklan- dırarak uzatmaktadır. Kürt dev- leti kurulursa ne olur? Iç ban- şınızı pekiştirir, komşunuzla iyi geçinmeye çalışu-sınız. Si- ze terör ihraç etmekte direniyor mu? O zaman, üç milyonluk bu devletle açıkça hesaplaşır- sınız. Şu anda, gölgelenn hâkimi- yetındeki Kuzey Irak'ta kimin- İe hesaplaşacaksınız? Geriye ABD'lilerin canını korumak ıçuı bızim evlatlanmı- zın canından ohnası kalıyor ki, Türkiye'nuı böyle bir sorumlu- luğu yoktur. Irak direnişçileri Polonyalı- lara da saldmnışlardır. Tepki- leri tüm istila güçlerine ve yar- dakçılannadır. Türk askerleri hem Arap di- renişçilerin, hem Türkiye 'den hazzetmeyen Kürt gruplann çifte ateşi arasında kalabilir. Irak'ta asker arasında, ölüm- cül salgm hastahk baş göster- miştir. Askerlerimiz Irak'a gider- ken, bu yakın işbirliğinden ya- rarlanacak ABD'nin, yurdu- muzdaki, aceleci bir kararla bo- şalttığı konuşlanma merkezle- rine yeniden üşüşmesi ve adı konmamış fıili bir istilaya kal- kışması işten bile değildir. Bu konularda, bilmem ki, RTE hükümeti ve asker gönder- me yandaşlan ne düşünmekte- dirler... Evlatlanmızm hayatı ve ül- kemizin zaten zedelenmiş bu- lunan bağımsızlığı hepten teh- likededir. Sade aydınlara de- ğil, tüm vatandaşlara. üücemi- zin ve çocuklanmızın hayatla- nna, yasal ve demokratik düz- lemde sahip çıkmak görevi düş- mektedir. Yann çok geç olabilir. SUN ZEYNEP • • • • • Belek'teki Eviniz Herşey Dahil SITN ZEYTVEP AİLESİ • Su Ka\ ağı. Paraşüt. Surf. Jet-Skı. Demz Bısikletı. Katamaran. Kano gıbı Su Sporlanmız ile • Beach-Vol!e\. Basketbol. Tenıs. Okçuluk. Boccıa. Shuffle Board. Mını Futbol. Darts. Masa Tenısı • Atan. Bılardo. Akûlü Ara- balar» O\ıın Salonu. Okeş.Ta^la. Satranç \b o\unlar»Gündüzçeşıtlı aktmte veyanşmalar; geceçeşıtlı eğ- Ience\esahneetkınlıklen(Anımas>on)»\linı KulüpveÇocukBüfesı» 1 Kapalı.! Açık. 1 ICaydıraklne 1 Ço- cuk Havuzu • Hamam. Sauna. Fıtness, Masaj \e Güzellık Hızmetlen • ÇevTede kıralanabilır. At Bınme. Golf. Paınt Ball vb. akti\ıteler • Otel ıçı AIış\enş. Araba Kıralama. Bısıkkt Kıralama ve Doktor Hızmeüen • Dıyet büfesınden. uluslararası mutfağına her tûrlü \iyecek ve ıçecek hızmetlen • Uluslararası ISO9001-2000 Kalıte Belgesı çerçevesınde sundugu yüksek hızmet standardı • S'ıne L luslararası HACCP Belgesi çerçevesinde sağla- dığı sağlıklı ve hıjvenık >ıvecek-ıçecek üretım \e sunumu* 2000 yılmdan bendümaron eneski TurOperatö- rünce. her sene lay ık görıildüğu en ıv ı "Herşey Dahı!" tesıs ödülü • 1200 kışilik ana salon ve 11 ayn toplantı oda- sından oluşan Kongre Merkezı • 209 Otel, 1 7 2 Bungalov., 16 Suıt, 8 Vılla ve 8 Apart'tan otuşan konaklama im- kânlan • L'luslararası "Mavı Bayıak" kntenne sahip denızı • Sızlen en ıvı şekilde ağırlamayaant içmişpersonelı ile HİZMETİNtZDEDİR Geçmijteki başarılı hizfnetlerimiz gekceğimizin teminatıdır. H O T E L S U N Z E Y N E P t\ŞUBiml >MEVKİİBElIK-AMAli.\ TEL: 90 242 725 4180 FAX: 90 242 725 42 00 E-MAİL: snnzejnepı'S sunzeynep.coni.tr W"EB: www^unze\ııep •»m.lr -PRINCESS r . Û V f K l N t l K t O D I U M TURKİYE BODRUM'A 17 KM YAKINUKTA, YEŞİLLE MAVİNİN KESİŞTİĞI BALIKÇI KASABASINDA, SESSİZ VE SAKİN DOĞA ORTAMINDA, DENİZE SIRR, KLİMALI, TVÜ, DENİZ MANZARALI BALKONLU ODALAR, ÇOCUKLAR VE BÜYÜKLER İÇİN YÜZME HAVUZU, SAHİL BAR, BODRUM'A TEKNE-DİSCOVE YARIMADATURLARI İLE HİZMETİNİZDEYİZ. TAM PANSİYON: 50.000.000.-TL TEL: 0(252) 374 52 43 - 0(252) 374 56 93 FAX: 0(252) 374 50 93 - CEP: 0(546) 596 60 60 PENCERE iınanay Yavrum îınanay... Dostum kaygılı bir sesle sordu: - Ne olacak bu gidişin sonu?.. Güldüm: - İyi olacak, dedim, iyi olacak.. Oysa ortalıkta öyle bir gerilim var ki, gözle görü- lür, elle tutulur. • Ekonomi IMF programına bağıtlı, üstelik borçlar daertelendi... IMF programı Meclis'te iktidar-muhalefet ikili- since benimsenmiş, sineye çekilmiş... AB uyum paketleri yine Meclis'te iktidar-muha- lefet işbiriiğiyle gerçekleşti... Peki, nedir bu gerilim?.. Bir kibrit çaksan!.. Toplum patlayacak... • Başbakan Tayyip Erdoğan kürsüye çıkıyor, hiç yeri yokken bangır bangır bağırıyor. Gören RTE'yi muhalefertezanneder.. Kavgası ne?.. AKP Hükümeti kafasınatakmış, ilköğretimden üni- versiteye dek eğitimi uzun vadeli bir planlamayla dinci iktidann düzenlemesine bağlayacak... Gerilimi debundan... • Ya medya?.. Ülke böylesini görmedi.. Basın tarihinde bir sürü çatışma vardır; ama, bunlar gazeteci yazarların kalem kavgalarıdır... Ahmet Emin, Hüseyin Cahit, Yunus Nadi, Fa- lih Rrfkı gibi üstatların yazışmaları bugünkü med- ya çekişmelerinden yıldızlar kadar uzaktaki bir ba- sın dünyasının fıkirtartışmalarıdır... 196O'lı yılların basın kavgalan da sağ-sol, sos- yalizm-kapitalizm, liberalizm-emperyalizm üzeri- ne çeşitlemelerdi... Bugünkü medya tartışmalannın kendi içindeki ko- nuları ne?.. Arazi, arsa, orman, rüşvet, yolsuzluk, özelleştir- me, ihaie, mal, mülk, banka, borç, faiz, para, pul... Kıyamet alametleri belirdi!.. • Meclis'te bir partinin oranı yüzde 66, medyada bir grubun oranı yüzde 66... Çok sakin olmalan gerekmez mi?.. Bir ülkede gerilimin doruğa çıkması, çatışmala- nn yoğunlaşması, kavgalann keskinleşip kan da- valarına dönüşmesi kimseye hayır getirmez!.. Deneyimli yöneticiler böylesine bir gidişten ha- yır çıkmayacağını bilirler... Güçlü olan serinkanlı olmalı... Bizde iş tersine!.. • Bir başka gariplik de medyada çoğunluğun söz- birliği yapmış gibi Kemalizme çatması.. Kemalistlere veryansın etmesi.. Nerede bu Kemalistler?.. Medyada gruplan yok.. Meclis'te partileri yok.. Paralan pullan yok.. Bankalan yok.. Holdingleri yok.. Televizyonlan yok.. Dinci parti iktidara lök gibi oturmuş, medya Ke- malistlere saldırıyor... Neden dersiniz?.. Loryma Resort Turunç, Gûney Ege'nin fiyortlarla bezenmiş nefes kesıcı coğrafyasının en gûzel koylanndan biri... Loryma Resort Hotel yamaçlann vejetasyon dokusuna gizlenmiş, koyun büyüleyıci. mistik panoramasına tümüyle hükmeder ko- numda, sıra dışı bir tesis. Onnanlardan ınen serinleticı esintıler, düşük nem oranı \e bol oksijenli, sağlıklı hava- sıyla ideal iklim koşullanna sahip Eko-çıftlığınden kendi sütünü, peynirini, kremasını, yumurtasını temin eden. kendi ûrettiği -yörenın en kaliteli- zeytinyağtnı kullanan, damak zevki kadar sağlıklı beslenme ilkelerine de duyar- lı bır mutfak. Konforlu apart daireler. açık büfe restaurant, pool-bar, outdoor-bar, açık kapalı yüzme havuzlan. jaku- zi, fitness-center. sauna. süper dısko, bilardo, dart, tenis, masatenisi, çocuk kulübü, doktor servisı... Lisanslı reh- berlerle raountainbiking, sea kayakıng, trekking. canyo- ning, scuba divıng, rafting... Ruh-zibin-beden sağlığı programlan. Ayurveda konsûltasyonu, T'ai-Chi. Yoga se- anslan. aromaterapı masajlan, doğal zayıflama kûrlen. yüz-\ücut bakımı... "Özel animasyonlar", "sürpriz show- lar"dan anndınlmış, arabesk müziği uzaktan bile duyama- yacağınız, kent yaşamının yıprattığı insanın pozıtif yaşam enerjisiyle dolu günlûk yaşamına dönmesıni hedefleyen, kültûr ve çevre dostu bır ışletme anlayışı Detayb bılgı: www.loryma.com Tel: 0252 476 72 20-24 Faks: 0252 476 72 25 info(o loryma.com Cumhuriyet Dostanna %20 indirim 1+3 taksit CLUB IIOTEI, M E R t ÖLÜDENİZ • Türkiye turizminin hizmetinde, 25. yıl • Ölüdeniz tabiat parkı ıçinde, denize sıfır • Herşey Dahil hızmet, özel plaj, havuz, sauna, fitness, her türlü deniz aktmteleri, kara sporlan, olta avcılığı, yamaç paraşütü, antik kentler, safari gezileri... • Çocuklar için, anneler için, dinlenmek isteyenler için. doyumsuz güzellikler içinde doyumsuz bir tatil için... Rezervasyon ve bilgi: Tel: 0 252 617 OOO1 Fax. 0 252 617 00 10 Web- hotelmeri.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear