14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 AĞUSTOS 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 tatüğmöntt •İMverstteter baadarbe!" Bektronik posta: denizsorn#cumhuriyetcorn.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97 - ABD, Irak'ta birgazeteci daha öldürmüş... "Sansürde veni vöntem!" Bisiklet Ayşe Meral: "Ege'nin sahil kasabalanndan birinde bisiklete binerken türbanlı bir kız gördüm. Oda bisiklete biniyordu. Üzerinde mavi, ince, kısa bir pardösü, mavi pantolon , ve kafasında mavi şifon türban vardı. Türbanın boynuna doladığı uzun ucu yokuştan inerken rüzgârdan savruluyordu. Bisiklete binmek benim için ne kadar özgürlükse onun de öyle olmalıydı. 0, bayrak gibi boynuna doladığı türbanının ucunu dalgalandırırken, durup ardından baktım. Bugün onu bu kılıkla bisiklete bindirip dolaştıran zihniyetin, yann altından bisikletini alacağını nereden bilecek diye düşündüm. Üzüldüm... Zavallı kızcağız; Iran'da, Suudi Arabistan'da, şeriatla yönetilen ülkelerde kadınların bisiklete binmesinin yasak olduğunu bilse ne yapardı acaba?" DemirAkrf Kökçe: "Emir demiri keser... Oysa rica, eritir..." A radan üç haftayayakın birzaman geçti... Fa- kat, tarihe not düşmek için geç sayılmaz... Holding medyasının "sol" gösteren gazete- 1 si Radikal, 3 Ağustos'ta iç ve dış politika- daki sorunların "ulusal solcu"larla "ülkücüler"i yakın- laştırdığına ilişkin manşet atmıştı... Radikal'in bu manşetine tarihe not düşmek açısından Muzaffer Ayhan Kara'nın bir çift sözü var: "Manşete taşınan haberde ortak ruhun Kuvayı Mil- liye olduğu, Türkiye, tarihinin önemli dönemlerinden birini yaşarken, ulusal sol ve sağın hergeçen gün bir- birine biraz daha yakınlaştığı vurgulanıyordu. Ne hikmetse aynı gün aynı gazetede sürekli yazar- lardan Ahmet Insel de makalesini 'Ulusalcı Türk So- lu' başlığıyla aynı konuya ayırmıştı. Solda ulusal duruşun ve zeminin gittikçe kendini daha çok hissettirmesi, Türk Devrimi'nin öneminin günümüz koşullannın da etkisiyle daha iyi anlaşıla- rak yerli yerine oturtulması; sosyalistlerin de yeniden Ulusalcı sol ulusal değerlere, Türk Devrimi'nin kazanımlarına yü- zünü dönmeye başlamalan kimilerini rahatsız etme- ye başladı anlaşılan. Ulusal sol çizgide periyodikleryayımlanıyor, kitap- lar basılıyor, makaleler birbirini izliyor. Ulusal sol çiz- gide peş peşe partiler kuruluyor ya da var olan par- tiler programlarını gözden geçirerek ulusal solu keş- fediyorlar. Galiyef yeniden gün yüzüne çıkıyor. Ke- malizm, 1960'lardan bu yana hiç bugünkü kadar güç- lenmemişti. Kemalist vakıf ve dernekler yurdun dört biryanında çoban ateşi gibi çoğalıyor. Ote yandan, sağ kesimde ve ülkücü hareket için- de de kuvvacı ve milli mücadeleci unsurlar diriliş dö- nemi yaşıyorlar. Yeniden milli mücadele çizgisi sağ- da ve solda ortak bir payda haline geliyor. Ahmet Insel, '...yıllardan beri yollan ayrılmış olan ulusalcı solla özgüriükçü sol arasında ikisinin de sol sıfatını sahiplenmesi dışında, artık ortak hiçbir nok- ta kalmadığını' söylese de, ulusal sol ile sözünü etti- ği 'özgüriükçü sol' arasındaki köprüler de günden gü- ne oluşmaktadır. 'özgüriükçü sol' eninde sonunda dolar ve Eurolarla yemlenen bir avuç asaJak dışında ulusal solla buluşacaktır. Burada ortak payda yurt- severtiktir. Yurdunu ve ulusunu; ulusal değerterini yadsıyan- lann solculuğundan kuşku duymak gerekir. Geliyefçi ekol, Kadro, Yön, Devrim, Türk Solu; elin- de Türk bayrağı ile Samsun'dan Ankara'ya 'Ikinci Kurtuluş Savaşı' için yürüyen Deniz'ler, Uğur Mum- cu'lar bizim sola ait değil mi? Aynlıkçı Kürt milliyet- çiliği üzerinden iplerini ABD ve AB'ye kaptıranlardan 'özgüriükçü sol' çıkmaz. Ahmet Insel'in liberal ve ya- pay tasnifi bu gerçeği kavramaya yeter mi, bilmiyo- rum doğrusu..." SESSİZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hatb erdincutku ' yahoo.com Garip ama, köşeli yazarlann dönmesi daha kolay oluyor! Cumhuriyet okuru olmanın ayrıcalığı Geçen hafta Uğur Cankoçak'ın Cumhuriyet gazetesiyle ılgili bir anısını yazmıştık... Okurlardan iki anı daha geldi... Bursa'dan Recep Nas: "Üç-dört yıl önceydi, gazeteciden Cumhuriyet aldım, bindiğim arabada okumaya başladım. Sonradan fark ettim ki, gazeteye zam gelmiş. Oysa ben, gazete bayisine dünün parasını vermiştim, bayi de uyarmamıştı... Akşamüstü gazete bayisine uğradım, zam farkını verdim. 0 arada aklıma takıldı, 'Peki, böyle bir durumda herkes ödemediği parayı getiriyor mu' diye sordum: Yanrt beni çok onuriandırdı: 'Cumhuriyet okuriarı getiriyor' Bir başka anım da 1970'li yıllardan... Köye, annemi görmeye gitmiştim. Annem namazında niyazında bir insandı. Dindardı ama dinci değildi. Atatürk'ü çok severdi. Annem Cumhuriyet gazetesini eline aldı (o yıllarda Cumhuriyet'te fotoğraf daha da az yer alırdı ve bazı gün hiç olmazdı bile), baktı, inceledi. Sonra 'Ne güzel gazete, bunun üzerinde namaz kılınır' dedi..." Ankara'dan Suay Karaman: "1983'tetrenleAnkara'dan Istanbul'a giderken, yanıma gelen 30 yaşlarındaki bayan, verdiği zarfı Istanbul'daki kızına iletmemi söylemıştı. Ben bu kadar yolcu arasında niye beni seçtiğini sorduğumda, 'Siz Cumhuriyet okuyorsunuz, size güvenmeyeyim de kime güveneyim' demişti." ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCt İztuzu'nda çay 250 bin... Dalyan'ı sarmalamış çam ormanlanyla kaplı tepelerden kıyıya doğru kıvnlarak inen yoldayız... Uçsuz bucaksız tz- tuzu görününce, yaklaşık 15 yıl önceki bir "fotoğrafi" anımsıyorum... Belkı de tam aynı yerden çektiğım, denizle hemen geri- dekı Sülüngür Gölü arasında bulunan "kumhıkalanda" in- şa edilecek dev turistik otel te- sisleri için "temel kazısına" başlayan, ancak o unutulmaz "çevre savaşımı" sonucunda yatınmcının vazgeçmesi üze- rine îztuzu'ndan elinı çeken "iş makinesinin" fotoğrafını... Şimdi aynı yerde. kepçele- rin palet izleri bile artık kal- mamış... Doga, 1980'lerinen ünlü "çevre ayıbını" temizle- miş ve yeniden bitkilerle kap- lamış... "Caretta caretta"la- nn ülkesini saygı ve içtenlik- le koruyanlann "halka açık" plaj tesisleri ise çevreyle öy- mıza utanıyor; hem de "Koca Zabrta"nın neden içerlediğini daha iyi kavnyoruz.. Böylesi eşsiz ve çok özel bir kumsalda. denizden ve güneş- ten yararlanabilmeyi "Türki- ye'nin en ucuz fiyatlanyla" topluma sunan, ancak aynı za- manda da bu hizmetı yıne ül- kenın belki de "doğaya en say- gıh" ve en temiz, en düzenli plaj tesısleriyle gerçekleştiren Dalyan Belediyesi'nı kutlama- ya karar veriyoruz.. Halktn kıyılan Kumsalın gerisinde, iyi ta- sarlanmış ahşap pergoleler ve barakalar şeklinde kurulmuş plaj yapılan arasında, özel ambulansıylabirlikte "ilkyar- dnn ünitesi" bile var. Kabin- ler ve ruvaletler tertemiz, önünde gölgelikli bir oturma alanı bulunan "büfesi" ise karnı acıkan acıkmayan her- kesi memnun ediyor. Özel arabası olmayanlar KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakn turk.net ÇÎZGtLlK KÂMİL MASARAC1 kamilmasaraci <ı mynet.com HAYAT EPtK TİYATROSU MLSTAFA BİLGIN TERÖRÎSTLER 1 ASKERÎMİZÎ ÖLDÜRDÜLEREFENDIM !.. 1988'in temmuz aymda lztuzu~ Umanz yeniden gelmezler. lesine uyumlu buluşmuş ki sanki onlar da kaplumbağa- larla birlikte binlerce yıl bura- dalar... 'Koca Zabıta' kapıdaydı Gözümün önünden gitme- yen inşaat fotoğrafını düşü- nüp. sonra da aynı kumsalı ne denli "destansı br direnişle" kurtardığımızı anımsayarak kıyıdaki giriş kapısına ulaştı- ğımızda, Dalyan Belediye- si'nin görmüş geçirmiş zabı- ta memuru Nevzat Karatüfek önümüzü kesiyor... Elindeki giriş biletinin bile işte o yıllar önceki mücadele- mizin şimdiki belediye hiz- metine de bir armağanı oldu- ğunu anlatmaya gerek duy- madan; "Burayı yazmak için geldik.." dememize ise içerli- yor. "Ya tatil için gelmişseniz, nereden belli yazarhğmız?" dedıkten sonra da tüm ısrarla- rımıza rağmen bilet kesmiyor ve adeta küsüp kenara çekili- yor... Belediye tarafından işleti- len plaj tesislerini gördüğü- müzde ise hem bilet almadığı- için Dalyan'dan gün boyu her yanm saatte bir düzenlenen "servis" ulaşımıyla da her yö- nüyle tam bir "halka açık" hizmet veren tesislerde, yöre- nin maharetli kadınlannca pi- şirilen gözlemeleri 2 milyona yiyebilir, çayınızı ise sadece 250 bin Hraya içebilirsıniz. Üstelik, sadece caretta caret- talar nedeniyle değil. Ege ve Akdeniz'in tüm kıyı güzellik- leriyle buluştuklan bir kumsal olması yüzünden de dünyanın sayılı ünlü bir kıyı cennetinde "özgürce" denize girerek... Bu paha biçilmez özgürlük, tztuzu'nda akşam 20.00 ile sabah 08.00 arasında ise sa- dece kaplumbağalara ait... Bir de özellikle yumurta bırakma mevsimlerinde gün boyunca... Eğer yazın şu geri kalan dö- neminde yolunuz Dalyan ya- kınlanndan geçerse. Iztu- zu'na mutlaka uğrayın ve Nevzat Karatüfek'ten bizim adımıza da bir "giriş bileti" ahverin... Oekincifı cumhuriyet.com.tr AM6RIKA KAYBINI AZ ÖSTERİYOfi I.. 2 ÖLUCAVUS.[.... BURbA DA BtR OLU VAR!.. L i i OTOBÜSTEKİLER KEMALLRGENÇ k_urgencQîy'ahoo.com Ne bu ? i fâf° r ^ y I •£-L—-v—^>-N—*• ! TARİHTE BUGÜN MVMTAZAMKAS 20 Ağustos unmc.mumtaz-arikan.com SALLANAN KUVETl BU6ÜKI, f'CGt'HÇ g/# BANYO , MMÇT. ALMAkl MÜHEfJOiSİ MANFG£D &ırr*1AAJN TAgAFINOAN "J" BİÇİMİNDS 7XSA#LAAJMI$ OLAN METAt- KÜver, İL£Rİ-GEKİ SALlu^/ASÎLfYOR ye BU S/&4PA P/fAfi/ SU SlÇKATMIYORPU. KÛVET, İSTENİRSE gif? TAKOZLA SABİr PURlJVfA GSTÎgfLEBİUYOR, Arui 2AMANCA OİKLeŞTİRÎLEgEK OTUÇUJL4CAK SıÇIME pe SOKUUJYORDU. Pİ7TAAAUU', KÜVETİM ÇOCUK 8AAİYOSU OLARAK DA KiJLLJiAltLAB(l-£CE&Uİ*ÇI£UYO£ PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU İzlenimler Istanbul'da düzenlenen 2 1 . Dünya Felsefe Kongresi sona erdi. "Dünya Problemleri Karşı- sında Felsefe" başlığı altında günümüz dünya- sının, toplumlarının ve insanlannın sorunlannı tar- tışan çeşitli uluslardan felsefeciler bildirilerini sun- duktan, görüşlerini açıkladıktan sonra ülkelerine döndüler. Sözlükler felsefeyi, "Variık, anlam ve nelik sotvnlannın eleştirel bir yaklaşımla araştı- nlmasına ve vanlan sonuçlann sistemli bir biçim- de ortaya konmasına yönelik düşünsel etkinlik" olarak tanımlıyoriar. Felsefe sözcüğü, Yunanca "philosophia"dan geliyor. "Philia" sevgi, "sop- hia" ise bilgelik demek. Filozof (philisophos) söz- cüğünü ise, "şeylerm yapısını araştıran kişi" an- lamında ilk kez kullanan Platon'un öğrencilerin- den Herakleitos'tur. Oluşumunu ve gelişimini izleyen yüzyıllar için- de felsefe, bilimsel düşünce biçiminin yollannı açmıştır. Hıristiyanlık ise felsefeye yeni bir görev yüklemiş, kiliseadına "yaratılış, inanç, us veger- çek" gibi konulann açıklanmasında kullanılmış- tır. 13. yüzyılda yaşayan papaz Aquino'lu Tom- maso gibi felsefeciler, felsefeyi dinin gerçekleri- ni kanıtlama yolu olarak görmüşler, onu "mad- deci ve usçu " yönlerinden anndırmaya çalışmış- lardır. Ancak "Rönesans"la birlikte felsefe laik- leşmiş, "ilahiyatın hizmetçisi" olmaktan çıkmış- tır. 17. yüzyılın önde gelen filozoflan doğabilim- lerinin temellerini araştırmaya koyulmuşlar, on- lann başanlan "Aydınlanma çaö'"filozoflannı bil- gi felsefesine ve usun yapısını incelemeye yönelt- miştir. "Deneycilik" ve "usçuluk" arasındaki uçu- rum gittikçe açılmış, "bilginin kaynağı sorunu" en önemli araştırma konusu olmuştur. Insan düşüncesi, felsefedeki "monist", "dü- alist", "çokçu", "maddeci" ve "idealist"; "us- çu", ve "deneyci" gibi farklı yaklaşım biçimleri- nin aralarındaki çatışmalara bağlı olarak geliş- miştir. Alman fılozofu Nietzsche'nin söylediği gi- bi felsefe, "Dağlann doruklanndan birbirine ula- şan yankılar"d\r. • • • Şiirieri, sözleri ve eylemleriyle "egemen Is- lam"a aykırı düşen, fakat ondan da kopmayan Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Mevtana gibi "mistik muhalifier" bir yana bırakılacak olursa, "Müslüman Anadolu" bir bilim dalı olarak felse- feyi ıskalamıştır. Gücünü Allahtan alan, matba- ayı bulunuşundan itibaren 250 yıl sınırianndan içeri sokmayan, Alevilik gibi "Islam içi" aykırı akımların üzerine kılıçla gidip kendi halkını kılıç- tan geçiren merkezi Osmanlı otoritesi, Anadolu topraklannda "eleştirel aklın" filizlenmesine izin vermemiştir. Türk insanı, bir bilim dalı olarak felsefeyle an- cak cumhuriyetle birlikte tanışmıştır. Felsefe okullarda ders olarak okutulmaya başlanmış, bir avuç entelektüelin dışında insanlar, insanlığın dü- şünsel gelişmesini 1923 yılından sonra cumhu- riyet devrimleri sayesinde öğrenebilmişlerdir. Ne var ki "eleştirel düşünce" iktidariar tarafından her zaman bir "tehlike" olarak görüldüğünden felsefe, 80 yıllık cumhuriyet tarihinde de yalnız- ca bir "ders" olmaktan öteye gidememiştir. 12 Eylül darbecileri buna da "tahammül" edeme- mişler, felsefe, ortaögretim okullarından dışlan- mıştır. O zamandan beri yetişen kuşakların, in- sanoğlunun düşünce evrimine ilişkin bilgisi "O"dır. Bu "0" durumu kaçınılmaz olarak Türki- ye'deyaşamın heralanınayansımaktadır. Bu du- rum basın çalışanlan için de geçeriidir. Sözgeli- mi, 21. Dünya Felsefe Kongresi'ne ilişkin haber- leri "televole" düzeyine indirgeyerek magazinleş- tirmek, basın çalışanlan adına bir talihsizlik oldu- ğu kadar, kafalardaki "0"lann da ak kâğıt üzeri- ne yansımasıdır. Neyse ki yeni çevrilecek bir televizyon dizisin- de manken Deniz Akkaya'nın bir "felsefe öğret- meni"n\ canlandıracağı haberi yüreklere su serp- miştir. Yoksa çağımızın önde gelen düşünürierin- den Jürgen Habemnas, bir dahaki sefere "0"lı- lara magazin malzemesi olmaktan nasıl kurtula- caktır? (e-posta: dkavukcuoglu ' superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Zarar kar- şıhğı ödenen para, tazmi- nat... Orhan Asena'nınbir oyunu. 2/ Is- tanbul'un bir 5 semti... Süsü ve gösterişi olmayan. 3/ Boru sesi... Keten ve yünden do- kunan kumaş. Memelilerde prote- in metabolizmasının son ürünü olan ve idrarla dışan atılan madde... Dinadam- 5 lannın simgesi sayı- 6 lan başlık. 5/ Edep- siz, şamatacı. 6/ Bir 8 renk... Asya'da bir 9 ırmak. II Yurdumuzun bir bölgesi... Böcek ısır- masıyla oluşan yumru. 8/ Hak ve adalete uygun olan... Antalya'nın Manavgat ilçesine bağlı, turis- tik ve arkeolojikbelde. 9/Afrika'dabir ülke... Sa- ğılan hayvanlann süt torbası. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Bir şeyle noktası noktasına uyuşmak. 2/Bir yapı- nın konut olarak kullanılan bölümlerinden her bin... "Bu dünyada bir nesneye / Yanar içim göynür özüm Yiğit iken ölenlere / — ekini biçmiş gibi" (Yunus Emre). 3/ tlaç... Meriç'ın kolu olan bir ırmak. 4/ tz- mir'in Kemalpaşa ilçesinin eski adı... Rütbesiz as- ker... Ses. 5/Bir şeyin nicelikbakımından erişebile- ceği en son nokta. 6/Yeniçerilerin kayıtlı olduklan kütük defteri... Bir peygamber. 7/ Gövde yapısı. 8/ Kimi hastalıklarda yüzde, ellerde, ayaklarda görü- len yangısız şiş... Bedenin belden aşağı bölümleri- ni yıkamakta kullanılan tuvalet aracı. 9/Görgülü, ter- biyeli ve olgun kimse.. Genişlik. ,, ,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear