25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 3 HAZİRAN 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DtZt ABDÜLCANBAZ PETROL SAVAŞLARI TURHAN SELÇUK Cumhurbaşkanı Denktaş'ı 'uzlaşmazlık'la suçlayan Klerides, kapıları açma karannı tehlikeli buluyor: Türkler eşitliği unutsunn e r zamankinden daha fazla kaynayan bir kazan, bugün... Adayı çevreleyen Akdeniz'in sulan sanki bir tanker- den sızan petrolle kaplannıış, ağırlaş- rruş, bir kibnt çaksan alev alev yanma- ya başlayacak... Ya dafirtıııaöncesi ses- sizlik... Şimdi masmavi görünen gök- yüzü birden kararacak; hortum ine- cek; ortalık birbirine girecek; taşlar yerinden oynayacak; ondan sonra da ba- kalım neler olacak? Kıbns'ta bugün hissedilenler bunlar... Bu sefer adaya Atina üzerin- den Larnaka'ya Olympic Ha- vayollan'nın sabah seferiyle uçuyorum. Larnaka Havaala- nı'nda beni Kıbns Rum Yöne- timi Enformasyon Dairesi gö- revlilerinden, daha öncekı ge- hşlerimde de mihmandarlığı- rru yapan Doksa Psillura kar- şüıyor. Beni karşılamasının en önemli nedeni de Kıbns Rum bölgesıne girişım içın gerekli vizeyı elden getirmiş olması. Beni ara- basıyla Lefkoşa'ya götüreceğini de söylüyor. Aman, dur. Çünkü Lefkoşa'da Kıb- nslı Rum yaşlı dostum, 94 yaşın üze- rindeki Hristofis Ekonomides de bana bir araba gönderecekti. Ekonomides, 20. yüzyüın başında Kıbns Ziraat Ban- kasrnın kurucusu Ekonomides ailesı- nin oğlu. O da bankacı olarak yetışmış. Ama 1954'teMercedes'in Kıbns tem- silciliğini almış. 0 zamandan beri bu işi yapıyor. Adanın en zengin ve say- gın isimlerinden. Oğlu Fedros Ekono- mides, Kıbns Rum Yönetimi'nin 1990Tı yıllarda en pariakve başanlı Ma- liye Bakanı olarak anılıyor. Ancak kal- binin dunnası, ardından geçirdiği kalp nakli ameliyatıyla sağhgının ıyice bo- zulması iki yıl önceki ölümüne yol açı- yor. 94'lük baba kahroluyor, ama ne yapsın? Yaşam devam ediyor. Evet, Hristofis Ekonomides bana araba gön- derecek. Amabakınıyorum, araba yok. Rum halkı blzl tanıdı' Eh, ne yapalım? Lefkoşa'nın, Rum agzıyla Lefkosia'nın yolunu tutuyo- ruz. Şiddetli yağmur ve firtınadan göz gözü görmüyor. Biraz sonra hava açı- yor. Zaten 40 dakika ıçınde Lefko- sia'nın dış mahallelenndeyiz. Biraz sonra da şehirmerkezinde. Kalacağım Holiday Inn Oteli'ne gjriyorum. Resep- siyon görevlisi beni görünce telaş için- de, "Bay Ekonomides'i hemen arar mtanız'" diyor. Anyorum. Telefonda fe- na halde bir papara yiyorum: "Leyla neredesin? ŞoförMikis. havaafcuunagit- miş. Seni bulamayınca bana teiefon et- ti. Ben de, 'Uçaktan inmediğine göre Leyla'yı mutlaka kaçırmışlardır. He- men Larnaka polisini alarma geçir' di- ye talimat verdim. Şimdi poBs seni her yerde anyor. Sen neredeydin, kuzum?" Mikis'i alanda bulamadığımı, Dok- sa'nın beni karşıladığım anlatıyorum, ama azan işitmekten kurtulamıyorum. Belli, çok meraklanmış. Her neyse, Larnaka Emniyet Mü- dürlüğü'ne benim sağ ve sahm oldu- ğum haberveriliyor ve bu mesele böy- lece kapanıyor. Akşam üzeri, kendimi affettirmek için Hristofıs'i, daha doğ- rusu isminin kısaltılmış hahyle Chris'i Makarios Caddesi'nin bir altındaki so- kaktaki evinde ziyaret ediyorum. tki ay önce nasıl bıraktıysam öyle. "Kıbns'ın geteceğini nasıl görüyor- sun" soruma pek de ıyimser bir yanıt alamıyorum: "Bencenukuksalbirçö- züme ulaşümadan kapdann açılmasu halklann birbirlerine eDerini kollannı sallayarak gidip geüneleri hata. Bura- da Denktaş bir oyun çevirdi, Rum hal- kı bunu yuttu. Pasaport gösterip Türk tarafindan vize alddar. Bu şekflde de A ıbrıs Rum Yönetimi 'nin eski Başkanı Glafkos Klerides, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş 'layaptığı görüşmeleri şöyle özetliyor: Benim Denktaş Bey 'le meselem onu azınlık olarakgörmem değildi. Mesele, onun kendini çoğunluk, beni azınlık olarak kabul etmesidir. İki eşii devletimiz olursa iki eşit ortakoluruz. lyi de nüfuslar belli. Bu nasıl olacak? Sayısal eşitlik olmaz da etküi katılım olur Kaynayan kazan m Kıbns L Rauf bu işin sömürüsünü iyi yapü. Insanlar kapının açıldığını duyunca akın akm kuzeye ghtiler. Hukuksal bir çözüm olmadan pat di\e kapılar açılıp. halklar kaynaştırümaya çahşıhrsa, daha önemli çıban başlan oluşur. Günün birinde ipin ucu elden kaçuıca seyreyle sen gümbürtüyü. MJ irkaçyıl önce ağır bir hastalığa yakalandıktan sonra, sigara bileyasaklanan Klerides 'in elindenpuro düşmüyor. Buna açıklaması da hazır: Bak kmm, ben gelmişim 84 yaşıma. Damaktadımdan başka nezevkim kaldı ki. Birkaçyıl önce Fıdel Castrv bir kutu canım Havanapurosu armagan getirmişti. Vermeye ktyamadım, kendini içmeye karar verdim. Zaten buyaştan sonra battı balıkyan gider. cıs seçilen eski miDetvektti Karie Kle- ndes) uğrayacakmışsın. .Ama erken git- me. Çünkü Katie Hanım berbere gide- cekmiş." Yine kıs kıs gülüyor. Belli ki bu sefer kızının kadınca kendine özen gösterme, bakımlı ohna isteğiyle dal- ga geçmek pek hoşuna gıdiyor. Eh, artık cıddi konulara dalmanın zamanı. Isınmaturlan bitti. Soruyorum: "DenktaşBe\son anda müthişbirham- leyle 23 Nisan'da Rum halkına kapıla- n açma karan verdi Bundan sonraki gefişmekri nasıl değeıiendirTyorsunuz?" "Rauf,bu işin sömürüsünü iyiyapu.In- sanlar kapının açddığmı duyunca akın akın kuzev e gittiler. Tabii kapıda onlar- dan pasaport sordular. Pasaport göster- mejenlere de giriş izni ya da vize ver- medikr. Bö>1ece bir biçimde Rum hal- kına kuze\in (KKTC) varnğını kabul ettirmiş oldular. Bu da tehlikeli bir oyun." Canım, neden tehlikeli olsun? "Bir kerehukuksal bir çözüm olmadan pat, diye kapılar açıhr, halklar birbiri- ne kaynaşürmaya çahşıhr mı? Bunu yaparsan daha önemli çıban başlan oluşur. Günün birinde ipin ucu elden kaçuıca seyreyle sen gümbürtüyü." Bazen yine azınlık psikozuna lafı getirerek bu noktada Denktaş Bey'e bir mesaj göndermek isteyıp istemedıği- ni soruyorum. "Benim Denktaş Bey'le meselem onu azuüık olarak gönnem- den kaynaklanmrvordu. Bütün mese- le onun kendisini çoğunluk, beni de azınlık olarak kabuletmesidir.'Benim egemen bir devletim var' dKt)r. Ben de ona, •Senın devletini kim tamyor' di- ye soruyorum. 'Türkiye' diyor.İyidejdünyanınöbür ülkdertndenne haber? Obürülkder onu ilgUendirmh ormuş. Bak. iki eşit devle- timiz olursa iki eşit ortak oluruz. Her şeyiyan yan>"a bölüşürüz. İvi de nüfus- lar bellL Bu nasıl olacak? Sayısal eşit- lik olmaz da etküi kaübm otur. Bu da çok doğaL Olması gereken." Penlctas iktldar Istiyor Türk tarafi şimdi 'Bizi kimse tamma- sa da Rum halkı tanımış oldu' diyor. Bu tanınma olamaz." Evet, en büyük mesele KKTC'nin tanınması sorunu. Öyle bir tanıma yasal zemine oturtu- lursa Rum tarafının yıllardır gördüğü kâbus gerçek hayata geçer. "Yok, öyte şey olamaz. Lahey'e gidflse bile böyle bir tanınma meşruiyet kazanamaz." Ertesi gün bir sürü randevu var. 'Evde azınlıktayım' Sabah erkenden Kıbns Rum Yöne- timi'nin eski Başkanı Glafkos Kleri- des'in bürosunda olacağım. Hazırlık yapmak lazım. Sabah erken Kleri- des'teyim. Beni güleryüzle karşılıyor. Ilksözü: "Sö>iesene,Leylanedemek?'' Adımın anlamını anlatıyorum. Gülü- yor. Sonra elindeki kalın, Havana pu- rosundan derin bir nefes çekiyor. "Da- ha birkaç yıl önce ağır bir hastahk at- lattmız. Size sigara\i bile yasaklamışlar- dL Şimdi ne yapıyorsunuz, böyle'' diye soruyorum. "Bak, lazun. Ben geunişim 84 yaş*- ma. Damaktadmdan başka ne zevldm kakn ki? Birkaç yıl önce Fidel Castro bir kutu canım Havana purosu arma- ğangetirmişti Birilerinevermeye kı>-a- madım. Doiayısı\1a da kendim içmeye karar verdim. Zaten bu yaştan sonra barû bank yan gider." Peki, Klerides şubattakı son başkan- lık seçimlerini kaybedip aktıf siyasetı bırakınca ne yapıyor? "Bak, bir köpe- ğim var. DişL adı da Huş. Geçen \ıl bir de erkek köpek vardt O zaman evde- kikadmnüfusakarşıbeniazınhkohnak- tan kurtanyor. en azmdan cinshetden- gesini sağhvordu. Ama o ölünce evde- ki dişj nünıs vlne çoğunluğa çıkti. Bir de bilhor musun ki kannun üç dişi oy hakkı \vr. Bu durumda bennereleregi- dejim?" Bir kahkaha patlatıyor. *O zaman Denktaş Bey'in azınuk ol- ma duygusunu biraz olsun anlavabui- yorsunuzJ' Gülüyor, ama hıç tepkı vermeden sö- zü yine köpeğine getiriyor. "Bizim kız Katie'yle birttkte baknoruz ona. Sa- bahlan alüda kalkrvorunı. Huş'la yü- riiyüş j-apıjonım. Ö arada günün ilk purosunu tüttürü>t>rum. Sonra da bah- çeyleuğraşıj'orum. Okujt)rum, gidece- ğimyerleregidiy()rum.BuyazLarna- ka'da.denizkenarmda bir e\ tutruk. Ha- nunla ora\a gideceğiz. Bol bol yüzmek istiyorum. Daha önce vapmadıgmı her şe\i yapacağun, artık. Hep kendime za- man ayıracağun." "Peki, mutiu musu- nuz?" "Hem de çok." Aktlf slyasete pavdos tyi de, bunca yılını verdiği siyasetı bir kalemde, elinin tersiyle nasıl bir kenara atabılıyor? Yoksa bir pundunu bulup yenıden siyasete dönecek mi? "Benim akhmı kaçırdığuru, bunadığı- mı filan mı sandm sen? En iyimser ih- timalle başkanhk seçimleri beş yıl son- ra yapılacak. Sen savı saymayi biliyor musun? Beş yü sonra, eğer bu dünya- dan hâlâ göçmemişsem 89'umu devi- receğim. Oyaştabeni hâlâKıbns'la mı uğraşnracaksınız? Ben daha akhmıye- medim.1 ' Kendimi tutamayıp bir kahkaha pat- latıyorum. O da kıs kıs gülüyor. Yine purosundan denn bir nefes çekiyor "Ha, bak ne dh eceğim. Sen bugün Ka- tkVe(kızı,DİSİParasiBaşkanYardım- Sonra Denktaş'ın son hamlesine sö- zü getiriyor. "Birinci olarak, BM Ge- nel Sekreteri'nin son raporundan son- ra Lahe> "de olanlardan çok açıkbiçim- de sonımlu tutuldu. Dola>ısıyla bir hamle yapması gerekiyordu. Kendisi- ne uluslararası alanda dahaiyibir imaj yaratmah>dL.Ama bu tabiiSayınDenk- taş'ıncüssesindebir adamiçin birazzor bir iş. İkinci olarakDenktaş BM Gend Sekreteri'nin ya da onun temsilcisinin hazu- bulunduğu görüşmeler istemi- yor. Çünkü BM GüvenKkKonseyi'nin karariannıngetirdiğiparametrelerçer- çevesinde görüşme yapmak istemiyor. Görüşmelerin sadece baş başa olması- nı istiyor. Bu konuda bana mektup da yazdı! Ben de ona BM Genel Sekrete- ri'nin iyi niyet nüsyonunun geçerü ol- duğu bir ortamda olması koşuluyla bö\1e görüşmelere katüabfleceğim ya- nıtinı verdün. Şimdi aynı şevi yineBjor. YeniCumhurbaşkanimızfasos Papa- dopulos'a mektup göndererek baş ba- şa görüşme teklifinde bulundu, ama ondan da aymyanıû aku." tyi de Denk- taş Bey'in bunu yapmaktaki amacı ne olabilir? "Bu yıhn sonunda yapılacak parlamento seçimlerinde, desteklediği partisinin yeniden iktidar ounasuu is- tiyor da ondan." SÜRECEK DUZYAZI ORHAN BİRGİT Sahi, Bir Aktaş Vardı.. Bugün unutkan bir toplum olduğumuzu anım- satmak için, yakın geçmişe uzanmak istedim. 1989'da Istanbul'un Anadolu yakasındaki elektrik dağıtımını.adetaelçabukluğuileüstlenmiş Aktaş isimli şirketin imtiyaz sözleşmesinin, 2002 Nisan ayında, zamanın Enerji Bakanı Cumhur Ersü- mer'in verdiği 'Olur' ile iptal edilişini, kuruluşun tüm işlerinin TEDAŞ'a devredilişinin hikâyesini, kısa metrajlı birfilm gibi, canlandırabilirmiyim diyedü- şündüm. Aslında, uzun yıllar kentin Anadolu yakasında otu- ran bir hemşehri olarak, evimde kullandığım elekt- riğin dağıtım tekelini, devletten aldığı imtiyazla üst- lenen, ama aboneye hizmet götürmek yerine, sa- dece saat okuyup fatura kesen bir kuruluşun, ge- çen süre içerisinde Hazine'ye tam 1.3 katrilyon li- ra borç taktığı için hakkında Ankara 2. Ticaret Mahkemesi'nde açılan davanın sonucunu, bir bi- len varsa benimle paylaşmasına da belki olanak sağlarım dedim. Aktaş'ın imtiyazı feshedilip tüm vaıiıklarına el konulmasından önce, yani Anadolu yakasındaki da- ğıtım tekeli bu şirkete peşkeş çekildiği tarihlerde, 1999 Ekim ayında Enerji-Yapı-Yol Sendikası'nın 'Bir özelleştirme Gerçeği' başlıklı raporunda yazılmış olanlan da bu amaçla bir kez daha okumakla ye- tinmedim. Okuyucuyla da paylaşmak istedim. "Yıllar süren hukuk ihlalleri yaşandı. Devlete olan borçlannı ödemedi. Çalışanlar birer birer ka- pı dışan edildi. Düşük ücretli taşeron işçi cenne- ti yaratıldı." Aktaş'ı yönetenlerin marifetlerini sadece işçi sendikasının raporian değil, o tarihlerde yayımla- nan ulusal basınımızın hemen tamamı sayfalarına almış. Almış ve Enerji Bakanlığı'nın el koyma ka- rannı da sağcısından solcusuna kadar hemen hep- si ağız birtiği ile onaylamış. Elektrik Mühendisleri Odası'nın (EMO) sözü edi- len kuruluşun mahsuplaşma hatalanndan bahse- den icraatına yer verilmiş. Aktaş'ın Türkiye Elekt- rik Kurumu'ndan aldığı elektriğin fıyatını bir türlü kabul etmemekte ısrar ettiği, yıllarca düşük bir üc- ret ödemekte direndiği yazılmış. Aktaş, Danıştay'a gitmiş ve davasını kaybedin- ce Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne Enerji Ba- kanlığı aleyhine dava açmış. 310 milyon Euro taz- minat istemiş. Dediğim gibi, gazetelerimiz ve yazarianmız, olup bitenler karşısında yansız kalmışlar; Aktaşçılar ya da Aktaş karşıtlan diye kamplaşanlar olmamış. Dahası, hemen herkes, el koyma gerekçelerini, geniş tüketici kitlesinin yararına gördüğünü yaz- mış ve söylemiş. Gelelim ÇEAŞ ve Kepez'e Geçen hafta benzer bir işlem, Çukurova Elekt- rik ve Kepez Elektrik kuruluşlan üstünde uygulan- dı. özetle bu iki şirketin, hem enerji üretici, hem de dağıtıcı tekellerini ısrarla elinde tutmak isteme- sinden yola çıkan Hükümet, imtiyazlan geçersiz sa- yan bir Bakanlar Kurulu karannı yürülüğe koydu. O koyuşta, kimilerinin söylediği gibi, politik ne- denler mi ağır basmıştır? Yoksa, sorun salt hukuk açısından mı ele alınmıştır? Bakanlar Kurulu kara- nnın Çankaya'da bekletilmeden onaylanması, hu- kuksal konulardaki duyarlığı kimilerince eleştirile- cek kadar titiz olan Cumhurbaşkanf nın, sorunun ikinci yüzünü dikkate aldığını göstermiyor mu? İmtiyazı feshedilen şirketin temsilcilerinin, ida- renin bu işlemı nedeniyle Danıştay'a başvurma gi- bi bir hakka sahip olduklarını unutarak, Adana Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kapısını çalmalanndan başlayan yanlışlıklan, kendilerinin aynı zamanda bir medya zincirinin de sahipleri olmanın dokunul- mazlığını gündeme getirmeleri ile katmerleşmedi mi? Medya kurumlannın patronlarının başka işler yapmalarını eleştirenlerin ellerine önemli kozlar vermedi mi? Dahası, o şirketlerin önemli pay sahipleri arasın- da bulunan Cem Uzan'ın, daha on beş gün ön- ce, tüm işlerini tasfiye ettiğini söylerken, ayağını yerden kaldırmış olduğunun da kanıtı olarak de- ğerlendirilmedi mi? Barajlardan enerji üretimine, medyanın her çe- şidinden çimento fabrikalarına, petrokimyadan cep telefonu şirketlerine kadar bir dizi işi, daha da büyütmek amacıyla mı siyasal parti kuruculuğu- nasoyunduğunu sorgulayanlara, bizim Berlusco- ni'mizin asıl yüzünü görmeleri için bir fırsat sağla- madı mı? Dahası, basın kuruluşlanna transfer ettiği, ama kendilerinden beklediği türden işlerle uğraşmayı kabul etmedikleri için akitlerini geçersiz saydığı meslektaşlanmıza verilmiş çeklerin, nasıl hoyrat- ça geri alındığı yolunda anlatılan hikâyelere, Zül- fikar Doğan'ın dün yaşayan tanık kimliği ile yaz- dıklarının eklenmesine yol açmadı mı? Erzurum'da bir fabrika ihalesine göz dikilmişse, oraya bir baskı makinesi montajı ile adım atıldığı, Izmir'de stadyum yapımı üstlenecekse, yine ga- zetenin eskimiş makinelerinin depolardan çıkartı- lıp yola çıkartıldığı dönemleri bilen biz Babıâli kı- demlilerinin anılanna yenileri eklenmedi mi? Baba-oğul Uzanlar'ın ve özellikle Cem Uzan'ın, Genç Parti'yi Uzan Holding'in bir parçası gibi gör- düklerini, o partiye bel bağlamış insanlardan da esir- gememeleri, belki tam zamanında sahnelendi. Bence Genç Parti adını Siyasal Parti kütüğün- den silip, Anonim Şirketler arasına tescil etmenin de zamanı geldi. Faks: 0212- 677 07 62 obirgit@e-kolay.net ANKARA. 16. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2001-511 Hâkım: Muammer Bıçakçı, 22829 Kâtıp: Ersan Damar Davacı Zakır Özel vekilı A\. Nabi Dönmez tarafin- dan da\alılar Davut Atmaca \e arkadaşlan aleyhine açılan ortaklığın gıdenlmesı davasının yapılan yargı- laması sonunda, Mahkememizin 11.12 2002 tarih. 2001'511 esas ve 2002 1503 karar sayılı karan üe dava konusu Ankara ılı, Yennnahalle ilçesi. 1. Bölge Tapu Sıcıl Müdürlü- gü'nde kayıtlı Demetgül Mahallesı'nde bulunan ve ımann 15978 Ada. 2 No'lu parseluıı teşkıl eden arsa üzennde inşa edılen apartmanın 1. katında bulunan 1, 2 ve 3 No lu meskenlerdekı hıssedarlar (davalılar) arasındakı ortaklığuı satış suretıyle gıderilmesine ka- rar venuTuştır Mahkememızce verilen karan daveti- ye ile adlanna teblıgat yapılamayan davalılar Davut Atmaca. Fatma Atmaca, lşık Atmaca ve Murat At- maca'ya ılanen teblıgat yenne kaım olmak üzere teb- lıg olunur. 06 06.2003 Basın. 29321
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear